[tag] Haberleri |İlkses Gazetesi - Son Dakika [tag] Haberleri

#fıtık

fıtık haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, fıtık haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Tam kapalı omurga cerrahisi hızlı iyileşme sağlıyor Haber

Tam kapalı omurga cerrahisi hızlı iyileşme sağlıyor

Dünyada giderek yaygınlaşan ve Türkiye'de de sayılı merkezde uygulanan endoskopik omurga cerrahisine ilişkin açıklamalarda bulunan Ortopedi ve Omurga Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Atıf Aksekili, bu yöntemin hastalarda hızlı ayağa kalkma ve iyileşmeyi sağladığını ifade etti. Aksekili, "Bu tam kapalı omurga cerrahisi dediğimiz bir yöntem. Yaklaşık 5-7 milimetre arasındaki kesilerle direkt omurgadaki kireçlenmeye, bel fıtığına ulaşıp o patolojiyi ortadan kaldırabilmemizi, hastayı tedavi edebilmemizi sağlıyor. Yöntemi uygularken kamera ve özel el aletlerini kullanıyoruz." dedi. Yöntemin açık cerrahi ameliyatlara göre hastalara ciddi kolaylıklar sağladığını aktaran Aksekili, "Bu tip ameliyatlarda amacımız hastanın en kısa sürede sağlığına kavuşması. Küçük kesi yaptığımız için ameliyat sonrası iyileşme süresi oldukça kısa. Hastaları kısa süre içerisinde ayağa kaldırabiliyoruz. Kamera ve özel el aletleriyle direkt patolojiye ulaşabildiğimiz için normal dokulara zarar verme riski kalkıyor. Ayrıca ameliyat sürecinde hastaya vida, plak, platin gibi implantları kullanma ihtiyacı çok azalıyor. Yöntemle, omurgadaki kanal daralmalarını, çeşitli omurga eğriliklerinin yol açtığı sinir sıkışmalarını, bel, boyun fıtığını, çeşitli omurga enfeksiyonlarını tedavi edebiliyoruz." şeklinde konuştu. Türkiye'de de giderek yaygınlaşıyor Prof. Dr. Aksekili, endoskopik omurga cerrahisinde kullanılan kameraların açık cerrahi ameliyata göre daha iyi bir görüş açısı sunduğuna dikkat çekerek, "Tedavi başarımız oldukça yüksek, kullandığımız teknolojinin yardımıyla patolojik dokulara direkt ulaşabiliyoruz. Kameralar, hastadaki probleme yaklaşık 30 kat büyüterek bakmamızı sağlıyor." dedi. "Unilateral biportal endoskopi" olarak da adlandırılan yöntemin ilk olarak Güney Kore'de geliştirildiğini, yaklaşık 10-12 yıllık bir geçmişinin olduğunu aktaran Aksekili, "Güney Kore'de yüzde 80-90 civarında artık bu yöntem tercih ediliyor. Japonya, Avrupa'da oldukça sık kullanılıyor, tüm dünyada yaygınlaşan bir yöntem. Türkiye'de de giderek yaygınlaşıyor, sayılı merkezlerde yapılan bir yöntem ve bilinirliği arttıkça çok standart bir cerrahi yöntem haline geleceğini düşünüyorum." dedi. Aksekili, özellikle ek hastalıkları olan ileri yaş hastalarda küçük kesili ameliyatların önem taşıdığının altını çizerek, belden bacaklara vuran uyuşma, karıncalanma, ağrı, çekilme, yanma hissi ve yürüme problemi olan hastaların ameliyat sonrası çok daha rahat yürüyebildiğini ve ağrı gibi sıkıntılarının çok azaldığının görüldüğünü ifade etti. Artık evin içinde gezebiliyorum, uyuyabiliyorum Omurgada kireçlenme sorunu olan ve endoskopik omurga cerrahisi yöntemiyle ameliyat edilen 75 yaşındaki ev hanımı Elif Murat da rahatsızlığı sebebiyle yaklaşık 6-7 sene çok ciddi ağrılar çektiğini, uyuyamaz hale geldiğini ifade etti. Murat, "Son sürecimde neredeyse yürüyemez noktaya gelmiştim, ancak evin içinde duvarlara tutunarak adım atabiliyordum. Hep kendi kendime ağlıyordum, ileride ne olacağım, yatalak mı olacağım diye... Şükür bu yöntemi öğrendik, hocamdan Allah bin kere razı olsun. Şimdi iyiyim, artık evin içinde gezebiliyorum, uyuyabiliyorum. Yavaş yavaş dışarı çıkmaya başladım." diye konuştu. Şu anda çok iyiyim, işime geri döndüm Makine yüksek mühendisi 74 yaşındaki Mehmet Aktaş ise yaklaşık 10 yıl önce yüksekten düşme sonucu omurgasının çatladığını ve o dönem ameliyatla üç omurunun platinle birbirine bağlandığını dile getirdi. Aktaş, ameliyat sonrası hareketinin tek omur üzerine binmesi, platinlerinin yıllar içerisinde batma yapmaya başlaması gibi sıkıntılarla karşı karşıya kaldığını söyleyerek, "Yürümekte zorlanıyordum, ayaklarım uyuşuyordu, ağrı çekiyordum. Ben çalışmaya devam ediyorum ve bu sorunlarım sebebiyle çalışamaz noktaya gelmiştim. Otururken bile rahatsız oluyordum, uzun mesafe yürüyemiyordum. Ameliyat olalı bir ay oldu. Şu anda çok iyiyim, işime geri döndüm, araba kullanıyorum, yürüme konusunda bir sıkıntım yok. Ufak tefek ağrılarım var tabi ama onun da üç aylık bir sürede çok azalacağını söyledi doktorumuz." ifadelerini kullandı.

Fıtığa dikkat: Bağırsaklarınızı bile kangren edebilir Haber

Fıtığa dikkat: Bağırsaklarınızı bile kangren edebilir

Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Faruk Özkul, kasık fıtığı ve tedavi yolları hakkında açıklamalar yaptı. Kasık fıtığını tanımlayan Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Faruk Özkul, "Kasık fıtığı, karın içinde bulunan ince bağırsaklar ve bağırsak yağları gibi organların karın duvarının zayıf bölgelerinden dışarı çıkması ile cilt altında oluşan şişliktir. Ikınma, öksürme, zorlanma ve hapşırma ile karın içi basıncı artarak kasık bölgesinde fıtık görünür olur. Bu durum karın içindeki basıncın artmasının ya da kasık bölgesindeki kasların ve dokuların zayıflamasının sonucudur. Genellikle erkeklerde daha yaygın olsa da nadiren kadınlarda da görülebilir. Kasık fıtığı özellikle ağır kaldırma, ani zorlama, obezite, kronik öksürük ya da kabızlık gibi unsurlarla tetiklenebilir" dedi. Kasık, bel ve karın bölgesinde hissedilen ağrı, erkeklerde testislerde de hissedilebilir Kasık fıtığının belirtileri hakkında konuşan Op. Dr. Özkul, "Kasık bölgesinde meydana gelen belirgin şişlik, öksürüldüğünde şişliğin ağrı ve yanma oluşturması, kasıklarda baskı ve gevşeme hissi kasık fıtığının karakteristik belirtileri arasında yer alır. Kasık fıtıkları genellikle kasık bölgesindeki şişlikle kişinin kendisi tarafından fark edilirler. Şişliğe eşlik eden ağrı ve yanma hissi olabilir. Kişinin hareketleri kısıtlanabilir, ağrılar kramplar şeklinde görülebilir. Kasık fıtığı muayene ile kolaylıkla teşhis edilebilirken kasık bölgesine yapılacak yüzeysel doku ultrasonu da tanıda yardımcı olabilir. Öte yandan kasık, bel ve karın bölgesinde hissedilen ağrı, erkeklerde testislerde de hissedilebilir” dedi. Hayatı tehdit edici bir komplikasyona dönüşebilir Kasık fıtıklarının fıtık kesesi içine sıkışarak zamanla boğulma durumlarına neden olabileceğini ifade eden Op. Dr. Özkul, bu durumda kişinin acil olarak ameliyata alınması gerektiğini aktardı. Kasık fıtığında endişe edilecek komplikasyonları sıralayan Op. Dr. Özkul, "Fıtığın zaman içinde büyümesi ve testis torbasın doğru inmesi, fıtığın sıkışması (sıkışıp barsak tıkanıklığına sebep olabilir), fıtığın boğulması (sıkışan bağırsağı kanlanmasının bozulup kangren olmasıdır ve hayatı tehdit edici bir komplikasyona dönüşebilir" dedi. Kasık fıtığı tedavisi için iki cerrahi yöntem vardır Özkul, "Kasık fıtığının oluşması sonrası kendiliğinden yok olması mümkün olan durum değildir. Kasık fıtığının tek tedavi yöntemi cerrahi yöntemdir. İlaç tedavisi mümkün değildir. Karın duvarında oluşan bu kasık fıtığının tek çözümü ise kasık fıtığı ameliyatıdır. Kasık fıtığı tedavisi için iki cerrahi yöntem vardır. Birincisi kasık bölgesine yaklaşık 7-8 santimlik kesi ile yapılan klasik açık cerrahi yöntem, ikincisi ise kapalı yöntemle yapılan kasık fıtığı ameliyatıdır. Kapalı kasık fıtığı ameliyatının diğer adı laparoskopik ameliyattır" diye konuştu. Kasık fıtığı zor bir ameliyat değildir Op. Dr. Özkul, "Bazı özel durumdaki hastalar dışında genel olarak laparoskopik yöntem gerek ameliyat sırasındaki kolaylık gerekse ameliyat sonrası ağrının az oluşu, hızlı iyileşme ve erken işe dönüş açısından daha üstündür. Özellikle kozmetik açıdan yara izi daha az olur. Laparoskopik kasık fıtığı ameliyatı karın duvarından açılan 3 delikten kamera ve özel geliştirilmiş aletlerle yapılır. Kapalı kasık fıtığı ameliyatı tek taraflı olduğu durumlarda 30-45 dakika arasında sürmektedir. Ancak kasık fıtığının çift taraflı olduğu durumlarda süre uzayabilmektedir. Laparoskopik kasık fıtığı ameliyatında hasta genel anestezi ile uyutulur. Kasık fıtığı zor bir ameliyat değildir. Özellikle hasta açısından açık ameliyata göre iyileşme süreci daha rahat geçer" dedi. Hayati risk pratik olarak yoktur Faruk Özkul, "Enfeksiyon, kanama, ameliyat sonrası ağrı, şişlik ve nadiren doku hasarı gibi komplikasyonlar olabilir. Anestezi reaksiyonları nadir görünseler de riskler arasındadır. Tekrarlayan fıtık oluşumu da muhtemeldir. Hiçbir acil durum söz konusu olmaksızın hasta en iyi şekilde ameliyata hazırlanarak planlı şekilde en uygun zamanda yapılan fıtık onarımlarında risk çok çok düşüktür. Hayati risk pratik olarak yoktur. Fıtığın tekrarlamaması için yeterli miktarda lif tüketerek ve yeterli miktarda sıvı içerek kabızlığı önlemek fıtık riskini azaltabilir. Sigara kullanımı, öksürük ile kronik bronşit gibi sağlık sorunlarına neden olabilir ve kasık fıtığı riskini artırabilir. İki hafta kadar kasığı germeyi gerektiren işlerden, 8-10 kilodan fazla ağırlık kaldırmak, ağır fizik egzersizler, tenis, futbol gibi ağır sporlar sakıncalıdır. Kısa mesafe yürüyüşler yapılabilir" diye konuştu.

Bel fıtığına ne iyi gelir? Bel fıtığı olup olmadığı nasıl anlaşılır? Haber

Bel fıtığına ne iyi gelir? Bel fıtığı olup olmadığı nasıl anlaşılır?

Hareketsiz yaşam biçiminin bir sonucu olarak süreç içerisinde güçsüzleşen insan vücudu, farkında olmadan yapılan hareketler sonucu incinmeye açık hale geliyor. Bel fıtığı gibi rahatsızlıklar da bu nedenle ortaya çıkıyor. Birçok insanın başına gelen bel fıtığı nedir? Bel fıtığı belirtileri ve bel fıtığı nasıl geçer konusunda merak edilenleri, haberimizin devamında sizin için derledik. Bel fıtığı nedir? Bel fıtığı problemi yaşayan insan sayısı her geçen yıl artıyor. Bu durum da bel fıtığı nedir sorusunun sıklıkla sorulmasına neden oluyor. Lumbal dik hernisi olarak da adlandırılan bel fıtığı; kişinin vücudunda yer alan omurgalar arasında bulunan disklerin kayması ya da yırtılması sonucu ortaya çıkar. Söz konusu yırtılma ya da kaymaya kişinin vücudunu çok zorlaması, düşmesi ve fazla ağır olan bir cismi kaldırması gibi durumlar neden olabilir. İnsan omurgasının bel bölümü 5 adet disk ve omurdan oluşur. Kişinin ağırlığı en fazla bu bölgede taşınır. Dolayısıyla vücut ağırlığı ve kaldırılan ağır cismin yükü, direkt olarak bu bölgeye yüklenir. Omurgaların arasında bulunan disklerinde oluşan bir yırtık, söz konusu diskin omurilik kanalının içerisine ilerlediğinde bacaklara giden sinirlere baskı yapar. Bazen bu baskı direkt olarak omuriliğe de uygulanır. Her iki durumda da bel fıtığı meydana gelir. Böylelikle bel fıtığı nedir sorusunun yanıtı da ortaya çıkmış olur. Bel fıtığı belirtileri nelerdir? Vücudun kalça, ayak ve bacak bölümlerinde hissedilen bir ağrı sonucu fark edilen bel fıtığı, kişilerin gündelik hayat kalitesini ciddi oranda düşüren bir rahatsızlıktır. Hissedilen ağrı, bireylerin hareketlerinin kısıtlanmasına neden olur. Bir kişide bel fıtığı olup olmadığı nasıl anlaşılır sorusuna verilecek cevap da bel fıtığı belirtileri olarak sıralayabileceğimiz bazı durumlara bakarak tahmin edilebilir. Bu belirtilerden bazıları şunlardır: Denge bozukluğu Kaslarda güçsüzleşme Bacak ya da ayakların karıncalaşması, uyuşması Belde ağrı Hareket ederken sıkıntı yaşama İktidarsızlık Normalden daha hızlı yorgunluk yaşama İdrar kaçırma Bel fıtığına hangi bölüm bakar? Bir kişide bel fıtığı ya da bel fıtığı şüphesi var ise o kişinin beyin ve sinir cerrahı ya da fizik tedavi alanında uzman bir doktora görünmesi gerekir. Bel fıtığına ne iyi gelir? Belde fıtık oluşumundan kaynaklı olarak ağrı yaşayan insanların, bu ağrıyı hafifletmek adına uygulayabilecekleri bazı basit yöntemler vardır. Bu yöntemlerden en yaygın olanı sıcak ya da soğuk kompres uygulamaktır. Bel fıtığı kendi kendine geçer mi? Bel fıtığı problemi olan insanların sıklıkla merak ettiği konulardan biri, bel fıtığının kendi kendine geçip geçmediği sorusudur. Pek çok kişide fıtıktan kaynaklı olarak oluşan ağrı genellikle birkaç hafta içerisinde kendiliğinden iyileşebilir. Bel fıtığı nasıl geçer? Bel fıtığı bulunan bir kişilere, bu rahatsızlığın kendiliğinden geçmediği durumlarda doktoru tarafından önerilen bazı tedavi yöntemleri bulunur. Bu yöntemler; ilaç tedavisi, fizik tedavi, egzersiz, davranış tedavisi ve manuel tedavi yöntemleridir. İlgili yöntemler ile tedavi edilememesi durumunda, ameliyat da bir seçenek olarak gündeme gelebilir.

Boyun fıtığı ameliyatsız tedavi edilebiliyor Haber

Boyun fıtığı ameliyatsız tedavi edilebiliyor

Omurga yapısından bahseden Yenerkol, “Omurga vücudumuzun dik durmasını sağlayan, omur denilen 33 kemiğin oluşturduğu bir yapıdır. Omurganın ortasında bulunan kanalda, beynimizin uzantısı olan omurilik geçer. Omurilikten ayrılan sinirler, omurganın kenarlarında bulunan deliklerden geçerek bütün vücudumuzu ağ gibi sarar. Omurların arasında disk dediğimiz, kıkırdak bir doku vardır. Diskler omurlardaki baskıyı karşılar, amortisör görevini üstlenir“ dedi. Fıtık nasıl oluşuyor Yapılan ters ve zorlayıcı hareketler veya yaşın ilerlemesiyle disk içeriğinin bozulması disklerde hasara yol açabiliyor. Bu hasarlarla gelişen boyun fıtığının oluşumundan bahseden Yenerkol, “Diskin dış tabakasında hasara bağlı olarak yırtıklar oluşabilir ve disk içerisindeki doku bu yırtıklardan dışarıya çıkabilir. Bu doku omuriliğin ve sinirlerin bulunduğu boşluğa taşar ve oluşturduğu baskıya bağlı yakınmalar oluşur. Boynumuzda 7 adet omur bulunur. Eğer diskte oluşan hasar boynumuzda gelişirse ve boyundaki omurilik bölgesi veya sinirlerde baskı oluşturursa, boyun fıtığı dediğimiz durum gelişir” diye konuştu. Duruş bozuklukları boyun fıtığı riskini arttırıyor Duruş bozukluklarının boyun fıtığı riskini arttırdığına dikkat çeken Yenerkol, “Boyun fıtığı vücudunu çok kullanan kişilerde daha sıklıkla ortaya çıkar. Ters hareketler, ağır yük kaldırma, itme hareketinin sık yapılması boyun fıtığı riskini arttırır. Ayrıca uzun süre başını eğerek çalışma, duruş bozuklukları yine boyun fıtığı riskini arttıran durumlardır. Boyun fıtığında öncelikle boyun ağrısı oluşur. Bu ağrı başın arkasına, omuzlara, kürek kemiklerine ve kollara doğru yayılabilir. Büyük fıtıklarda kollarda uyuşma ve güç kaybı da oluşabilir“ ifadelerini kullandı. Boyun ağrıları boyun fıtığı habercisi olabilir Boyun fıtığının belirtilerinden bahseden Dr. Beyhan Yenerkol, boyun ağrılarının boyun fıtıklarının habercisi olduğuna dikkat çekti. Yenerkol, bu belirtileri, “Boyun ağrısı şiddetli, geçmeyen kola yayılan ağrı şeklinde görülür. Sırt, kol ve omuzlarda ağrı, el becerilerinde azalma, kol ve parmaklarda uyuşmalar ve karıncalanma, duyu kaybı, elektriklenme, kol ve el kaslarında güç kaybı, reflekslerde zayıflama, kolda incelme“ şeklinde sıraladı. Robotik Antalgic Trak tedavisi ile boyun fıtıklarına ameliyatsız çözüm Robotik Trak tedavisi ile boyun fıtıklarında ameliyatsız çözüme dikkat çeken Dr. Beyhan Yenerkol, şunları söyledi: “Traksiyon yüzlerce yıldır kullanılan en eski ameliyatsız tedavi yöntemlerinden biridir. Benzerlerinden farklı olarak Antaljik Trak, çok çeşitli pozisyonlarda omurga üzerindeki baskıyı kaldırarak diskin içinde bir vakum etkisi oluşturur. Böylece sıvı içeriğini kaybetmiş diskle beraber kas, ve bağ dokuların da normal anatomik yapılarına geri dönmesine yardımcı olarak, fıtıklar, sıkışmış sinirler, sinir köküne baskıları kaldırmak suretiyle iyileşme sağlar. Antalgic Trak, dünyanın ilk eklem hareketlerini arttırıcı omurga dekompresyon sistemidir. Cihaz ile fıtığı yerine sokmak için bel yavaş yavaş çekilir. Böylece fıtığın içeri girmesi sağlanmış olur. En büyük avantajı haftada 2 ya da 3 kez uygulanıyor olması ve seans süresinin kısa olmasıdır. Yani fıtığı olan çalışan bir kişinin her gün uzun süre tedavi gerektiren bir yönteme başvurması gerekmiyor. Hasta 15 dakika süren bir işlemle 10 gün civarında iyileşebilmektedir." BU İÇERİK DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: Sonbaharda beslenme önerileri

Boyun fıtığı olanlar dikkat! Haber

Boyun fıtığı olanlar dikkat!

Pandemiyle birlikte daha da yaygınlaşan evden çalışma, hareketsizliğe neden olduğu için bazı rahatsızlıkları beraberinde getiriyor. Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Tuğberk Özdemir, omuz ve kollarda ilerlemiş kas gücü kaybı, his ve refleks kaybı, özellikle de gece uykudan uyandıracak kadar şiddetli ağrıların olduğu durumlarda, ilaç ve fizik tedavi seçenekleri çözüm olmadıysa, kesin çözümün ameliyat olduğunu söyledi. Pandemiyle beraber değişen yaşam tarzıyla birlikte, boyun fıtığı vakalarında ciddi bir artış yaşandı. Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Tuğberk Özdemir; evden çalışma kültürünün yaygınlaşması, kötü pozisyonda uzun süre oturma, sürekli yatarak televizyon izlemek, uzun süreli bilgisayar, telefon ve tablet kullanımının boyun fıtığı şikayetlerinde artışa neden olabildiğini söyledi. Kollarda ve ellerde uyuşma, ağrı, güçsüzlük gibi belirtiler gösteren boyu fıtığının ihmal edilmemesi gerektiğini önemle vurgulayan Tuğberk Özdemir, “Boyun fıtığı; boyunda, omuzlarda kişinin günlük yaşamını olumsuz etkileyecek derecede; ağrı, uyuşma, güç kaybı, his kaybı; boyun, omuz ve sırt kaslarında spazma neden olabilir. Bu şikayetler, özellikle sabah uyanınca daha fazla hissedilebilir hatta gece uykudan uyandıracak şekilde de kendini gösterebilir” dedi. Felce kadar ilerleyebiliyor Beyin Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Tuğberk Özdemir, felce kadar ilerleyebilen boyun fıtığının ihmal edilmemesi gereken bir hastalık olduğunu dile getirerek, “Ani ve güçlü boyun hareketleri, ağır kaldırmak, ani ters dönüşler, baş öne eğik olarak uzun süreli çalışmak, masa başında uzun saatler çalışmak, uygun olmayan yatma biçimi, doğru seçilmeyen yastık ile uyumak, özellikle emniyet kemeri takmadan araba kullananlarda ani frenle alınan darbeler, trafik kazaları, geçirilmiş boyun incinmesi, spor yaralanmaları ve osteoporoz gibi nedenlerden kaynaklanabilir” dedi. Boyun fıtığından korunmak için hareketli yaşam ve düzenli egzersize önem verilmesi gerektiğine dikkati çeken Özdemir, şu bilgileri verdi: “Ani hareketten, yatarak TV izlemekten, vücut dengesini sağlamadan ağırlık kaldırılması gibi boyna zarar verecek eylemlerden kaçınılmalı. Özellikle ofis çalışanları başta olmak üzere, uzun süre aynı pozisyonda yapılan işlerde çalışanlar düzenli aralıklarla ara verip, hareket etmeli. Boyun, omuz ve kollarda geç kalmadan hekime başvurulmalı.” BU İÇERİK DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: Kozmik enerji tedavi edebilir mi?

Bel fıtığında en sık yapılan 10 hata! Haber

Bel fıtığında en sık yapılan 10 hata!

Ülkemizde bel ağrısı şikayeti nedeniyle hekime başvurma oranı baş ağrısından sonra ikinci, cerrahi olarak tedavi edilme açısından üçüncü sırada yer alıyor. Her bel ağrısının bel fıtığı anlamına gelmediğini belirten Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı, Spor Hekimi Prof. Dr. Tolga Aydoğ “Yapılan çalışmalar, bel ve boyunda saptanan her fıtıklaşmanın bel-boyun ağrısı yapmadığını, dolayısıyla MR’da saptanan her fıtığın tedavi gerektirmediğini ortaya koymuştur. Buna karşın tedavi gerektiren bel fıtığında, uygulanan çeşitli yöntemlerle yüzde 90-95 oranında cerrahiye gerek kalmadan başarı sağlanabilmektedir. Kişilerin bazı yanlış davranışları ve alışkanlıkları da bel fıtığı riskini artırdığı gibi, tedaviyi de olumsuz etkileyebilmektedir” diyor. Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı, Spor Hekimi Prof. Dr. Tolga Aydoğ, bel fıtığında en sık yapılan yanlışları anlattı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.  Yatak istirahatine rağmen oturmak Bel fıtığı hastalarında en çok gözlemlenen yanlışlardan biri; doktorun yatak istirahati vermesine rağmen, oturmaya devam etmek oluyor. Oysa oturmak, yatak istirahatinin yerini tutmuyor. Prof. Dr. Tolga Aydoğ “Oturan bir kişide disk üzerine düşen basınç oturma ve özellikle oturup yanlara eğilme sonucu ciddi bir şekilde artar. Bu nedenle hastaya verilen istirahat süresince kişi oturarak istirahat etmek yerine yatarak istirahat etmelidir. Oturmak istediği zamanlarda da bel boşluğunu destekleyen bir yastıkla bunu yapmalıdır” diyor.  Kilo vermeye özen göstermemek Fazla kilonun bel ağrısını artırdığı gibi, ağrının oluşumuna da neden olabildiğini vurgulayan Prof. Dr. Tolga Aydoğ, buna karşın fazla kilolarından kurtulmak için yeterli özen gösterilmemesinin de en sık yapılan hatalar arasında olduğunu söylüyor. Bel ağrısı olan hastanın aktivite düzeyindeki azalışa bağlı olarak kilo alımının hızlanabileceğini belirten Prof. Dr. Tolga Aydoğ, bu nedenle istirahatin ve kontrollü hareketin önemli olduğu ilk günlerde gerekirse diyetisyen desteği alınmasının önemli olduğunu vurguluyor.   ‘Çivi çiviyi söker’ diyerek zorlayıcı egzersizler/sporlar yapmak Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı, Spor Hekimi Prof. Dr. Tolga Aydoğ öne çıkan yanlışlardan birini şöyle açıklıyor: “Bel fıtığının tedavisinde egzersiz çok önemli yer tutar. Bu bağlamda bel ve kalça etrafı kısa kasların uzatılması, zayıf kasların kuvvetlendirilmesi, genel kondisyonun artırılmasına özen gösterilmelidir. Ancak zorlayıcı hareketlerden uzak durulmalıdır çünkü zorlayıcı hareketler kaslarda daha büyük kuvvet artışı yapabilse de bunlar disk üzerine düşen basıncı artırıp sorunun daha da artmasına neden olabilir. O yüzden kişinin fiziksel durumuna göre iyi planlanmış bir egzersiz planı yapmak çok önemlidir.” Hiç kalkmadan uzun süre yatmak Akut gelişen bel fıtığının tedavisinde disk üzerine düşen basıncı azaltmada yatak istirahati şüphesiz çok önemli bir yer tutuyor ancak dikkat! Hiç kalkmadan çok uzun süre yatmak kaslarda kuvvetsizliğe, eklemlerde hareket kısıtlılığına yol açıyor. Prof. Dr. Tolga Aydoğ bundan dolayı yatak istirahatinin bir haftayı geçmemesi gerektiğini söylüyor.    Sigara içmeye devam etmek Sigaranın genel vücut sağlığı için kanıtlanmış zararları, bel fıtığında da kendini gösteriyor. Sigara içmenin disk kanlanmasını bozarak bel fıtığı riskini artırabildiğini ve tedaviyi olumsuz etkileyebildiğini belirten Prof. Dr. Tolga Aydoğ, sigaranın yol açtığı öksürük nedeniyle de bel fıtığına zemin hazırlayabildiğine dikkat çekiyor.  Sert yatak yerine yerde yatmak  Sert yataklarda yatmak bel fıtığı tedavisinde halen kabul görse de bu, sert zemine/yere yatılması anlamına gelmiyor. Yere yatıp- kalkma sırasında belin istenmeyen zorlayıcı pozisyonlara gelebilmesinden dolayı yere yatmaktan kaçınmak gerektiğini belirten Prof. Dr. Tolga Aydoğ “Yerde değil, normal yükseklikte sert yatağı tavsiye ediyoruz. Günümüzde vücut şeklini alan ‘visko’ yataklar geliştirilmeden önce bel fıtığında hastaların sert yataklarda yatması gerektiği görüşü genel kabul görüyordu. ‘Visko’ yataklar çıktıktan sonra artık ille de sert yataklar değil, hastanın rahat ettiği yatağın doğru olduğu genel kabul görmektedir. Akut gelişen bel ağrısında ilk tercih sert yataklar olsa da kronik dönemde rahat edilen yatak doğru yataktır, diye düşünmekteyiz” diyor.  Uzman olmayanlara başvurmak Prof. Dr. Tolga Aydoğ, bel ağrısı çekenlerin ve MR’ında bel fıtığı saptananların en sık yaptığı yanlışlardan birinin de kulaktan dolma bilgiler ve önerilerle hareket etmeleri olduğunu belirterek “Çevredekilerin ‘aynı sorun bende de vardı veya bir yakınım şu kişiye gitti belini çektirdi, iki büklüm gitmişti sapasağlam ayrıldı” gibi sözleriyle doktora değil işin uzmanı olmayan kişilere yönelinmesi sonucu kalıcı sakatlıklar ortaya çıkabiliyor” uyarsında bulunuyor.  “Bel fıtığı ameliyatı oldum, bir daha tekrarlamaz” diye düşünmek Bel fıtığı ameliyatı sonrası günlük yaşamda bazı kurallara dikkat edilmediğinde fıtık sorunu aynı seviyeden veya başka bir seviyeden tekrarlayabiliyor. Bu nedenle kişinin bel fıtığı nedeniyle ameliyat olsa da omurgasını korumak için genel kurallara uyması ve egzersizlerle omurga etrafında yeterli esneklik ve kuvvete ulaşmaya, genel kondisyonunu artırmaya özen göstermesi gerekiyor.  Bel açısından doğru ergonomik hareketleri öğrenmemek Ağır kaldırma ve zorlayıcı fiziksel hareketler yapma hem bel ağrısını hem de bel fıtığı riskini artırıyor. Prof. Dr. Tolga Aydoğ günlük yaşamda bilinçsizce yapılabilen bazı hareketlerin bel fıtığına davetiye çıkarabileceğini belirterek şu önerilerde bulunuyor;  Yerden bir şey almak için belden eğilmek yerine dizlerinizi bükün.  Market/pazar alışverişi poşetlerini tek elde değil, iki ele eşit dağıtarak taşıyın. Otururken bel boşluğunu destekleyici yastıkla doldurun. Bar koltuğu gibi çok yüksek yerlere veya yere oturmaktan kaçının. Baş üzeri bir şeyi rafa/dolaba yerleştirirken uzanmak yerine basamak kullanın. Uzun süreli oturarak çalışıyorsanız en geç her saat başı kalkıp dolaşın. Zira; her saat başı kısa süreli dolaşma; bel omurlarının, bel çevresi bağ ve kasların ayrıca disklerin sağlığı açısından çok önemli. Ameliyatı tek çare olarak görmek  Bel fıtığında ameliyatın son çare olması gerektiğini belirten Prof. Dr. Tolga Aydoğ, ameliyat gerektiren durumları; ‘bacaklarda kuvvet kaybı, idrar ve gaitayı tutamama ve yapılan her tür tedaviye rağmen bel ağrılarının devam etmesi’ olarak sıralıyor. Ameliyat öncesi uygulanan yöntemlerle yüzde 90-95 oranında başarı sağlanabildiğini belirten Prof. Dr. Tolga Aydoğ şöyle konuşuyor: “Bel fıtığı, çok uzun süre olmayan istirahat, ağrı kesici, kas gevşetici ve steroid olmayan antiinflamatuar (bazen steroid) ilaçlar, egzersiz, görüntüleme destekli bele yapılan enjeksiyonlar (transforaminal / epidural enjeksiyonlar), bel korseleri, elle tedavi (manüpilasyon/kayropraksi) sıcak uygulama ve fizik tedavi gibi yöntemlerde yüzde 90-95 oranında tedavi edilebilir. Bel fıtığı hastasında genelde tek bir tedavi seçerek uygulamak yerine bütüncül yaklaşıp, birçok tedaviyi birlikte uygulamak çok daha doğru bir tedavi tarzıdır. HABER MERKEZİ

Piriformis sendromu uyarısı: Her ağrı, fıtık olmayabilir Haber

Piriformis sendromu uyarısı: Her ağrı, fıtık olmayabilir

Piriformis sendromu denilen bu durumun benzer belirtiler nedeniyle bel fıtığı ile karıştırılabildiğini ve hastayı ameliyata kadar götürebildiğini belirten Dr. Şen, “Her kalça ve bel ağrısı bel fıtığından kaynaklanmaz. Doğru tedavi, ancak doğru tanıyla mümkün” dedi. Ortopedi Uzmanı Dr. Baran Şen; bel, kalça ve bacak ağrısı, yürümede zorluk, ayağa kadar yayılan uyuşma, karıncalanma gibi belirtilerle kendini gösteren ve çoğu kişide “fıtık” çağrışımı yapan piriformis sendromuna dikkat çekti. Piriformis sendromunun siyatik ağrısı yapabilen bir durum olduğunu ve bu yüzden siyatik ile de karıştırıldığını belirten Dr. Şen şunları söyledi: “Siyatik ağrısı kaba etlerden başlayıp bacak boyunca yayılır. Buna en sık beldeki sinir köklerinin iltihabı ya da sıkışması yol açar. Bel fıtığı ya da bel kireçlenmesi sonucu sinir köklerinin zedelenmesi siyatik ağrısına neden olabilir. Piriformis kası kalçayı döndürmeye yarayan, kalçanın derinlerinde bant şeklinde uzanan bir kastır. Siyatik siniri bu kasın yanından ve içinden geçebilir. Bu kasın kasılması, sertleşmesi yani spazm durumunda siyatik siniri sıkışarak şikayetlere yol açabilir. Bu şikayetler bel, kalça ve bacak ağrısı, bel fıtığında görülen bacak arkasına ve ayağa yayılan uyuşma, karıncalanma, yürümede zorluk gibi şikayetlerdir.” "Piriformis sendromunun iki tipi var" Piriformis sendromunun iki tipi olduğunu, birinin yapısal olarak kasın kısa olmasından kaynaklandığını kaydeden ortopedist Şen, diğerinin kasın spazma girmesiyle oluştuğunu söyledi. Erken dönemde piriformis kasını uzatmaya ve germeye yönelik uygun egzersizlerle sorunun önlenebileceğini ifade eden Şen, “İkinci tipte travma kaynaklı ya da bölgesel kan dolaşımının azalması durumunda kas spazma girebilir. Piriformis kası eğer bel, omurga veya kaslarında sorun varsa spazma girebilir. Yanlış yapılmış egzersizler, ters ani hareketler, uzun süreli oturmak kas spazmına yol açabilir. Sürekli oturarak çalışma, uzun yolculuklar, bisiklete binme nedenlerden birkaçı. Kastaki kasılma altından geçen siyatik sinirini sıkıştırır ve ağrıya yol açar. Kas spazmına yol açan neden belirlenerek tedaviyi düzenlemek gerekir. Piriformis sendromunda ağrı genelde kalça ve beldedir. Oturmakla, yürürken ve bacak bacak üstüne atıldığında ağrı artar. Piriformis sendromu, bacak arkasında, ayaklarda uyuşma ve karıncalanma, yürümede zorluk gibi belirtileri sebebiyle bel fıtığıyla karıştırılabilir. Piriformis ağrısı sinir ağrısı, fıtık ağrısı sanılarak hastayı ameliyata götürebilir" diye konuştu. İHA

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.