[tag] Haberleri |İlkses Gazetesi - Son Dakika [tag] Haberleri

#erken tanı

erken tanı haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, erken tanı haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Akciğer kanseri tanısı almıştı... Yenilikçi tedaviler umut oldu Haber

Akciğer kanseri tanısı almıştı... Yenilikçi tedaviler umut oldu

İzmir'de yaşayan ve özel bir şirkette ihracat kıdemli uzmanı olarak çalışan Hacer Ağdan, 5 yıl önce geçmeyen gribal durumlar, halsizlik, kulak çınlaması, mide bulantıları, şiddetli baş ağrıları, görme ve denge problemleri şikayetleriyle Kulak Burun Boğaz uzmanına gitti. Nöroloji uzmanına yönlendirilen Ağdan'ın beyin MR'ı çekildi. Beyinde çok sayıda lezyon belirlendi. Ağdan, ‘kistlerin kanser hücrelerinden farklı yapıda görünmesi, işi gereği sık sık yurt dışına seyahat etmesi sonucu beyne yerleşmiş ve çoğalmış parazit olabileceği' şüphesiyle bir üniversite hastanesinde enfeksiyon hastalıkları kliniğine yatırıldı. Tetkiklerde parazite dair hiçbir bulguya rastlanmadı fakat beyindeki büyük lezyon, Ağdan'ın görme ve konuşma fonksiyonlarının bozulmasına neden oldu. Bu sebeple kranium ameliyatı geçirdi. Alınan lezyon kötü huylu bir tümör olarak görülmedi fakat patoloji ve genetik test sonucunda 4. evre akciğer kanseri teşhisi konulan ve genetik test sonucunda akıllı ilaca uygunluk tespit edilen Ağdan, tedavi için Haziran 2019'da Onkoloji Merkezi'ne başvurdu ve Medikal Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Gürbüz Görümlü'nün takibine girdi. Tedavide 5 yılı geride bırakan ve kontrollerini aksatmadan sürdüren Hacer Ağdan, “Psikolojik olarak bazen süreci yönetmekte zorlansam da hayat yaşamaya değer ve her zaman bu süreçleri atlatabildiğim için Rabbim'e şükrediyorum” diye konuştu. Tüm hastalara moral olmasını umuyorum O süre zarfında yaşadıklarından söz eden Ağdan,  “Kanser korkutucu bir hastalık ama bunu kabullenip yol aldığınızda hayat size güzel sürprizlerle eşlik edebiliyor. 6 ay - 1 yıl ömür verilen beyin metastaslı bir hasta olarak 5 yılı devirmenin mutluluğu tarifsiz. Tüm hastalara moral olmasını umuyorum. Çok zor bir süreç. 4. evre kanser teşhisi söylenince ürkütücü olmuştu. İlk başta doktorlardan herhangi bir yorum almamıştım. Etrafımda ailem, beni seven dostlarım ve arkadaşlarım sayesinde bu süreci atlattığımı düşünüyorum. Bu süreci atlatmamdaki sebep moral ve motivasyonumun yüksek olması.” şeklinde konuştu. Tedaviye açık olsunlar “Hayat kısa, hepimize kısa ama o an daha da kısa olduğunu öğrendim” diyen Ağdan, “Kendimi keşfetmeye yöneldim. Kendime daha öncelik vermeye başladım. Önceleri başkaları için yaşarken aslında bu hastalık sürecinde kendime çok zaman ayırmadığımı fark etmiştim. Şimdi zamanımı daha çok seyahat ederek, doğada zaman geçirerek, sevdiklerimle birlikte kendime öncelik vererek geçiriyorum. Tahlillerimi, kontrollerimi aksatmıyorum. Doktorum bu süreçte en büyük desteğim, bana yol gösteren kişi oldu. İçimizdeki umut hiçbir zaman bitmemeli. Ben iş hayatımdan da hiç kopmadım, evden çalışmaya devam ediyorum. Kanserle mücadele eden kişilere en büyük tavsiyem, tedaviye açık olsunlar. Hemen pes etmesinler” dedi. Ne beyinde ne akciğerde tümörümüz kalmadı Hacer Ağdan'ın son kontrolünde de sonuçların iyi olduğunu belirten Medikal Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Gürbüz Görümlü, “Metastatik 4. evrede bir akciğer kanseri hastasında 5 yılı geçen tam yanıtlı hastalıksız yaşam süresi elde edilmesi son derece çarpıcı olup, kapsamlı genetik analizler ve bunlara dayanarak yapılan kişiye özel tedavi yaklaşımlarının ne kadar değerli olduğunu ortaya koymaktadır” diye konuştu. Sözlerine devam eden Görümlü, “Hastamızın beyinde yaygın metastazlar tespit etmiştik. Yaptırdığımız genetik analizde tümörde spesifik olarak bulunan ALK adını verdiğimiz gende mutasyon tespit edildi. Bu bizim için çok kıymetli. Elimizde son derece etkin, akıllı ilaçlarımızdan bir tanesi mevcut. Biz de tedaviye bununla başladık. Bu tedaviyle çok iyi bir cevap elde ettik. Şu anda beşinci yılımızı tamamladık. Herhangi bir hastalığı yok. Ne beyinde ne akciğerde tümörümüz kalmadı. Tam cevaplı olarak tedavisini sürdürüyoruz. Tedaviyi yaparken, hastamızın yan etki açısından son derece konforlu bir dönem geçirmesini sağlayabildik. Günlük hayatına devam edebilme şansına sahip oldu. Bunlar bizim için çok önemli gelişmeler.” şeklinde konuştu. Bireyselleştirilmiş yaklaşımlar olumlu sonuçlar elde edebilmemize imkan tanıdı Kanserde erken teşhisin önemli olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Gürbüz Görümlü, “İleri evre bir hastalıkta dahi hastalarımızın son derece etkin tedavilerle tedavi edilebildiğini biliyoruz. Genetik analizlerle birlikte kişiye özel tedaviler, bireyselleştirilmiş yaklaşımlar bizim tedavi alanımızdaki son dönemde çığır açan olumlu sonuçlar elde edebilmemize imkan tanıdı. Ancak bir grup hastamız halen kemoterapi dediğimiz klasik eski tedaviler ile tedavi edilmektedir. Bazı hastalar için standart olan bu tedavilerin de son derece başarılı sonuçlar verdiğini unutmamak gerekiyor” dedi.

Erken tanı skolyoz hastalarını ameliyattan kurtarıyor Haber

Erken tanı skolyoz hastalarını ameliyattan kurtarıyor

Sağlıklı bir insan omurgasına arkadan bakıldığında baş, boyun, sırt ve bel düz bir hat şeklinde uzanır. Skolyozda ise omurga eğriliğinde bu hat bozulur ve omurga sağa ya da sola doğru eğilir. Medicana Sağlık Grubu doktorlarından Doç. Dr. Dilek Eker Büyükşireci, 9-17 yaş aralığındaki çocuklarda skolyozun önceden bilinmesinin hayati önem taşıdığını ifade ederek, açıklamalarda bulundu. Bu belirtiler varsa çocuğunuz skolyoz olabilir Skolyoza erken tanı koyulmamasının kozmetik problemlerin yanı sıra ciddi sağlık sorunlarına da yol açacağını dile getiren Medicana International Samsun Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Doç. Dr. Dilek Eker Büyükşireci, “Skolyoz büyüme çağındaki çocukların (9-17 yaş) geleceğini tehdit eden önemli bir sağlık problemidir. En sık genç kızlarda, ergenlik çağında, hızlı büyüme döneminde ortaya çıktığından büyüme gelişme cağındaki çocuklarımıza bu açıdan ebeveynler olarak dikkat edilmesi gerekir. Eğer zamanında tespit edilmezse kozmetik problemlerin yanında erişkinlikte bel-sırt ağrıları, kalp ve akciğer sorunları yaşanabilir. Büyüme gelişme cağındaki çocuklara arkadan baktığımızda omuzlar veya kalçaların yükseklikleri eşit değilse, ayakta dururken omurgada bir asimetri görülüyorsa ya da öne eğilirken sırtta hörgüç görünümü oluşuyorsa, çocuklarımız bel, sırt, boyun ağrısı yaşıyorsa anne ve babalarımız çocukta skolyoz olabileceği konusunda uyanık olmalılar. Skolyoz tanısı koyarken fizik muayenenin yanında skolyoz röntgeninden yararlanıyoruz. Skolyoz röntgeninde ‘cobb açısı' dediğimiz eğrilik açısının 10 derecenin üzerinde olması çocukta skolyoz olduğunu gösterir” dedi. “Skolyozda erken tanı çocuklarımızı ameliyattan kurtarıyor” Erken tanı koyulan çocukların gerekli fizik tedavi yöntemleriyle ameliyata gerek kalmadan sağlığına kavuşabildiğine dikkat çeken Doç. Dr. Büyükşireci, “Genel olarak skolyoz hastalarının tedavisinde 3 yoldan biri izlenir. Eğrilik açısı 20 derecenin altında olan bireylerde belirli aralıklarda gözlem veya skolyoza özel egzersizlerden yararlanıyoruz. Bunlardan en bilineni schroth egzersizleridir. Eğrilik açısı 20-40 derece arasında ise korse kullanmak gerekir. Korse kullanımı ile skolyozun ilerlemesini durdurmak ve ameliyatsız tedaviyi sağlamayı hedefliyoruz. Cerrahi tedavi seçeneği ise genellikle 45-50 derecenin üzerindeki eğriliklerde gündeme geliyor. Tedavide hedefimiz çocuğumuzun büyüme evresini, eğrilik açısı 40 derecenin altında olacak şekilde tamamlamasını sağlamaktır. Nasıl ki erken tanı kanserde hayat kurtarıyor; skolyozda da erken tanı çocuklarımızı ameliyattan kurtarıyor. O nedenle tüm anne babalarımızın özellikle ergenlik döneminde çocuklarımızın büyümesinin ve boy uzamasının en yüksek olduğu dönemde skolyoz açısından dikkatli olması son derece önemlidir” diye konuştu.

Erken tanı önem taşıyor! Haber

Erken tanı önem taşıyor!

Çankırı İl Sağlık Müdürü Dr. Hüseyin Sarıkaya, Dünya Lenfoma Günü dolayısıyla açıklamalarda bulunarak, lenfomanın (lenf kanseri) erken teşhisi ve tedavi süreci ile ilgili bilgilendirmelerde bulundu. Lenfomanın tedavisinde erken tespite yönelik kabul edilmiş bir tarama metodu bulunmadığını belirten Sarıkaya, lenfoma teşhisi olabilecek belirtilerin bilinmesi ve sağlık kuruluşuna başvurmanın büyük önem taşıyacağını söyledi. “Yaşlanmak, genel olarak lenfoma için önemli bir risk faktörüdür” 60 yaş üstü kişilerde lenfomanın sık görüldüğünü belirten Sarıkaya, “Vücudumuzun değişik bölgelerinde bulunan ve enfeksiyon hastalıklarına karşı vücudumuzun direncini sağlayan lenf bezleri, bağışıklık sistemimizin önemli bir bileşenidir. Lenfomalar, lenfoid dokularda doğal olarak bulunan lenfosit adı verilen hücrelerden gelişen kötü huylu lenf bezi hastalıklarıdır. Lenfomaya neyin sebep olduğu kesin olarak açıklığa kavuşturulamamış olmakla birlikte araştırmacılar, bazı risk faktörlerini belirlemişlerdir. Risk etkenleri şu şekilde sıralanabilir. Yaşlanmak, genel olarak lenfoma için önemli bir risk faktörüdür ve vakaların çoğu 60 yaş ve üstü kişilerde görülmektedir. Genel olarak erkeklerde lenfoma görülme riski kadınlardan daha yüksekse de bazı alt tipler kadınlarda daha sık görülebilmektedir. Lenfomalı birinci derece bir akrabaya sahip olmanın, lenfoma geliştirme riskini artırabileceği kabul edilir" dedi. Lenfomanın belirtileri ile ilgili bilgi veren Sarıkaya, "Bacaklarda ve bileklerde şişkinlik, normal olmayan yorgunluk, enerji kaybı, karın ağrısı ve karında şişkinlik, iştah ve kilo kaybı, bitkinlik, gece terlemeleri ve ateş, titreme, baş ağrısı, nefes darlığı, kronik öksürük. Maalesef lenfoma için erken tespite yönelik kabul edilmiş bir tarama metodu bulunmamaktadır. Bu nedenle kişilerin lenfoma belirtisi olabilecek belirtileri bilmeleri ve bu belirtileri tespit etmeleri durumunda bir sağlık kuruluşuna başvurmaları büyük önem taşımaktadır” dedi.

Otizmde Haber

Otizmde "erken tanı" başarılı tedavinin önünü açıyor

Otizm Farkındalık Günü etkinlikleri kapsamında Edirne Sağlık Müdürlüğü, İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve Trakya Üniversitesi işbirliğinde "Ailelerle ve Uzmanlarla Buluşma" programı düzenlendi. Prof. Dr. Görker, etkinlikte yaptığı sunumda, erkek çocuklarda otizmin daha sık görüldüğünü belirterek, rahatsızlığın tanısının çocuk ve ergen psikiyatri uzmanları tarafından konulduğunu dile getirdi. Görker, otizm tedavisinde erken tanının çocuğun geri kalan yaşamı açısından kritik öneme sahip olduğuna dikkati çekerek, şöyle konuştu: "Ne kadar erken yaşta tanı konursa, otizm rahatsızlığı ne kadar erken fark edilirse o kadar önlenebilir. Otizm tanısının erken konması tedavinin erken başlamasına, bu sayede tedavi sürecinde daha iyi cevaplar alınmasını sağlar. Erken tanı, çocuğa uygun tedavi yaklaşımının belirlenmesinde ve çocuğun gelişimine yönelik uygun önlemlerin alınması açısından önemlidir. Aynı zamanda ailenin çocukla ilgili beklentilerinin değerlendirilmesi açısından da oldukça öneme sahiptir." Görker, çevreye karşı ilgisiz davranma, göz temasından kaçınma, ismiyle çağrıldığında bakmama, taklit yapmayı öğrenememe ve konuşma gelişiminde bozukluk gibi durumların otizm belirtileri arasında yer aldığını sözlerine ekledi. Programa, Prof. Dr. Erhan Tabakoğlu, İl Sağlık Müdürü İshak Yıldırım, otizmli bireyler ve aileleri katıldı.AA

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.