[tag] Haberleri |İlkses Gazetesi - Son Dakika [tag] Haberleri

#ekosistem

ekosistem haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, ekosistem haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Orman yangınlarının nedeni 'anız' mı? Haber

Orman yangınlarının nedeni 'anız' mı?

SULTAN GÜMÜŞ KAYA  Tarım sektöründe faaliyet gösteren yetkililer, doğa ve tarımsal ekosisteme tahribat veren anız yakma uygulamasının sonlandırılması gerektiğini belirtiyor. Son 5 yılda çıkan 13 bin 207 orman yangınının yüzde 5,8'inin anız yakma kaynaklı olduğu da kaydedilenler arasında.  Tarımsal verimin düşmesine neden olan anızın ne olduğunu, neden yakıldığını, zararlarını ve önlenmesi için neler yapılması gerektiğini sizler için derledik…    ANIZ NEDİR?  Hasat sonrası tarlada kalan değer taşımayan, bitki artıklarını ortadan kaldırmak, böcek ve diğer zararlıları ortadan kaldırmak, toprak işlemeyi kolaylaştırmak, hastalıkları önlemek, yabancı ot tohumlarını ortadan kaldırmak ve bitki artıklarını en ucuz maliyetle ortadan kaldırmak için anızlar yakılıyor. Modern tarımda anız yakmanın son derece hatalı bir uygulama olduğu, yapılan araştırmalar neticesinde yakılan alanlardaki zararın telafi edilemediği ortaya konmuş durumda.  ZARARLARI NELER?  Anız yakma esnasında toprağın en üst katmanında sıcaklık 50-750 C derecelere kadar çıkar. Bu sıcaklıkta tüm organik madde yok olur. Organik madde yağış sularının emilmesi ve tutulması, erozyonun önlenmesi, toprağın havalandırılması, bitki besin madde ihtiyaçlarını karşılanması gibi çok önemli işleve sahip. Bitki artıkları toprağın su ve rüzgar erozyonuna karşı koruma sağlar. Anız yakma sonrasında koruyucu bitki örtüsü yok olduğundan toprak erozyona açık hale gelir. Anız yakılması ile toprağın verimliliği azalır. Sap artıkları çürüyerek toprağın karbon, azot ve diğer bitki besin elementleri içeriğini artırır. Anız yakma ile tarımsal üretim için gerekli olan mikroorganizma faaliyetleri azalır. Hastalık, zararlı ve yabancı ot gelişimi artar. Havayı kirletir, Anız yakma esnasında çevredeki hasat edilmemiş tarımsal ürünler, tarımsal alet ekipmanlar, yerleşim yerleri, yaşamsal ve tarımsal yapılar ve ormanlar yanabilir. Anız yakma ile doğal denge bozulur. Yakma esnasında pek çok yabani hayvan zarar görür ya da yuvalarını-yaşam alanlarını terk etmek zorunda kalır.  ANIZ YAKMANIN ÖNLENMESİ İÇİN NELER YAPILABİLİR?  Anız yakmanın ana gerekçesi olan daha iyi tohum yatağı hazırlama işlemi modern tarım teknikleri kullanılarak yapılmalı. Hasat toprak yüzeyine yakın yapılmalı. Hasat sonrası anızların sap parçalayıcı aletlerle parçalanması çürümeyi kolaylaştırır. Hastalık ve zararlılar ile mücadele de en uygun mücadele yöntemi seçilmeli. Anız yakmanın cezai yaptırımı var mı? 2872 Sayılı Çevre Kanunu ek 1. Maddesi (c) bendine aykırı anız yakanlara dekar başına 42,44 TL idari para cezası uygulanıyor. Anız yakma fiilinin orman ve sulak alanlara bitişik yerler ile meskun mahallerde işlenmesi durumunda ceza 5 (beş) kat artırılarak uygulanıyor.

Kıyı dolguları körfezin ekosistemini mi bozuyor? Haber

Kıyı dolguları körfezin ekosistemini mi bozuyor?

SULTAN GÜMÜŞ KAYA / ÖZEL HABER Son günlerde şiddeti giderek artan İzmir Körfezi’ndeki kirlilik konusuna Türkiye Tabiatını Koruma Derneği Bilim Danışmanı Erol Kesici de dahil oldu. Kıyı dolguların, deniz marullarının ve müsilajın ortaya çıkmasında etkili olduğunu kaydeden Kesici, körfezi doğal filtre özelliğiyle temizleyecek kıyıların tümünün neredeyse işgal edildiğini vurguladı. Bırakın yüzmeyi, su canlılarının yaşamlarının dahi tehlike atında olduğunu ve körfez ekosisteminin giderek göçtüğünü belirten Kesici, “Bugün körfezde denize girilir mi? Girilmesini önermem mümkün değildir” sözlerini gündeme getirdi. KÖRFEZİN EKOSİSTEMİ ÇÖKTÜ “Körfez su canlılarının barınma, beslenme ve üreme alanıydı! Ama bu özelliği neredeyse kirlilik ve diğer çevre baskıları nedeniyle tamamen kayboldu” diyen Kesici, “Ekosistemi adeta çöktü. Ekosistem kendini elbette yenileyebilir ama burası kentsel kirliliğin (Eutrofikasyonun) büyük baskı altında olmasının yanı sıra körfezi doğal filtre özelliğiyle temizleyecek kıyılarının tümü neredeyse işgal edilmiştir… İzmir Körfezi’nin kıyılarındaki dolgu işlemi günümüzden altmış yıl öncesi başlamış ve kıyı dolguları genişletilerek devam etmiştir. Altınyol’a kadar başlayan kıyı dolguları Konak- Üçkuyular arasında, Mustafa Kemal Sahil Bulvarında, Karşıyaka - Bostanlı sahilinde gerek beton dolgu gerekse büyük taş bloklarla yapılan dolgular, körfezin kirlenmesinde ve temizlenmesinde olumsuzlukların temel nedenini oluşturmuştur” ifadelerini kullandı.   SADECE BELEDİYELER SORUMLU DEĞİL Kıyı dolguların, deniz marullarının ve müsilajın ortaya çıkmasında etkili olduğunu kaydeden Kesici, şunları ekledi: “Her ne kadar körfez çevresinde ileri arıtma tesislerinin çok sayıda olduğu bildirilse de sorun sadece yerleşim sonucu evsel atıklar değildir. Evsel atıklar körfezde tam kontrol altına alınmış değildir. Bu, her gün körfezdeki katı atıkların oluşturduğu kirlilikte ve körfez suyunda yaz - kış belirtileri süren alg çoğalmalarıyla ortaya çıkmaktadır. Körfez, denize ulaşan nehir, dereler ve yüzey akışla kirlenmektedir. Körfez, turizmin baskısı, tarımsal faaliyetlerden, sanayiden kaynaklanan kontrol altına alınmayan / alınamayan atık su deşarjıyla kirlenmektedir. Körfez, liman faaliyetleri ve deniz trafiğinden (fosil yakıt –yağ vb.) ve yağışlar sonucu asit yağmurlarından yıkanma ve süzülme ile kirlenmektedir. Körfezin her alanında insan kaynaklı ‘çöp’ adı verilen katı atıkların atılmaması ile ilgili ‘Kabahatler Yasasına’ rağmen hiçbir caydırıcı ve eğitici durum söz konusu değildir. Deniz ve sahilleri insanlar istediği gibi kirletebilmektedir! Tüm kirlilikten sadece belediyeler değil bu konuda birçok kurum-kuruluş ve tabii ki insanlar da sorumludur. Yetkililer bunu yönetmek zorundadır. Bu konuda eksiklikler yer almaktadır.” BIRAKIN YÜZMEYİ… Kesici, kıyı işgallerine dair şu bilgileri de paylaştı: “Kıyılar işgal edilmemiş olsaydı denizdeki çöpler karaya vuracak, kokuşma yapmayacak, kolay toplanacak ve görüntü kirliliği oluşturması engellenmiş olacaktı. Plastik kirliliğimin (makro-mikro) ne kadar tehlikeli olduğu bilinmektedir. Bu durum kimyasal, biyolojik kirliliğin artmasına, sudaki mikro alglerin aşırı artmasına ve meydana gelen biyokimsal reaksiyonlar sonucu ortamda pelteleşme ve atıkların kümeleşmesini artırmaktadır. Bu durumda su ekosisteminde ve yüzeyindeki canlılar yaşamsal tehlike altındadır. Suların en aktif ve güçlü canlısı olan martıların bu ‘kirlilik bataklığında’ nasıl yaşam mücadelesi verdiğini görmek gerçekten çok üzücü. Havaların ısınmaya başlaması bu tür kirliliklerin vb. bütüncül etkisiyle daha da çok artacaktır. ‘Körfez temiz’ ya da ‘Körfezde müsilaj olmaz’ demekle olmuyor. Su analizini bile yapmadan, körfezin suyunun rengine bakarak, koku ve görüntü kirliliğini fark ederek dahi durumun aciliyetini anlayabiliriz. Bu durum, bırakın yüzmeyi, su canlılarının yaşamlarının tehlike atında olduğunu ve körfez ekosisteminin giderek adeta göçtüğünü göstermektedir.” BUGÜN KÖRFEZDE DENİZE GİRİLİR Mİ?  “Bu kadar yoğun baskı altında bulunan ve çok hassas dengelere sahip olan körfezin korunması elbette sabır isteyen fakat sözle değil, bilimsel gerçeklere dayanan günlük çalışma gerektirmektedir” diyen Kesici, “Çok hassas ve kırılgan özelikteki, ‘narin’ İzmir Körfezi’ni; iklim, konum, yaşam özellikleri ve tüm bunların sürdürülebilir olabilmesi adına iyi tanımak gerekir. Bu hassasiyetini bilerek koruma ve kullanma dengesini ‘amasız, fakatsız’ yönetmek gerekir… Bilim yaşatır, kirlilik ve risklerinin olası sonuçlarını olduktan sonra değil olmadan görmeliyiz. Körfezde, biyolojik çeşitlilik giderek azalmaktadır. Körfezin kirlenmemiş doğal yapısında zoo-fito planktonlardan bakterilere, balıklardan kabuklu ve makro su yosunlarına kadar binlerce çeşit organizma yaşamaktaydı ve bu düzen içerisinde körfez masmavi özelliğiyle kokusuz ve denizlerine her yerden insanların girebildiği konumdaydı. Bugün körfezde denize girilir mi? Girilmesini önermem mümkün değildir” sözlerini gündeme getirdi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.