[tag] Haberleri |İlkses Gazetesi - Son Dakika [tag] Haberleri

#çocuk işçi

çocuk işçi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, çocuk işçi haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Eşitsizlik sokağa itiyor: İhbar et, destek ol! Haber

Eşitsizlik sokağa itiyor: İhbar et, destek ol!

YAREN GÜZELKAN-ÖZEL HABER/ Son yıllarda derinleşen yoksulluk, hayatın birçok alanını olumsuz etkilediği gibi eğitim konusunu da derinden yaralıyor. Eğitimdeki eşitsizlik, çocukların eğitimden kopmasına ve çocuk işçiliğinin artmasına yol açıyor. Eğitim Reformu Girişimi’nin 2023-2024 raporuna göre, özellikle maddi yetersizlikler nedeniyle okulu bırakan erkek çocuklarının sayısı artarken, kız çocuklarının ise erken evlilikleri ve ev içi sorumlulukları nedeniyle eğitim dışında kaldığı görülüyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ve Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu’nun (UNICEF) Türkiye’deki verilerine bakıldığında, çocuk işçiliği oranının 2020’den 2023’e yüzde 16,2’den 22,1’e yükseldiğini gösteriyor. Çocuklar, ihmal ve sokaklarda çalıştırılma gibi tehlikelerle karşı karşıya kalıyor. Özellikle yoksulluk ve eğitimdeki eşitsizlikler, çocukların fiziksel ve psikolojik sağlıklarını tehdit ederken, çocuk işçiliği oranı da artıyor. Yaşanan sorunların yanı sıra aile içi şiddet ve ölümlerden de koruyamadığımız Narin, Sıla gibi çocuklarımızın sayısı da her geçen gün artıyor. Saadet Öğretmen Çocuk İstismarı ile Mücadele Derneği (UCİM) Türkiye Hukuk Koordinatörü Av. Candan Tekin, sokaklarda çalıştırılan çocuklara en büyük yardımın onları ve onları çalıştıran kişilerin Aile ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın ihbar hattı olan 183’ü arayıp ihbar edilmesi gerektiğine dikkat çekti. CHP Yoksulluk Dayanışma Ofisi Koordinatörü ve Derin Yoksulluk Ağı Kurucusu Hacer Foggo ise sosyal politikaların güçlendirilmesi ve toplumsal dayanışmanın artırılması gerektiğine vurgu yaptı. ASIL ÖNEMLİ OLAN ÖNLEMDİR Her çocuğun eşit fırsatlarda okula gidemeyip sokaklarda çalışmak durumunda kalmasını ve aile içi istismarın artması hakkında açıklamalarda bulunan UCİM Türkiye Hukuk Koordinatörü Av. Candan Tekin, “En zoru çocukları ailelerinden korumak. Dört duvar arasında yaşananları ne yazık ki fark edemiyoruz, çocuklar zarar gördükten sonra yaşadıkları gün yüzüne çıkıyor ve adalet mücadelesi vermeye başlıyoruz. Asıl önemli olan ise önleme faaliyetleri. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından yapılacak aile ziyaretlerine ve denetimlere ihtiyacımız var. Sık sık yapılacak sağlık taraması ve zorunlu eğitim takibi, ailelerin ev içinde de denetimlerini sağlayabilir” dedi. “Sokaklarda yaşayan ve zorla çalıştırılan çocuklara gelecek olursak; o çocuklar, her türlü ihmal ve istismara açıktır” diyen Av. Tekin, “Vatandaşların bilinçli olması halinde bu ailelerin ihbarı, devletin koruyucu ve destekleyici tedbirlerinin uygulamasını sağlayabilir; ancak bazı sosyo-kültürel yapıların, farklı milletten, ırktan çocuk ve kadınların sokakta olmalarının kanıksanması, bu mekanizmaların devreye sokulmamasına neden oluyor. İhmal; sosyal, kültürel, ekonomik ve psikolojik destekten mahrumiyet, şiddet, cinsel istismar ve ölümü de maalesef ki beraberinde getirebiliyor. Evet bazı çocuklar, en temel haklardan bile mahrum, yeterli besinleri alamıyor, yeteri kadar uyuyamıyor, sağlık taramasından geçmiyor, eğitim kurumlarında olmaları gerekirken sokaklarda, kendilerine hiç uygun olmayan ortamlarda hayatlarını sürdürüyorlar. Elimizde bir istatistik ya da oran olmasa da bu şartlarda yaşayan çocukların büyük risk altında olduğunu söylemek hatalı olmayacaktır” diye konuştu. EN BÜYÜK YARDIM İHBAR ETMEK “Sokakta yaşayan çocuklara yardım etmek, para vermek doğru mu?” sorusunu yanıtlayan Av. Tekin, “O çocuklara en büyük yardım ihbardır. Sokakta araba camı silen, su-mendil satan, yani sokakta çalıştırılan ya da dilendirilen bir çocuk gördüğümüzde en doğrusu Aile Bakanlığı’nın ihbar hattı olan 183’ü aramaktır. O an çocuk bir suç mağduru ise destek hattındaki görevli, verdiğimiz adrese kolluk kuvvetlerini yönlendirir. Bir iş yeri, İş Kanunu’na aykırı bir şekilde kanunen staj yapması, kalfa ya da çırak olması mümkün olmayacak bir yaşta çocuk çalıştırıyorsa da Sosyal Güvenlik Kurumu’na bildirebiliriz” ifadelerine yer verdi. ÇOCUKLARA SAHİP ÇIKILMALI Her yeni eğitim-öğretim yılının başlamasıyla okul dışında kalan çocukların sayısında artış yaşandığını kaydeden CHP Yoksulluk Dayanışma Ofisi Koordinatörü ve Derin Yoksulluk Ağı Kurucusu Hacer Foggo, “Eğitim Reformu Girişimi’nin 2023-2024 eğitim öğretim yılı raporuna göre eğitim dışındaki çocuk sayısında görülen artış ve bu artışın ağırlıklı olarak oğlan çocuklarda olması yoksulluğun ne kadar derinleştiğinin de bir göstergesi. Kızların ise çocuk yaşta erken ve zorla evlilikler ile ev içi bakım yükü nedeniyle eğitim dışına çıktığı biliniyor. Geçtiğimiz haftalarda İstatistiklerle Çocuk, 2023 raporu yayınladı. 2023 yılında maddi yoksulluk yaşayan çocukların sayısı 7 milyon 34 bin olurken, çocuk işçilik oranı ise yüzde 22,1 oldu. 2020 yılına tekrar dönersek çocuk işçiliği oranı yüzde 16,2, yani çocuk işçiliği üç yılda yüzde 6 artmış. Yoksulluğun, yetersiz beslenmenin, çalıştırılan çocukların, ihmalin, istismarın, şiddetin, suç oranı her yıl çoğalıyor. Bu artış bize iktidarın yoksulluktan ve özellikle çocuklardan yana bir sosyal politikası olmadığını gösteriyor. Bu nedenle her birimizin çocukların laik ve bilimsel eğitime erişebilmesi için çocuklara sahip çıkması ve özellikle sosyal belediyecilik örneklerinin çoğalması için çaba sarf etmemiz gerekiyor” dedi. YAŞANTI YETERSİZLİĞİ Son olarak çocuk işçiliği ve çocuğa karşı yapılan istismarlar üzerine değerlendirmelerde bulunan Sosyolog Sadık Aktaş, şu ifadeleri kullandı: “Yoksulluktan kurtulmak için çalışmak zorunda kalan çocuklar, gerekli temel eğitimi alamadıklarından, gelecekte daha iyi ücret kazandırabilecek işler yerine niteliksiz emek gerektiren düşük ücretli işlerde çalışmak zorunda kalıyor. Ayrıca resmi eğitim ile işin sorumluluklarını bir arada yürütemeyen ve aile gelirine katkıda bulunmak zorunda olan çocuklar, işi eğitime tercih ediyor. Okula gidememek bazı çocuklarda, toplumsallaşma olanaklarını iyice azaltacaktır, diğer çocuklarla kaynaşamayacak, onlarla ilişki kurup zenginleşemeyecektir. Çocuk işçiliği kısa bir anlatımla yaşantı yetersizliğidir. Bu yaşantı yetersizliği; fiziksel, çevresel, sosyal ve kültürel kaynakların yoksulluğu; insani gelişiminde elverişsiz ortamlarda yetişmek, ailenin ve toplumsal yapıların yetersizliği içinde büyümek; çocukların kendilerini ifade etmelerini ve korumalarını sağlayan yasal kaynaklardan ve politik kaynaklardan yoksun kalması olarak tanımlamaktadır. Kendi güvenli bölgesinden (aile) koparılan çocuk travmatik olarak itaat etmeyi ve kuralsızlaşabilmeyi öğrenecektir. Tarihsel olarak çocuk işçiliği ve istismar her dönemde var olagelmiştir. Demokratik sistemlerle çocuk haklarının güvence altına alınması, çalışma yaşının belirlenmesi ve yasalaştırılması görece iyileştirme sağlasa da eşitsiz gelişmenin neden olduğu yoksullaşma, çocuk işçiliğinin devam etmesine neden olmaktadır. Buradaki istismar birçok istismarında ana nedeni haline gelmektedir.”

Toygar Güneş: İş güvenliği denetlemeleri özelleşti, insan hayatı değersizleşti Haber

Toygar Güneş: İş güvenliği denetlemeleri özelleşti, insan hayatı değersizleşti

SEMİ TEKTAŞ-ÖZEL HABER/ Türkiye yılın ilk ayında en az 878 işçiye mezar oldu. Denetimlerin özelleştirilmesiyle beraber artan ölümler git gide toplumda kanıksanmaya başlandı. Hayatını kaybeden işçilerin çoğu denetimsizlikler yüzünden hayatını kaybediyor. İnşaat-yol işkolunda 224 işçi hayatını kaybederken en çok işçi ezilme-göçük nedeniyle hayatını kaybediyor. Yılın ilk 6 ayında 33 kadın işçi hayatını kaybederken 33’te çocuk işçi hayatını kaybetti. Türkiye Sosyal Sigortalar, Eğitim, Büro, Ticaret, Kooperatif ve Güzel Sanatlar İşçileri Sendikası (SOSYAL-İş) İzmir Örgütlenme Uzmanı Toygar Güneş, “Özelleştirme ile beraber bunlar değersizleşti, takip edilemez düzeye geldi. Şimdi özelleştirme ile beraber denetlenebilirlik ortadan kalktı. Denetlemeler ortadan kalkınca be oldu? İşçi ölümleri arttı” dedi. İZMİR İKİNCİ SIRADA Ocak ayında en az 161 işçi, şubat ayında en az 149 işçi, mart ayında en az 124 işçi, nisan ayında en az 165 işçi, mayıs ayında en az 142 işçi ve haziran ayında en az 137 işçi toplamda en az 878 işçi iş kazalarında hayatını kaybetti. Ölümlerin 151’i İstanbul’dan, 50’si İzmir’den, 32’si Şanlıurfa, 31’1 Konya ve Gaziantep’te, 28’i de Bursa’da gerçekleşti. 2024 yılının ilk altı ayında iş cinayetlerinin istihdam biçimlerine göre dağılımına bakıldığında 757 ücretli (işçi ve memur) ve 121 kendi nam ve hesabına çalışan (çiftçi ve esnaf) hayatını kaybetti. Ölenlerin yüzde 86’sını ücretliler yüzde 14’ünü ise kendi nam ve hesabına çalışanlar oluşturuyor. 2024 yılının ilk altı ayında iş cinayetlerinin işkollarına göre dağılımı ise; inşaat-yol işkolunda 224 işçi, tarım, orman işkolunda 141 işçi, taşımacılık işkolunda 103 işçi, konaklama, eğlence işkolunda 63 işçi; belediye, genel işler işkolunda 49 işçi, metal işkolunda 45 işçi, ticaret, büro, eğitim, sinema işkolunda 41 işçi, madencilik işkolunda 40 işçi, gemi, tersane, deniz, liman işkolunda 24 işçi, savunma, güvenlik işkolunda 18 işçi, enerji işkolunda 16 işçi, sağlık, sosyal hizmetler işkolunda 15 işçi, gıda, şeker işkolunda 14 işçi, Petro-Kimya, lastik işkolunda 13 işçi, tekstil, deri işkolunda 12 işçi; ağaç, kâğıt işkolunda 24 işçi; çimento, toprak, cam işkolunda 11 işçi, banka, finans, sigorta işkolunda 1 işçi, işkolu bilinmeyen 36 işçide hayatını kaybetti. EZİLME VE GÖÇÜK 2024 yılının ilk altı ayında iş cinayetlerinin nedenlerine ise; ezilme, göçük 175 işçi, trafik, servis kazası 169 işçi, yüksekten düşme 133 işçi, kalp krizi, beyin kanaması 111 işçi, zehirlenme, boğulma 65 işçi, elektrik çarpması 40 işçi, intihar 38 işçi, şiddet 31 işçi, patlama, yanma 28 işçi; nesne çarpması, düşmesi 23 işçi, diğer nedenlerden dolayı 65 işçi hayatını kaybetti. Sanayi işkollarında iş cinayetlerinin oransal olarak artışı ile birlikte ezilme, patlama, yanma, elektrik çarpması, zehirlenme vb. ölüm nedenlerinde de gözle görülür bir yaygınlaşma mevcut. İnşaatlarda yüksekten düşmeler tüm iş cinayetlerindeki yüksekten düşme nedenli ölümlerin yüzde 75’ini oluşturuyor. Ekonomik kriz, mobbing ve fazla çalışmaya bağlı işçi intiharları devam etmekte. Özellikle geçinemeyen işçilerin banka ve tefecilerden aldıkları borçları geri ödeyememeleri sonucu yapılan baskılar bu intiharların önemli bir nedeni. Bir yandan emekli olamama, EYT ve emeklilikte adalet tartışmaları yapılırken diğer yandan 50 yaş ve üzeri yaş grubunda iş cinayetlerinde ölenlerin oranı neredeyse üçte bir düzeyinde. Bu yaş grubu emeklilik hakkını alabilse de çalışmaya devam etmekte ve bu güvencesizlik kıskacı altında olmakta. 33 ÇOCUK İŞÇİ HAYATINI KAYBETTİ 2024 yılının ilk altı ayında iş cinayetlerinin cinsiyetlere göre dağılımına bakıldığında ise; 33 kadın işçi ve 845 erkek işçi hayatını kaybetti. Kadın işçiler tarım, eğitim, ticaret, metal, gemi, sağlık, konaklama, güvenlik ve genel işler işkollarında çalışıyorlardı. 2024 yılının ilk altı ayında iş cinayetlerinin yaş gruplarına göre dağılımı şöyle: 14 yaş ve altı 13 çocuk işçi, 15-17 yaş arası 20 çocuk/genç işçi, 18-29 yaş arası 175 işçi, 30-49 yaş arası 361 işçi, 50-64 yaş arası 215 işçi, 65 yaş ve üstü 52 işçi, yaşı bilinmeyen 42 işçi hayatını kaybetti. Bu dönemde 33 çocuk işçi hayatını kaybetti. Özellikle sanayide meydana gelen çocuk işçi ölümleri dikkat çekiyor. KOD 46 İLE İŞÇİNİN ELİNİ KOLUNU BAĞLIYORLAR İşyerlerinde işçinin güvenliğini sağlayacak denetimlerin özelleştirmeler sonunda hiçe sayıldığını belirten Güneş, işçilerin kod46 ile işten çok rahat çıkarılabileceğini söyledi. Güneş, “Patronlar için sırlama yaparsak eğer her zaman kâr önemlidir. Hırsı her zaman ön planda olduğu için iş güvenliği, giyeceği kıyafet, eğitimler, çalışma koşulları patronun hiçbir şekilde umurunda olmuyor. İşçinin sağlığı, güvenliği, eğitimler yapılan denetlemeler özelleştirildi. Özelleştirme ile beraber bunlar değersizleşti, takip edilemez düzeye geldi. Kamucu bir bakışa açısıyla baktığımızda daha öncesinde madenlerde denetlemeler vardı. Soma’da bunun örneğini gördük. Şimdi özelleştirme ile beraber denetlenebilirlik ortadan kalktı. Denetlemeler ortadan kalkınca be oldu? İşçi ölümleri arttı. Bir süre sonrada işçi ölümleri toplumda normalleşti. İşçi ölümlerini sadece bir yerde patlama oldu ya da bir inşaatta düştü nedenleri ile değil maalesef ki mobbingler sonucunda da işçiler hayatlarını son veriyor. Sürekli bir işçiye mobbing yapılırsa ne olur? İşçi bunalıma, depresyona giriyor ve hayatına son veriyor. Bunlar organize cinayet. Mobbinge karşı en ufak bir tepki bile olursa işçiyi hemen kapının önüne koyuyorlar. ‘Bana işçi çok’ deyip işten çıkarıyor. Patronların elinde çok silah var aslında. Kod 46 diye bir yasa var. Kod 46 bahanesiyle çıkarılan işçi ne iş bulabiliyor ne tazminatını alabiliyor. Mobbingin arkasında da bunlar var. Mobbinge karşı bir tepki veriyor, iki tepki veriyor, üçüncüsünde ‘seni kapının önüne koyuyorum’ diyorlar. Biz her zaman tepkimiz koyarız. Söyleyecek sözümüzü söyleriz. Sendika anayasal haktır. Sendikalı işçinin her zaman yasal bir dayanağı var, hak alanı mücadelesi var. İşten atıldığı zaman kapının önünde direniş bekler. Maalesef mobbingde de durum böyle sendikalı olmayınca tek başına üstesinden gelemiyor işçi. Biz SOSYAL-İş Sendikası olarak mağazalarda-marketlerde, AVM’lerde kim mobbinge uğruyorsa onun yanındayız. Haksızlığa, güvencesiz çalıştırılmaya karşı SOSYAL-İş sendikasında örgütlenme çağrısında bulunuyoruz” diye konuştu. SENDİKAL ÖRGÜTLENME ŞART İşyerlerinde sendikal örgütlenmenin önemine vurgu yapan Güneş, “İşyerlerinin ehli olan insanlar tarafında gerçekten denetlenmesi lazım. İş güvenliği ve uzmanları tarafından sürekli denetim altında olması gerek. Patronların kar hırsını bırakıp işçinin hakkını vermesi gerekiyor. Siyasi parti fark etmeksizin belediyelerde durum böyle tüm işçiler aynı sistemde yok sayılıyor. İşçinin emeğine özen gösterilmiyor. Sistemin değişmesi gerekiyor. Bu sistemde işçi düşünülmüyor. Patronun umurunda değil, işçinin akşam yemeğinde ne yediği. Başka bir sistemde işçinin bugün yiyeceği yemeğe kadar düşünülür. Bunların çözülmesi lazım. Örgütlülük dışında gerçekten başka bir çözüm olamaz. İstediği kadar tutanak tutalım, şikâyet edelim. Bütün kanalları kullanalım ama gerçekten bireysel tutumlarda sonuç çıkmıyor. Bugün sendika olmayan yerlerde çok kötü çalışma şartları var. Ama sendikalı olduğunuz zaman şartlar biraz daha iyileştirilebiliyor, hakkını savunabiliyorsunuz. İşyeri temsilcileri oluyor, sendika başkanları, sendikanın örgütlenme uzmanları gidip anında müdahale edebiliyor, denetleyebiliyor. Ama öteki türlü yani hiçbir şekilde denetleme şansın olmuyor” diyerek sözlerini tamamladı.

Valilikten sokakta çalıştırılan çocuklara yönelik karar Haber

Valilikten sokakta çalıştırılan çocuklara yönelik karar

Eskişehir Valiliği, kent içinde vatandaşların yardımlaşma, paylaşma, zor durumda olana yardım etmek gibi insani vasıflarının, merhamet duygularının istismar edilerek kazanç sağlamak amacıyla çocukların kullanılmasına yönelik karar aldı. Vali Hüseyin Aksoy imzalı kararda, başta çocuklar olmak üzere beden ya da ruh bakımından kendini idare edemeyecek kimselerin sokakta çalıştırılmasının, dilencilikte araç olarak kullanılmasının önüne geçmek, geleceğin teminatı olan çocukların sağlık ve güvenlik açısından elverişsiz olan ortamlardan uzak tutarak, onların ruhen ve bedenen sağlıklı ailelerine ve topluma faydalı bireyler olarak yetişmelerine imkan sağlanması maksadıyla, 5542 sayılı İl İdaresi Kanunu’nun 9 (ç) maddesinde verilen yetkiye istinaden kararlar alındığı bildirildi. Alınan kararlarda şunlar yer aldı: "Sokak, cadde, meydan, park ve bahçeler, gar, otopark, durak, tarihi ve kültürel mekanlar, ibadethaneler, metruk yapılar, inşaatlar alanları, banka ATM'leri, köprü altlarının ve benzeri yerlerin, barınma yeri olarak kullanılmasının, tren, otobüs gibi toplu taşıma araçlarında, mezarlıklarda, nikah salonlarında, bar, kulüp, diskotek, gibi eğlence mekanlarında, umuma açık yerlerde, cadde ve sokakların kaldırımlarında, akan trafik üzerinde, kavşaklarda, trafik ışıklarında ve benzeri yerlerde 18 yaşın altındaki reşit olmayan kişilerin çalışması ya da çalıştırılmasının, vatandaşlarımızın zorda olana yardım etmek isteğini ve merhamet duygusunu istismar eden kişilerden, bu amaçla çalıştırılan çocuklardan ve engelli bireylerden vatandaşlarımızca herhangi bir mal veya eşya (kağıt mendil, yara bandı, çiçek, su vs.) satın alınmasının, dilencilik yapan kişilere, dilendirilen çocuk veya engellilere para verilmesinin, yanlarında veli ya da vasisi olsa dahi çocukların çöplerden ve sokaklardan kağıt, plastik, cam, metal gibi geri dönüşüm malzemesi toplanması işinde aktif ya da yardım etmek bahanesiyle çalıştırılmalarının, bu işi yapan ebeveynlerce yanlarında bulundurulmalarının, yasaklanmasına, karara aykırı hareket edenler hakkında 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu'nun 66'ncı ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 32'nci maddesine göre cezai işlem yapılmasına, başta çocuklarımıza ve engellilerimize olmak üzere ihtiyaç sahibi kişilere yardımda bulunmak isteyen vatandaşlarımızın, Kaymakamlık Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarımıza müracaat etmeleri halinde her türlü kolaylığın sağlanmasına karar verilmiştir.” BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR - Eskişehir elektrik kesintisi - 12 Ekim 2023 Perşembe

2013'ten bugüne: En az 631 çocuk çalışırken öldü! Haber

2013'ten bugüne: En az 631 çocuk çalışırken öldü!

SULTAN GÜMÜŞ KAYA Dünya, 2000’den bu yana yaklaşık 20 yıl boyunca çocuk işçiliğini azaltma konusunda istikrarlı bir ilerleme kaydetti. Ancak son birkaç yılda çatışmalar, krizler ve Kovid-19 salgını daha fazla aileyi yoksulluğa sürükledi; milyonlarca çocuğu çocuk işçiliğine zorladı… 12 Haziran Dünya Çocuk İşçiliği ile Mücadele Günü’nü geride bırakırken, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG) ve Türkiye İstatistik Kurumu’nun verilerini derledik. TÜİK’E GÖRE 5 MİLYON ÇOCUK İŞÇİ VAR Bugün 160 milyon çocuk hala çocuk işçiliği yapıyor. Bu neredeyse dünya çapında her 10 çocuktan 1’i demek. Fakat bu konuya dair net bir veri gerek Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın, gerek Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK) elinde yok. Bu noktada gerçeğe daha yakın verileri TÜİK’in çocuk istatistiklerinde görebiliyoruz. TÜİK’in son açıklamasına göre Türkiye'de 5 milyon civarında çocuk işçi var. Ayrıca SGK’ye göre de her yıl ortalama 5-6 çocuk işçi ölümü oluyor ki basını takip eden herkes çok daha fazla çocuk işçi ölümüne rastlayacaktır. 2013’TEN BUGÜNE… İSİG Meclisi'nin tuttuğu verilere göre ise 2013'ten bugüne en az 631 çocuk çalışırken hayatını kaybetmiş. TÜİK verilerine göre Türkiye’de çocuk işçilerin yüzde 30,8’i tarım, yüzde 23,7’si sanayi ve yüzde 45,5’i ise hizmet sektöründe çalışıyor. İSİG Meclisi verilerine göre ise ancak çocuk işçi ölümlerinin sektörel dağılımını söyleyebiliriz. Yüzde 56 tarım, yüzde 22 sanayi (inşaat dahil) ve yüzde 22 hizmet sektörü ölümlerin dağılımını gösteriyor.

Hayata Destek’ten 'çocuk işçi' vurgusu Haber

Hayata Destek’ten 'çocuk işçi' vurgusu

SULTAN GÜMÜŞ KAYA Sosyal çalışmacı ve psikologlar Hayata Destek Derneği adına deprem nedeniyle okuldan kopan ve çalışmak zorunda kalan çocuklarla bir araya geldi. Saha ekipleri, afet bölgesinde çocuk işçiliğiyle mücadele için ayrı bir hassasiyet gösterilmesi gerektiğinin altını çiziyor. Çocukların işe değil, okula yönlendirilmesi, bunu mümkün kılmak için ise ihtiyaç sahibi ailelere ve çocuklara yönelik çok boyutlu bir sosyal destek mekanizmasının hayata geçirilmesinin de çözümler arasında olduğunu belirtiyorlar.  Hayata Destek, depremden sonra çocuk işçiliğinin daha da ağırlaşmasından endişe duyulduğunun altını çizerek şu açıklamayı yaptı: “Özellikle afet bölgesindeki çocuklar, bir yandan eğitime erişimdeki sıkıntılar, bir yandan derinleşen yoksulluk nedeniyle çalıştırılma riskine daha da açık hale geliyor.” UCUZ İŞ GÜCÜ, KAYIT DIŞI İŞLER… Açıklamanın devamında ise şunları yer alıyor: “Okulu yıkılan, çadır dersliği kurulmayan, kurulu olana gidemeyen, öğretmeni gelmeyen, gittiği yeni şehirde okul kaydını tamamlayamayan, tamamlasa da kaynaşamayan, psikolojik sebeple eğitime ve geleceğe ilgisini yitiren çocukların çalıştırılma riski altında olduğu gözleniyor. Afet bölgesinde geçim kaynaklarının ciddi oranda kaybı ve çocukların 'ucuz iş gücü' olarak görülmesi, çocukların merdiven altı atölyelerde kayıt dışı işlerde, enkaz aralarında hayati riski yüksek işlerde çalıştırılmasına neden oluyor. Çocuk işçiliğinin olumsuz izleri bir ömür boyu devam ederken, bedensel, zihinsel, ruhsal, davranışsal ve toplumsal gelişime zarar veriyor. Bu süreçte çocukların okulla bağı da kopabiliyor. Çocukluğunu yaşayamayan çocuklar, potansiyelini ortaya çıkarmakta zorlanıyor. Afet koşullarında ise bu olumsuz etkilerin çocuğa katmerlenerek yansıma olasılığı artıyor.” 

Çocuk işçiler gelecekte  şiddete eğilimli olabilir Haber

Çocuk işçiler gelecekte şiddete eğilimli olabilir

AYSELİN UZUN-RÖPORTAJ Dünyanın birçok yerinde çocuklar çok küçük yaşlarda çalışmak zorunda kalıyor. Bu durum en çok gelişmemiş ülkelerde görünürken, ülkemizde de birçok çocuk işçi bulunmakta. Çalışan çocukların eğitimlerine ve sosyal yaşamlarına zaman ayıramaması ve yaşına göre çok yüksek strese maruz kalmaları, ilerleyen yaşlarda büyük sorunlar ortaya çıkarıyor. Uzm. Pedagog / Çocuk Gelişimci/ Aile Danışmanı Sedat Baş, çocuk yaşta çalışmanın insan üzerinde etkisinden bahsederek “Çocuk; ruhsal, zihinsel ve duygusal olarak kötü bir gelişim gösterir. Bu çocuklar yetişkin olduğunda kendinden güçsüz olana şiddet uygular. Sonraki hayatlarında ya saldırgan bir kişiliğe ya da ürkek, sindirilmiş bir kişiliğe sahip insan tipine dönüşürler” dedi. TACİZE UĞRAMAKTADIR                                              Küçük yaşlarda ağır işlerde çalışmanın, çocuk psikolojisi açısından ne gibi tehlikeleri var? Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2006 verilerine göre ülkemizde 958 bin çalışan çocuk bulunmakta. Çocuğun erken yaşlarda çalışması bütün gelişim evrelerini sekteye uğratıyor. Sosyal iletişimi kısıtlanmış, her gün uzun saatler çalışan çocukların ruhsal gelişimleri olumsuz etkileniyor. Nedeni ne olursa olsun çocukların erken yaşlarda çalışmaları, çocukların çocukluklarını yaşayamamalarına, eğitimden uzaklaşmalarına, küçük yaşta olgun gibi davranmalarına sebep oluyor. Böylelikle gelecekte, geçmişte çalışırken yaşadıkları olumsuz deneyimler zemininde biçimlendirmelerine yol açıyor. Çalışan çocukların bir kısmı işyerlerinde fiziksel, duygusal ve cinsel tacize uğramakta. Çalışma yaşamının getirdiği stresli durumlarla başa çıkma becerisi olmayan çocuklarda anksiyete ile başlayan psikolojik ve fizyolojik tepkiler, çocukların çaresizlik bıkkınlık ve monotonluk gibi duygusal durumlar yaşamalarına neden oluyor. Çocuk yaşlarda çalışanları, ilerleyen yaşlarda ne gibi olumsuzluklar bekliyor? Erken yaşta çalışan çocuklar daha erken yıprandığı için gelecekteki çalışma hayatlarındaki performanslarında azalma görülmekte. Erken yaşta çalışmanın baş sebebi yoksulluk ve gelir adaletsizliği olduğunu benimsediğimizde bu çocukların okul eğitimini de sonlandırdığı ve ileride niteliksiz emek gerektiren düşük işlerde çalıştıkları görülmekte. GÜÇSÜZ OLANA ŞİDDET UYGULAR Çocuklar çalışma ortamında mobbinge de uğruyor, hem çocuk yaşta çalışıp hem de kötü muameleyle karşılaşmaları, sonraki iş hayatında onları ne şekilde etkiler? Çocukların yetişkinlere bağımlı olmaları boyun eğmeye uyum sağlamalarını da kolaylaştırır. Çocuk iş yerinin bir nesnesi haline gelir. Çocuk işvereni otoritesi olarak görmeye başlar. Çocuk çalıştıran işverenler çocuğu tanımaya çalışmaz; ona “kimliği belirsiz muamelesi” yapar. Böylece çocuk, işveren kendisine iş verdiğinde ve kendisine çok sert davranmadığında ona minnettar kalır. Sonuç olarak çocuk; ruhsal, zihinsel ve duygusal olarak kötü bir gelişim gösterir. Bu sebeple kadercilik oluşur. Çaresizlik ve boyun eğmeyi öğrenerek düşük benlik algısı gelişir. Bu çocuklar yetişkin olduğunda kendinden güçsüz olana şiddet uygular. Sonraki hayatlarında ya saldırgan bir kişiliğe ya da ürkek, sindirilmiş bir kişiliğe sahip insan tipine dönüşürler. Yapılan araştırmalarda çalışan çocukların ileride daha şiddete meyilli oldukları, bağımlılığın fazla olduğu, intihar girişimleri gibi davranışlar gözlenir.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.