[tag] Haberleri |İlkses Gazetesi - Son Dakika [tag] Haberleri

#deprem felaketi

deprem felaketi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, deprem felaketi haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

DEÜ'den Malatya'ya yardım köprüsü Haber

DEÜ'den Malatya'ya yardım köprüsü

'Uzaktan Eğitim Ünitesi'ni de hizmete alan üniversitenin birçok hizmeti kente götürdüğünü kaydeden DEÜ Rektörü Prof. Dr. Nükhet Hotar, “Vatandaşlarımızın ihtiyaç duyduğu alanlarda destek ve hizmetlerimizi sürdürüyoruz. Amacımız, felaketin yaralarını sarmak ve Malatya’yı eski güzel günlerine kavuşturmak için çalışmak olacak” diye konuştu.    Milyonlarca insanın hayatını etkileyen ve çok sayıda can kaybına neden olan deprem felaketinin ardından yaraları sarmak için deprem bölgesinde faaliyet gösteren DEÜ, İzmir’den Malatya’ya kurduğu yardım köprüsü ile de vatandaşların hayatlarına dokunmaya devam ediyor. Üniversite rektörlüğü tarafından oluşturulan plan dahilinde bölgede görev yapan DEÜ ekipleri, bir tarafta eğitim ve beslenme gibi temel alanlarda hizmet sunarken diğer tarafta vatandaşların ve çocukların moral ve motivasyonunu artıracak çalışmaları sürdürüyor.  7/24 hizmet  Bölgede ihtiyaç duyulan hemen her konuda ellerinden gelen gayreti gösterdiklerini kaydeden ve çalışmaları bizzat yerinde denetleyen DEÜ Rektörü Prof. Dr. Nükhet Hotar, “Üniversite olarak ilgili kamu kurumlarının koordinasyonunda, tarafımıza iletilen talepleri dikkatlice ele alarak ihtiyaçları karşılamaya özen gösteriyoruz. Bu noktada ekiplerimiz, 7/24 esasıyla hizmet üretirken, bölgedeki vatandaşlarımızın gönüllerine dokunmaya da gayret ediyor. Yardımlaşma ve dayanışmanın daha da önem kazandığı mübarek Ramazan ayında, depremin Malatya’da açtığı yaraları sarmak için elimizden gelen çabayı gösteriyoruz” dedi. Yemek servisi yapılıyor DEÜ ekiplerinin bölgedeki Teknokent’te kurdukları mutfak ile iftar saatlerinde yemek servisi yaptıklarını belirten Rektör Hotar, “Konteyner kentte geçici olarak misafir edilen vatandaşlarımızın beslenmelerine de önem veriyoruz. Bunun için bölgede konumlandırdığımız mutfağımızda düzenli olarak yemek çıkartıyor ve bunları uygun şekilde dağıtıyoruz. Yine ekibimizde çalışan öğrencilerimizin hazırladıkları kurabiye ve tatlıları da başta çocuklarımız olmak üzere gelen misafirlerimize ikram ediyoruz” sözlerine yer verdi.  Temiz su ihtiyacına DEÜ formülü  Yaşanan deprem felaketten dolayı temiz suya erişimin daha da önemli hale geldiğini hatırlatan Rektör Hotar, “Depreme bağlı olarak altyapıda yaşanan bir takım teknik sıkıntılar nedeniyle bölgede temiz suya ihtiyaç olduğunu gördük. Buradan hareketle üniversite olarak vatandaşlarımızın su ihtiyacını karşılayacak iki arıtma ünitesini Teknokent koneyner kentte, diğerini de Malatya Belediyesinin ekmek ve yemek fabrikasında kurduk. Böylece hem içilebilir hem de gıda amaçlı kullanılabilir suya ulaşım noktasında önemli bir adım attık. Sonuçta üniversite olarak çevrenin ve su kaynaklarının korunmasına önem veriyoruz. Bu gayretimizin somut sonuçlarını görmenin de mutluluğunu yaşıyoruz. Çevre ve doğa dostu projelere öncülük eden Emine Erdoğan Hanımefendi'nin geçtiğimiz günlerde ünitemizi ziyaret etmesini ve çalışmalarımızı takdirle karşıladığını belirtmesi de bizi gururlandırıyor” dedi.  "Moral veriyoruz"  Birey ve toplum hayatının vazgeçilmez unsurları olan bilim ve sanatı bir araya getirecek çalışmalar da yürüttüklerini kaydeden Rektör Hotar, şöyle devam etti: "Gönüllülük esası ile DEÜ Güzel Sanatlar Fakültemiz tarafından oluşturulan 'Hepimiz Çocuktuk' sanat atölyesinde, evlatlarımızın renklerle kendilerini ifade edecekleri etkinlikler düzenliyoruz. Böylece bu zor zamanlarda evlatlarımızın moral ve motivasyonu artırmaya gayret ediyoruz. Yine deprem bölgesindeki eğitim faaliyetlerinin aksatılmadan sürdürülmesi adına evlatlarımızın lise ve üniversite sınavlarına hazırlanması için de çalışıyoruz. Bu noktada kurduğumuz 'Uzaktan Eğitim Ünitesi’nde ise şu anda bazı derslerimizi yüz yüze veriyoruz. Önümüzdeki günlerde ise burada, çevrimiçi eğitimlere başlamaya hazırlanıyoruz."  "Çalışmalarımızı arz ettik"  'Malatya’daki Deprem Konutları Temel Atma Töreni’ne katılan Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı karşıladıklarını ve iftar programına katıldıklarını aktaran Rektör Hotar, şunları kaydetti: "Cumhurbaşkanımıza bölgede yaptığımız çalışmalar hakkındaki bilgiyi de arz ettik. Araştırma üniversitesi olarak vatandaşlarımızın ihtiyaç duyduğu alanlarda destek ve hizmetlerimizi sürdürüyoruz. Bundan sonra da amacımız, felaketin yaralarını sararmak ve Malatya’yı eski güzel günlerine kavuşturmak için çalışmak olacak.” İHA

İzmir Şehir Tiyatrosundan afetzede çocuklara özel oyun Haber

İzmir Şehir Tiyatrosundan afetzede çocuklara özel oyun

Kahramanmaraş merkezli 11 ili etkileyen deprem felaketinden sonra, sanatın iyileştirici gücünü afetzedeler için kullanmak isteyen İzmir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları (İzBBŞT) inisiyatif grubu oluşturdu. Gönüllü Şehir Tiyatroları oyuncuları ile çalışanlarının yer aldığı girişim, afetzede çocuklara ulaşarak tiyatro yoluyla travma sonrası iyileşme süreçlerine destek olacak. İlk etkinliğini İzmir’de yapan ekip, gelecekte ortaya çıkabilecek her türlü afet durumundan sonra da sahaya çıkmaya hazır olacak. Afetzede çocuklarla bir araya geldiler Mart ayının başından bu yana süren eğitimlerini ve hazırlıklarını tamamlayan İzBBŞT çalışanları, depremzede çocuklarla ilk etkinliklerini Foça Özel Eğitim Merkezi Komutanlığı ile İzelman A.Ş Buca Sosyal Tesisleri’nde düzenledi. Aileleriyle bu merkezlerde konaklayan çocuklar Şehir Tiyatroları oyuncusu Selen Şeşen’in projeye özel olarak yazdığı “Kendini Arayan Zürafa” adlı müzikli masal anlatısıyla moral buldu. Oyun, İzBBŞT oyuncuları Dine Altıok ve Devrim Karakoyun tarafından sahnelendi. Performansı ilgiyle takip eden çocuklarla, anlatının ardından yaratıcı drama etkinliği yapıldı. İnisiyatif grubu çalışmalarını kentte yer alan diğer konaklama alanlarını ziyaret ederek sürdürecek. Profesyonel destek aldılar İnisiyatif üyeleri, çocuklarla doğru iletişim kurmak adına İzmir Büyükşehir Belediyesi Toplum Sağlığı ve Eğitim Şube Müdürlüğü’nün de desteğiyle “Çocuğun Bedensel Söz Hakkı - Afetlerde Psikolojik İlkyardım - Afetlerde Çocuklarla İletişim” alanlarında uzman psikolog ve sosyologlardan eğitim aldı. Eğitimler kapsamında elde edilen verilerle yol haritası çıkaran İzBBŞT ekibi, depremzede çocukların psikolojisine uygun yeni oyunlar yazdı, etkinlikler ve drama kompozisyonları belirledi. HABER MERKEZİ

Haber

"Diğer sınamalar gibi deprem felaketinin de altında kalmadık"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, milletvekilleri ile iftar programında buluştu. Burada milletvekillerine hitap eden Erdoğan, "Bir anda evleri, yuvaları, iş yerleri yıkılan depremzedelerimize Allah’ın izni ile bir yıl içinde yapacağımız 319 bin konut ve köy evi ile şehirlerimizi ayağa kaldırma sözümüzü tekrar veriyoruz. Evi kullanılamaz hale gelen vatandaşlarımız, kalıcı konutlarımız kendilerine teslim edilene kadar bize emanettir, bizim emanetimizdir. İsteyen kendi şehrindeki geçici barınma merkezlerinde, isteyen 81 vilayetimizdeki kamu misafirhanelerinde, yurtlarda, kiralanan evlerde hayatını sürdürebilir" dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İftar soframızı bizlerle paylaşan milletvekillerimize, Meclisimizin 27. Döneminde ülkemize ve milletimize yaptığınız hizmetleriniz için şahsım ve milletim adına ayrı ayrı hürmetlerimi sunuyorum. Ülkemizde milletvekilliği, hem meclis çalışmaları, hem seçilen şehrin sorumluluğu hem genel seçim hengamesi altında ağır bir vazifedir. Millete hizmet etmenin, ülkenin geleceğinin biçimlendirilmesine katkı sunmanın manevi hazzı bu görevi farklı bir konuma taşıyor. Bu meclis milli iradenin tecelligahı, Cumhuriyetimizin kuruluşu ve 15 Temmuz destanının ayrılmaz bir parçasıdır" diye konuştu. Haziran 2018’den bu yana yasama, denetim ve bütçe faaliyetlerini yürüten dönem meclisinin 14 Mayıs seçimleriyle tarihteki seçkin yerini almaya hazırlandığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu dönemin bir diğer özelliğinin de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin ilk meclisi olması olduğunu söyledi. Yasamanın temsilcisi meclis ile yürütmenin temsilcisi cumhurbaşkanının uyumla bir arada çalıştığı bir dönemi geride bıraktıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Sistem ilk döneminde Covid-19 salgını, küresel savaşlar ve ülke içinde bunların sınanmaları ile sınandı. Üstelik bir de 6 Şubat depreminin şehirlerimizi yıkan, canımızı yıkan sonuçlarıyla karşı karşıya kaldık. Adıyaman Milletvekilimiz Yakup Taş kardeşimiz tüm ailesiyle birlikte hayatını kaybettiler. Bu depremlerde yakınlarını kaybeden pek çok milletvekilimiz olduğunu biliyorum. Kendilerine başsağlığı diliyorum. Diğer sınamalar gibi deprem felaketinin de altında kalmadık, Allah'ın izniyle kalmayacağız" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şehirleri kısa sürede ayağa kaldırarak insanların geleceklerine umutla bakmalarını temin edeceklerini kaydetti. Sistemin sağladığı hızlı karar alma sayesinde ülkenin krizlerden çıkmayı başardığını dile getiren Erdoğan, "İnşallah deprem felaketinin üstesinden de aynı şekilde geleceğiz. Coğrafyamızdaki bin yıllık varlığımızın ve hükümranlığımızın her aşaması ayrı bir sınanma ile geçmiştir. Cumhuriyetimizin de ilk asrını geride bıraktık. Cumhuriyetimizin bu asrı da kendi içinde epeyce inişli çıkışlı geçti. Tek partili dönemde çok partili siyasi hayata geçişimiz, ardından başlayan darbeler, muhtıralar silsilesi, demokrasi ve kalkınma hamleleri, ekonomik sıkıntılar terör saldırıları yaşadık" diye konuştu. "Bugüne kadar 2023 hedeflerimizin ışığında ilerledik" Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugüne kadar 2023 hedeflerinin ışığında ilerlediklerini belirterek, "Türkiye'nin bugün geldiği yer, geride bırakmakta olduğumuz ilk asrının zirvesi, bundan sonra hedeflediğimiz Türkiye Yüzyılı'nın ilk adımıdır. Bugüne kadar 2023 hedeflerimizin ışığında ilerledik. Bundan sonra Türkiye Yüzyılı'na doğru yürüyeceğiz. Esasen son yıllarda ardı ardına maruz kaldığımız sıkıntılar olmasaydı bugün hedeflerimize çok daha yakın olabilirdik. Buna rağmen gelişmiş ülkeler başta olmak üzere büyük ekonomilerin dahi altından kalkmakta zorlandığı dalgalanmaları biz avantaja çevirebiliyoruz. Salgında bunu yaptık, kriz ve çatışmalarda bunu yaptık, ekonomimize kurulan tuzakları kendi modelimizle aşarken yine bununla yaptık. Depremin yıkımının altından bu şekilde kalkacağız" değerlendirmesini yaptı. "Emin adımlarla ilerleyeceğiz" Geçtiğimiz 20 yılda kurulan güçlü demokrasi ve kalkınma altyapısının verdiği imkanları kullanarak kayıpların hızla telafi edileceği bir dinamizm yakaladıklarını söyleyen Erdoğan şunları kaydetti: "Hiçbir engelin bu yükselişin önüne geçmesine, bizi geriye savurmasına izin vermeyeceğiz. Önümüzdeki dönemde ülkemizi dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına çıkarma hedefimize Allah’ın izni ile daha emin adımlarla ilerleyeceğiz. Bu süreçte elde ettiğimiz tecrübeler önümüzdeki dönemde sistemi daha ileri taşımak, daha etkin çalışır hale getirmek için yapacağımız restorasyonlar da bize rehber olacaktır. Cumhurbaşkanı ve milletvekilleriyle milletin temsilcilerinin dimdik durduğu, emin adımlarla yürüdüğü bir dünyada hiçbir tuzağı Türkiye’yi yolundan çevirmeyeceğini, önümüzü kesemeyeceğini açık ve net bunu tüm dünyaya gösterdik. Cumhuriyetimizin ilk asrını tamamladığımız 2023‘ü Türkiye Yüzyılı'nın başlangıcı kılma kararlığımızın gerisinde beraberce yürüttüğümüz çalışmalar vardır. 14 Mayıs’tan sonra sizlerle ve aranıza yeni katılacak arkadaşlarımızla aynı kararlılıkla yolumuza devam edeceğimize inanıyorum." İHA

Orman Mühendisi Taşdemir’den ‘ahşap baraka’ önerisi Haber

Orman Mühendisi Taşdemir’den ‘ahşap baraka’ önerisi

SULTAN GÜMÜŞ KAYA / RÖPORTAJ Olası bir fırtına ve yangında büyük mağduriyetler yaşayan depremzedeler için barınma sorunu gün geçtikçe derinleşiyor! “Türkiye Cumhuriyeti Devleti, deprem felaketinden canını kurtaran vatandaşlarını basit bir çadır kent yangınında heba etmemelidir” diyerek gazetemize özel açıklamalarda bulunan Orman Mühendisi Mehmet Reşat Taşdemir, Devlet Orman İşletmelerinin elinde şu anda 450 adet orman emvali deposu olduğunu hatırlattı. Konteyner ve çadırdan ziyade ahşap barakanın önemine dikkat çeken Taşdemir, “Hazır konteyner barakalar ve çadırlar ithal petro-kimya ürünü ağırlıklı malzemeden oluştuğu için ülke açısından ciddi döviz kaybına neden olmaktadır. Panik havası içinde seçim kaygısı ile alınan geçici barınma kararları radikal kararlardır. Oysa sorunun rasyonel çözüm yöntemleri ile çözülmesi gerekmektedir. En büyük korkum, deprem felaketinden kurtardığımız vatandaşları çadır kent yangınlarına kurban etmek” dedi. 450 ADET ORMAN EMVALİ DEPOSU… Deprem bölgesinde bulunan uzmanların söylediğine göre yıkıma uğramamış olan bina stokunun da son derece hasarlı ve riskli binalar olduğu, Bakanlık verilerine göre söz konusu bölgede yaklaşık 10 milyona yakın insanımızın barınmak için deprem çadırı veya konteynere ihtiyacının olduğu tespit edilmiştir… Uzun yıllardır orman mühendisi olarak görev alıyorsunuz ve ciddi çalışmalarınız söz konusu. Depremzedelerin barınma problemine dair alternatif çözüm önerileriniz var mı? Bu sorunun çözümü, yedi düvele dilenmek değil ülke ekonomisine zarar vermeden bu ülkenin gerçek öz kaynaklarını akılcı yöntemlerle kullanarak kendi halkına sunmaktır. Devlet Orman İşletmelerinin elinde şu anda 450 adet orman emvali deposu mevcuttur. Bu depolarda şu anda yaklaşık olarak 2.5 milyon M3 kereste olmaya hazır tomruk bulunmaktadır. Türkiye çapında 14 bin civarında kereste işleyen fabrika mevcuttur. Söz konusu ürünler bu fabrikalarda basit kereste olarak işlenirse içerisinde tuvaleti, banyosu ve yatak ranzaları olan ortalama 6 kişilik aileyi barındıracak bir konteyner alanı kadar yer kaplar. Montaj ve demontaj olma özelliğinden dolayı deprem mahalline transferi son derece kolaydır. Örneğin tır olarak tabir edilen nakil aracıyla İstanbul’daki bir konteyner fabrikasından bir seferde en fazla iki tane konteyneri 4 günde (gidiş - dönüş) 30 bin TL’lik nakliye masrafıyla deprem bölgesine nakledebiliriz. Bir konteynerin sadece nakliyesi 15 bin TL’ye mal olmaktadır. Oysa biçilmiş ahşap panellerden oluşan demontaj barakalardan bir tırla bir seferde 20 adet nakledilebilir. Bir ahşap barakanın nakliyesi sadece 1.250,00 TL’ye gelmektedir. Deprem Bölgesindeki AFAD yetkililerinin iller bazında bugüne kadar açıkladıkları verilere bakıldığında barınma ihtiyacının yaklaşık yüzde 10’unun konteyner barakalarda, geri kalanının ise deprem çadırları ile giderileceği gerçeği ile karşı karşıyayız… Peki, konteyner kullanımının avantaj ve dezavantajlarından bahsedebilir misiniz? Elbette. Avantajları; Isı izolasyonu yönüyle kullanışlıdır. İçerisinde tuvalet, banyo ve mini mutfak gibi donanımları bulunmaktadır. Can güvenliği açısından artçı depremlere karşı dayanıklıdır. Dezavantajları ise tamamen petro-kimya ürünlerinden elde edilmiş olması maliyetleri ciddi şekilde artırmaktadır (Günümüz koşullarında 50-60 bin TL), üretildikleri yerden deprem bölgelerine nakliyesi son derece pahalıdır. Batı bölgelerinde üretilen bir konteynerin tırla deprem bölgesine nakliyesi yaklaşık olarak 15 bin TL’ye mal olmaktadır. Depremden 1-2 yıl sonra şartlar normale dönüp depremzedelerin kalıcı konutlara geçmesi halinde yüz binlerce konteynerin kapalı alanda muhafazası fiziken olanaksızdır. Mecburen açık alanda vahşi depolama yapılmak zorundadır. Bu da konteynerlerin evsaf kaybına uğramasına ve kullanılamaz duruma gelmesine yol açacaktır. Pahalı olmalarından dolayı, tüm depremzedelere verilmesinin olanaksız olduğu, ancak depremzedelerin yüzde 10’ununun konteyner ihtiyacının karşılanabileceği tespit edilmiştir. NEDEN AHŞAP BARAKA?  Peki, çadır kullanımının eksileri ve artıları neler? Avantajlar; Kurulumları son derece hızlı olup, ağır kış koşullarında ilk 5-10 günlük barınma için elzemdir, maliyetleri konteynerlara göre daha düşüktür, AFAD’ın 2023 yılı verilerine göre 1 çadır 22 bin TL’ye mal olmaktadır. Dezavantajları; Hızlı şekilde ısınıp soğumalarından dolayı yaz-kış aylarında kullanım konforu çok düşüktür. Tuvalet, banyo gibi donanımlara sahip değildir. Bu yönüyle uzun süre kullanımları aile yaşantısına ve insani koşullarına uygun değildir. Çadırlarda ısınma ihtiyacı elektrik veya odunla sobalarla sağlanmaktadır. Dikkatsizlik, tedbirsizlik veya artçı depremler nedeniyle çadırkent yangınlarına sebebiyet vermektedir. Çadırkent yangınları son derece tehlikeli ve sinsi yangınlardır. Çadırların birbirlerine yakın olması, toplu halde bulunmaları ve yüzde 100’ünün petro-kimya ürününden oluşmasından dolayı muhtemel bir yangın, çadır alanında hızlı bir şekilde yayılım gösterir. Bu durumu, Suriyeli sığınmacıların ülkemizde yaşadıkları çadır kentlerde meydana gelen onca çadır kent yangınlarından anlıyoruz. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, deprem felaketinden canını kurtaran vatandaşlarını basit bir çadır kent yangınında heba etmemelidir. Her fırsatta ahşap barakanın önemini vurguluyorsunuz… Neden ahşap baraka? Ahşabın montajı insan gücü ile yapılabildiğinden hız ve verimde artış sağlar. Ayrıca ahşap üzerinde onarım ve plan değişikliği kolaydır. Ahşap üstün bir yalıtım malzemesi olduğundan önemli miktarda enerji tasarrufu sağlar; Betona göre 15 kat, çeliğe göre 400 ve alüminyuma göre 1770 kat daha iyi bir yalıtım malzemesidir. Ahşap insan ve çevre sağlığı için son derece yararlı bir malzemedir. Ahşabın insanla birlikte soluk aldığını, romatizma, astım, böbrek hastalıkları ve dolaşım bozuklukları üzerinde olumlu etkileri olduğunu bilinmektedir. Ahşap ısı yalıtımı, konforunu katbekat artırır. Isıyı uzun süre içerisinde sakladığı için beton ve çelik yapılara göre daha fazla enerji tasarrufu sağlar. Düşük ısı iletimi ve yüksek ısı kapasitesi sunarak yaz ve kış mevsimlerinde yaşam koşullarına uyum gösterir. Ahşabın yangına karşı direnci yüksektir. EN BÜYÜK KORKUM… Ahşaba dair ön yargılar da söz konusu ama… Önyargıların aksine yangına direnci beton ve çeliğe göre daha üstündür. Deprem çadırına göre 50 kat daha dayanıklıdır. Ahşap yapılar yangına en az 30 dakika dayanabiliyor iken ısıyı iletme özelliği nedeniyle çelik yapılar ancak 10 dakika dayanabilmektedir. Deprem çadırları ise 3 saniye dayanabilmektedir. Türkiye şartlarında ahşap barakanın tercih edilmesinin en temel sebeplerinden bir tanesi de yaklaşık 1-2 yıl kullanıldıktan sonra yenilenebilir doğal malzeme olmasından ve evsaf kaybına uğramadığı için ekonomik değerini kaybetmeden MDF (Lif-Yonga) sanayisinde yeni biçilmiş kereste ile aynı fiyata geri dönüşümünün mümkün olmasıdır. Hazır konteyner barakalar ve çadırlar ithal petro-kimya ürünü ağırlıklı malzemeden oluştuğu için ülke açısından ciddi döviz kaybına neden olmaktadır. Panik havası içinde seçim kaygısı ile alınan geçici barınma kararları radikal kararlardır. Oysa sorunun rasyonel çözüm yöntemleri ile çözülmesi gerekmektedir. En büyük korkum, deprem felaketinden kurtardığımız vatandaşları çadır kent yangınlarına kurban etmek.

“Ekonomimiz deprem felaketinin üstesinden gelecek Haber

“Ekonomimiz deprem felaketinin üstesinden gelecek"

Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, ”Hepimizi sarsan bu büyük felaketin, yüreğimizi dağlayan can kayıplarına yol açmasının yanı sıra, bütçemize de ek bir maliyet getireceği malumunuzdur. Ancak attığımız adımlar sayesinde, ekonomimiz bu felaketin üstesinden gelecek güce sahiptir“ dedi. Deprem bölgesi Malatya’da temaslarda bulunan Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu 1. Organize Sanayi Bölgesi’nde (OSB) iş dünyasıyla bir araya geldi. Burada konuşan Bakan Nebati, “6 Şubat’ta meydana gelerek bilhassa Malatya, Hatay, Kahramanmaraş ve Adıyaman olmak üzere 11 illimizde yıkıcı etkileri olan depremler ve artçı sarsıntılar tüm milletimizi yasa boğmuş, hepimizi derinden etkilemiştir. Depremde hayatını kaybeden kardeşlerimize bir kez daha Allah’tan rahmet, yakınlarına ve tüm milletimize baş sağlığı, yaralanan kardeşlerimize de acil şifalar diliyorum. Rabbim, böyle bir deprem felaketini bizlere bir daha yaşatmasın. Çok geniş bir coğrafyayı etkileyen ve dünya tarihinde adeta eşi benzeri bulunmayan bu felaket karşısında devletimiz ve milletimiz tüm kurumları, insan kaynağı ve imkanlarıyla seferber olmuştur. Bu elim felaket nedeniyle yitirdiğimiz tüm canlar hepimizi derinden etkilemiştir. Mekanları cennet olsun inşallah. Ancak depremzede vatandaşlarımızın yaralarını hızla sarmak, maddi kayıplarını çok daha iyileriyle telafi etmek için canla başla çalışmaya devam ediyoruz. Battal Gazi destanının yazıldığı kadim şehrimiz Malatya’mızı, depremden etkilenen diğer illerimizle birlikte, devlet, millet el ele vererek inşallah en kısa sürede ayağa kaldıracağız. Sayın Cumhurbaşkanımız liderliğinde nasıl ki bugüne kadar milletçe karşılaştığımız bütün afetleri ve bütün zorlukları, birlik içinde aşmayı bildiysek; milletimizin iradesi, inancı ve dayanışmasıyla bunu bir kez daha başaracağız. Gece gündüz yorulmadan çalışarak yıkılan tüm evleri, kısa bir süre içerisinde, çok daha güvenli olacak şekilde vatandaşlarımıza teslim edeceğiz. Yatay mimariye uygun olarak tasarladığımız yeni yerleşim yerleri altyapısıyla, okuluyla, sağlık merkeziyle, camisiyle, çarşısıyla, parkıyla vatandaşlarımızın tüm ihtiyaçlarını en iyi şekilde karşılayan yaşam alanları olacaktır. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığımız ile yeni konut inşasına ve kentsel dönüşüme yönelik çalışmalarımızı hızla sürdürüyoruz ve bu kapsamda gerekli finansmanı Hazine olarak sağlayacağız.” dedi Bakanlık olarak depremin ilk anından itibaren tüm kamu kurum ve kuruluşlarının acil nakit taleplerini hızla karşılamak için ilk etapta 100 milyar liralık kaynak ayırdıklarını belirten Bakan Nebati, “Depremzede vatandaşlarımıza ve hayatını kaybeden kardeşlerimizin yakınlarına da nakdi yardımlarda bulunuyoruz. Konteyner kentler dışında barınacak olan vatandaşlarımıza taşınma ve kira yardımı sağlıyoruz. Hepimizi sarsan bu büyük felaketin, yüreğimizi dağlayan can kayıplarına yol açmasının yanı sıra, bütçemize de ek bir maliyet getireceği malumunuzdur. Ancak attığımız adımlar sayesinde, ekonomimiz bu felaketin üstesinden gelecek güce sahiptir. Türkiye, 2022 yılında elde ettiğimiz yüzde 5,6’lık büyüme oranıyla, dünyada en yüksek büyüme gerçekleştirmeyi başaran ülkelerden biri konumundadır. Bu güçlü büyüme performansımızın oluşturduğu mali imkânlar sayesinde, vatandaşlarımıza daha önce sözünü verdiğimiz EYT’yi uygulamaya koyduk. Tüm emeklilerimize tekrar hayırlı olsun. Deprem felaketinden kaynaklanan hasarları da telafi edecek güçlü bir mali yapıya sahibiz. EYT’nin iş dünyası üzerindeki yükünü hafifletmek için daha önce açıkladığımız Hazine destekli KGF paketinin de EYT kapsamındaki kıdem tazminatı kefalet hacmini 25 milyar liradan 50 milyar liraya çıkarıyoruz. Bu dönemde dahi EYT’yi uygulamaya koymamız; hükümet olarak, verdiğimiz sözlerin her daim arkasında durduğumuzun en güncel örneklerinden biridir. Bütçe imkânlarımıza ilave olarak, şehirlerimizi hızla ayağa kaldırmak amacıyla afet yeniden imar fonunu kuruyoruz. Bu fon ile şehirlerimizin yeniden imarına yönelik kaynakları artıracak ve depremin ekonomimiz üzerindeki negatif etkilerini en asgari düzeyde tutacağız. Depremler nedeniyle bu yılın ilk çeyreğinde büyümemizin sınırlı miktarda olumsuz etkilenme ihtimali olsa da yılın kalanında kademeli olarak toparlanmasını bekliyoruz. Devreye alacağımız ek önlemlerle, depremin 2023 yılı GSYH büyümesindeki olumsuz etkilerini de telafi edeceğiz. Ülkemizin yaralarını hızla sarıp, güçlenerek yolumuza devam edeceğiz.” ifadelerini kullandı Hükümet olarak depremde etkilenen her kesimi her bakımdan desteklemeyi sürdürdüklerini aktaran Nebati, ”Deprem nedeniyle ürünleri, işleri veya işletmesi zarar gören tarımsal üreticimizin kullandığı Hazine faiz destekli 39 milyar liralık kredi ödemelerini 1 yıllığına vade farkı olmaksızın erteledik. Deprem bölgesindeki çiftçilerimize mazot ve gübre desteklerini önceki uygulamalardan farklı olarak, ayni yerine nakdi şekilde yapıyoruz. Ek olarak, çiftçilerimize her bir büyükbaş hayvanı için 500 lira, her bir küçükbaş hayvanı için de 50 lira yem desteği verdik. Ayrıca; büyükbaş, küçükbaş, arılı kovan ve kanatlı hayvanları zarar gören yetiştiricilerimize canlı hayvan ve besleme amaçlı şeker yardımı yapılmasına ilişkin çalışmalarımızı sürdürüyoruz. İlaveten, tarım sigortası bulunan çiftçilerimize 18,9 milyon lira hasar ödemesi yapılmıştır. Çiftçilerimizin olası afetlerin olumsuz etkilerinden kendilerini korumak için tarım sigortası yaptırmalarını tavsiye ediyorum. Konut tarafındaki sigortacılıkta ise bildiğiniz gibi depremlerin ardından sigortalılarımızın ihbarını dahi beklemeden ilk 24 saatte başlayarak yıkık, acil yıkılacak ve ağır hasarlı binaların tazminat ödemelerini gerçekleştirmeye başladık. Bu kapsamdaki ödemelerimiz, tarım sigortacılığına göre kat ve kat daha fazla olup, mevcut durum itibarıyla 3 milyar liradır. Şimdi ise, tarafımıza gelen ihbarların yaklaşık yüzde 80’inini oluşturan hafif hasarlı konutlarımızın ödemelerini hızlandırmak için DASK tarihinde bir ilk olarak yeni uygulama başlatıyoruz. Bu uygulamayla e-devlet üzerinden kolayca alabilecekleri hasar belgelerini DASK’a web sitesi üzerinden ileten sigortalılarımıza 72 saat içinde hasar ödemeleri gerçekleştirilecektir." dedi İşgücü piyasasına yönelik kredi düzenlemeleri ve diğer desteklere yönelik açıklamalarda da bulunan Nebati, ”Deprem sürecinde iş kaybına uğrayan vatandaşlarımızın da haklarını gözetiyoruz. Sigortalılarımızın çalışma hayatından uzak kalabileceği bu geçici dönemde, bölgesel kriz sebepli Kısa Çalışma Ödeneği başvurularının kabulüne başladık ve iş akdi feshini yasakladık. Ayrıca olağanüstü hâl ilan edilen illerde Kısa Çalışma Ödeneği şartlarını sağlayamayan kişilere ise Nakdi Ücret Desteği vereceğiz. Esnafımızı bugüne kadar nasıl her daim desteklediysek, afet sonrasında da yanlarında olmaya devam ediyoruz. İşyerleri veya işletmeleri zarar gören 156 bin esnaf ve sanatkârımızın Halk Bankası tarafından kullandırılan toplam 23,6 milyar liralık Hazine faiz destekli kredi ödemelerini 6 aylığına faizsiz şekilde ertelemiş bulunuyoruz. Daha önce açıkladığımız 250 milyar liralık kredi hacmine sahip KGF Paketlerinde 100 milyar lira ilave artışa gittik. Toplamda 20 milyar kefalet bedeli olan 2 yeni paketi de hemen devreye aldık. Ayrıca, esnaf ve sanatkârlarımızın kullanımı için Halkbank tarafından kullandırılacak deprem destek kredisini de sunduk. Kredi faiz oranının yüzde 50’lik kısmını Bakanlığımız tarafından karşılanacak olup, esnafa yansıyacak faiz oranı yıllık yüzde 7,5’tir. Kredi, 12 aya kadar ödemesiz dönemle birlikte 60 aya kadar vade imkanıyla sunulacaktır. Tüm bunlara ek olarak, deprem felaketinden etkilenen bölgelerimizdeki kadın kooperatiflerine yönelik Can Suyu Kredi Destek Paketini de hayata geçirdik. Böylece, depremlerden etkilenen illerimizde faaliyet gösteren kadın kooperatiflerimize, Halkbank aracılıyla bir yılı geri ödemesiz şekilde, vade farkı alınmaksızın 50 bin lira limit ve 36 ay vadeyle kredi imkanı oluşturduk. Diğer taraftan, organize sanayi bölgeleri ve küçük sanayi sitelerinin yeniden faaliyete geçmesi; ticaret ve sanayinin canlanması için Bakanlık olarak gerekli tüm desteği sağlayarak işverenlerimizin yanında olmayı sürdüreceğiz.” ifadelerini kullandı Çavuşoğlu: "Arkadaşlarımız gece gündüz sahada çalışıyorlar" Fırsat buldukça deprem bölgelerine ziyaretler düzenlediklerini aktaran Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ise “Arkadaşlarımız gece gündüz sahada çalışıyorlar. Bizde özellikle yurt dışından gelen yardım ve desteklerin koordinasyonu ve dayanışma diplomasisinden fırsat buldukça sahada arkadaşlarımızı desteklemek için deprem bölgesine ziyaretler gerçekleştiriyoruz. Bu ziyaretlerimizde konteyner kentlerin ve konteynırlara yerleşen insan sayısının attığını gördük. Depremzede kardeşlerimizin artık konteynırlarda bulunan eksiklilerden televizyon, buzdolabı gibi ihtiyaçlarında giderilmesi için yoğun bir çalışma içerindeyiz. Cumhurbaşkanımızın milletimize söz verdiği gibi bir içerinde yapılacak konutların inşaatlarını da farklı ilçelerde başladığını gördük. Aynı şekilde sosyal donatıların en iyi şekilde olması gerekiyor.” dedi. Sahra hastaneleri, aşevleri , sosyal marketleri daha çok geliştirmek için tüm kurumların yoğun bir şekilde çalıştığını belirten Çavuşoğlu, ”Yurt dışından gelen yardımların koordinasyonlarını yapabilmek için hem Ankara’da hem sahada hem de yurt dışında yoğun çaba sarf ediyoruz. Türkiye yıllarca nerde bir afet varsa ve nerede ihtiyaca muhtaç bir ülke varsa ilk yardıma koşan ülke oldu. Bu anlamda herkes Türkiye’ye destek vermeye çalışıyor. Yurt dışından ülkemize arama kurma ekibi olarak 90 ülkeden 11 bin 320 kişi gelmişti tabu şu anda ihtiyaç kalmadığı için çalışmalarını tamamladıktan sonra tamamı ülkelerine geri döndü. En son kalan ülke ise Azerbaycan kalmıştı. Onlarda çalışmalarını tamamlayıp döndüler. Sahra hastanesi için gelenlerden ise bir kısmı gitti. Şu anda tanesi aktif bir şekilde Türkiye’de faaliyet gösteriyor. Buna ilaveten yeni sahra hastanesi kurmaya çalışan Almanya gibi ülkelerde var. Depremde diğer illere giden depremzedelerin memleketlerine geri gelmeleriyle tabi şu anda çadır ihtiyaçları da artıyor. Dolayısıyla içerde üretim yapılırken dışarıdan da çadır ve konteynırların gelmesi için yoğun çaba sarf ediyoruz. Şu ana kadar yurt dışından 211 bine yakın çadır 4 bin 160 konteyner geldi. 4 bin civarında konteyner de gemilerde geliyor. Tabi bunun yanında ülkelerin finans taahhütleri var onların gelmesi için çalışıyoruz. Farklı ülkelerde sivil toplum örgütlerinin, iş insanlarının ve taahhütleri var. Şu ana kadar 1 milyar 585 milyon civarında bir taahhüt var. Birleşmiş Milletleri'nde 1 milyar dolar vaadi var. Bu kaynakların hangi projelere aktarılması gerektiği konusunda da Maliye ve diğer bakanlıklarımızla koordinasyonunu sağlıyoruz. Dünya Bankası da Türkiye için 1 milyar 780 bin dolar verme taahhütlünde bulundu. Yapacağımız çalışmaların koordinasyonunu yapıyoruz" şeklinde konuştu. İHA

Kadınların gücü Kızılaycılığı da yükseltiyor Haber

Kadınların gücü Kızılaycılığı da yükseltiyor

Kızılay, profesyonel kadrolarıyla ve binlerce gönüllüleriyle deprem felaketinin yaralarını sarmak için çalışıyor. Büyük çoğunluğu genç kadınlardan oluşan Kızılay gönüllüleri, afet bölgesinde ‘kadının gücünü de kanıtlayan çalışmalara imza atıyor. Kızılay’ın Hatay Şube’sinde toplumsal güçlendirme uzmanı olarak çalışan ve yüzyılın felaketinde kendi çabalarıyla enkazdan ailesiyle çıkmayı başaran Gülhan Yurdagül yardım çalışmalarına ailesini bırakıp katıldı. Yurdagül, “en derin uykumuzdayken asrın felaketine uyandık. Evdeyken duvarlar patlamaya başladı. Duvar annemin üzerine düştü. 2 ayağı kırıldı. Omuriliği kaydı. Kendi çabalarımızla tüm duvarları üzerimizden çıkartarak çıktık. Üzerimizde ayakkabı yoktu ceketimiz yoktu. Ailemi güvenli bir yere bıraktım. Kızılay Hatay şubesine gittim” dedi. BİR BATTANİYE ’NİN SICAKLIĞI BENİM YÜREĞİMİ ISITTI Depremin 2. Günü yardım çalışmalarına katıldığını belirten Yurdagül, “Kızılay ekipleri ile buluştuğumda ben de kendim o duyguyu yaşadığım için ilk yaptığım şey ayakkabı ve ceket almak oldu. Ayakkabısı, ceketi, battaniyesi olmayan herkese Kızılay’dan aldığım malzemeleri ulaştırmaya başladım. Bir battaniyenin sıcaklığı benim yüreğimi ısıttı. O gün belki de burada olmasaydım çok daha kötü şeyler hissedebilirdim. İyi ki burada kalmışım iyi ki Kızılay ailem var” dedi.  ESKİDEN EV ZİYARET YAPARDIK ŞİMDİ ÇADIR VE KONTEYNER ZİYARETLERİ YAPIYORUZ Konya’da yaşayan ve deprem felaketi sonrası Kızılay’ın Mobil Sağlık Araçlarında verdiği hizmete gönüllü katılan Psikolog Nur Boz, “Kızılay’ın mobil sağlık araçları kurduğunu öğrendim. Hemen gönüllü olmak istedim. Psikolog olarak mobil sağlık aracına katıldım. Hekim ve mobil sağlık aracında çalışan arkadaşlarımla beraber ihtiyaç tespit edilen köylere mahallelere gidip bende psikososyal ilk yardım müdahalelerinde bulundum. Eskiden ev ziyaret yapardık ama şimdi çadır ve konteyner ziyaretlerinde bulunduk. Onların yanlarında olduğumuzu hissettirmek, yalnız olmadıklarını düşünmek ve onların acılarını paylaşabilmek için çalıştık” dedi.  KIZILAY KADIN GÖNÜLLÜLERİ HİJYEN PAKETLERİ DAĞITIYOR Türkiye Afet Müdahale Planına göre ana sorumluluk alanı beslenme hizmetleri olmasına rağmen, Kızılay’ın diğer sektörlere yönelik destekleyici hizmetleri sürüyor. Kızılay Kadın gönüllüleri bağışçılarının katkılarıyla Hatay, Kahramanmaraş, Gaziantep ve Adıyaman’da 10.000 Adet/kişilik kadın hijyen seti dağıttı. 4 Lokasyon ’da gerçekleşen Kızılay’ın kadın gönüllüleri tarafından dağıtılan paketler kadınların kişisel ihtiyaçlarını karşılamasına olanak sağlıyor.  Haber Merkezi

Dokuz Eylül Üniversitesi, deprem atıklarını bertaraf etmeye çalışıyor Haber

Dokuz Eylül Üniversitesi, deprem atıklarını bertaraf etmeye çalışıyor

Kahramanmaraş’ta meydana gelen ve Türkiye’yi derin bir üzüntüye boğan deprem felaketinin ardından; yıkıntı atıklarının ortadan kaldırılması, bertaraf edilmesi ve yönetilmesi ile yeraltı ve yerüstü su kaynaklarının mevcut durumunun belirlenmesine yönelik çalışmalar da devam ediyor. Bu çerçevede Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının koordinasyonunda Dokuz Eylül Üniversitesi’nden (DEÜ) bölgeye giden yedi kişilik ekibin yürüttüğü çalışmalar sayesinde, hem durum tespitinin yapılması hem de çözüm önerilerinin planlanması hedefleniyor. Türkiye, merkez üssü Kahramanmaraş’ın Pazarcık ve Elbistan ilçeleri olan ve 11 şehirde milyonlarca insanı etkileyen deprem felaketinin yaralarını sarmaya devam ediyor. Dokuz Eylül Üniversitesi(DEÜ) Rektörü Prof. Dr. Nükhet Hotar’ın talimatıyla deprem sonrası oluşan yıkıntı atıklarının uygun yönetimine, yeraltı ve yerüstü su kaynaklarının mevcut durumunun belirlenmesine ve bölgeye yönelik çözüm önerilerinin geliştirilmesine yönelik çalışmalar da sürüyor. Bu çerçevede Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının çağrısı üzerine DEÜ Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği, İnşaat Mühendisliği ve Jeoloji Mühendisliği Bölümleri ile Torbalı Meslek Yüksekokulu öğretim üyelerinden Prof. Dr. Azize Ayol, Prof. Dr. Görkem Akıncı, Prof. Dr. Okan Fıstıkoğlu, Prof. Dr. Burak Şengöz, Prof. Dr. Celalettin Şimşek, Prof. Dr. Cem Kıncal ve Araştırma Görevlisi Dr. Efem Bilgiç’ten oluşan 7 kişilik araştırma ekibi, bir haftadır deprem bölgesindeki çalışmalarını sürdürüyor. “TESPİT ETMEYE ÇALIŞIYORUZ" Üniversite olarak, felaketin ilk gününden itibaren gerek arama kurtarma çalışmalarına destek vermek gerek durum tespiti yapmak amacıyla bölgeye gittiklerini kaydeden Rektör Hotar, “Bu süreçte ilk önceliğimiz, kurumumuzun bütün imkânlarını seferber ederek, enkaz altındaki vatandaşlarımızı kurtarmak ve yaralılarımızın sağlık hizmetini almalarını sağlamak oldu. Burada kurum çalışanlarımızın olağanüstü gayretleriyle ciddi bir çalışma ortaya koyduk. Şu anda durum tespiti yapmaya çalışıyoruz. Depremin yıkıcı etkilerinin diğer olumsuz durumlarına ilişkin araştırmalar yapıyoruz. Bölgeye gönderdiğimiz hocalarımız, kendi uzmanlık alanlarına uygun olarak değerlendirmelerde bulunuyorlar. Son olarak, yıkıntı atıklarının yönetimine; yeraltı ve yerüstü su kaynaklarını mevcut durumuna yönelik saha çalışmalarımız da devam ediyor. Ekipman ve gerekli malzemeleri temin ederek hocalarımızı bölgeye yolladık. Bir haftadır bölgede inceleme yapıyorlar. Elde ettikleri sonuçları rapor haline getirip, hem Rektörlüğümüze hem de ilgili kurumlara sunacaklar. Bölgedeki diğer çalışmalarımıza da devam edeceğiz” dedi. UZMANLAR UYARDI DEÜ Ekipleri, TÜBİTAK 1002-C ‘Doğal Afetler Odaklı Saha Çalışması Acil Destek Programı’ tarafından desteklenen “Deprem Bölgesinde Oluşan Atıkların Yönetimi: Atık Envanteri, Atık Karakterizasyonu ve Atık Yönetim Uygulamaları” ile “Gaziantep ve İlçelerinde Yüzey Suyu ve Yeraltı Suyu Kaynaklarının Kullanılabilirliğinin İnsan Sağlığı Açısından İncelenmesi” projeleri ile sahaya yönelik yoğun araştırmalar gerçekleştirdi. Deprem sonrası oluşan yıkıntı atıklarının çevre ve insan sağlığı açısından uygun alanlarda işlenmesi ve bertaraf edilmesinin altını çizen DEÜ’lü uzmanlar, depolama sahaları için yer seçimi, alınan farklı atık örneklerinde tehlikelilik özelliklerinin belirlenmesi, deprem bölgesinde ortaya çıkan özellikle tıbbi ve endüstriyel atıkların yönetimi gibi konularda önemli çalışmalar ortaya koydu. "SU KAYNAKLARINI DA ETKİLEYEBİLİR" Deprem bölgesinde coğrafi bilgi sistemleri araçlarını kullanarak yerleşim yerlerinde yıkıntı atıklarının geri kazanım alternatiflerini de değerlendirdiklerini belirten DEÜ Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Azize Ayol, “Bu atıkların uygun yöntemlerle ve kısa sürede toplanmaması, işlenmemesi ve bertaraf edilmemesi halinde; patojenik kaynaklı salgın hastalıkların ortaya çıkması, su kaynaklarına bu atıkların karışması sonucunda yeraltı ve yüzeysel su kaynaklarında, kirlilik ve sağlık riski oluşturabilecek durumların gözlemlenmesi muhtemeldir” ifadesinde bulundu. DEÜ ekibinin bölgedeki su kaynaklarından numune aldığını aktaran Ayol, “Ekibimiz, yeraltı ve yerüstü su numuneleri alarak depremin su kaynakları üzerindeki etkilerinin belirlenmesi, yeraltı su kuyularında metan, karbondioksit, hidrojen sülfür gibi gazların varlığının tespitine yönelik ölçümler ile yeraltı su seviyesi ölçümleri ve yüzeysel suların karakterizasyonu amacıyla örneklemeler gerçekleştirdi” diye konuştu. Bölgedeki tespitlerin, ipuçlaarının ve sonuçların Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK), Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) Koordinasyon Bilim Kurulu’na detaylı rapor halinde sunulacağını söyleyen Ayol, bölgede çevre ve insan sağlığı açısından risk oluşmaması için kısa, orta ve uzun vadede geri dönüşüm uygulamalarına ait bir yol haritası oluşturacaklarını açıkladı. İHA

Afet haberleşmesinde amatör telsizcilik önemli Haber

Afet haberleşmesinde amatör telsizcilik önemli

On ilde büyük yıkıma ve on binlerce vatandaşımızın yaşamını yitirmesine ve yaralanmasına yol açan deprem felaketi, afetlerde haberleşmenin önemini bir kez daha ortaya koydu. Amatör telsizciler, depremde ağır hasar gören kamu haberleşme sistemine destek verdi. Türkiye Radyo Amatörleri Cemiyeti (TRAC) İzmir Şube Başkanı Gökçe Doğan (TA3TX), “Afet haberleşmesinde amatör telsizcilik önemli. Çeşitli afetlerin etkilediği ülkemizde amatör telsizcilik yaygınlaştırılmalı ve teşvik edilmeli” dedi. HABERLEŞME ALTYAPISI HASAR GÖRDÜ 06 Şubat 2023 Pazartesi günü meydana gelen Pazarcık merkezli 7.7 büyüklüğünde ve Elbistan Merkezli 7.6 büyüklüğündeki depremler Kahramanmaraş, Gaziantep, Şanlıurfa, Diyarbakır, Adana, Adıyaman, Osmaniye, Hatay, Kilis, Malatya illerinde yıkıma ve can kayıplarına yol açtı. Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’ndan (AFAD) yapılan açıklamaya göre, on ilde binlerce binanın yıkıldığı depremde 42 bin 310 vatandaşımız yaşamını yitirdi. Depremin etkilediği bölgelerde haberleşme altyapısı hasar gördü, GSM şebekeleri çöktü. Haberleşmedeki aksaklık arama kurtarma etkinliklerini ve yardımların afet bölgelerine ulaştırılmasını olumsuz etkiledi. Büyük yıkıma yol açan depremler, kamu kurumlarının binalarına ve haberleşme sistemlerine de zarar verdi. Türkiye Radyo Amatörleri Cemiyeti (TRAC) İzmir ve Bursa şubelerinden amatör telsizciler deprem bölgesine giderek haberleşme sisteminin ayağa kaldırılmasına katkı koydu. TRAC İzmir Şube Başkanı Gökçe Doğan ve ekip arkadaşı amatör telsizciler, depremin ikinci günü arama kurtarma çalışmalarında ve haberleşme sistemlerinde ihtiyaç duyulabilecek malzemelerle birlikte Kahramanmaraş’a, ardından ağır hasar gören illerden Hatay'a, buradan İskenderun'a gitti. Amatör telsizciler, bölgede görevli asker, polis, sağlık ekiplerini ziyaret etti, arızalı cihazlarını onardı, lojistik destek sağladı. Amatör telsizciler, hasar gören rölelerin yerine yenilerini kurarak haberleşmelerine katkı sağladı, ihtiyacı olanlara yanlarında götürdüğü telsizleri dağıttı. TELSİZCİLİK YAYGINLAŞTIRILMALI Gökçe Doğan, amatör telsizcilerin afetlerde ve acil durumlarda arama kurtarma ekiplerine verdiği haberleşme desteğiyle öne çıktığını söyledi. Amatör telsizcileri çatısı altında toplayan ve kamu yararına çalışan dernek statüsündeki TRAC’ın Türkiye Afet Müdahale Planı’nda (TAMP) “haberleşme destek çözüm ortağı” olarak yer aldığını hatırlatan Doğan, “Etkin afet haberleşme sistemleri zamana karşı yürütülen kurtarma operasyonlarında olmasa olmazların başında geliyor. Afet haberleşmesinde amatör telsizciliğin önemi çok açık. Çeşitli afetlerin etkilediği ülkemizde amatör telsizcilik yaygınlaştırılmalı ve teşvik edilmeli” dedi. Afet durumunda amatör telsizciler olarak göreve hazır olduklarını belirten TRAC İzmir Şube Başkanı Gökçe Doğan, “Umarız bir daha böyle büyük acılar, yıkımlar, afetler yaşamayız. Yüz yılın felaketi olarak tanımlanan bu depremde hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yakınlarına ve tüm ulusumuza başsağlığı, yaralananlara acil şifalar diliyoruz” diye konuştu. HABER MERKEZİ

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.