[tag] Haberleri |İlkses Gazetesi - Son Dakika [tag] Haberleri

#gastronomi

gastronomi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, gastronomi haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

İklim değişikliği balıkların tadını bozabilir Haber

İklim değişikliği balıkların tadını bozabilir

Aydın Delice yarımadasında bu sene kapılarını açan Anda Barut Collection'ın ev sahipliği ile, otelde kalan yabancı konuklara Türk mutfağını ve Türk şefleri tanıtmak için gerçekleşen "Kadın Şeflerle Lezzet Buluşması" programının üçüncüsünde, şef Çiğdem Alagök, konuklarına, balık menüsünden özel lezzetler sundu. Tadım sonrası kariyeri ve Türk gastronomisine dair açıklamalar yapan şef Alagök, Yeditepe Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü'nden 2007'de mezun olduğunu, pazarlama yüksek lisansının ardında 2005'te Ritz Carlton'ın mutfağında başladığı aşçılık serüveninin farklı otel ve Türk Hava Yollarındaki çalışmasından sonra sürdüğünü ifade etti. İstanbul Bilgi Üniversitesinde gastronomi alanında 8 yıldır ders verdiğini, gastronomiye artan ilgiden mutlu olduğunu kaydeden Çiğdem Alagök, "Mutfakta yemekleri ve teknikleri birebir öğrenciye öğretmek gerekiyor. 40 kişilik sınıflar oluyor. Gastronomi aslında maliyetli bir bölüm. Türkiye'de gastronomi bölümlerinde kontenjanların azaltılması lazım." dedi. Balık üzerine çalışmayı ve yeni tatlar çıkarmayı sevdiğini ifade eden Alagök, bugün Türk mutfağında özellikle evlerde balığın istenilen seviyede kullanılmadığını söyledi. Şef Alagök, "Osmanlı ve İstanbul menülerine de baktığımızda eskiden balık, hem restoranlarda hem de evlerde daha çok soğuk başlangıç olarak kullanılıyordu. Ana yemek kısmında ise daha farklı tariflere rastlayabiliyoruz. Bugün 'balık pişirelim, yiyelim' diyen aileler azaldı. Balığı kızartmayı seviyoruz ama omega-3 değerleri kızartmayla gidiyor. Buğulamada besin değerleri korunuyor. Teknikleri doğru kullanmalıyız." şeklinde konuştu. Rağbet görmeyince yetiştirmeleri az oluyor Balıkta farkındalığın artması gerektiğini vurgulayan Çiğdem Alagök, "10 sene sonra belki balık bulamayacağız. Gökkuşağı alabalığı ve kırmızı benekli alabalık çok değerli ama özellikle kırmızı benekli alabalığa ulaşamıyoruz. Menümde yer alan Bafa Gölü'nden çıkan yılan balığının tanıtımı noktasında sorun var. Rağbet görmeyince yetiştirmeleri az oluyor." dedi. Şef Alagök, denizlerde kuralların kalın çerçevelerle konulmasını isteyerek, balıkçılara desteklerin sağlanması ve balığa uygun avlanmanın kontrol edilmesi gerektiğine dikkat çekti. Gastronominin gelişmesi için tarımın iyileşmesi lazım Alagök, Türk mutfağı ve Osmanlı mutfağı restoranlarının her geçen gün artış gösterdiğini, tencere ve sulu yemeklerin sunumunda 10 yılda iyi bir noktaya gelindiğine dikkat çekerek, "Türk mutfağında pazarlamadan ziyade bazı yemeklerde sahip çıkılma noktasında sorun yaşanıyor. Ev yemekleri bizim damak tadımıza uygun olduğundan onu yurt dışında pazarlayamayız. Salça, yoğurt kullanımı yurt dışındaki misafirlere farklı geliyor. Yöresel yemekleri bölge tanıtımları ile ortaya çıkarmalıyız. Türk mutfağı çok geniş çünkü. Çay bile başlı başına bir başlık. Ülkemizde bölgelerin ürün bazlı tanıtımı yapılmalı." dedi. Şef Çiğdem Alagök, küresel iklim değişikliği sebebiyle balık göç yollarının da artık değiştiğini ve bunun gelecekte artacağını ifade etti. Küresel ısınma sebebiyle balıkların ya göç edeceklerini ya da form değiştireceklerini aktaran Alagök, "Denizlerin ısınması nedeniyle balıkların yağ ve tuz oranları değişecek. Bu da pişirme tekniklerini de bir miktar değiştirecek." diye konuştu. Türkiye'de ürünlerin yapısının da bozulduğuna vurgu yapan Alagök, "Domatesler, biberler plastik gibi oldu. Tarım ve hayvancılıkta sağlıklı ürünlerin üretilip gastronominin bu ürünlere sahip çıkması lazım. Gastronominin gelişmesi için tarımın iyileşmesi lazım. Çok fazla coğrafi işaretli ürünümüz var. Mesela Çanakkale'ye ait olan Ezine peynirini yapmak için Anadolu'dan süt taşımamamız lazım. Bunun için de orada tarım ve hayvancılığın gelişmesi gerekiyor." ifadelerine yer verdi.

EÜ'nün gastronomi ve kültür sempozyumu Çeşme'de düzenlendi Haber

EÜ'nün gastronomi ve kültür sempozyumu Çeşme'de düzenlendi

Sempozyumun açılış konuşmasını yapan Dekan Prof. Dr. Bilgehan Gültekin, “Öncelikle böylesine önemli bir uluslararası sempozyuma ev sahipliği yaptığımız için çok mutluyuz. Gastronomi, milli yönü de kuvvetli olan ve ülkemizin en güçlü olduğu alanlardan birisidir. Hatta milli bir değer, bir hazinedir. Gastronominin uluslararası yönü de mevcut. Zira gastronomi diplomasisi öyle bir hale geldi ki, artık günümüzde kültürlerarası bir barış simgesi oldu diyebiliriz. Biz de çok kısa bir süre önce, İzmir’imizin lezzetlerini Azerbaycan’ın Bakü ve Gence şehirlerinde tanıtma fırsatı bulduk. Büyük bağışlarla Gastronomi Akademimizi faaliyete geçirdik. Orada eğitimlerimizi ve atölye çalışmalarımızı gerçekleştiriyoruz. Yine hayırsever Shipley ailesinin bağışlarıyla öğrenci yurdumuzu tamamladık. Rektörümüz Prof. Dr. Necdet Budak’ın da destekleri bizler için çok önemli. Kendisine bir kez daha teşekkür ediyorum. Ayrıca sempozyumun düzenlenmesinde emeği geçen tüm çalışma arkadaşlarıma teşekkürlerimi sunuyorum” ifadelerini kullandı. Sempozyumun ilk oturumunda Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Serkan Şengül, Dokuz Eylül Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Ahmet Uhri, Halk Bilimi Uzmanı Nihal Kadıoğlu Çevik ve Eğitmen Şef Rıfat Yurttaş'ın "Mutfak Kültürü ve Göç" temasıyla fikir alışverişinde bulundular. Oturumun ardından konuşmacılara plaketleri verildi. Bölgenin lezzetleri davetlilere denetildi Programda katılımcılar, 21'i yüz yüze 29'u çevrimiçi (online) olmak üzere toplam 50 bildiri sundu. Bilimsel program ile eş zamanlı olarak gerçekleşen mutfak eğitimlerine öğrencilerin ilgisi büyüktü. Çeşme Turizm Fakültesi Shipley - Altındağ Gastronomi Akademisinde gerçekleşen Temel Barista Eğitimi, Pratik Atıştırmalıklar Eğitimi, Limonlu Cheesecake Yapımı ve Çeşme Kurabiyeleri Eğitimi ile bölgenin lezzetleri davetliler tarafından denendi. Sempozyumdan sonra Ege Üniversitesi Çeşme Turizm Fakültesi Shipley - Altındağ Gastronomi Akademisinde gerçekleşen gala yemeğinde katılımcılar günün yorgunluğunu attı. Etkinlik çerçevesinde katılımcılara Çeşme’nin turizm değerleri; “Haralambos Kilisesi, Çeşme Kalesi, Arkeoloji Müzesi, Alaçatı Merkez Cami ve Alaçatı Şehir Merkezi gezdirildi.

Dünyaca ünlü şefler Antalyalılara sunum yapacak Haber

Dünyaca ünlü şefler Antalyalılara sunum yapacak

3’üncü kez düzenlenecek olan Uluslararası Food Fest Antalya, Antalya Belediye Başkanı Muhittin Böcek’in ev sahipliğinde gerçekleşen basın toplantısıyla tanıtıldı. Başkan Muhittin Böcek, “Festivalimiz; Antalya’nın saklı kalmış lezzetlerinin, yerel ürünlerinin otel, restoran gibi işletmelerin menülerinde yer almasına katkı sağlayacaktır. Coğrafi işaret alan yöresel ürünlerimizi, festivale katılan çok değerli yerli ve yabancı ödüllü şefler aracılığıyla uluslararası arenada daha üst seviyeye taşıyacağımıza inanıyoruz” diye konuştu. Tema: “Gelecek Antalya” Tarihi, eşsiz konumu, biyoçeşitliliği, benzersiz kıyıları, doğal güzellikleri ve yemek kültürü ile dünya turizminin göz bebeği Antalya, 3’üncü Uluslararası Food Fest gastronomi festivaline ev sahipliğine yapacak. “Gelecek Antalya” temasıyla 6-8 Eylül tarihleri arasında gerçekleşecek 3. Uluslararası Food Fest Antalya, gastronomi dünyasının duayenlerini bir araya getirecek. “Gelecek Antalya” mottosuyla gerçekleşecek uluslararası festival, Antalya Karaalioğlu Parkı’nda dünyanın dört bir yanından gelen konukları ağırlayacak. Kentin saklı kalmış lezzetlerini dünya arenasına taşıyacak, dünyaca ünlü Michelin yıldızlı şefler ve turizm yazarlarının katılacağı Food Fest Antalya’nın tanıtımı için, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek’in ev sahipliğinde Muratpaşa ilçesinde bulunan bir otelde basın toplantısı yapıldı. Toplantıya Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek, Antalya Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Cansel Tuncer, Alanya Belediye Başkanı Osman Tarık Özçelik, Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Başkanı Yusuf Hacısüleyman , Antalya Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği Başkanı Adlıhan Dere, Türkiye Otelciler Federasyonu (TÜROFED) Başkanı Erkan Yağcı, Akdeniz Turistik Otelciler Birliği (AKTOB) Başkanı Kaan Kavaloğlu, Food Fest Antalya İçerik Direktörü Gökmen Sözen, Antalya Ticaret Borsası Başkanı Ali Çandır, Antalya Gastronomi Yatırımcıları ve İşletmecileri Derneği (AGYİD) Başkanı Zeki Özen, Şef Mehmet Akdağ ve Şef Danilo Zanna katıldı. Başkan Muhittin Böcek, toplantı salonunda hazırlanan Antalya tropik meyve bahçesi ve yerel lezzetler alanını gezdi. Antalya’nın tropikal ürünleri, şef Danilo Zanna'nın yaptığı meyve salatasıyla katılımcılara tanıtıldı. Festival kapsamında çok sayıda etkinlik düzenlenecek Başkan Muhittin Böcek, açılış konuşmasında Antalya’nın eşsiz doğası ve tarihi zenginliklerinin yanı sıra köklü mutfak kültürüyle de öne çıktığını belirterek, bu yıl üçüncüsü düzenlenecek Food Fest Antalya Gastronomi Festivali’nde, Akdeniz'in bereketli topraklarından çıkan lezzetleri, yerel üreticileri ve dünya mutfağından seçkin şefleri bir araya getireceklerini belirtti. Böcek, “Festivalimiz, geleneksel ve modern mutfak anlayışlarını harmanlayarak, ziyaretçilere unutulmaz bir lezzet deneyimi sunmayı hedeflemektedir. Festival süresince yerel ve uluslararası şeflerin düzenleyeceği atölye çalışmaları, tadım etkinlikleri, yarışmalar, panel ve söyleşiler, konserler ve daha birçok renkli etkinlikler ile katılımcılar, hem Antalya mutfağını daha yakından tanıma fırsatı bulacak, hem de gastronomi dünyasındaki son trendler hakkında bilgi sahibi olacaklardır” diye konuştu. Antalya’nın saklı kalmış lezzetleri gün yüzüne çıkacak Antalya’nın 700 bin yatak kapasitesi, nitelikli otelleri, hizmet kalitesi, eşsiz doğası, dünyaca ünlü mavi bayraklı plajları, ören yerleri, tarihi ve kültürel değerleri ile turizmin başkenti olduğuna dikkat çeken Başkan Böcek, festivalin çıkış noktasının, yerel gıda ve nitelikli tarıma sahip çıkmak olduğunu kaydetti. Böcek, şu şekilde devam etti: “'Antalya’dan dünyaya' mottosuyla başlattığımız uluslararası Food Fest Antalya Gastronomi Festivali’nin bu yıl üçüncüsünü 'Gelecek Antalya' mottosuyla gerçekleştiriyoruz. Festivalimiz; Antalya’nın saklı kalmış lezzetlerinin, yerel ürünlerinin otel, restoran gibi işletmelerin menülerinde yer almasına katkı sağlayacaktır. Coğrafi işaret alan yöresel ürünlerimizi, festivale katılan çok değerli yerli ve yabancı ödüllü şefler aracılığıyla uluslararası arenada daha üst seviyeye taşıyacağımıza inanıyoruz. Ayrıca, Antalya’nın zengin gastronomi mirasını dünyaya tanıtarak, yerel lezzetlerin küresel arenada hak ettiği değeri görmesini sağlayacak ve turizm sektörümüzün sürdürülebilir kalkınmasına katkıda bulunmaya devam edeceğiz.” Festival, 6-8 Eylül’de Karaalioğlu Parkı’nda Festival boyunca, Antalya'nın çeşitli bölgelerinde yetişen organik ürünler, tropikal ürünler ve yerel lezzetlerin sergileneceği pazarların, gastronomi tutkunları için önemli bir buluşma noktası olacağının altını çizen Başkan Böcek, üç gün boyunca sürecek festivalde, dünyadan ve Türkiye’den birbirinden ünlü Michelin yıldızlı ödüllü şefleri, gurmeleri, gastronomi ve turizm yazarlarını, yurtiçi ve yurtdışından katılım sağlayacak yüzbinlerce ziyaretçiyi ağırlayacaklarını ifade etti. Böcek, konuşmasını şu şekilde tamamladı: “Festivalimiz kapsamında bu yıl Alanya ilçemizde tropikal meyve hasadını 5 Eylül’de gerçekleştireceğiz. Antalyalı vatandaşlarımızı, 06-08 Eylül tarihleri arasında, Antalya Karaalioğlu Parkı’nda gerçekleştireceğimiz bu büyük lezzet şölenine davet ediyoruz.” Festivali tanıtmak amacıyla düzenlenen basın toplantısında konuşan Şef Danilo Zanna, restoranlarında hazırlanan yemeklerde Antalya’nın 7 coğrafi işaretli ürününün kullanıldığını söyledi. Zanna, “Sadece destek vermek amacıyla değil, ürünlerin dünyada benzeri yok” dedi. Alanya Belediye Başkanı Özçelik’ten, tropikal meyve hasadına davet Alanya Belediye Başkanı Osman Tarık Özçelik, sürdürülebilir turizmin sağlanmasını gerektiğine işaret ederek, bu kapsamda çalışmalar yapan Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek’e teşekkür etti. Başkan Özçelik, 5 Eylül’de Alanya’da gerçekleştirilecek tropikal meyve hasadına herkesi davet etti. TÜROFED Başkanı Erkan Yağcı, Antalya’nın dünyanın en tanınmış turizm varış noktalarının başında geldiğini ifade etti. Dünyada rekabetin arttığının altını çizen Yağcı, bu rekabetin önüne geçmek için sürdürülebilirliğin şart olduğunu dile getirdi. Yağcı, “Sürdürülebilirliği sağlamak için iki temel stratejimiz var. Birincisi turizm çeşitliliği, ikincisi Pazar çeşitliliği. Gastronomi festivali food fest, kültürel zenginlik ve mutfak zenginliğin öne çıkması konusunda çok önemli görev görüyor” dedi. “Otellerimizde artık Antalya’ya özgü yöresel mutfağımızın temsili var” AKTOB Başkanı Kaan Kavaloğlu, birinci gastronomi festivalinden sonra neler yaptıklarını aktardı. Kavaloğlu, “Otellerimizde artık Antalya’ya özgü yöresel mutfağımızın temsili var. Turizmi çeşitlendirmede çok ciddi bir olgu, çeşitlendirme. Ülkemizi ziyaret eden turistler mutfağımızda Antalya’mıza özgü mutfağı görüyorlar, mutlu oluyorlar. Bu anlamda da pazarlamada etkin bir rol oynadığımız dönemdeyiz” diye konuştu. ATSO Başkanı Yusuf Hacısüleyman, turistlerin bir yeri seçerken yeme içme kültürüne dikkat ederek seçtiklerini kaydetti. Hacısüleyman, bu kapsamda festivalin çok önemli olduğunu vurgulayarak, ATSO olarak festivali desteklediklerini söyledi. “Festival, tüm sektörlere katkı veriyor” AESOB Başkanı Adlıhan Dere, Antalya’nın gastronomi festivaliyle öne çıkmasından gurur duyduğunu söyleyerek, şöyle konuştu: “Festival, mutfak kültürümüzün tanıtılması açısından çok önemli bir organizasyon, önceden gastronomi denilince akla Gaziantep ve Hatay gelirdi, şimdi food fest ile Antalya’da eklendi. Festival, tüm sektörlere olumlu anlamda etki ediyor.” Antalya’nın 18 coğrafi işaretli ürününün 17’si gastronomi ürünü Gezgin misafirlerin zihinlerine ve duygularına olumlu, unutulmaz anılarla ve tatlarla yerleşilmesi gerektiğini belirten Antalya Ticaret Borsası Başkanı Ali Çandır ise, şöyle devam etti: “Bunu başardığımızda sadece deniz, güneş, kum ve ucuzluk algısıyla değil çok daha fark sağlayıcı, cazip ve kalıcı anılarla evlerine yolcu edebiliriz. Bunun için eşsiz zenginliklere sahibiz. Sadece iki tanesi kültürümüz ve yöresel ürünlerimizdir. Gastronomi, bu iki değerin en kalıcı karmasıdır diye düşünüyorum. Ülkemizde bin 617 coğrafi işaretli yöresel ürün bulunmakta ve bunların yüzde 88’i gastronomi ile ilgili ürünlerden oluşmakta. Antalya’mızın da 18 coğrafi işaretli ürününün 17’si de gastronomi ile ilgili bulunmaktadır. Antalya Ticaret Borsası olarak, 16 yıldır yürüttüğümüz Yöresel Ürünler Projesi ve YÖREX Fuarı gibi girişimlerle, ülkemizin yöresel ve coğrafi işaretli ürünlerini tüm misafirlerimizin ve hemşerilerimizin anılarına yerleştirmeye çalışıyoruz. Yöresel küçük üreticilerin ve kooperatiflerin güçlendirilmesi için iş fırsatları sağlanması ve tarımsal çeşitliliğin korunması için çaba sarf ediyoruz. Antalya, tarihi ve kültürel zenginlikleriyle gastronomi turizmi için büyük bir potansiyele sahip. Yöresel ürünlerimizin tanıtımı ve markalaşması, sadece kente değil, ülkemize de büyük faydalar sağlayacaktır.” “Gastronomi şehri olmak için başvuracağız” Antalya Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Cansel Tuncer de, “Antalya’mızdaki lezzet noktalarının envanteri çıkarılarak lezzet noktası tanıtımları yapılması yönünde bir çalışmamız var. Gastronomi eğitim ve inovasyon merkezimizin kurulması yönünde de çalışmalarımız var. UNESCO gastronomi şehri olmamız için çalışmalarımızı hep beraber yürütüyoruz, daha önce de film festivalimiz için UNESCO’ya başvuruda bulunmuştuk” ifadelerini kullandı. Konuşmaların ardından, Food Fest Antalya İçerik Direktörü Gökmen Sözen, festivalin içeriğini katılımcılara anlattı.

Gaziantep'te gastronomi yarışması düzenlendi Haber

Gaziantep'te gastronomi yarışması düzenlendi

HKÜ Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü Eğitim ve Uygulama Muftağı’nda gerçekleştirilen yarışmaya Jüri olarak; HKÜ Rektörü Prof. Dr. Türkay Dereli, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Lütfi Yola, Turizm Fakültesi Dekan Vekili Prof. Dr. Tuba Büyükbeşe, Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölüm Başkanı Doç. Dr. Furkan Baltacı, HKÜ Genel Sekreteri Ümit Şahnaoğlu, Gaziantep İl Kültür ve Turizm Müdür Vekili Selçuk Korkmaz, Mutfak Şefi Osman Kaplan, Mutfak Şefi Mutlu Durgun katıldı. Türk mutfağının tanıtımına yönelik bu faaliyetlerin desteklenmesi gerektiğini belirten HKÜ Rektörü Prof. Dr. Türkay Dereli, "Üniversitemiz, eğitim süreçlerinde uygulamalı deneyimlere ve sektörel işbirliğine de büyük önem vermektedir. Türk Mutfağı Haftası kapsamında düzenlenen bu yarışma, öğrencilerimizin yeteneklerini sergilemelerine ve mesleki becerilerini geliştirmelerine imkan sağlıyor. Yarışmada gösterilen yüksek standart ve profesyonellik, gelecekte gastronomi alanında büyük başarılara imza atacak olan öğrencilerimizin yetkinliğini gösteriyor. Öğrencilerimizin Türk mutfağının zengin mirasını yansıtırken, yenilikçi yaklaşımlar sergilediklerini görmek bizleri son derece memnun etti " dedi. Yarışmada; Osmanlı saray mutfağının önemli yemeklerinden olan ‘Mutancana’, orijinal tarife bağlı kalınarak her gurubun kendi yorumuyla jüri üyelerinin beğenisine sunuldu. Yapılan değerlendirmeler sonucunda dereceye giren ilk üç gruba madalyaları verildi. Tüm katılımcılara ‘Gaziantep Yemekleri’ kitabı hediye edildi.

Bursa Büyükşehir Belediyesi gastronomi ödülüne layık görüldü Haber

Bursa Büyükşehir Belediyesi gastronomi ödülüne layık görüldü

Osmanlı saray mutfağının doğduğu şehir olan ve günümüz gastronomi lezzetlerinin önemli duraklarından olan Bursa’nın tescilli lezzetlerini dünyaya duyurmak amacıyla önemli çalışmalara imza atan Bursa Büyükşehir Belediyesi, sektörün bileşenlerine desteklerini de sürdürüyor. Gastro Bursa Dergisi tarafından düzenlenen ‘Dergiye Değer Katanlar’ töreninde, Bursa Büyükşehir Belediyesi de ödüle layık görüldü. Şehir yöneticileri, kamu kurumlarının yöneticileri, sivil toplum kuruluşu temsilcileri, gastronomi turizmi bileşenleri ve sosyal medya fenomenlerinin katıldığı geceye, Büyükşehir Belediyesi adına Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Yıldız katıldı. Genel Sekreter Yardımcısı Yıldız, ödülünü Gastro Bursa Dergisi Genel Yayın Yönetmeni İhsan Önder Uçar’ın elinden aldı. “Marmara’da ilk sıradayız” Bursa’nın, Türkiye’nin köklü tarihini ve kültürel zenginliğini en iyi şekilde temsil eden şehirlerden biri olduğunu söyleyen Mehmet Yıldız, “Şehrimizin lezzetli yemekleri, tarih boyunca yaşanan göçler ve kültürel etkileşimlerle birleşerek benzersiz bir çeşitliliğe dönüşmüştür. Bursa kebabı, İnegöl köfte, Mustafakemalpaşa tatlısı, pideli köfte, cevizli lokum, tahinli pide, cendere baklavası, Bağdat hurma tatlısı ve kestane şekeri Bursa ile anılan lezzetlerden bazıları. Şehrimizde coğrafi işaretle tescil edilmiş 30 farklı kategoride ürün ve yemek bulunması, Bursa’mızın tarım ve gıda alanındaki zenginliğini ve kalitesini de gözler önüne sermektedir. Bir lokmanın içinde binlerce yılın hikâyesi gizlidir. Sahip olduğumuz coğrafi işaret sayısıyla Marmara Bölgesi’nde ilk sırada yer alıyoruz. Şehrin marka değerini yukarılara taşıyan çalışmalarımızı Bursa Büyükşehir Belediyesi olarak devam ettireceğiz. Bursa’yı dünyanın önemli gastronomi merkezlerinden birisi hâline getirmek istiyoruz” dedi. Gastro Bursa Dergisi Genel Yayın Yönetmeni ve Araştırmacı-Yazar İhsan Önder Uçar ise, gastronomi turizmiyle ilgili bütün birleşenleri bir araya getirmek ve Bursa'daki gastronomi turizminin sıkıntılarının konuşulması amacıyla dergiyi kaleme aldıklarını ifade etti. Bursa mutfağının çok zengin olduğunu dile getiren Uçar, dergiyle Bursa gastronomisine ve gastronomi turizmine değer katmak istediklerini belirtti.

7. Uluslararası Gastronomi Turizmi Araştırmaları Kongresi başladı Haber

7. Uluslararası Gastronomi Turizmi Araştırmaları Kongresi başladı

Kastamonu Üniversitesi ev sahipliğinde Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi iş birliğiyle gerçekleştirilen 7’nci Uluslararası Gastronomi Turizmi Araştırmaları Kongresi başladı. 3 gün boyunca devam edecek olan kongrede, gastronomi alanındaki son gelişmeler, araştırmalar ve inovasyonlar akademisyenlerce masaya yatırılarak iş birlikleri ve projeler için zemin oluşturulacak. Programda konuşan Balıkesir Üniversitesi Turizm Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Düriye Bozok, 2016 yılında Balıkesir Üniversitesi tarafından kongrenin ilkinin düzenlendiğini belirterek, “Sırasıyla Çanakkale 18 Mart, Kocaeli, Nevşehir, Hacı Bektaş Veli, Sakarya ve Afyon Kocatepe üniversitelerinin turizm fakülteleri tarafından gerçekleştirdik. Bu yıl da Ankara Hacı Bayram Veli Turizm Fakültesi ve Kastamonu Üniversitesi Turizm Fakültesi ev sahipliğinde bu güzide şehirde buluşmaktayız. Yükselen bir trend gastronomi turizmi ve tüm dünya ülkelerinde olduğu gibi ülkemizde de oldukça önem verilen bir turizm türü. Bu yıl bu kongrenin ana teması 'sorumlu gastronomi' olarak belirlendi ve bildiğiniz gibi genel olarak sorumlu turizm doğal kaynaklara, bir ulusu ulus yapan kültürel değerlere sahip çıkmak ve bu gelecek kuşaklara aktarmak ve tabii ki insana saygı konusunu temel almaktadır. Dolayısıyla ilgili tüm paydaşların katılımcıların katılımını sağlayıcı planlamalar yapılarak gastronomik değerlerin ve elbette ki bu gastronomik değerlerin var olduğu destinasyonların korunması ve geleceğe aktarılması oldukça önemli. Bir sorumluluk bilinciyle bunun gerçekleştirilmesi gerekmekte. Bu anlamda kongrenizde sunulacak olacak değerli çalışmaların ilgili tüm camiaya faydalı bilgiler aktaracağı inancıyla başarılı geçmesi ve hayırlı olmasını diliyorum” dedi. "Gastronomi turizmi, sadece midesiyle değil, aynı zamanda ruhuyla seyahat etmek isteyenler için bir cazibe merkezidir" Hacı Bayram Veli Üniversitesi Turizm Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İrfan Yazıcıoğlu da, “Gastronomi turizmi, bir ülkenin veya bölgenin kültürel kimliğini, tarihini, doğal kaynaklarını insan ve kaynaklarını yansıtan benzersiz bir deneyim sunar. Sadece yemeklerin tadına varmakla kalmaz, aynı zamanda bir toplumun yaşam biçimini, geleneklerini ve değerlerini anlama fırsatı sunar. Bu nedenle, gastronomi turizmi, sadece midesiyle değil, aynı zamanda ruhuyla seyahat etmek isteyenler için bir cazibe merkezidir. Kongremiz, gastronomi turizminin kültürel çeşitlilik, sürdürülebilirlik, ekonomik büyüme ve toplumsal kalkınma üzerindeki etkilerine dikkat çekmektedir. Bu kongrede, bu alanın önemini potansiyelini ve derinlemesine keşfetme fırsatımız olacak. Ayrıca, sektördeki yenilikler, en iyi uygulamalar ve gelecekteki eğilimler hakkında önemli bilgiler paylaşacağız” diye konuştu. Daha sonra kürsüye çıkan Kastamonu Üniversitesi Turizm Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Alptekin Sökmen, kongreden dolayı mutlu olduklarını kaydederek, "Böyle bir kadim kentte Uluslararası Gastronomi Kongresi'ni gerçekleştirmek bizler açısında gerçekten gurur kaynağı uluşturuyor. Bilimsel çalışmalardan elde edilen çıktıların pratik hayata sunacağı önemli katkılar düşünüldüğünde bu kongre neticesinde elde edilecek sonuçların yerelde Kastamonu ili, genelde ise ülkemizin diğer şehirleri için Gastronomi alanında öne çıkan yenilikler, gastronomi turizminin turistik destinasyonlara katkısı ve gastronomi alanının gelişimi ile elde edilebilecek katma değerler ortaya konulacak, bu sayede uygulayıcılara önemli yol haritaları da sunulabilecektir. Bu nedenle, kongremiz vasıtasıyla gastronomi alanında gerçekleştirilen bilimsel çalışmaların ulusal ve uluslararası bir ortamda değerlendirilmesi, geliştirilmesi bizim açımızdan büyük önem arz etmektedir" şeklinde konuştu. "Muhteşem tabiat güzellikleri ve tarihi zenginlikleri ve bir o kadar da zengin mutfak kültürüyle de bilinen bir şehir" Kastamonu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hamdi Topal da Kastamonu mutfağının geçmişi ile ilgili bilgiler vererek, “Kadim Şehir Kastamonumuz, muhteşem tabiat güzellikleri ve tarihi zenginlikleri ve bir o kadar da zengin mutfak kültürüyle de bilinen bir şehir. Kastamonu mutfağı, yüzyıllar boyunca ince ince örülmüş şekillenmiş, mahalli malzemelerin ustaca kullanımıyla öne çıkmış ve geleneksel lezzetlerin modern damak tadına uyumunu mükemmel bir şekilde gerçekleştirmiş. Kastamonu gastronomisi, mahalli ürünlerin ve geleneklerin benzersiz bir birleşimini oluşturmaktadır. Mahalli eğşisi, siyezi, pirinci, sarımsağı sadece bunlardan birkaçı ama aynı zamanda meşhur pastırması ve sucuğuyla Türkiye'de bilinen diğer şehirlerle tatlı bir rekabet içinde ve bu yönüyle de mutfak turizmi açısından bu işin meraklıları açısından çekim merkezi haline gelmiş vaziyette. Turizmde kültürel çekiciliklerden birisi mahalli lezzetler ama aynı zamanda bu bölgenin sahip olduğu kimliğin bir yansıması olarak görülmektedir. Bu manada tarihi ve kültürel değerlerin muhafaza edilerek gelenekleri de yansıtacak şekilde turizme kazandırılması hepimizin kabul edeceği üzere sürdürülebilirlik açısından da kıymet arz etmektedir. Mahalli mutfak kültürü turizmde bölgesel kalkınmada kullanılan araçlardan biri olarak da kullanılmaktadır. Üniversitemiz Ormancılık ve Tabiat Turizminde ihtisas Üniversitesi. Bu yönüyle özellikle turizmi çalışmalarında lokomotif rol üstlenen Turizm Fakültemiz bünyesinde yürütülen projeler ile ilimiz tabiat turizmi potansiyelinin en verimli şekilde kullanılması ve desteklenmesine önemli katkılar sunmaktayız. Bu istikamette Turizm Fakültemiz ilimizin gastronomi turizmi potansiyelini de desteklemeyi hedefleyen çeşitli projeler hayata geçirmektedir. Bu kongre, üniversitemizin gastronomi turizmine yönelik akademik çalışmalara ve projelere vermiş olduğu desteğin açık bir nişanesi. Yapılan bu çalışma hiç şüphesiz Kastamonu'nun gastronomi potansiyelini daha da geliştirecek ve muhtemel iş birliklerine ciddi zemin hazırlayacak. Kongrenin amacı, gastronomi alanındaki son gelişmeleri, araştırmaları ve inovasyonları paylaşmak ve tartışmaktır. Kongrede akademisyenler tarafından bu çerçevede son araştırmalar, güncel gelişmeler ve yenilikler ve tecrübeler paylaşılacaktır. Ayrıca, kongrenin, gelecekte yapılabilecek iş birlikleri ve projeler için de bir zemin sağlayacağını umuyorum” ifadelerini kullandı. Daha sonra konuşan AK Parti Milletvekili Fatma Serap Ekmekci ise Kastamonu'nun önemli kültürel değerlere sahip olduğunu vurgulayarak, "Kastamonu farklı medeniyetlerinden devraldığı 20 ilçesinin zenginliği ile harmanladığı orman, ova, deniz ve tarım sahalarından ürünler ile işlediği mutfak kültürü ve bu kültürün ekonomiye tahvili sonucunda ortaya çıkan gastronomi turizmi alanında son yıllarda ortaya büyük iddia koydu. ‘Mutfağın karın doyurduğuna ikna olduk’ desek yeridir. Turistlerin kilometrelerce ötelerden ‘yeme içme’ eksenli olarak ilimize gelebileceklerine kanaat getirdik. Siyez buğdayı, pastırma, Taşköprü sarımsağı, çekme helva, üryani eriği, ekşi, Tosya pirinci, kara çorba gibi ürünlerine coğrafi işaret tescili alan ilimiz, UNESCO'ya gastronomi alanında girmek için de hazırlıklarını sürdürüyor. Yerel kültür ile bilim alanının birlikte yürümesi sayesinde gastronomide ve gastronomi turizminde başarı sağlayacağımızdan eminiz. Akademik yöntem, bilgi ve iş birliğini önemsiyoruz. Bu alanda üniversitemiz ile meslek odaları, sivil toplum örgütleri ve özel sektör ile iş birliklerine imza atması son derece kıymetli” dedi. Konuşmaların ardından protokol tarafından katılımcılara plaket takdim edildi. Cemil Meriç Konferans Salonu’nda düzenlenen programa AK Parti Milletvekili Fatma Serap Ekmekci, Kastamonu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hamdi Topal, Kastamonu Üniversitesi Turizm Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Alptekin Sökmen, kurum müdürleri ve çeşitli üniversitelerden akademisyenler katıldı. BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR - Kastamonu’da minibüs otomobil ile çarpıştı: Yaralılar var!

İzmir Ekonomili gençlere 'Dubai' fırsatı Haber

İzmir Ekonomili gençlere 'Dubai' fırsatı

İzmir Ekonomi Üniversitesi (İEÜ), öğrencilerin staj ve çalışma imkanlarını geliştirmek amacıyla geçtiğimiz kasım ayında İzmir merkezli şirketler grubuyla protokol imzaladı. Bu çerçevede İEÜ Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü öğrencileri, firmanın restoran zincirlerinde staj yapmaya başladı. Mezun olmadan önce iş hayatını tanıma fırsatı bulan gençler, kendilerine doğru bir kariyer hedefi belirleme noktasında da deneyim kazandı. İEÜ ve şirket, başlattığı bu örnek iş birliğini daha da geliştirerek gençlere Dubai’de çalışma fırsatı sunan yeni bir sürece imza attı. İEÜ Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Betül Öztürk, mezunlara her zaman en iyi imkanları sağlamak için çalıştıklarını söyleyerek, "Bölüm olarak mezunlarımıza her daim güveniyor, onların en iyi yerlerde olmalarını istiyoruz. Bu hedef istikametinde da birçok seçkin kurum ve markayla güç birliği sağlıyoruz. Gerçekleştirdiğimiz birliktelik de bunun güzel, açık bir örneği oldu. Mezunlarımız; Dubai'ye açılma, burada yeteneklerini gösterme fırsatı bulacak. Bunu çok değerli ve önemli bir adım olarak görüyoruz. Mezunlarımız, firmanın Dubai'de oluşturacağı yeni ekipte yer almak için CV'lerini teslim etti. Şu anda süreç devam ediyor, işe alınacak mezun sayısıyla ilgili net bir şey söylemek için erken; ancak Dubai'de binlerce kişiye ulaşacak birbirinden özel lezzetlerin hazırlanacağı mutfakta, İzmir Ekonomi Üniversitesi mezunlarının da görev alacağını söyleyebilirim" diye konuştu. Firmanın Yönetim Kurulu Başkanı Tevfik Bilsev de, yatırımlar hakkında bilgi vererek, “Geçtiğimiz yıl İzmir Ekonomi Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü ile başlattığımız keyifli iş birliği sayesinde, bölümden mezun olan ve son sınıfta öğrenim gören öğrencilerimizle bir araya geldik. Yurt içinde ve yurt dışında süregelen çalışmalarını öğrencilerimizle paylaştık. Üç markamız Dubai’nin en hareketli noktalarında, çok farklı konseptlerle yer alacak. En önemlisi, Türk mutfağını ve dünya mutfağına yaptığımız özgün dokunuşları tüm dünyaya tanıtacağız” dedi. Bilsev, sözlerini şöyle sürdürdü: “En büyük farkımız ise kendi üretimimiz olan ürünlerle uluslararası arenaya adım atmamız olacak. Kendi zeytinyağımız, zeytinimiz, peynirimiz ile mutfağımızı en iyi şekilde temsil edeceğiz. Bu noktada kuracağımız ekip, mutlaka genç, iyi eğitim almış, dünyayı tanıyan geniş vizyonlu gençlerden oluşacak. Genç yeteneklerle çıtayı günden güne yükselteceğiz. Bu iş birliğinin hem öğrencilerimiz hem de şirketimiz için verimli bir yolculuk olacağına inanıyoruz. İş birliğimiz sayesinde, geleceğin başarılı şefleri ve gastronomi uzmanlarına destek vererek ülkemizin gastronomi sektörüne katkı sağlayacağız.” İHA

Efeler Gastronomi Festivali'nin 2'ncisi başladı Haber

Efeler Gastronomi Festivali'nin 2'ncisi başladı

“Marka Kent Efeler” için hayata geçirdiği projelerle dur durak bilmeden çalışan Efeler Belediye Başkanı Mehmet Fatih Atay’ın ilçeye özgü tatları ve Ege Bölgesi’nin gözde lezzetlerini tanıtmak amacıyla düzenlediği Efeler Gastronomi Festivali’nin 2’ncisinin açılışı, Pınarbaşı Mesire Alanı’nda düzenlenen törenle gerçekleştirildi. Millet İttifakı’nın 13’üncü Cumhurbaşkanı adayı ve Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 2’ncisi düzenlenen Efeler Gastronomi Festivali’nin açılışı dolayısıyla Başkan Atay’a telgraf gönderdi. Kılıçdaroğlu mesajında; “Efeler Belediyemiz tarafından düzenlenen 2’nci Efeler Gastronomi Festivali'nin açılış törenine nazik davetinizden dolayı teşekkür ederim. Kentlerimizin kültürel zenginliğini yansıtan en önemli unsurlardan biri gastronomidir. Ege Bölgemizin öne çıkan ilçelerinden Efeler'imizin gastronomi alanında gerçekleştirdiği bu anlamlı çabayı çok önemsiyorum. Efeler Belediye Başkanımız Mehmet Fatih Atay'ı ve tüm katılımcı konukları yürekten kutluyor; açılışa katılan tüm misafirlerimize sevgiyle selamlarımı sunuyorum" ifadelerine yer verdi. Efeler Belediye Başkanı Mehmet Fatih Atay festivalin açılışında yaptığı konuşmada, Efeler Gastronomi Festivali’nin hem ilçede hem de bölgede yetiştirilen ürünlerin tanıtımı ve yaygınlaştırılması için büyük öneme sahip olduğunu söyledi. Başkan Atay konuşmasının devamında “Efeler’i “Marka Kent” yapma konusunda yanımızda olan ve bugün de 2’ncisini düzenlediğimiz Efeler Gastronomi Festivali’mizde bizleri yalnız bırakmayan tüm vatandaşlarımıza çok teşekkür ediyorum. Geçtiğimiz yıl festivalimizin konusu ‘Zeytinyağı ve Enginar’dı. Bu yıl ise ‘Doğal Besine Ulaşım’ Festivalimizin farkı var; toprağı ektik. Topraktan enginarlar, şevketibostanlar ve çeşitli ürünler ürettik. Hasadı yapılan ürünlerimiz, sadece kadınların istihdam edildiği yüzde 100 Kadın Emeği Tarımsal Ürün Fabrikamızda işleniyor ve tüketime hazır hale getiriliyor. Doğal ürünlerimizin vatandaşlarımızla en ucuz şekilde buluşmasını da Efe Bakkallarda sağlıyoruz. Bu büyük bir proje. Bu projenin büyümesi ve daha çok destek görmesi için de elimizden gelen tüm çabayı gösteriyoruz. Bunlardan biri de Gastronomi Festivalimiz. Bu festivallerin şenlik havasında geçmesini sağlayan Efeler halkına çok teşekkür ediyorum” ifadelerine yer verdi. "EFELER'İN GASTRONOMİ FESTİVALİ BİLİMSEL İŞ BİRLİĞİYLE GERÇEKLEŞİYOR" Açılışta konuşan isimlerden bir diğeri de Slow Food Kurucu Türkiye Lideri Nedim Atilla’ydı. Fast Food beslenme kültürüne karşı dünyada trend olan Slow Food’un kurucu lideri Atilla; “Bir kez daha Efeler’de Gastronomi Festivali’nde coşkulu ve güzel bir ortamda bulunmanın keyfini yaşıyoruz. Gastronomi festivalleri giderek yaygınlaşıyor. Gastronomi, turizmin itici gücü. Özellikle Efeler gibi güzel kentlerin, ilçe ve il merkezlerimizin gastronomi zenginliklerinin tanınması yönünde çok kıymetli işler yapılıyor. Efeler’de biz başka hedefleri de gerçekleştirmek istiyoruz. Gastronomi, bilimsel iş birliğiyle sürdürülebilir. Festival alanında Yaşar Üniversitesi öğrenciler ile İzmirli fotoğraf sanatçılarının beraber düzenledikleri “Bir Tabak Ot Yemeği Sergisi” bulunuyor. Çok kıymetli bir sergi. Adnan Menderes Üniversitesi’nin Gastronomi ve Mutfak Sanatları bölümünde eğitim gören öğrenciler de burada. Üniversitelerle iş birliği yapmadan gastronomi kültürünü yaygınlaştırmak mümkün değildir. Efeler Belediyesi ile bu organizasyonu hayata geçirirken bunlara çok önem verdik. Efeler Gastronomi Festivali toplumun tüm kesimlerini kucaklama yönünde ilerliyor" dedi. "BU TOPRAKLAR GASTRONOMİ KÜLTÜRÜNE SAHİP" Festivale konuşmacı olarak katılan Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Seda Genç yaptığı konuşmada, “Gastronominin ülkemiz için önemi büyük. Bizler tarih boyunca çok sayıda medeniyete ev sahipliği yapmış bu topraklarda yaşıyoruz ve çok ciddi bir gastronomi kültürüne sahibiz. Dolayısıyla bu mirasa sahip çıkmak ve yaşatmak son derece önemlidir. Gastronomi festivalleri yörenin mutfak kültürünü tanıtmak, sahip çıkmak ve gelecek nesillere aktarmak için çok önemli organizasyonlardır. Bunun yanında hem ulusal hem de uluslararası alanda o bölgenin tanınırlığını sağlamak için çok büyük önem arz etmektedir. Festivaller, bölgenin ekonomik ve sosyal gelişimine de çok ciddi katkı sağlamaktadır. Başta Efeler Belediye Başkanı Mehmet Fatih Atay olmak üzere Efeler Gastronomi Festivali’nin 2’incisinin düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” ifadelerine yer verdi. Konuşmaların ardından Efeler Belediye Başkanı Mehmet Fatih Atay, festivalin açılış törenine katılanlarla birlikte kırmızı kurdeleyi keserek 3 gün boyunca sürecek dev şöleni başlattı. "EN LEZZETLİ TABAK SEÇİLDİ" Dolu dolu geçen festivalin ilk gününde saat 14.15’te moderatörlüğünü Slow Food Kurucu Türkiye Lideri Nedim Attilla’nın yaptığı, Yaşar Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölüm Başkanı Doç. Dr. Seda Genç ve Prof. Dr. Adil Alpkoçak’ın konuşmacı olarak konuk olduğu “Bir Tabak Ot Yemeğinin Hikayesi” isimli söyleşi, 15.00’te moderatörlüğünü Ege Gastronomi Turizmi Derneği Başkanı Serdar Çelenk’in üstlendiği Foça Kooperatif Başkanı Eren Tunga, Halk Bilimi Uzmanı Nihal Kadıoğlu Çevik ve CDR Başkanı Bülent Akgerman’ın konuk olduğu “Ege’nin Gastronomi Turizmi” isimli söyleşi yapıldı. Yıllarca mutfaklara televizyon ekranlarından konuk olan, yazdığı kitaplarla Türk mutfağına yön veren Usta Şef Sahrap Soysal festivalin ilk Mutfak Atölyesi çalışmasını Efeler’in Toprak Anaları ile birlikte saat 16.00’da gerçekleştirdi. Festivalin ilk günü lezzet yarışmasıyla noktalandı. Saat 18.00’de yapılan yemek yarışmasında en iyi tabağı sunmak için tatlı bir rekabet yaşandı. “Yemekler Yarışıyor” isimli yarışmada vatandaşların yaptıkları et yemekleri festival sofrasını süsledi. Jüri koltuklarında, Arzu Acurol, Eren Tunga, Ali Ongan, Serdar Çelenk, Adil Alpkoçak, Mustafa Sarıoğlu ve Keşkekçi Hülya yer aldı. Jüri sözcülüğünü ise Sahrap Soysal üstlendi. 25 yarışmacının hünerlerini sergilediği yarışmada; farkındalık ödülünü Zeynep Candan kazandı. Sevgi Yıldız’ın üçüncü, Dilan Akyol’un ikinci olduğu yarışmada Necla Adıgüzel’in hazırladığı paşa böreği, yarışmanın en lezzetli tabağı seçildi. Törene Başkan Atay ve eşi Güneş Atay ile birlikte Slow Food Türkiye Kurucu Lideri Nedim Atilla, Ege Gastronomi Turizmi Derneği Başkanı Serdar Çelenk, Yaşar Üniversitesi Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Seda Genç, siyasi partilerin yöneticileri, temsilcileri, Efeler Belediyesi’nin meclis üyeleri, birim müdürleri, sivil toplum kuruluşlarının ve meslek odalarının temsilcileri ile muhtarlar ve çok sayıda vatandaş katıldı. İHA

Lezzetler de depremzede oldu Haber

Lezzetler de depremzede oldu

NURETTİN BAKİ-ÖZEL HABER Kahramanmaraş merkezli yaşanan ve ‘asrın felaketi’ olarak adlandırılan depremlerde 11 kentte on binlerce insanımız hayatını kaybetti, yüz binlercesi de evsiz kaldı. Ülke olarak hepimizin yüreğine de acısı düştü. Depremin vurduğu bölgenin özelliği ise gastronomisi ile ön plana çıkmış kentlerden oluşması. Hatay, Gaziantep, Şanlıurfa, Adıyaman, Adana, Osmaniye, Malatya gibi depremin en ağır hasar verdiği kentlerimizden Hatay ve Gaziantep UNESCO yaratıcı şehirler ağına eşsiz lezzetleriyle yer alıyor. Bölgede yaşanan yıkımla birlikte gastronomi turizminin ne şekilde yara alacağını Ege Gastronomi Turizmi Derneği Başkanı Serdar Çelenk gazetemize anlattı. ZENGİN KÜLTÜREL KAYNAKLAR Türkiye’nin önemli gastronomi kentlerinde yaşanan deprem sebebiyle bu kentlerdeki gastronomi turizmi hareketliliğinin zayıflayacağını belirten Ege Gastronomi Turizmi Derneği Başkanı Serdar Çelenk, “Ülkemizin zengin kültürel kaynaklarından biri de gastronomidir. Deniz-kum-güneş olarak adlandırılan ucuz kitlesel turizmin aksine, ülkemizin de kültürel değerlerini ön plana çıkarak, katma değeri yüksek bir turizm şeklinin sağlıklı gelişimin başlangıcını oluşturuyordu. Bir süreliğine deprem bölgesindeki kentlerde gastronomi temelli turizm hareketi zayıflayacaktır. Ancak bölgenin bir göçle demografik yapısının değişmemesi koşulu ile güven verici konaklama tesislerinin yapılması veya sağlamlaştırılması ile hızla geri döner. Birkaç yıl içinde tekrar önemli bir kaynak oluşturacak yapıya kavuşur diye umut ediyorum” dedi. BÖLGE KÜLTÜRÜNÜN YOK OLMAMASI LAZIM Bölge yapısının değiştirilmeden düzenlenmesi gerektiğine dikkat çeken Çelenk, “Devletin bölgenin kültürünü koruyacak şekilde akıllı bir düzenleme yapması, demografik yapının bozulmaması, insanların buradan geçici olarak başka şehirlere gitse bile, tekrar geri dönmelerini özendirecek bir sistemin kurulması koşulu ile yaraların onarılması mümkün olabilir. Gastronomi insanın temel ihtiyaçlarını gidermesi yanında, lezzeti ön planda tutan insanımızın öne çıkarttığı insancıl önceliklerinden biridir. Bu nedenle bölgenin kısa zamanda ayağa kaldırılmasında önemli bir yapı taşı olacaktır. Yeter ki bölgenin insan yapısı değişmesin, kültürün yok olmasına izin verilmesin” ifadelerini kullandı.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.