TOKİ’nin lağımı köylünün evinden geçip Gediz’e gidiyor!
SULTAN GÜMÜŞ KAYA / ÖZEL HABER
Manisa’nın Yunusemre ilçesine bağlı olan yaklaşık 500 nüfuslu Akgedik Köyü sakinleri, 2017 yılından bu yana köyün üst kısmına inşa edilen TOKİ’lerle mücadele ediyor! Birinci, ikinci ve üçüncü etap TOKİ’ler için köyün tam ortasına arıtma tesisi kuruldu, uğruna ise 10 yıllık çam ağaçları söküldü. Köylü kanalizasyon atıklarının meydana getirdiği koku ve sinek problemiyle baş etmeye çalışırken, halk sağlığı sorunları da boy göstermeye başladı. Solunum yolu enfeksiyonuna dikkat çeken vatandaşlar, “İnsan onuruna yakışır mı yaşanılacak böylesine güzel bir bölgeyi talan etmek?” isyanında bulundu. Köylünün bir diğer derdi ise ‘yerinden edilme’ endişesi! Yeni TOKİ’lerin inşası için vatandaş köyden çıkarılmak isteniyor. Belediye tarafından arsa vaat edildi, köylü ikiye bölündü. Kimi imzasını attı, kimi de anılarından vazgeçemedi. İmza atanlar şu an bin pişman, atmayanlar ise yıldırılmaya çalışılıyor! 20 bin nüfuslu TOKİ’nin kanalizasyon atığı köyün ortasından geçip Gediz Nehri’ne doğru yol alırken; yaşlısından gencine, kadınından çocuğuna… Tüm köy tek ses: “Köylerimiz yerinden ediliyor, kalkın, ayaklanın!”
LAĞIM ÇUKURU RESMEN
Akgedik Köyü’nde doğan ve yıllardır orada ikamet eden 70 yaşındaki Mehmet Bilgin, yaşadıklarını şöyle aktardı: “Burnumuzun dibine arıtma tesisini kurdular. Lağım çukuru resmen. Ne arıtılıyor ne de bir çözüm bulunuyor. İki güne bir taşıyor. O da dereye akıyor, dereden Gediz Nehri’ne gidiyor. 2017 yılından bu yana böyle. TOKİ’nin lağımını arıtan sistem başımıza bela oldu. Tepki gösterdik, mücadele ettik ama jandarmalık olduk. Kimisini karakola götürdüler, kimisini dövdüler. Olan yine köylüye oldu. Açık konuşmak gerekirse niyetleri köyü kaldırmak, köylüyü yerinden etmek, buraya yeni TOKİ’ler inşa etmek! Köyü silmeye çalışıyorlar. 500’ün üstünde nüfus mevcut. Bütün anılarımız, yaşantımız bu köyde. Burada büyüdük, evlendik, 5 çocuğumu da bu köyde evlendirdim.”
BİZİ YILDIRMAK İÇİN YAPIYORLAR
“Bu köyde rant var. O yüzden bizi çıkarıp başka yerlere sürüklemeyi hedefliyorlar” diyen Bilgin, “Buraya da TOKİ inşa edecekler. Köyde yaşayanların bir kısmı imzasını attı, evini sattı. Ama büyük bir kısmı imza atmadı, mücadelesini sürdürüyor. Ayrıca imza atanlar dahi şu an bin pişman. Hemen ileride sana 300 metre bir arsa verecekler ama köydeki yaşantının üzerine de beton çekiyorlar. ‘Madem köyü terk etmiyorsunuz, bu kanalizasyon size müstahak’ diyorlar. Oturduğu yerden kim gitmek ister, ama insanları böyle girişimlerle yıldırmaya çalışıyorlar. Yakın zamanda köyün ortasından yol geçirecekler. Tozun toprağın içinde ne olacak bu köylüye? Elektriği, suyu kesecekler. Bizi yıldırmak için yapıyorlar bunu” isyanında bulundu.
KÖYLÜNÜN BİLİNÇSİZLİĞİNDEN NEMALANIYORLAR
Akgedik’in 60-70 yıllık bir tarihi olduğunu hatırlatan çevreci Gürol Kaplan ise “Ne zaman ki köyler mahalleye dönüştü, Yunusemre Belediyesi köye TOKİ’leri dikti, bölgeye de göz dikti. Şimdi ablukaya almış durumdalar. Birinci ve ikinci etap TOKİ’leri yaptılar. Üçüncü etaba başladılar. Ve köy onların gözüne batmaya başladı. Tapusu olmayan vatandaşlara belediye dedi ki, ‘Burası bizim, hazine alanı!’ Ama vatandaşın elinde yapı kayıt belgesi var. TOKİ’nin tabiri caizse elit insanlarının yanına köylüyü yakıştıramadıkları için farklı çözüm yollarına girdiler. Onlara alternatif imkanlar sunarak göndermek istediler. Ama nasıl gitsinler? Acıları, mutlulukları, düğünleri… Tüm hikayeleri burada yaşandı. Sonra diyorlar ki, ‘Sana 300 metre yer vereceğim, evini kendin yap’. Daire de vermiyorlar, arsa verip gerisini senin halletmeni istiyorlar. Senin yıkılan evine 150 bin TL değer biçiyor, fakat acımasızca yıkacağı evin değeri 400 bin TL. Köylünün bir kısmı imza atmadı. Yerindelik olanlar kalıyor, ama imza atanların akıbeti belli değil. Tehdide kadar her şey var işin içinde. Köylünün bilinçsizliğinden nemalanıyorlar” sözlerine dikkat çekti.
KÖYLERİMİZ YERİNDEN EDİLİYOR!
Türkiye’nin ikinci büyük akarsuyu olan Gediz Nehri detayına da dikkat çeken Kaplan, son olarak ise “20 bin nüfuslu TOKİ inşa ediyorlar. Öte yandan aynı bölgede 3 bin dönümlük sanayi atığı da söz konusu. Nereye akacak tüm bunların kanalizasyonu? Tabii ki günah keçisi Gediz Nehri’ne! İnsan onuruna yakışır mı yaşanılacak böylesine güzel bir bölgeyi talan etmek? Yazın ortaya çıkan koku problemini, sinek sorununu da göz ardı etmeyelim. Çocuklar solunum yolu enfeksiyonu ile baş etmeye çalışıyor. Halk sağlığı problemi var bu köyde. Buna bir ‘dur’ dememiz lazım. Birinci ve ikinci etaptaki TOKİ’leri inşa etmek için binlerce çam ağacını yok ettiler. Yol geçireceklermiş şimdi. Kasıtlı bir şekilde köyün içinden geçirecekler. Yıldırma politikası başka hiçbir şey değil. Kamuoyunun sesimizi duyması lazım. Ben yetkililere değil, halkımıza sesleniyorum; köylerimiz yerinden ediliyor, kalkın, ayaklanın! Hayvancılığın yapıldığı bir köydü Akgedik. Hayvan sesinden uyuyamazdık. Ama şimdi hayvandan da eser kalmadı, çiftçiden de. Herkes sanayiye yöneldi. Taşeron firmalarda asgari ücretle yaşam sürüyorlar. Kuru binalarla birlikte yaşamlarımızda kup kuru oldu” çağrısında bulundu.