[tag] Haberleri |İlkses Gazetesi - Son Dakika [tag] Haberleri

#çete

çete haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, çete haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Yenidoğan çetesi hakkındaki fezlekede, suç örgütünün şeması ortaya çıkarıldı Haber

Yenidoğan çetesi hakkındaki fezlekede, suç örgütünün şeması ortaya çıkarıldı

İstanbul İl Sağlık Müdürlüğüne 27 Mart 2023'te CİMER üzerinden gelen ve 21 Mayıs 2023'te İstanbul Emniyet Müdürlüğü Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğüne iletilen ihbar sonrası Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma tamamlandı. Soruşturma kapsamında Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünce hazırlanan fezlekede, CİMER'e iletilen ihbardaki şu ifadelere yer verildi: "Eski PKK hükümlüsü ve şu anki İYİ Parti üyesi Reyap Hastanesi yenidoğan yoğun bakım doktoru Fırat Sarı ve İlker Gönen SSK'yı dolandırmaktadır. Reyap Hastanesi, Beylikdüzü Medilife Hastanesi, Bağcılar Şafak Hastanesi, Doğa Hastanesi, Medicine Bağcılar Hastanesi, eski olarak Ethica Hastanesi, Duygu Hastanesi ve birçok hastanenin yenidoğan yoğun bakımlarını kiralayarak gece nöbetçi doktor bulundurmadılar ve insani ve tıbba uygun olmayan koşullar ve bunun gibi birçok sebepten bir sürü bebek insanlık dışı bir şekilde öldü. Bu şahıslar birinci basamak olan hastayı epikrizlerde hep 3'üncü basamak göstererek ve 112 komuta kontrol merkezine rüşvet vererek, bebek satın alarak kaç yıldır milyonlarca Türk lirası para kazandılar ve yüzlerce bebeğin ölümüne sebep oldular. Bu satılan bebekler Fırat Sarı ve İlker Gönen'in yoğun bakımlarında kötü şartlar altında can verdi. Bebek ölümlerinin durması için bu kan emici vatan hainlerine dur denmeli. Dediğim hastaneler ani bir şekilde baskınla denetlenirse demek istediğimi çok iyi anlarsınız. Bu ölen bebekler sizin de bebeğiniz olabilir. Aziz devletimin gerekeni yapacağından hiç kuşkum yoktur." Fezlekede, açılan soruşturma kapsamında polis ekiplerinin iddialara yönelik projeli çalışma yürüttüğü, çalışmada, Dr. Fırat Sarı ve Dr. İlker Gönen'in 112 Acil Çağrı Merkezi çalışanlarıyla müşterek hareket ettikleri, 2 bin 400 suç içerikli olduğu değerlendirilen konuşmalardan, İl Sağlık Müdürlüğü görevlilerince de yapılan denetimler sonucunda 41 şüphelinin suça karıştığının tespit edildiği kaydedildi. İl Sağlık Müdürlüğü görevlilerince de yapılan denetimlerde, 197 suça konu eylemin oluştuğunun yapılan projeli çalışma sonucunda tespit edildiği aktarılan fezlekede, İl Sağlık Müdürlüğü görevlileri tarafından gerçekleştirilen denetimler, banka hesap hareketleri, HTS incelemeleri ve fiziki takip tutanaklarının suç içerikli konuşmalar ile örtüştüğü belirtildi. ÖRGÜTÜN ÇALIŞMA ŞEKLİ AÇIKLANDI Fezlekede, Medisense Sağlık Hizmetleri Şirketi sahibi Dr. Fırat Sarı'nın, şirket çalışanları kaydında çalışanı olarak görülen Dr. İlker Gönen ile Özel Hastaneler Yönetmeliği'nin "Binanın hastane olarak kullanılan kısmında hiçbir suretle başka amaca yönelik iş yeri bulunamaz ve hastane içerisinde bir bölüm başka bir amaçla faaliyet göstermek üzere üçüncü kişilere kiralanamaz veya herhangi bir şekilde devredilemez" 10'uncu maddesine muhalefet ederek, İstanbul içerisinde birçok özel hastanenin yenidoğan yoğun bakım ünitesini işletmek amacıyla alıp, kendisine bağlı sağlık çalışanlarını anlaştıkları hastanelerin yenidoğan birimlerine yerleştirdikleri aktarıldı. Bu kişilerin, 112 Acil Çağrı Merkezi ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir, 112 Acil Çağrı Merkezi hasta sevklerini yapan Fehmi Alperen, il dışı hasta sevklerini yapan Serdar Yüksel ve o dönemde Esenyurt Belediye Başkanlığı Sağlık Hizmetlerinde çalışan Renas Kılıç aracılığıyla, devlet hastanelerinde ya da farklı özel hastanelerde doğup tedavisinin yoğunluktan dolayı başka hastanelerde yapılması uygun görülen bebek hastaları, kurmuş oldukları suç örgütü sayesinde keşfedip, kendi anlaşmalı oldukları hastanelere tedavi yöntemleri uygun olup olmadığına bakılmaksızın aldıkları bildirildi. Zanlıların, alınan bebek hastaların hayatın olağan akışına aykırı olacak kadar uzun sürelerde hastanede kalmasını sağladıkları belirtilen fezlekede, şüphelilerin bu şekilde SGK'den yüksek miktarda ödeme alınmasına neden olarak kamu kurumunu zarar uğrattıkları, aynı zamanda uygun tedavi yöntemleriyle tedavi olamayan bebeklerin ölümüne sebebiyet verdikleri belirtildi. Fezlekede, şüpheli Sarı'nın İstanbul'da anlaşmalı olduğu Bağcılar Medilife, Beylikdüzü Medilife, Bağcılar TRG Hospitalist, Avcılar Hospital, Reyap Hastanesi ve Birinci Hastanesinin yenidoğan yoğun bakım ünitesinin işletmesini alarak, buralara devlet hastanesi veya farklı özel hastanelerden bebek hastaların sevklerini yapıp, sürekli dolu olmasını sağlayarak SGK'den yüksek miktarda ödemelerin alınmasına neden oldukları ifade edildi. Şüphelilerin, bu şekilde hastanenin gelirlerini arttırmaya yönelik çalışmalar yaptığı ve karşılığında da "hak ediş" adı altında ödemeler aldığı bilgisi de fezleke de yer aldı. SİSTEM SAF DIŞI EDİLDİ Fezlekede, örgütün sistemi saf dışı edecek şekilde, anlaşmalı oldukları hastanelerin gelirini artırmak amacıyla nasıl hareket ettiği anlatıldı. Suç örgütü yöneticisi 112 Acil Servis ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir, İstanbul içerisinde 112 Acil Hastane sevk işlemlerini yapan Renas Kılıç ve örgüt üyesi Fehmi Alperen, il dışında hastane sevk işlemlerini yapan örgüt üyesi Serdar Yüksel'in devlet ya da özel hastanelerden sevk olması gereken bebek hastaları öğrendikleri ifade edildi. Fezlekede, bu kişilerin, örgüt elebaşı Dr. Fırat Sarı ya da örgüt yöneticisi İlker Gönen'e haber vererek bebeğin anlaşmalı oldukları hangi hastaneye sevk etmek istedikleri yönünde talimatı aldıktan sonra, o hastaneye gerekli sevki yapabilmek için Acil Sağlık Hizmetleri Koordinasyon Komisyonu (ASKOM) algoritmasına aykırı olacak şekilde hareket edip, önce bebek hastanın ailesini ikna ettikten sonra tedavi ret denilen işlemi yaptıkları, daha sonra örgüt yöneticisi Özdemir'in 112 Acil Çağrı Merkezinden provizyon numarası almadan, sanki bu hasta başka bir hastaneye gitmemiş gibi gösterilerek örgüt içinde anlaşmalı olan hastanelerin birine acilden giriş yapılmasını sağlayıp maddi menfaat temin ettikleri belirtildi. ASKOM algoritmasına göre, hastanın bulunduğu devlet ya da özel hastanede yoğunluktan veya tedavi koşullarının uygun olmaması nedeniyle başka hastaneye sevk edilmesi uygun görüldüğünde belirlenmiş yolların izlenmesi gerektiği ifade edilen fezlekede, hasta için doktorun düzenlediği epikriz (sağlık kurumlarına müracaat eden hastanın poliklinik dosyasından başlayan ve klinik tedavinin bitiminden itibaren hastanın seyir durumunu belirleyen rapor) raporuna ilaveten Sağlık Bakanlığı sağlık tesisleri arası vaka nakil talep formu ile sağlık raporlarının düzenlenmesine ilişkin genel beyan formu doldurulması gerektiği kaydedildi. Bu işlemlerin ardından önce ASKOM'a, akabinde Kamu Hastaneleri Hizmetleri Başkanlığına durumun iletildiği, 112 Koordinasyon Merkezinden talep oluşturulduktan sonra provizyon numarası alınarak 112 Acil Çağrı Merkezi Müdürlüğüne daha önceden bildirilen ve uygun tedaviyi yapabilecek donanıma haiz özel hastanelere naklin gerçekleştirildiği bildirildi. Fezlekede, bu işlemin belirli bir düzene ve sıraya göre yapıldığı ve her hastaneye aynı oranda hasta sevkinin sağlanarak rekabet koşullarına aykırı hareket edilmesinin önlendiği vurgulandı. ÖRGÜT ELEBAŞI, ÇALIŞANLARLA SÜREKLİ İLETİŞİM HALİNDE Fezlekede, örgüt elebaşı Dr. Fırat Sarı'nın örgüt yöneticisi Dr. İlker Gönen ile hareket ederek, hastanelerin uygun koşullarda tedavi verebilecek durumda olup olmadığına bakmaksızın, bebek hastaların hayatı pahasına anlaşmalı olduğu hastanelere usulsüz yöntemlerle sevk ettirdikleri, bebek hastaların uzun süreli yatış işlemlerinin yapılmasını sağlayarak SGK'den yüksek miktarda gelir elde ettikleri belirtildi. Şüphelilerin, solunum tedavisinde kullanılan ilaçları, bebek hastalar üzerinden kullanılmış gösterip üçüncü kişilere satılmasını sağladıkları belirtilen fezlekede, kimi zaman da yabancı uyruklu bebek hasta yakınlarının mağduriyetinden ve düşkünlüğünden faydalanıp örgüt üyesi hemşireler aracılığıyla "simsarlık" diye tabir edilen şekilde piyasa fiyatının üstünde tedavi masrafları alıp, kamu kurumunu aracı kılmak suretiyle dolandırıcılık yaptıkları kaydedildi. Fezlekede, Fırat Sarı'nın bu ve bunun gibi birçok işlemlerin takibini yapmak amacıyla her hastanede kendisine bağlı sağlık çalışanları ile sürekli iletişim halinde olduğu ve bu sağlık çalışanlarına, şirketi ve şahsi banka hesabından düzenli ödemeler yaptığı aktarıldı. SUÇ ÖRGÜTÜ ŞEMATİZE EDİLDİ Fezlekedeki suç örgütü şemasında, örgüt elebaşı, yöneticileri ve üyelerinin isimlerine yer verildi. Şemaya göre, suç örgütünün elebaşılığını Fırat Sarı'nın yaptığı, İlker Gönen ve Gıyasettin Mert Özdemir'in ise yönetici olduğu belirtilen fezlekede, örgütün üyelerinin ise Renas Kılıç, Serdar Yüksel, Fehmi Alperen, Hakan Doğukan Taşçı, Hasan Basri Gök, Deniz Korkmaz, Enes Kaan Bölükbaşı, Hüseyin Günerhan, Sümeyye Nur Arslan, Cansu Akyıldırım ve Mehtap Sayar olduğu aktarıldı. Şüphelilerin, bebek hastalar üzerinden birçok hastane ile anlaşarak uygun ve yeterli olmayan tedavi yöntemleri yüzünden onların hayatlarını kaybetmelerine ya da kalıcı sağlık sorunu ile yaşamalarına neden oldukları belirtilen fezlekede, ayrıca bu tedavi yöntemleri yüzünden SGK'ye yüksek tedavi masraflarını fatura ederek haksız kazanç elde ettikleri belirtildi. Fezlekede, İl Sağlık Müdürlüğünün denetim raporları, HTS kayıtları, banka hesap hareketleri sonucunda elde edilen delillerde, örgüt elebaşı etrafında toplanan kişilerin hiyerarşik bir düzen ve belli bir iş bölümü içerisinde, suçun sürekliliğini sağlayarak birçok defa işlenmesine neden oldukları, bu kapsamda yapılan çalışmalarda suç işlemek amacıyla örgüt kurmanın unsurlarının oluştuğu yönünde değerlendirme yapıldı. Fezlekede ayrıca hastaneler ve buralarda çalışan şüpheli hemşireler de şöyle sıralandı: "Bağcılar Medilife Hastanesi hemşiresi Çağla Durmuş, Beylikdüzü Medilife Hastanesi Hemşiresi Ceren Hatice Kırım, TRG Hopitalist Hastanesi hemşiresi Cansu Akyıldırım, Reyap Hastanesi hemşireleri Mehtap Sayar ve Sümeyye Nur Arslan, Esenler Güney Hastanesi hemşiresi Hüseyin Günerhan, Bağcılar Şafak Hastanesi hemşiresi Mehmet Halis Başli, Duygu Hastanesi hemşiresi Deniz Korkmaz ile 11 hastanenin hasta takibini yapan hemşiler Hakan Doğukan Taşçı ile Hasan Basri Gök."

Yenidoğan çetesinin suç konuşmalarının yer aldığı HTS kayıtları kolluk fezlekesinde Haber

Yenidoğan çetesinin suç konuşmalarının yer aldığı HTS kayıtları kolluk fezlekesinde

27 Mart 2023'te İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü'ne CİMER üzerinden ulaşan ve 21 Mayıs 2023'te İstanbul Emniyet Müdürlüğü Mali Suçlarla Mücadele Şubesine aktarılan ihbarın ardından, Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturma sona erdi. Bu soruşturma kapsamında polis ekipleri tarafından hazırlanan fezlekede, 'yenidoğan çetesi' üyelerinin işledikleri suçlarla ilgili yaptıkları telefon görüşmelerinin HTS kayıtlarına da yer verildi. Örgütün lideri Fırat Sarı'nın, sözde yöneticilerden Gıyasettin Mert Özdemir ile gerçekleştirdiği bir görüşmede, yanlış müdahale sonucu hayatını kaybeden bir bebekle ilgili konuşmalarına rastlandı. Özdemir, kadın doğum uzmanının sağlıklı bir bebeğin ölümü hakkında aileye bilgi vermesini ve çocuk doktorunun da aile ile görüşmesini talep ettiğini Sarı’ya şikayet ederken, diğer tarafın ise " konunun patlayacağını bildiğini, ölüm sebebinin yanlış teşhisten kaynaklandığını" iddia ettiği bilgisi kaydedildi. GEÇ MÜDAHALE ETTİKLERİ BEBEK, GÖRME YETİSİNİ YİTİRDİ Suç örgütüne üye doktor Ökkeş Baz ile hemşire Çağla Durmuş'un, Kocaeli'nin Gebze ilçesinden hastaneye yatırılan bir bebeğin geç müdahale nedeniyle görme yetisini kaybetmesi ve bu durumu gizlemek için buldukları çözümler hakkında yaptıkları konuşmalar fezlekede yer aldı. Zanlı Çağla Durmuş, ayın 13'ünde hastaneye sevk edilen bebeğin yatışının 12'sinde gösterildiğini ve gelen belgelerde tarih ile gözle ilgili bilgilerin yer aldığını açıkladı. Ökkeş Baz'ın ise, " Bu bebeği daha önce tedavi etmek gerekiyormuş bence, onu hani orada bir gecikme var gibi geldi. Yani oradaki notlarından baktığım kadarıyla tabi bunu aileye siz söylemeyin de." şeklinde yanıt verdiği kaydedildi. Fezlekede, tedavi gecikmesi ve yeterli ilgi gösterilmemesi nedeniyle bebeğin görme yetisini kaybettiği de vurgulandı. BANKA HESAP HAREKETLERİ DE DAHİL EDİLDİ Fezlekede, örgütün elebaşı ve Medisense Sağlık Hizmetleri Şirketi sahibi Fırat Sarı'nın, sahibi olduğu şirket üzerinden örgüt yöneticileri ve üyelerine aktardığı paralara ilişkin hesap hareketlerine de yer verildi. Şirket üzerinden örgüt yöneticisi ve üyeleri Sümeyye Nur Arslan, Hasan Basri Gök, Mehtap Sayar, Renas Kılıç ve farklı isimlere çok sayıda para çıkışı yapıldığı hesap hareketlerine yansıdı. Yapılan para transferlerinin bazılarının açıklama kısımlarına ise "Doktor Fırat Sarı", "Fırat Sarı" ve "Borç" şeklinde ifadelerin yer aldığı görüldü.

Yenidoğan çetesinin, Bakanlık denetimlerinden geçmek için sahtecilik yaptığı ortaya çıktı Haber

Yenidoğan çetesinin, Bakanlık denetimlerinden geçmek için sahtecilik yaptığı ortaya çıktı

İstanbul'daki "Yenidoğan çetesi" soruşturması çerçevesinde kolluk güçleri tarafından hazırlanan fezlekede, şüphelilerin Sağlık Bakanlığı tarafından hastanelere yönelik gerçekleştirilen denetimlerde evrakları saklama ve değiştirme konusundaki görüşmeleri yer aldı. 27 Mart 2023'te CİMER üzerinden İstanbul İl Sağlık Müdürlüğüne ulaşan ve 21 Mayıs 2023'te İstanbul Emniyet Müdürlüğü Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğüne iletilen ihbarın ardından, Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma tamamlandı. Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü tarafından hazırlanan fezlekede, "Yenidoğan çetesi"nin İl Sağlık Müdürlüğü tarafından gerçekleştirilen ani denetimlerdeki evrak saklama ve değiştirme çabaları ile yaşadıkları panik, HTS kayıtları ve polis değerlendirmeleri ile belgelendi. Soruşturma kapsamında, örgütün lideri Fırat Sarı'nın da aralarında bulunduğu tüm üyelerin, 25 Eylül ile 10 Kasım 2023 tarihleri arasında yapılan ani denetimlere dair birbirleriyle 111 telefon görüşmesi gerçekleştirdikleri tespit edildi. Fezlekede yer alan değerlendirmeye göre, Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan eş zamanlı denetimlerde hastanelerde birçok usulsüz işlemin açıkça kayıtlara yansıdığı belirtildi. Denetim başladığında, şüphelilerin hemen birbirleriyle iletişime geçerek eksiklikleri gidermeye çalıştıkları; evrakları değiştirmek ve saklamak için çeşitli yöntemlere başvurdukları ifade edildi. HTS kayıtlarında, örgüt üyelerinden Medilife Hastanesi sekreteri Sümeyye Özdemir'in, sözde yöneticisi İlker Gönen'i arayarak denetimcilerin sistem üzerinden hasta kontrolü yaptıklarını, hastaların epikrizlerinin incelendiğini ve alandaki hasta sayısı ile sistemdeki kayıtlı hasta sayısının uyuşmadığını bildirdiği kaydedildi. Özdemir'in, denetçiler geldiğinde bazı hastaları alandan çıkartıp sakladıklarını ilettiği tespit edildi. Görüşmenin devamında, Özdemir'in fazla hasta sayısını sistem üzerinden düzelttiğini ancak kuvözlerin sayılmasının sıkıntı yaratabileceğini, denetçilerin yazılmayan 3 günlük hasta raporlarını ısrarla talep ettiğini Gönen'e aktardığı belirlendi. AYNI ANDA 2 HASTANEDE ÇALIŞIYORMUŞ Örgüt lideri Fırat Sarı ile İlker Gönen arasında denetimlerle ilgili yapılan konuşmalarda, Avcılar Medilife Hastanesi'nde çalışan Raşit isimli doktorun bulunduğu, ancak hasta dosyalarının Zeki isimli doktor adına kayıtlı olduğu belirtildi. Bu durum nedeniyle, denetim sürecinde dosyada adı geçen doktorun hastaneye gönderilmesi gerektiğine dair ifadeler kaydedildi. Sarı'nın, Zeki'nin durumu hakkında suç örgütü yöneticileriyle yaptığı görüşmeler de kayıtlara geçti. Sarı'ya, eş zamanlı denetimlerin yapılması dolayısıyla Zeki'nin iki farklı hastanede aynı anda bulunamayacağı için sorun yaşayacağı bilgisi verildi. Beymend Sağlık'ta medikal muhasebe elemanı olarak görev yapan Zehra Çiçek ile Birinci Hastanesi'nde acil tıp teknisyeni olan Hakan Doğukan Taşçı arasında gerçekleştirilen görüşmelerde, hastaların sağlık raporları üzerinde usulsüz değişiklikler yaparak denetimlere uygun hale getirdikleri belirtildi. Kayıtlarda, örgüt üyelerinin birbirleriyle iletişim kurarak denetimlerde karşılaşabilecekleri sorunları ve bunlara karşı alabilecekleri önlemleri tartıştıkları tespit edildi.

Yenidoğan çetesi iddianamesine şüphelilerin telefon konuşmaları da eklendi Haber

Yenidoğan çetesi iddianamesine şüphelilerin telefon konuşmaları da eklendi

İstanbul'da, 112 Acil Çağrı Merkezi'nde çalışanlarla iş birliği yaparak, bebek acil hastalarını önceden belirledikleri özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine yönlendirip ölümlerine sebep oldukları ve haksız kazanç elde ettikleri iddia edilen 22'si tutuklu toplam 47 şüpheli hakkında hazırlanan iddianamede, 197 suç eylemine dair dinleme kayıtları eklendi. Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan 1399 sayfalık iddianamede, suça konu olan 197 eylem sıralandı. Bu eylemlerle ilgili olarak şüphelilerin telefon görüşmelerini içeren dinleme kayıtları ve bunlara dair yapılan değerlendirmeler de iddianameye dahil edildi. İddianamede, bir hastaneye yapılan denetimin ardından bir şüpheli ve hastane çalışanının konuşması şu şekilde yer aldı:   "A.K: Denetim geldi mi sana da diyecektim. Şüpheli Hakan Doğukan Taşçı: Geldi. Bu çocuk entübe gözüküyor sistemde. A.K: Benim burada üç koli dosya vardı, iyi ki onları fark etmediler. Şüpheli Hakan Doğukan Taşçı: Bu normal değil. Ben on beş yıldır çalışıyorum. Hayatımda böyle bir denetime girmedim. Cezalık bir şey değil. Ceza kesmek istediğinde gelir iki tane şeye bakar cezasını keser, parasını alır, çıkar gider. A.K: Doğukan sence sadece Fırat Hoca'nın işletmelerine mi yapıldı? Şüpheli Hakan Doğukan Taşçı: Sanmıyorum. Fırat Hoca bu kadar önemli bir insan değil. İstanbul'da bu kadar koordineli bir iş yapmazlar." Bebek bir hastanın durumuyla ilgili örgüt elebaşı olduğu değerlendirilen şüpheliler Fırat Sarı ve İlker Gönen'in konuşmalarıysa iddianamede şu şekilde yer buldu: "Şüpheli İlker Gönen: Şimdi Serenay beni aradı. Sabah beş buçukta diyalize giren var ya, o ölecek ben diyalizi yandan takmak zorunda kaldım. İlk çalıştı sonra çalışmayı durdurdu. Şüpheli Fırat Sarı: Durdu ha. Şüpheli İlker Gönen: Ölecek zaten çocuk. Beş buçukta damar yolu gitmiş, Serenay damar yolu için gelmiş. Satılmış niye geliyorsun diye kızmış." İddianamede, hayatını kaybeden bir bebekle ilgili Hemşire Çağla Durmuş ve Dr. İlker Gönen'in konuşmaları da yer aldı. Konuşmalar şöyle: "Şüpheli Çağla Durmuş: Hocam Karakoç ex. Şu anda şey, kalp tepe atılması seksen, satürasyonu otuz ama o seksen de adrenalinle yani. Şüpheli İlker Gönen: Adrenalinle, tamam yapacak bir şey yok. Şüpheli Çağla Durmuş: Aynen öyle ölüm morlukları falan da oluştu. Şüpheli İlker Gönen: Tamam. Şüpheli Çağla Durmuş: Aileye de kötüleşti diye haber verdik şimdi şu adrenalin etkisi geçene kadar kapattım kuvözün entübe... Makinada birazdan ex kabul ederiz yani. Şüpheli İlker Gönen: Hahaha, neyse bir şey diyecektim de... Şüpheli İlker Gönen: Aspirasyondan mı öldü yani? Şüpheli Çağla Durmuş: Yani, ya zaten rengi falan iyi değildi, onun öleceği belliydi ama şey yani aspire etmiş. Şüpheli İlker Gönen: Sabah gördük hayvan gibi ağlıyo, tamam rengi kötüydü ama. Şüpheli Çağla Durmuş: Onun bir o süreci kaybetmişiz yani biz, dönebilme sürecini. Şüpheli İlker Gönen: Uff tamam, yapacak bir şey yok yani. Şüpheli İlker Gönen: Hah yani neyse Dursun abiyi gönderme. Aile gelene kadar tamam mı? Şüpheli Çağla Durmuş: Hı hı tamam. Ben dosyada kötüleşip entübe olmuş gibi göstereyim. Şüpheli İlker Gönen: Tamam." Bebeğin babasının şüpheli ölüm şikayeti üzerine ise şüpheliler arasında şu konuşma geçti: Şüpheli İlker Gönen: O tedaviler IV görünsün ha. Oral görülmesin. Şüpheli Çağla Durmuş: Tamam tamam. Şüpheli İlker Gönen: Şöyle, Fırat abiyi aradım meşgul. Şöyle diyeceksin, böyle böyle kötüleşti, işte ondan sonra entübe ettik, solunumuna baktık kalbi düştü. Müdahalesini yaptık ıvır zıvır. Dursun abiyle ağzın bir olsun yani. İddianamede, tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybeden bebekle ilgili üç şüphelinin konuşmaları da yer aldı: Şüpheli Bahar Kanık: Hocam kalbi, Halime'nin kalbi yokmuş, cpr yapalım mı? Şüpheli Fırat Sarı: Cpr bir iki tane dokunun, dönerse döndü. Dönerse biraz daha yaşasın ben gelinceye kadar. Şüpheli Bahar Kanık: Valla siz gelinceye kadar... Kusura bakmayın. Şüpheli Fırat Sarı: Ölmesin ha. Bahar Kanık: Sarıkaya'nın da valla fişini çekecem gelmezseniz. Şüpheli Fırat Sarı: Nasıl?Haha dedemin fişi. Şüpheli Bahar Kanık: Haha çekicem fişi haha. Şüpheli Fırat Sarı: Ölen mi oldu Ecem? Şüpheli Ecem Koç: Başımız sağ olsun hocam Halime. Şüpheli Fırat Sarı: Öldü mü gerçekten? Şüpheli Ecem Koç: Öldü hocam, cpr'ını yaptık, adrenalini yaptık. Cpr'la da adrenalinle de dönmedi. Adrenalin kalbi geldi bir kendi kendine gitti. Zaten cpr'a da yanıt vermedi. Şüpheli Fırat Sarı: Tamam. Yarım saat, kırk dakikaya oradayım geliyorum. Şüpheli Ecem Koç: Ha geliyorsunuz, tamam hocam biz şu an ellemiyoruz makinaya bağlı. Şüpheli Fırat Sarı: Ellemeyin, bilgi de vermeyin, orada dursun. Şüpheli Ecem Koç: Aynen aynen açık duruyor her şey monitörde açık... Hiçbir şey yapmıyoruz. İddianamede, bebek bir hastaya müdahale edilmediğiyle ilgili konuşmalar ise şöyle sıralandı: Şüpheli Hakan Doğukan Taşçı: Kanka hasta kötüydü de bir tane bebek ölüyordu diyecektim. Gizlice girip iki dakika cpr yap çocuğa diyecektim de... Şüpheli Hüseyin Günerhan: Nerede? Şüpheli Hakan Doğukan Taşçı: Güneyde. Şüpheli Hüseyin Güneyhan: Güneyden bize ne? Bırak bebek ölsün ki rahat şikayet edek... Şüpheli Hakan Doğukan Taşçı: Hoca demiş ki kayarsa tüpünü çek demiş, yaşamaz bu demiş. İddianamede, bir kişinin çalıştığı hastaneyi CİMER'e şikayet etmesiyle ilgili şüpheliyle arasında geçen konuşmalar da yer aldı: O.Ö: Şey gitmiş tabi bizim avukat .... Halil anlaşma olmamış. Tabii ben de şimdi mahkeme sürecine de giriyoruz SABİM'e, CİMER'e dayiyim, döşiyim diyorum. Şüpheli Hüseyin Günerhan: Daya döşe kanka. O.Ö: Nasıl bir şey yazayım? Şüpheli Hüseyin Günerhan: Kanka şey yaz, usulsüz hasta alımlarını yaz 112'den. O.Ö: Nasıl oluyor? Şüpheli Hüseyin Günerhan: 112 ayağı olmadan hasta kabul ediyorlar de, protokolsüz hasta kabul ediyorlar diye yaz ondan sonra. O.Ö: Mert olayı mı? Şüpheli Hüseyin Günerhan: Hıhı Mert olayı kanka. O.Ö: İsmini bile veririm de senin arkadaşın olduğuna dua etsin o. Şüpheli Hüseyin Günerhan: İsmini de ver, benim umurumda değil o. Şüpheli Hüseyin Günerhan: Kanka bunu yaz, ondan sonra erişkindeki dosya mosyaları yazabilirsin usulsüz diye. O.Ö: Hasta çarşafları mı? Şüpheli Hüseyin Günerhan: Hıhı hasta basamaklarını şişiriyorlar, usulsüzlükler, çarşafları şişiriyorlar dersin. Eks bekletiyorlar, yatışını uzatıyorlar hastaların diyebilirsin. O.Ö: Aynen aynen bunları yazayım. İddianamede, hastanede tedavi gören 6 aylık bebeğin ölümüyle ilgili iki şüphelinin konuşmasına şu şekilde yer verildi: Şüpheli Tuğçe Toptemel: Besledikten sonra bebek kötüleşti. Ben başına gittim sonra Gizem geldi, sonra bebek kusmaya başladı, acaba aspire mi etmiş olabilir, bir akciğerine falan baksa mıydınız hani aspire etmiş olabilir mi? Şüpheli Hakan Doğukan Taşçı: Yani aspire etmiş olabilir de bu çocuk büyük çocuk prematüre değil ki. Şüpheli Tuğçe Toptemel: Bayağı bir kustu. Şüpheli Hakan Doğukan Taşçı: Prematüre değil ki hemen ölsün çocuk yani orada bir yarım saatlik can çekişmesi lazım o çocuğun, yani ben bunun açıklamasını yapamam, çocuk ölü anladın mı yani çocuk ölmüş ve bu çocuk rahat 2-3 saat önce ölmüş, çocuk kaskatı buz kesmiş. Şüpgeli Tuğçe Toptemel: Neyden ölü? Şüpheli Hakan Doğukan Taşçı: Yani bu çocuk böyle anlık bir şey değil, bu çocuğa cpr bile yapılmaz, bu çocuk kim bilir ne zaman öldü, ya bir anomalisi yok, kalp anomalisi yok bir şeyi yok, genetik bir hastalığı yok, normal altı aylık çocuk, ben ailesine ne diyeceğim? Şüpheli Tuğçe Toptemel: Desetüre hiç olmadı biz bakımındaydık hiç olmadı, kameraları izle istersen hiç olmadı çünkü gözüme bir de büyük bebek ya bir de siyahi, siyah bir bebek olduğu için gözüm hep ondaydı, acaba morarırsa görmeyiz diye. Şüpheli Hakan Doğukan Taşçı: Ya Tuğçe birazcık morarsa anlaşılmaz da çocuğun dudakları mosmor. Yani ben bunu daha nasıl hocaya ne diyeceğim, hoca gönderdi dün çocuğu, ailesine ne diyecem, aile zaten yabancı ortalığı ayağa kaldıracak, ortalığı yıkacaklar hastaneyi zaten büyük çocuk, almam bile yasak onu oraya." İddianamede, şüpheli Fırat Sarı'yla ilgili soruşturma olduğuna dair ise şu konuşmalar yer aldı: Şüpheli Hakan Doğukan Taşçı: Hocam şimdi bu denetim Sağlık Bakanlığı falan fasa fiso, benim korktuğum şey bu değil, Fırat hocayı örgütlü suç işlemekten yargılayacaklar, adamlar dava açmış, ben Fırat hocanın kaç tane emniyet müdürlüğünden dosyasını topladım. Şüpheli Şeyhmus Çelik: Ne örgütü ya, ne örgütü ya? Şüpheli Hakan Doğukan Taşçı: Hocam, adamlar sen yalandan sahte yani tedavi yapıyorsun, doktor koymuyor dosyalarda oynama yapıyor, hocam bizim telefonlarımız bile dinleniyor olabilir, bunları kimseye hoca söylettirmiyor bana. Şüpheli Şeyhmus Çelik: Telefon dinlenebilir, doğrudur. Şüpheli Hakan Doğukan Taşçı: Hocam dinleniyor, biz Whatsapp'tan konuşuyoruz Fırat hocayla hep, anladın. Şüpheli Şeyhmus Çelik: Valla doğrudur, Whatsapp'tan konuşmak lazım, dinlenir doğrudur e yazdığın zaten."

Yenidoğan çetesi mağduru anne anlattı: Bebeklerin çığlıklarını unutamıyorum Haber

Yenidoğan çetesi mağduru anne anlattı: Bebeklerin çığlıklarını unutamıyorum

İstanbul'da yaşayan Neslihan Ünlü P. ve Serdar P. çifti, 2020 yılında doğum için Özel Reyap İstanbul Hastanesi'ne başvurdu. Sezaryen ile doğum yapan Neslihan Ünlü P., 22 Haziran 2020'de sağlıklı bir erkek bebek dünyaya getirdi ve bebeğe P. E. P. ismi verildi. Bebek, doğumdan kısa süre sonra solunumunun hızlı olduğu gerekçesiyle yoğun bakıma alındı ve aileye, 2 gün sonra anne ile birlikte taburcu edileceği söylendi. Ancak belirtilen tarihte, solunum probleminin düzelmediği, bebeğin bir süre daha yoğun bakımda kalması gerektiği bildirildi. Yaklaşık bir hafta sonra yapılan kan testlerinde enfeksiyon değerlerinin yüksek olduğu tespit edildi. Yeniden yoğun bakıma alınan bebek, bir hafta daha kaldıktan sonra yapılan ultrason incelemesinde karaciğerinde pıhtı olduğu ortaya çıktı ve aileye çocuk gastroenteroloji uzmanına başvurmaları gerektiği söylendi. İŞLEMLER İÇİN GEÇ KALINMIŞ Bebeklerini alan aile iki farklı özel hastanede gastroenteroloji bölümüne gittiklerinde aldıkları yanıt ile neye uğradıklarını şaşırdılar. Çifte, işlemler için geç kalındığı, bebeğin tüm damarlarında tıkanmalar olduğunu ve bu durumun genetiksel olmadığı açıklandı. Çift, tekrar Reyap Hastanesi'ne gittiğinde hastanedeki yetkililer özür diledi. İddiaya göre, bu durum yüzünden hastaneyi şikayet edeceğini söyleyen aileye, hastane yönetimi tarafından, ‘bu tür komplikasyonları kabul ettiğinize dair imza attınız, şikayetçi olabilirsiniz' ifadeleri kullanıldı. Aile, bebeklerini de alıp internet ve çeşitli mecralar üzerinden şikayet yazıları yazdı. KAPILAR YÜZÜMÜZE KAPANIYORDU Şimdilerde 4 yaşında olan oğlunun kronik portal hipertansiyon hastalığı olduğunu ifade eden anne Neslihan Ünlü P, yenidoğan çetesinin 2023 yılından önce de bu caniliği yaptığını iddia etti. Diğer bebeklere uygulananların kendi çocuğuna da uygulandığını söyleyen anne, yaşadığı durumu şu şekilde anlattı: “Doğum sırasında herhangi bir problem yoktu. Oğlumu verdiler, daha sonra götürdüler. Ben odaya çıktığımda çocuğumun bana getirileceğini düşünüyordum. Doktorlar, ‘solunumu hızlı ve yoğun bakıma alacağız. Çok önemli bir sıkıntısı yok, 1-2 gün duracak ve sizinle birlikte taburcu edeceğiz' dedi. İki gün sonra benim taburcu işlemlerim gerçekleştirilirken, çocuğumu sorduğumda, solunumun düzelmediğini 2-3 gün daha hastanede kalması gerektiği söylendi. 2-3 gün sonra tekrar gittiğimiz de halen bekliyorduk. Muhatap olacağımız insan bulamıyorduk. Pandemi dönemiydi ve kapılar yüzümüze kapanıyordu. Süreç, ‘biz size haber vereceğiz' şeklindeydi. 7. Günde telefon geldi ve oğlumu taburcu edeceklerini ancak son bir kan tahlili yapacaklarını söylediler. Tahlil sonuçlarında ise yüksek derecede enfeksiyon çıktı. Bu şekilde taburcu edemeyeceklerini, en az 7-8 gün hastanede kalacağını söylediler. Neden enfeksiyon kaptığını sorduğumuzda ise hastane enfeksiyonu kaptığını söylediler.” NEDEN BU KADAR SÜT GETİRİYORSUN? Neslihan Ünü P. yoğun bakımdaki bebeği için süt götürdüğünde çok ilginç bir cevapla karşılaştığını anlattı. Anne, “Süt götürdüğümde de, yarısını alıyorlardı ve ‘neden bu kadar süt getiriyorsun' diyorlardı ve kapıları yüzümüze kapatıyorlardı. Taburcu olacağı gün ultrason ve tomografiye girileceği, organlarındaki durumlarına bakılacağı söylendi. Bakıldığında karaciğerinde pıhtı göründü, nedenini ise genetik ya da göbeğe takılan katater kaynaklı olabileceği söylendi. 1 hafta sonra gelin dediler. Bu süreç içerisinde Fırat denilen adam bir doktoru aradı ve ‘ilaç vereyim mi?' dedi. Karşıdaki sanırım ‘hayır' dedi ve ilaç verilmedi. Biz artık şüphelenmeye başladık. 2 hafta sonra gittiğimizde de durum yine aynı olunca, çocuk gastroenteroloji bölümüne gidilmesi gerektiği söylenildi. O hastanede yoktu ve gittiğimiz diğer iki özel hastanenin bu bölümünde de çok geç kalınmış, ilk fark edildiğinde kan sulandırıcı verilmesi halinde bu boyuta gelinmeyeceği, tüm damarların tıkandığı söylendi. O iki özel hastanenin doktorları aralarında konsey oluşturup, bu durumun genetik olmadığını, doktorun göbeğe taktığı kataterden kaynaklı tıkanık olduğunu belirtiler. Biz o sinirle hastaneye gittik ve o Fırat denilen adam geldi. Özür dilediğini ve bazen yoğun bakımda yatan çocukların göbeğine taktıkları kataterin pıhtı attırabildiğini söyledi” ifadelerini kullandı. BEBEKLERİN ÇIĞLIKLARINI UNUTAMIYORUM Yoğun bakımda kapılar açılınca bebek çığlıklarını duyduğunu anlatan Neslihan Ünlü P., “O kapıya (yoğun bakım servisi) gittiğimiz zaman ‘1 dakika daha görebilir miyiz? diyorduk ‘hayır' diye tersliyorlardı ancak hemşireler ellerinde çay ve kahvelerle güle oynaya o kapılardan çıkıyorlardı. Kapılar açıldığında o çocukların çığlıklarını duysanız, ‘ne yapıyorlar bu çocuklara?' derdiniz. Ne yapıyorlardı bilmiyorum ama o çocukların çığlıklarını hiç unutmuyorum. Kapılar açılıyordu ve bebeklerin çığlıklarını duyuyorduk” şeklinde konuştu. OĞLUMU 1 KİLO ZAYIFLAMIŞ HALDE BİZE VERDİLER Anne Neslihan Ünlü P., konuşmasının devamında şu ifadelere yer verdi: “Hastaneyi mahkemeye vermek istediğimde evraklarımı istedim. Epikrizde çocuğumun sarılık geçirdiğini, entübe olduğunu söylemediler, 3 kilo 300 gram verdiğim oğlumu 1 kilo zayıflamış halde bize verdiler. Mahkemeye vereceğimi söyledim, ‘her türlü komplikasyona karşı eşinizin attığı imza var, isterseniz verebilirsiniz' dediler. O günün psikolojisi mi bilmiyorum ama bir şekilde boyun eğdik, bir şey yapamadık ve konu kapandı. Ben şikayet edebileceğim yerlere şikayet ettim. Şimdi benim çocuğum 4 yaşında ve kronik portal hipertansiyon hastalığı var. Tehlikeli bir hastalık, ömür boyu takip edilmesi gereken hastalık. Ben 2023 yılından daha önce olduğunu düşünüyorum. Bizim dönemimizde pandemi vardı ve böyle bir katliam yapılması için çok uygun bir zamanlamaydı. Benim çocuğumu ya öldüremediler ya da şans eseri benim oğlum hastalıklı olsa da hayatta. Ama bir şekilde bu hastane bu işi bir şekilde kılıfına uydurarak yıllardır yapmış.” BENİM ÇOCUĞUMU DA BU MAHVETTİ Yenidoğan çetesini haberleri izleyince fark ettiğini ve Fırat adlı doktorun saç ekilmemiş halini görünce tanıdığını aktaran Neslihan Ünlü P., “Fırat denilen kişiyi saçları ekili halde ilk başta tanıyamadığını, ancak saç ekilmemiş halini görünce tanıdım. “Onu tanıdığım anda ‘benim çocuğumu da bu mahvetti' dedim. Zaten hatasını kabul etmişti. Ben zaten kendimi zor toparlamışken, bu bebek katillerinin elinden benim oğlumun geçmiş olması beni en başa götürdü. Şuan uyuyamıyorum. Bütün parçalar yerine oturmaya başladı. O zaman ki dava etmeyişim cahillik miydi, evladımın acısı mıydı bilmiyorum ama şuan her şeyi en baştan yaşıyorum. Pazartesi günü avukat aracılığıyla suç duyurusunda bulunmayı düşünüyorum” dedi.

Yenidoğan çete üyelerinin ifadeleri ortaya çıktı! Haber

Yenidoğan çete üyelerinin ifadeleri ortaya çıktı!

İstanbul’da bebekleri anlaşmalı hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak kasten ölmelerine neden olan çete hakkında yürütülen soruşturma tamamlanarak fezleke hazırlanmıştı. Fezleke değerlendirme yapılması için Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmişti. İddianame Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanarak Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmişti. Mahkemenin iddianameyi inceleme süreci devam ederken bilgi sahibi olan ve etkin pişmanlıktan faydalanmak isteyenlerin ifadesi ortaya çıktı. Hemşire olarak çalışmaktaydım Bilgi sahibi sıfatıyla ifadesi alınan Sema U. “Ben Bağcılar TRG Hospitalist Hastanesi’nde yoğun bakım bölümü sorumlu hemşiresi olarak çalışmaktaydım. Hastanenin o dönemki Müdürü Murat Mantuş’tu. Murat Mantuş’un müdür olarak çalıştığı dönem içerisinde Dr. Fırat Sarı ve ekibi hastanede bulunmaktaydı ancak resmi olarak hastanede sorumluluğu olup olmadığını bilmiyorum. Bu dönemde yaklaşık 2 hafta bu hastanede yoğun bakım servisinde çalıştım. Çalıştığım sürede hastaların taburcu olma süresinden çok fazla sürede hastanede yatış gösterildiği için bu durumdan rahatsız olarak kendim istifamı sundum. Bu dönem içerisinde Fırat Sarı bana yoğun bakım sorumlularına fazladan ücret vereceğini söyledi ve bana da bu teklifi iletti ancak ben kabul etmeyerek istifamı sundum” dedi. Gerginlikle söyledim Kendisine telefon görüşmesinde bir hasta hakkında “bu da bir 80, 82 oluyor sonra 98 oluyor artık ben bıraktım ölüyor mu ne yapıyorsa yapsın ya” şeklinde kurduğu cümle sorulan şüpheli Çağla Durmuş ise, “O andaki gerginlikte söyledim. Hastaya yapılması gereken her şeyi yaptık. Yapılacak ve yapılmayacak olan işlemlere doktorlar karar verir hemşireler uygulamasını yapar” dedi. İlacın usulsüz olarak satışını yaparak gelir elde ettik Şüpheli Hakan Doğukan Taşcı ise lise mezunu hemşire olduğunu söyleyerek etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak istediği belirtti. Taşcı, “Fırat Sarı isimli kişiyi Reyap Hastanesi’nde çalıştığım dönemden tanırım. Hastanenin çocuk doktorudur. Beni usulsüz işlerin içine sokan kişi Fırat Sarı’dır. Kendisi hastanede doktor bulundurması gerekirken doktor yerine beni bırakıyor. Gıyasettin Mert Özdemir isimli şahısla birkaç kez telefonda ve yüz yüze konuşmak zorunda kaldım. Ben bu kişiyi CİMER’e şikayet ettim. Şikayet etme sebebim bebek tüccarlığı yapmasından dolayı. Bu kişi 112 Acil’de ambulans şoförü olarak çalışır. Birçok özel hastane ile iş yapar. Genelde hastanelerde başhekimlerle, hastanede müdürleri ile anlaşarak hastanelere dışarıdan yeni doğan bebeklerin gelip yatışını yaptırıyor ve bundan kar elde ediyor. Bu işlemlerde hastanenin bu yeni doğan bebekler için uygun olup olmadığına bakmadan sadece para kazanmak için bebeklerin canını tehlikeye atarak hastanelere sevkini yapıyor. Ben Birinci Hastanesi’nde çalıştığım dönemlerde Şeyhmus Çelik isimli doktorun yerine epikriz yazdım. Düzenlemeler yaptım. Bu işlemleri yaptığımdan Şeyhmus Çelik isimli doktorun ve Fırat Sarı’nın haberi vardır. Bu raporları yazmamı bana Fırat Sarı söyledi. Geceleri nöbetçi hekim olması gerekirken bulunmuyor. Bu sorumluluğu da benim gibi hemşirelere yıkıyorlar. Hasan Basri ile birlikte Curusorf isimli ilacın usulsüz olarak satışını yaparak gelir elde ettik. Ben yaptığım tüm işlemlerden ötürü pişmanım. Bu sebeple etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak istiyorum” dedi. Pişmanım Şüpheli hemşire Hasan Basri Gök de etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak istediğini söyleyerek yaşanılan skandallar zincirini anlattı. Gök, “Yoğun bakıma gelen hasta bebeklerin basamak dereceleri ile oynanarak ve SGK’ya kesilen fazla faturadan usulsüz gelir elde etmişlerdir. Fırat Sarı kan gazı parametrelerini excel üzerinde yazdığı program ile değiştirerek istediği şekilde yazdırıp SGK’ya fatura ediyordu. Epikriz raporlarının Fırat Sarı’nın talimatları doğrultusunda ben ve diğer çalışanlar tarafından değiştirilerek tekrar düzenlendiği doğrudur. Ben yapmış olduğum tüm usulsüzlükler sebebiyle pişmanım” dedi. Kendisini doktor olarak tanıtmış Bir bebeğin ölümü ile ilgili bildiklerini anlatan Gök, “Bir bebek hastaneye geldi. Geldiğinde durumu kötü değildi fakat yatışının 2 ya da 3. gününde durumu kötüleşmeye, kalp anomalisi sıkıntısı yaşamaya başladı. Fırat Sarı, bebeği kalp ameliyatı ile ilgili herhangi bir tedavi yapılamayacak, olumsuz koşullardaki Birinci International Hastanesine sevk ettiği için bebeğe hastanede herhangi bir ameliyat işlemi uygulanamadı. Hastanede bebekten sorumlu kişi Hakan Doğukan Taşcı’ydı. Hatta bebeğin ailesi ile görüşen Doğukan, kendisini doktor olarak tanıtmış ve bebeğe doktor sıfatı ile müdahale ediyordu. Bebeğe uygulanabilecek tek ilaç bir kalp ilacıydı. Hakan Doğukan bu ilacı veriyordu. Bir ara ilacı kesti. Ağır narkotik ilaç ile bebeği uyuttu. Sonrasında bebek müdahale edilmesine rağmen kalp anomalisi olduğu için günden güne morarmaya başladı ama Hakan Doğukan Taşcı verdiği ilaçlar ile bebeği yaklaşık olarak 1.5 ay kadar tuttu” dedi. Stres altında kurduğum cümleler Hasan Basri Gök, Hakan Doğukan Taşcı ile arasında geçen “gebert onu” içerikli konuşma hakkında ise, “Ben bebeğin kötü durumda olduğunu bildiğim için Hakan Doğukan’a bebeğin fazla yaşamayacağını, sürekli bebeğe ilaç vererek zorla yaşatmasının bir anlam ifade etmeyeceğini, bebeğin bu hastane koşullarında vefat edeceğini söylemiştim. Kurduğum cümleler için çok pişmanım fakat kurduğum bu cümleler hastane ortamında stres altında kurduğum cümlelerdir. Kasti olarak bir cümle kurmadım” şeklinde ifade verdi. Usulsüzlük yaptım Hasan Basri Gök ifadesinin devamında, “Fırat Sarı’nın talimatları ile epikriz raporları ile oynadım, hasta basamakları ile oynadım. Bunları değiştirerek usulsüzlük yaptım. Fakat bunlar haricinde herhangi bir bebeğin vefat etmesinde ihmali ya da kasti bir durum içerisinde kesinlikle olmadım. Hakan Doğukan Taşcı isimli şahıs ile birlikte Fırat Sarı’nın talimatları doğrultusunda hastaneden ilaç çıkartarak sattık ve bunun parasını da Fırat Sarı’ya verdik. Ben 2024 Ocak ayında artık bu usulsüzlüklere dayanamayarak bu şahsın yanından ayrıldım ve bütün bağlantımı kestim” dedi.

Yenidoğan çetesi hakkındaki soruşturmada sona gelindi Haber

Yenidoğan çetesi hakkındaki soruşturmada sona gelindi

İstanbul’da bebekleri anlaşmalı hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlar sergileyerek kasten ölmelerine sebep olan çete hakkında yürütülen soruşturmada sona gelindi. Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan 725 sayfalık fezlekede 10 bebek, yaşamını yitirmesi sebebiyle ‘maktul’ olarak yer aldı. Fezlekede 5 kişi müşteki, 47 kişi ise şüpheli sıfatıyla bulundu. Fezlekede, doktor F.S. ve İ.G hakkında özel hastanelerin yenidoğan yoğun bakım ünitelerini tedavi dışında maddi menfaat sağlamak için kullandıkları iddiasına ilişkin dinleme ve teknik izleme yapıldığı ifade edildi. Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan fezlekede, şüpheli doktorlar F.S. ile İ.G.’nin Özel Hastaneler Yönetmeliği’ne aykırı şekilde davrandığı bildirildi. Fezlekede şüphelilerin kullanmadıkları ilaçları kullanılmış gibi göstererek SGK’ya fatura ettiği ve haksız kazanç elde ettiği, örgüt üyeleri arasında internet bankacılığı üzerinden para hareketi bulunduğu belirtildi. 180 yıldan 273 yıla kadar hapis istemi Fezlekede şüpheli F.S.’nin İstanbul’da bir çok özel hastanenin yenidoğan yoğun bakım ünitesini işlettiği ve bu ünitelere birlikte hareket ettiği sağlık çalışanlarını yerleştirdiği aktarıldı. F.S. ile İ.G.‘nin diğer şüpheliler aracılığıyla devlet ya da özel hastanelerde doğup, tedavisi yoğunluk sebebiyle başka hastanelerde yapılması uygun görülen bebek hastaları anlaşmalı oldukları hastanelere naklettikleri belirtildi. Soruşturma çerçevesinde şüphelilerin bebeklerin hastanede uzun süre kalmasını sağladıkları ve SGK’dan yüksek meblağlarda ödeme alarak kamu kurumunu zarara uğrattıkları kaydedildi. Şüphelilerin uygun tedavi yöntemleriyle tedavi olamayan bebeklerin ölmesine sebep olduğu da ifade edilen fezlekede, ambulans şoförü G.M.Ö., sevk işlemlerini yapan R.K, F.A ve S.Y’nin sevk olması gereken bebek hastaları öğrenerek örgüt lideri F.S. ya da İ.G’ye ilettikleri kaydedildi. Hazırlanan fezlekede örgüt lideri olduğu aktarılan şüpheliler F.S. ve İ.G’nin ayrı ayrı 10 kez ‘kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi’, ‘kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık’, ‘suç işlemek amacıyla örgüt kurma’ ve 11 kez ‘resmi belgede sahtecilik’ suçlarından 180 yıldan 273 yıla kadar hapisle cezalandırılmaları istendi. Fezlekede diğer şüpheliler hakkında ise değişen oranlarda hapis cezası istendi. Fezlekede bulunan hastanelerin ve şirketlerin kapatılıp mal varlıklarına el konulmasına karar verilmesi de istendi. Fezleke, iddianame düzenlenmesi amacıyla Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderildi.

İstanbul'da çete operasyonu: 5 tutuklama Haber

İstanbul'da çete operasyonu: 5 tutuklama

Alınan bilgiye göre, İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı Organize Suçlarla Mücadele Müdürlüğü ekipleri, işletme ve işyeri sahiplerini tehdit edip, silahlı saldırılar düzenleyen çıkar amaçlı çeteye yönelik geçtiğimiz Salı günü düzenlenen operasyonda 15 şüpheli yakalanmış, gözaltına alınan zanlılar emniyette sorguya alınmıştı. Bağcılar ve çevre ilçelerde eylem yapan yerel çete fertlerinin emniyetteki ifade işlemleri tamamlandı. Gündüz saatlerinde hastanede sağlık kontrolünden geçirilen silahlı çete üyeleri, sonrasında mahkemeye çıkarılmak için adliyeye sevk edildi. Mahkemeye çıkarılan şüphelilerin 10’u ‘adli kontrol’ hükümleri uyarınca salıverildi. Geri kalan 5 şüphelinin ise tutuklanarak cezaevine konulduğu öğrenildi. İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü, Bağcılar ve çevre ilçelerde “kasten öldürme”, “kasten öldürmeye teşebbüs”, “kasten yaralama”, “nitelikli yağma”, “kişiyi hürriyetinden yoksun kılma” ve “tehdit” gibi nitelikli suçları kapsayan 10 ayrı eyleme karıştıkları saptanan, liderliğini yurt dışında kaçak yaşayan firari Z.A'nın yaptığı çetenin fertlerine yönelik 1 Mart 2024’te zincirleme operasyon düzenlenmişti. Yürütülen soruşturma çerçevesinde söz konusu suç ağına yönelik çalışmalar devam ederken, çete yöneticilerinden E.A'nın Bağcılar'daki 12 iş yeri sahibini tehdit edip, 4 iş yerine silahlı saldırı gerçekleştirdiği, saldırılardan birinde kardeşiyle kafede oturan polis memurunun başından hafif yaralandığı tespit edilmiş, bu olayda tetiği çekenin de aralarında bulunduğu şüphelilerin yakalanması için önceki gün operasyon düzenlenmişti. Yapılan son operasyonda 15 kişi yakalanmış, şüphelilerin adreslerindeki aramalarda 3 ruhsatsız tabanca ve bu silahlara ait bir miktar mermi ele geçirilmişti.

Devleti yüz milyonlarca liralık zarara uğratmışlar! Emeklilik çetesi çökertildi Haber

Devleti yüz milyonlarca liralık zarara uğratmışlar! Emeklilik çetesi çökertildi

Manisa, İzmir ve Antalya illerinde faaliyet gösteren “emeklilik çetesi” Manisa İl Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünün başarılı çalışmasıyla çökertildi. Aralarında kamu görevlilerinin de olduğu çetenin sahte rapor aldırarak vatandaşları malulen emekli ettikleri, askerlikte “çürük raporu” aldırdıkları ve engelli raporu da aldırarak otomobillerde ÖTV muafiyeti sağladıkları öğrenildi. Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünün yaklaşık 9 ay süren çalışmalarıyla örgütün faaliyetleri kapsamında; "nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik, rüşvet" suçlarına karıştıkları tespit edilen, aralarında kamu personelinin de bulunduğu, hiyerarşik yapı içerisindeki 26 şüpheli Manisa merkezli, İzmir ve Antalya'da eş zamanlı olarak düzenlenen operasyonla gözaltına alındı. Operasyon kapsamında belirlenen adreslere yapılan aramalarda 1 adet ruhsatsız tabanca, 3 adet kuru sıkı tabanca, 3 adet av tüfeği, 748 adet tarihi sikke, 168 adet fişek, 27 şişe kaçak alkol, 108 bin TL nakit para, çok sayıda belge ve doküman ele geçirildi. Tamamlanan tahkikatın ardından 26 şüpheli şahsın tamamı "tutuklama" talebiyle mahkemeye sevk edildi. Mahkemece 4 şüpheli serbest bırakıldı, 12 şüpheli şahıs adli kontrol kararı ile serbest bırakıldı, 10’u ise tutuklanarak cezaevine gönderildi. Sahte belge alarak emekli olan, askerlikte çürük raporu alan, ÖTV muafiyetinden faydalanan ve sahte belgeleri farklı amaçlar için kullanan şahısların belirlenmesi için çalışma başlatıldı. Çetenin çalışma şekli Öte yandan, çetenin çalışma yöntemleri operasyonda deşifre edildi. Çetenin aracılar vasıtasıyla ya da kendilerine ulaşan "müşteri" olarak tabir ettikleri sağlıklı kişilerden "usulsüz rapor" karşılığında kişi başı 30 ila 100 bin lira arasında para aldıkları öğrenildi. Bu kişileri üyelerinin çalıştığı sağlık kuruluşlarına sevk eden çete sağlıklı kişiler yerine, içerisindeki engelli ya da kronik hastaları muayene ve tetkiklere soktukları ve müşterileri adına "Sağlık Kurulu Raporu" düzenlettikleri öğrenildi. Yaklaşık 400 kişiyi bu yöntemlerle malulen emekli ederek, engellilerin yaralandığı vergi indirimi başta olmak üzere birçok sosyal haktan faydalanmasını sağlayan çetenin, 100 milyon TL'nin üzerinde bir kamu zararına yol açtığı belirlendi. BU İÇERİK DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR- Casus yazılım çetesine operasyon

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.