[tag] Haberleri |İlkses Gazetesi - Son Dakika [tag] Haberleri

#ENGELLİLER

ENGELLİLER haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, ENGELLİLER haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Engelliler için yıllardır ötelenen bir hak: Erişilebilirlik Haber

Engelliler için yıllardır ötelenen bir hak: Erişilebilirlik

Türkiye’de engelli bireyler için yaşamın her alanı hala daha aşılması güç engellerle dolu. Onlar binalara, kaldırımlara, eğitime, sağlığa, istihdama ve ulaşım araçlarına herkes gibi kolayca erişebilmek istiyor. Fakat bağımsız yaşayabilmeleri ve yaşamın tüm alanlarına etkin katılabilmeleri için gerekli düzenlemeler yıllardır yapılmıyor. 2005 yılında yürürlüğe giren 5378 sayılı Engelliler Hakkında Kanun’la tüm kamu kurum ve kuruluşlarının 7 yıl içinde engelliler için erişilebilir hale getirilmesine karar verilmişti. Ancak bu hüküm -2012’den günümüze kadar- çeşitli gerekçelerle defalarca ertelendi ve erişilebilirlik düzenlemesi 18 yıldır hayata geçirilmedi. 2021 yılında yapılan 5. erteleme kararı ise geçtiğimiz günlerde Anayasa Mahkemesi (AYM) tarafından iptal edildi. Kararda öngörülen sürenin devamlı uzatılmasının engellilerin toplum içinde yer almaları, iş gücüne katılmaları ve bireysel olarak yaşayabilmeleri imkanını olumsuz etkileyeceğini hatırlatıldı. “Erişilebilirliğin olmadığı bir ülkede engelli bireyin yaşam hakkı gasp edilmiş demektir” diyen Av. Sedef Erken, erişilebilirlik hakkının yıllardır ötelenmesine tepki gösterdi. YAŞAM HAKKI GASP EDİLİYOR Kamusal alanların engelliler için erişilebilir bir hale getirilmesinin önemine vurgu yapan İstanbul Otizm Gönüllüleri Derneği Kurucu Başkanı Av. Sedef Erken, “Erişilebilirlik binaların, açık alanların, ulaşım ve bilgilendirme hizmetleri ile bilgi ve iletişim teknolojisinin, engelliler tarafından güvenli ve bağımsız olarak ulaşılabilir ve kullanılabilir olmasıdır. Özetle engelli bir bireyin yaşam hakkı demektir, zira bu bahsettiğimiz alanlarda var olamayan birinin hayatta olması mümkün ancak gerçek anlamda bir yaşamı olması imkansız. Erişilebilirliğin olmadığı bir ülkede engelli bireyin yaşam hakkı gasp edilmiş demektir. Bu imkanları olmayan bir engelli eğitim alamaz, evinden çıkamaz ve bizlerin ulaştığı hiçbir yaşam desteğine ulaşamaz” dedi. SON ERTELEMEYE YARGI FRENİ Söz konusu yasayla ilgili süreci özetleyen Erken, son yapılan ertelemenin Anayasa Mahkemesi (AYM) tarafından iptal edildiğini söyleyerek, “Ülkemizde erişilebilirlikle ilgili ilk yasal çalışma 1997 yılında yapılmış olsa engelliler için erişilebilir hale getirilmesi zorunluluğu 2005 yılında çıkarılan Engelliler Hakkında Kanun yoluyla resmen yasal düzenlemeye kavuştu. Ancak ülkedeki tüm erişilebilirlik standartlarının sağlanması için sürekli süre uzatımı yapıldı. Yasaya göre kamuya açık alanlar, binalar ve toplu taşıma araçlarının engelliler için yedi yıl içinde erişilebilir hale gelmesi gerekiyordu. Ancak denetime dair hiçbir düzenleme yapılmadığı için yasanın öngördüğü sürenin dolmasına birkaç gün kala yani Temmuz 2012’de yasanın süresi üç yıl daha uzatıldı. Süre uzatımları 2013 yılına kadar bu şekilde devam etti, 2013 yılında Erişilebilirlik İzleme ve Denetleme Yönetmeliği çıktı ve artık tüm yaşam alanlarının engelliler için erişilebilir olması zorunlu tutuldu, EİDY gereğince kurulan erişilebilirlik izleme ve denetleme komisyonlarının uygun görmesi halinde süre uzatımının en fazla 7/7/2015 tarihine kadar olabileceği hüküm altına alındı. Ancak aradan geçen zamanda ilgili denetleme kurullarının hiçbir özel ve kamu kurumuna ceza kesmediği ortaya çıktı. Bu tarihten sonra da hükümet gerek çeşitli baskı grupları gerek kendi zorunluluklarından kurtulma adına sürekli bu yasal düzenlemeleri erteleme yoluna gitti, son defasında yapılan ertelemeyi AYM bu kez iptal etmiş oldu” ifadelerini kullandı. ‘YAŞAM HAKKI İHLALİ’ VURGUSU Mahkeme kararında, ertelemenin engelli bireyler için yaşam hakkı ihlali olduğu vurgulanarak, şu gerekçelere yer verildi: “Dava dilekçesinde özetle; kuralla belirlenen sürenin uzatılmasının devlete yüklenen engellilerin korunmalarını ve toplum hayatına uyumlarını sağlayıcı tedbirlerin alınması şeklindeki pozitif yükümlülüğe aykırı olduğu, sosyal devlet ilkesi ile eşitlik ilkesini ihlal ettiği, devletin sağlıklı ve düzenli kentleşmeyi gerçekleştirme yükümlülüğüne aykırılık oluşturduğu, bu yükümlülüklerin yerine getirilmesi için belirlenen sürenin uzatılmasının yaşam hakkı, maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkı, özel hayata saygı hakkı, eğitim hakkı ve çalışma hakkını ihlal ettiği belirtilerek kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu ileri sürülmüştür.” BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: Engelliler 6 yıldır plajsız kaldı!

Her şey dahil engelliler hariç! Haber

Her şey dahil engelliler hariç!

ÇAĞLA GENİŞ-ÖZEL HABER Türkiye’de en az 7 milyon engelli yurttaş, turizm hizmetlerinden faydalanamıyor. Ülke genelinde erişilebilirlik standartlarına uygun otel odası sayısının sadece bin 176 olduğunu belirten Erişilebilir Kent ve Engelsiz Turizm Uygulamaları Uzmanı Adem Kuyumcu, İzmir’de ise bu rakamın yok denecek kadar az olduğunu vurguladı. Herkes için erişilebilir turizmin hem engellilerin özgürleşmesine hem de ülke ekonomisine katkı sağlayacağına dikkat çeken Kuyumcu, “Engelsiz turizm alanına hizmet üretilmiyor olması hem maddi kayıplara yol açar hem de ayrımcılıktır, ötekileştirmedir. Engelsiz turizm eşitliktir, kanuni zorunluluktur” açıklamasını yaptı.  HEDEF BİR ARADA TATİL Engelsiz turizmin tanımını yapan Erişilebilir Kent ve Engelsiz Turizm Uygulamaları Uzmanı Adem Kuyumcu, “Engelsiz turizm daha geniş anlamında herkes için turizm, herkesin birlikte seyahat edebildiği, tatil yapabildiği, konaklayabildiği, sosyal mekanlardan faydalanabildiği başka birinin yardımı olmadan özgür ve eşit imkanlar sunan tesisler ve aktivitelerdir. Sadece engelliler için otel yapmak ötekileştirmektir. Engelsiz turizmde hedef herkesin bir arada tatil yapabilmesidir. Engellilerin belli dönemlerde toplu olarak tatile götürülmeleri bahsettiğimiz engelsiz turizmin karşılığı değildir. Dünya nüfusunun yüzde 10’u, her ülke nüfusunun da en az yüzde 10’u, Türkiye nüfusunun ise yüzde 12,29’u çeşitli sınıflarda engelli bireylerden oluşmaktadır. Engelsiz turizm, acentelerin internet sayfasında ve ofisinde çalışan elemanlardan başlamaktadır. Acentelerin internet sitelerinde doğru bilgiler verilmesi, sitelerin erişilebilir olması gerekmektedir. Acente elemanlarının da gerek yüz yüze gerekse telefonla konuşurken doğru iletişim ve davranış sergilemesi gerekmektedir” dedi. ERİŞİLEBİLİRLİK STANDARTLARI Mevcut otellerin birkaç düzenleme ile erişilebilir hale getirilmesinin mümkün olduğunu vurgulayan Kuyumcu, “Ulaşım kapsamında engelli ve yaşlıların, evlerinden transfer alanlarına ulaşımı için toplu ulaşım araçları yok denecek boyuttadır. Evden hava, deniz, demiryolu ve kara ulaşımı için kalkış noktalarına transfer konusunda henüz hizmet üreten transfer firması bulunmamaktadır. Ulaşımın ikinci aşaması olan varılacak noktadaki alandan tesislere transfer sorunu devam etmektedir. Tatil sonunda evlere geri dönüşlerinin sağlanması için toplu ulaşım ve transfer sorunu yaşanmaktadır. Otel ya da turizm tesisinin, ortopedik engelliler, görme, işitme, konuşma engelliler ile otizmli ve farklı gelişen bireylerin tesislerden rahatça yararlanabilmeleri için mimari erişilebilirlik düzenlemelerinin yapılması gerekmektedir. Özellikle teşvik kapsamında yapılan tesislerin erişilebilir olması zorunlu olmalıdır. Bu konuda ilgili genelge 2016 yılında Turizm Bakanlığı tarafından yayınlanmıştır. Mimarların otel tasarımı yaparken herkes için tasarım standartlarına dikkat etmeleri gerekmektedir. Erişilebilirlik standartlarına uygun çizimler yapılmalı, aksi halde belediyeler projeyi onaylamamalıdır. Mevcut oteller birkaç düzenleme ile erişilebilir hale getirilebilir. Otelleri, görme engellilere uygun otel, İşitme engellilere uygun otel, ortopedik engellilere uygun otel veya herkese uygun otel şeklinde sınıflandırmak mümkündür. Turizmin içinde bulunan konaklama ve gastronomi işletmelerinde çalışanların gelen konuklarla doğru iletişim kurabilmesi için eğitilmesi gerekmektedir” diye konuştu. YOK DENECEK KADAR AZ Türkiye’de engellilere uygun yalnızca bin 176 otel odası olduğunu belirten Kuyumcu, “Türkiye’de Turizm Bakanlığı’ndan işletme belgeli tesislerde bin 176 adet engellilere özel oda bulunuyor. Antalya 605 oda ile engellilere göre en çok odası bulunan ilimiz. Bu ilimizi 159 oda ile Muğla izliyor. İstanbul’un yatak kapasitesi ise 147. İzmir’de ise yok denecek kadar az” ifadelerini kullandı. ÜLKE EKONOMİSİNE KATKI SAĞLAR Herkes için erişilebilir turizmin hem engellilerin özgürleşmesine hem de ülke ekonomisine katkı sağlayacağına dikkat çeken Kuyumcu, şunları söyledi: “Engelsiz, erişilebilir turizm pazarına hizmet edip hem sosyal sorumluluk hem de katma değer oluşturmak hedefiyle Turizm Bakanlığını, Belediyeleri, Otelciler Birliğini, Türkiye Seyahat Acenteleri Birliğini konuyla ilgili ciddi ve etkili adımlar atılması için iş birliği içinde olmaya davet ediyorum. Engelsiz turizm eşitliktir, kanuni zorunluluktur. Bu zorunlulukla ilgili Türkiye’de ilgili bakanlıklarının ve kurumların hazırladığı coğrafi ve fiziki koşullara uygun erişilebilirlik standartları her alanda olduğu gibi konaklama ve gastronomi işletmeleri başta olmak üzere turizmin her alanında da uygulanmalıdır. Engelsiz turizm kapsamı doğru olarak hayata geçtiğinde ekonomik yüksek katma değer yaratmaktadır. Engelsiz turizm alanına hizmet üretilmiyor olması hem maddi kayıplara yol açar hem de ayrımcılıktır.” HANGİ ADIMLAR ATILMALI? Alternatif olarak değerlendirilmemesi gereken engelsiz turizmin, milyonlarca insanın hakkı ve talebi olduğunu dile getiren Kuyumcu, “İşletmenin lokasyon olarak herkes için ulaşılabilir olmasına, farklı gereksinimlere sahip bireyler içinde erişilebilir standartlara uygun olmasına özen gösterilmeli. Görme engelliler için mimari ve fiziki düzenlemeler, sesli uyarıcılar, sesli bilgilendirmeler, sesli acil yönlendirmeler yapılması sağlanmalı. Sesli menü veya braille menü oluşturulmalı. Otel bilgi broşürleri braille alfabesi ile hazırlanmalı. Görme engelliler için asansör butonları braille alfabesi ile belirtilmeli ve asansörde sesli yönlendirici olmalı. Görme engellileri açık alanlarda tehlikelerden korumak için gerekli yerlere hissedilebilir uyarı yüzeyleri döşenmeli. Ortopedik engelliler için kapı genişliklerini erişilebilirlik mevzuatı standartlarına uygun şekilde olmalı. Ortopedik engelliler için kanuni zorunluluk ve erişilebilirlik mevzuatına uygun şekilde engelli otopark alanı oluşturulmalı. Masa düzenini oluştururken tekerlekli sandalye kullanıcılarının rahat kullanımı için en az 70 cm yüksekliğinde altı boş masalar tercih edilmeli. Masa aralıklarında en az 90 cm yürüme boşluğu bırakılmalı. Tekerlekli sandalye kullanıcıları için erişilebilirlik mevzuatına uygun tuvaletler yapılmalı. İşitme engelli bireyler için her yere görsel yönlendirmeler ve uyarıcılar koyulmalı” bu alanda atılması gereken adımlardan örnekler verdi.

Nüfusun yüzde 12’sini oluşturan engellilerin Meclis’te sözü yok! Haber

Nüfusun yüzde 12’sini oluşturan engellilerin Meclis’te sözü yok!

ÇAĞLA GENİŞ-ÖZEL HABER Türkiye, 14 Mayıs sabahı cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimleri için sandık başına gidecek. Uzun süren liste mesaisinin ardından siyasi partilerin milletvekili adayları belli oldu. Ancak nüfusun yüzde 12’sini oluşturan engelli bireylerin, listelerde temsili ne yazık ki söz konusu değil. Toplumun önemli bir kesimini oluşturan engellilerin neredeyse yok denecek temsil oranı tepkilere neden oldu. KEDİ Otizm Derneği Başkanı Serap Dikmen Ahmetoğlu, listelerde engelli adaylara yer verilmemesinin siyasetin engelliliğe bakış açısının bir yansıması olduğunu söylerken, Türkiye Sakatlar Derneği İzmir Şube Başkanı İlknur Peder ise “Güç kavramı üzerinden çalışan siyasi sistem ulaşmaya çalıştığımız demokratik yapıyı maalesef engelliyor. Demokrasi engelli bir toplum ortaya çıkıyor. Siyasi alan engellileri yok saymayı tercih ediyor ne yazık ki” vurgusu yaptı. ENGELLİLİĞE HAK ÖZNESİ GÖRÜLMÜYOR Aday listelerinde engelli bireylerin bulunmamasının, siyasetin engelliliğe bakış açısının bir yansıması olduğunu dile getiren KEDİ Otizm Derneği Başkanı Serap Dikmen Ahmetoğlu, “Engelliler hak öznesi görülmüyor. Toplum içinde ve bu toplum yapısının siyasetçilerinde yardıma ve sadakaya muhtaç, acınacak kişiler olarak görülüyor. Siyasi partiler de politikalarını bunun üzerinden oluşturuyor. Oysa engelli hakları diye bir olgu var. Bu konuda çalışan, fikir üreten, sesini duyurmaya çalışan bir kesim de var. Ne yerel siyasetçiler ne de Ankara siyasetçileri maalesef bu grubu pek de ciddiye almıyor. Toplumdaki çeşitli dezavantajlı grupların hak teslimiyle sorunları çözmek için yola çıktıklarını söyleyenlerin listelerinde dahi engelli bir aday olmaması düşündürücü. Oysa bizim taleplerimiz arasında Engelli Bakanlığı bile var. Çünkü engelli alanındaki sorunların çözümü ancak ve ancak ayakları yere basan bir engelli politikası ve bütçelendirmeyle çözülür” dedi. SESİMİZ DAHA GÜÇLÜ ÇIKMALI Engellilerin ve bu alanda çalışan sivil toplum örgütlerinin sesinin daha gür çıkması gerektiğini söyleyen Ahmetoğlu, “BM Engelli Hakları Sözleşmesi’ni okuyup ruhunu kavramasını istediğimiz siyasetçilerden en azından şimdiye dek TBMM’de koltuk sahibi milletvekili ve genel başkanlarından, Otizm Eylem Planı ve Meclis Komisyonu Araştırma Raporu’ndan birçok konuya hakim olmalarını da beklerdik. İğneyi de kendimize batıralım biraz, bu alanda çalışan çoğu sivil toplum örgütünün bazıları bu acıma ve sadaka kültüründen nemalanırken bir kısmı da varlıklarını sürdürebilmek amacıyla da olsa yurtdışından fonlanan projelerin peşinde koşarken enerjilerini boşa harcıyor, hak odaklı çalışmalardan uzaklaşıyor. Oysa bizlerin sesini daha güçlü çıkarması gerekiyor, bunun için de tabiri caiz ise yüreğe ihtiyaç var, projelere değil” ifadelerini kullandı. ÇOK ÜZÜCÜ BİR ŞEY Siyasetin güç kavramı üzerinden çalışan bir sistem olduğunu vurgulayan Türkiye Sakatlar Derneği İzmir Şube Başkanı İlknur Peder de “Böyle olmadığı iddia edilse de sık sık demokrasi vurgusu yapılsa bile, gün sonunda güç kavramı üzerinden çalışan bir sistemden bahsediyoruz özellikle Türkiye’de. Böyle olunca da günün sonunda arkasında bir gücü olanlar tercih ediliyor. Ne yazık ki toplumumuzda engelli sadece yardım edilendir. Engelliye üç kuruş maaş bağlarsın, tekerlekli sandalye alırsın hatta engelliye verirken fotoğrafını çekersin bağış yaptık diye. Önemli günlerde sırtını sıvazlarsın, elini omzuna koyar poz verirsin. Seçim kampanyası sürecinde engelli derneklerini gezersin. Engelliler güçlü görünmez. Maalesef bizim ülkemizde engelliye bakış bu ve biz bu algıdan bir türlü çıkamıyoruz. Engellilerin bu ülkede söz sahibi olabileceğini, sadece kendi sorunlarıyla ilgili değil toplumun sorunlarıyla ilgili fikirleri ve çözüm önerileri olabileceğini bir türlü idrak edemedik. Bu çok üzücü bir şey gerçekten” diye konuştu. BİRLİKTE ÇALIŞMAK ZORUNDAYIZ Engelli alanında çalışan sivil toplum kuruluşlarının da kendilerine özeleştiri yapması gerektiğini belirten Peder, şunları söyledi: “Biz bir türlü birlik olamıyoruz, parça parça irili ufaklı bir dünya sivil toplum kuruluşumuz ve federasyonlarımız var. Liste sürecinde çeşitli partilerden aday adaylığı başvuruları oldu. Ben de onlardan bir tanesiydim. Birçok ilde şubesi olan güçlü engelli derneklerimiz var. Bu dernekler aday adaylarını parti gözetmeksizin, ‘Biz onu destekliyoruz’ diyerek bir fotoğraf verdiler mi? Ben görmedim. Ben aynı zamanda bir engelli sivil toplum kuruluşunun başkanıyım. 3 yıldır İzmir’de DEVA Partisi’ne kurulduğu günden bu yana emek veren biriyim. Sadece kendim için söylemiyorum, aday adaylığı sürecinde yola çıkmış olan arkadaşlarımızla ilgili engelli sivil toplum kuruluşlarımız birlikte bir fotoğraf verdiler mi? Bunu sorgulamamız lazım. Siyaset güç üzerinden çalışan bir sistem. O zaman bizler önce kendi gücümüzün farkına varabilirsek siyasette artık görmezden gelinemeyeceğimizi düşünüyorum. Toplumun neredeyse yarısını kapsayan bir kesimden bahsediyoruz. Siyasi partiler toplumun bu kadar büyük bir kesiminin kalplerine dokunabilecekleri bir durum varken bunu görmezden gelmeyi tercih ediyorlar. Siyasi alan engellileri yok saymayı tercih ediyor ne yazık ki. Bunun istisnası olacağını iddia eden siyasi partilerin de diğerlerinden hiçbir farkı yok. Güç kavramı üzerinden çalışan siyasi sistem ulaşmaya çalıştığımız demokratik yapıyı maalesef engelliyor. Demokrasi engelli bir toplum ortaya çıkıyor. İçindeki renkleri çeşitliliği koruyamayan, parlamentoya yansıtamayan bir tablo ortaya çıkıyor. Bunu kırmak için birlikte çalışmak zorundayız. Burada da ihtiyacımız olan en önemli şey samimiyet. Söylemlerimizle yaptıklarımızın tutarlı olmasına ihtiyacımız var.”

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.