[tag] Haberleri |İlkses Gazetesi - Son Dakika [tag] Haberleri

#esiad

esiad haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, esiad haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

ESİAD’dan gençlere kariyer desteği Haber

ESİAD’dan gençlere kariyer desteği

EMCC Türkiye tarafından akredite bir program haline getirilen “Mentörüm ESİAD”ın Ocak-Haziran 2023 dönemi Dokuz Eylül Üniversitesi, Katip Çelebi Üniversitesi ve Yaşar Üniversitesinden toplam 15 öğrenci ile yürütüldü. Programa katılan gençler, iş dünyasının önde gelen isimlerinin deneyimlerinden yararlanma imkanı bulurken, saha ziyaretleri yaparak şirket ya da fabrikaların işleyişi hakkında bilgi sahibi oldu. 3. Dönem Programı, EMCC Türkiye Ege Bölgesi Takım Lideri Gizem Dağ’ın “İletişim Eğitimi” ile tamamlandı. ESİAD merkezinde düzenlenen eğitime katılan gençler programın kendileri için önemli bir deneyim olduğunu vurguladı. Kariyer planlamasında iş insanlarının yol göstericiliğini çok yararlı bulduklarını belirten gençler, ESİAD’a teşekkür etti. EMCC Koçu Gizem Dağ, “Mentörüm ESİAD’ın üçüncüsünü gerçekleştirdik. Hem EMCC olarak hem ESİAD olarak bu projenin gençlere katkısını duydukça mutlu oluyoruz. Ben projenin çok faydalı olduğuna ve uzun yıllar sürdürüleceğine inanıyorum. Bugün de kapanış toplantımızda ‘iş hayatında iletişimde neler yapabiliriz’, ‘nasıl kendimizi geliştirebiliriz’ konularını konuşacağız. ESİAD’a ve tüm yönetim kuruluna, verdikleri destekten dolayı teşekkür ediyor, yeni dönemde daha fazla gencimize dokunmayı diliyorum” dedi. ESİAD Yönetim Kurulu Başkanı Sibel Zorlu, toplumsal gelişimin temel koşullarından birinin nitelikli eğitim olduğunu belirterek, “ESİAD olarak, eğitime yönelik projelere özel bir önem veriyoruz. ‘Mentörüm ESİAD’ programıyla, üniversiteli gençlerimizi iş hayatına hazırlıyoruz; kariyerlerini planlama konusunda onlara kılavuzluk ediyoruz. Mentörüm ESİAD’ın yanında eğitim konusunda 3 önemli projenin ortağıyız. İzmir Kavram Meslek Yüksekokulu ile imzaladığımız protokolle öğrencilere staj ve istihdam olanağı sunuyoruz. Yine Özel Sektör Gönüllüleri Derneği (ÖGSD) ile yürüttüğümüz Meslek Lisesi Koçları Programı ile meslek lisesi öğrencilerinin kariyer gelişimlerine katkıda bulunuyoruz. Ayrıca İzmir Büyükşehir Belediyesi Meslek Fabrikası ile sanayicinin aradığı niteliklerde iş gücünün geliştirilmesi için mesleki kurslar düzenlenmesine yönelik bir proje yürütüyoruz” diye konuştu. ÖĞRENCİLER NE DEDİ? Pelin Tuncay (Katip Çelebi Üniversitesi İşletme Bölümü) : Mentörümle, iş hayatındaki davranışlarımız ya da hayatta genel olarak ne istediğimiz gibi konularda konuştuk. Gayet yönlendirici ve açık bir şekilde ilerlediğimiz için çok verimli oldu. Esin Özhan (Katip Çelebi Üniversitesi İşletme Bölümü)  : Mentörümle düzenli görüşmelerimizi yaptık. Hatta kendisi ESİAD dışında da sürece devam etmek istedi. Kendisiyle çok iyi anlaştık. İlk görüşmeden itibaren tüm gerginliğimi aldı ve bana çok yol gösterici oldu. Benim hayatıma katkı yapan önemli insanlardan biri oldu. Ali Başaran (Dokuz Eylül Üniversitesi Mekatronik Bölümü) : Bu süreçte bölümümde hangi alandan ilerleyeceğimi kararlaştırdım. Dikkat etmem gereken noktaları öğrendim ve nasıl bir yol izleyeceğimi kararlaştırdım. Bilal İnce (Yaşar Üniversitesi Lojistik Yönetimi Bölümü): Mentörümle yaptığım görüşmede, bana aktardığı tecrübeler yetti diyebilirim. Kendisine teşekkür ediyorum ve bundan sonraki kariyer yolculuğumda söylediklerini uygulayacağıma inanıyorum. Muharrem Yusuf Erzi (Dokuz Eylül Üniversitesi Mekatronik Bölümü): Mentörümle görüşmelerimiz verimli geçti. Benim var olan çerçevelerim dışında kalan bazı noktaları kendi çerçevemin içine katmamda faydası oldu. Onun dışında sosyal hayatta yaptığımız sohbetler de çok yararlı oldu. BU HABER DE DİKKATİNİZİ ÇEKEBİLİR: Yunanistan’da okul kitaplarında Lozan antlaşması yok

Sibel Zorlu: Cumhuriyeti ileri taşımak borcumuz ve sorumluluğumuzdur Haber

Sibel Zorlu: Cumhuriyeti ileri taşımak borcumuz ve sorumluluğumuzdur

Ege Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (ESİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Sibel Zorlu, Cumhuriyet’in kuruluşunun yüzüncü yılına dair yazılı bir açıklama yaptı. Zorlu, "Bugün, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “en büyük eserim” diye nitelendirdiği Cumhuriyetimizin 100. yaşını kutlamanın gururunu ve mutluluğunu yaşıyoruz. Türk milletinin en değerli kazanımı olan Cumhuriyet, bu topraklar üzerinde yaşayan herkesi eşit birer yurttaş yapmıştır. Bu yüzden Cumhuriyet demek eşitlik demektir… Cumhuriyet; toplumsal, ekonomik, kültürel alanda ilerlemedir, kalkınmadır… Bağımsızlık ve demokrasidir, hukuktur… Akıldır, bilimdir… Cumhuriyet, çağdaş eğitimdir, fırsat eşitliğidir, kadının özgürlüğüdür… YENİ BİR HAYATIN MÜJDECİSİ Tarihte eşine az rastlanır bir mücadelenin ardından Kurtuluş Savaşı’ndan zaferle çıkan Türk Milleti, Cumhuriyet sayesinde yeniden ayağa kalkmayı başarmıştır. Atatürk’ün 1936 yılındaki bir konuşmasında dile getirdiği “Cumhuriyet, yeni ve sağlam temelleri ile Türk ulusunu güvenli ve sağlam bir geleceğe yönelttiği gibi, düşüncede ve ruhlarda yarattığı güvenlik yönü ile de tam anlamıyla yeni bir hayatın müjdecisi olmuştur” sözleri, Cumhuriyetin bizler için anlamını çok daha iyi açıklamaktadır. Bu eşsiz eseri korumak ve hep daha ileri taşımak, Kurtuluş Mücadelemizde canlarını hiçe sayan ve 100 yıllık tarihimiz boyunca bu uğurda yitirdiğimiz şehitlerimize borcumuz, gelecek nesillere karşı sorumluluğumuzdur. CUMHURİYETİN ESERİ OLDUĞUMUZU UNUTMAYACAĞIZ Ülkemizin ekonomik ve sosyal kalkınmasına katkıda bulunmak üzere kurulan Ege Sanayicileri ve İşinsanları Derneği’nin (ESİAD) temel taşı, Atatürk’ün çizdiği Türkiye Cumhuriyeti vizyonu ve çağdaş uygarlık hedefidir. Bu sorumluluğu 31 yıldır en üst seviyede taşıyoruz ve taşımaya devam edeceğiz. Teknoloji odaklı yeşil, dijital ve toplumsal dönüşümü gerçekleştirerek, gelecek nesillere çağdaş medeniyet seviyesinin üzerine çıkmış bir Türkiye bırakmayı hedefliyoruz. Tüm dünyayı etkisi altına alan çeşitli sınamaların yaşandığı bir dönemde, Türk milletinin azim ve kararlılığının Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına damgasını vurması için daha fazla çalışmak zorundayız. Nasıl ki Cumhuriyet Atatürk’ün eseriyse, Cumhuriyetin eseri olduğumuzu, gelecek nesillerimizin Cumhuriyet değerleriyle var olabileceklerini hiçbir zaman unutmayacağız. Bu duygu ve düşüncelerle, Cumhuriyetimizin 100. yaşını kutluyor; bize Cumhuriyeti armağan eden başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, bu topraklar için canlarını veren tüm şehitlerimizi saygı ve minnetle anıyorum. Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti …" BU HABER DE DİKKATİNİZİ ÇEKEBİLİR: Jak Eskinazi Cumhuriyetin 100. yılına özel mesaj yayımladı

Kadının eşit olabilmesi için önce zihinler değişmeli Haber

Kadının eşit olabilmesi için önce zihinler değişmeli

ESİAD tarafından, İzmir İş Kadınları Derneği (İZİKAD) ve Yaşar Üniversitesi iş birliğiyle düzenlenen “Toplumsal Cinsiyet Duyarlı İş Yerleri” konulu toplantıda, kadının iş hayatındaki yeri ve Avrupa Birliği’nin bu konudaki düzenlemeleri ele alındı.  İZİKAD Başkanı Betül Sezgin’in de katıldığı toplantının moderatörlüğünü Yaşar Üniversitesi Mükemmeliyet Merkezi Müdürü ve CALIPER-Cinsiyet Eşitliği için Araştırma ve Yenilikçilik Projesi Koordinatörü Prof. Dr. Gökay Özerim üstlendi. Toplantıda CALIPER Projesi Eğitmeni Doç. Dr. Ece Öztan, katılımcılara toplumsal cinsiyet eşitliğinin iş dünyası için neden önemli olduğunu anlattı. SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMANIN TEMELİ Toplantıda konuşan ESİAD Yönetim Kurulu Başkanı Sibel Zorlu, ESİAD olarak toplumsal cinsiyet eşitliği konusuna özel bir önem verdiklerini vurgulayarak, “Bir ülkenin sosyo-ekonomik kalkınmasının sürdürülebilir olması için sağlam bir temel gerekiyor. Bu temel de toplumsal cinsiyet eşitliğine dayanıyor. Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları arasında yer alan ‘Toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak ve tüm kadınlar ile kız çocuklarını güçlendirmek’ başlığı son derece önemli. Ancak ülke uygulamaları birbirinden farklılıklar gösteriyor. Ülkemizde, hukuk sistemimizin uluslararası normlarla uyumlaştırılması yönünde adımlar atılmış olsa da uygulamada hala ciddi sorunlarımız var. Uluslararası sıralamalarda oldukça gerideyiz. Örneğin Dünya Ekonomik Forumu ‘Küresel Toplumsal Cinsiyet Uçurumu Raporu’na göre Türkiye, 146 ülke arasında 129. sırada yer alıyor. Bu kadar gerilerde yer almamızın nedeni ise kadınların istihdama, siyasete ve karar alma mekanizmalarına katılımının düşük olması” diye konuştu. AKUPUNKTUR NOKTALARINA DOKUNUYORUZ Global Compact Network Türkiye Ege Bölgesi Yürütücüsü olan ESİAD’ın aynı zamanda Global Compact Kadının Güçlenmesi İzmir Platformu’nun da yürütücüsü olduğunu hatırlatan Zorlu,  şöyle devam etti: “Özellikle kadınların işgücüne dahil olmasında özel sektöre büyük sorumluluk düştüğüne inanıyorum. ESİAD olarak yaptığımız tüm çalışmalarda eğitimi ön planda tutuyoruz ve toplumun akupunktur noktalarına dokunmaya çalışıyoruz. Toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda da hem STK’lar hem akademi hem de iş dünyasının ortak çalışmalar yapmasının daha verimli olacağını düşünüyorum.” CUMHURİYET BİR KADIN DEVRİMİYDİ İZİKAD Başkanı Betül Sezgin, iş hayatında kadının güçlenmesiyle ilgili yaptıkları çalışmalardan örnekler verdi. İzmir’de talep eden şirketlere toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimi verdiklerini belirten Sezgin, “Şirketlere gidip, toplumsal cinsiyet eşitliği nedir, sadece bir kadın meselesi midir, erkekleri de kapsıyor mudur bunları ele alıyoruz. Konunun çok küçük yaşlardan başladığını, oyuncak seçiminden tutun da dizilerden reklamlara kadar toplumu nasıl etkilediğini anlatıyoruz. Cumhuriyet bence bir kadın devrimiydi. Atatürk 1923’te şöyle demiş: Kadın olmadan kalkınma olmaz. Bu konuda Atatürk’ü örnek almalıyız. 1923’te daha İktisat Kongresi oluşmadan bir kadın kongresi gerçekleştirmişti. Bunu da İzmir’de yapmıştı. Üzerinden 100 yıl geçmiş. Bizim bunları konuşmamız lazım. Sadece kadınlar olarak değil, kadın-erkek birlikte konuşmamız gerekir. Politikaları etkilemek için birlikte çalışmalıyız” dedi. İŞ DÜNYASI İÇİN ZORUNLU HALE GELDİ Yaşar Üniversitesi Mükemmeliyet Merkezi Müdürü Prof. Dr. Gökay Özerim ise İzmir’in toplumsal cinsiyet eşitliği açısından Türkiye’nin sembolik şehirlerinden biri olduğunu vurguladı. İş dünyasının neden toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda daha duyarlı olması gerektiğini anlatan Özerim, şöyle konuştu: ”Her şeyden önce sosyal sorumluluk, toplumun bir parçası olma, örnek model teşkil etme gibi nedenleri var. Fakat toplumsal cinsiyet eşitliği planları artık şirketler için zorunlu bir politika. Bunun birçok nedeni var. Eğer Avrupa iş ekosistemine entegre olmak istiyorsanız artık Avrupa Komisyonu bu konuda bir belgeniz olup olmadığını ön şart olarak görmek istiyor. O yüzden çok yönlü bir şekilde var olanları kağıda dökmeli, normlaştırmalıyız.” REKABETTE AVANTAJ YARATACAK İstanbul Yıldız Teknik Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ece Öztan da ‘Toplumsal cinsiyet duyarlı iş yerleri’ kavramını anlattı. Öztan, toplumsal cinsiyet eşitliğinin geçmişte insan haklarının bir parçası olarak dikkate alınan bir konu olduğunu belirterek, “Artık günümüzde sadece bir duyarlılıktan öte bir yükümlülük haline geldi. Toplumsal cinsiyet duyarlı iş yerleri meselesi da yumuşak bir yükümlülükten giderek zorlayıcı, regüle edici ve belli standartlara zorlayıcı bir sürece girdi. Artık kalp ilacı üretirken de, otomobil tasarlarken de toplumsal cinsiyete duyarlı bir ar-ge süreci yapmak zorundasınız. Buna kulaklarınızı kapatarak herhangi bir sürdürülebilirlik iddiasında bulunamazsınız. Bu konu, önümüzdeki dönemde şirketlerin rekabet avantajı elde etmek için mutlaka hazırlanmaları gereken bir alan. Şirketler, eylem planı hazırlamak, bütçe ayırmak, bununla ilgili taşın altına elini koymak zorunda. Avrupa ülkeleri önümüzdeki dönemde, bu konuya ilişkin tedarikçilerine ciddi yükümlülükler getirmeye hazırlanıyor. Yani toplumsal cinsiyet duyarlı iş yerleri artık sosyal sorumluluğun ötesinde stratejik bir öneme sahip. Bunu erken anlayan ve adapte olan şirketler ciddi şekilde fark yaratacak. “ BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR - İzmir'de mahalle sakinleri Ada Bazlı Dönüşüm için dernekleşti

Yatırımın zirvesinin nabzı İzmir’de atıyor Haber

Yatırımın zirvesinin nabzı İzmir’de atıyor

Türkiye’nin yatırımlarındaki sürdürülebilir kalkınması için çalışan Ege Sanayici ve İş İnsanları Derneği (ESİAD), tarafından düzenlenen 2. Yatırım Zirvesi İzmir İstinyepark Hyatt Regency’de gerçekleştirildi. Finans sektörünün önde gelen sanayici ve iş insanlarıyla buluşturan bir platform niteliğindeki Yatırım Zirvesi’nde önemli isimler kürsüye çıkarak Türkiye ekonomisine dair konuşmalar gerçekleştirdi. Düzenlenen toplantıya İzmir Valisi Süleyman Elban, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, ESİAD Yönetim Kurulu Başkanı Sibel Zorlu, İZTO Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener ve ESİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Sıtkı Şükürer katılım gösterdi. ESİAD II. Yatırım Zirvesi’nde yaptığı açıklamalarda dünyada yer alabilmek için Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında Türkiye’nin potansiyelini daha akılcı biçimde değerlendirmemiz gerekiyor diyen Zorlu, “Önümüze gelebilecek farklı sınamalara karşı jeostratejik avantajlarımızı da kullanarak, doğru yatırımlara yönelme zamanı olduğunu düşünüyorum” diye konuştu. Öte yandan, yatırımcıların faydalanması için uygun yatırım yerlerini içeren yatırım yeri envanteri oluşturulması gerektiğini ifade eden Özgener, “İzmir’in uluslararası alanda tanıtımının sağlanması ve küresel yatırım ağına dahil edilmesi için kentimiz kurum ve kuruluşları tarafından eş güdüm içerisinde çalışılması gerektiğine inanıyoruz” dedi. YATIRIM ZİRVEMİZ SON DERECE ZAMANLI VE ANLAMLI Toplantıda yaptığı konuşmada, iş ve yatırım ortamının “olmazsa olmazının”, finansman olduğuna dikkat çeken Zorlu, “Finansmana erişim, uzunca bir süredir iş dünyamızın en temel sorunu haline geldi. Ülkemizde yeniden Ortodoks ekonomi politikalarına dönülmesi, pozitif bir atmosfer yarattı. İki hafta önce açıklanan ve reel ekonomik durumu temel alarak daha gerçekçi hedefler ortaya koyan OVP, iş dünyasının beklentisiydi. Ayrıca, seçimlerin ardından AB ile ilişkilerimizin tekrar canlanacağına dair verilen olumlu sinyaller, yatırım ortamının güçlenmesi bakımından ümit verdi. Bu olumlu havanın ekonomiye sağlayacağı katkıların siyasi saiklerle bozulmamasını diliyoruz. Aynı şekilde Dünya Bankasının, önümüzdeki üç yıl içinde Türkiye'nin kamu ve özel sektörüne sağladığı finansmanı ikiye katlayarak 35 milyar dolara çıkarmayı planlaması da bir başka olumlu sinyal. Böyle bir ortamda finansmana erişim imkanlarını konuşacağımız Yatırım Zirvemizin son derece zamanlı ve anlamlı olduğuna inanıyoruz” diye konuştu. 2021 YILINDA 53 ŞİRKETLE REKOR KIRILDI Dünyada ve Türkiye’de yatırımların rakamlarını paylaşarak küresel düzeyde faiz artırımlarına gidildiği bir ortamda finans ayağı etkilendiğini dile getiren Zorlu, “Şirket birleşmeleri ve satın almaları için daha zorlu bir ortam oluştu. Nitekim toplam global işlem hacmi bir önceki yıla göre yüzde 34 düştü. 3,1 trilyon dolar seviyesinde gerçekleşti. Türkiye’de ise, küresel makroekonomik zorluklara rağmen 2022 yılında birleşme ve satın alma faaliyetlerinde rekor kırıldı. 11,5 milyar dolar tutarında 450 işlem gerçekleşti.  Girişimcilik konusuna geldiğimizde, Türkiye, 2022 yılı Küresel Girişimcilik Endeksinde, tarihindeki en iyi sonuca ulaşarak 132 ülke içinde 37’inci sıraya yükseldi. Dünyada ve Türkiye’de dikkat çeken bir başka konu ise, yüksek değerlemeler ve talepler ile dikkat çeken halka arz piyasasıdır. 2022 yılında dünya genelinde 1.415 şirket halka arz edildi. 2021’de bu rakam 2 bin 436 idi. Türkiye’ye baktığımızda ise, 2022 yılında 41 şirketin halka arz olduğunu görüyoruz. 2021 yılında rekor kırıldığını, toplam 53 şirketin BİST’e kote olduğunu hatırlatmak istiyorum” dedi. DOĞRU YATIRIMLARA YÖNELME ZAMANI İş dünyasının gerekli ve cesur adımlar atabilmek için bir süredir beklediğini aktaran Zorlu, dünya ve uluslararası rekabet koşulları dönüşürken, özel sektör olarak daha fazla sorumluluk almaya hazır olduklarını vurguladı. Bu kapsamda, devletten beklentilerini paylaşan Zorlu, “OVP’de yer alan politika ve tedbirlerin, geniş kapsamlı yapısal reformlarla güçlendirilerek, devletin tüm kurumları tarafından güçlü biçimde sahiplenilmesini ve hayata geçirilmesini bekliyoruz. Yatırım ortamının hızla iyileştirilmesini istiyoruz. OVP’de açıkça vurgulandığı üzere, uluslararası normlara uygun, şeffaf düzenlemeler ile, güven ortamının yeniden tesis edilmesini önemsiyoruz. Rasyonel politikaların vazgeçilmez ve istikrarlı biçimde uygulanarak öngörülebilirliğin sağlanacağına inanıyoruz. Bugün Zirvemiz devam ederken Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası PPK faiz kararını hep birlikte öğreneceğiz. Ekonomi politikalarındaki olumlu sinyallerin sağlam yapılara dönüşmesini ümit ediyorum. Değişen dünyada yer alabilmek için Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında Türkiye’nin potansiyelini daha akılcı biçimde değerlendirmemiz gerekiyor. Önümüze gelebilecek farklı sınamalara karşı jeostratejik avantajlarımızı da kullanarak, doğru yatırımlara yönelme zamanı olduğunu düşünüyorum” şeklinde konuştu. YANLIŞ POLİTİKALARIN SONUCUNU ÖDÜYORUZ  Yatırım ikliminin olumluya dönüşebilmesinin, OVP benzeri programların yanında pek çok faktöre bağlı olduğuna dikkat çeken ESİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Sıtkı Şükürer, “Türkiye 1 trilyon dolara koşan milli geliri ile büyük bir ülkedir. Ancak dengeli ve sağlıklı gelişimini devam ettirebilmek için uluslararası toplumun gerek ekonomik gerekse evrensel hukuk kuralları itibariyle uyumlu bir üyesi olma durumundadır. Heterodoks yöntemlere yaslanan ekonomik uygulamaların nelere mal olduğu ve daha da ne bedeller ödeyeceğimiz an itibari ile yaşadığımız acı ve sıcak gerçekliğimizdir. Yanlış politikaların faturasını tüm toplum olarak ödeme durumunda bırakılıyoruz. Yaşamakta olduğumuz; yüksek enflasyon, aşırı bozulan gelir dağılımı, vahim sefalet endeksi, toparlanması ancak ilave vergilerle mümkün olabilecek bütçe açıklarımız, ithalata bağımlı bir ülke de kolay düzeltilemez cari açığımız, net değeri ekside seyreden döviz rezervlerimiz, her an kontrolden çıkabilecek döviz kurları, EYT  ile hepten aktüerya dengesi bozulmuş sosyal güvenlik sistemimiz, tavana vurmuş genç işsizlik, endazesi büyük ölçüde kaybolmuş Türk lirasının altında ezilen asgari ücretli ve emekliler başta olmak üzere sabit gelirliler, finansmana erişimi kısıtlanmış iş dünyası… Özetle istisnasız yuvasından çıkmış makro ekonomik göstergeler, umarız Mehmet Şimşek ve ekibi tarafından kararlılıkla rehabilite edilir. Belki de ekonomiden çok daha önemli, evrensel demokratik standartlara ilişkin, ülkeler itibariyle mukayeseli olarak notlanan çok sayıda kriterden söz etmiyorum. Ancak, o cephede de durumumuzun hiç iç açıcı olmadığını biliyoruz” diye belirtti. SANAYİDE ÇOK ATIL KAPASİTEMİZ VAR Özellikle ekonomide daralmanın ya da krizin konuşulduğu dönemlerde ya da yatırım iştahının çok arttığı dönemlerde en çok konuşulan konu yatırım ve finansman. Son zamanlarda da ülkemizde en çok konuşulan konu, yatırım ve finansman olduğunu söyleyen İzmir Valisi Dr.Süleyman Elban, “Aslında dünyada ticaretin sanayinin gelişmesi ile birlikte sürekli yeni yatırım ve bunlara uygun olarak finansman konusu gündeme gelmiş. Çok uzun zamandan beri finansman farklı farklı modeller deniyor. Olaya bir başka açıdan yaklaşmak istiyorum. Yaptığımız işte aslında olaya farklı bir perspektiften bakmak gerekiyor. Buradaki başlıklar, sermaye piyasası konusu gündeme geldiğinde gelişmiş ülkelerin vazgeçilmez finansman modellerinden biri. Burada halka arza gidip finansman sağlamayı düşünürken borsadaki insanları mağdur etmek; ortaklık yaparken aldığı ortağı bir şekilde dolandırıp şirketlerini farklı değerlerde vermek ya da büyük yatırımcının ufak yatırımcının işletmesini elinden almak gibi yanlış şeyler var. Bu sorun. Kim ne yatırım yaparsa yapsın dijital yatırım dışında herkes emlakçılık yapıyor. OSB’den birkaç yüz dönüm yer alınıyor ve bazı OSB’leri büyük parsellerin içinde çok anlamsız o alanla uyuşmayan çok yapı var. Maalesef insanlar ticari faaliyetlerinden daha çok gayrimenkul rantından daha fazla gelir elde etmek isteyince böyle bir yola başvuruyor. Her ne olursa olsun olay sağlıklı bir şekilde ele alındığında kendimizi daha ciddi anlatırız. Finansman konusunda çoğu kez yatırıma gerçek anlamda ihtiyaç olup olmadığı değerlendirmeli. Bir yatırımcının bir yatırım gördüğünde ‘Ben de yapayım’ demesi sağlıklı değil. O ölçüde bir yatırıma ihtiyacı olup olmadığı değerlendirmeli. Yatırımın finansmanı konusunda yatırıma ihtiyaç olmadığı halde yatırım yapması, daha fazla kaynağa ihtiyaç duyması finansmana erişim konusunda… Sanayide çok atıl kapasitemiz var. Türkiye’de bazı şirketler çok borçlu olmakla övünürler. Şirketin temel görevi borçlanmak mı? Bununla neden övünülür? Bunların hepsi yapısal sorunları gösteriyor. Enflasyon belli, mevduat faizi belli. Bankaların ya da finans kuruluşları belli. Düşük faizlerle kredi peşinde koşmak yatırım için ne kadar sağlıklı bir ortam oluşturur? Bu benim tereddütlerime yol açıyor. Bunların hepsinde sadece bir iki yıldaki finansmana erişim noktasındaki daralmayla değerlendirmeyin. Finansman konusunda yatırım konusunun, gerçekten ne istediğimiz, gerçekten hakkımızı mı istiyoruz bütün bunların finansman konusunda değerlendirilmesi lazım. Bizim yatırımcımız ekonomik risklere şoklara daha dayanıklı. Her şeyi kendi çerçevesinde, doğru bir düzleme oturtarak yapmalı. Yoksa her modeli bozmak zorunda kalıyoruz. Sağlıklı yararlanamıyoruz. Gerçek samimi bu işi yapabilecek yatırımcının önü açılamıyor” dedi UYGUN YATIRIM ENVANTERİ OLUŞTURULMALI İZTO Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener toplantıda, OVP’de yer alan “yatırımcıların faydalanması için uygun yatırım yerlerini içeren yatırım yeri envanteri oluşturulması” konusunun altını çizerek, “Bu anlamda; İzmir’in uluslararası alanda tanıtımının sağlanması ve küresel yatırım ağına dahil edilmesi için kentimiz kurum ve kuruluşları tarafından eş güdüm içerisinde çalışılması gerektiğine inanıyoruz. Oda olarak gündemimizde yer alan bu konuda; ortaya konulacak ortak akıl ile, kentimizin ekonomik profilinin ve alternatif yatırım olanaklarının yabancı yatırımcılara tek bir elden iletilmesinin önemli olduğunu düşünüyoruz. Uluslararası eğilimlerden de, yararlanarak kentimizin yakın gelecekte nasıl bir yatırım modeline sahip olmasına dair fikirler üretilmesini hedefliyoruz. Aynı zamanda bir diğer hedefimiz ise; yerli ve yabancı yatırımcılara, İzmir’deki ilçelerin farklı avantajlarını, ekonomik profillerini ve yatırım olanaklarını tanıtan bir yatırım/gayrimenkul rehberi sunmak. Bu bağlamda, İzmir’de yatırım yapmak isteyen yatırımcıların yatırım süreçlerini hızlandırmak ve kolaylaştırmak adına yatırıma yönelik gayrimenkulleri, yatırımcı ile buluşturabilecek bir platform yaratılmasını öneriyoruz. İzmir gayrimenkul piyasasını detaylıca ele almanın ve gelecek projeksiyonlarını şimdiden belirlemenin, kent ekonomisine yönelik gelişimi kontrol altına alabilmek açısından öncelikli olduğunu düşünüyoruz” diye konuştu. RİSK SERMAYESİ FONLARININ İZMİR’E ÇEKİLMESİ FAYDALI OLACAKTIR Yeni yatırım çekmek için Dünya Bankası, OECD gibi uluslararası kuruluşların, yatırımlara liderlik eden fonların, dünyanın en değerli markalarının ofislerinin İzmir’de bölge ofislerinin açılmasına yönelik lobi çalışmaları yapılması gerektiğini belirten Özgener, “Güçlü kentlerin, bünyesinde barındırdığı uluslararası sermayeli şirketler ve kurumlar kent ekonomisine ciddi katkılar sağlıyor. Özellikle; tecrübe aktarımı ve istihdam, ihracat ve yatırım artışında büyük payları bulunduğunu görüyorum. Ayrıca bu tip yatırımlar, diğer yatırımları çekme anlamında da tetikleyici bir görev üstleniyor. Yanı sıra KOBİ’lerimizin finansman ihtiyacını karşılamaya yönelik fon sağlayıcı- aracı merkezlerin kentimize çekilmesi konusunu da vurgulamak istiyorum.  Bu merkezlerin İzmir’e çekilmesinin, kapasitelerini arttırmak ve işlerini geliştirmek için kredi ve destek arayan firmaların finansman açığını kapatacağını ve dolayısıyla kentimiz ekonomisinin gelişiminde katalizör etki yaratacağını düşünüyoruz. Bu anlamda; kentimizde girişimci ile yatırımcıyı buluşturacak ara bağlantıların güçlendirilmesi ve risk sermayesi fonlarının İzmir’e çekilmesine yönelik çalışmalar yapılmasının faydalı olacağı kanaatindeyiz” şeklinde konuştu. Ege Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (ESİAD) tarafından düzenlenen 2. Yatırım Zirvesi’nde konuşan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, bu zirve, yalnızca doğru kararlar almanın değil aynı zamanda doğru hızda hareket etmenin de kritik öneme sahip olduğu şu günlerde iş dünyasının ve karar vericilerin önünü aydınlatacağını söyledi. Konuşmasının devamında, hukukun üstünlüğü, ifade özgürlüğü, insan hakları, doğayla uyum ve demokrasi olmadan ekonomi olmaz, diyen Başkan Soyer, “Olursa enflasyon olur, yoksulluk olur, işsizlik ve hatta kıtlık olur” ifadelerini kullandı. YATIRIM DEMOKRATİK KOŞULLARIN GÖSTERGESİDİR Türkiye’nin derin bir ekonomik krizden geçtiği ve yatırım darboğazının giderek büyüdüğü bu zor dönemde ESİAD tarafından gerçekleştirilen Yatırım Zirvesi’nin çok özel bir önem taşıdığını ifade eden Başkan Soyer, “Bu zirve, yalnızca doğru kararlar almanın değil aynı zamanda doğru hızda hareket etmenin de kritik öneme sahip olduğu şu günlerde iş dünyasının ve biz karar vericilerin önünü aydınlatacak. Ortak bir muhakeme ve ritimde buluşmamıza katkı sağlayacak. Çok iyi biliyoruz ki doğru yatırımların belirlenmesi ve yatırım finansmanı kendinden menkul bir olgu değil. Yatırım, tarihsel ve toplumsal süreçlerin bir sonucu, siyasi ve demokratik koşulların ise bir göstergesidir. Bugün Cumhuriyetimizin 100. yılına girerken halen daha yatırım zorluğu çeken bir ülke olmamız elbette arzulanacak bir durum değil. Dolayısıyla bu zirvede yatırım imkanlarını konuşurken ülkemizdeki genel siyasi ve demokratik koşulları da gözden geçirmemiz gerekiyor” diye konuştu. DEMOKRATİK KOŞULLARI TALEP EDİN Hukukun üstünlüğü, ifade özgürlüğü, insan hakları, doğayla uyum ve demokrasi olmadan ekonomi olmaz. Olursa enflasyon olur, yoksulluk olur, işsizlik ve hatta kıtlık olur, diyen Soyer, sözlerine şöyle devam etti. “Oysa tüm kurum ve kurallarıyla işleyen bir demokrasi bu ülke insanlarının en temel hakkıdır. Bu temel hakkın tecellisinde en ufak bir eksiklik dahi olduğunda, bunu yatırım ve finansman konusunda da büyük bir zafiyet olarak yaşıyoruz. Bu yüzden ülke genelinde ve yerel ölçekte, sadece beş yılda bir sandığa giderek değil, yaşamın her anında, demokrasinin evrensel ilkelerine ve hukukun üstünlüğüne tam saygılı bir sistem inşa etmek zorundayız. Bu sistemi oluşturmakta geciktiğimiz her bir gün ülkemizdeki yatırımların daha da azalması anlamına geliyor. Bu zirveye katılan tüm değerli iş insanlarımız, yatırım fonu ve kurumsal finans kuruluşlarımız, Türkiye’nin neresinde olursanız olun, lütfen hükümetimizden ve biz yerel yönetimlerden yukarıda tarif ettiğim demokratik koşulların tesis edilmesini talep edin. Bu sizin en doğal hakkınız. Demokratik kuralların işlemediği toplumlarda belirli zümreler bir süreliğine elbette zenginleşebilir. Fakat bizim bunu ekonomik kalkınma olarak kabul etmemiz mümkün değil. Çünkü refah, toplumun tabanında adil bir şekilde dağılmamışsa, orada güçlü bir ekonomiden söz edemeyiz. Biz, geride hiç kimsenin kalmadığı bir Türkiye hedefine inanıyoruz. Bu hedefi, ülkedeki yatırımların artmasının en temel koşulu kabul ediyoruz.” İZMİR’İN LOKOMOTİF GÖREVİ GÖRMESİ MUTLULUK VERİCİ İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi’nin ardından ortaya çıkan 303 maddelik kararların bu günkü Orta Vadeli Program (OVP)’ın farklı bölümleride yer aldığını dile getiren Soyer, “Cumhuriyetin 100. yılında bu büyük mirasa yakışır bir ekonomiye sahip olmanın tüm koşullarını, stratejilerini ve anahtar eylemlerini İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi’nde kelime kelime tarif etmiştik. Bu tarifin karılmasına belirli bir grup değil, bu ülkenin tüm iş dünyası, işçi ve çiftçi kuruluşları katılmıştı. Ekonominin can damarını elinde tutan bu gruplara alanında ihtisas sahibi çok sayıda akademisyen ve uzman da eşlik etti. Nihayetinde 303 maddelik bir kararlar manzumesiyle, Geleceğin Türkiye’si hayalimizi hep birlikte inşa ettik. Çünkü hep söylediğim gibi gelecek beklenen değil, inşa edilendir. İzmir’den yükselen bu gelişme hamlesinin ve aldığımız kararların kısmen de olsa bugün yoğun olarak tartışılan OVP’nin farklı bölümlerinde yer aldığını görüyoruz. Bu durum hiç şüphesiz İzmir’in İktisat Kongresi imecesine katkı koyan tüm paydaşlarımıza mutluluk veriyor. Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına hazırlandığımız bu dönemeçte, 2. ESİAD Yatırım Zirvesi, Geleceğin Türkiye’sinin iktisadi temellerini geliştirmemizi sağlayacak çok değerli bir buluşma. İzmir’in 100 yıl sonra bir kez daha, bu toprakların kalkınması için lokomotif görevi üstlenmesi hepimiz için gurur verici” şeklinde konuştu. Bu haber de ilginizi çekebilir: Nalbantoğlu’ndan Akşener’e koku ve mülteci göndermesi

ESİAD'dan sürdürülebilirlik üzerine online toplantı Haber

ESİAD'dan sürdürülebilirlik üzerine online toplantı

Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları (SKA) indeksinde Türkiye’nin 163 ülke arasında 71. sırada olduğunu ifade eden Zorlu, “Yüksek teknolojili sektörlere doğru hedeflenen düzeyde yapısal dönüşüm sağlanması için, sanayi üretiminin teknoloji seviyesinin yükseltilmesi, dijital dönüşüme yönelik araştırma ve uygulamaların teşviki, lojistik altyapısının güçlendirilmesi ve bilgi-iletişim teknoloji yatırımlarının önceliklendirilmesi şart” dedi.  ESİAD Sürdürülebilirlik, Çevre ve Sosyal Politikalar Yuvarlak Masası’nın katkılarıyla düzenlenen “Sürdürülebilirlik Bağlamında Teknoloji ve İnovasyon II” başlıklı toplantı online olarak gerçekleştirildi. Moderatörlüğünü ESİAD Sürdürülebilirlik, Çevre ve Sosyal Politikalar Yuvarlak Masası Başkanı Doç. Dr. Süleyman Hançerli’nin yaptığı panelde, Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı Başkanı Mete Çakmakçı ana konuşmacı olarak yer aldı. Panelde Arçelik İnovasyon Direktörü Pınar Köse Kulacz, SOCAR Türkiye Dijital Transformasyon ve Bilişim Teknolojileri Başkanı Hakan Irgıt, İnci Holding Girişimcilik Programları Lideri Ayşe Şen, şirketlerinden örnekler vererek, inovasyonun önemini anlattı.  TÜRKİYE 71. SIRADA Panelin açılışında konuşan ESİAD Yönetim Kurulu Başkanı Sibel Zorlu, inovasyon ve teknolojinin sadece sanayileşmenin konusu olmadığını, sürdürülebilir kalkınmanın da itici gücü haline geldiğini vurguladı. İnovasyon ve dijital teknolojilerle ilgili fiziksel altyapı ve beşeri kaynaklara yatırım yapılması gerektiğini vurgulayan Zorlu, şöyle devam etti:  “2022 Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları İndeksi’nde en üst sırada yer alan Finlandiya’yı, üç İskandinav ülkesi; Danimarka, İsveç ve Norveç takip etmektedir. Sıralamada yer alan ilk 10 ülkenin tümü Avrupa ülkeleridir. Türkiye’nin performansı ise, 163 ülke arasında 71. sırada yer almaktadır. Ülkemizde Ar-Ge harcamalarının GSYH içindeki payı artmış olup, bilgi ve iletişim teknolojilerine erişimde hızlı bir ilerleme kaydedilmiştir. Ancak, yüksek teknolojili sektörlere doğru hedeflenen düzeyde yapısal dönüşüm istenilen seviyelerde değildir. Bu amaç kapsamında öne çıkan başlıca ihtiyaçlar; sanayi üretiminin teknoloji seviyesinin yükseltilmesi, sanayide dijital dönüşüme yönelik araştırma ve uygulamaların teşvik edilmesi, lojistik altyapısının güçlendirilmesi ve bilgi ve iletişim teknolojileri alanında yapılacak yatırımların önceliklendirilmesidir." ESİAD ÖNCÜ OLDU ESİAD Sürdürülebilirlik, Çevre ve Sosyal Politikalar Yuvarlak Masası Başkanı Doç. Dr. Süleyman Hançerli, İzmir’de yeşil mutabakat ile ilgili farkındalık yaratmak için iyi uygulama örnekleri ve başarı hikayelerinin paylaşıldığı bir platform oluşturduklarını anlattı. Hançerli, “ESİAD olarak, bu konuda beşinci toplantımızı düzenliyoruz. Bu konuda güçlü politik sahiplenme gerekiyor. Kimsenin arkada bırakılmaması gereken çok yönlü bir platform kurulmalı. Bilime dayalı, kaliteli bir büyüme çok önemli” diye konuştu.  GELECEK 20 YILIN AKIŞINI BELİRLEYECEK Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı Genel Sekreteri Mete Çakmakçı da, iklim teknolojilerinin gelecek 20 yılın akışını belirleyecek önemli bir paradigma olacağını belirterek, “Karbon verimli büyüme Türkiye için önemli bir konu haline gelecek. Türkiye 2010-2020 yılları arasında biraz daha karbon verimliliğini kaybetmiş görünüyor. Avrupa Yatırım Fonu’nun hazırladığı rapora göre, iklim teknolojileri geliştiren ve ekosistemin bir parçası olan 23 bin 828 firma belirlenmiş. Bunlardan 2 bin 985’i de orijinal yenilikçi ürünler geliştiren firmalar. Avrupa sınırları içindeki bu firmalardan sadece 3’ü Türkiye’de yer alıyor. İtalya’da 559’u, Almanya’da 515’i, Polonya’da 152’si, Romanya’da ise 47’si bulunuyor. Bu da aslında bir noktada Türkiye’nin iklim teknolojileri konusunda yaşadığı dönüşümün biraz geriden geldiğini gösteriyor” dedi.  ÖRNEK PROJELER İnci Holding Girişimcilik Programları Lideri Ayşe Şen ise sürdürülebilirlik stratejisi çerçevesinde yaptıkları çalışmalar hakkında bilgi verdi. Açık inovasyon platformu İnci Radar’ı kurduklarını ve bu platform sayesinde global ortaklarla birlikte projeler ürettiklerini anlatan Şen, Az Karbon Platformu’nda da temiz enerji konusunda tüketicilerin ihtiyaç duyduğu kategorilerdeki ürünlerin satıcılarını müşterilerle buluşturan bir pazar yeri oluşturduklarını anlattı. SOCAR Türkiye Dijital Transformasyon ve Bilişim Teknolojileri Başkanı Hakan Irgıt, Türkiye’nin işlenmiş ham petrol ihtiyacının yüzde 25’ini karşıladıklarını belirterek, “Uluslararası Enerji Ajansı’nın verilerine göre 2025’de küresel elektrik büyümenin yüzde 90’ının yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlanacağı ve bu kaynakların kömürü geride bırakarak en büyük küresel elektrik kaynağı haline geleceği öngörülüyor.  O yüzden bu konular hepimizin gündeminde. Dünyanın nereye gittiğini iyi analiz edip biz de 3 temel mekanizma üzerinde stratejilerimizi inşa ettik. Bunlardan birincisi  karbonsuzlaşma, diğeri döngüsel ekonomi ve üçüncüsü yeşil finansman. 2040 yılı itibarıyla emisyonumuzu yüzde 40 azaltma hedefimiz var” diye konuştu.  DEĞİŞİMİ YÖNET, GELECEĞİ ŞEKİLLENDİR Arçelik İnovasyon Direktörü Pınar Köse Kulach da, açık inovasyona inandıklarını dile getirerek, sadece akademiyle değil start-up ve girişimlerle iş birlikleri yaptıklarını anlattı. Şirketin yönünü tamamen sürdürülebilirliğe çevirdiklerini söyleyen Kulach, “Bizim için sürdürülebilirlik şirketimizin sürdürülebilirliği ile de eş anlamlı. Bu konuda mottomuzu, ‘değişimi yönet, geleceğini şekillendir’olarak belirledik. Hedeflerimiz çok net. 2030 için karbon nötr olmaya devam etme, 2050 için de net sıfır hedefimiz var” dedi. HABER MERKEZİ

Ülkemizi daha da ileri taşıyacağına inanıyoruz Haber

Ülkemizi daha da ileri taşıyacağına inanıyoruz

Ege Sanayici ve İş İnsanları Derneği (ESİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Sibel Zorlu, yeni kurulan kabineyi değerlendirdi. Zorlu, '' Öncelikle yeni Cumhurbaşkanlığı kabinesinin ülkemize hayırlı olmasını diliyorum. İş dünyası olarak kabine üyelerinin alanlarında uzman, son derece liyakatlı isimlerden oluşmasını memnuniyetle karşılıyoruz. Yenilenen kabinenin; Cumhuriyetimizin 100. yılına girerken ekonomide, hukuk sisteminde, eğitimde, sağlıkta ve diğer tüm alanlarda ülkemizin geleceği için yeni bir güç ve sinerji yaratacağını düşünüyoruz. '' ifadeleriyle yeni kurulan kabineyle ilgili olarak temennilerde bulundu. Yeni kabineden, yüksek enflasyonla mücadele için yapısal tedbirler uygulanmasını beklediklerini ifade eden ESİAD Yönetim Kurulu Başkanı Zorlu, ''Ar-Ge ve inovasyona dayalı sanayi politikalarının güçlendirilmesi, yeşil ve dijital dönüşümün hızlandırılması, eğitim altyapımızın iyileştirilerek toplumsal dönüşümün sağlanması, yatırım ve istihdam imkanlarının artırılması gibi konularda hızlı adımlar atmasını bekliyoruz.'' diye ekledi. Zorlu, sözlerini, ''Kabine üyeleri ve özel sektörün ortak duygu ve hedeflerle karşılıklı güven ve iş birliği içinde ülkemizi daha da ileri taşıyacağına inanıyoruz. İş dünyası olarak ülkemizin sürdürülebilir kalkınması ve refahı için dün olduğu gibi bugün de katkıda bulunmaya, uluslararası rekabet gücümüzün artırılması için devletimizle birlikte yan yana çalışmaya devam edeceğiz.'' şeklinde sonlandırdı. HABER MERKEZİ

Faruk Güler: BASBAŞ ile başarımızı tekrarlamak istiyoruz! Haber

Faruk Güler: BASBAŞ ile başarımızı tekrarlamak istiyoruz!

NURETTİN BAKİ ESİAD, Bergama’da kurulan Batı Anadolu Serbest Bölgesinde yatırım olanaklarının ve yatırımcılara sunulan fırsatların anlatılacağı bir bilgilendirme toplantısı düzenledi. ESBAŞ’ın girişimleriyle kurulan Batı Anadolu Serbest Bölge Kurucu ve İşleticisi A.Ş. (BASBAŞ) iş birliğiyle düzenlenen toplantı ESİAD dernek binasında gerçekleştirildi. Toplantıya ESBAŞ ve BASBAŞ CEO’su Faruk Güler, Ege Sanayici İş İnsanları Derneği (ESİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Sibel Zorlu, ESİAD yönetim kurulu üyeleri ve çok sayıda iş insanı katıldı. Toplantıda, ESBAŞ’ın kapasitesine, ülke ihracatına ve İzmir ekonomisine verdiği katkıya dikkat çeken Güler, BASBAŞ’ın 23 yıl sonra kurulacak ilk serbest bölge olacağını söyleyerek, “ESBAŞ’ta elde ettiğimiz başarılarımızı BASBAŞ ile tekrarlamak istiyoruz” dedi. BASBAŞ İLE BAŞARIYI TEKRARLATMAK İSTİYORUZ Bölgede yatırım yapmak için yabancı yatırımcıları ikna etmenin daha kolay olduğunu dile getiren ESBAŞ CEO’su Faruk Güler, BASBAŞ; ESBAŞ’ın memlekete verdiği katkının devamı niteliğinde olacağını ifade etti. Güler, “Serbest Bölgeler ihracatı artırmak döviz getirmek için önemli bir bölge. Yabancı yatırımcı gelecek diye birey yok yabancıya verilen haklar yerliye de veriliyor ihracat yapsın yeter. Belki bunu yeterince anlatamadığımız için oluyor. Teşvik alarak yatırımlarını yapmak konusunda daha hevesli. Yabancıları ikna etmek daha kolay bu yüzden yabancı yatırımcı daha fazla yoksa yabancı yatırımcıya daha fazla değil. ESBAŞ kuruldu da memlekete ne sağladı bunu BASBAŞ ile tekrar etmek istiyoruz. Serbest Bölge kurmak çok meşakkatli bir iş, BASBAŞ için bundan 6 yıl önce yola çıktık. Böyle bir yer kurmanın ne kadar problemli olduğunu takdir edersiniz. 23 yıl sonra BASBAŞ ilk defa faaliyete geçecek yeni bir bölge olacak” dedi.  TEŞVİKLER BAŞKA ÜLKEDE YOK! Serbest bölgelerin yatırımcılar için sağladığı yararlara da vurgu yapan Güler, bölgedeki teşviklerin başka hiçbir ülkede olmadığını dile getirdi. Güler, “Bölgemizde iş yapan şirketler memlekete para kazandırmış. İddia ediyorum serbest bölgelerdeki teşvikler başka hiçbir ülkede yok. Orta ve büyük şirketlerin bulabileceği en büyük teşvik ESBAŞ’ta. ESBAŞ sınırları içerisinde bulunan şirketlerden her gün 24 bin kişi direkt kart basıp işe geliyor. Yani sadece kart basan çalışan sayısı 24 bin. Fason çalışanlar bu rakamların dışında yer alıyor” diye konuştu.  BÖLGEDEKİ ÜRETİM ÇOK DEĞERLİ! Bölgede yapılan üretimin çok değerli olduğunu belirten Güler, şu ifadelere yer verdi: “Bölgemizde üretilen ürünler çok değerli. Katma değeri yüksek ürünler. Öyle ki bu ürünlerin değeri Almanya’dan 2,5, Türkiye’nin genelinde yapılan üretimin ise 5.5 katı daha değerli. İhracat 2,5 milyon dolar. ESBAŞ, büyükşehir durumunda ihracat miktarı sıralamasında 15’inci sırada yer alıyor. Bölgemizin genişleme arazisi var. ESBAŞ’ın arazisi kısa sürede doldu. Yeni bir yatırımcı geldiğinde inşaat halindeki binalar bile dolu, yatırımcı yer bulamıyor.” KÖTÜ GÜNDE BİLE YATIRIM YAPIYORUZ Konuşmasının devamında Güler, “İzmir’de yeni bölgemiz kentin en ucunda Bergama’da olsun dedik. Geldiğimiz yer uzun sürdü ama iyi yere geldik. Büyüyen genç bir ülkeyiz tüm çalkantılara rağmen kötü gün de olsa mutlaka yatırım yapıyoruz. Üretim anlamında farklılaşan bir yer. Şirket sayısı 417 ye kadar çıktı. Serbest Bölgenin avantajının kalmadığını söyleyenler var alım satım şirketleri açısından doğru ama üretim yapan şirketlerin en önemli teşvikidir. ESBAŞ yurt içinde ve yurt dışında ciddi pazarlama şirketleri ile çalışıp bu şirket burada olmalı diyerek aldık. Havacılık şirketi ile yaptığımız toplantılarda yıllarca çalıştık. Gaziemir’de havacılık lisesi ile çalışmalar yaptık. Alım satan yapan firmalar için avantajı yok” şeklinde konuştu.  ÖNEMLİ DIŞ TİCARET POLİTİKASI ARACI TEŞKİL ETTİ Programın açılış konuşmalarını gerçekleştiren ESİAD Yönetim Kurulu Başkanı Sibel Zorlu, İzmir’e yeni bir serbest bölge kazandırılacağını ifade eden Zorlu, ”Ülkemiz ekonomisinin gelişmesinde serbest bölgeler önemli bir dış ticaret politikası aracı teşkil etti.  Özellikle ihracata yönelik yatırım ve üretimin teşvik edilmesi ve doğrudan yabancı yatırımların ülkemize gelmesi bakımından serbest bölgelerin kayda değer katkıları oldu. Serbest bölgelerin en önemli getirisinin ise, ülkeye teknoloji girişini hızlandırmak olduğunu söyleyebiliriz.   Ülkemizde ilk kez 1985 yılında kurulan Mersin ve Antalya Serbest Bölgelerini 1987’de kurulan Ege Serbest Bölgesi izledi. İzmir Serbest Bölgesi ise 1997 yılında kuruldu. Türkiye’nin 19., İzmir’in ise 3. serbest  bölgesi Bergama’da devreye giriyor” dedi HEM İHRACATTA HEM İTHALATTA REKOR Ekonomik gelişmeler hakkında değerlendirmelerde bulunan Zorlu, “Ülkemizde ihracata dayalı bir büyüme politikası izleniyor. Ancak, dış ticaretimiz açık vermeye devam ediyor. Dış ticaret açığı da Türkiye ekonomisinin temel yapısal sorunlarından biri olan cari açığı körüklüyor. Geçtiğimiz yıl hem ihracat hem de ithalatta rekor kırıldı. Türkiye’de dış ticaret açığı 2022 yılında 110 milyar doları aştı ve ihracatın ithalatı karşılama oranı 2022 yılında yüzde 70 oldu. Bu yıl Mart ayında dış ticaret açığı bir önce ki yılın aynı ayına göre yüzde 0,9 artarak 8 milyar 267 milyon dolardan, 8 milyar 341 milyon dolara yükseldi. İhracatın ithalatı karşılama oranı 2022 Mart ayında yüzde 73,2 iken, 2023 Mart ayında yüzde 73,9'a yükseldi” ifadelerine yer verdi. ÖNEMLİ BİR AVANTAJ YARATACAK Konuşmasının devamında Zorlu, “İthalattaki artışın üretimdeki hammadde ve ara mal ihtiyacından kaynaklandığı gerçeğinin yanı sıra ülkemizin toplam ihracatı içinde yüksek teknolojili ürünlerin payının düşük olması bir diğer önemli mesele. İhracatımızı artırırken bir yandan üretimde ithalata bağımlılığı azaltmak diğer yandan yüksek katma değerli ihracatın payını yükseltmek zorundayız.Bu noktada doğrudan yabancı yatırımın önemine dikkat çekmek istiyorum. Türkiye’nin son yıllarda GSYH içinde doğrudan yabancı yatırımın payı ortalama yüzde 1.5 ile benzer ülkelere göre geride kalmaktadır. Türkiye’nin dünya pazarlarında rekabet ettiği ülkelerin çektiği doğrudan yabancı yatırımın GSYH içindeki payı ise ortalama yüzde 4-5’i bulmaktadır. Ülkeye yabancı sermaye ve teknolojilerin getirilmesine imkân sağlayacak uygun zemin yaratılmasında şüphesiz serbest bölgeler önemli rol oynamaktadır. Bu bağlamda, BASBAŞ’ın hem Ege Bölgesi hem de ülkemiz ekonomisi bakımından yeni itici bir güç olacağına inanıyorum” şeklinde konuştu.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.