[tag] Haberleri |İlkses Gazetesi - Son Dakika [tag] Haberleri

#felç

felç haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, felç haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Felçli hasta başarılı operasyonla ayağa kalktı Haber

Felçli hasta başarılı operasyonla ayağa kalktı

Gaziantep’te ikamet eden 18 yaşındaki Mecit Mustafa’nın, 2 ay önce katıldığı bir fuarda beline demir düştü ve ağır yaralandı. Mustafa daha sonra arkadaşları tarafından hastaneye götürüldü. Beyin, Omurilik ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Opr. Dr. Abdurrahman Özdemir kendisini muayene etti. Mustafa’nın çekilen röntgen filminde belinde kırık tespit edildi ve ameliyata alındı. Ameliyatı başarılı geçen ve sonrasında sağlığına kavuşan Mecit Mustafa, “Hastaneye nasıl getirildiğimi bile hatırlamıyorum. Belimde demir düşmesi sonucu inanılmaz bir ağrı vardı. Ayaklarımı hareket ettiremiyordum. Bundan sonra yürüyemeyeceğimi düşünüyordum. Çok şükür, şu an ayaktayım, yürüyebiliyorum ve ağrılarım dindi. Beni iyileştiren doktoruma ve sağlık personellerine ilgileri için çok teşekkür ederim” diye konuştu. “Ayaklarını hareket ettiremiyordu” Operasyonla ilgili açıklama yapan Opr. Dr. Abdurrahman Özdemir, “Hastamız bize geldiğinde belinde ağrı her iki ayağında felçlik vardı. Ayaklarını hareket ettiremiyordu. Hastanın çekilen filmlerinde bel kemiğinde patlama şeklinde kırık ve omuriliğe bası mevcuttu. Acilen ameliyata aldık. Kırılan bölgeye ait kemik basılarının yükünü omurilik üzerinden kaldırdık ve bölgeyi rahatlattık. Hastanın beline 8 adet platin taktık. Stabil olmayan bölgeyi, stabil hale getirip vidalarla sabitledik. İlerleyen süreçte omur üzerinde bası kalkınca ayaklarında hareketlenmeler başladı. İki ayın sonunda hastamız yürür pozisyona geldi. Şu an hastamız ayaklarının üzerinde durabiliyor ve rahat yürüyebiliyor. Hastamızın fizik tedavi süreci devam ediyor. Hastanın bundan sonraki süreçte daha iyi olacağını söyleyebilirim” dedi. Böyle olaylarda acil müdahalenin ve doğru operasyonun çok önemli olduğunu vurgulayan Dr. Özdemir, “Böyle bir olayla karşılaşıldığında hemen müdahale edilmeli. Çünkü bası ve omurilikte zedelenme arttıkça kalıcı felçlik durumu gelişebilir. Umarız kimse böyle bir durumla karşılaşmaz” dedi.

Beyin kanaması felçli hasta sayısını arttırdı Haber

Beyin kanaması felçli hasta sayısını arttırdı

Türkiye'de son yıllarda beyin kanamasına bağlı felçli hasta sayılarında artış görüldü. Beyin, Sinir ve Omurilik Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Orhan Şen, İhlas Haber Ajansı'na konu hakkında açıklamalarda bulundu.   “Tansiyonunuz yükseliyorsa siz tansiyon hastasısınız” Tansiyon hastası olduğunuzu anlamanın birkaç yolu olduğunu söyleyen Prof. Dr. Orhan Şen, “Günümüzde beyin kanamasına bağlı felçli hasta sayısında artış var, beyin kanamasının en sık yaşanma durumu kafa travmaları olsa da, önlenebilir beyin kanamaları yüksek tansiyon ile meydana geliyor. Eğer sinirlendiğinizde, strese girdiğinizde ya da hamilelik döneminde tansiyonunuz yükseliyorsa siz tansiyon hastası olabilirsiniz. Bunun için de kardiyoloji uzmanına veya nefroloji uzmanına görünerek yirmi dört saatlik tansiyon takibi yaptırarak tansiyon hastası mıyım, değil miyim sorusunun cevabını öğrenmek mümkün” ifadelerini kullandı. “Böbrek hastalığı da olabilir” Beyin damarındaki anevrizmanın beraberinde polikistik böbrek hastalığını da getirebileceğini ifade eden Prof. Dr. Orhan Şen, daha sonra şunları söyledi: “Bunlar genelde ailevi seyredebiliyor. O nedenle bir ailede beyinde damarda anevrizma, baloncuk varsa diğer aile fertlerinin de mutlaka beyin cerrahisi uzmanına veya nöroloji uzmanına muayene olmalarında fayda var ve artık teknoloji ilerledi. Beyin MR anjiyo adını verdiğimiz teknik imkanlarla büyük bir oranda beyin damarında anevrizma var mı yok mu, Baloncuk var mı yok mu söyleyebiliyoruz.” “Beyin kanamasından kaçınmak için hafif sporlar yapılmalı” Beyin kanamasında kaçınmak için öncelikle tansiyon hastası olup olunmadığının öğrenilmesi gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Orhan Şen, “Eğer tansiyon hastasıysanız mutlaka ve mutlaka ilaç kullanmamız zayıflamamız, kilo vermemiz ve yürüyüş yapmamız gerekiyor. Ağır sporlardan kaçınmamız gerekiyor” diye konuştu.

Sığ sularda dalışa dikkat: Ölüm veya felçle sonuçlanabiliyor Haber

Sığ sularda dalışa dikkat: Ölüm veya felçle sonuçlanabiliyor

Denizli Özel Egekent Hastanesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Bilal Kılıçarslan sezonun başlamasıyla birlikte tatile giden, deniz, göl, gölet, baraj, akarsu ve sulama kanallarında serinlemeye çalışan vatandaşları uyardı. Op. Dr. Bilal Kılıçarslan, “Sığ suların derin olmayışı birçok kişi için güvenli bir dalış ortamı gibi görünebilir ancak aslında sığ sularda dalmanın ciddi riskleri bulunmaktadır. Özellikle yetersiz bilgi ve deneyime sahip olanlar için sığ sularda dalış yapmak, ölüm ve felç gibi ciddi sonuçlar doğurabilecek tehlikeler içerebilir” dedi. Sığ suya dalma konusunun tehlikeli olduğuna dikkat çeken Op. Dr. Bilal Kılıçarslan, “Sığ sular genellikle kayalık ve sivri objelerle dolu olabilir. Bilinçsizce yapılan bir dalış sırasında su altındaki bir kayaya ya da objeye çarpma durumu ciddi yaralanmalara veya felce sebep olabilir. Derin suların aksine sığ sularda yüzeydeki suyun kalitesi ve şeffaflığı da dalış güvenliğini etkileyebilir. Bulanık veya kirli suda dalış yapmak, su altındaki tehlikeleri görmeyi zorlaştırabilir veya kazalara yol açabilir” ifadelerini kullandı. Sığ sularda yapılan dalışlarda basınç değişimine bağlı olarak oluşabilecek sağlık sorunlarının göz ardı edilmemesi gerektiği, gerekli eğitimlerin alınması, doğru ekipmanların kullanılması ve güvenli dalış prensiplerine dikkat etmenin hayati önem taşıdığının altını çizen Op. Dr. Bilal Kılıçarslan, şu uyarılarda bulundu: “Özellikle hızlı bir şekilde yükselme yapılması durumunda, vücuttaki azot gazı miktari aniden artabilir ve dekompresyon hastalığına yol açabilir. Bu durum, felç gibi ciddi sonuçlar doğurabilir ve hatta ölümcül olabilir”

Felçli hasta geçirdiği ameliyatla yeniden yürümeye başladı Haber

Felçli hasta geçirdiği ameliyatla yeniden yürümeye başladı

Karaman'da sol bacağındaki ağrı nedeniyle felç olan ve hastaneye tekerlekli sandalyeyle başvuran 45 yaşındaki Kadriye Doğan, omuriliğindeki "damar yumaklanması" ve etrafındaki kanamanın mikrocerrahi yöntemiyle temizlenmesiyle yeniden ayağa kalktı. Karaman'da yaşayan Kadriye Doğan, yaklaşık 1 ay önce sol bacağında hissettiği ağrı nedeniyle hastaneye başvurdu. Tedavilere cevap vermeyen ve bir süre sonra sol bacağı felç olan, sağ bacağında da his kaybı yaşayan Doğan, son olarak Konya'daki özel bir hastaneye başvurdu. Yapılan tetkiklerde omuriliğindeki "damar yumaklanması"nın kanama yapması nedeniyle felç geçirdiği tespit edilen Doğan, başarılı geçen ameliyattan 5 gün sonra taburcu edilerek tekerlekli sandalyeyle geldiği hastaneden yürüyerek çıktı. Felç kalması değil, bakıma muhtaç engelli çocuğuna bakamamak üzdü Kadriye Doğan, geçen ay sol ayağında bir uyuşma hissettiğini, uyuşmanın bacağına doğru çıktığını söyledi. Ağrı dayanılmaz hale gelince bir günde hastaneye 3 kere gittiğini dile getiren Doğan, "Ağrı devam ediyordu, 'felç' dediler. Bayramın 1. günü tekrar hastaneye gittik, tetkikler yapıldı. Ağrı hiç hafiflemedi. Parmaklarım kıpırdamaz oldu, gitgide hissizleşmeye başladı. 15 gün çare bulamadık." dedi. Doğan, tekerlekli sandalyeyle başvurduğu hastanede hemen ameliyata alındığını belirterek, "Doktor, 'Ben seni kurtaracağım' dedi. Allah bin kere razı olsun, kurtardı. Eli öpülecek insanlardan. 10 yaşında engelli bir çocuğum var. Görmüyor, duymuyor, bana muhtaç. Doktora, 'Çocuğuma bakabilmem için beni kurtar' dedim. Çocuklarımdan biri ilkokula, diğeri de ortaokula gidiyor. Bir kızım da İstanbul'da üniversite okuyor. Ben bu acıyı çekerken çocuklarım da benimle ağlıyordu." ifadesini kullandı. "Kanamayla hastanın bacakları felç olmuş" Hastanenin Beyin ve Sinir Cerrahisi Kliniği Sorumlusu Prof. Dr. Erdal Kalkan, hastanın sol bacağında ani felç, sağ bacağında da güç kaybı şikayetiyle hastaneye başvurduğunu dile getirdi. Kadriye Doğan'ın hastanelerine tekerlekli sandalyeyle getirildiğini vurgulayan Kalkan, şöyle konuştu: "Hastanın nörolojik muayenesinde sol bacağı tamamen felçliydi, sağda ise kısmi felç vardı. Hastanın tetkiklerini yaptığımızda omurilik içerisinde torokal bölge dediğimiz sırt bölgesinde bir vasküler malformasyon, yani anormal damar oluşumu ve bunun etrafında da bir kanama tespit ettik. Doğuştan olan damar yumağı, omurilik içinde küçük bir damar yumağı olarak dururken, zaman içinde büyüyebiliyor. Bu damar yumağı bazen incelen çeperleri sebebiyle kanama yapabilir. Kanadığı zaman da ani bulgu verir. Kanamasıyla hastanın bacakları felç olmuş. Bu çok sık görülen bir hastalık değil. Mikrocerrahi yöntemiyle damar yumaklanmasını ve etrafındaki kanamayı temizledik. Hastamızın nörolojik bulgularında belirgin bir düzelme oldu. Birkaç gün içerisinde hasta tekrar yürür hale geldi. Fizyoterapiyle zaman içinde düzelecek. Ameliyat edilmeseydi tekerlekli sandalyeye mahkum olacaktı ama şimdi çocuklarıyla inşallah mutlu bir geleceği olacak." Kalkan, hastanın bir ay sonra eski günlerine dönmesini beklediklerini kaydetti.

Beyindeki kan pıhtılarının yeni çözümü kasıktan tedavi Haber

Beyindeki kan pıhtılarının yeni çözümü kasıktan tedavi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açılışı yapılan ve yaklaşık 7 aydır hizmet veren Gaziantep Şehir Hastanesi, hastalara şifa olmaya devam ediyor. Pek çok alanda modern tedavilerin uygulandığı hastanede Girişimsel Radyologlar tarafından (damar içi) özel cihazlar kullanılarak ve kasıktan girilerek yapılan müdahale ile beyindeki pıhtıların çıkarılmasıyla altı ayda 100’ün üzerinde hasta tedavi edildi. Bu sayede ameliyata gerek kalmadan ya da ameliyatla bile düzeltilemeyecek ani yaşanan inme (felç) ve beyin kanamalarına 7/24 müdahale ediliyor. Gaziantep Şehir Hastanesi'nin teknolojik alt yapısı ve en güncel tıbbi cihazlarıyla ön plana çıkan Girişimsel Radyoloji Bölümü, felçlerin önlenmesine yönelik başarılı anjiografik uygulamalar gerçekleştiriyor. Şehir Hastanesi'nin Gaziantep ve çevre illere çok başarılı bir hizmet sunduğunu ifade eden Gaziantep Şehir Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Süleyman Çetinkünar, "Girişimsel Radyoloji, çok spesifik alanları içeren, özel işlemlerden oluşan, özel alet kullanımı gerektiren, ekip ruhuyla çalışan ve bu ekibin başındaki yetenekli doktorlarımız ve hocalarımız başta olmak üzere, hemşireler, teknisyenler ve diğer çalışanlardan oluşan güçlü bir ekibin varlığını ifade eder. Girişimsel Radyoloji çok özellikli bir bölümdür. Açıldığımız günden bu yana 100'ün üzerinde inme (felç) hastasına anjiyografik tedavi uygulandı ve büyük oranda başarıyla sonuçlandı. İlimiz, bölgemiz ve ülkemiz, Girişimsel Radyoloji ekibimizin hizmetinden faydalanabildiği için çok mutluyum. Bu konuda emeklerini esirgemeyen ve özveriyle çalışan tüm ekibe çok teşekkür ederiz" dedi. 6 ayda 2 bin 500 hasta muayene edildi Gaziantep Şehir Hastanesi Radyoloji Uzmanı Doç. Dr. Ali Burak Binboğa, minimal invaziv işlemlerle gerçekleştirilen bu tedavilerin çeşitliliğine ve poliklinikte 6 ayda yaklaşık 2 bin 500 hastanın muayene edildiğine dikkat çekti. Ayrıca, 200 hastaya nörogirişimsel işlemlerin uygulandığını ve bunların 80’inin inme, 50’sinin beyin damar baloncuğu (anevrizma) geriye kalan da 70 hastanın da şah damarı (karotis stent) tedavisi olduğunu belirtti. Gaziantep Şehir Hastanesi Radyoloji Uzmanı Doç. Dr. Mehmet Onay, Gaziantep ve Güneydoğu Bölgesi'ndeki hastalara sunulan "Girişimsel Radyoloji" hizmetleri hakkında bilgi verdi. Doç. Dr. Mehmet Onay, hastanenin iki üst düzey biplan ve bir monoplan anjiyo cihazına sahip olduğunu ve her türlü Girişimsel Radyolojik işlemin uygulandığı ve hastaların tedavilerinin mümkün olduğunu ifade etti. Mehmet Onay, özellikle inme ve beyin kanaması gibi A grubu işlemlerin Gaziantep Şehir Hastanesi'nde Girişimsel Radyoloji ünitesinde yapıldığını belirtti. Ayrıca, acil olmayan hastaların Gaziantep Şehir Hastanesi'nin 1. Kat C7 blokta bulunan Girişimsel Radyoloji Polikliniği'ne randevu almadan başvurabileceklerini söyledi. "Kasıktan girilerek beyindeki tıkanmış damar bulunup pıhtı çıkarılıyor" Gaziantep Şehir Hastanesi Radyoloji Uzmanı Doç. Dr. Çetin Murat Altay ise halk arasında felç olarak bilinen iskemik inme hastalığı ve tedavisinin önemi üzerinde durdu. Doç. Dr. Çetin Murat Altay, inme semptomlarının, vücudun bir kısmında felç, yüz felci, konuşma bozukluğu gibi bulgularla ortaya çıktığını ve tedavide zamanın kritik olduğunu vurguladı. Murat Altay, ilk 6 saat içinde müdahale edilmesi gerektiğini çünkü beynin kan almadığı her 5 dakikada hücrelerin ölmeye başladığını belirtti. Altay, Girişimsel Radyoloji ekibinin beyinde tıkanıklık bölgesinde "can çekişen hücrelere" yeterli kan akımını sağlamak için kasıktan girilerek beyindeki tıkanmış damarı bulup pıhtıyı çıkardığını ve bu işlemin hastalar için konforlu olduğunu ifade etti. Erken müdahale ile hastaların semptomlarının hızla iyileşebildiğini belirten Altay, süre uzadıkça durumun zorlaştığını söyledi. Doç. Dr. Çetin Murat Altay, Gaziantep Şehir Hastanesinde bu işlemlerin ücretsiz olarak yapıldığını ekledi. “6 ayda yaklaşık 2 bin 500 hasta muayene ettik” Doç. Dr. Ali Burak Binboğa, “Girişimsel Radyoloji dediğimiz bölüm ülkemizde henüz yan dalı olmayan bir uzmanlık dalıdır. Minimal invaziv işlemler yaptığımız bir alandır. Burada biyopsisinden tutun damar içinden tedaviler olmak üzere birçok işlem yapıyoruz. İşlem çeşitliliğimiz çok fazla. 6 ayda yaklaşık 2 bin 500 hasta muayene ettik” dedi. "İnme ve beyin kanamalı hastalarının tedavisinde 2 tane üst düzey biplan anjiyo cihazımız bulunmakta” Doç. Dr. Mehmet Onay, “Gaziantep Şehir Hastanesi olarak Gaziantep ve tüm Güneydoğu bölgesindeki illerdeki İnme ve beyin kanamalı hastalara Girişimsel Radyoloji hizmeti vermekteyiz. Her türlü Girişimsel Radyolojik işlemler hastanemizde yapılmakta. Ünitemiz dışında Girişimsel Radyolojiye tanımlı 10 yataklı servisimiz de bulunmakta” şeklinde konuştu. "Felçlik tedavisinde en önemli unsur erken müdahale’" Felçlik tedavisinde en önemli unsurun erken müdahale olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Çetin Murat Altay ise “Halk arasında felç olarak bilinen inme genellikle şeker, tansiyon ve kalp hastalığı olan hastalarda oluyor. Bu hastalarda tedavide en önemli husus 'zaman'. İlk 6 saatte hastanın acil servise başvurması ve beynine atan pıhtının çıkarılması gerekiyor. Çünkü insan beynine kan 5 dakika gitmeyince hücreler ölmeye başlıyor ve geri dönüşümsüz bir sürece giriliyor. Bu nedenlerden dolayı ölen beyin hücreleri var. Bir de can çekişen ve kurtarılmayı bekleyen hücreler var. Girişimsel Radyoloji olarak biz burada can çekişen hücreleri kurtarmak için müdahale ediyoruz” diye konuştu.

Eskişehir'de duygulandıran fedakarlık... 13 yıldır eşine bakıyor Haber

Eskişehir'de duygulandıran fedakarlık... 13 yıldır eşine bakıyor

58 yaşındaki Hakan Ünsal, 2007 yılından beri evli olduğu 45 yaşındaki eşi Gülay Ünsal'ı hiçbir zorluğa rağmen yalnız bırakmıyor. 2010 yılında beyinden pıhtı atması sonucu felç geçiren ve bacağı kesilen eşine özenle bakan Ünsal, eşinin her ihtiyacıyla birebir ilgileniyor. Çalışırken emekli olmaya sadece 7 ay kala eşinin hastalanması üzerine işinden ayrıldığını belirten Ünsal, eşine gösterdiği sevgi ve fedakarlıkları asla unutmayacağını ve ondan bir an bile ayrılmadığını ifade ediyor. Vefalı koca, sevginin karşılıklı olduğunu ve bu tür fedakarlıkların sevgi dolu bir ilişkinin temeli olduğunu vurgularken, Gülay Ünsal da eşinden ve ailesinden memnuniyetini dile getirerek, "Hem ondan hem de ailesinden Allah razı olsun" diyor. "Eşime Gözüm Gibi Bakıyorum, Ölene Kadar Onunla Olacağım" 13 yıldır felç geçiren eşi Gülay Ünsal'a özenle bakan Hakan Ünsal, yaşadıkları zorlu süreçte eşine sonsuz bir sevgiyle bakmaya devam ediyor. Hakan Ünsal, "Eşimle 2007'den beri evliyiz. 2010'da eşim beyinden pıhtı atması sonucu felç geçirdi ve bacağında kangren olmaması için diz kapağının üstünden kesildi. İlaçları, iğneleri, kan sulandırıcıları, hastane ziyaretleri, gezdirme, yemek yapma gibi her şeyle ben ilgileniyorum. Önceden çalışıyordum, ancak eşimin durumu üzerine işimi bıraktım. Emekliliğime sadece 7 ay kala, hala emekli olamadım. Eşim bekliyor, ben de onunla olmak istiyorum. Öğlenleri evdeyiz, sonra dışarı çıkarız. İşimiz varsa hastaneye gideriz. Eşim bana çok destek oldu, şimdi sıra bende. Evet, eşimi çok seviyorum. Geçimimiz için destek alıyoruz. Evde bakım ve engelli maaşıyla geçinmeye çalışıyoruz. Sadece bez ve ilaçlar için zorlanıyoruz. İlişkilerde, sevgi karşılıklıdır. Sevgi varsa birbirimize katlanırız. Tabii, arada kavgalar da olur. Gece uykusuzluk çekiyoruz, bazen tartışıyoruz, ancak ben asla vazgeçmem. Eşime gözüm gibi bakarım, onunla olacağım ölene kadar" dedi. "Eşime Minnettarım, Ona Çok Teşekkür Ediyorum" Başından geçenleri anlatan Gülay Ünsal, şunları söyledi: "Beynime pıhtı atması sonucu bayıldım ve bir daha ayağa kalkamadım. Eşimden çok memnunum, Allah ondan razı olsun. Annemden de Allah razı olsun, bana iyi bir eş verdiği için minnettarım. Eşim beni sevdiği kadar onu ben de seviyorum. Hastalığım nedeniyle zaman zaman sıkıntı çekiyorum, bu da hastalığımı daha da zorlaştırıyor. Ben gezmeyi seven bir insanım. Eskiden sağlıklıyken de böyleydim, şimdi de aynı şekilde devam ediyorum."

Felç Etkisi Yapıyor! Bu Besinler Vücudunuza Birlikte Girmemeli! Haber

Felç Etkisi Yapıyor! Bu Besinler Vücudunuza Birlikte Girmemeli!

Tek başına oldukça sağlıklı olsalar bile bazı besinleri birlikte tüketmenin insana ciddi zararları olduğunu ifade eden uzmanlar, önemli bilgilendirmelerde bulundu. Bitki Çaylarınızı İçerken Dikkat Edin… Kişiler, kendilerine iyi gelsin diye evde hazırladıkları ve şifa bulma amacıyla bitkileri karıştırdıklarında büyük bir risk ile karşı karşıya olduklarının bilincinde değiller. Uzmanlar, bazı bitkilerin bir araya geldiğinde zehir etkisi olabileceğini, bu sebeple eğer bu konuda bir bilgi sahibi değilse kişinin bilmeden tüm bitkileri karıştırıp tüketmesinin hiç iyi sonuçlar vermeyebileceğini belirtti. Uzman Türkan Özer, yapmış olduğu bilgilendirmesinde doğal yollar ile şifa bulmak isteyen kişiler için oldukça önemli noktalara değindi. Bazı çeşitli bitkilerin, kullanılan ilaçlar ile etkileşime girebilme özelliğine sahip olduğunu, bu durumun o ilacın yan etkilerini arttırıcı şekilde ortaya çıktığını belirten Özer, örneğin zerdeçalı safra taşı olan ya da kan sulandırıcı kullanan bir hastanın kullanmaması gerektiğine parmak bastı. Zerdeçalın Ölçüsü Zerdeçalın tek başına şifa kaynağı ve ciddi hastalıkların önüne geçen bir nimet olsa da safra akımını durdurması sebebiyle safra taşı olanların tüketmemesi gerektiğini ifade eden Türkan Özer, zerdeçalın kanı sulandırma özelliğinin de olduğunu ve zerdeçal tüketiminin 1 çay kaşığı ile sınırlandırılması gerektiğini belirtti. Bunun yanında K vitamini zenginliği ile bilinen yeşil çayın kanı koyulaştırması ile tehlikeli olduğunu ve bu sebeple eğer kişi kan sulandırıcı kullanıyorsa yeşil çay kullanımının kanı pıhtılaştırabileceğini ifade eden Özer, sakinleştirici kullananların ada çayı; tansiyon ilacı kullananların ise kekik çayı içmemesi gerektiğini ekledi. Bunun sebebi, kekik çayının tansiyon düşürücü bir etkiye sahip olması; ada çayı içen ve sakinleştirici kullanan kişilerin ise ilacın etkisini olumsuz anlamda daha da artıracak olması. Uzman Özer, hamilelerin, düşüğe sebebiyet vermesinden dolayı ada çayı tüketmemesi gerektiğini belirtti. Bunun yanında sevilen kuşburnu ve ekinezya çayları da birtakım reaksiyonlara sebep olacağından tüketimine dikkat edilmesi gereken çaylardan.

İnmeden nasıl korunulur? İşte inmeden korunmanın 7 yolu Haber

İnmeden nasıl korunulur? İşte inmeden korunmanın 7 yolu

Nöroloji Uzmanı Dr. Nigar Ahmadova dünyada en fazla fonksiyon kaybına neden olan, yaşam kalitesini bozan ve dünyada ölüm nedenleri sıralamasında ikinci olan beyin damar hastalıklarından biri olan inme konusunda uyarılarda bulundu. Bu hastalığa karşı farkındalık oluşturmak için 29 Eylül’ün “Dünya İnme Günü” ilan edildiğini belirten Dr. Ahmadova, beyni besleyen damarlardan birinin tıkanması ya da kanamasının inmeye neden olduğunu hatırlattı. İnmeye yol açan risk faktörlerinin üç grupta toplandığını belirten Dr. Ahmadova şöyle konuştu: “Bunlardan ilki; yaş (inme riski yaşla birlikte artar), cinsiyet (erkekler kadınlara oranla daha yüksek riskli), ırksal ve ailesel özellikleri (ailede kalp ve beyin damar hastalıklarının olması) çevreleyen değiştiremediğimiz risk faktörleridir. 2. grupta ilaç tedavisiyle değiştirilebilen risk faktörleri yer alır. 3.sü ise yaşam stilinin değiştirilmesiyle önlenebilen risk faktörleridir. Bunları da ; hipertansiyon, diyabet, kalp hastalıkları, atriyal fibrilasyon, dislipidemi, sigara ve alkol kullanımı, fiziksel aktivite yetersizliği, yanlış beslenme alışkanlıkları ve obezite olarak sıralayabiliriz. Aslında inme dahil bir çok beyin ve damar hastalıklarında korunmak için çocukluktan doğru beslenme alışkanlığı edilmelidir. Sigara ve alkol gibi ciddi risk faktörlerinden uzak durmak gerekmektedir. Bazen hastalarımız çok az sigara içiyorum, günde 3-5 adet diyerek kendilerini avutuyorlar. Oysaki sigaranın bir tanesi bile damar hastalıkları için ciddi risk faktörüdür. Alkol de buna dahil. Bazı risk faktörlerini değiştiremeyiz. Ama değişebilenleri değiştirirsek hastalıktan korunmuş oluruz.” Dr. Ahmadova, sadece inmeden korunmak değil sağlıklı bir yaşam için yapılması gerekenleri şöyle sıraladı: 1) Sağlıklı beslenin, 2) Haftada en az 3 gün tempolu yürüyüş yapın, 3) Alkol ve sigara gibi kötü alışkanlıklardan uzak durun, 4) Diyabetis Mellitus ( şeker hastalığı ) varsa diyet ve düzenli ilaç kullanın, 5) Hipertansiyon, kolesterol yüksekliği, kalpte ritm bozukluğu gibi hastalıklar varsa düzenli kardiyolog kontrolüne gidin, 6) Günlük tansiyon değerlerinin 140/90 mm.hg’den yüksek olmamasına dikkat edin, 7) Düzenli uyku uyuyun Öte yandan Dr. Ahmadova, yüzde asimetri, kol ya da bacakta (veya aynı taraf kol ve bacakta) güçsüzlük, konuşma bozukluğu gelişmesi halinde hemen 112’nin aranması gerektiğini söyledi. Dr. Ahmadova, “Unutmayalım ki beyni korumak için zamanla yarışıyoruz. Erken saatte (4.5 saat içinde ) 112 aranıp acil servise başvurulursa trombolitik (pıhtı açıcı ) tedavi ile hızlı şekilde iyileşme sağlanabilir” dedi.   BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKKEBİLİR - Üst solunum yolu enfeksiyonu çocuklarda sık görülüyor

Uyku bozukluğu olanlara 'Felç' riski uyarısı Haber

Uyku bozukluğu olanlara 'Felç' riski uyarısı

KEMAL ÖZKURT Bilindiği üzere uyku, her insanın gündelik yaşamının yorgunluğunu atmak, zihinsel ve fiziksel sağlığını yerine getirebilmesi için yaşaması gereken biyolojik bir süreçtir. Kişilerin sağlıklı, zinde ve dinlenmiş bir güne başlamaları için gerekli olan uyku sürecini yerine getirmeleri gerekir. Yoğun çalışma temposu, stres ve kaygı bozukluklarından dolayı çoğu insan uykusuz kalabiliyor. Fakat uykusuz kalmak bilindiği kadar masum bir durum değil. UYKU BOZUKLUĞU NEDEN OLUR? Günümüzde uyku bozukluğu sorunu artışı ciddi oranlara ulaşmış durumda. Yaş ilerledikçe uyku uyumama şikayetinde, uykusuzluk yakınmasında artış görülebildiği gibi, bu bozukluğa yol açan sebepler çok çeşitli olabiliyor. Başlıca genetik kökenli, altta yatan başka hastalıkların sonucuna bağlı, uygun olmayan alışkanlıklara bağlı veya “idiopatik” denilen yani sebebi bilinmeyen nedenlere bağlı olabilen uyku bozukluğu sorununun diğer nedenleri de şu şekilde sıralanabilir: Duygu bozuklukları, depresyon, alkol ve diğer maddelerin kötüye kullanımı, panik bozuklukları, uyku öncesinde aşırı yeme-içme, uyku için uygun saatlere uyulmaması, uykudan önce çay-kahve gibi içeceklerin fazla tüketilmesi, yatağın uyku dışı amaçlar için kullanılması (Yazı yazma, TV izleme, cep telefonuyla ilgilenme) ve huzursuz bacak sendromu. UYKUSUZLUK NELERE YOL AÇAR? Uyku sorunu, sadece uykusuzluk olarak değil çok uyuma olarak da değerlendirilmelidir. Bilim insanları tarafından yapılan araştırmalar sonucunda; çok fazla veya çok az uyumak, uzun şekerlemeler yapmak, kalitesiz uyku, horlama, burnundan soluma ve uyku apnesi yaşayan ve bu semptomların beş veya daha fazlasına sahip olan kişilerin felç riskinin daha yüksek olduğu görüldü. Günlük 5 saatten az uyuyan kişilerin, ortalama 7 saat uyuyanlara nazaran felç geçirme ihtimalinin 3 kat daha fazla olduğu tespit edilen araştırmada, 9 saatten fazla uyuyanların felç geçirme olasılığı ise 7 saat, uyuyanlara göre 2 kattan fazla gözlemlendi. Araştırmada, uyku sorunlarının felce neden olduğu değil sadece ilişkisi olduğu belirtiliyor. Öte yandan; uykusuzluk problemi, gündüzleri dikkat eksikliği, yorgun hissetme, konsantrasyon güçlüğüyle birlikte aşırı sinirlilik, iş performansında düşme, depresyon, yüksek tansiyon ve metabolik bozukluklar, obezite riski ve bağışıklık sistemini zayıflatma gibi sebeplere yol açabiliyor. UYKU BOZUKLUĞU TEDAVİSİ Uyku bozukluğu yaşayan ve tedavi yöntemlerini merak eden vatandaşların öncelikli yapması gereken şeylerden biri uzman bir hekime başvurmak. Hekim gerekli gördüğü takdirde kişiyi uykusuzluğun altında yatan asıl sebebin teşhis edilebilmesi için bir uyku kliniğine yönlendirilebilir.  Uyku kliniklerine yönlendirilen kişiler 1-2 gecelik süre zarfında; kalp, beyin ve solunum düzeni gözlemlenmektedir. Daha sonra gözlemler sonucu elde edilen bulgular sayesinde kişiye uykusuzluğun asıl sebebi bir uyku uzmanı tarafından söylenir. Uykusuzluğun asıl sebebi belirlendikten sonra uzman hekim, nasıl daha iyi uyunabileceği üzerine kişiye uygulayacağı tedavi yöntemimi uygular. İYİ BİR UYKU İÇİN NELER YAPILIR? Düzenli bir uyku için doktorun tedavi yöntemleri haricinde bireysel olarak da önlem alabiliriz. Bunun için uyku programına bağlı kalınmalı ve hafta sonu ve tatillerde bile sabahları aynı saatte uyanılmalıdır. Gün içinde kısa uykulardan kaçınılmalı, yatmadan iki saat önce stresli aktivitelerden ve ağır idmanlar kaçınılmalıdır. Yatak odasının karanlık, sessiz ne çok sıcak ne de çok soğuk olmasına dikkat edilmelidir. Gerekirse kulak tıkacı ve göz maskesi kullanılmalıdır. Kahve, çay, aperatif içki veya diyet hapı gibi kafein, içeren şeylerden uzak durulmalıdır.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.