[tag] Haberleri |İlkses Gazetesi - Son Dakika [tag] Haberleri

#bip

bip haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, bip haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Yenilenen BiP milyonların tercihi oldu Haber

Yenilenen BiP milyonların tercihi oldu

İSTANBUL (AA) - Türkiye’nin iletişim ve yaşam platformu BiP 74 milyon indirme rakamına ulaştı.Turkcell açıklamasına göre, Türkiye’nin yerli ve milli iletişim platformu BiP’e olan ilgi gün geçtikçe artıyor. Turkcell mühendislerince geliştirilen ve kullanıcı verileri Turkcell’in Türkiye’deki yüksek güvenlikli veri merkezlerinde korunan BiP’in indirime rakamı 74 milyona ulaştı.Yenilenen ara yüzü ve sade gizlilik politikasıyla daha fazla tercih sebebi olan BiP son iki ayda ise 27 milyonu aşan yeni kullanıcı kazandı. Kullanım oranı hızla artan uygulama, Acil Durum Butonu, anlık mesajlaşmada tercüme gibi birçok özellik barındırıyor.BiP Türkiye’nin iletişim ve yaşam platformu olarak diğer iletişim uygulamalarının sunduğu servislerin daha kalitelisini kullanıcılarına sunarken, rakiplerinde bulunmayan pek çok farklı özelliğe de sahip. 10 kişiye kadar HD kalitesinde sesli ve grup görüntülü görüşme ve HD fotoğraf paylaşım imkanı BiP’in ilk göze çarpan farklı özelliği olarak öne çıkıyor. Mesajlaşma sırasında anlık çeviri yaparak 106 farklı dilde sohbet etmeyi mümkün kılan çeviri servisi ise BiP’in fark yaratan başka bir özelliği.Afet durumlarında kullanıcıların yakınlarıyla konumlarını ve durumlarını tek tuşla paylaşabilmelerini sağlayan Acil Durum Butonu da Türkiye’nin ihtiyacına yönelik olarak geliştirilen özel bir yetenek. Kullanım kolaylığı açısından; kişiselleştirilebilen menü, mobil uygulamaların yanı sıra masaüstü bilgisayar uygulaması ve internet tarayıcıları üzerinden de mesajlaşmanın yanında sesli ve görüntülü görüşme yapabilme imkanı ise BiP’in rakiplerinden farklılaşan özellikleri arasında yer alıyor.- Dijital göçün kazananı BiPBiP İletişim Teknolojileri ve Dijital Servisler Genel Müdürü Burak Akıncı, son dönemde kişisel veri güvenliğiyle ilgili artan kaygılar nedeniyle yaşanan dijital göçte BiP uygulamasına talebin hızla arttığını belirterek, şunları kaydetti:"Veri kullanım izni konusunda kullanıcılarına dayatma ve ayrımcılık yapmayan uygulamamız BiP operatör fark etmeksizin dünyanın 192 ülkesinde kullanılıyor ve daha çok tercih ediliyor. BiP bugün sadece Türkiye’de değil Endonezya, Malezya, Ukrayna, Almanya, Hindistan, Pakistan ve Bangladeş’te yoğun biçimde kullanılmaya devam ediyor. Türk mühendisleri tarafından geliştirilen ve 2013 yılından bu yana en yeni teknolojiler kullanılarak güncellenen yerli uygulamamız BiP’i kullanıcılarımızdan gelen taleplerle sürekli yenilemeye devam ediyoruz. 2021 yılında da önceliğimiz kullanıcılarımızın ihtiyaç ve taleplerine en iyi kullanıcı deneyimi ile cevap verebilmek için kendimizi geliştirmek olacak. Son dönemdeki gelişmelerin de ışığında en büyük hedefimiz Türkiye’de olduğu kadar dünya çapındaki kullanıcı sayımızı artırmak."

Kapıya dayanan nefret: Apartmanda istemiyor, çocuklarıyla oynatmıyorlar! Haber

Kapıya dayanan nefret: Apartmanda istemiyor, çocuklarıyla oynatmıyorlar!

ÇAĞLA GENİŞ-ÖZEL HABER Ayça Alemdar, 37 yaşında. 5 yaşındaki otizmli oğlu Bulut Kaan ile birlikte İzmir’de yaşıyor. Eşi, teşhis konulduktan sonra oğlunun otizmli olmasını kabullenemedi ve evi terk etti. O günden beri oğlunu topluma kazandırmak için tek başına mücadele veren Ayça’ya göre hayat zor değil. Hayatı zorlaştıran toplumda engellilere karşı negatif tutum ve davranışlar… Tıpkı, çıkardığı seslerden rahatsız oldukları gerekçesiyle oğlunu apartmanda istemeyen, çocuklarıyla oynatmayan komşuları gibi. EŞİM EVİ TERK ETTİ Oğluna otizm teşhisi konulduktan sonra yaşadıklarını anlatan Ayça Alemdar, “Önceleri tıbbi mümessil olarak çalışıyordum. Evlendim ve oğlum Bulut Kaan dünyaya geldi. 1,5 yaşındayken otizm teşhisi konuldu ve eşim evi terk etti. Tek başıma İstanbul’da yaşamam çok zordu. Annemlerin yanına, Uşak’a taşındım. Orada oğlum için eğitim imkanları çok kısıtlıydı. Geçen yıl Anadolu Otizm Vakfı’nı bulmamızla her şey yoluna girdi. Bir sene boyunca her hafta Uşak’tan İzmir’e gittim geldim. Sırf eğitim için... Ücretler çok yüksekti. Zor günler yaşadık, bazen aç kaldım ama dayandım. Sonunda evimizi İzmir’e taşımaya karar verdim. Liseyi çocuk gelişimi üzerine okumuştum. Stajımı da bir özel eğitim kurumunda yapmıştım. Yani otizmin ne olduğunu biliyordum ama başınıza gelince ne yapacağınızı bilemiyorsunuz” dedi. HİÇBİR OKUL OĞLUMU İSTEMİYORDU Oğlunun eğitim hakkı için yıllarca mücadele verdiğini söyleyen Alemdar, “Oğlumun eğitim hakkı için müdürlerle kavga ettim. Çünkü kimse oğlumu okulunda istemiyordu. Uşak’ta kalsaydık durumu daha ağır olabilirdi. Burada aldığı özel eğitimler çok faydalı oldu. Bisiklet sürmeye başladı, masa tenisi oynuyor. Bazen çok yorulduğum anlar oluyor elbette. Çünkü tek başıma otizmli bir çocuğa annelik yapıyorum. Onun için mücadeleden asla vazgeçmedim. Şu hayatta tek başımıza olsak da başaracağımıza inanıyorum. Maddi açıdan zorlanıyorum çünkü özel eğitim dersleri çok pahalı. Devletin otizmli çocuklara küçük yaşlardan itibaren ücretsiz yoğun eğitim vermesi gerekli. Artık bizlerin dayanacak gücü kalmadı” ifadelerini kullandı. TOPLUM BİZİ YOK SAYIYOR Toplumda engelli bireylere karşı negatif tutum ve davranışlara isyan eden Alemdar, şunları söyledi: “Evim, arabam vardı; hepsini satmak durumunda kaldım. Oğlumda doğuştan böbrek büyümesi ve kalbinde de delik var. Bir yandan da sağlık sorunlarıyla mücadele ediyoruz. Bu yolda yorulan, pes eden çok anne var. Vazgeçmek istemiyorum. Ama çoğu zaman maddiyat olarak yetemiyorum. Bazı günler sadece peynir ekmek yiyorum. Sırf özel eğitim ücretini ödeyebilmek için... Devletin verdiği bakım aylığı ile yaşanmıyor. Toplum da bizi yok sayıyor. Komşular sürekli kapımızı çalıp gürültüden şikayet ediyor. Bizi apartmanda istemiyorlar. Parkta da aynı şey oluyor. Anneler çocuklarını oğlumun yanına yaklaştırmıyor. Toplum bizi istemiyor, nefretle bakıyor. Bunlara dayanmak o kadar zor ki ama oğlum mücadele etmeyi seçtim.”  

Dar gelirli baharı bekliyor! Haber

Dar gelirli baharı bekliyor!

SULTAN GÜMÜŞ / ÖZEL HABER İzmir’in Konak İlçesi’ne bağlı Agora Mahallesi’nde ikamet eden 51 yaşındaki Behice Ak ve ailesi adeta bir Türkiye gerçeğini yansıtıyor. Yıllar önce yaşadıkları gecekonduyu, hemen yakınında bulunan yeni evlerine taşındıktan sonra yoksul kimselere kiraya veren aile, aralık ayında kiracılarını çıkarmak zorunda kaldı. Gecekondunun kapılarını, mutfak dolabını, gardırobunu ardından da çatısını söküp, tahtalarını sobada kullanan aile, başka çareleri olmadığını kaydetti. Eşinin emekli maaşının kredi borcuna gittiğini, kısa süre önce tek gelir kaynaklarının kira olduğunu söyleyen Behice Ak, “Ne var ne yok söktük, kırdık. Gecekondu da kalmadı elimizde. Kömür zaten alamıyoruz. Hadi bu kışı bitirdik. Peki, gelecek kış ne yapacağız?” dedi. Isınmak için ellerine ne geçtiyse sobaya attıklarını söyleyen Ak, “Sadece biz değil, bu bölgede yaşayan herkes, her türlü şeyi atıyor. Bile bile lades deyip, kendimizi zehirliyoruz” diye konuştu. Yaz ayı yaklaştığında büyük bir mutluluk duyduklarını söyleyen Ak, “Komik ama gerçek. Sabırsızlıkla baharı bekliyoruz. En azından yakacak derdimiz yok” ifadelerine yer verdi. Tarihi İzmir sokaklarına döşenen soba boruları da dikkat çeken görüntüler arasında. Bacaların kuraldışı sokağa verilmesiyle yıllardır karbonmonoksit soluyan vatandaşlar, tıpkı yoksulluk gibi dar sokaklardan yayılan dumana da alıştı. TMMOB Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Helil İnay Kınay ise kışın soğuğuna karşı ne yapacağını bilemeyen vatandaşları uyararak, ‘Ne bulursan yak’ anlayışının, İzmir’i nefessiz bırakacağını vurguladı. ISINMAK İÇİN GECEKONDUYU YIKTI Evinde ziyaret ettiğimiz 51 yaşındaki Behice Ak, bizleri eskiden yaşadığı gecekonduya götürerek, şunları söyledi: “Yaklaşık 15 yıl önce falan burada yaşıyorduk. Sonra şimdi oturduğumuz evi yaptık, oraya taşındık. Burayı da kiraya veriyorduk. Eşim emekli olmadan önce inşaatta amelelik yapıyordu. Emekli olunca da maaşı krediye gitmeye başladı, baktı para yok, iş buldukça inşaata gitmeye devam etti. Tek geçim kaynağımız eşimin inşaattan aldığı yevmiye ile gecekondudan aldığımız kira oldu. Dört çocuğum var, iki büyük evlendi gitti, iki küçük okuyor. Onların okul masrafı bizim en büyük sıkıntımızdı. Kış mevsimine girince çocukların ders, kitap parası aklımızdan gitti, bu kez soba, odun, kömür derdi çıktı başımıza. Eşimin inşaattan getirdiği odunlar oluyordu. Geçen yıllarda onlarla geçiniyorduk. E şimdi iş çok çıkmıyor, odun da gelmiyor, olan odunlarda bitti. Kiracının da durumu yoktu zaten. Parayı ya veriyordu ya vermiyordu. Bazen de eksik veriyordu. Baktık ısınamıyoruz, oduna, kömüre para yetişmiyor, gecekonduda harabeye dönmüştü, kiracıyla çıkmaları için konuştuk. Bu soğukta sokağa atamazdık elbet. Önce onlar kirada kalacakları evlerini buldular, sonra biz yavaş yavaş sökmeye başladık. Önce kapıları çıkardık, sonra mutfak dolabını, gardırobu… Şimdi de çatısını. Evden çıkardığımız tahtaları, odunları sobada yakıyoruz.” “ÇARESİZİZ ÇÜNKÜ ÇARESİZ” “Ne var ne yok söktük, kırdık. Gecekondu da kalmadı elimizde. Kömür zaten alamıyoruz. Hadi bu kışı bitirdik. Peki, gelecek kış ne yapacağız?” diyerek yetkililere seslenen Behice Ak, “Isınmak için elimize ne geçtiyse sobaya atıyoruz. Sadece biz değil, bu bölgede yaşayan herkes, her türlü şeyi atıyor. Bile bile lades deyip, kendimizi zehirliyoruz. Kızım, inancın olsun ki, yaz ayı yaklaştığında biz çok mutlu oluyoruz. Komik ama gerçek. Sabırsızlıkla baharı bekliyoruz. En azından yakacak derdimiz yok” yorumunda bulundu. DUMANI GÖRMÜYORUZ BİLE Ak, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Allah’tan doğalgazımız falan yok. Bu mahalleye gelse de almayız. Onun faturasının üstünden hiç gelemeyiz. Görüyoruz televizyonlarda, doğalgazı olanlar dahi soba kullanmaya başlamış. Hiçbir şey yakmamamıza rağmen fatura içimizi yakıyor, bunları da kullanırsak üstesinden hiç gelemeyiz” dedi. Dar sokaklara döşenen kuraldışı bacalar nedeniyle yıllardır karbonmonoksit soluduklarını söylediğimiz Behice Ak, “Alıştık kızım. O dumanı görmüyoruz bile. Zehirlemiş, zehirlememiş bunları düşünmüyoruz ki. Yoksul insan bunu düşünemez zaten. Onun düşündüğü ‘bu gece rahat uyuyacak mıyım?’. Yetkililer çıkıp konuşuyor, yok hava kirliliği, yok zehir diye. Ne yapalım peki? Bulduklarımızı da atmazsak hiç ısınamayacağız. Bize seçim zamanı dağıtılan kömür değil, sürekli sunulan yardımlar lazım. Hiç böyle bir acı gördünüz mü? Bir insan düşünün ki ailesi, kendisi üşümesin diye evini yıkmaya cesaret etsin. Bu şekilde devam ederse daha çok şeyi kırarız, sökeriz, yıkarız. Çaresiz çünkü çaresiz” cümlelerini kullandı. KENTİN GENZİ YANIYOR     ‘Neyi var neyi yoksa ısınmak için kullanan’ vatandaşın sözlerini, TMMOB Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Helil İnay Kınay’a hatırlattık. Kınay, ‘vatandaşın kendince haklı isyanına’ karşın “Kent planlaması kapsamında İzmir’in çanak bir yapısı var. Özellikle üst bölgelerde kullanılan yakıtlar bu çanak yapı nedeniyle kıyı şeridine çökmeye başlıyor. Burada sosyoekonomik etkiler de devreye giriyor. Her ne kadar kentin büyük bir bölümünde doğalgaz ve kaliteli kömür kullanılıyor olsa da gelir düzeyinin düşük olduğu bölgelerde insanlar kendi imkanları dahilinde ne bulurlarsa yakmaya çalışıyor. Ayrıca İzmir’de inovasyon dediğimiz atmosferik koşullardan kaynaklanan kirli havanın yükselememesi ve tekrar geriye çökme süreci yaşanıyor. Havanın dağılabileceği bir alan yok, yükselemiyor ve özellikle akşam saatlerinde kaloriferlerin yanmasıyla beraber kendimizi genzimizi yakan o sıkıntılı sisli görünümün içerisinde buluyoruz” diyerek İzmir’in nefessiz kaldığını söyledi.  

Aşık Mahzuni Şerif büstü Çiğli’de açıldı Haber

Aşık Mahzuni Şerif büstü Çiğli’de açıldı

Sanata ve sanatçıya katkı sunmaya devam eden Çiğli Belediyesi tarafından düzenlenen törenle Evka 2 Mahallesi’nde bulunan ve belediye meclis kararıyla adı değerli Halk Ozanı Aşık Mahzuni Şerif olarak belirlenen parkta, ozana ait büstün açılışı yapıldı. Çiğli Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü tarafından düzenlenen etkinlik Evka 2 Mahallesi’nde gerçekleştirildi. Aşık Mahzuni Şerif’in büstünün açılışı töreni ve konser etkinliğine 27. dönem CHP Milletvekilleri Ali Öztunç ve Bedri Serter, Aşık Mahzuni Şerif’in oğlu Ali Mahzuni, Çiğli Belediye Başkanı Utku Gümrükçü, CHP Çiğli İlçe Başkanı Mert Özcan, başkan yardımcıları, meclis üyeleri, muhtarlar, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve çok sayıda vatandaş katıldı. Milletvekilleri Ali Öztunç ve Bedri Serter ile Başkan Utku Gümrükçü’nün konuşmalarının ardından Çiğli Belediyesi tarafından yaptırılan Aşık Mahzuni Şerif büstünün açılışı gerçekleştirildi. Babasının anısına düzenlenen etkinlikte sahne alan Ali Mahzuni seslendirdiği birbirinden güzel ezgilerle Çiğlililere müzik ziyafeti verdi. Gecenin sonunda Ali Öztunç ve Ali Mahzuni’ye katılımlarından dolayı plaket takdim edildi. Çiğli Belediye Başkanı Utku Gümrükçü, “Bugün demokrasiden bahsediyorsak bunda Mahzuni Şerif’lerin, Fakir Baykurt’ların büyük payı vardır. Biz de, belediye olarak aydınlarımızın isimlerini yaşatmak amacıyla bir proje başlattık” dedi. HABER MERKEZİ

Adı gibi “Melek”   Haber

Adı gibi “Melek”  

Sevgi (30) ve Yakup Çamkerten’in (30) üç çocuğundan en büyüğü Melek Nisa Çamkerten (9), 2-8 Kasım Lösemili Çocuklar Haftası’nda duygulandıran örnek bir davranışa imza attı. Kemalpaşa 75. Yıl İlkokulu’da 3. sınıfta okuyan Melek, beline kadar uzanan saçlarını aynı okulda 2. sınıfta okuyan ve lösemi tedavisi gören H.K. için kestirdi. Melek’in 1. sınıfa giden kız kardeşi Miray Mislina da Melek’ten etkilenerek saçlarını kestirdi. Ailesinin ve öğretmenlerinin desteğini alan Melek Nisa, hem kendisinin hem de kardeşinin saçlarını, H.K.’nın babası Yılmaz K.’ya teslim etti. “ONLARIN YÜZÜNÜ GÜLDÜRÜN” Saçlarını kestirmeye nasıl karar verdiğini anlatan Melek Nisa, “Ben televizyonda bir kız gördüm, saçını lösemili çocuklar için bağışlıyordu. Ben de o zaman saçlarımı bağışlamaya karar verdim. Okulumda lösemili bir kız arkadaş varmış, saçlarımı ona vereceğim. Onunla tanışmak ve arkadaş olmak isterim. Saçları uzun olan arkadaşlarım, lütfen lösemili öğrenciler için saçlarınızı bağışlayın ve onların yüzünü güldürün” dedi. Melek Nisa’nın kardeşi Miray Mislina ise “Ablam saçlarını bağışlayınca ben de saçlarımı kestirip lösemili çocuklar için bağışlamak istedim” diye konuştu. “BU YAŞTA KAN BİLE VERMEK İSTİYOR” Melek Nisa ve ikizler Miray Mislina ile Gökhan’ın annesi Sevgi Çamkerten ise Melek’in yardımseverliği ile tanındığını söyledi. Kızlarının davranışı nedeniyle gurur duyduğunu ifade eden anne Çamkerten, “Lösemili çocukları görünce Melek’in saçlarını kestirmeye karar verdik. Onun saçlarını kestirmeye kıyamıyordum ama bağış yapmak için kestirmek istediğini söyleyince kuaföre gidip kestirdik. İnşallah o kızımızın da yüzü güler. Kızımla gurur duyuyorum. Melek çok duyarlı ve yardımsever bir çocuk. Bu yaşta kan bile vermek istiyor ama ‘yaşın küçük’ diyoruz. Sokakta kedilere yemek götürüyor. Öğretmenimiz de bizimle çok ilgileniyor ve ona ‘sınıfın küçük annesi’ diyorlar. Küçük kızımın saçları çok uzun değildi ama ablasını görünce ‘benim saçım onların saçı olsun’ deyip o da kestirdi. Kızlarım inşallah lösemi tedavisi gören öğrencimizle ömür boyu arkadaş olacak” diye konuştu. SAÇLARI BABAYA TESLİM ETTİ Melek Nisa, kendi saçlarıyla birlikte kardeşinin saçlarını, “Bu saçları sizin kızınızın için kestirdik. Onun saçı da benim gibi olsun istiyorum. Kızınız için saçımı bağışlıyorum” diyerek teslim etti. H.K.’nın babası Yılmaz K. da “Nazik hareketinizden ve bu duyarlı davranıştan dolayı tebrik ediyorum. Allah razı olsun” sözleriyle teşekkür etti. İHA/İZMİR  

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.