Oyunlar çocukların zihinsel ve ahlaki gelişiminde olumlu katkı sunuyor
Geçmişten günümüze çocuğun gelişiminde oyunun önemli bir yeri olduğunu, eğitimden felsefeye pek çok alanda ele alınıp tartışıldığını belirten İstanbul Atlas Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Psikoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Telat Gül Şendil, “Oyunun çocuğun gelişimindeki önemine değinmeden önce çocuk için oyun nedir sorusunun cevabına bakmak gerekir. Oyun çeşitli şekillerde tanımlanmıştır: ‘Oyun, çocuğun daha sonra yapacağı ciddi şeylerin provasıdır (Aristotales)’; ‘Oyun, çocukların en gerçek uğraşılarıdır (Montaigne)’; ‘Oyun, çocuğun işidir (Montessori)’; ‘Oyun, belirli bir sonuca varma amacı olmadan yapılan, haz ve mutluluk veren faaliyetlerdir (Dewey)’. Tanımlardan da anlaşılacağı gibi içerik ve çeşitleri değişse de insanlık tarihinin en başından günümüze kadar oyun hep olmuştur ve olmaya devam edecektir” diye konuştu.
Beyninde sinir ağları kurmasını sağlıyor
Çocuğun oyunla geliştiğini ve dünyayı tanıdığını kaydeden Prof. Dr. Telat Gül Şendil, “Çocuk oyunla birlikte zihinsel, fiziksel, duygusal, sosyal ve ahlaki yönden sürekli gelişir. Zihinsel gelişimine katkısı açısından bakacak olursak, çocuğun maruz kaldığı çeşitli uyaranlar, öğrendiği yeni kavramlar, deneyimler ve bunlar arasında kurduğu bağlar, onun beyninde yeni sinir ağları kurmasına ve giderek bu kapasitesinin gelişmesine yol açar” dedi.
Yeni çözüm üretebilme becerisi kazandırıyor
Oyun oynamanın çocuğun üretkenliğini geliştirmede önemli katkıları olduğunu ifade eden Prof. Dr. Telat Gül Şendil, “Farklı durumlara yeni bakış açıları geliştirme; yeni çözümler üretebilme ve dil becerilerinin gelişmesinin yanı sıra oyunun en önemli bilişsel işlevlerinden biri de üretkenliği harekete geçirmesidir. Tabii hemen hatırlatmak gereken bir konu da oyunun çocuklara sağlayacağı bu işlevlerin her zaman otomatik olmayacağıdır” ifadelerini kullandı.
Oyun ve oyuncak seçimine dikkat edilmeli
Oyun ve oyuncak seçiminin önemli olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Telat Gül Şendil, “Çocuklara, yaşına uygun olmayan ve merak duygusunu harekete geçirmeyen oyun ve oyuncakların sunumu ya da onlara yeteri kadar özgürlük tanımayan, oyunlarında onları sürekli şekillendiren, eleştiren yetişkinlerin varlığı, onları günlük yaşamlarından, sorumluluklarından koparacaktır. Dikkatlerini yoğunlaştırmalarını engelleyecek düzeyde bir oyun ortamında olmaları olumsuz bir etkiye de yol açabilir” uyarısında bulundu.
Oyun oynarken çeşitli duygular deneyimleniyor
Oyunun çocuğun duygularını düzenleme becerisi geliştirmesinde de önemli olduğunu belirten Prof. Dr. Telat Gül Şendil, şunları söyledi:
“Çocuk oyun oynarken girdiği çeşitli roller sırasında ya da karşılaştığı farklı durumlarda bir yandan içinde yaşadığı toplumun değer yargılarını, olumlanan/olumsuzlanan davranışları fark eder bir yandan da diğerlerinin duygu ve düşüncelerini anlar ve aynı zamanda kendisi de çeşitli duyguları deneyimler. Bu duygular mutluluk, sevinç, keyif, gururlanma, kendine güven gibi olumlu olabilir ya da korku, kaygı, öfke, aşağılık duygusu gibi olumsuz duygular da ortaya çıkabilir. Önce duyguları tanıma daha sonra ise rahatsızlık verici duygularla baş etmeyi öğrenme oyun sürecinde olur. Dolayısıyla çocuk bu sayede duygularını düzenleme becerisini geliştirir.”
Güvenli oyun gruplarında yaşıtları ile bir araya geliyorlar
Özellikle şehirde büyüyen çocuklar için güvenli oyun gruplarının çocukların yaşıtları ile bir araya gelmesi açısından imkân sağladığını kaydeden Prof. Dr. Telat Gül Şendil, “Oyun için uygun fiziksel ve sosyal ortamlara ihtiyaç duyulurken ne yazık ki giderek bozulan şehir ortamları çocuklar için risk oluşturmaktadır. Buna önlem olarak ortaya çıkan bir yaklaşım, çocukları akranlarıyla bir araya getirmeyi ve onlar için uygun oyun ortamları sağlamayı hedefleyen oyun gruplarıdır. Her yaş grubunda çocuklar için düzenlenen oyun gruplarında, bir yandan çocuklar yaşıtları ile bir araya getirilmekte bir yandan da onlara yaşlarına uygun güvenli ve çeşitli oyun ortamları sunulmaktadır. Her yaştan çocuklar için oyun grupları mevcuttur” şeklinde konuştu.
6-12 aylıktan itibaren oyun gruplarına başlanabilir
Prof. Dr. Telat Gül Şendil, sözlerini şöyle tamamladı:
“Ev ortamlarında özellikle yaşıtlarıyla karşılaşma şansı olmayan, yalnız büyüyen çocuklar için oyun gruplarına yaklaşık 6-12 aylıktan itibaren başlanabilir. Bu kadar küçük yaşlarda oyun gruplarına katılım doğal olarak ebeveyn desteği ile yürütülür. Oyun gruplarının en önemli işlevi, yeteri kadar oyun, oyun arkadaşı ve oyuncak fırsatı olmayan çocukları bir araya getirerek onların fiziksel, zihinsel, duygusal ve sosyal gelişimlerine katkı sağlamaktır.”