[tag] Haberleri |İlkses Gazetesi - Son Dakika [tag] Haberleri

#doğum

doğum haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, doğum haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Anne-bebek bağı doğum şekli ile ölçülemez Haber

Anne-bebek bağı doğum şekli ile ölçülemez

YAREN GÜZELKAN-ÖZEL HABER- Sağlık Bakanlığı, son dönemde artan sezaryen doğumlara karşı olarak, “Sağlıklı olan normal doğumdur” temalı kamu spotu yayınladı. “Annecim Başardık” başlığıyla yayınlanan bu video, sosyal medyada gündem oldu. Ancak tam da bu videonun hemen ardından bebeklerin ölümüne sebep olan “yenidoğan çetesi” skandalı, doğumla ilgili tartışmalara yeni bir boyut kazandırdı. Anne adayları artık “nasıl doğum yapılacağı” kadar, “nerede doğum yapılacağı” konusunda da ciddi endişeler yaşıyor. Özellikle sezaryen doğum yapmış anneler, bakanlığın videosunun yanlış algılar yarattığını, anne ile bebek arasındaki bağı zayıflattığı iddiasının kabul etmediklerini belirterek tepki gösterdi. Psikolog, Aile ve Çift Danışmanı Elif Merve Aslan ise bu tarz içeriklerin toplum ruh sağlığını olumsuz etkileyebileceğini vurgulayarak “Gebelik ve doğum süreci; fizyolojik, sosyal ve ruhsal değişikliklerin yaşandığı kompleks bir süreçtir. Bu videolar bazı tıbbi gereklilikler nedeni ile vajinal doğum yapamayan/yapmaması gereken kadınları yanlış yönlendirebilir” ifadelerini kullandı. BU BEDEN BİZİM Gümüşhane’de ikamet eden 26 yaşındaki Nazlı Döner, 2021 yılında Alanya’da özel bir hastanede sezaryen doğum yaparak bir erkek bebek dünyaya getirdi. Döner, hamilelik sürecinde yaşadıklarını şu sözlerle anlattı: “Hamileliğim döneminde Gümüşhane’de özel bir klinikte hamilelik sürecim izlendi ve oğlumun boyu uzun olduğu için içerde dönemedi ve doğum kanalına giremedi. Benimde o süreçte kalbimde sıkıntı çıktığı içinde sezaryen doğumu doktorumuz önerdi. Ailem de Alanya’da yaşadığı için ben doğumumu yapmak için yanlarına gittim. Oğlum 3 kilo 800 gram doğdu ve boyu 54 santimetreydi. Doktorum benim ve çocuğumun sağlığını düşündüğü için bu yöntemi seçti.” ENDİŞE VE KAYGI Sağlık Bakanlığı’nın yayınladığı videoyu eleştiren Nazlı Döner, “Bebek dünyaya geldiği andan itibaren anne ile arasında inanılmaz bir bağ oluşuyor ve muhteşem bir duygu yaşıyorsun. Ben hamilelikte nasıl doğum yapacağım diye değil, ‘ona yetebilecek miyim onu koruyup kollayabilecek miyim ya ona yetemezsem iyi bir anne olamazsam hasta edersem’ gibi milyonlarca soruyla boğuştum. Benim oğlum doğuştan besin alerjili ve laktoz intoleranslı bir bebek. Aynı zamanda ileri derece atomik dermatiti var ve kronik astım alerjik bir çocuk. Kıyafetteki elastan, yün, örgü kıyafetler ve daha birçok şeye alerjisi var. Bunları yaşamış ve hala yaşıyor olan bir anne için bu konuda geri düşünen, sezaryen doğumu doğumdan saymayanlara sesleniyorum: ‘Sezaryen demek bedenimizin 8 kat kesilmesi demek.’ Vücudunuzdan bir canlı bir beden çıkıyor. ‘Sütün gelecek mi, gelmeyecek mi?’ diye düşünüyorsun. Ben oğlumu rahatsızlığından dolayı hiç emziremedim. Sezaryenden sonra ayağa kalktığımda bütün organlarım bir anda yere düştü gibi hissettim ve kendime bakmam gerekirken onunla ilgilendim her şeye yetişme çabasında oldum” açıklamasında bulundu. “Normal ya da sezaryen doğum diye ayrım yapılması yanlış mı?” sorusuna cevap veren Döner, “Yanlış sonuçta her bebek dünyaya gelirken nasıl gelmesi gerektiğini kendisi seçiyor. Tabi ki de normal doğum çok iyi ama bazen hem anne hem de bebek için en iyisini doktorumuz seçer o yüzden bu beden benim bizim istediğimiz şekilde doğum yapmaya hakkımız var ve şunu da söylüyorum toplumumuzda eğer doğuma kadar kadınları küçük göstermeye, sınıflandırmaya başladıysak daha bunlar iyi günlerimiz” dedi. HASSAS VE ÖZENLİ OLMALI Hastanelerde yaşanan sorunlar sıkça gündemde yer alırken nasıl doğum yapılacağından ziyade nerede doğum yapılacağı konusuna ilişkin açıklamalarda bulunan Döner, “Devlet hastanelerinde bence sadece kadın doğum için özel bir alan olmalı. Bir kadın doğum yaptı hadi hastaneden çıksın mantığı olmamalı. Yabancı ülkelerde görüyoruz 1 hafta veya 15 gün anne ve bebek birbirine alışana kadar anne bilgili kişilerden bebeğin bakımı için eğitim alıyor. Hem annenin lohusalık dediğimiz süreci daha kolay geçirmesini hem de psikolojik olarak rahatlaması sağlanıyor. Bence ülkemizde de hastanelerin bu konuda biraz daha hassas ve özenli olması gerekiyor. Sırf bu yüzden ben doğum yapacağım zaman ilk hastane sonra da doktoru tercih ettim” diye konuştu. ARAMDA BAĞ YOK MU? İkinci çocuğuna hamile olan Necla Dalkara ise normal doğum ile sezaryen doğum ayrımı yapılması konusunda konuşarak şu ifadeleri kullandı: “Her ikisi de doğum süreci, canınızdan can gidiyor. Doğumdan sonra bebeği bize getiriyorlar ve bebek kokumuzu aldığında ağlamasını kesiyor. İşte o anne ile bebek arasında bağ başlıyor. Nasıl doğum yaptığımız önemli değil, biz anneyiz onlar da bizim dünyaya getirdiğimiz evlatlarımız, aramızdaki bağın doğumla ilgisi yok!” Sezaryen doğumu kolay bir doğummuş gibi yorumlayanlara tepki gösteren Necla Dalkara, ilk çocuğunu normal doğum yaparak dünyaya getirmek istediği halde bazı değerlerinin iyi seyir etmediği için acil ameliyata alındığını söyledi. Dalkara, “Sezaryen doğum yaptım diye çocuğumla benim aramda bir bağ yok mu” sorunu yöneltti. ‘NORMAL DIŞI’ ALGISI OLUŞTURULMAMALI “Son günlerde fazla tepki çeken videonun içeriğinde yer alan vajinal doğumun ‘normal’ olduğu, sezaryen doğumun ‘normal dışı’ bir yöntem olduğu algısı oluşturulmaktadır” diyerek sözlerine başlayan Psikolog, Aile ve Çift Danışmanı Elif Merve Aslan, “Sezaryen yapan annelerin başarısız, bebekleri ile de bağ kuramayacağı öne sürülüyor. Videoda belirtilenin aksine, anne-bebek arasındaki bağ, sadece doğum şekli ile belirlenen değil; doğum sonrası anne ve bebeğin tensel teması, göz teması, bebeğin beslenme ve ihtiyaçlarının doğru zamanda tutarlı bir şekilde karşılanması, sevgi ile kucaklanması, bol gülümsemeli yaklaşım bağı kuvvetlendirir” dedi. RUH SAĞLIĞINI OLUMSUZ ETKİLEYEBİLİR Vajinal yolla doğumun teşvik edilmesinin normal olduğunu ancak bunun ayrıştırıcı ve etiketleyici bir dille yapılmasının ve alternatif doğum şeklinin kötülenmesinin kabul edilemez olduğunu vurgulayan Psikolog Aslan, “Gebelik ve doğum süreci fizyolojik, sosyal ve ruhsal değişikliklerin yaşandığı kompleks bir süreçtir. Bu videolar bazı tıbbi gereklilikler nedeni ile vajinal doğum yapamayan/yapmaması gereken kadınları yanlış yönlendirebilir. Kadın bedeni üzerinde baskı kuran, kadınların birincil bakım veren rolünü üstlenen cinsiyetçi yaklaşımların başta kadın ve çocuklar olmak üzere toplum ruh sağlığını olumsuz etkileyebilir” açıklamalarında bulundu.

Fiziksel ve hormonal faktörler normal doğumu etkiliyor Haber

Fiziksel ve hormonal faktörler normal doğumu etkiliyor

Vajinal doğumun, bebeğin annenin doğum kanalından geçerek dünyaya gelmesiyle oluşan doğum şekli olduğunu ifade eden Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Esra Oben Tutar, “Vajinal doğumu etkileyen pek çok fiziksel ve hormonal faktör vardır. Gebelik süresince anne ve bebek sağlığını etkileyen ciddi bir sağlık sorunu olmadığı müddetçe, bebeğin pozisyonu, plasentanın yerleşimi ve  pelvik yapısı uygun olan gebelerin vajinal yolla doğurma olasılığı çok yüksektir.''  diye konuştu. Düzenli ve giderek artan kasılmalar doğumun belirtisidir Uzm. Dr. Esra Oben Tutar, vajinal doğumun genellikle gebeliğin tamamlanma zamanı olan son adet tarihinden itibaren ortalama 40. haftada yaşandığını aktararak, “Bu süre, 37 ila 42 hafta arasında değişiklik gösterebiliyor. Düzenli ve giderek artan kasılmalar doğumun belirtisidir. Düzenli kasılmalar her 5-10 dakikada bir gelmeye başladığında hastaneye başvurmak gerekiyor. Bazen kasılmalardan önce su gelebilir. Bu durumda kasılmaları beklemeden hastaneye başvurulmalıdır. Düzenli kasılmaların oluşması, rahim ağzının açılması, bebeğin doğum kanalı boyunca ilerlemesi ile vajinal yolla doğum gerçekleşiyor. Vajinal doğum esnasında doğumun vajinal yolla tamamlanmasına engel bir durum oluşursa, vajinal doğum prosedürü iptal edilip sezaryan doğuma geçilebilir.” dedi. Gebenin ve bebeğinin kişisel sağlık durumuna göre değişebiliyor Uzm. Dr. Esra Oben Tutar,  “Vajinal doğumun enfeksiyon riskinin daha az olması, emzirmeye daha erken başlayabilme, daha az analjezi (ağrı kesici) kullanımı gibi avantajları bulunuyor. Doğum sonrası rahim daha hızlı toparlandığı için kan kaybı daha az oluyor. Bebeğin doğum kanalından geçerken akciğerlerdeki sıvının daha kolay atılmasını ve solunum sisteminin daha iyi çalışmasını sağlıyor. Bebeğin vajen florasındaki bakterilerle teması da bağışıklık sistemine katkıda bulunuyor. Vajinal doğumdan sonra anneyle bebeğin erken temas etme şansı ve  annenin bebeğini daha erken emzirme fırsatı bulunuyor. Her doğum şeklinin anne ve bebek açısından faydaları ve riskleri, gebenin ve bebeğinin kişisel sağlık durumuna göre değişebiliyor.” dedi. Sezaryen sonrası vajinal doğum mümkündür Uzm. Dr. Esra Oben Tutar, “Sezaryen sonrası vajinal doğum mümkündür ancak beraberinde anne ve bebek sağlığı açısından riskler barındırdığı için rutin uygulamada tercih edilmesi tartışmalıdır. Daha önce yapılan rahim kesisinin niteliği, sezaryanın sebebi ve sayısı sezaryen sonrası vajinal doğum için başlıca kriterleri oluşturuyor. Uygun kriterleri sağlayan gebeler için rahim yırtılma riskini net bir şekilde tahmin edememek sezaryen sonrası vajinal doğum prosedürünü tartışmalı kılmaktadır.” şeklinde konuştu.

Tarihte bugün ne oldu? 23 Eylül Haber

Tarihte bugün ne oldu? 23 Eylül

Türkiye ve dünyada 23 Eylül tarihinde neler yaşandı, tarihte bugün kim doğdu, kim öldü, tarihte bugün yaşanan önemli olaylar neler gibi soruların cevaplarını sizler için derledik. 23 EYLÜL TARİHTE BUGÜN NE OLDU? Takvimler 23 Eylül 1961 yılını gösterdiğinde THY uçağı, Adana'dan Ankara'ya giderken, Etimesgut Havaalanı'nın olduğu bölgede bılunan Karanlıktepe'ye çarptı ve çarpmanın etkisiyle düştü. Meydana gelen uçak kazasında 28 kişi hayatını kaybetti. 1993 yılında Michael Jackson Türkiye’de konser verdi. Bu konser Michael’in ülkemizdeki ilk ve tek konseriydi. 23 EYLÜL TARİHTE BUGÜN KİM DOĞDU? Ünlü sunucu ve oyuncu Zuhal Topal, 23 Eylül 1976 tarihinde İstanbul'da dünyaya geldi. Eğitim hayatını Müjdat Gezen Sanat Merkezi Tiyatro bölümünde tamamlayan Topal, televizyon dünyasına ilk adımını Show TV'de attı. Zuhal Topal’ın yer aldığı projeler şu şekilde: Sihirli Annem Selena Papatyam Zuhal Topal'la İzdivaç Zuhal Topal'la Sofrada Zuhal Topal'la Yemekteyiz Kolera dünyaya geldi Türk rap müziğinin başarılı isimlerinden Kolera, 23 Eylül 1983 tarihinde İstanbul'da dünyaya geldi. Eğitimini Turizm ve Otel İşletmeciliği üzerine tamamlayan Kolera, 1 Ağustos 2006'da ünlü rapçi Sagopa Kajmer ile evlenmiş, ancak çift 20 Kasım 2017'de yollarını ayırmıştır. 23 EYLÜL TARİHTE BUGÜN KİM ÖLDÜ? Yörük Ali Efe, 1895 yılında Aydın'ın Sultanhisar ilçesinde doğdu. Molla Ahmet Efe grubunun başkanlığını yaparak halkı korudu 16 Haziran 1919'da gerçekleştirdiği Malgaç Baskını ile Aydın bölgesinde Yunan kuvvetlerine karşı ilk büyük darbeyi vurdu. Yörük Ali Efe, İzmir'e yerleşti ve 1934 yılında Soyadı Kanunu ile Yörük soyadını aldı. 1951 yılında İzmir’de geçirdiği bir tramvay kazasında bacaklarını kaybetti ve tedavi için gittiği Bursa’da hayatını kaybetti. Vasiyeti üzerine ise Aydın Yenipazar’da toprağa verildi.

Bebekler anne karnında enflasyona maruz kalıyor Haber

Bebekler anne karnında enflasyona maruz kalıyor

Son zamanlarda özel hastanelerde artan ücretler birçok vatandaşın cebini yakmaya devam ediyor. Özellikle doğum ücretlerindeki fahiş artışlar, aileleri zorlu tercihler yapmaya itiyor. Devlet hastanelerindeki altyapı eksiklikleri ve hizmet kalitesindeki yetersizlikler nedeniyle daha hijyenik ve konforlu bir hizmet almak isteyen vatandaşlar, özel hastanelere yönelmek zorunda kalıyor. Ancak özel hastanelerdeki fiyat artışları vatandaşları ikilemde bırakıyor. Bu durumu değerlendiren Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri (SES) İzmir Şube Denetleme Kurulu Üyesi Hülya Baran Ulaşoğlu, “Hükümet, vatandaşı devlet hastanesine teşvik etmek yerine, sağlık sigortalarıyla özel hastanelere yönlendiriyor. İlk olarak devlet hastaneleri gözden geçirilmeli, eksikler giderilmeli ve problemler düzeltilmeli. Bu iyileştirilmelerin ardından zaten vatandaş devlet hastanelerine yönelecek ve özel hastanelerdeki ücretler dengelenecek” dedi. ÖZEL HASTANELERE TALEBİ ARTIRIYOR Özel hastanelerdeki doğum ücretlerinin artışını değerlendiren Ulaşoğlu, “Özel hastanelerdeki doğum ücretlerinin artması çok gereksiz çünkü doğum da sağlık da bir insan hakkı. Anayasa’da bile vatandaşın ücretsiz olarak yararlanabileceği bir durum. Ancak bu durum vatandaşların tercihine bırakılıyor. Bakıldığı zaman vatandaşlara ‘Özel hastaneye gitmeyip devlet hastanesine gidebilirsin’ denebilir. Ancak vatandaş devlet hastanesinden memnun olmadığı için özel hastanelere yöneliyor. Randevu bulamayan, hijyenden, doktordan veya sağlık sisteminden memnun olmayan hastalar olabiliyor. Asıl konu da burada başlıyor zaten. Özel hastanelerde, hastalara konfor sunuluyor. Randevu konusunda veya diğer konulardaki problemlere çok nadir rastlanıyor. Bu durumda da vatandaşlar özel hastanelere yöneliyor. Devlet hastanelerindeki yetersizlik, özel hastanelere olan talebi artırıyor. Bu durumda da özel hastanelerdeki fiyat artışları arz-talep doğrultusunda arttırılıyor. Bakıldığı zaman devlet hastanelerindeki tuvaletler yeterli hijyene sahip olamayabiliyor. Örneğin, okullarda sadece 3 gün için temizlik personeli alıyorlar geri kalan 2 gün boş. Bu durumda da okul kir içinde kalıyor. Bu duruma benzer bir şekilde hastanelerde de personel yetersizliğinden dolayı yeterli hijyen olmuyor. Odalar dar ve kötü. Ya da doğum yapacak kişi birkaç kişiyle aynı odayı paylaşmak zorunda kalıyor. Kıdemli ve iyi doktorlarda devlet hastanelerinde yeterli değeri göremeyince özele yöneliyor. Bu sefer devlet hastanesinde iyi doktor bulunamıyor” diye belirtti. GİRİŞTEKİ HESAP ÇIKIŞTAKİNE UYMUYOR Hükümetin devlet hastanelerindeki yetersizliği kontrol altına alması gerektiğini ifade eden Ulaşoğlu, “Televizyonlara baktığımızda sürekli tamamlayıcı sigortalarla karşılaşıyoruz. Bireysel Emeklilik Sistemi ya da Anadolu Hayat gibi sigorta şirketlerinin reklamları çıkıyor. Vatandaş bu duruma özendiriliyor. Özel hastaneler yüksek bir rakam veriyor ancak senin tamamlayıcı sigortan varsa, oradan çok daha rahat ve konforlu bir şekilde yararlanabiliyorsun. Hükümetin yapması gerek özel hastanelere olan sigortalara özendirmek değil. Hükümet, devlet hastanelerindeki sistemi düzeltmeli. Sosyal devlet diyoruz ve sağlık her vatandaşın temel hakkı. Bu reklamlarla özel hastaneler besleniyor. Hükümet, vatandaşı devlet hastanesine teşvik etmek yerine, sağlık sigortalarıyla özel hastanelere yönlendiriyor. İlk olarak devlet hastaneleri gözden geçirilmeli, eksikler giderilmeli ve problemler düzeltilmeli. Bu iyileştirilmelerin ardından zaten vatandaş devlet hastanelerine yönelecek ve özel hastanelere gerek kalmayacak” sözlerine yer verdi. Doğum sürecinin ardından şikayetlerin belirtildiği bir internet sitesinde İzmir’de bir özel hastanede yaşadığı problemi aktaran bir vatandaş ise, “İlk olarak doğum ücreti olan 37 bin 500 TL giriş esnasında fatura verilmeden direkt tahsil edildi. Çıkış yapacağımız gün tahsilatın faturasını talep ettiğimde ise KDV hariç 8 bin 206 TL’nin SGK tarafından karşılandığını, ödememiz gereken karşılanmayan tutarın ise KDV hariç 25 bin 884 TL olduğunu fark ettik. Durumu yetkili kişilere ileterek, 25 bin 884 TL+KDV ödemem gerektiğini, tarafımdan fazla ücret alındığını belirttim. Yapılan dönüş ise hastane politikasının böyle olduğunu, faturayı yasal olarak böyle kesmek zorunda olduklarını ancak benden toplam tutarın hepsinin tahsil edilmesi gerektiğini ilettiler. Yani hem SGK’nın karşıladığı tutarı kurumdan geri alacaklar hem de benden SGK karşılama rakamı dahil toplam tutarı tahsil etmiş oldular. Zaten faturanın içinde bu hizmetlerin tamamı dahildir ki tarafıma ayrıca bir hizmet faturası kesilmedi. İlgili fazla tahsil edilen tutar için önce İl Sağlık Müdürlüğüne akabinde SGK’ya şikâyet kaydı oluşturarak konunun takipçisi olacağım” ifadelerine yer verdi. Öte yandan özel hastanede hizmet almaya devam eden diğer vatandaşlar ise her ay ücretlerin ciddi bir şekilde arttığını dile getirdi.

Yalova'da doğum ambulansta gerçekleşti Haber

Yalova'da doğum ambulansta gerçekleşti

Yalova'nın Çınarcık ilçesinde bulunan 4 Nolu Acil Sağlık Hizmetleri İstasyonu'nda görev yağan sağlık ekipleri, geçtiğimiz hafta ambulansta doğum gerçekleştirdi. Gelen çağrı üzerine Esenköy beldesine sabaha karşı saat 04.00 sularında giden ekipler, 40 haftalık hamile Suriye uyruklu Rawa Al Huseyın'i ambulansa aldı. Daha sonra gebeyi hastaneye götürmek için yola çıkan ekipler, doğumun başlamasıyla ambulansı durdurdu. Sağlık ekipleri Esenköy beldesi Çınarcık arasında yolun kenarına çekilen ambulansta doğumu başarılı bir şekilde gerçekleştirdi. Doğumdan sonra 112 acil servis ekipleri, anne ve dünyaya gelen kız çocuğu Şam'ı Çınarcık Devlet Hastanesi'ne teslim etti. Yaşanan doğumdan sonra sağlık ekipleri anne ve kızını Esenköy'deki evinde ziyaret etti. Anne, doğumu yapan ekiplere teşekkürlerini sundu. Doğumu gerçekleştiren ATT (Acil Tıp Teknisyeni) Asiye Güzeltaş, yaşadıkları olayını şöyle anlattı: "Bize yakın bir bölge olan Esenköy bölgesinden aldık. Saat 04.00 sıralarına vaka bize ulaştı. Sonra ivedi bir şekilde zaten oraya intikal ettik. Hastayı muayene ettik. Bu muayenelerden sonra zaten üçüncü doğumuydu. Rahat bir şekilde gerçekleştirdi. Bizim de müdürlüğümüzün sunmuş olduğu NRP eğitimlerimiz, obstetrik eğitimlerimiz vesaire, bu eğitimler sayesinde olaya vakıftık. Bunlar bizim daha rahat şekilde müdahale etmemizi sağladı." Paramedik Gonca Sert ise ilk defa böyle bir şeyle yaşadığını belirterek, "Esenköy'de doğum vakasını aldık. Hızlı bir şekilde ulaşımımızı sağladık. Muayenesini yaptığımızda doğum gerçekleşmek üzereydi. İl Sağlık Müdürlüğümüzden NRP (Yenidoğan Canlandırma) eğitimizi almıştık zaten. Denk geldi, doğum eylemi gerçekleştirdik. Sonuçtan mutluyuz. Zaten biz arka kabindeydik. Sürücümüze ambulansı durdurmalarını söyledikten sonra doğum eylemini başarılı şekilde gerçekleştirdik. Bebeğimiz ağladı. Daha sonrasında hastanemize ulaştırdık. Ondan orada bütün bakımları yapıldı" diye konuştu.

Suda doğum ağrıları azaltır mı? Doğum uzmanı anlattı Haber

Suda doğum ağrıları azaltır mı? Doğum uzmanı anlattı

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Tuğba Sekmenli Tursun, günümüzde en çok bilinen normal doğum ve sezaryen doğum olmak üzere 2 seçeneğin ön plana çıktığını fakat çok eski tarihlerde uygulanmaya başlanan başka bir seçenek daha olduğunu söyledi. Op. Dr. Tuğba Sekmenli Tursun, birçok kültürde kullanılan bu yöntemin ‘suda doğum’ olduğunu ve ülkemizde çok bilinmediğini aktardı. “Suda doğumlarda ağrı kesici ihtiyacının bariz şekilde azaldığı görülmüştür” Suda doğumu detaylarıyla anlatan Sekmenli, “Anne adayının, doğum için özel olarak tasarlanmış küvet veya havuz içine girmesi ile başlayan suda doğum, doktor kontrolünde, vajinal doğum ile bebeğin dünyaya gelmesi ile gerçekleşmektedir. Suda doğum doğal bir doğum şekildir. Diğer doğum türleri ile aynı oranda riskler taşıdığından güvenle tercih edilen bu doğum şeklinde rahime giden kan akımı artar, böylece rahim içinde olan kasılmalar rahatlıkla düzene girer ve bir başka olumlu etkisi de annenin bu kasılmaları daha az hissettiği yönündedir. Yapılan kanıta dayalı çalışmalarda da suda doğumlarda ağrı kesici ihtiyacının kara doğumlarına göre bariz şekilde azaldığı görülmüştür” dedi. “Suyun sıcaklığı doğum eylemi süresince 32-35 derece arasında değişmektedir” Suda doğuma uygun olan anne adaylarının özellikle suyun sıcaklığını merak ettiğini kaydeden Op. Dr. Tuğba Sekmenli Tursun, “Suda doğumlarda annenin içine girdiği su soğuk bir su değildir. Suyun sıcaklığı doğum eylemi süresince 32-35 derece arasında değişmektedir. Doğum süreci suyun içinde başladığı için suyun olumlu etkileri vardır. Bilindiği üzere bu sıcaklıkta olan sular bütün kas ve tendonlarımızda gevşeme etkisi sağlayacaktır. Bu etki anne adayında da görülür. Annenin hareketliliği artarak doğumda kolaylaştırıcı etki sağlamaktadır. Yine kanıta dayalı çalışma sonuçlarında doğumun 1. evresinin (sancıların başlamasından tam açıklık düzeyine kadar olan dönem) suda doğumlarda anlamlı oranda daha kısa sürdüğü görülmüştür. Bir başka olumlu etkisi perine (doğumun olduğu genital alan) bölgesi laserasyonları (yırtılma) suda doğumlarda daha nadir görülür. Görülen laserasyonlar genelde önemsiz olan 1., 2. derece laserasyonlardır” ifadelerini kullandı. "Bazı anne adaylarında suda doğum önerilmemektedir" Tüm bu olumlu özelliklerinin yanında suda doğumun bazı anne adaylarında önerilmediğini söyleyen Op. Dr. Tuğba Sekmenli Tursun, kimlerin suda doğum yapamayacağını açıklayarak, “Anne karnındaki bebekte gelişme geriliği olması, bebeğin makrozomik bebek olması, kilo tahmininin 4 bin 500 gramdan büyük olması, doğum eyleminin 37. gebelik haftasından önce başlamış olması, bebekte geliş anomalisi (makat, transvers, ayak geliş) olması, annede genital herpes enfeksiyonu olması, çoğul gebelik olması, annede yüksek tansiyon olması durumlarında suda doğum önerilmez. Bunların dışında her kadının eğer hekimi uygun görüyorsa suda doğum yapabilir. Suda doğum bu konuda deneyimli hekim ve ebelerce gerçekleştirildiği sürece güvenli bir doğum yöntemidir. Tüm doğumlarda olduğu gibi hedeflenen her zaman sağlıklı anne bebek kavuşmasıdır” diye konuştu. BU İÇERİK DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: Kozmik enerji tedavi edebilir mi?

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.