#FINDIK

FINDIK haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, FINDIK haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Fındıkta hasat zamanı geldi. İşte 2024 Fındık alım fiyatları Haber

Fındıkta hasat zamanı geldi. İşte 2024 Fındık alım fiyatları

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, hasadı yaklaşan fındık ve çiftçilerin beklentisi hakkında konuştu. Küresel iklim değişikliği nedeniyle ve kuraklık, hava sıcaklıklarındaki ani değişimler, diğer tarım ürünlerinde olduğu gibi fındığı da olumsuz etkilediğini ifade eden Bayraktar, “Muhtelif yerlerde güneş yanığı görülüyor.  Kahverengi kokarca gibi istilacı türlerin yanı sıra mantar hastalıklarının neden olduğu zararlar da fındıkta verimi etkiledi. Fındıkta dökülmeler var. İstilacı türler ve mantar hastalıkları ile mücadelede belirli bir seviyeye gelinse de aşırı sıcaklarla birlikte bu yıl fındık rekoltesinde düşüş bekleniyor. Bu yıl bu kayıplarla birlikte fındık üretiminin 700 bin tonun altında gerçeklemesini bekliyoruz” diye konuştu. Dünya ürünü fındık Dünya fındık üretiminin yüzde 64'ünü Türkiye'nin gerçekleştirdiğinin bilgisini veren Bayraktar, “En yakın üretici ülke olan İtalya ile aramızda 7,7 kat üretim farkı var. Biz fındığı üretmezsek dünya çikolata sektörü durma noktasına gelir. Çünkü çikolatada başka ürünler denenebilir ama fındığın özellikle de Türk fındığının verdiği tat ve aroma yakalanamaz.  Ülkemizin en çok fındık ihraç ettiği iki ülke Almanya ve İtalya'dır. Fındığı ülkemizden ithal eden bu iki ülke, işleyip tüm dünyaya pazarlıyor. Ülkemizin kazandığı gelirin kat kat fazlasını kazanıyorlar. Fakat bu ülkelerde fındığın kaç lira olduğu ya da olacağı konuşulmuyor, üretilen katma değerli ürünlerin tüm dünyaya daha fazla nasıl satılabileceği konuşuluyor. Ülkemiz fındık üretiminin yüzde 80-85'ini ihraç ediyor. Üretim ile ihracat arasındaki ilişkiye baktığımızda birbirine paralel seyrettiği görülüyor. Çok ürettiğimiz yıl çok, az ürettiğimiz yıl ise az ihracat gerçekleştiriyoruz ama bu ihracat oranını hep koruyoruz. Bu ihracatın üzerine ortalama 110 bin ton iç piyasa tüketimini de koyduğumuzda hemen hemen ürettiğimiz kadar fındığı tükettiğimiz görülüyor. Elimizde stok olarak fındık kalmıyor. Bu durum Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) stok istatistiklerinden de net şekilde görülüyor” şeklinde konuştu. Şemsi Bayraktar: Üreticiler, taban fiyat açıklanmasını bekliyor Tarımsal üretimin en önemli gider kalemleri, mazot, gübre, ilaç ve işçilik ücretleri olduğunu belirten Bayraktar, “Son bir yılda mazot fiyatlarında yüzde 109, gübre fiyatlarında yüzde 37, tarım ilacı fiyatlarında yüzde 67 artışlar oldu.  Fındık üretiminde en önemli maliyet unsuru olan işçilik ücretleri, sadece son bir yılda 2,5 kat arttı. Üreticilerimiz, artan maliyetler nedeniyle tatmin edici bir taban fiyat açıklanmasını bekliyor.  Toprak Mahsulleri Ofisi fındık alım fiyatını belirlerken artan girdi maliyetleri, enflasyon oranı ve üreticilerimizin kârını da göz önüne almalıdır. Ziraat Odalarımızın bölgede açıkladığı fiyat beklentilerini karşılamalıdır” ifadelerini kullandı. Bayraktar: En kısa sürede açıklanmalı  Toprak Mahsulleri Ofisi 2024 fındık alım fiyatını ve alım politikasını zaman kaybetmeden açıklaması gerektiğini söyleyen Bayraktar, “Hasat öncesi fındık alım fiyatının açıklanması üreticilerimiz ve tüm paydaşlar için olduğu kadar ülkemiz içinde önemlidir. Fiyat ne kadar erken açıklanırsa üreticisinden ihracatçısına, sanayicisinden manavına kadar tüm kesimler geleceğe yönelik ekonomik planlarını o kadar sağlıklı yapabilecektir. Bazı zamanlarda serbest piyasada oluşan fiyatlar Toprak Mahsulleri Ofisi'nin açıklamış olduğu fiyatın gerisinde kaldı. Kararlı bir alım politikası oluşturulamazsa faturayı üreticilerimiz öder.  Pek çok fındık üreticisinin fiyat yükselecek diye, fındığını 5-6 ay bekletme gibi bir lüksü yoktur. Fındıktan elde ettiği gelirle geçinmeye çalışan yüzbinlerce üreticimiz var. Bu sebepten Toprak Mahsulleri Ofisi alımlarda hızlı davranmalı, kota uygulamamalı, tüm ürünü alacağını beyan etmeli ve ürün bedellerini en geç bir hafta içerisinde üreticilerimizin hesabına aktarmalıdır” dedi. 10 yıldır değişiklik yok Fındıkta üretim maliyetlerini düşürmek ve üreticilerin gelir seviyelerini korumak adına fındık üreticilerine; 2009 yılından bu yana fındık üreticilerine alan bazlı gelir desteği verildiğine dikkat çeken Bayraktar, “2009 ile 2012 yılları arası dekara 150 lira, 2013 yılında dekara 160 lira, 2014 yılında yükseltilerek dekara 170 lira olarak ödendi. Aradan geçen 10 yıllık süre içerisinde ödenen destek miktarı artırılmadı ve 2023 yılında yine dekara 170 lira olarak açıklandı.  Üreticilerimiz verilen desteği yıl içerisinde bahçesinde yaptığı kültürel işlemlerde kullanarak, desteği devletin fındık üreticilerinin yanında olduğunun göstergesi ve güvencesi olarak kabul etmektedir. Ancak, bugünün şartlarında artık bu destek yetersiz kalarak anlamını yitirdi.  Ülkemizin yaşadığı ekonomik sıkıntılar karşısında fındık üreticilerimiz devletin kendilerine sahip çıkılmasını, fındık alan bazlı destek miktarının günün şartlarına uygun olarak artırılmasını bekliyor” diye konuştu. Fındıkta iklim değişikliğinin etkileri de ayrı bir etken olduğunu aktaran Bayraktar, “Ayrıca hasat tarihlerinde öne kaymalar yaşanıyor. İklim değişikliğinden kaynaklı hastalık ve zararlılarda yaşanacak değişiklik ve artışlar da verim üzerinde ciddi etkiye sahip oluyor. Ülkemiz bir an önce verimi artırmaya yönelik çözüm odaklı uygulamaları hayata geçirmelidir. Ekonomik ömrünü tamamlamış bahçelerin sökülerek yerlerine yeni bahçeler oluşturulmalıdır. Çay ürününde uygulanan yenileme tazminatına benzer bir destekleme modeli fındık ürünü için geliştirilerek uygulamaya konulmalıdır” dedi.

ÇİFTÇİ-SEN: Fındığı kokarcadan sonra şirketlere de yem etmeyelim! Haber

ÇİFTÇİ-SEN: Fındığı kokarcadan sonra şirketlere de yem etmeyelim!

Çiftçiler Sendikası (Çiftçi-Sen), “Fındığı kokarcadan sonra şirketlere de yem etmeyelim!” başlıklı bir yazılı açıklama yaptı. Açıklamada, şu ifadeler dikkat çekti:  “İklim krizi mevsimlerin akışını etkiledi. Tüm canlılarla beraber daha önce alışık olmadığımız mevsim dışı olaylarla karşılaşıyoruz. Tarımsal ürünlerde daha önce karşılaşmadığımız problemlerle karşılaşıyor ve onlarla uğraşmak zorunda kalıyoruz. Daha zor üretiyor, daha çok masraf yapıyor ama ürünlerimizi değerinde satamıyoruz. Siyasi iktidarın uyguladığı tarım ve fiyat politikaları üreticileri her geçen gün daha zor koşullar içinde bırakıyor.” GERÇEK GÖRMEZDEN GELİNİYOR Açıklamanın devamında Çiftçi-Sen, “Son olarak, çayda yaşananlar bunun en iyi örneği: ÇAY-KUR depolarının dolu olduğunu gerekçe göstererek zaman zaman yaş çay alımını durdurmakta, dönüm başı üretilen çayın yarısı kadar yaş çay alım kotası koyarak, üreticileri daha düşük fiyattan alım yapan şirketlere yönlendirerek çay üretiminin şirketlerin denetimine geçmesinin önünü açmaktadır. Üstelik, ÇAY-KUR’un ‘alım fiyatı’ olarak açıkladığı fiyat birçok bölgede kg maliyet fiyatının bile altındadır. Devlet tarafından verileceği söylenen kg basına 2 TL’lik destek de bir yıl sonra üreticilere verilecektir. Fındık ve sofralık üzüm hasadının başladığı bu günlerde, fındık ve üzüm üreticileri iklim krizinden ve ekolojik denge bozulmalarından en fazla zararı görmektedir. İktidar tarafından bu gerçek görmezden gelinmektedir. Geçen yıl siyasi iktidar ve şirketler fındık bahçelerinde görülen rekolteyi ve kaliteyi düşüren kahverengi kokarca böceğini görmezden gelerek rekolteyi yüksek göstermiş fındık alım fiyatını Giresun kalite fındık için 84 TL/kg, levant kalite için 82,5 TL/kg olarak açıklamıştı. ÇİFTÇİ-SEN olarak yaptığımız maliyet hesabı ve referans fiyatı açıklamamızda fındığın kg fiyatının 120 TL olması gerektiğini belirtmiştik” bilgisi paylaşıldı. AÇIKLANAN REKOLTE TAHMİNLERİ OLABİLDİĞİNCE YÜKSEK “Bankalara vb. borcu olan üreticiler ister istemez fındığını TMO’ya, tüccara, Ferroro’ya düşük fiyattan satmak zorunda kalmıştı” sözlerinin yer aldığı açıklamada, “Aradan 2-3 ay geçmeden fındık fiyatları yükselerek ÇİFTÇİ-SEN’in açıkladığı referans fiyatı seviyesine çıktı. Kazanan TMO, Tüccarlar ve Ferroro oldu. Siyasi iktidar çiftçiler lehine piyasayı düzenlemesi gereken TMO’yu, tam tersi tüccarlar ve şirketler lehine piyasayı düzenleme görevini yapan bir kuruma dönüştürmüştür. Bu hasat döneminde de fındık üreticileri benzeri problemlerle karşı karşıyadır. Açıklanan rekolte tahminleri olabildiğince yüksektir. Hesaplamalarda gerek külleme hastalığından gerekse de son yıllarda ortaya çıkan ‘Kahverengi Kokarca’ zararlısından kaynaklı verim ve kalite kaybı hesaba katılmamaktadır. Siyasi iktidar fındık üreticileri lehine piyasayı düzenlemek istiyorsa rekolte ve fiyat açıklamasında bulunurken uyguladığı ekonomi politikaları sonucu elektriğinden, mazotuna gübresine ve tarım kimyasallarından tarımsal alet ve de motorlarına bütün tarımsal girdilerin sürekli arttığını da hesaplayarak hareket etmelidir” çağrısı yapıldı. KÖYLÜ HAKLARI HEMEN ŞİMDİ ÇİFTÇİ-SEN, son olarak şu talepleri sıraladı: “Yaptığımız araştırma ve hesaplamalarımıza göre iklim koşulları, kahverengi kokarca ve külleme hastalığının verim kaybına etkilerini dikkate alarak ortalama maliyet 124,5 KG/TL’dir. Fındık maliyet fiyatı üzerine yüzde 25 kar payı ve en az yüzde 25 refah payı (ekonomik göstergelerde alım gücünün daha da azalmış olmasına ve enflasyonun daha yüksek olmuş olmasına rağmen) eklenmesi gerekir. Bu hesaplamaya göre fındık alım/satım referans kilogram fiyatı en az 195 TL olmalıdır. ÇİFTÇİ-SEN olarak diyoruz ki; Siyasi iktidar BM Genel Kurulu’nda kabul edilen kısaca ‘Köylü Hakları Deklarasyonu’ denilen ‘Köylüler ve Kırsal Alanda Çalışan Diğer Kişilerin Hakları Deklarasyonu’nun içeriğine uygun davranmalıdır. Bu ‘Deklarasyon’ devletlere aşağıdaki hükümlülükleri de yüklemiştir: ‘Devletler yerel, ulusal ve bölgesel pazarlarda ürünlerimizi satabilmek için gerekli olan imalat, kurutma, depolama ve taşımacılık araçlarına ulaşma imkanı sağlamalıdır. Yerel, ulusal ve bölgesel pazarlara tam ve adil erişim ve katılımımızı sağlamalı; bu pazarları güçlendirmek ve desteklemek için uygun önlemleri almalıdır’, ‘Hiçbir ayrımcılığa maruz bırakmadan eşit işe eşit ve adil ücreti garanti altına alacak önlemler geliştirmelidir’ demektedir… Siyasi iktidar 4572 sayılı kooperatif yasasının antidemokratik ve şirketler lehine olan hükümlerini kaldırarak, bütün süreçlerinde katılımcılığı esas alan, üyelerinin söz ve karar sahibi olabileceği demokratik bir kooperatifçilik yasası çıkartarak FİSKOBİRLİK’i (ve diğer kooperatifleri) üreticilerin üretimden pazarlamaya kadar olan bütün süreçlerini denetlediği bir yapıya acilen kavuşturulmasını sağlamalıdır… Siyasi iktidar, Ferrero’ya sağladığı hibe, vergi muafiyeti vb. teşviklerden vazgeçmelidir. Teşvikleri fındık üreticilerine FİSKOBİRLİK’e vererek ürünlerin işlenerek tüketiciye ulaşmasını sağlamalıdır. Böylelikle tüketici daha ucuz ürün tüketirken, üreticilerin daha fazla kazanmasını yolu açılmalıdır… Lisanslı Depoculuk şirketlere kazandırmaya yönelik değil, kamu eliyle fındık üreticilerinin yararına olacak şekilde yapılandırılmalıdır… Tarım Sigortaları Yasası şirketlerin kazancını artırmak için değil, fındık üreticilerine zor günlerinde yardımcı olmak amacıyla düzenlenmelidir… Fındık üreticileri sosyal güvenceye eksiksiz kavuşturulmalıdır… Mevsimlik tarım işçileri düşük ücretli ve sosyal güvencesiz çalışmaya devam etmektedirler. Kamu mevsimlik tarım işçilerinin ulaşım, barınma vb. koşullarının iyileştirmesi için gerekli sorumluluklarını yerine getirmelidir… Kamu mevsimlik tarım işçilerinin çocuklarının göç ettikleri bölgelerde eğitimleri için olanak yaratmalı, çocuk emeğinin tarımda kullanılmamasını sağlamalıdır… Gıda egemenliği hemen şimdi! Köylü hakları hemen şimdi!”

Fındık işçileri en ucuz paraya en ağır işi yapıyorlar Haber

Fındık işçileri en ucuz paraya en ağır işi yapıyorlar

Giresun’un Bulancak ilçesindeki fındık işçileri, yeni fındık sezonunun yaklaşmasıyla birlikte umutla çalışmalarını sürdürüyor. Bölgede 10 yılı aşkın süredir fındık taşıyıcılığı yapan Hayrullah Getmez, insan gücüyle yapılan her işin zorluğuna dikkat çekerek şunları söyledi: “Benim bir mesleğim yok, bu yüzden başka iş bulmak da zor. Gücüm ve kuvvetim varken bu işi yapmak zorundayım. Sonuçta tek sermayem gücüm ve kuvvetim. Bu işler sadece insan gücüyle yapılabilir. Herkesin yapabileceği işler değil. Harmandan başlayıp ihracata kadar binlerce ton fındığı sırtımızda taşıyoruz. Yani fındığın en ağır yükü bizim omuzlarımızda.” Fındık işçileri, ağır emeklerinin karşılığını alamadıklarını belirtiyor. Özellikle sırtlarında binlerce ton fındık taşıyan işçiler, fındık sezonu boyunca aile geçimini sağlamak için zorlu çalışmalara katlanıyor. Erdoğan Yıldız, işlerinin zorluğuna rağmen kazançlarının yetersiz olduğunu vurgulayarak şunları söyledi: “Fındık ticaretinde herkes kazanıyor ama biz sırtımızda taşıyarak kazanıyoruz. Yaptığımız işin ağırlığına göre aldığımız emeğin karşılığı yetersiz. Ancak yine de ailelerimizi bu işten kazandığımız parayla geçindiriyoruz. Bizim için ne kadar çok yük o kadar çok mutluluk demek.” Emrullah Sarıkaya ise işlerinin ne kadar ağır olduğunu vurgulayarak şunları ekledi: “Eğer birisi fındıklı bir ürün tüketiyorsa, emin olun ki bizim sırtımızdan geçmiştir.” Sarıkaya, tüccar ve fabrikacılardan daha fazla anlayış ve destek beklediklerini belirtti.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.