[tag] Haberleri |İlkses Gazetesi - Son Dakika [tag] Haberleri

#dokuz eylül

dokuz eylül haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, dokuz eylül haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Prof. Dr. Sözbilir'den korkutan uyarı! Haber

Prof. Dr. Sözbilir'den korkutan uyarı!

Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Hasan Sözbilir, 6 Şubat 04.17'de 7.7 büyüklüğündeki Pazarcık ile 9 saat sonra meydana gelen Elbistan merkezli depremlerin ardından 20 Şubat'ta Defne merkezli 6.4 büyüklüğünde bir ana şok daha yaşandığını anımsattı Ana şokların ardından 15 bini aşan artçı şokların bölgeyi belirli aralıklarla sürekli sarstığını belirten Sözbilir, "Arazideki gözlemlerimiz ve sismolojik veriler birlikte değerlendirildiğinde, artçı şok niteliğindeki bazı depremlerin 'Savrun Fayı' adı verilen fayın kuzey segmenti üzerinde yoğunlaştığını görüyoruz." şeklinde konuştu. DEPREM ÜRETEREK KIRILMAYA BAŞLADI Savrun Fayı'na ilişkin bilgi veren Sözbilir, şunları kaydetti: "Savrun Fayı ikinci ana şokta kırılan Çardak Fayı'nın doğu ucundan başlar, Göksun güneyinden geçerek Kadirli ilçesine kadar uzanır. Fay, 20 km ve 40 km uzunluğundaki 2 fay segmentinden yapılıdır. 6 Şubat tarihindeki ana şoklardan sonra Göksun tarafında önemli oranda stres birikimi nedeniyle, Savrun Fayı'nın kuzeydeki segmenti üzerinde 4.9'a varan büyüklükte çok sayıda deprem olmaktadır. Normal şartlarda 20 km uzunluğundaki bir fay segmenti 6.2 büyüklügüne varan deprem üretebilir. Benzer şekilde daha güneydeki 40 km uzunlugundaki fay segmenti ise 7.0 büyüklüğüne varan depremler üretebilir. Fakat şimdiye kadar güneydeki fay segmentinin tetiklendiğine dair sismolojik bir veri bulunmamaktadır. Bununla beraber Savrun Fayı'nın 20 km uzunluğundaki kuzey segmenti tetiklenmiş olup, 1,5 ay içinde 4'ün üzerinde çok sayıda deprem üretmiştir. Bu durumda normal koşullarda 6.2 büyüklüğünde deprem üretme potansiyeli olan Savrun Fayı'nın kuzey segmentinin 4 ve üstü çok sayıda deprem üreterek kırılmaya başladığını söyleyebiliriz." Sözbilir, "Şimdiye kadar ana şok niteliğinde 15 günde kırılan Amanos, Narlı, Pazarcık, Erkenek, Doğanşehir, Çardak, Antakya fayına 8'inci fay olarak Savrun Fayı'nın da eklendiği anlaşılmaktadır. Bu da bölgedeki fay tetiklenme mekanizmasının devam ettiğini göstermesi açısından çok önemli bir gözlem olarak değerlendirilebilir." diye konuştu. İHA

Dokuz Eylül yeni deprem raporu çıkarttı Haber

Dokuz Eylül yeni deprem raporu çıkarttı

Kahramanmaraş ve Hatay merkezli gerçekleşen depremlerin ardından birçok alanda çeşitli bilimsel araştırmalar yürüten Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ), depremlere yönelik geniş çerçeveli bir rapor daha yayımladı. DEÜ’lü uzmanlar raporda, depremlere ait saha gözlemleri, sismolojik ve jeodezik veriler ile oluşan bina hasarlarına ilişkin bulgu ve değerlendirmelere yer verdi. Depremden etkilenen illerde 9 binden fazla bina incelenerek oluşturulan raporda, genellikle 2000 yılı öncesi binaların yıkıldığına dikkat çekildi. Türkiye’nin deprem araştırmalarındaki saygın yükseköğretim kurumlarından Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ), Kahramanmaraş merkezli 7.7 ve 7.6 ile Hatay merkezli 6.4 büyüklüğündeki depremlere yönelik yeni bir deprem raporu yayımladı. DEÜ Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği, Jeofizik Mühendisliği ve Jeoloji Mühendisliği bölümleri ile Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi (DEÜ-DAUM) bilim insanları tarafından hazırlanan 72 sayfalık raporda, depremlere ait saha gözlemleri, sismolojik ve jeodezik veriler ile oluşan bina hasarlarına ilişkin bulgu ve değerlendirmelere yer verildi. Çalışmalara hız verildi DEÜ Rektörü Prof. Dr. Nükhet Hotar’ın talimatıyla hız verilen deprem araştırmalarının bir parçası olarak dört bölümden oluşan raporun ilk bölümünde “Jeolojik-Jeomorfolojik Arazi Gözlemleri”, ikinci bölümde “Jeofizik ve Jeodezik Ön Değerlendirme Sonuçları”, üçüncü bölümde “Bina Hasarları Ön Değerlendirmesi” ve son bölümde “Sonuçlar ve Değerlendirmeler” yer aldı. “Raporumuz güvenli kentlere vesile olacak” Raporla ilgili değerlendirmede bulunan Rektör Hotar, “Deprem felaketinden etkilenen bölgelerdeki yapı stokunun durumunu tespit etmek amacıyla DEÜ Rektörlüğü olarak bir çalışma başlattık. Bu noktada bölgeye giden üniversitemizin ilgili alanlarında görevli bilim insanlarından oluşan ekiplerimiz, saha çalışmaları yürüterek 9 binden fazla binayı incelediler. Ekiplerimizin elde ettikleri bulgulara göre ilgili kişi ve kurumlara rehberlik edeceğini düşündüğümüz bir rapor oluşturuldu” dedi. Yapılan tespitlerin orta ve uzun vadede Türkiye Ulusal Risk Kalkanı Modeline referans sağlayacağına inandıklarını kaydeden Rektör Hotar, “Cumhurbaşkanımızın önderliğinde ülke çapında başlatılan çalışmaların, daha güvenli kentlerin ve yapıların oluşmasına vesile olacağına inanıyoruz. Bu noktada raporumuzun deprem ve afete hazırlık politikalarıyla ilgili çalışmalara katkı sağlayacağına inanıyoruz” şeklinde konuştu. 9 bin bina incelendi Raporda, DEÜ Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü öğretim üyeleri tarafından oluşturulan saha inceleme ve gözlem ekibinin Kahramanmaraş, Adıyaman, Malatya ve Gaziantep illerinde yaklaşık 9 bin binada inceleme yaptığına dikkat çekildi. Binalardaki gözlem ve tespitler sonucunda maddeler halinde sonuç paylaşan DEÜ’lü bilim insanları, hasarlı ve göçen binaların genellikle 2000 yılı öncesi yapıldığına dikkat çekti. Raporda şu ifadeler yer aldı: “Hasarlı ve göçen binalar genellikle deprem yükleri altında sıvılaşabilen zemin üzerinde yer almakta ve temel sistemlerinde yetersizlik bulunmaktadır. Bu binalarda beton ve donatı malzeme kalitesi ile işçilik son derece yetersizdir.” Yumuşak kat vurgusu Depremlerde binaların çökmesinde etkin rolü gözlemlenen “yumuşak kat” düzensizliğine de vurgu yapılan raporda, “Hasarlı ve göçen çoğu binanın zemin katında çeşitli dükkanlar yer almakta olup, yumuşak kat düzensizliği bulunmaktadır. Hasarlı ve göçen bazı binalarda çekme kat bulunması nedeni ile rijitlik düzensizliği bulunmaktadır. Kolon kiriş birleşim bölgelerinde etriye sıklaştırması yapılmamış binalarda hasarın bu bölgede yoğunlaştığı ve yapının ağır hasar almasına neden olduğu hatta çoğu zaman yapının tamamen göçmesine neden olduğu görülmüştür” ifadeleri yer aldı. DEÜ’nün bölgedeki incelemelerinin sonucunda, deprem yönetmeliklerine uygun olarak inşa edilen, beton ve donatı kalitesinin yeterli olduğu binalarda ise önemli hasar oluşmadığına dikkat çekildi. İskenderun merkezi zayıf zemin niteliğinde DEÜ’lü uzmanlar, mikrotremor ve SPAC çalışmalarından elde edilen ilk jeofizik bulguları değerlendirdiklerinde, İskenderun kent merkezi ve kıyı kesiminin zemin hakim titreşim periyodu değerlerinin yüksek olduğu ve zayıf zemin niteliğinde olduğunu belirledi. Raporda, çalışma alanında elde edilen düşük VS30 hız değerlerinin de bunu desteklediğinin gözlemlendiğine vurgu yapıldı. Hatay depremi sismik kaynağı oluşturdu Raporda, Dünya’nın kara kısmında son yüzyılda meydana gelmiş en büyük depremlerden biri olarak değerlendirilen Kahramanmaraş depremlerinde, ilk ana şok sırasında üç fayın birden (Amanos, Pazarcık ve Erkenek fayı); ikinci ana şokta ise Çardak ve Doğanşehir faylarının birlikte kırıldığına dikkat çekildi. 20 Şubat tarihindeki Hatay Defne depreminde ise Antakya Fayı’nın kuzey segmentinin, depremin sismik kaynağını oluşturduğu ifade edildi. Küresel Konum Belirleme Sistemi (GNSS) verilerinden elde edilen bölgeye yönelik sonuçların da değerlendirildiği raporda, “GNSS verilerinden elde edilen sonuçlar göz önüne alındığında Kahramanmaraş, Hatay, Osmaniye, Malatya, Elazığ’daki GNSS istasyonları güneybatıya doğru, Kahramanmaraş Ekinözü, Adana Feke, Adana Tufanbeyli’deki istasyonlar kuzeybatıya doğru, Gaziantep ve Kilis’teki istasyonlar kuzeydoğuya doğru Adıyaman’daki istasyon ise güneydoğuya doğru hareket etmiştir” ifadelerine yer verildi. GNSS istasyonlarında depremin etkisiyle kalıcı deformasyon oluştuğu belirtilen raporda, “Bir başka ifadeyle, depremin etkisinin ortadan kalkmasıyla hareket eden noktalar ilk konumlarına geri dönmemiş; bölge kalıcı deformasyona uğramıştır. 6 Şubat 2023’de meydana gelen 7.7 ve 7.6 depremlerinin, GNSS zaman serilerindeki değişimlerin gözlemlenmesiyle geniş bir bölgede etkili olduğu ortaya konmuştur” açıklamalarında bulunuldu. Deprem riski Raporda, belli bölgelerdeki deprem risklerine de dikkat çekilerek, “Coulomb gerilimi diyagramının kırmızı renkli bölgelerine karşılık gelen kuzeybatıda Sivas ve çevresi, kuzeydoğuda Malatya ve çevresi, güneydoğuda Gaziantep’in güneyi ve Suriye, güneybatıda Hatay ve çevresi, batıda ise Aksaray’a kadar gerilim artımının olması nedeniyle deprem riskini yüksek olduğu söylenebilir” denildi. Büyük yıkıma neden olan depremlerin hemen ardından DEÜ’nün tüm birimleriyle yaraları sarmaya başladığına ve depremlere yönelik bilimsel araştırmalar gerçekleştirdiğini kaydeden DEÜ Rektörü Prof. Dr. Nükhet Hotar, deprem bölgesindeki arazi çalışmaları ve deprem tahlillerinin devam ettiğini, oluşacak yeni sonuçların rapora ekleneceğini belirtti. İHA

Dokuz Eylül’den engelsiz topluma örnek proje Haber

Dokuz Eylül’den engelsiz topluma örnek proje

Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Fakültesi koordinesinde, özel gereksinimli bireylerin aile fertlerinin yaşam kalitesini artırmayı hedefleyen “Mutlu Ebeveyn Mutlu Çocuk için Mesafeleri Aşıyoruz” adlı proje, bilimsel ve klinik deneyimli fizyoterapistler eşliğinde evde egzersiz yapma fırsatı sunacak. Türkiye’nin köklü yükseköğretim kurumlarından Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ), Kiraz Belediyesi ve Kiraz Kaymakamlığı iş birliğinde anlamlı bir sosyal sorumluluk projesini daha hayata geçirdi. Üniversitenin Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Fakültesi koordinesinde, özel gereksinimli bireylerin aile fertlerinin yaşam kalitesini artırmayı hedefleyen “Mutlu Ebeveyn Mutlu Çocuk için Mesafeleri Aşıyoruz” adlı proje, bilimsel ve klinik deneyimli fizyoterapistler eşliğinde evde egzersiz yapma fırsatı sunacak. Kiraz’daki DEÜ Veteriner Fakültesi Konferans Salonunda gerçekleşen proje tanıtım toplantısına; DEÜ Rektörü Prof. Dr. Nükhet Hotar, Kiraz Kaymakamı Onur Titiz, Kiraz Belediye Başkanı Saliha Özçınar Kutlu, DEÜ akademik ve idari kadrosu ile aileler katıldı. Dokuz Eylül Üniversitesi’nin eğitim-öğretim ve araştırma-geliştirme faaliyetlerinin yanı sıra toplumsal hizmet görevini de aksatmadan yürüttüğünü hatırlatan Rektör Hotar, “Projeye katkı sunan yerel yönetimler aracılığıyla, özel gereksinimli çocukların ebeveynlerine ulaşarak; katılımcılara ön bilgilendirmeyi bugünkü programımızda yapmış bulunmaktayız. Bu aşamada katılımcılara seminer yoluyla projenin amacı hakkında bilgilendirme yapılarak, egzersiz videolarını izleyebilecekleri tabletlerin dağıtımı sağlandı. Hedefimiz, ebeveynlerin kas-iskelet sistemi ağrılarını azaltmak ve yaşam kalitelerini artırarak, ebeveyn ve çocukları daha mutlu kılmak” dedi. Proje yaygınlaştırılacak Projenin çevrim içi görüşmeler ve bilgilendirme faaliyetleri ile yaygınlaştırılacağını ifade eden Rektör Hotar, “Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Fakültemizin projeye gösterdiği hassasiyet ve çalışmaları için öncelikle fakülte mensuplarımıza teşekkür ediyorum. Hepimiz engelleri kaldırma noktasında elimizden geleni yapıyoruz. Bunu yaparken ailelerimizin de hayatlarını kolaylaştırmak, güçlerine güç katmak için projeler geliştiriyoruz. Çalışmamız burada örnek bir grup üzerinde olacak; ancak projeyi yaygınlaştırmayı hedefliyoruz. Hocalarımızın gönüllülüğü ile de birleşince bugün bu güzel manzara ortaya çıktı” diye konuştu. Kiraz Belediye Başkanı Saliha Özçınar Kutlu, “İzmir’in bir ucunda bulunan ilçemize, İzmir’in ilk ve tek veteriner fakültesini kazandıran Rektör Prof. Dr. Nükhet Hotar’a öncelikle teşekkür etmek istiyorum. Kiraz Belediyesi olarak, bu anlamlı sosyal sorumluluk projesinin bir paydaşı olmaktan mutluluk duyuyoruz. Çalışmanın yaygınlaştırılması için bizler de üzerimize düşeni yapmaya devam edeceğiz” ifadesinde bulundu. Kiraz Kaymakamı Onur Titiz ise projeye destek vermekten memnuniyet duyduklarını söyleyerek, “Projenin hayata geçirilmesinde emeklerinden dolayı Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörlüğüne ve Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Fakültesi hocalarına çok teşekkür ediyorum” dedi. Topluma hizmet Toplantıya katılan DEÜ Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Fakültesi Dekanı V. Prof. Dr. Sevgi Özalevli ise şunları kaydetti: “Yükseköğretim kurumu olan üniversitelerin, eğitim verme, bilgi üretme dışında en önemli görevlerinden biri de bilimsel yaklaşımlar ışığında toplum hizmeti sağlamasıdır. 30 yıllık bilimsel ve klinik deneyimli fizyoterapistlerimiz ile birlikte özel gereksinimli çocuğa sahip ailelerimize evinde egzersiz yapma fırsatı sunduk. Bu bakış açısı ve Rektörümüz Prof. Dr. Nükhet Hotar’ın desteği ile kurguladığımız projemizde, özel gereksinimli çocukların ailelerine hizmet vermeyi amaçladık. İHA

Rektör Hotar’dan hastane  için bağış çağrısı Haber

Rektör Hotar’dan hastane için bağış çağrısı

ÖZKAN PEKÇALIŞKAN Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Aliağa’da temelini 2019 yılında attığı Mesleki ve Çevresel Hastalıklar Hastanesi’nin üniversiteye devri ve süreç ile ilgili bilgilendirme toplantısı düzenledi. Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörlüğü Çatı Restoran’da düzenlenen toplantıda konuşan Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Nükhet Hotar, hastane yatırımı hakkında gelinen son noktayı paylaştı. Prof.Dr. Hotar, çok hızlı şekilde ilerlettiklerini, hastanenin ihaleye çıkma hazırlıklarına başladıklarını ve hedeflerinin hastaneyi 15 ay içerisinde tamamlamak olduğunu belirtti. Prof.Dr. Hotar gelinen son noktada sürecin hızlandırılması adına da hayırseverler, iş insanları ve odalar olmak üzere tüm kurumlara hastaneye bağış yapma çağrısında bulundu. İŞ KAZALARININ GÖRÜLEBİLECEĞİ ALAN Prof.Dr. Hotar, projesinden son gününe kadar meslek hastalıkları hastanesi olarak yapılanmış olan Türkiye’de ilk ve tek hastaneyi hayata geçirmek için uğraştıklarını ifade ederek, “Şu anda bildiğiniz gibi 3 tane daha akredite hastane var. Bunlar adı üstünde akredite hastaneler oldukları için meslek hastalıkları hastanesi Türkiye’de ilk ve tek örneği oluşturacak olmanın heyecanıyla gündemimizi belirledik. Hastanenin yapılandığı yerde de Petkim, Socar gibi şu anda çok büyük işletmelerin olduğu yine organize sanayi bölgelerinin olduğu ve doğal olarak muhtemel iş kazası ve meslek hastalıklarının daha yoğun görüldüğü ve görülebileceği alan. En yakın yer İstanbul, Zonguldak, Ankara gibi yerler. Ama bizim hastanemiz bittiği zaman Allah korusun bunları vermesin ama bunlar da yaşamın birer gerçeği bizim hastanemiz en yakın olarak ihtiyaç sahiplerine hızla destek hizmet etme şansına sahip olacak” dedi. PİLOT BİR HASTANE OLACAK Bir yandan akademik kadrolarını mevcut yapı içinde oluştururken bir yandan da fiziki şartları tamamlamaya çalıştıklarına da değinen Prof.Dr. Hotar, “Fiziki şartları tamamlama noktasında devletimiz bugüne kadar sağolsun istediğimiz her türlü bütçe desteği ve izinleri geldi. Ama biliyorsunuz biz bir kamu kurumuyuz. Bunları kullanmak belli bir sürece tabi. Bu süreci biraz daha hızlandırmka ancak bağışla mümkün. Onun için sizlerin aracılığı ile başta İzmir’deki hayırseverlerimiz, iş insanlarımız ve odalar olmak üzere tüm kurumlarımıza hastanemize bağış yapma çağrısında bulunuyoruz. Biz çok kullanılacak hayati ekipmanların bir listesini hazırladık. O listedeki cihazları alabilirler, inşaatında destek olabilirler yani mevzuatın izin verdiği her konuda bağışla bu mevzuatın hızına hız katabilirler. Biz zaten elimizden geleni yapacağız. Hedefimiz en kısa sürede hem İzmir’imizin hem Türkiye’nin hem de dünyanın örnek göstereceği pilot bir hastaneye sahip olabilmek. Hedefimiz 15 ay içerisinde tamamlamak. Süreci çok hızlı şekilde ilerlettik. İhaleye çıkma hazırlıkları başladı. 15 ay gibi sürede hizmete sunmayı planlıyoruz. Bağışlar olursa süreyi daha da öne çekebiliriz.İnşallah ihtiyaç olmaz ama olduğu zamanda şifa dağıtsın, fayda getirsin dileklerimle tekrar teşekkür ediyorum” diye konuştu.   200 YATAKLI HASTANE Aliağa İlçesi Çaltılıdere Mahallesinde 3 blok 8 kattan oluşacak olan Mesleki ve Çevresel Hastalıklar Hastanesi 52 bin metrekare kapalı alana sahip 200 yataklı olarak  planlandı. Bina oturum alanı  ise 6 bin 200 metrekare.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.