[tag] Haberleri |İlkses Gazetesi - Son Dakika [tag] Haberleri

#emekçi

emekçi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, emekçi haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Tüm Bel-Sen’de güven krizi Haber

Tüm Bel-Sen’de güven krizi

İzmir Büyükşehir Belediyesi ile Tüm Belediye ve Yerel Yönetim Hizmetleri Emekçileri Sendikası (Tüm Bel-Sen) İzmir 1 No’lu Şube arasında imzalanan ve kamu emekçilerinin referandumda reddettiği toplu iş sözleşmesi, sendikayı olağanüstü genel kurula taşıdı. Sözleşmeye yönelik tepkilerini dile getiren emekçiler, sendikanın tutumunu eleştirerek değişim çağrısında bulundu. Olağanüstü genel kurul, hem mevcut çalışmaların değerlendirilmesi hem de yeni bir yönetim oluşturulması amacıyla düzenlenirken, toplantının gündeminde ek zam ve enflasyon farkı taleplerine odaklanan mücadele kararlılığı ile sendika içindeki güven sorunları ve işveren müdahalesi iddiaları yer aldı. Tüm Bel-Sen İzmir 1 No’lu Şube Sekreteri Salih Deniz Islakoğlu, sürecin emekçilerin iradesiyle şekilleneceğini vurgularken, İzmir Su ve Kanalizasyon İdaresi (İZSU) Genel Müdür Yardımcısı Özgür Akkavak’ın genel kurulda bulunmasına dikkat çekerek, sendikal güveni sarsan adımlara dikkat çekti. EMEKÇİLERİN MÜCADELESİ Tüm Belediye ve Yerel Yönetim Hizmetleri Emekçileri Sendikası İzmir 1 No’lu Şube’sinde gerçekleşen kurulda 2 yıl boyunca görev yapacak üyeler arasında Turgut Angün, Salih Deniz Islakoğlu, Şükriye Yavuz, Enbiya Uçakçı, Coşkun Elbir, Özge Akman Bayraktar ve Yeşim Oktay yer aldı. Islakoğlu, “Olağanüstü Genel Kurulu değişim gerekçesiyle düşünerek örgütledik. Sendikadan, emekçilerin iradesi dışında imza atan arkadaşların bu kurulda görev almaması gerekirdi. İmza atan 3 arkadaş tekrar yürütme kurulunda görev aldı. Tabii bu durum da sendika açısından, emekçilerin karşısında güven sorunu yaratan bir durum. Ancak mevcut yeni delege seçilmesi bu dönemde. Mevcut delegasyonla gidildi. Belli ki mevcut delegasyon arkadaşlara bir şans daha vermek istedi. Ancak bizler sendikanın içerisinde olmaya ve mücadele etmeye devam edeceğiz. Yürütme kurulda tekrar görev aldık. Dolayısıyla bu mücadelenin yine teminatı olacağız. Olağanüstü Genel Kurul’da örgütlerin iradesi emek hareketi bu sendikada. Emek hareketi ise bugün de ek zam ve enflasyon farkı talebi için mücadele dayanağı olacak. Süreci de emekçilerin mücadelesi belirleyecek” dedi. GENEL KURULDA NE İŞİ VAR?  Olağanüstü Genel Kurul’da işverenin müdahalesinin olduğunu belirten Islakoğlu, “90 tane olağanüstü genel kurul için dilekçe ile talep veren arkadaşımız var. Ancak biz 72 tane oy aldık. Dolayısıyla belli ki müdahale edilmiş gibi gözüküyor. Bu duruma dair söylemler de duyuyoruz. Zaten İzmir Su ve Kanalizasyon İdaresi (İZSU) Genel Müdür Yardımcısı Özgür Akkavak, genel kurula geldi. Bizim ihraç edilme ve açığa alınma sürecimizde, bize gelen tebliğ yazısı altında imzası olan biri. Bu durum da Özgür Akkavak’ın genel kurula gelmemesi gerekiyor. Akkavak’ın Tüm Bel- Sen Genel Kurulu’nda ne işi var?” diye vurguladı. GÜVENİ SARSACAK ADIMLAR Emek hareketi sonucunda olumsuz bir durumun söz konusu olamayacağını ifade eden Islakoğlu, süreç hakkında detaylı bilgi verdi. Islakoğlu, “Emekçiler ve mevcut delegeler seçilmemiş olsa da yürütme kurulunda görev yapmak için her zaman mücadelesine devam eder. Dolayısıyla biz önümüzdeki dönemi bir mücadele dönemi olarak görüyoruz. Özellikle belediyelerde, şirket işçilerinin ve belediye işçilerinin sözleşme döneminde de sendikal güvenini oldukça sarsacak adımlar atıldı. İşçiler grev kararı alırken, sendika genel merkez şubeleri tarafından sözleşmeler imzalandı. Dolayısıyla biz işçilerin, emekçilerin ve kamu emekçilerinin iradesinin vücut bulduğu sendikalar için ve bu örgütü yükseltmek için mücadeleye devam edeceğiz. Olağanüstü genel kurul, emekçilerin iradesinin vücut bulduğu bir seçim oldu. Genel kurulumuz bir öz eleştiri ve eleştiri sürecinden geçti. Dolayısıyla önüne de yeni bir program, yeni görevler konuldu. Cemil Tugay’ın vermiş olduğu bir ek zam ve enflasyon farkı sözü var. Bu sözünü yerine getirmesi için de mücadele edeceğiz” sözlerine yer verdi.

Tüm Yerel-Sen’den Erdağ: Emekçinin hakkını masada satmayın! Haber

Tüm Yerel-Sen’den Erdağ: Emekçinin hakkını masada satmayın!

Tüm Yerel-Sen Genel Örgütlenme Sekreteri ve MYK Üyesi Devrim Onur Erdağ, İLKSES TV ekranlarında yayınlanan Sultan Gümüş Kaya ile Birinci Sayfa programına konuk oldu. Emekçilerin hak arayışında sendikaların rolünü değerlendiren Erdağ, “Sarı sendika olmayın, emekçinin yanında olun. Makamları mevkileri boş verin. Makamla derdiniz varsa sendikacı değil, bürokrat olun. Emekçinin hakkını masada satmayın” çıkışında bulundu. “Emek mücadelesinde hak masada alınmaz” diyen Erdağ, “Sorunlar ise masada değil alanda çözülmeli. Emekçilerimizin haklarını Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde alacağız. Sarı sendika olmayın, emekçinin yanında olun. Makamları mevkileri boş verin. Makamla derdiniz varsa sendikacı değil, bürokrat olun. Emekçinin hakkını masada satmayın. Emekçinin hakkını masa başında klavyelerde değil, alanlarda arayın. Biz boş vaatler istemiyoruz.” GÜCÜMÜZÜ EMEKÇİDEN ALIYORUZ Geçtiğimiz günlerde memurlara yapılan zam oranını da ele alan Erdağ, şunları ekledi: “Memura yapılan zammı gördünüz. Böyle bir rakam olur mu? Dağ resmen fare doğurdu… Asgari ücretli ise  geçinemiyor, geçinememekte de haklı. Çok kötü günlerden geçiyoruz. Bir an önce ekonomi politikalı oluşturulmalı. Ve sadece iktidar ile değil, milletvekilleri ile birlikte ekonomi politikaları oluşturulmalı. Yerel seçimler yaklaşıyor, halk sefalete sürüklenirken ‘Bana oy ver’ nasıl diyeceksin? Meclisin olağanüstü toplanması lazım… Bizim sendikamız hangi belediye olursa olsun, parti ayrımı yapmaksızın kim haksızlık, hukuksuzluk yapıyorsa karşısındadır. Biz gücümüzü emekçiden alıyoruz.” BU İÇERİK DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: Yayınevi Emekçileri Platformu: İdeallerimizi terk etmeye zorlanıyoruz

Sahne emekçilerine karşı nefret ve şiddet: Artık yeter! Haber

Sahne emekçilerine karşı nefret ve şiddet: Artık yeter!

ÇAĞLA GENİŞ-ÖZEL HABER İstanbul’un Kadıköy ilçesinde, Mehmet Caymaz isimli kişi rıhtımda şarkı söyleyen 30 yaşındaki sokak sanatçısı Cihan Aymaz’ı, istediği şarkıyı çalmadığı bahanesiyle bıçaklayarak öldürmüştü. Yaşanan vahim olay son dönemde artan müzisyen cinayetlerini yeniden gündeme getirdi. Sahne emekçilerine karşı nefret ve şiddet kültürüne dikkat çeken İzmir Müzisyenler Derneği Başkanı Oktay Çaparoğlu, mücadeleyi büyüteceklerini vurguladı. Güvencesiz, sigortasız, düşük ücretlerle çalışan, çoğu zaman müzisyenliğin dışında başka meslekler de yapmak zorunda kalan sanatçıların bir de şiddet tablosuyla karşı karşıya kalmasının içlerindeki çaresizlik ve öfkeyi büyüttüğünü söyleyen Çaparoğlu, “Nice canımız benzer şekillerde katledildi. Bir istek parça yüzünden, ya da mekanlarda tarafları olmadıkları kavgalarda silahlarına sarılan nefret ve hiddet dolu tiplerin kurşunlarına, bıçaklarına, yumruklarına maruz kaldılar” mesajını verdi. NİCE CANIMIZ KATLEDİLDİ Müzik emekçilerinin çeteleşmiş zihniyetin her zaman hedefi haline geldiğini belirten Çaparoğlu, “Şiddeti üreten bir siyaset söz konusu. Bugün toplumda yaygın bir tahammülsüzlük ve her meslek grubundan insanlara yönelik saldırılar söz konusu. Şiddetin temelinde ekonomik, sosyal, siyasal gerilimler ve çıkmazların rolü olduğu kadar, incelikten, nezaketten, görgü ve insani bilinçten uzaklaşmış bir ucubeleşmenin de payı var. Doktorlar, avukatlar, öğretmenler, sanatçılar da bu algıya sahip mafyatik maganda kültürüyle yoğrulmuş, cezasızlığa güvenen mahluklar tarafından saldırılara uğruyor, öldürülüyor, şiddet görüyor. İktidarından muhalefetine sirayet etmiş çatışmacı dil, kendinden olmayanı şeytanlaştırma ve suçlu gibi görme eğilimi de tuzu biberi oluyor. Güvencesiz, sigortasız, düşük ücretlerle zor koşullarda çalışan, çoğu zaman müzisyenliğin dışında başka meslekler de yapmak zorunda kalan sanatçıların bir de bu tablo ile karşı karşıya kalması içimizdeki çaresizlik duygusunu, öfkeyi büyütüyor. Nice canımız benzer şekillerde katledildi. Bir istek parça yüzünden, ya da mekanlarda tarafları olmadıkları kavgalarda silahlarına sarılan nefret ve hiddet dolu tiplerin kurşunlarına, bıçaklarına, yumruklarına maruz kaldılar” dedi. DAHA ÇOK CİHANLAR KAYBEDECEĞİZ “Artık yeter desek de her gün öldürülen, tecavüze ya da tacize uğrayan, şiddet gören dezavantajlı grupların örgütlenmesi, devleti önlem almaya zorlaması gerekiyor” diyen Çaparoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kadına, çocuğa, mülteciye, LGBTİQ’ye, engellilere, hayvanlara yönelen şiddette kendini güçlü ve egemen olarak tanımlayan, kendi isteklerini yerine getirebilmek adına her yolu mubah gören korkunçluğun karşısında maalesef yasalar da yeterli olamıyor. Bu çıkışsızlık topyekun bir toplumsal kültür değişiminden başka bir seçeneğin olmadığı gerçeğiyle bizi yüz yüze bırakıyor. Demokratik bir toplum, özgürlükçü bir toplum olmadan, evrensel hak ve hukuka, temel değerlere sahip bir eğitim müfredatı geliştirmeden, sanatı, sanatçıyı, bir değer olarak görecek bir bilinç oluşmadan, saygı, tahammül ve birlikte yaşamın asgari şartlarına riayet edecek bir toplumsal kültür geliştirmezsek maalesef daha çok Cihanlar kaybedeceğiz.” SÜRECİN TAKİPÇİSİ OLACAĞIZ Dava sürecinin takipçisi olacaklarını dile getiren Çaparoğlu, “Bu alçakça cinayet ırkçı bir saik de barındırıyor. Arkadaşları, Kürtçe müzik yaptığı için önce sözlü sataşmaya ardından da bıçaklı saldırıya uğradığını söylediler. Bu tahammülsüzlük, bu kamplaşma, bu ötekine karşı duyulan nefret, bu pervasızca ve hayasızca cüret, ardından gelen cinayet ülkemizde siyasi çıkarları için farklı kesimlere karşı kışkırtıcı dil kullanmakta hiçbir beis görmeyen siyasilerin ve her an bu linç kültürünü üreten sistemin sonucudur. Hangi nedenle olursa olsun kimse öldürülmeyi hak etmiyor. Son dönemde özellikle müzisyenler başta olmak üzere, toplumun her kesiminde yükselen bu nefretin mağdurları ile dayanışmak bu saldırıların karşısında durmak zorundayız. Kadın cinayetleri, çocuklara ve mültecilere yönelen şiddet, LGBTI karşıtı kışkırtmalar nedeniyle faillerde yaratılan cesaret karşısında durmak zorundayız. Artık yeter diyoruz. Yüreğimiz öfke ve acıyla dolu. Hesabının sorulması için dava sürecinin takipçisi olacağız” vurgusu yaptı.

Emek Partisi aday adaylarından ortak açıklama Haber

Emek Partisi aday adaylarından ortak açıklama

Emek Partisi’nin 10 aday adayının imzasıyla yayınlanan açıklamada, “İşçi önderlerine, mücadeleci sendikacılara açık çağrımız; sermaye partilerinden aday olmamaları, sermaye programlarının payandası olmamalarıdır. İşçi sınıfının sermayeye yedeklenmesine hizmet etmemeleridir. Tabii ki işçi ve emekçilere çağrımız da sermaye partilerine ve adaylarına oy vererek destek vermemeleridir” denildi. "Sermaye programlarından, sermaye partilerinden aday olunarak işçi ve emekçilerin mücadelesi parlamentoya taşınamaz!” vurgusu yapılan açıklamada şu ifadeler kaydedildi: “Bugüne kadar farklı işçi ve memur konfederasyonlarından çeşitli düzeylerde çok sayıda sendikacı milletvekili adayı ve milletvekili oldu. Hatta bu milletvekillerinden bazıları “Bakan” oldu. İstisnasız sermaye partilerinin programlarından aday olup işçi ve emekçilerden oy istediler. İşçileri emekçileri sermaye partileri aracılığı ile sermaye programlarına yedeklemekte rol üstlendiler. Seçildiklerinde ise Mecliste işçi sınıfının ve emekçilerin aleyhine politikalara el kaldırıp oy verdiler. Bu söylediklerimiz herkes tarafından çok iyi bilinmektedir.” İŞÇİ ÖNDERLERİNE ÇAĞRI İşçi önderlerine ve mücadeleci sendikacılara çağrı yapılan açıklamada, “Sermaye partilerinden aday olmamaları, sermaye programlarının payandası olmamalarıdır. İşçi sınıfının sermayeye yedeklenmesine hizmet etmemeleridir. Tabii ki işçi ve emekçilere çağrımız da sermaye partilerine ve adaylarına oy vererek destek vermemeleridir. Bizler İzmir’de yıllardır işçilerin kamu emekçilerinin örgütlenme ve hak alma mücadelelerinde yer almış sınıf sendikacılığı çizgisinde işçi ve emekçilerin mücadelesini birleştirerek ilerletme çabasını vermiş sendikacılarız. Emek ve demokrasi mücadelesinde, eylemlerde, grevlerde, direnişlerde omuz omuza mücadele ettiğiniz yüzlerce mücadeleci sendikacı, binlerce on binlerce işçi ve emekçi kardeşlerimize sesleniyoruz: İş yerlerinde, meydanlarda sürdürdüğümüz mücadelenin parlamento mücadelesiyle birleşmesinin yolu, sermayeden bağımsız kendi sınıfımızın programı ve politikasıyla olanaklı olabilir. Bunun için Emek ve Özgürlük İttifakı'nı ve ittifak partilerinden sınıfın partisi olan Emek Partisi’nden milletvekili aday adaylığı için başvurarak sınıf partisinin programı ve politikaları doğrultusunda adayız. Ülkenin bugün içinde bulunduğu çok yönlü yıkımın sorumlusu, iktidarı elinde bulunduran iş birlikçi büyük sermaye sınıfı ve onun her renkten partileridir. Son 20 yılda tekelci sermayenin en azgın en saldırgan, en gerici temsilcisi olan AKP tek adam yönetimi eliyle ülkeyi yönetiyor. Bu iktidar yalnız deprem bölgesindeki illeri değil, bütün ülkeyi her alanda emekçiler için yaşanamaz hale getirip enkaza çevirirken, sermayenin kar ve büyüme rekorları kırdığını biliyor ve görüyoruz. Şirketlere verilen teşvikler, vergi afları rakamlarının büyüklüğü ortadayken depremzede emekçilerin en ucuz en küçük ihtiyaçlarının karşılanmadığına tanıklık ediyoruz. İşçi ve emekçilerin ücretleri sürekli erirken açlık sınırının altında yaşamaya zorlanıyorlar. Çalışma koşullarının ağırlığını, iş cinayetlerinde ölen işçi sayıları gösteriyor. Grev yasakları, hak alma eylemlerine saldırılar ile işçi ve emekçilerin mücadelesi baskı altına alınırken ihraçlar işten atmalarla bütün çalışanlar için iş güvencesi ortadan kaldırılıyor. Eğitim sağlık gibi en temel haklar ticarileştirilmiş durumda. Bu saldırılar karşısında işçiler emekçiler birçok yerde lokal eylem ve direnişler gerçekleştiriyor. Bu direnişleri birleştirerek büyütmek, işçi ve emekçilerin politikaya müdahalesinin dayanağı yapmak, bu mücadeleleri politik mücadeleyle birleştirmek için sermaye partilerinden değil Emek Partisi’nden aday adayıyız. Bu seçimlerde partimiz, önüne gerici faşist bir rejim inşa eden ‘Tek Adam’ yönetimini yenilgiye uğratma, işçi ve emekçilerin birliğini örgütlülüğünü ve sınıfın bilincini ilerletme, işçi sınıfının müttefikleri olan demokrasi güçleriyle birlikte mücadelesini ittifakını güçlendirmek hedefini koymaktadır. Bu görevler ancak sınıf partisinin programı ve ittifak politikalarıyla hayata geçirilebilir. Bu hedefler, sermaye partilerinden, programlarından aday olarak ve bu yolla parlamentoya giderek yerine getirilemez. Onun için aday adaylığımız vesilesiyle de tüm mücadeleci sendikacılara, işçi önderlerine, işçi ve emekçi kitlelere hak alma mücadelesinde omuz omuza birlikte olduğumuz gibi politik mücadelede de gücümüze güvenerek yan yana birlikte yürümeye, birliğimizi güçlendirmeye çağırıyoruz. İşçi ve emekçi halkımızı sermaye ittifakları arasında bölünmeye değil, emekçilerin, halkın gerçek seçeneği Emek Özgürlük İttifakı saflarında birliğimizi ve mücadelemizi büyütmeye çağırıyoruz” denildi. İsmail Doğan (Eski Petrol-İş Aliağa Şube Bşk) Cihan İşçi (Deriteks Örgütlenme Uzmanı) Kemal Köroğlu (Eski Genel-İş İzmir 7 No’lu Şube Bşk.) Can Bahadır (Eski Genel-İş İzmir 3 No’lu Şube Bşk.) Ufuktan Öden (Gıda-İş Ege Bölge Bşk.) Elif Çuhadar (Eski KESK MYK üyesi) Ramis Sağlam (Eski BES İzmir Şube Şube Bşk.) İsmail Hakkı Şimşek (Eski Eğitim Sen İzmir 4 No’lu Şube Bşk.) Duran Sınacı (Eski Eğitim Sen İzmir 6 No'lu Şube Bşk.) Adnan Kesici (Eski Eğitim Sen İzmir 1 No’lu Şube Sekreteri)

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.