700 doktor daha göç yolunda: Hekim kalitesi hızla düşüyor!
ÇAĞLA GENİŞ-ÖZEL HABER
Doktorlar arasında yurtdışına göç hız kesmiyor. 2023’ün ilk üç ayında 700 doktor, Türk Tabipleri Birliği’nden (TTB) gideceği ülkeye sunmak üzere iyi hal belgesi talep etti. İyi hal belgesi almadan da yurtdışına giden hekimler bulunduğu için bu sayının aslında daha yüksek olabileceğini belirten İzmir Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Süleyman Kaynak, hekimleri göçe iten sebeplerin başında özlük hakları, çalışma koşulları ve sağlıkta şiddetin geldiğini vurguladı. Ciddi bir tükenme sendromu içerisinde olan hekimlerin büyük kısmının antidepresan kullandığını ifade eden Kaynak, “Artık Türkiye’de hekimlik yapmak gerçekten imkansız hale gelmiştir ve insanlara kimse niçin gidiyorsunuz diye ağzını açıp bir şey söyleyemez. Bu iktidar devam ettiği takdirde hekim göçünün çok hızlı bir şekilde katlanarak ve çok vahim rakamlara ulaşarak devam edeceğini göreceğiz. Hekim kalitesi çok hızlı bir şekilde düşüyor. Kendine güvenen iyi hekimler yani kaymak tabaka Türkiye’den gidiyor” vurgusu yaptı.
ÇOK ÜZÜCÜ BİR SÜREÇ
İyi hal belgesi almadan da yurtdışına çıkan hekimler olduğu için bu sayının aslında çok daha fazla olduğunu tahmin ettiklerini belirten Kaynak, “Hekimlerin yurtdışına gidişi çok üzücü bir süreç. Uzun zamandır hem TTB hem de İzmir Tabip Odası olarak bu konu üzerinde hassasiyetle duruyoruz. Kamuoyunu da mümkün olduğu kadar bilgilendirmeye ve uyarmaya çalışıyoruz. Bu çok ciddi bir sorun halini aldı ve giderek de büyüyor. 3 aylık dönemde yaklaşık 700 hekim müracaatta bulundu. Hekimler yurt dışına giderken, özellikle Almanya, Fransa, İngiltere gibi ülkeler Türkiye’deki TTB’den referans belgesi talep ediyorlar. Dolayısıyla yurt dışında çalışmak üzerine gitmek arzusunda olan hekimler ister pratisyen ister uzman hekim olsun TTB’den bir iyi hal belgesi alarak gitmek durumundalar. Dolayısıyla biz rakamları buradan biliyoruz. Ama iyi hal belgesi almadan gitmekte olan hekimler olduğunu da duyuyoruz. Onların sayısı hakkında fikrimiz yok. Mevcut rakam aslında gerçeğin de altında” dedi.
ÖZLÜK HAKLARI VE ÇALIŞMA KOŞULLARI
Hekimlerin yurtdışına gitme sebeplerini sıralayan Kaynak, “Birinci neden özlük haklarıyla ilgili. Özlük hakları dediğimizde sadece mali hakları düşünmeyin. İçerisinde çalışma koşulları ve yönetim yetersizliğinin de yer aldığını söylememiz gerekiyor. Mali durumla ilgili şunu söyleyebilirim. Türkiye genel itibariyle yoksullar ve açlar ülkesi haline geldi. Araştırma görevlisinin maaşı 20 bin 139 lira, profesörün maaşı 34 bin 57 lira, uzman doktorun maaşı ise 24 bin 743 lira. Yoksulluk sınırı ise 31 bin 241 lira. Önümüzdeki ay muhtemelen profesör maaşı yoksulluk sınırının altında kalacak. Bu hekimlerde çok ciddi bir gelecek kaygısı yaratıyor. Bütün insanlarda ve mesleklerde olduğu gibi. İkincisi ise çalışma koşulları. Merkezi Hekim Randevu Sistemi (MHRS) diye bir sistem var. Burası 5 dakikada bir randevu veriyor. Bu hastalar açısından baktığımızda hiçbir zaman kabul edilebilir bir süre değil. Çünkü bu konuda dünya standardı minimum 20 dakikadır. Bugün Türkiye’de yılda 1,3 milyar civarında insan sisteme temasa geçiyor. Bu çok kötü bir şey. Türkiye nüfusunun 15 katı bu” ifadelerini kullandı.
BÜYÜK KISMI ANTİDEPRESAN KULLANIYOR
Bu durumun hekimleri ciddi bir tükenme sendromu içerisine soktuğunu dile getiren Kaynak, “Hekim açısından bakacak olursak da her 3-5 dakikada bir hasta baktığı için ciddi bir tükenme sendromu içerisinde. Bu ağır depresyon, bunalım, kaygı ve panikle seyreden bir süreçtir. Hekimlerin büyük bir kısmı antidepresan kullanıyor. Bu çalışma koşulları ile ilintili. Bir de bunun üzerine her gün CİMER, Sağlık Müdürlükleri ya da Valilikten gelen birtakım soruşturma ve şikayet evraklarına cevap yetiştirmekle de mükellefler. Hekimlerin mesaisinin önemli bir kısmı da bu inceleme ve soruşturmalara ne kadar dayanaksız olursa olsun bunlara cevap vermekle geçiyor” şeklinde konuştu.
GÜNDE 80 BEYAZ KOD
Hekimleri göçe iten bir diğer önemli sebebin sağlık şiddet olduğunun altını çizen Kaynak, şunları söyledi: “Hekimler, Türkiye’de kurumsal anlamda da kendilerini güvende hissetmiyorlar. Çünkü sürekli sayısal baskı altında ve tükenmişlik içinde çalışmak zorunda kalıyorlar. Ciddi yönetim zafiyetleri var. Yönetim sadece şuna bakıyor… Ben bu ay kaç tane insanı sağlık sistemi ile yüz yüze getirdim? Tek derdi bu. Rakamsal bir ifade yapmaya çalışan kamu yönetimi sürekli yüksek rakamlar elde etmeye çalışıyor. Böylece elindeki çok değerli hekim insan gücünü heba ediyor. Hastalara da hiçbir faydası olmayan süreç yönetiliyor. Bir başka sorunda sağlıkta şiddet. Hastalar sağlık sisteminin bütün aksaklıklarını hekimin kendisinde görüyorlar. Hekime sözel ve fiziki saldırılar yapılabiliyor. Günde 80 civarında beyaz kod veriliyor. Bir o kadar da verilmeyeni vardır. Çünkü hekimler bunu çok kullanmak istemiyorlar. Hekimler artık Türkiye’de akademik olarak da yeteri kadar eğitim alamayacakları kanaatindeler. Çünkü üniversiteler gerçekten çökmüş durumda.”
KİMSE NİÇİN GİDİYORSUNUZ DİYEMEZ!
İktidarın sağlık politikalarının hekim göçü üzerindeki etkisine değinen Kaynak, “Türkiye’de bugünkü iktidar sağlık sistemini iki ana hatta ayırdı. Bunlardan bir tanesi kamu hastaneleri diğeri de büyük zincir özel hastaneler. Dolayısıyla hekimlerin ya kamu hastanelerinde devlet memuru olarak sözünü ettiğimiz koşullarda çalışması ya da özel hastanelerde kadrolu çalışması dışında alternatif bırakmamaya çalışıyor. Bu koşullar altında hekimlik yapma imkanını zaten iktidar tarafından planlı şekilde ortadan kaldırmış durumda. Bu durumda Türkiye’de gerçekten hekimlik yapmak şu anda imkansız hale gelmiştir. Yeni mezunlar, öğrenciler, genç meslektaşlarımız bunu artık çok net görüyorlar. Bu iktidar devam ettiği takdirde hekim göçünün çok hızlı bir şekilde katlanarak ve çok vahim rakamlara ulaşarak devam edeceğini hepimiz göreceğiz. Hekim kalitesi çok hızlı bir şekilde düşüyor. Kendine güvenen iyi hekimler yani kaymak tabaka Türkiye’den gidiyor. Gidemeyenler burada kalıyor. Bu sağlık sistemini olumsuz etkileyecek. Malpraktis davalarının çok artması nedeniyle hekimlik yapmaktan kaçınmaktadırlar. Defansif tıpta hekimler riskli vakalara dokunmazlar. TUS’ta artık kalp, beyin, göğüs, ortopedi gibi risk almayı gerektiren birçok branş artık tercih edilmiyor. Dolayısıyla bunların kadroları boşta kalıyor. Kaliteli hekimler buralara asla gitmiyor. Önümüzdeki yıllarda bu çok kritik cerrahi branşlarda Türkiye’de iyi bir hizmet almayı bırakın hizmet alma imkanı kalmayacaktır. Çünkü bu kadar yüksek malpraktis davalarla hekimler korkutulmuştur. Artık Türkiye’de hekimlik yapmak gerçekten imkansız hale gelmiştir ve insanlara kimse niçin yurtdışına gidiyorsunuz diye ağzını açıp bir şey söyleyemez. Türkiye’de insanlar artık mesleğini yapamıyor” açıklamasını yaptı.