Türkiye’de özel eğitime gereken özen gösterilmiyor
AYSELİN UZUN-ÖZEL HABER/ Dünyada birçok ülkede özel eğitim alan engelli çocukların ders saatleri haftada 20 ila 40 saat arasında iken ülkemizde bu ayda 8 saat ile sınırlandırılıyor. Üstelik eğitimin tamamı özel kurumlarda gerçekleştiriliyor ve devlet tarafından sadece belli bir kısmının masrafları karşılanıyor. Tüm bunlar aileleri maddi açıdan zorlarken, çocuklarda ise erken yaşlarda alması gereken eğitimin yeterli düzeyde olmaması sebebiyle, zihinsel ve fiziksel açıdan istenilen sonuçların elde edilememesine yol açıyor. Bu kapsamda açıklamalarda bulunan 26 yıllık Özel Eğitim Uzmanı Erdi Kanbaş ve KEDİ -Kabul, Eşitlik, Dahil Olma, İstihdam- Otizm Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Serap Dikmen Ahmetoğlu ise; devletin bu yönde daha fazla çalışma yürütmesi gerektiğini ve özellikle erken çocukluk dönemlerinden itibaren bu eğitimlerin verilmesinin şart olduğunu belirtiyor.
SOMUT ADIMLAR GÖRMEK İSTİYORUZ
Türkiye’de verilen özel eğitimin nicelik ve nitelik bakımında eksiklerinin bulunduğunu belirten KEDİ -Kabul, Eşitlik, Dahil Olma, İstihdam- Otizm Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Serap Dikmen Ahmetoğlu ise hükümet tarafından bu konuda somut adımlar atılması gerektiğini vurgulayarak, “Türkiye’de engelli çocuklara sadece haftada 2 saat özel eğitim veriliyor. Bu ayda 8 saat yapıyor ve kesinlikle çok yetersiz. Özellikle ilk çocukluk yaşlarında verilmesi gereken bu eğitim nicelik ve nitelik bakımında eksik kaldığı için çocukların gelişimi olumsuz etkileniyor. Bu tarz bir şeyin yaşanmaması adına özel eğitim içeriğinin çeşitlenmesi gerekir. Çeşitli terapilerle, duyu bütünleme, hareket eğitimi, konuşma terapisi başta olmak üzere çok yönlü bir yapıya kavuşması lazım. Şu anda birçok bakımdan eksik olduğunu söyleyebilirim. Öte yandan aileler bu eğitim ve terapi masraflarını karşılamakta zorlanıyor. Devlet sadece eğitimin ayda 8 saatlik kısmını karşılamakla yetindiği için birçok aile maddi ve manevi açıdan sıkıntılı bir sürece giriyor. Zaten bu eğitimler özel kurumlarda veriliyor. Aileler ve çocuklar bu zorlu süreçte yalnız bırakılıyor. Bizler hem aile hem de dernek olarak devletin bu yönde daha somut adımlar atmasını ve aileleri özel kurumlara mecbur bırakılmamalarını istiyoruz. Ayrıca 1. Otizm Eylem Planının 2016 yılında Resmi Gazete’de yayınlanarak, yürürlüğe girdiği dönem Başbakan olan Binali Yıldırım’ın da katıldığı bir törende eğitim saatini artıracaklarını söylemişti, karar vericiler tarafından bizlere birçok söz verildi ancak bunların hiç biri tutulmadı. Adeta bizimle dalga geçildi. Ek olarak, Türkiye Büyük Millet Meclisinde Down Sendromu, Otizm ve Diğer Gelişim Bozukluklarının Yaygınlığının Tespiti ile İlgili Bireylerin ve Ailelerinin Sorunlarının Çözümü İçin Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu iki yıllık çalışmasının ardından Mart 2020’de raporunu çözüm önerileriyle birlikte Meclis’e sundu. Ancak maalesef o raporla ilgili de geçerli bir eylem gerçekleşmedi. Bizler çok uzun süredir bekliyoruz ve artık eylem planları ile oyalanmak değil, somut adımlar görmek istiyoruz” ifadelerini kullandı.
AYNI ORANTIDA EĞİTİM VERİLMELİ
Özel Eğitim Uzmanı Erdi Kanbaş, “1998 yılından beri bu mesleği icra eden bir Özel Eğitim Uzmanıyım. Meslekte edindiğim 26 senelik tecrübeye göre; Türkiye’de diğer ülkelere nazaran özel eğitim sistemimin yeterli olmadığını söyleyebilirim” diyerek sözlerine başlayan Kanbaş, engelli bireylerin eğitiminde 2-6 yaş aralığının önemine dikkat çekerek “Herkesin bildiği üzere özel gereksinimli çocukların eğitiminde erken çocukluk dönemi dediğimiz, 2-6 yaş aralığı altın değerindedir. Ancak bizim ülkemizde maalesef devlet tarafından bu durum göz ardı ediliyor ve sonraki süreçte özellikle engelli çocuklar için geri dönüşü olmayan bir yola giriliyor. Çünkü çocuğun 6 yaşından sonra aldığı eğitim, 2-6 yaş aralığında aldığı eğitimden elde edilen verim kadar etkili olmuyor. Bu çocukları kazanmamız gereken süre 2-6 yaş aralığıdır. Ancak biz o dönemi es geçiyoruz. Türkiye’deki özel eğitim sisteminde yaşanan sıkıntılar ve yetersizlikler sebebiyle, verilen eğitimden çok iyi sonuçlar alabilecekken bu olasılığı yok sayıyoruz. Çünkü devletin bu yönde yeterli yatırımı yok. Durum böyle olunca da çocuğunun yeterli düzeyde eğitim almasını isteyen aileler özel kurumlara başvurmak zorunda kalıyor. Ancak bu da sadece maddi geliri iyi olan aileler için geçerli. Yani olması gereken; erken yaşlardan itibaren devlet tarafından bu çocuklara nitelikli ve en az diğer ülkelerde verilen saat kadar eğitim verilmesi lazım” açıklamasında bulundu.
ARAMIZDA UÇURUMLAR VAR
Kanada, İngiltere, Amerika gibi dünyanın gelişmiş ülkeleriyle kıyaslandığında ülkemizde verilen özel eğitim ders saatlerinin oldukça az olduğunu söyleyen Kanbaş, “Özel eğitim konusunda görüldüğü üzere diğer ülkelerle aramızda uçurum farklar var. Öte yandan diğer ülkelerde sadece özel eğitim değil bunun yanında konuşma terapisi, ergoterapi, fizyoterapi, spor gibi desteklerde de bulunuluyor ve bu da çocuğun normal okula rahat bir şekilde adapte olmasına zemin hazırlıyor. Ancak Türkiye’de bunların sağlanmamasının yanı sıra, hali hazırda alınan eğitimin niteliği de her açıdan yetersiz. Maalesef bu nedenle engelli çocuklar, herhangi bir engele sahip olmayan akranları ile kaynaşmakta sorun yaşıyorlar. Öte yandan yurt dışında karşılanan sınıf içi özel eğitim malzemelerinin ülkemizde de karşılanması gerekir. Fakat maliyeti sebebiyle devlet bunu sağlanmıyor. Bu ihtiyaçlar giderilsin ki komplike bir şekilde alınan eğitimden fayda sağlansın” şeklinde konuştu.