[tag] Haberleri |İlkses Gazetesi - Son Dakika [tag] Haberleri

#göz

göz haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, göz haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Estetikte yeni trend: ''Tilki göz'' ameliyatı Haber

Estetikte yeni trend: ''Tilki göz'' ameliyatı

Sosyal medya fenomenlerinin ve bazı ünlü isimlerin yaptırdığı "tilki göz" ameliyatları son günlerde çok fazla kişi tarafından tercih ediliyor. Samsun'da görev yapan Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı Opr. Dr. Emre Kıymık, ameliyat hakkında bilgilendirmeler yaptı. Yapılan işlem hakkında konuşan Opr. Dr. Emre Kıymık, "Bu ameliyatlarda saçlı deri içerisinden 3 santimlik kesi açıyoruz. Bu açtığımız kesiden aşağıya doğru, göz kenarına ve orta yüz dediğimiz elmacık kemiği üzerine doğru bir planda ilerliyoruz. Kaş, göz kenarı ve elmacık kemiği bölgesi olan 3 alanı yukarıya taşıyoruz. Bu ameliyatta şunlara dikkat etmek gerekiyor; günlük hayatımızda çok fazla inanılmaz çekilmiş, gerilmiş bir görüntüde cerrahi sonuçlar görmekteyiz. Bunun en büyük sebebi; bu ameliyattan sonra ortalama yüzde 50'ye yakın bir gerilme sonrası düşme gözlemliyoruz. Biz bu ameliyatları yaparken olduğundan daha fazla gererek, düştükten sonra ideal konuma gelmesini beklemiş oluyoruz. Bu gördüğünüz aşırı gerilmiş veya çok fazla kalkmış alanlar cerrahi sonuçların erken dönemleridir. Bu cerrahilerin oturması için belli bir süreç vardır. Birinci aya gelirken ameliyat şişliğinin yüzde 70'i geriler. Gözle görülür daha iyi bir sonuç ortaya çıkmaya başlar. İdeal sonuçlar genellikle ilk 6 ayın arkasından gelmektedir. Bu tarz ameliyatların nihai şeklini alması 8 ile 12 ay sürmektedir. Cerrahi süresinin kalıcılığı ise kişinin vücuttaki yaşlanma dengesi ve kendine bakım ile birebir ilişkilidir. Vücut dengesine dikkat eden insanlarda bu tip cerrahiler daha uzun ömürlü olmaktayken, deri kalitesi daha düşük, çok ciddi manada ağır yüz dediğimiz ciddi sarkmaları olan kişilerde bu cerrahilerin ömürleri daha kısa olmaktadır" dedi. Çok sık sayıda yapmaya başladık Emre Kıymık, "Bu tip ameliyatlar son zamanlar çok popüler olan ameliyatlar oldu. Çok sık sayıda yapmaya başladık. Genellikle cerrahi olarak tatmin eden ameliyatlar oluyor. Uzun dönem sonuçlarında belli bir miktar düşme olabiliyor. Hastalarımıza rutin olarak bunları anlatıyoruz. Özellikle yorgun bakışa sahip olan kişilerde bakış canlılığı kazandırmak açısından çok değerli oluyor. Yorgun bakış dediğimiz kişilerde de en önemli olay; göz kenarları göz içine göre daha düşük olan kişilerde, kaşları daha düşük olan kişilerde ve gözaltları daha boş olan kişilerde uygulamak doğru hasta seçimi oluyor. Daha genç yaşlarda yapıldığı zaman daha iyi sonuçlar elde edebiliyoruz." şeklinde konuştu.

Uzmanına danışmadan akıllı lens ameliyatı olmayın Haber

Uzmanına danışmadan akıllı lens ameliyatı olmayın

Akıllı mercek (multifocal) operasyonunun 40 yaşından sonra uygulanması gerektiğini vurgulayan Kaşkaloğlu, hastanın durumuna göre yapılan göz içi mercek ameliyatlarının başarılı sonuçlar verdiğini belirtti. Son dönemde sosyal medyada ve televizyonlarda akıllı mercekle ilgili tanıtımlar gerçekleştiğini anımsatan Prof. Dr. Mahmut Kaşkaloğlu, “Bu durum, akıllı mercek ameliyatı herkese uygunmuş gibi bir algıya neden oluyor. Fakat bu operasyon gözünde göz tembelliği gibi rahatsızlığı olanlara uygun olmuyor. Veya pilot, şoför gibi belli meslek gruplarına yapılması olumsuz sonuçlar doğurabiliyor. Ameliyatın komplikasyonsuz yapılması için uzman hekim tarafından mutlaka hastanın yaşı, mesleği, yaşam tarzı ve gözün yapısı gibi kriterler göz önünde bulundurulması gerekiyor. Böylece hastaya en uygun tedavi yöntemi de belirlenebiliyor. Katarakt ameliyatına benzer şekilde mercek alınıyor ve yerine çok odaklı lens konuluyor. Bu kalıcı ve başarı oranı yüksek bir operasyon türü. Hastalar akıllı lens sayesinde uzağı ve yakını herhangi bir gözlük kullanmadan görebiliyor” dedi. Operasyon tecrübeli ellerde 6 - 8 dakika kadar sürüyor Gelişen teknolojiyle beraber göz bozukluklarının ülkemizde başarılı şekilde tedavi edilebildiğini aktaran Kaşkaloğlu, göz içi mercek ameliyatlarının mutlaka bu konuda tecrübeli bir hekim tarafından yapılması gerektiğine dikkat çekti. Prof. Dr. Mahmut Kaşkaloğlu, “Çok odaklı lens teknolojisi aynı anda yakın, orta ve uzak mesafeleri görebilmenizi sağlıyor. Özellikle gözlük kullanmak istemeyen hastalar bu operasyonu olmak istiyor. Gözlerinde miyop, hipermetrop gibi göz bozukluğu olanlarda görme kusurları tedavi edilebiliyor. Hastaya uygun mercek belirlendikten sonra operasyon tecrübeli ellerde 6 - 8 dakika kadar sürüyor. Hastalar operasyon sonrasında yürüyerek evine gidebiliyor. Gözünü kapatmaya da gerek kalmıyor. Beynin bu yeni görme şekline alışması için belli bir süre geçmesi gerekebiliyor. Genellikle bir iki gün arayla yapılıyor. Fakat aynı gün içinde de yapılması mümkün” şeklinde konuştu.

Güneş ışığı miyopu engelliyor Haber

Güneş ışığı miyopu engelliyor

Op. Dr. Belgin Ekmekçiler, eğitimin en önemli aşamasının çocukların doğru görmeleri olduğunu, okulda tahtayı iyi takip edebilmelerinin başarının en önemli kriterlerinden biri olduğunu ifade etti. En çok atlanan kısmın bu olduğuna vurgu yapan Ekmekçiler, çocuklarda pek çok hastalığın olduğuna, bunun da çocukların görme duyusunu etkilediğine değindi. Çocukların okula gittiğini ama tahtayı göremediklerini aktaran Dr. Ekmekçiler, “Sağa, sola arkadaşlarına bakıyor, bazen bu sebepten öğretmeninden azar işitiyor. Ya da görmeye çalışıyor, çok sıktığı için okul konsantrasyonu azalıyor, baş ağrıları oluyor ve bu da çocukta başarısızlığı beraberinde getiriyor. Bazen öğretmenler sınıfta fark ediyor. Maalesef anne babalar çocukların gözündeki bozukluğu fark edemiyor. Ya zamanları yok ya da yakın gördükleri için uzağı da gördüklerini düşünüyorlar. Çoğunlukla öğretmenler fark edip bize gönderiyor” şeklinde konuştu. En az çocuklarımızın 1 saat dışarıda zaman geçirmelerini istiyoruz “Bütün velilerimize okul açılmadan önce göz muayenesi yaptırmasını mutlaka tavsiye ediyoruz” diye konuşan Ekmekçiler, “Benim için başarının en önemli kriteri defter kitaptan daha önemli. Bazen aileler bize üç yıl önce yaptırmıştık deme ile geliyorlar. Bir defa çocuğun göz muayenesini yaptırmak yeterli bir şey değil. Çocuklarda özelikle göz hastalıkları okulların başlamasıyla başlayıp, artıyor. Son yıllarda özelikle miyopi dediğimiz salgın var. Artık lise eğitimlerini tamamladıkları zaman neredeyse üç çocuktan biri gözlüklü. Bunun da sebebi miyopi. Miyopi, çocuğun uzağı görememe hastalığı. Okul çağındaki eğitimle beraber başlıyor ve büyüdükçe 18-20 yaşına kadar artıyor. Bunun üzerinde teknolojinin çok çok etkisi var. Aşırı cep telefonu, ıpad, okullarda aşırı ödevler, aşırı dersler bunlara sebep oluyor. Son yıllardaki çalışmalar gün ışığının miyopiyi engellediği konusunda. Günde en az çocuklarımızın 1 saat dışarıda zaman geçirmelerini istiyoruz.” dedi. Okuldan önce muhakkak göz muayenelerini gerçekleştirmemiz gerekiyor 21. Bölge Güneydoğu Optisyenler Gözlükçüler Odası Yönetim Kurulu Başkanı Abdurrahim Erdoğan ise, çocukların okuma, yazma ve görerek öğrenmelerindeki en büyük etkenin sağlıklı bir görüşün olması olduğunu ifade etti. Çocukların doğarken ilk 6 aylık dönemde göz muayeneleri yapıldığını anımsatan Erdoğan, “Bunun yanında eğitim ve öğretim hayatında başarılı olabilmeleri için okul başlamadan önce muhakkak göz muayenelerini gerçekleştirmemiz gerekiyor. Çocuklarımızın göz numarası değişmezse bile uzman bir optisyenden gözlüğünün göz bebeğine, kulak mesafesine ve baş yapısına uyumlu olup olmadığını kontrol ettirip ergonomik ayarlarını yapılıp daha sonra eğitim hayatına başlayabilirler” dedi.

Günümüzün yeni salgını: Göz kuruluğu Haber

Günümüzün yeni salgını: Göz kuruluğu

Son yıllarda teknolojik cihazların iş ya da çeşitli nedenlerle yoğunlukla kullanılması, küçük yaşlardan itibaren ekran bağımlılığının oluşması gibi durumların etkisiyle gözler kurulukla ilgili sıkıntılar meydana geliyor. Gözlerde kuruluk; yanma, batma hissi, kaşıntı, kızarıklık gibi yaşam kalitesini düşüren problemlere neden olurken uzmanlar uyarıyor. Prof. Dr. Ceyhun Arıcı ve Prof. Dr. Arzu Taşkıran Çömez da gözlerde kuruluk ve etkilerine yönelik konuştu. Prof. Dr. Arıcı ve Prof. Dr. Çömez, uzun süre bilgisayar ekranına bakarken göz kırpmayı aksatmanın gözyaşının buharlaşmasını artırarak, ‘gözlerde kuruluk’ problemine neden olduğunu belirterek vatandaşlara tavsiyelerde bulundu. Ağır kuru gözler batma, kumlanma, görüş konforunda azalma oluşturuyor Göz kuruluğunun birçok kişiyi etkileyen bir durum olduğunu aktaran Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ceyhun Arıcı, “Göz kuruluğu aslında uzun zamandır olan ama teknoloji çağında yaşadığımız için artık çocuklarımızın ne yazık ki tabletler, telefonlar, bilgisayarlara maruziyetiyle beraber temelde 2 tipe ayırabiliriz. 1 üretim azlığı, gözyaşının yeterli üretilememesi, 2 üretilenin yeterli korunamaması. Göz kuruluğu niye önemli; gözyaşı içerisinde 150’nin üzerinde protein olan, insan bedenindeki en önemli sıvılardan bir tanesi. Dolayısıyla belli bir miktarın altına indiği zaman değerliliği o zaman anlaşılıyor. Hem bakteriye, virüse karşı koruma hem oradaki savunma, beslemeyi sağlayan bir materyal. Göz kuruluğu da kendi içinde temelde ağır, orta ve hafif diye ayırabiliriz. Burada en önemli grup; ağır kuru gözler. Kişide ağrı yanma, batma, kumlanma, görüş konforunda azalma oluşturuyor. Işık ışınları ilk başta gözyaşı bezimize sonra korneamızdan görme merkezimize doğru gidiyor. Yağmurlu bir havada sileceksiz bir araba kullandığımızı düşünelim, nasıl ışık yansır, saçılır dolayısıyla görüş konforu etkilenir. Batmalar, yanmalar, bütün uyku konforu da etkilenir, kişiyi gece uykusundan uyandırır, bütün yaşam kalitesini ne yazık ki etkileyebilir. Konsantre işlerle uğraştığımız zaman göz kırpma reflekslerimiz azalır, göz ne kadar açık kalırsa o kadar var olan buharlaşmayla kaybolabilir. 20 dakika boyunca konsantre bakıyorsak 20 saniye boyunca kafamızı kaldırıp uzağa doğru ya da gözleri kapatma yapmalı. Bulunduğumuz ortam ideali oda ısısı, nem yüzde 40’ın üzerinde olmalı. Kuru havada alışveriş merkezleri gibi merkezi sistemlerde özellikle orta ağır kuru gözü olanlar bunu direkt hisseder. Ağır, orta ağır dediğimiz tablolar daha özellikli durumlar. En sık gördüğümüz bulgusal kuru gözler orada da şu; gözün özellikle saydam dokusu korneada yaralar gelişebilir, bu açık yaralar enfeksiyon için zemin oluşturur. Erken dönemde gerekli tedaviyi ve önerilerimizi yapmamız lazım. Önce yaşam şekli olarak kişiye yapması gerekenlerin önerisinde bulunuyoruz. Sonrasında tıbbi tablolaya bağlı damlasal tedaviler, ağır durumlarda bazen sistemik, ağızdan tedavilerle gözyaşını üretmeye çalışmak” diye konuştu. Çocuklarda yakın çalışmanın süresinin azaltmak lazım Geçmişe nazaran çok daha fazla kuru göz şikayetiyle gelen kişi olduğunu aktaran Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Arzu Taşkıran Çömez, “Göz kuruluğu dediğimiz hastalık oldukça yoğun. Eskiden sadece belli bir yaştan sonra kişilerde görülebilirken artık çocuklarda bile salgınlar gibi görülen bir göz kuruluğu görmekteyiz. Burada en önemli şey; süre, süreyi azaltmak, ara vermek ya da suni gözyaşı kullandıktan sonra ekrana bakmak, ekranın ışığını kesen gözlük camları da var. O tip yardımcı araçlarla bu sorunları azaltabiliriz. Şu an hastaların neredeyse yüzde 60-70’inde göz kuruluğu bulgularını görüyoruz. Tabi iklimle de ilgisi var, daha çok ekran, telefon gibi şeylerle ilgili olduğunu düşünmekteyim. Çok uzun süreler çalışmamak lazım, ekranın kendi göz seviyemizde olması lazım. Göz kuruluğu, sıklıkla çevresel etmenlerle oluşur. Olduğunuz ortam, mesleğiniz, bunların hepsi bir etken olabilir. Yaş en önemli etkenlerden, kadın olmak, menopoz sonrası kadınlarda daha sık görülebilir. Bir takım sistemik hastalıkların da ilk bulgularından bir tanesi olabilir. Örneğin; romatolojik hastalıklar, kolajen doku hastalıkları dediğimiz hastalıkların bir bulgusu olarak da ortaya çıkabilir ama yaşlanmayla zaten hepimizi bir kuru göz hastası adayıyız. Bunun yanı sıra çeşitli meslekler, ısıya maruz kalınan ortamlar, klimalı ortamlarda çalışmak etki edebiliyor. Hiçbir şikayet olmasa bile kişilerin senede bir kez göz muayenesinden geçmesi gerekir, bu çocuklarda biraz daha sık olabilir. Ekran maruziyeti sonrasında yani yakına bakmayla hepimizde özellikle çocuklarda miyopinin çok fazla arttığını gözlemliyoruz. Dünyada 2050 yılında dünya nüfusunun neredeyse yarısının miyop olacağıyla ilgili oran da veriliyor. Çocuklarda yakın çalışmanın süresinin azaltmak lazım. Örneğin; maksimum 20 dakikadan sonra yakın çalışmayı bırakıp uzağa bakarak gözlerini dinlendirmesi gerekli” dedi.

Bahar aylarında konjonktivite dikkat! Haber

Bahar aylarında konjonktivite dikkat!

Alerjik Konjonktivitin ilkbahar ve sonbahar aylarında pik yaptığını ve çocukları da sıklıkla etkilediğini belirten Doç. Dr. Bilgehan Sezgin Asena, “Bunun yanısıra viral konjonktivitlerde sonbahar kış aylarında artmaktadır. Okulların açılmasıyla birlikte kalabalık, toplu yaşam alanlarına dönüş yapılması, virüslerin yarattığı konjonktivitler gözün kızarması, sulanması, çapaklanması gibi belirtilerle kendini gösterir. Bu bulaşıcı bir hastalıktır. Kapalı alanlar viral konjonktivitlerin salgın şeklinde görülmesine neden olur” dedi. Göz ve el hijyenine dikkat edilmeli Doç. Dr. Bilgehan Sezgin Asena, Konjonktivit tedavisinde göz damlaları kullanıldığını ve hangi damlaları ne kadar kullanacağınıza göz doktorunun karar verdiğini belirterek hastalığın yaşam kalitesini düşürdüğü bilgisini verdi. Asena, şöyle devam etti: “Gözün beyazı olan sklera ince, soğan zarı gibi bir tabakayla kaplıdır. Konjonktiva adı verilen bu tabaka gözün yüzeyini nemlendiren maddeler salgılar. Bu tabaka içinde ince damarlar vardır ve dikkatli bakıldığında çıplak gözle dahi görülebilirler. Konjonktivada iltihap olduğunda damarlar daha belirginleşir ve göz kızarır. Konjonktivit, farklı sebeplerle görülür. En sık mikroplar, alerji ve çevredeki irritan maddeler, örneğin sigara dumanı ve hava kirliliğidir. Konjonktivit, Damlalarla tedavi edilebiliyor. Kimi durumlarda tedavi yapılmaksızın da geçebilmektedir. Burada en en önemli konu göz ve el hijyenine dikkat edilmesi, kapalı ortamların havalandırılmasıdır. Vücut bağışıklığının sonbaharda havaların serinlemesiyle birlikte düştüğü için vitamin alınmasına da bu dönemde dikkat edilmelidir”

Akdeniz tipi beslenmek göz rahatsızlıklarını azaltıyor Haber

Akdeniz tipi beslenmek göz rahatsızlıklarını azaltıyor

Doç. Dr. Bilgehan Sezgin Asena, Avrupa'nın farklı ülkelerinde 5 bin kişi üzerinde yapılan araştırmaya göre Akdeniz tipi beslenmenin sarı nokta hastalığında da olumlu etkileri olduğunu dile getirdi. Asena, “Zeytinyağı, balık, taze sebze, meyvelerle, et ve et ürünlerini kapsayan Akdeniz tipi beslenme, göz sağlığını korumak açısından önemli. Akdeniz tipi besinler antioksidan maddeleri içeriyor. Yaşlanmayla birlikte ortaya çıkan ve görme noktasında dejenerasyona yol açan sarı nokta hastalığı görme kayıplarına neden olabiliyor. Bugüne dek pekçok hasta bizlere göz sağlığı için nasıl beslenmeleri gerektiğini soruyordu. C vitamini ve Akdeniz tipi beslenmenin göz sağlığını koruduğu, yapılan araştırmalar sonucunda kanıtlanmış oldu. Her gün bir elma yemek bile sarı nokta hastalığı riskini azaltmaktadır” dedi. C VİTAMİNİ KATARAKTI ÖNLÜYOR Doç. Dr. Bilgehan Sezgin Asena, antioksidan içeren ve C vitamini açısından zengin narenciye, brokoli, çilek, biber, kivi, portakal gibi yiyeceklerin düzenli olarak tüketilmesinin katarakt oluşumunun önüne geçtiğini de vurguladı. İngiltere’de 2 bin 54 ikiz üzerinde 10 yıl süreyle yapılan araştırma ile düzenli olarak C vitamini alan grubun, almayan gruba oranla katarakt oluşumunda % 30'a varan azalma görüldüğünü aktaran Asena, “Katarakt oluşumunun % 35'ini genetik unsurlar, diğer % 65'ini ise beslenme, yaş, alkol sigara tüketimi, şeker hastalığı ve aşırı gün ışığı gibi çevresel faktörler oluşturuyor. Bizim ülkemizde ise 60 yaşın üzerindeki her bin kişiden 5'i katarakt ameliyatı oluyor. C vitamininin antioksidan özelliği nedeniyle katarakt oluşumunun önüne geçtiği yapılan deneylerle ortaya kondu” şeklinde konuştu.

Göz sağlığı sorunları okul öncesinde tedavi edilmeli Haber

Göz sağlığı sorunları okul öncesinde tedavi edilmeli

Operatör Doktor Birtan Öztürk, okul öncesi muayenedeki çocukların görme seviyelerini eğitime adım atılmadan hangi seviyede olduğunu belirlemek için yaptıklarını aktardı. Öztürk, "Çocuklarımıza en azından diyalog kurabileceğimiz, sorularımıza cevap vereceği bir yaşa doğru mutlaka görmek istiyoruz. Çünkü görme seviyelerinin iyi olduğundan yüzün tam gördüğünden emin olmamız gerekir. Bu aşamayı da eğer atlatmışsak, çocuklarımızda okul öncesinde altı, yedi yaş mutlaka bir kontrol edilmesi gerekiyor. Bu dönemde herhangi bir problem yoksa daha sonraki dönemlerde ağustos sonu eylül başı çocuklarımızı rutin olarak kontrolden geçirmek gerekir." diye konuştu. Öztürk, ailelerin sıklıkla çocukları hakkında herhangi bir göz sorunu olmadığını düşünmediklerinde her iki gözünün de sağlam olduğunu düşündüğünü ve bu düşüncenin yanlış olduğunu ifade etti. ''Her iki gözünün de iyi göründüğünden mutlaka emin olunması gerekir'' Dikkatten kaçan küçük bir sorunun ardından sıkıntıya yol açabileceğini aktaran Öztürk, "Bunların atlanmaması açısından düzenli kontrollerin yapılması burada önem taşıyor. Her iki gözünün de iyi göründüğünden mutlaka emin olunması gerekir. Bu olduktan sonra, muayene süreleri belki atlanabilir ama bunu mutlaka hani yapmak zorundayız. Çünkü okul çağına gelip bir okul öncesi çocuğumuzu muayeneye götürelim dediğimiz zaman çoğu zaman iş işten geçmiş olacaktır. Çünkü gözün görme gelişimi, görme seviyesinin gelişimi altı yaşına kadar tamamlanmakta ve bu saatte sonra yapılacak olan tedavilerin de maalesef hiçbir şekilde hani geriye dönüşü olmamaktadır. Mücadele edilse bile üç, dört yaşında yapacağımız tedavinin sonuçları gibi olmayacaktır açıkçası. Bilinçli olmak, ailecek çocuklarımızı rutin olarak bir göz muayenesinden en erken yaşlarda geçirmemiz gerektiğini bilmek, aile içerisinde göz açısından problem varsa mutlaka ve mutlaka yani bu bilinçli olup bu kontrolleri ihmal etmemek çok büyük önem taşımaktadır. Göz konusu başarıyı ciddi anlamda etkiliyor. Hem okul öncesi hem okul başladıktan sonraki görme muayeneleri otomatikman o çocuğun hayatını şekillendirecek öneme sahip oluyor." diye konuştu.

Gözünde tümör çıkan Gazzeli Muhammed tedavi olmayı bekliyor Haber

Gözünde tümör çıkan Gazzeli Muhammed tedavi olmayı bekliyor

İsrail'in abluka altındaki Gazze Şeridi'ne yönelik saldırı ve ablukası 317 gündür sürüyor. Saldırılardan kurtulan sağlıklı insanların bile çok zor şartlar altında, hayatta kalma mücadelesi verdiği Gazze'de, tedavi olmayı bekleyen 10 bin kanser hastasının sıkıntısı ise her geçen gün artıyor. Son olarak 15 Ağustos'ta Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), 11 kanser hastası çocuğun Gazze dışında tedavi olabilmeleri için çıkışlarını uluslararası kurumlar aracılığıyla organize etmişti. Çocuklar ve refakatçilerinin Kerem Ebu Salim Sınır Kapısı'nı kullanarak Gazze Şeridi'nden çıkartılmaları planlanıyor. Karra'nın da söz konusu kafileyle birlikte yurt dışına çıkması gerekirken, İsrail'in annesine çıkış izni vermemesi nedeniyle bu haktan mahrum edildi. Nasır Hastanesinde kısıtlı imkanlarla tedavi gören Karra'nın gözündeki tümörün bir an evvel tedavi edilmesi gerekiyor. Gözündeki tümör 2 hafta önce çıktı Küçük Muhammed'in anneannesi Subhiyye Atiyye, Han Yunus'un doğusunda yaşadıklarını ancak, İsrail'in bölgenin boşaltılması yönünde uyarıda bulunmasıyla Muhammed'in çilesinin de arttığını söyledi. Muhammed'in saldırılardan önce hayatını normal bir şekilde idame ettirdiğini aktaran Atiyye, "Ne zamanki bir kamptan diğerine, bir okuldan diğerine göç etmeye başladık çocuğun gözü birden kötüleşmeye başladı. Yaklaşık 2 hafta önce sol gözünde bir tümör çıktı ve tıbbi imkansızlıklar nedeniyle bu tümör büyümeye ve beyne baskı yapmaya başladı." dedi. Han Yunus'un doğusundan Mevasi'ye, deniz kenarına göç ettiklerini anlatan Atiyye, kaldıkları çadırın naylondan ibaret olduğunu, havanın da sıcak olması ve İsrail'in attığı füzeler ve çevrede oluşan toz ve duman nedeniyle Muhammed'in durumunun kötüleştiğini dile getirdi. Biraz empati istiyoruz Muhammed'in bir an evvel tedavi olması gerektiğini vurgulayan Atiyye, vicdan sahibi insanlara ve Arap ülkeleri ile liderlerine seslendi: "Durumu gün geçtikçe kötüleşiyor. Bu tümör beynine baskı yapıyor. Diğer gözünden de şikayet etmeye başladı. Bu videoyu seyredenlerden bu çocuğun dışarıda tedavisine yardımcı olmasını istiyorum. Çocuklarımız gözümüzün önünde ölüyor, biraz olsun empati istiyoruz. Sınır kapılarını açın ve bu çocuklar dışarıda tedavi olsun. Kanser hastalarını tedavi edemiyoruz. Onları 'tamam annecim' diyerek teskin etmekten başka bir şey yapamıyoruz. Başta Muhammed olmak üzere kanser hastalarının dışarıda tedavi olmasını sağlayın." Daha önce de pek çok gazetecinin kendisiyle röportaj yaptığını hatırlatan Atiyye, "Yorulduk artık. Biz, videolarımızın Arap ülkelerinde yayılmasını değil, bu ülkelerin harekete geçmesini istiyoruz." diye konuştu.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.