Ekonomik kriz gençleri mutsuz ediyor
YAREN GÜZELKAN-ÖZEL HABER
Ülkemizde yaşanan ekonomik kriz, ardı arkası kesilmeyen zamlar toplumu derinden sarsmasına neden oldu. İnsanlar artık hayat güvencelerini nasıl korumaları gerektiğini bilemez hale geldi. Yaşanan ekonomik buhran özellikle genç nüfusu olumsuz etkilemekte. Ekonomik krizin gölgesinde yaşamaya çalışan gençler, geleceğe yönelik uzun vadede plan yapamadığı gibi bu durum hem psikolojilerini bozuyor hem de sosyal hayatlarına da yansıyor. En güzel çağlarını verimli bir şekilde yaşayamayan gençlere tavsiyeler veren Uzman Klinik Psikolog Metin Olataş, gençlerin bulundukları ortamı analiz edip elindeki imkanları nasıl kullanmaları gerektiğine dair çözüm üretmeleri gerektiğini vurguladı.
DAHA DA KÖTÜ HALE GETİRMEKTEDİR
Ekonomik krizle birlikte gelen zamların toplumu derinden etkilediğini belirten Psikolog Olataş, “Ekonomik sıkıntılar her şeyde olduğu gibi bizlerin hem sosyal yaşantısını hem biyolojik gelişimini hem de aynı zamanda psikolojik gelişimini olumsuz yönde etkilemektedir. Bahsini etmiş olduğumuz bu pahalılıklar bizlerin gündelik hayatlarını standart anlamda devam ettirmemizde bile çeşitli zorluklarla karşılaşmamıza neden olmaktadır. Daha en temel ihtiyaçlarımızı bile karşılayamazken diğer ihtiyaçlarımızı düşünemez hale geldik. Çünkü öncelikli olarak insanın en temelinde kendi karnını doyurması, barınmasını sağlaması, kendini güvenli bir alanda hissetmesi gerekmektedir. Bunlar sağlanamazken diğer şeylerden bahsetmemiz pek de mümkün olamıyor. Diğer şeylerden kastım ise psikolojik iyi olma hali, sosyal bir çevreye sahip olma durumu ve aklınıza gelebilecek, hayatımızda aslında normal olması gereken ancak şu anda lüks olarak düşündüğümüz her şeyi dahil edebiliriz” dedi. Ekonomik şartların özellikle genç nüfusu sarstığına dikkat çeken Psikolog Olataş, gençlerin sosyal hayatlarının olumsuz etkilediğini söyledi: “Bütün bu olumsuzluklardan da en fazla gençler etkilenmektedir. Çünkü gençlik insanın en hareketli, en canlı, yeni bir şeyler keşfetmeyi hedeflediği, kendini bulma yolundaki ilk adımların atıldığı bir yaşam dönemidir. Ne yazık ki bahsetmiş olduğumuz ekonomik zorluklar sebebiyle bütün bunlar askıya alınmış durumdadır. Bu sebeple de gençlerimiz oldukça mutsuzdurlar ve mutsuzluk halleri de hayatlarının hemen her alanlarında göze çarpmaktadır. Örneğin; rahat rahat herhangi bir yerde arkadaşlarıyla sosyalleşemiyorlar ya da daha da temele inecek olursak sağlıklı bir şekilde beslenme imkanına sahip olamıyorlar ve istedikleri gibi bir eğitime sahip olamıyorlar. Bütün bu temel ihtiyaçları ve daha sonrasında insanı insan yapan sosyalleşme ihtiyaçlarının karşılanamaması halihazırdaki içinde bulundukları psikolojik kötü durumu daha da kötü hale getirmektedir.”
YÖNTEMLER GELİŞTİREBİLİRLER
Gençlerin ekonomik sorunlarla baş etmelerine yardımcı olmak ve en az hasarla bu süreci nasıl atlatmaları konusunda önerilerde bulunan Olataş, “Olaya temelden ve doğru açıdan yaklaşacak olursak aslında bunun çözümünü bulması gereken kitle genç kitle değildir. Çünkü genç kitlenin böyle bir sorumluluğu yoktur, olmamalıdır. Bütün bu var olan olumsuz durumları yaratan eğer yetişkinlerse, bu sorunun çözümünü de yetişkinler bulmalıdır. Nasıl ki yetişkinler gençlerin hayatlarını şu anda kötü bir yola soktular ise aynı şekilde çözmeleri gerekmektedir. Bütün bunların olmasını beklerken gençler neler yapabilir ya da kendilerini nasıl koruyabilirler diye var olan soruyu ele alacak olursak belki üzerinde durulabilecek birkaç nokta olabilir. İlk olarak her insanın sorunla baş etmesindeki kilit çözüm olan şeyi yapmakta fayda vardır: Realiteyi görmek, anlamak ve ona göre hareket etmek. Her ne kadar bu realite bizim sorumluluğumuz ya da bizim yüzümüzden gerçekleşmemiş bile olsa bizler bu realitenin içinde yaşıyorsak eğer ona göre hareket etmeyi öğrenmemiz gerekmektedir. Buradan yola çıkacak olursak gençlerimizin ilk önce kendi içinde bulundukları durumu iyice analiz etmeleri gerekmektedir. Yani içinde bulundukları sosyal koşulları, ekonomik koşulları ve diğer bütün koşulları iyice bir gözden geçirmeleri gerekir. Ondan sonra ise yapılacak şey şudur: Elimde hangi imkanlar var, hangi kaynaklar var ya da yok, elimdeki imkanları kaynakları nasıl kullanabilirim veya kendime yeni imkan ve kaynak nasıl yaratabilirim? Sorularını sorarak yapabilirler. Sonraki adım ise “Eğer yaratabilecek imkanlar ve kaynaklarım varsa bunlar için neler yapmam gerekiyor?” Bütün bu soruların her biri ayrı ayrı ele alınması gereken özel ve öznel sorulardır. Ancak bunun analizini yaptıktan sonra gençler içinde bulundukları durumun tahlilini daha iyi bir şekilde yapabilirler ve kendilerine içinde bulundukları durumla başa çıkılabilecek yöntemleri geliştirebilirler. Bu sayede de gerçeklik dışı herhangi bir şeyle uğraşmaktansa gerçeklikle birlikte hareket etmeyi öğrenebilirler. Bu da onların hem bu yaşam dönemlerinde hem de ileriki yaşam dönemlerinde ayakları yere sağlam basan, sağlıklı düşünebilen, iyi strateji kurabilen bireyler olmalarına yardımcı olacaktır” diye konuştu.
EKONOMİ İNSAN HAYATINI ETKİLİYOR
Gençlerin sosyal yaşamındaki olumsuzluğun temelinde ekonominin yer aldığına vurgu yapan Olataş, “Olayların en temelinde yatan şey, içinde bulunduğumuz ekonominin olumsuz durumlarıdır. Ekonomi insan hayatını etkileyen en temel faktörlerden bir tanesidir. İçinde bulundukları ekonomik durumlardan dolayı çocuklar da gençler de yaşadıkları sosyal ortamları şekillendirmek zorunda kalıyorlar ya da bulundukları ortamda ona göre yaşamaya çalışıyorlar. Ayrıca bir de içinde bulunduğumuz teknoloji çağının da kötü yanlarını burada görmekteyiz. Gençler, özellikle kendilerinden sosyal ve ekonomik olarak daha üst düzeyde olan diğer gençleri gördükçe kendilerini onlarla her geçen gün daha fazla kıyaslıyorlar ve bu kıyaslamalar sonucunda da kendilerini daha kötü hissediyorlar. Ekonomi ve teknolojinin yaratmış olduğu olumsuz bir döngüden bahsedebiliriz. Sadece hangisinin önce geldiği bir muamma. “Tavuk mu yumurtadan çıkıyor, yumurta mı tavuktan çıkıyor” ikilemi gibi bir durum var. İkileme odaklanmak bizlere fayda sağlamayacağı kesin bir şeydir. Önemli olan içinde var olunan durumu anlamak ve ona göre hareket etmektir. Kendimizi korumanın ilk adımı bu sayede atılabilir” ifadelerini kullandı.