[tag] Haberleri |İlkses Gazetesi - Son Dakika [tag] Haberleri

#EGSD

EGSD haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, EGSD haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

''Tekstil sektörü derin bir krizin kapısında'' Haber

''Tekstil sektörü derin bir krizin kapısında''

Ege Giyim Sanayicileri Derneği (EGSD) Yönetim Kurulu Başkanı Hayati Ertuğrul, tekstil ve hazır giyim sektörünün derin bir krizin kapısında olduğunu söyledi. Destek verilmediği takdirde Türkiye’nin en önemli ihracat kalemlerinden olan tekstil ve hazır giyim ihracatında gerileme ve istihdam kaybının kaçınılmaz olduğunu vurgulayan EGSD Başkanı Ertuğrul, “’Maliyet artışları, alım gücündeki azalış, talepte yaşanan düşüş, öngörülemeyen döviz kurları, yüksek enflasyon sektörümüzü derinden etkiledi. Sektör acil destek paketi bekliyor” dedi. ÜRETİM MALİYETLERİNDE YÜZDE 50 ARTIŞ EGSD Başkanı Ertuğrul, rakip ülkelere göre Türkiye’nin üretim maliyetlerinin yüzde 50 civarında arttığını ifade ederek, bu durumun üretim rekabet güçlerini yüzde 70 gerilettiğini belirtti. Bunun üzerine yüzde 20 seviyesindeki talep düşüşünün sektörü krizle karşı karşıya getirdiğine dikkat çeken Ertuğrul, “Bünyesinde 2 milyona yakın işçiyi istihdam eden sektörümüz maalesef son bir yıl içerisinde 150 binin üzerinde istihdam kaybı yaşadı. Önümüzdeki günlerde bu rakam katlanarak devam edecek gibi görünüyor. Özellikle Hindistan, Bangladeş, Vietnam gibi düşük maliyetli ülkeler, alım gruplarının gözdesi haline geldi” dedi.  KATMA DEĞERLİ ÜRETİM Sektörlerinde işçilik maliyetinin, yan gelirleri de eklediklerinde, 600 doların üzerinde bir rakama ulaştığına dikkat çeken Ertuğrul, “Rekabetçi ülkelerdeki rakam ise 250-300 dolar civarında. Elbette ülkemizdeki enflasyon sebebiyle işçilik ücretlerinin artması kaçınılmaz ve olması gereken bir durum ancak aynı oranda bir karlılık söz konusu olmayınca sektörde gerileme kaçınılmaz oluyor. Bu kısır döngüden kurtulmanın yolu katma değerli üretimden geçiyor”’ dedi. ''UZUN VADELİ FİNANSMANA İHTİYAÇ VAR'' Katma değerli üretim için dönüş sürecine giren sektörün desteğe ihtiyacı olduğunu söyleyen Ertuğrul, sözlerini şöyle tamamladı: “Bu dönüşüm sürecinin bir yıldan fazla devam edeceğini öngörülmektedir. Bu koşullarda firmaların ayakta kalabilmesi için uzun vadeli ve düşük maliyetli finansmana ihtiyaç var. Aksi takdirde büyük ölçüde ihracat ve istihdam kaybı yaşayacağız” HABER MERKEZİ

İzmir İş Dünyası’ndan 23 Nisan kutlaması Haber

İzmir İş Dünyası’ndan 23 Nisan kutlaması

Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ü saygı, minnet ve sevgiyle anan STK Başkanları, çocuklara armağan edilen bu bayramın anlamına işaret ederek geleceğe umutla bakmaya ve Türkiye Cumhuriyeti’ni yüceltmek için çalışmaya devam edeceklerini söylediler.   BASİFED YÖNETİM KURULU BAŞKANI MEHMET ALİ KASALI: ÇOCUKLAR AYDINLIK YARINLARA ÖNCÜLÜK EDECEKLER”  Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerinin atıldığı ve millet egemenliğinin ilan edildiği 23 Nisan 1920 tarihimizin dönüm noktalarından biridir. Mustafa Kemal Atatürk’ün liderliğinde bağımsızlığını kazanan Türkiye, 103 yılda her alanda büyük kazanımlar elde etmiş, gerçekleştirdiği atılımlarla büyük başarılarla ulaşmıştır. Çocuklarımızın yurt sevgisine ve çalışkanlığına olan güçlü inancıyla TBMM’nin açıldığı bu günü çocuklara armağan eden Atatürk, geleceği öngörebilen nadir liderlerden biridir. Evlatlarımızın önemli sorumluluklar üstlenerek ülkemizin aydınlık yarınlara ulaşmasına öncülük edeceklerine yürekten inanıyorum. Bu duygularla Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü Kurtuluş Savaşı Kahramanlarını bize bu vatanı armağan eden tüm şehit ve gazilerimizi bir kez daha rahmet, şükran ve minnetle anıyorum. GİFED YÖNETİM KURULU BAŞKANI HURİYE SERTER: “ÇOCUKLAR GELECEĞİMİZİN TEMİNATIDIR” İstiklal Harbimizin karargâhı aynı zamanda bağımsızlığımızın sembolü olan Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışının 103. Yıldönümünü kutlamanın sevincini, heyecanını ve coşkusunu yaşıyoruz. 23 Nisan 1920 sadece TBMM'nin açılış tarihi değil, vatanımızın dört bir tarafının işgal edildiği, milletimizin yok olmanın eşiğine geldiği hayati bir dönemde, Türk Milletinin yeniden dirilişinin, şahlanışının timsali, aynı zamanda millet egemenliğine dayanan demokrasinin ve Cumhuriyet'in temellerinin atıldığı gündür.  “Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir” şiarıyla Kurtuluş Savaşını başlatan aziz milletimiz, tüm imkansızlıklara rağmen, ayağına pranga vurulmasına izin vermemiş, o çetin mücadeleyi zaferle neticelendirmiştir.  Gazi Mustafa Kemal’in 23 Nisan’ı “Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı” olarak çocuklara hediye etmesi, şanlı bir maziye sahip milletimizin mirasçısı çocuklarımızın, geleceğe güvenle bakabilmemizin en güçlü teminatı olmasındandır.  Çocuklarımıza düşen görev, bilime ve gelişen teknolojilere açık, okuyan, sorgulayan, araştıran ve bunlarla birlikte düşünen ve düşündüklerini düzgün bir şekilde ifade edebilen, dürüst, çalışkan ve başarılı fertler olmaktır.  Bu dileklerle; Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ve Kurtuluş Savaşı’nın tüm kahramanlarını rahmet, minnet ve şükranla anıyor, tüm çocuklarımızın, tüm dünya çocuklarının bu müstesna bayramını gönülden tebrik ediyorum. İZSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HASAN KÜÇÜKKURT: “CUMHURİYETİN TEMELİNİN ATILDIĞI GÜN” Bu özel günde, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılışının 103. yıldönümünü ve Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nı kutlarken, tarihimizin önemli bir dönüm noktasını anıyoruz. 23 Nisan 1920, milletimizin egemenlik hakkını resmen ilan ettiği, demokrasinin ve Cumhuriyetin temel taşlarının atıldığı bir gündür. Bugün, aynı zamanda çocuklarımızın bayramıdır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün "Küçük hanımlar, küçük beyler! Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı ve ikbal ışığısınız. Memleketi asıl ışığa boğacak olan sizsiniz. Kendinizin ne kadar önemli, değerli olduğunuzu düşünerek ona göre çalışınız. Sizlerden çok şey bekliyoruz” sözleriyle çocuklara verdiği önemi ve gelecek kuşaklara olan umudu işaret etmiştir. Geleceğimizin teminatı olan çocuklarımıza, sevgi, saygı ve eşitlik değerlerini aşılayarak, onları çağdaş ve ileri bir Türkiye için hazırlamak en büyük sorumluluğumuzdur. Onların eğitimine ve refahına verdiğimiz önem, ülkemizin geleceğine yatırım yapmaktır. Bu anlamlı günde, sevgi, kardeşlik ve hoşgörü duygularıyla dolu bir bayram coşkusu içinde olmamız dileğiyle, tüm çocukların 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nı en içten dileklerimizle kutluyoruz. İZİKAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI BETÜL SEZGİN: “23 NİSAN EGEMENLİĞİN HALKA VERİLDİĞİ GÜNDÜR” 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, Türkiye Cumhuriyeti için bir dönüm noktasıdır. Bu tarih, Türkiye Cumhuriyeti'nin temellerinin atıldığı, demokrasinin ve egemenliğin halka ait olduğunun ilan edildiği anlamlı bir gündür. 23 Nisan aynı zamanda çocuklarımıza armağan edilmiş bir bayramdır. Atatürk, çocuklara olan güvenini vurgulamış ve onlara geleceğin liderleri olarak güçlü bir inançla bakmıştır. Çocuklarımız, ülkemizin geleceğidir ve onlara en iyi eğitimi sağlayarak, onların potansiyellerini ortaya çıkarmak ve onları milli değerlere sahip çıkan bireyler olarak yetiştirmek, hepimizin ortak görevidir. Bu anlamlı günde, tarihimizin kahramanları olan şehitlerimizi ve gazilerimizi bir kez daha rahmet, minnet ve şükranla anıyoruz. Onların vatan için gösterdikleri fedakarlıklar, Türk milletinin bağımsızlık ve güvenliği için gösterdikleri azim ve cesaret her zaman hatırlanacaktır. Bugün aynı zamanda, Türkiye Cumhuriyeti'nin kazanımlarını kutlama ve daha da ileriye taşıma fırsatıdır. Özellikle biz kadınlar Türkiye Cumhuriyeti’ne çok şey borçluyuz. Birlik ve beraberlik içinde, demokratik değerlere ve laikliğe sahip çıkarak, Türkiye'nin daha güçlü, daha müreffeh ve daha adil bir gelecek inşa etme kararlılığını taşıyoruz. Bu vesileyle 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nı bir kez daha kutluyorum. EGİKAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI ŞAHİKA AŞKINER: “TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN AYAK SESLERİ DÜNYAYA DUYURULDU” 23 Nisan 1920 halk iradesini temsil eden Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açıldığı gündür. Cumhuriyetimizin en önemli yapı taşı olan “Hakimiyet Kayıtsız Şartsız Milletindir” sözünün vücut bulduğu TBMM, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde çok zor şartlarda, büyük özveri ve emekle oluşturulmuştur. Milli mücadele şartlarında dahi hedeflediği demokratik cumhuriyet yolunda yürümekten vazgeçmeyen Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, o şartlar altında TBMM’yi toplayarak Türkiye Cumhuriyeti’nin ayak seslerini tüm dünyaya duyurmuştur. Bu kutlu günü tüm dünya çocuklarına armağan eden Atatürk, bu anlamda dünya çocuklarına bayram hediye eden ilk ve tek önder olarak dünya sahnesinde bir kez daha yer edinmiştir. Çocuklarımıza özgür, bağımsız, laik ve demokratik bir cumhuriyet bırakmak, onlara cumhuriyetimizin faziletlerini öğretmek, göstermek ve hatırlatmak da hepimizin görevidir. Bu ülkeyi ve TBMM’ni bizlere emanet eden  başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını, rahmet  ve minnetle anıyorum. Bu duygu ve düşüncelerimle tüm ulusumuzun ve çocuklarımızın 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nı en içten dileklerimle kutluyorum. İZMİR YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLER ODASI BAŞKANI YAŞAR ZENGİN: “ATATÜRK ÇOCUKLARA BAYRAM ARMAĞAN EDEN TEK LİDER” Egemenliğin kayıtsız ve şartsız olarak millete devredildiği, bağımsızlığımızın ve milli iradenin hâkimiyetinin tüm dünyaya ilan edildiği Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin kuruluşunun 103’inci yıl dönümünü ve 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı büyük bir gurur ve sevinçle kutluyoruz. Dünyada çocuklarına bayram armağan eden ve bu bayramı bütün dünya ile paylaşan ilk ve tek ülke olduğumuzu ifade ederek yarınlarımızın teminatı olan çocuklarımızın 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını kutluyor, tüm dünya çocuklarına barış ve mutluluk getirmesi temenni ediyorum. Bu vesileyle, 23 Nisan'ı armağan eden Cumhuriyetimizin ve Türkiye Büyük Millet Meclisimizin Kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, silah arkadaşlarını, aziz şehitlerimizi ve gazilerimizi, büyük bir minnet ve şükranla anıyorum. TÜGİAD EGE ŞUBESİ YÖNETİM KURULU BAŞKANI ENGİN KORKMAZ: “23 NİSAN IŞIĞI 103 YILDIR PARLAMAYA DEVAM EDİYOR” Öncelikle 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nın tüm ülkemize kutlu ve mutlu olmasını dilerim. 103. yıl önce, 23 Nisan 1920 tarihinde halkın egemenliğinin tesis edilmesi anlamına gelen Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılması vesilesiyle bayram olarak kutlanmaya başlanan bu kutlu gün, tam 103 yıldır Türkiye Cumhuriyeti’nin yönetim şeklini ve halkın iradesinin en net göstergesi olarak parlamaya devam ediyor. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün kurtuluş mücadelesinde yetim ve öksüz kalan yoksul çocuklarından yola çıkarak bu günü tüm dünya çocuklarına armağan etmesi de atamızın gelecek nesillere verdiği önem ve değeri gösteriyor. Bugün Türkiye Cumhuriyeti’nin temelini ve kuruluş felsefesini bünyesinde barındıran, Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir sözü ile dimdik ayakta olan TBMM, hala ilk günkü gibi değerli, önemli ve ağırlıktadır. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı tüm ulusumuza ve çocuklarımıza kutlu olsun. EGOD YÖNETİM KURULU BAŞKANI MEHMET TORUN: “ULUSAL EGEMENLİĞİN TESCİLLENDİĞİ GÜN” Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılış tarihi olan 23 Nisan 1920, asırlardan beri hür ve bağımsız yaşamış ve bağımsızlığı hayatın şartı kabul etmiş olan Türk Milletinin ulusal egemenliğinin tescillendiği gündür. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, dünyadaki ilk ve tek çocuk bayramı olmakla birlikte Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün çocuklara verdiği değerin ve duyduğu güvenin en büyük göstergesidir. Bu duygularla, siz çocuklarımıza armağan edilen ve milli iradenin her şeyin önünde olduğunun ifade edildiği bu anlamlı günde, başta Cumhuriyetimizin ve Türkiye Büyük Millet Meclisimizin Kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ü, kahraman silah arkadaşlarını, şehitlerimizi ve gazilerimizi saygı, rahmet ve minnetle anıyor, geleceğimizin teminatı olan çocuklarımızın 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı en içten dileklerimle kutluyor, saygılar sunuyorum. EGSD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HAYATİ ERTUĞRUL: “ÇOCUKLARIMIZI İYİ BİREYLER OLARAK YETİŞTİRMELİYİZ” Türkiye Büyük Millet Meclisinin açılışının 103. yıl dönümünü ve Ulusal Egemenlik Çocuk Bayramı’nı büyük bir coşku ve gururla kutladığımız, 23 Nisan 1920 tarihi sadece Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılış tarihini değil, aynı zamanda millet egemenliğine dayanan demokrasinin ve Cumhuriyetin temellerinin atıldığı gündür. Çocuklarımızın ulusal bağımsızlığın teminatı olduğunu her fırsatta dile getiren Gazi Mustafa Kemal Atatürk, dünyanın hiçbir ülkesinde yapılmayanı yaparak, Millet Meclisi’nin açıldığı günü çocuklarımıza bayram olarak armağan etmiştir. Bize düşen görev ise çocuklarımızı bilime ve gelişen teknolojilere açık, okuyan, sorgulayan, araştıran ve bunlarla birlikte düşünen ve düşündüklerini düzgün bir şekilde ifade edebilen, dürüst, çalışkan, başarılı, demokrasiye ve insan haklarına saygılı vatan ve milletini seven bireyler olarak yetiştirmektir. Bu vesileyle yarınlarımızın güvencesi, geleceğimizin teminatı olan çocuklarımızın ve bütün vatandaşlarımızın 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı en içten dileklerimle kutluyor, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını rahmet, sevgi ve özlemle anıyorum. KALDER İZMİR ŞUBESİ YÖNETİM KURULU BAŞKANI DR. SENEM KILIÇ: “GÜÇLÜKLERLE BAŞ EDEBİLECEK YETENEKLİ GENÇLER YETİŞTİRMELİYİZ”  Türkiye Büyük Millet Meclisi’mizin açılışının ve "Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir" ilkesi ışığında, milli egemenliğimizin ilan edilişinin 103. yıldönümünü coşku ve heyecanla kutlamanın mutluluğu içerisindeyiz. 23 Nisan 1920, kader ve gönül birliği içerisindeki Türk Milleti’nin istiklal ve istikbal mücadelesi için şaha kalktığı kutlu bir tarihtir. Her yıl dünya çocukları ile birlikte kutlamakta olduğumuz 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dünyada ilk ve tek çocuk bayramıdır. Geleceğimizin güvencesi olan çocuklarımızın, kendi başına karar verebilen, hayatın güçlükleri ile baş edebilecek ölçüde donanımlı ve yetenekli gençler olarak yetiştirilmeleri ortak hedefimizdir. Dileğimiz, tüm dünya çocuklarının sevgi, barış ve huzur içinde, kardeşlik duygularıyla her günü bayram coşkusuyla yaşamalarıdır. Bu duygu ve düşüncelerle, Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere, Milli Mücadelede emeği geçen herkesi saygı ve rahmetle anıyor, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını en içten dileklerimle kutluyorum. KESİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI MUTLU CAN GÜNEL: “BİRLİK VE BERABERLİK İÇİNDE KUTLAMANIN MUTLULUĞUNU YAŞIYORUZ”  Bugün; bağımsızlığımızı ve vatanımızın bölünmez bütünlüğünü ifade eden, Türk Milletinin iradesini temsil eden, Milleti’nin kendi geleceğini belirlediği Türkiye Büyük Millet Meclisinin 103. Kuruluş Yıl Dönümü ve 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı milletçe birlik ve beraberlik içerinde kutlamanın gurur ve mutluluğunu yaşıyoruz. 23 Nisan 1920, sadece Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılış tarihi değil, aynı zamanda kader birliği yapan aziz milletimizin istiklal ve istikbal mücadelesinde dönüm noktası, milletin egemenliğine dayanan demokrasimizin ve Cumhuriyetimizin temellerinin atıldığı gündür. 23 Nisan 1920, “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” şiarıyla kurulan Meclisimizin, tam bağımsızlık uğruna sarf ettiği azim ve kararlılığını dünyaya ilan ettiği gündür. Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, bu kutlu günü “Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı” olarak egemenliğimizi sonsuza kadar koruyacak olan çocuklarımıza armağan ederek, aziz milletimizin bağımsızlığımız uğruna verdiği kutsal mücadeleyi nesilden nesile unutulmadan aktarılmasına vesile olmuştur. Bu duygu ve düşüncelerle, bize bu güzel vatanı armağan eden tüm şehit ve gazilerimizi rahmet ve minnetle yâd ediyor, çocuklarımızın 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı kutluyorum. HABER MERKEZİ

Türkiye ihracat pazarını kaptırıyor Haber

Türkiye ihracat pazarını kaptırıyor

ÖZKAN PEKÇALIŞKAN-ÖZEL RÖPORTAJ Ege Giyim Sanayicileri Derneği (EGSD) Yönetim Kurulu Başkanı Hayati Ertuğrul, gündeme dair gazetemize önemli açıklamalarda bulundu. Asgari ücret artışı, döviz kurları, resesyon, EYT’lilerin durumu, fiyat sabitleme ve tekstil sektöründe azalan siparişler ve pazar daralmasıyla ilgili konuşan Hayati Ertuğrul, “2022’nin ikinci altı ayında sektörde 30 bine yakın kişi işini kaybetti. Gerek işveren çıkarmak zorunda kaldı, gerekse de tatmin olmadı kendi isteği ile ayrıldı. Bu yıl sektörümüzden başka temsilcilerin de belirttiği gibi aşağı yukarı 100-110 bin civarında iş kaybı olacak. Bu rakam bir öngörü. Kısa zamanda gerçekleşecek bir durum söz konusu değil ama Türkiye yavaş yavaş ihracat pazarını kaptırıyor. İhracat endeksi düşüşte, sanayi üretimi Kasım ayında tahmin edilenin altında düşüşteEYT olayı başlı başına bir olay. Sadece benim müessesemde EYT kapsamına giren 27 kişi var. 200’e yakın çalışanım var. Yüzde 10’dan fazlası EYT kapsamına girdi. Bizim adımıza çalışana KGF destekli kredi verilecek ama hangi koşullarda ne kadar faizle kaç yılda geri ödenecek. Bu da bir muamma” dedi DURUM İÇ AÇICI DEĞİL Sektörün zaten şu anda işçiye ihtiyacı olduğuna dikkat çeken Ertuğrul, Dernek olarak sektöre yeni çalışan kazandırmak için meslek okulları ile işbirliği yaptıklarını söyledi. Bunun yanında kurslar düzenlediklerini anlatan Ertuğrul, “Hatta daha makineye oturmamış, eli makineye değmemiş insanlarla Meslek Fabrikası’nda biz eğitim yaptık. Ama gene de olmuyor. Ben 1986 yılında sektörde başladım. İnsanları kapıdan gönderdiğinizde yanında annesini-babasını alıp pencereden girmeye çalışıyordu. Sektörümüz emek yoğun bir sektör. Perakendeyi koymadan bizim sektörümüz 1 milyon 400 bin bünyesinde çalışan vardır. Diğerleri ile birlikte 1,8-2 milyon kişi bu sektörde çalışıyor. Buna rağmen biz istihdam edecek işçi arıyoruz ve bulamıyoruz. Makine almak kolay bugün sipariş aldığımızda acaba bunu nerede yaptırırız diye düşünüyoruz. İçeride kapasite yetmiyor. Dışarıda fasonlarda belli. Hatta onlar da asgari ücret artışı sonrasında dikim fiyatlarını da artırdılar. Bugün 50-60 TL’ye dikilen işler 80-100 TL’ye dikiliyor. Ne oldu diyoruz herkes asgari ücret arttı diyor. Olan yine ihracatçıya oluyor biz fiyatları artıramıyoruz. Bu ekonomiye ister istemez yansıyacak. Bunu kabullenmek zorundayız. Şu anda böyle bir durumla karşı karşıyayız. Durum çok da iç açıcı değil” ifadelerini kullandı. 2021’DE YÜZDE 21 ARTIŞ OLDU Başkanım öncelikle kendi sektörünüz açısından 2021 ve 2022 yıllarını değerlendirebilir misiniz ve 2023’de sektörün durumunu nasıl görüyorsunuz? 2021 yılı gerçekten fena değildi iyiydi. 2021’in sonu ve 2022’de tedarikle ilgili çok büyük sıkıntılar yaşadık. Emtia ve navlun fiyatları çok arttı. Üstüne üstlük bir de enerji fiyatlarında artışlar da başlamıştı. Dibimizde Rusya-Ukrayna savaşı negatif bir olgu oluşturdu. Hal böyle olunca şu anda 2022 yılının ekim-kasım aylarında almış olduğumuz siparişleri yapıyoruz. 2022’nin ilk 6 ayı bütün bunlara rağmen gerçekten iyiydi ve güzel geçti. Topladığınız zaman yüzde 21’e yakın sektörde artış oldu. Ama ikinci altı ay hoş değildi. Globale baktığımız zaman yüzde 4’e yakın düşüş oldu buna rağmen ihracatımız arttı. 20 milyar dolarlardan 21 milyar doları yakaladık. Çok az da olsa bu artışı yakaladık. Ama 2023’e şu anda tereddütlü bir şekilde başladık ki benim öngörüm maalesef ilk 3 ay biraz sıkıntılı geçecek. Belki ikinci 3 ayda sıkıntılı geçebilir. Bunun nedeni şu; bizim ihracat yaptığımız AB ülkelerinde belirli bir daralma var. Aşağı yukarı ihracatımızın yüzde 10’luk kısmı bu bölgeye. ABD’den korkuyorduk ama ABD siparişleri yavaş yavaş AB’ye göre artmaya başladı. Herhalde bu resesyonla ilgili çok fazla kaygılı değiller. Avrupa’ya döndüğümüzde yine bir resesyon beklentisi var ama ben onun tam anlamıyla oluşacağını tahmin etmiyorum. Taleplerde belki daralma olabilir. Taleplerle ilgili şu anda bunu yaşıyoruz. Genelde 2023 yılında belki taleplerde yüzde 20-30 arası bir daralma olabilir. Bunu sektör adına konuşuyorum. 254 milyar doları yakaladık ama ben 2023’de çok fazla artış olacağını tahmin etmiyorum. Bugün otomotiv ihracatta lokomotif bir ihracat kalemi, kimyasal maddeler, hazır-giyim ve konfeksiyon tekstil sektörü ile konuştuğumda da maalesef iç açıcı bilgiler gelmiyor. Ege İhracatçı Birlikleri’nin hazır-giyim ve konfeksiyon sektöründe ihracatı 2021-2022 arasında çok fazla bir artış olmadı. Yüzde 1 değişkenlik gördük. İhracatımız 1 milyar 400 milyon dolar civarındaydı 2021’de. 2022’de ihracatımız 1 milyar 475 milyon dolar oldu. Aşağı yukarı aynı durumu korudu. İster istemez insan diyor ki 2023’de bunu koruyabilir miyiz? İyimserlik dağıtmak istemiyorum ama kötümser de değilim. Her konuştuğum insanlar bırakın artık kar marjlarını şu anda bizim işimiz devam etsin, 2023’ü böyle geçirelim diyor. Herkes bu kanaat içinde. Bunların yanı sıra yakın zamanda seçim var. Seçimlerin öne alınması gündemde. Asgari ücretle başladık. Devamı geliyor. Bütçeye getirdiği yüklere bakıyorsunuz. 260 milyar bütçeye maliyet geldiği söylendi. Bu aslında Türkiye için bence çok büyük bir rakam. Asgari ücretteki artışın sektörünüzü nasıl etkilediğini düşünüyorsunuz? Asgari ücret 8 bin 500 TL tamam belki Türkiye’deki enflasyon koşullarında çok büyük bir para olmayabilir ama şimdi siz enflasyonu düşüremiyorsunuz, devamlı ücretlere artış yapıyorsunuz ama bu nereye kadar? Biz ihracatçı olarak ücret artışları ile gerçekten büyük sıkıntı içerisindeyiz. Sadece asgari ücrete yapılan yüzde 54’lük artışla kalsa tamam, bizde çok sayıda beyaz yakalı çalışan da var. Kişi kendini asgari ücretli ile kıyaslıyor. Asgari ücret yüzde 54 arttı yaklaşık olarak bende o kadar alabilirim diyor. 20 bin TL maaş alan 30 bin TL maaş beklentisi içine girdi. Verelim sorun yok ama bizim en büyük güvencemiz kur artışı. Kura bakıyorsunuz 3-4 aydır sabit. Bu baskı karşısında ücretleri vermekte zorlanacağız. Bunun yanında enerji fiyatları almış başını gidiyor. Bir yanda pamuk fiyatları yükselişe geçmeye başladı. Her şeyi toplayıp baktığınızda bizim şu anda aşağı yukarı kurun 24-25 TL civarında olması lazım ki biz başa baş kafa kafaya az da olsa kar marjı ile bu işi devam ettirelim. Kur yükselmiyor, giderler almış başını gidiyor. Dönüp Avrupa’ya bakıyorsunuz iş alacaksınız, sipariş alacaksınız bu koşullarda fiyat tutturmak mümkün mü? Kesinlikle fiyat tutturamazsınız. Fiyat tutturamadığımız için siparişler maalesef başka ülkelere kaçıyor. Sektör pandemi sürecini ve sonrasını rakamlara baktığımız zaman iyi geçirmişti ancak şu anda rüzgar tersine döndü gibi siz bu durumu neye bağlıyorsunuz? Pandemi sürecinde ve sonrasında Türkiye gerçekten ucuzdu. Navlun fiyatları aşırı pahalıydı insanlar deniz aşırı ülkelere gitmiyordu. Türkiye’ye bakınca mesafe kısa olduğu için “navluna da çok fazla para vermem, fiyat da uygun” diyordu. 80’li yıllardan bu yana bizim sektörün altyapısı çok çok güçlü. Teknolojiye ayak uydurma olsun, yetişmiş iş gücü ile ilgili hiçbir problem yoktu. Böyle bir avantajı hem coğrafi yönden yakınlık hem de fiyatla ilgili avantajdan dolayı müşteri gerçekten 2020’de bu avantajı kullandı hatta 2022’de de kullandı ama 2022’nin ikinci altı ayından sonra bu tam tersine döndü. Böyle olduğu için fiyat tutmuyor. Fiyat tutmadığı için sipariş azalıyor. Sipariş azaldığı için bu doğrudan ihracata yansıyor. Aynı zamanda bu iş böyle kalmayacak. Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği (TGSD) Başkanı Ramazan Kaya ile sürekli konuşuyoruz. 2022’nin ikinci altı ayında 30 bine yakın kişinin sektörde işini kaybettiğini söyledi. Gerek işveren çıkarmak zorunda kaldı gerekse tatmin olmadı kendi isteği ile ayrıldı. Sektörde yapılan öngörüye göre 100-110 bin kişilik iş kaybı olacak. Bu rakam bir öngörü. Kısa zamanda gerçekleşecek bir durum söz konusu değil ama Türkiye yavaş yavaş ihracat pazarını kaptırıyor. İhracat endeksi bile düşüşte. Sanayi üretimi kasım ayında tahmin edilenin altında düşüşte. Bu ekonomiye ister istemez yansıyacak. Bunu kabullenmek zorundayız. Şu anda böyle bir durumla karşı karşıyayız. Durum çok da iç açıcı değil. Döviz kuru ile ilgili EİB Koordinatör Başkanı JakEskinazi’nin açıklamaları olmuştu sizin de onunla aynı yönde açıklamalarınız var bu durumu biraz daha açar mısınız? Bu ülke sabit kurdan çok çekti. 2002’den sonra dalgalı kura geçildi. Biz döviz kurları sistemli bir şekilde yükseliş göstersin istiyoruz. Enflasyon oranında bir yükseliş göstersin bizim bütün isteğimiz o. Jak Başkanın dediği de doğru. Bize eğer 23-25 TL arasında kur tayin edilse piyasada hem rekabet gücümüzün üzerinde artısı olur hem de firmalar çok fazla sıkılmaz. Avrupa’da siparişler ile ilgili daralma var. Ben bunu sektörüm için konuşuyorum. İnsanlar şu anda Avrupa’da barınma ve enerji derdi ile iç içe. Giyimi artık ikinci plana atıyor. Bu ister istemez bize de sirayet ediyor. Kurdanbaşka bizim bir beklentimiz yok. Bana 100 dolar geliyor ben onun 40 dolarını hiç görmüyorum. Bu parayı bize Merkez Bankasının tayin ettiği rakamdan bozacaksın diyorlar. Piyasada ne olursa olsun bize fark etmiyor. Her saat başı kur yayınlanıyor. Saat 11.00’de kur yüksek bunu yüzde 40’ını bozalım diyorsunuz. Bir sonraki saatte yükseliyor ya da düşüyor o artık sizin şansınıza oluyor. Şu anda bankalar kredi veriyor ama günün koşullarına göre faiz oranı tespit ediyor. Sana 3 milyon TL veriyor ama kullanamıyorsun. Bankanın izleme hesabı diye bir hesabı var. Para orada duruyor. Sizin çekleriniz, faturalarınız, ödemeleriniz oradan yapılıyor. İhracatçı olarak döviz kredisi alıyorsun elinde dövizin yok. Kendi parandan döviz almak durumunda kalıyorsun bu da bir dezavantaj. Hazır giyim ve konfeksiyonda gıda fiyatlarında olduğu gibi fiyat sabitlemeden bahsediliyor. Sizin bu konudaki düşünceleriniz nedir, bu durum sektöre nasıl yansır? Bizim sektörde fiyatlarda yatay bir geçiş seyredilirse elimizde biriken stokları eritebiliriz. Stok her zaman için işletmenin aktifinde yer alsa da hep eksi yazar. Bunları iç piyasada eritelim gibi konuşmalar var bizim sektörde. Şu anda 5 milyar doların üzerinde iç piyasada ürün var. Bu 5 milyar dolar da oldukça büyük bir rakam. Bunu sabitlerseniz en azından bir süre insanlar da ucuz mal alırlar. Doğu ve Güneydoğu’da Boyahaneler pazar günü bile çalışırken şu anda 4 gün çalışıyor. Boyahane çalışacak ipliği boyayacak, dokuma olacak bize gelecek. Bir siparişin en doğal süreci budur. Bizden onlara talep gitmediği sürece arz yapılamıyor. Türkiye’de fiyatlar arttığı için gelen mallar ucuz. Bizim sektörde inanın birtakım tedarikleri Türkiye’de olmasına rağmen dışarıdan getiriyor. Çünkü dışarıda daha ucuz. Bunun örneğini verirsek bugün Türkiye 255 milyar dolar ihracat yaptı. İthalatı 360-365 milyar dolar. Yani arada 110 milyar dolar açık var. Eğer böyle devam ederse bu aradaki fark 2023’te belki 150-160 milyar dolar olabilir. Böyle olunca biz ülke bazında ihracatı çeşitlendirelim dedik. Kendimize bir hedef seçtik. ABD şu anda siparişini yavaş yavaş artırma gayreti içinde. ABD’yi hedef aldık. Çin, Rusya iyi bir pazar savaş olmasına rağmen. Ortadoğu’da Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan ve Katar’a bir yöneliş var. Hem bizim sektörün hem de diğer sektörlerin. Bunun mutlaka az da olsa olumlu yansıyacağına eminim. Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT) konusunda neler düşünüyorsunuz sektöre yansımaları sizce nasıl olacak? Sadece benim müessesemde EYT kapsamına giren 27 kişi var. Toplamda 200’e yakın çalışanım var. Yüzde 10’dan fazlası EYT kapsamına girdi. Şirketimiz 1993 yılında kuruldu. Geriye döndüğünüz zaman 30 yılda emekli olan elemanlarımız tabi ki oldu ama 1999’dan bu yana bizim yanımızda olan kişilerin kıdem tazminatını brüt 12 bin TL’den hesaplarsak ciddim rakamlar çıkıyor. Kredi Garanti Fonu (KGF) destekli kredi verilecek ama hangi koşullarda ne kadar faizle kaç yılda geri ödenecek. Bu da bir muamma. Mevcut durumda 3-4 kişi işi bırakıp emekli olacak ama diğerleri çalışmaya devam edecek. Çalışacak olanlar da bir görelim diyorlar. Yüksek beklenti diğer çalışanları da olumsuz etkiliyor. Zaten sektörün şu anda işçiye ihtiyacı var. Biz dernek olarak eğitimle ilgili okullarla ilişkilerimiz var. Öğrenciler meslek okullarında yetişip sektöre gelsin diye uğraşıyoruz. Bunun yanında kurslarda açıyoruz. Hatta daha makineye oturmamış, eli makineye değmemiş insanlarla Büyükşehir Belediyesinin Meslek Fabrikası’nda eğitim de yaptık. Ama gene de olmuyor. Ben 1986 yılında sektörde başladım. İnsanları kapıdan gönderdiğinizde yanına annesini-babasını alıp pencereden girmeye çalışıyordu. Sektörümüz emek yoğun bir sektör. Perakendeyi koymadan bizim sektörümüz 1 milyon 400 bin bünyesinde işçi vardır. Perakende ile birlikte 1,8-2 milyon kişi bu sektörde çalışıyor. Buna rağmen biz istihdam edecek işçi arıyoruz ve bulamıyoruz. Makine almak kolay bugün sipariş aldığımızda acaba bunu nerede yaptırırız diye düşünüyoruz. İçeride kapasite yetmiyor. Dışarıda fasonlarda belli. Hatta onlar da asgari ücret artışı sonrasında dikim fiyatlarını da artırdılar. Bugün 50-60 TL’ye dikilen işler 80-100 TL’ye dikiliyor. Ne oldu diyoruz herkes asgari ücret arttı diyor. Olan yine ihracatçıya oluyor biz fiyatları artıramıyoruz.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.