Özel çocukların kalplerine müzikle dokunuyor
KEMAL ÖZKURT/ÖZEL HABER
Yaklaşık 8 yıl önce, hayatının en olumsuz dönemlerini geçirdiğini düşünürken aldığı bir telefonla kendini bambaşka bir hikâyede bulan müzisyen Tuğrul Öztürk, otizmli ve down sendromlu özel gereksinimli çocuklara ders vermeye başladı. Kalbin sesini dinleyerek özel gereksinimli çocuklara ışık olan Öztürk, müziği bir eğitim aracı olarak kullanıyor. Verdiği bu emeğin sonucunda Türkiye'de tek olarak açtığı 'Özel Çocuklar Özel Sanat Akademisi'nde, yüzlerce çocuk hayata yeniden umutla bakıyor.
"AİT OLDUĞUM YERİ BULDUM"
Hayatın anlamını özel çocuklarla tanıştıktan sonra bulduğunu ifade eden Öztürk, "Bizim grubun ses mühendisi, bana özel bir eğitim kurumunda müzik öğretmeni aradığını söyledi. Haberi ilk aldığımda hiç düşünmeden ‘evet’ dedim. Özel çocuklarla ilk temasımda, Türkiye'de çok önemli yeri olan özel eğitim uzmanları da oradaydı. Onlar benim otizmli çocuklarla kurduğum bağı gördü ve daha önce bu işi yapmadığıma çok şaşırdı. Otizmli çocuklarla doğuştan bir bağ kurabildiğimi ve ne iş yapıyorsam bırakıp bu işe yönelmem gerektiğini söylediler. Ben de o çocukların ve ailelerin yaşamlarını gördükten sonra kendime ‘Evet ben ait olduğum yeri buldum ve bu işi yapacağım’ dedim. Mevcut işlerimin tamamını bıraktım ve tüm yaşamımı özel çocuklara göre düzenledim” dedi.
MÜZİKLE GELEN MUCİZELER
İzmir'de, özel gereksinimli çocuklara özel sanat akademisi kurmanın en büyük hayali olduğunu söyleyen Öztürk, bu hayalini 8 yılın ardından gerçekleştirmenin mutluluğunu yaşıyor. Müziği adeta bir tedavi yöntemi olarak kullanan ve özel çocuklarda ciddi gelişimler gördüğünü belirten Öztürk, "Çok ciddi eğitimcilerin seminerlerine katılarak sadece onları izledim. Derslerin ardından bu tedavi yöntemlerini nasıl müzikle harmanlarım diye düşündüm. Müziği burada sadece bir eğitim aracı olarak kullanıyorum. Müziği kullanarak onların yaşamlarını nasıl daha huzurlu ve kaliteli hale getiririmin peşindeyim. Uygun yöntem ve teknikleri kullanarak; dil gelişimi, dinleme, etkileşim, dikkat ve odaklanma konusunda ciddi ilerleme yaşadıklarını gördüm. Gerçekten mucizelere tanık oluyorum ve ailelerden aldığım geri dönüşler beni çok mutlu ediyor" ifadelerini kullandı.
"KALPTEN YAKLAŞIRSAK İMKANSIZ DİYE BİR ŞEY KALMIYOR”
Birbirinden farklı onlarca enstrümanın bulunduğu akademide her kare özel gereksinimli çocuklara özel dizayn edildi. Akademide bulunan her şeyin bir anlamı olduğunu dile getiren Öztürk, "Burada 40'ın üzerinde özel çocuğumuz var. Ne yazık ki özel çocuklarımızın özgüvenleri kırılmış durumda. Hata yapmaktan korkuyorlar, çünkü sürekli olarak düzeltiliyorlar. Burada önce çocuklarla bağ kuruyoruz. O çocuk bizi dünyasına almalı. Çocuklarımızı sadece özel günlerde veya haftalarda hatırlamamak gerekiyor. Kalbimizi dinleyerek onlarla temas kurmalıyız. O zaman gerçekten özel çocuklarımız size kollarını açıyor. Onlara kalpten yaklaşırsak imkânsız diye bir şey kalmıyor" diye konuştu.
"HER ÇOCUĞA AYRI BİR HEYECANLA SIFIRDAN YAKLAŞIYORUZ"
Akademinin psikoloğu ve müzik eğitmeni Latife Özge Özgündüz Çocuklarla müzik eğitiminde, çocuğun dili olan oyunun öneminden bahsetti. Oyun terapiyle, çocuğun duygularını, düşüncelerini ifade etmesine yardımcı olarak müzik eğitimine entegre etmeye çalıştıklarını söyleyen Özgündüz, " Çocuğun ilgisi hangi oyuncaktaysa, doğaçlama olarak oyuncağı şarkılara uyarlayarak, çocuğun dikkatini ve odağını müziğe aktarmaya çalışıyoruz. Böylelikle çocukların keyif alarak, kendisini ifade etmesine de alan açarak müzik öğrenmelerini sağlıyoruz. Buradaki her çocuğu bireysel olarak tanıyıp koşulsuz kabul ediyoruz. Her çocuğa ayrı bir heyecanla sıfırdan yaklaşıyoruz. Bazı çocuklarla ilk temasım müzikle, bazı çocuklarla dansla, oyun çağı çocuklarla oyunla oluyor. Tamamen özel çocuğun hangisine daha çok ilgisi varsa, çocukla güven ilişki kurarken onu aracı kullanıyoruz. Otizmin en büyük sorunu etkileşim olduğu için çocuklarımız, enstrümanlarla kendilerini daha çok dışa vurabiliyor. Müzikle birlikte kendine zarar verme davranışları azalıyor, sosyal ilişkileri gelişiyor, dil becerileri gelişiyor. Özel çocuklar için müzik iyileştirici ve tedavi edici çok önemli bir araç bu ay, Otizm Farkındalık Ayı. Bu özel çocuklarımızı sadece bu günlerde değil her zaman farkında olmalıyız. Dışlayıp görmezden gelerek değil, onları da aramıza alarak yüzlerindeki gülümsemeye sebep olabiliriz" diyerek duygularını dile getirdi.
"HER ÇOCUK ÖZELDİR, BEN DE BURADAYIM"
Akademinin en özel çocuklarından biri olan 9 yaşındaki Çağrı Berk Öztaş, burada gösterdiği büyük gelişimle tüm özel çocuklara umut oluyor. Çağrı Berk artık kendini ifade edebiliyor, şarkılar söylüyor ve dans ediyor. Çağrı Berk’in insanlara verdiği mesaj ise "Her çocuk özeldir, ben de buradayım" oldu. Çağrı Berk'in anneannesi Emine Vardar ise "Torunum müzikle tanıştıktan sonra ciddi gelişim gösterdi. İlk başlarda sadece kelimeleri söyleyebiliyordu. Sonra cümle kurmaya başladı ve dili tamamen çözüldü. Eskiden kendini ifade edemediği için sürekli bana bağımlıydı. Hırçınlaşıp kendisine ve çevresine zarar veriyordu. Bunların hepsi geçti. Artık şarkılar söylüyor. Söylemeyi en sevdiği şarkı ise Yağmur Ol Gel” dedi.