[tag] Haberleri |İlkses Gazetesi - Son Dakika [tag] Haberleri

#Erdal Erek

Erdal Erek haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Erdal Erek haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Mardin’in efsane muhtarı Haber

Mardin’in efsane muhtarı

SEMİ TEKTAŞ / İLKSES TV’de İLKSES Gazetesi İmtiyaz Sahibi Halil Arslan ile Genel Koordinatör Erdal Erek’in sunduğu Gündem Özel programının bu haftaki konuğu Mardin’in Midyat ilçesine bağlı Şenköy’de Efsane Muhtar olarak anılan Nuri Yenigün oldu. Şenköy’de 35 yıllık muhtarlık yapan Nuri Yenigün, görev süresi boyunca köyüne yaptığı sayısız hizmeti anlattı. Köye su, elektrik, kuran kursu ve okul gibi sayısız hizmette bulunan Yenigün, hizmet aşkıyla 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ile birçok kere görüşmeler yapmıştı. Demirel’in kendisini aileden gördüğünü söyleyen Yenigün, bir dönem Demirel ile Ecevit arasında polemiğe neden olduğunu anlattı. 1963’TEN BERİ KRAVAT TAKIYORUM 1963 yılında dönemin Mardin Valisi tarafından kendisine kravat hediye edildiğini söyleyen Yenigün, o tarihten beri kravat taktığını belirtti. Yenigün, “Ben 1934 yılında Midyat’ta doğdum. Babam çiftçiydi. 1964 yılında muhtar oldum. O zamanın şartları çok ağırdı. Çevre de herkes çiftçilik yapıyordu. Su sıkıntı çok fazlaydı. Herkesin evi önünde depolar yapılıyordu. Görevi aldım muhtar oldum ve hakkını vermem gerekiyordu. Valiliğin talimatı ile evlerin tamamı badana yapılacak dediler. 15 gün müddet verdi. Yapmayana ceza verecek denildi. Ne boya vardı ne fırça vardı. Kireçlerimizi kendimiz yaptık ve süpürgeler ile evleri boyadık. Bir gün valiye tüm köy bembeyaz oldu diye haber gitti. Valide bu muhtar çok çalışkan deyip beni makamına çağırdı. Gittim ben de. Herkes senin gibi çalışkan olursa hiç derdimiz kalmazdı. Bana bir kravat hediye etti. Seni kravatlı muhtar olarak adlandırılıyorum. Asla çıkarmayacaksın. 1963’ten beri kravat takıyorum” diye konuştu. SU VE ELEKTRİK ARKA ARKAYA GELDİ 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ile ilk görüşmesini anlatan Yenigün, “Köye su getirmek için YSO müdürüne gittim. Sondajı getirdim, 300 metre sondaj açtım, su çıkarmak için. Saniyede 5 litrede su verdi ilk başta, yetersizdi. Pompa lazım dediler. Pompa için yine Diyarbakır’a gittim aldım getirdim. Daha sonra daha sağlam bir sistem için şebeke için kolları sıvadım. Depo yaptık, 15 bin metre çelik boru hattı yaptık. İlçelerde su yoktu ama biz getirdik. Mahallede çeşme yaptık. Üreteç lazımdı. Suyun kuyulardan çıkabilmesi için. Tekrardan Diyarbakır’a gittim. Suyu açtık, tüm Mardinli bürokratlar geldi. 1967’de Süleyman Demirel gelecek dediler. Hazırlık yaptım. Tüm köylere haber yolladım. Beyaz at getirdim. Davul zurna ile bakanlar ve milletvekilleri beraberinde geldi. Köyüme canımı verdim. Demirel ile konuşmam lazımdı. Ama beni görmüyordu. Kalabalıkta Demirel’e konuşamam dedim. Motora kadar halı döşedim. Yaptığımız işleri görünce ‘Boyun kısa ama işlerin büyük’ dedi. ‘Bir derdin var mı?’ dedi. Var dedim. Elektriğimiz yok dedim. 3 ay sonra elektrik için çalışmalar başladı” değerlendirmesinde bulundu. AP DİKTİ, CHP SÖKTÜ Bir dönem AP ile CHP arasında polemiğe neden olan elektrik direkleri hakkında konuşan Yenigün, “Elektrik ilk başta mazot ile sağlanıyor. Enerji hattı lazım dediler, Ankara’ya gittim. Görüşmelerimi yaptım arzuhalimi anlattım. O zamanki bürokrat bana ‘Şenköy-Midyat arası 10 km olduğu için iller bankası yardım edemez’ dedi. Köye geri geldim. Ama durmadım yerimde yine gittim. Yine Demirel’e gittim. Misafir oldum. Beni yine aynı bürokrata yolladı. Aynı bürokrat bana ‘Ne istiyorsun. Beni aşıyor, benim param değil ki vereyim’ dedi. Arkasında harita vardı. Kırmızı işretlerde elektrik var ama doğuda hiçbir yerde yok. Sonra bana ‘Midyat-Şenköy arası tüm köylerden imza al’ dedi. İmzaları aldım ve götürüp teslim ettim. Demirel talimat verdi. Ekip geldi. Onlara ev tuttum. Yemek verdim. Başladılar yapmaya. Sonra bir gün baktım ekip yok, kayboldu. Sordum soruşturdum, Demirel hükümeti düşmüş. Ecevit geldi başa, ekip başka bir yere alındı dediler. Beklemeye başladım yine. Sonra haber geldi, dediler ki yine Demirel gelecek, ara seçim yapılacak. Midyat’a gelecek diye haber geldi. Hemen karşılamak için yine hazırlık yaptım. Pankart hazırladım bir tane, üzerinde, ‘Elektrik direğini siz diktiniz, CHP söktü’ yazdım. Beni hemen Demirel’in yanına otobüsün üstüne aldılar. Ne sorunların var dedi. Anlattım. Elektrik direkleri niye söküldü diye sordu. Siz talimat verdiniz, Adalet Partili olduğumuz için dedim. Demirel tekrar başa geldi. İlk seyahatinde ‘Biz elektriği diktik, CHP söktü’ diye anlatmaya başladı. Ecevit ile Demirel arasında polemik oldu. Gazeteciler her gün bana geliyordu. Demirel beni çok severdi, aileden sayardı. Tiftik keçisini severdi. Alıp 7-8 kilo götürürdüm. Hanım ekmek yapıyordu onu da götürürdüm. Muhtaç değildi. Ama boş gitmek olmazdı” dedi. LİSE, KURAN KURSU, KOOPERATİF AÇILDI Yenigün, “Boş durmak olmazdı. Köye ne yapalım diye başladım düşünmeye. Bir kooperatif kurdum. 12 bin metre arsa aldık. 45 kız yanımda çalışmaya başladı. Halı dokumaya başladık. Bakan kanalıyla Sümerbank ile anlaşma yaptık, oraya yolluyorduk. İş imkânı sağladım. 5 kızı Diyarbakır’a gönderdim kurs aldılar. Ama daha sonra kızlardan evlenen gelmedi. Böyle böyle sayı gittikçe azaldı, kooperatif kapandı. Başladım yeni çözüm üretmeye. 10 köy için her birinde bir tezgâh kurdum. Öğretmenler yolladım. Eğitimler verdik. Yetkililere kooperatifi anlattım. Servis istedim bu köylere gönderelim, dedim ama vermediler. Kooperatif kapandı. 41 yataklı kuran yaptık. Bağışlarla yaptık. İlçelerde lise yoktu. Şenköy’da lise açtık. Kooperatifin yerine lise yaptık. 50 talebe şart dediler. Oğlumu 50’inci talebe olarak getirdim. Şenkaya için. Belki getirmesem müftü olurdu” diyerek sözlerini tamamladı. Öte yandan Halil Arslan da Nuri Yenigün’ün Mardin’de ve Türkiye’nin hemen yer yerinde hizmetleriyle anılan muteber bir kişilik olduğuna vurgu yaparak, kendisinin hizmet anlayışının Türk siyasi tarihinde yer edinmiş kişilerce takdir edildiğini ifade etti.

Arslan ve Bilgiç Gündem Özel'in konuğu oldu Haber

Arslan ve Bilgiç Gündem Özel'in konuğu oldu

İLKSES TV’de yayınlanan Erdal Erek ile Gündem Özel programının bu haftaki konuğu iş insanı Abdülkadir Bilgiç ve İLKSES Gazetesi İmtiyaz Sahibi, Arslan Güneydoğu Gazetecilik, Matbaacılık ve Kağıtçılık A.Ş. İmtiyaz Sahibi Halil Arslan oldu. Gündemin değerlendirildiği programda tarım ve medya sektörünün sorunları konuşuldu. Halil Arslan medya sektöründeki sorunlara dikkat çekerek sosyal medyanın yaydığı bilgi kirliliğine devletin el atması gerektiğini söyledi. İş insanı Abdülkadir Bilgiç ise, tarım sorunlarının planlama ve liyakat ile çözülebileceğini ifade etti. TARIMDA ÇÖZÜM: LİYAKAT VE PLANLAMA Tarımda ortaya çıkan sorunların çözümünün planlama ve liyakat olduğunu söyleyen Bilgiç, “Mardin Midyatlıyım. 20 yaşından sonra İstanbul’a gittim. Yaşadığım bölgede iş imkânı çok yoktu. Arapça biliyordum rehberlik yaptım, dükkân açtım. Birçok sektörde uğraştım iş insanı oldum. 2015 yılındaki Rus uçağının düşmesi tekstil işine gölge düşürdü. Ben de tekstil işini bıraktım ve İzmir Menderes’te toprak alarak tarım işine başladım. Hiçbir bilgim yoktu tarım ile ilgili. Serayı araştırdım. Tarımda içler acısı durumdayız. Neden? Ekonomi politikaları tarımı bitiriyor. Birkaç yıl içinde adet ile ürün alacağız. Tarımda ilk sorun planlama. Çifti içinde bulunduğu yılda hangi ürün satıldıysa bir sonraki yıl hep beraber aynı ürünü üretiyor. Arz fazla olunca fiyat düşüyor. Ürünler tarlada çürüdü. Üretim çok pahalı. İlaçların çoğu dışarıdan geliyor çok ufak bir ilaç şişesi bile 5 bin TL’ye gelebiliyor. 10 sene önce salatalık fidesi 50 kuruştu ama bugün 20-25 TL oldu. Seraya 90 bin fide dikilmesi lazım. Ama çiftçide bu para yok. Üreteci ürettiğini kaça satacağını bilmiyor. Tarım ve hayvancılık bitiriliyor. Güney Amerika’dan hayvan getiriyoruz. Neden? Vatandaş perişan halde. 12 bin 500 emekli maaşlı nasıl geçinsin? Üretici ve tüketici eziliyor. Tarlada örneğin bir ürün 25 kuruş. Mazot fiyatları çok yüksek. Girdi fiyatları çok yüksek. En tüketici il İstanbul’dur. Buradan çıkan malların çoğu İstanbul’a gider. İstanbul tüketirse çiftçi ekmek yer. İstanbul tüketemezse tarlada mal kalır. İşçilik maliyetleri artı. Bir aylık maliyet 60-65 bin TL olabiliyor. Güneydoğu’dan mevsimlik işçiler gelmiyor, Suriyeliler de gelmiyor artık. 8 bin dolar toplayan Suriyeli yurt dışına kaçıyor. İşçilik çok maliyetli. Önceden yerli işçi vardı. Gençler artık tarımda çalışmıyor. Kafeleri görüyorsunuz gençler orada oturuyor. Yazık günah insan israfı.  Köylü önceden ürününü şehirde satardı. Ama artık çiftçi gelip şehirde marketten alıp gidiyor. Tarımdaki çıkış yolu planlama ve liyakat. Liyakatli insanların tarımı yönetmesi çok elzem. Et ithal edemezsin. Her gün yemek yiyoruz. Planlama yapmanız gerek. Tarım şirketleşmeye gidiyor. Küçük çiftçi bitiyor. Tedbir alınması gerekiyor. 1 dönüm ÇKS’si olan bir çiftçi bile traktör alabiliyor. Neden? Bir köye bir traktör yetiyorsa 4 tane neden? Tarımda destek var neden? Ziraat Bankası bunun için var zaten” diye konuştu. SOSYAL MEDYADA DEZENFERMASYONUN ÖNÜNE GEÇİLMELİ Sosyal medyanın dezenformasyon yaydığını belirten Arslan, devletin bu konuya el atması gerektiğini söyledi. Arslan, konuşmasında şu ifadelere yer verdi: “Kahve köşelerinde oturup ahkam kesenler var. Devletin onları ayıklaması gerekiyor. Elzem bir nokta eğer basın camiası bir araya geliyorsa 8’i bir araya gelip bir gelmiyorsa o biri yaramazdır ve içeride barınamıyor. Gazetecilerin kendi içinde kavgası iyi ve doğru değil. Gazetecilik eskiden 8 sayfa ve siyah-beyazdı. Cımbızla harf harf yazılıyordu, teknoloji yoktu. Gazetecilik iyi bir meslektir ama doğru yapana iyidir. Ben basımcıyım. Bir zamanlar basın camiası bir yerde gazete çıkardığı zaman 5 binden aşağı basmıyordu. Biz el atarak fazlalığın önüne geçtik. İsrafı önledik. Satılabileceği kadar basılmalıdır. Bir insan ayağını yorganına göre uzatmalıdır. Basın yerinde kullanılırsa 4. kuvvettir. Bazıları dereyi geçmeden paçayı sıvıyor. Bazı ahkam kesenler tez zamanda batar. Güvenmesinler dışarıdaki paraya. Gazetecilikte dijital platformu kurduk. Zamanın gerisinde kalmamalıyız. Bir teknolojik malzeme alıyorsunuz bir bakıyorsunuz daha yenisi çıkmış. Hepsini takip etmek gerekiyor. Eskiden bir maç gece yayınlandığında gazete onu takip edemezdi. Ama şimdi gece 12’de bile gazeteye yetişiyor. Hızlı bir döneme geçtik. Dijital gazetecilikte insanlar anında haberi indiriyor. Eğer internet haberciliği olmasa gazeteler batıyordu. Sosyal medyada haber paylaşıyor ama basılı da yetişilmiyordu. İnternet ve basılı beraber devam edecek. Bir eczacı yanlış bir şey yaptığında meslekten nasıl men ediliyor reçete bile veremiyor. Sosyal medyada hatası olan da men edilmeli. Sosyal medyanın kontrol edilmesi elzemdir. Belden aşağıda vurur, siyasi konularda fikir belirtir. Yerden yere vurur. Devlet zaman zaman belirli toplantılar yapmalı. Bu konuda ben eminim gereken adımlar atılacak. Devlet el atmalı. Ortalık karışıyor. Bir insan yanlış yazıldıysa men edilsin. Haksızlık yapılmamalıdır. Sosyal medyada başkasının adına yorum yapmak olmamalı. Sosyal medyayı bu hale getirenler men edilmeli. Bir sosyal medyacı 200 bin tıkım var diyor. İstihdam sağlamıyor ama ahkam kesiyor. İstihdam sağlayacaksın ve bu insanlarda işin ehli olmalı. İletişim mezunu olmayanı almamak lazım.”

Efes Selçuk'ta genç gazeteciler ustalarla buluşuyor Haber

Efes Selçuk'ta genç gazeteciler ustalarla buluşuyor

İzmirli genç gazeteciler, usta tarım gazetecileriyle Efes Selçuk’ta buluşacak. İzmir’de gazetecilik bölümünde okuyan öğrenciler ve yeni mezun olmuş gazeteciler ile alanında uzman olan gazetecilerin buluşacağı “Genç Gazeteciler için Tarım Gazeteciliği Buluşması” etkinliğinde tarım gazeteciliği ve gazetecilikte branşlaşma konuşulacak.  Efes Selçuk Belediyesi ev sahipliğinde Seferi Keçi ve Seferihisar Gazeteciler Derneği’nin katkılarıyla gerçekleşecek olan etkinlik, 15-16 Temmuz 2023 tarihlerinde Efes Tarlası Yaşam Köyü’nde hayata geçirilecek. USTA GAZETECİ ALİ EKBER YILDIRIM İLE BAŞLAYACAK  Genç gazetecilere yönelik düzenlenecek atölye çalışmaları, duayen tarım gazetecisi Ali Ekber Yıldırım’ın tarım gazeteciliğinin ana hatlarını paylaşacağı “Tarım Gazeteciliği ve Tarım Politikaları” adlı oturumu ile başlayacak.  Yıldırım’ın ardından İLKSES Gazetesi Yazı İşleri Müdür Erdal Erek, “Gazetecilikte Branşlaşma ve Tarım Gazeteciliğinin Önemi” oturumu ile branşlaşmanın ve tarım gazeteciliğinin kurumların yazı işlerindeki faydalarına değinecek.  Atölyelerin ilk günü Tarım ve Gıda Yazarı Ziraat Mühendisi Bilge Keykubat’ın, “Tarım ve gıda gazeteciliği ve yerel yönetimler” ile “Tarım, Gıda ve Sosyal Medya” adlı oturumları ile sona erecek.  ÜRETİCİLERLE HABER ÇALIŞMASI YAPILACAK Tarım gazeteciliği atölyesinin ikinci günü Ümit Şahinler’in “Tarım gazeteciliğinde habercilik” paneli ile başlayacak olup, Baha Okar’ın “Tarımda Çözüm Gazeteciliği” paneli ile devam edecek. Ardından saha haberciliğin ayrıntıları ve sahada üretici ile doğru iletişim için “Sahada Tarım Gazeteciliği” atölyesi kapsamında Belevi’de 16 Temmuz tarihinde gerçekleşecek Şeftali Festivali’nde Efes Selçuklu üreticiler ziyaret edilerek “Yerinde haber çalışması” yapılacak.  GELECEK NESİLLERE KAYNAK OLUŞTURACAK Atölyelerin tamamı ve iki gün boyunca yapılan tüm çalışmalar hem gelecek nesillere kaynak oluşturması hem de katılamayanların ulaşabilmesi için “Genç Gazeteciler için Tarım Gazeteciliği El Rehberi” adıyla basılı olarak hazırlanacak. Bu rehber, aynı zamanda web sitesi aracılığıyla da dijital olarak yayınlanacak. Çalışmanın devamlılığı ve tarım gazeteciliğinde kendini geliştirmek isteyen genç gazetecilerin pratik yapabilmesi için tarım temalı bir çevrimiçi haber sitesi kurulacak ve bu sitede kendini geliştirmek isteyen gazeteciler içerikler üreterek, editör kontrolüyle haber çalışmalarını yayımlayabilecek. HABER MERKEZİ

Sağlık çalışanları ev kiralarını ödeyemiyor Haber

Sağlık çalışanları ev kiralarını ödeyemiyor

AYSELİN UZUN Memur maaşlarına gelen ara zamlar sonrasında ülke genelinde birçok sağlıkçı iş bırakma eylemi düzenledi. Katıldığı Soru-Yorum programında, sağlık çalışanlarının 1 günlük iş bırakma eyleminin nedenlerini açıklayan ve hemşire maaşının en az 50 bin lira olması gerektiğini söyleyen Demircan, göreve yeni atanan sağlık çalışanlarının aldıkları maaşla kiralarını dahi ödeyemeyeceğini bu sebeplerle birçoğunun istifa ettiğini belirtti. Enflasyon rakamlarına göre memur maaşlarının belirlenmesine tepki gösteren Demircan, “Enflasyon farkını bizler zam olarak kabul etmiyoruz. Çünkü 6 aylık sürenin sonunda TÜİK tarafından belirlenen enflasyon oranı çalışanlara ve emeklilere zam olarak veriliyor. Ayrıca yoksulluk sınırının altında ücret alıyor arkadaşlarımız, takdir ederler ki herkesin bakmakla yükümlü olduğu bir ailesi var” dedi.  ENFLASYON FARKINI ZAM OLARAK KABUL ETMİYORUZ Türkiye genelinde bir günlük iş bırakma eylemi yaparak yetkililerin dikkatini çekmeye çalışıldığını dile getiren Demircan, karar meclisten geçmeden önce yeniden düzenlenmesini ve maşların daha makul bir seviyeye getirilmesini talep ettiklerini belirtti. Hemşirelerin kamu hizmeti vermesi için atandıkları şehirde ev kiralarını dahi ödeyemediklerine dikkat çeken Demircan, “Sağlık tesislerinde acil sağlık hizmetleri, acil ameliyatlar, doğum hizmetleri ve onkoloji hastalarımızın tedavilerini kapsam dışında bırakarak bir günlük iş bırakma eylem kararı aldık ve yurt genelinde uyguladık. Bunun yapılma sebebi, kamu personeli olarak çalışan arkadaşlarımızın mali ve sosyal hak kayıpları noktasında ilgililerin, muhatapların dikkatini çekmek. Kamu çalışanlarının her yıl Ocak ve Temmuz ayında maaşlarına toplu sözleşmeye bağlı bir iyileştirme yapılıyor. Sayın Cumhurbaşkanımızın genel seçimler öncesinde, en düşük memur maaşının 22 bin liraya çıkartılacağı yönünde bir ifadesi vardı. Geçtiğimiz günlerde de AK Parti Grup Başkan Vekili tarafından bu oran açıklandı. Seyyanen zam, enflasyon farkı ve 2023 yılını kapsayan 6. dönem toplu sözleşme mutabakatına bağlı olarak da 6 puanlık bir iyileştirme yapıldı. Ancak enflasyon farkını bizler zam olarak kabul etmiyoruz. Çünkü 6 aylık sürenin sonunda TÜİK tarafından belirlenen enflasyon oranı çalışanlara ve emeklilere zam olarak veriliyor. Ayrıca yoksulluk sınırının altında ücret alıyor arkadaşlarımız, takdir ederler ki herkesin bakmakla yükümlü olduğu bir ailesi var” şeklinde konuştu. HEMŞİRE MAAŞI EN AZ 50 BİN TL OLMALI Devlet memurlarının ev kiralarını ödeyemediklerini, üstelik lojmanların da satıldığını iddia eden Demircan, bu şartların düzeltilmesi için yeni kararlar alınmalı dedi. Demircan katıldığı Soru -Yorum programında yaptığı açıklamada, “Devlet memurlarının da her insan gibi giderleri var fakat gelirleri bunları karşılamıyor. Yakında meclisimizde plan bütçe komisyonunda da bu oran görüşülecek, sonrasında ise genel kurula gelecek. Gelmeden önce acaba yeniden düzenleme yapılabilir mi diye düşünerek, bir günlük iş bırakma eylemi kararı aldık. Benim gönlüden geçen bugün bir hemşire arkadaşımızın maaşını ele alırsak en az 50 bin lira olmalıdır ki 3 yaşındaki çocuğuyla bir ayakkabı mağazasına girdiğinde 3 bin liralık ayakkabı alabilsin. Çarşıya çıktığında gönül rahatlığıyla kasaba girebilsin. Bugün günümüz koşullarında kira fiyatlarına bakarsak bir devlet memurunun kirayı ödemesi çok zor. Bu şartlarda bizim arkadaşlarımız çalışmak istemiyorlar. Üstelik yeni atamayla göreve başlayan arkadaşlarımız da istifa edip memleketlerine geri dönüyor. Kira sorunlarının yaşanmaması ve kamu hizmetinin devamı için bir formül bulunması gerekiyor. Bizlere lojman verilmiyor. Biliyorsunuz ki lojmanlarımız satıldı. Bugün bir hemşire eğer nöbet tutmuyorsa 17-18 bin TL alıyor. Çeşmede görev yapan bir hemşire kiralar 30 bin lirayken nasıl yaşayacak? Bu mağduriyetin önüne geçek için maaşının en az 50 bin lira olmalıdır” ifadelerine yer verdi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.