[tag] Haberleri |İlkses Gazetesi - Son Dakika [tag] Haberleri

#Enfeksiyon Hastalıkları

Enfeksiyon Hastalıkları haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Enfeksiyon Hastalıkları haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Dr. Torun: Korunma tedaviden üstündür Haber

Dr. Torun: Korunma tedaviden üstündür

YAREN ELMAS GÜZELKAN-ÖZEL HABER Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Mustafa Torun, yaz aylarında artan sıcaklıklarla birlikte besin zehirlenmelerinin de arttığını belirtti. Besin zehirlenmelerine karşı vatandaşları uyaran Torun, “Korunma tedaviden üstündür. Bazen çok önem vermediğimiz ve basit gördüğümüz el yıkama, yöntemine uygun şekilde gerçekleştiğinde çoğu istenmeyen ve salgın yapan besin zehirlenmelerini önler” dedi. KUSMA, KARIN AĞRISI, İSHAL… Besin zehirlenmelerinin neden kaynaklandığını ve zehirlenme sonrasında kişide görülen bulgulara değinen Torun, “Halk arasında gıda zehirlenmeleri, yiyecek zehirlenmeleri olarak adlandırılan bu grup hastalıklar önemli halk sağlığı sorunudur. Doğrudan besinlerin kendisi (mantar gibi) ya da besinler üzerinde üreyen mikroorganizmaların (genellikle bakterilerin) veya onların ürettikleri zehirlerin (toksinlerin) insan vücuduna girip hastalık oluşturması tablosu diye basitçe tanımlayabiliriz. Bu süreç genellikle gıda yendikten en geç 72 saat içinde oluşur. Bilindiği gibi bakteriler uygun sıcaklık, uygun PH, uygun nem ortamını buldukları anda sevdikleri besinlerde üreyip çoğalırlar. Bazıları ise üreyip çoğaldıkları gibi ortama zehirlerini de salarlar. Böylece alınacak besin, bakterilerle kirlenmiş olur. Bu kirli (kontamine) besini alan kişide, mide bağırsak sistemine giren bakteri veya toksin miktarına bağlı olarak bulantı, kusma, karın ağrısı, ishal, sıvı kaybına bağlı olarak halsizlik, yorgunluk, kırgınlık, baş dönmeleri ile bazen ateş de olabilir. Bazı bakterilerin zehirli (havasız ortamda üreyen ve genellikle konserve yiyenlerde gözlenen anaerop bakterilerin oluşturduğu tablo) doğrudan sinir sistemini tutarak, nörolojik bulgulara (felçlere) yol açabilir” ifadelerini kullandı. BAŞLICA BESİN ZEHİRLENMELERİ Hangi tür besin zehirlenmeleri olduğunu ve belirtileri neler olduğunu bahseden Torun, “Başlıca besin zehirlenmeleri; Stafilokokus Aureus denen, irin yapan bakterinin saldığı toksinin (zehirin) besinlerle alınması ile oluşur. Alındıktan 1-6 saat içinde gelişip kısa zamanda düzelebilen bulantı kusma ile karakterize bir zehirlenmedir. Olguların üçte ikisinde ishal gelişir. Sıvı kaybı fazla ise ateş görülebilir. Genellikle salam, kremalı yiyecekler, mayonezli patates salatası, açıkta satılan köfteler vb. risk oluşturabilirler. Salmonella besin zehirlenmesi; süt, et, yumurta gibi gıdalarla olan, tifo dışı salmonella bakterilerinin yaptığı zehirlenmedir. Genellikle kirli gıdalar alındıktan sonra ateş, ishal, bulantı, kusma karın ağrısı gözlenir. Dışkı tetkikinde lökositler ve az sayıda eritrositler gözlenebilir. Son zamanlarda tek bir merkezde üretilip geniş alanlara dağıtımı yapılan hayvansal gıdalar nedeniyle artış saptanmıştır. Bacillus Cereus besin zehirlenmesi; genellikle Çin lokantalarında pirincin kızartılmasından önce oda ısısında hafif haşlanıp, bekletilmesi sırasında, bu bakterinin toksinleri ile kirlenmesinden oluşur. Bulantı-kusma, bazı tiplerinde kramp tarzında karın ağrısı ile kendini gösterir. Enterotoksijenik E.Coli besin zehirlenmesi; seyahat ishallerinin başlıca nedenlerinden biridir. Kirli gıda alındıktan 16-72 saat sonra gelişir. Kramp tarzında karın ağrısı ve ishal ön plandadır. Tablo 3-4 gün sonra düzelir. Sinir sistemi bulguları ile seyreden besin zehirlenmeleri; bunların başında Botilizm gelir. Genellikle evde yapılan konserve yiyenlerde gözlenir. Buzdolabında saklanmamış yağda sarımsak da önemli bir risktir. Görme bozukluğu, ışıktan korkma, yutma güçlüğü, halsizlik, bulantı ve kusma başlıca bulgular olup, bazen solunum güçlüğü, kas zayıflığı, ağız kuruluğu, göz kapaklarında düşme, kan basıncı düşmeleri görülebilir. 85 derecede 5 dakika pişirmek veya kaynatmak toksini etkisiz hale getirir. Tanıda mikrobiyolojik testler yol göstericidir. Toplu zehirlenmeler medyayı da ilgilendirdiği için ülkemizde de devamlı gündeme gelmektedir. Geri kalmış ülke sorunu olmakla beraber ileri ülkelerde de görülebilir. Genel temizlik kurallarına uymak, gıdaları uygun ortamlarda depolamak, gıda denetimlerini sık yapmak, sağlık alt yapı sorunlarını çözmekle mesafe alınır düşüncesindeyim” şeklinde konuştu. GIDALAR İYİCE PİŞİRİLMELİ Besinlerin iyice pişirilmesi konusuna vurgu yapan Torun, “Gıdaları iyice pişirmekle bazılarının önüne geçebiliriz. Gıda zehirlenmesi tablosu gösteren kişi veya kişilerin en yakın sağlık kuruluşuna başvurması gerekir. Son zamanlardaki toplu besin zehirlenmeleri maalesef fazla bilgi sahip olamadığımız ve tablonun gizlenmesi nedeni ile burada hangi tür besin zehirlenmesi olduğuna dair fikir yürütemediğimiz için ilgili konularda bilim insanlarının ve konunun uzmanlarının halkı aydınlatma görevi maalesef engellenmiştir. Sorunun kökeni denetimsizlik, gıdanın işlenmesi aşamasındaki temel kurallara uyulmamasıdır. Her zaman korunma tedaviden üstündür. Bazen çok önem vermediğimiz ve basit gördüğümüz el yıkama, yöntemine uygun şekilde gerçekleştiğinde çoğu istenmeyen ve salgın yapan besin intoksikasyonlarını (zehirlenmelerini) önler” dedi.

Geçmeyen öksürüğe nane-limon çare değil Haber

Geçmeyen öksürüğe nane-limon çare değil

Tüm dünyayı 3 yıldır etkisi altına alan, son zamanlarda ise ölümcül etkisini büyük ölçüde kaybettiği gözlemlenen korona virüsü salgınının bu duruma gelmesindeki sebebin, aşılama ve milyonlarca insanın Covid-19 geçirmesine bağlı olarak toplumsal bağışıklığın oluşması olduğu belirtiliyor. Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Serhan Sakarya, hastalıktan sonra "öksürüğüm bir türlü geçmiyor" şikayetinin ise covid ile ilgisinin olmadığını ifade ederek, “Geçmeyen öksürüğünüz varsa nane limon kaynatmaktan, baharattan ve sıcak içeceklerden uzak durun” dedi. Küresel bir kabusa neden olan korona virüsü salgını önemli ölçüde vites düşürdü. Bu durumda alınan önlemlerin ve aşılamanın payının yüksek olduğu ifade edildi. Hali hazırdaki varyantların insanda çok ciddi hastaneye ya da yoğun bakıma yatış gerektiren enfeksiyonlar yapmadığını dile getiren Medicana International İzmir Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Serhan Sakarya, çok yaşlı hastaların bile yoğun bakıma ihtiyaç duymaksızın tedavisini olup kısa sürede evine döndüğünü ifade etti. Covid'den kurtulmanın yegane yolunun toplumsal bağışıklık olduğunu her fırsatta dile getirdiğini belirten Prof. Dr. Sakarya, “Toplumsal bağışıklığın da birbirine bağlı iki yolu vardı. İlki aşılama ve diğeri de en başından bu yana milyonlarca insanın Covid geçirmiş olması. Bu bağışıklığın oluşmasına neden oldu. Yine de dünyaya bakınca Covid pek çok ülkede yaygın olarak var. Dünya Sağlık Örgütü de, korona virüsü pandemiden kaldırmadı. Aslında tehlike tamamen geçmiş değil. Covid-19 ilk ortaya çıktığı andan bu yana pek çok varyant oluşturdu; Hindistan, İngiltere, Afrika, Delta, Omicron gibi. Bu mutasyonların önümüzdeki dönemde nelere evrileceğini bilemeyiz. Hastalık hala pek çok ülkede bu kadar fazla kişiyi etkiliyorsa yani virüs yaşama şansı buluyorsa mutasyon şansı da bulacaktır” dedi. Son zamanlarda ve havaların soğuması ile birlikte grip salgınlarının arttığına ve en büyük şikayetin ise hastalığın ve özellikle öksürüğün bir türlü geçmediği yönünde olduğunu belirten Prof. Dr. Sakarya, “Bu hastalarda genellikle Covid tespit edemiyoruz. Üst solunum yolu şikayeti olan hastaların genellikle boğazlarında büyük bir tahribat yaşanıyor ve bu hasta grubunda öksürük çok uzun zaman geçmiyor. Tahribat geçmeyince dışarıdan aldıkları virüslerle etkileşim halinde oluyorlar. Bu grip virüsünün türüne bağlı bir durum. Aslına bakarsanız hastalar da hatayı şeyler yapıyor” şeklinde konuştu. İNTİHARA EŞ DEĞER BİR DURUM Öksürüğü bir türlü geçmeyen hastanın sıcak içecekler içtiğini, sıcak suya limon sıkıp tükettiğini, portakal suyu gibi asitli içecekler içtiğini, iyi gelir düşüncesiyle baharat yediğini anlatan Prof. Dr. Sakarya, “Bu boğazınız için intihara eş değer bir durum. Kişinin boğazı zaten çok hassas ve harap. Örneğin; elinize limon sıkarsanız canınız yanmaz ancak açık yaraya limon sıkarsanız ya da sıcak su dökerseniz çok canınınız yanar. Bunun gibi bir durum. Kişi sürekli bunları tükettiğinde boğazdaki yaranın geçmesine bir türlü izin vermiyor. O yara daha çok tahriş oluyor ve bir kısır döngüye giriliyor. Tabi, kişinin soğuk algınlığı varsa, burun tıkanıklığı yaşıyorsa nane-limon ikilisini bol bol tüketmeli; ancak boğazda bir tutulma ve öksürük varsa bunu yapmıyoruz” diye konuştu. İHA

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.