[tag] Haberleri |İlkses Gazetesi - Son Dakika [tag] Haberleri

#Göz Hastalıkları

Göz Hastalıkları haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Göz Hastalıkları haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Gözdeki bozukluğun türüne göre tedavi yöntemi değişiyor Haber

Gözdeki bozukluğun türüne göre tedavi yöntemi değişiyor

Hem uzağı hem yakını göremeyen kişilere ise akıllı lens olarak bilinen uygulamaların yapılabileceğini Dr. Tuncel bilgisayar başında yoğun çalışan ya da cep telefonu ve tablet gibi cihazları kullananların bu operasyon için uygun adaylar olabileceğini söyledi. Acıbadem Eskişehir Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Dr. Bülent Raşit Tuncel günümüzde uygulanma sıklığı giderek artan ve halk arasında “göz çizdirme” olarak bilinen “excimer lazer” (lasik/prk-no touch) tedavi yöntemi hakkında önemli bilgiler verdi. “Günümüzde poliklinik ortamında en çok karşılaştığımız sorulardan biri gözlükten ve kontakt lensten kurtulmak isteyen bir hastaya hangi refraktif cerrahi yöntemini uygulayacağımız” diyen Dr. Tuncel excimer lazer için ideal yaş aralığının 18 ile 45 olduğunu belirtti. Dr. Tuncel kişinin lazer ameliyatı sırasında ağrı ya da acı hissetmediğini, bununla birlikte dokunma hissinin devam ettiğini ve işlem sırasında kısa bir süre göz bölgesinde baskı hissedildiğini anlattı. Astigmat, miyop ve hipermetrop gibi görme sorunlarında gözlük kullanımını ortadan kaldırmak ve net görüş elde etmek için yapılan bu ameliyatlarda 0,50’nin altındaki değerlerin başarılı kabul edildiğini ve bu hastaların gözlüksüz bir hayata geçebileceğini sözlerine ekledi. “Kontrolsüz şeker hastalığı olanlara uygulanmaz” Son 2 yıl içerisinde numarası artmayan, göz tansiyonu, katarakt ya da göz tembelliği olmayan miyop/astigmat ya da hipermetropi olan hastalara bu işlemi uyguladıklarını belirten Dr. Tuncel “Miyopi için-1.00 ile -10.00 arası, hipermetropi için +1.00 ile +6.00 arası, astigmat için -1.00 ile -6.00 arası numara aralığı şartı mevcut. Bu numaralarda son 2 yıl içerisinde 0.50’den fazla artış olmaması gerekir. Bu şartlara sahip olan bir kişide topografi (kornea haritası), retina muayenesi ve diğer görüntülü testlerde herhangi bir probleme rastlanmazsa bu kişiye excimer lazer öneriyoruz” diye konuştu. Dr. Tuncel, hangi durumlarda bu operasyonun uygun olmadığına dair ise “Korneada yapısal bozukluk varsa (keratokonus, korneanın genetik olarak bulanık olması anlamına gelen kornea distrofisi, vb); kornea kalınlığı ameliyat için yeterli değilse; şiddetli kuru göz hastalığı ya da göz tansiyonu (glokom) varsa lazer yöntemi uygulanamaz. Ayrıca kontrolsüz şeker hastalığı, romatizma hastalığı gibi bağ dokusu hastalıkları, HIV pozitif olan hastalarda ve gebe ve emzirme döneminde olan kadınlarda (kornea üzerine hormonların etkileri bilindiği için) lazer yöntemi yapılmamaktadır” dedi. “Hem uzağı hem yakını göremeyenlere akıllı lens operasyonu uygundur” “Akıllı lens” operasyonunun ise göz içine kalıcı lens (mercek) yerleştirme anlamına geldiğini belirten Dr. Tuncel bu operasyonun lokal anestezi ile gerçekleştirildiğini ve ortalama 10-15 dk sürdüğünü söyledi. Yaşı 45'ten büyük, hem uzağı hem yakını göremeyen yani çift gözlük ya da çok odaklı gözlük kullanan kişilerin genellikle bu operasyon için uygun olduğunu belirten Dr. Tuncel kişinin kataraktı varsa yaş şartına bağlı olmaksızın kişiye yine bu operasyonun yapılabileceğini, kişide başka bir göz hastalığı ortaya çıkmazsa bu operasyonu olan kişinin ömür boyu gözlükten kurtulabileceğini dile getirdi. Bu operasyonun tek gözü bozuk olan kişilere önerilmediğini sözlerini ekledi. İnsülin kullanan ya da kan şekeri regüle olmayan diyabet hastalarına hem lazer hem de akıllı lens operasyonu önermediklerine dikkat çeken Dr. Tuncel “Geceleri şoförlük yapan, profesyonel anlamda araç kullanan kişilere muhtemel gece görüş sıkıntıları nedeniyle akıllı lens operasyonu önermiyoruz. Okumayı seven, outdoor aktivitelerde bulunmayı seven, bilgisayar başında yoğun çalışan ya da cep telefonu ve tablet çok sık kullanan kişiler bu operasyon için uygun adaylardır. Bu operasyonlardan sonra 10 gün deniz, havuz, hamam gibi yerlere gidilmesini önermiyoruz” diye konuştu. BU İÇERİK DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: Diyabet görme kaybına neden oluyor

Diyabet görme kaybına neden oluyor Haber

Diyabet görme kaybına neden oluyor

Göz Hastalıkları hekimi Prof. Dr. Selçuk Sızmaz, halk arasında yaygın olarak bilinen adıyla “şeker”, tıbbi literatürdeki adıyla “Diabetes mellitus” hastalığının, kanda glukoz (şeker) düzeylerinin kontrolsüz olarak yükselmesi ile seyreden bir hastalık olduğunu ifade ederek, kan şeker düzeyinin uzun süreler normalin üzerinde kalmasının damar sistemi, böbrek ve göz gibi organlarda hasar ile sonlandığını söyledi. Tüm dünyada endüstriyel gıda tüketimin artması ve bunun yanında değişen yaşam tarzına bağlı olarak bireylerin hareketlerinin azalması, obezitenin ve buna bağlı metabolik hastalıkların da yaygınlaşmasına yol açtığını belirten Prof. Dr. Sızmaz, şeker hastalığının, oluş mekanizmasına göre, Tip 1 ve Tip 2 olarak ayrı tipleri bulunduğunu; Tip 1'in genellikle genç, Tip 2'nin ise ileri yaşlarda meydana geldiğini anlattı. Prof. Dr. Sızmaz, şeker hastalığında gözün kornea, göz dışı kasları hareket ettiren sinirler ve görme siniri gibi farklı dokularında etkilenme olmakla birlikte, hastalığın gözdeki en önemli komplikasyonunun görme işlevinin ilk meydana geldiği doku olan retinada oluşan hasar olduğunu ve buna da “diyabetik retinopati” denildiğini ifade etti. “Tedavisiz kalırsa durum giderek kötüleşir” Hastalığın ilk evrelerinde retinada kanamalar ve damar yapısında bozulmalar görüldüğüne değinen Prof. Dr. Sızmaz, “Tedavisiz kalırsa, yeni damar oluşumlarının meydana gelmesi ile durum daha da kötüleşir. Tabloya hastalığın herhangi bir döneminde görme noktasında (sarı nokta) ödem oluşumu eklenebilir. Görme noktasında oluşan ödem görme düzeyinin çok ciddi şekilde düşmesine yol açacaktır. Hastalık tedavisiz kalırsa göz içine kanama, sinir tabakasında (retina) yırtılma ve ayrılma ve tedaviye dirençli göz tansiyonu yüksekliği gibi durumlar gelişebilir ve süreç kalıcı görme kaybı ile sonlanabilir” diye konuştu. Diyabetik retinopatinin Tip 1 diyabet hastalarında hastalığın başlangıcından daha uzun bir süre sonra ortaya çıkmakla birlikte daha şiddetli seyrettiğini ifade eden Prof. Dr. Sızmaz, Tip 2 diyabet hastalarında ise bu durumun tam tersi olduğunu, bulguların tanıdan nispeten kısa süre sonra ortaya çıktığını ancak daha hafif seyrettiğini anlattı. Kan şeker düzeyinin, bu hastalığın şiddeti açısından çok önemli olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Sızmaz, “Şeker düzeyleri yüksek olan hastalarda hastalık şiddetli seyretmekte ve hızla kalıcı görme kaybı meydana gelme riski bulunmaktadır. Şeker düzeyi de kontrol için tek başına yeterli değildir; hastaların kan basıncı, böbrek fonksiyonu, kan yağları (kolesterol ve trigliserit) ve kan hücreleri değerleri yönünden de sıkı kontrol altında olması gerekmektedir” dedi. “Retinopati yoksa yılda 1 kez göz muayenesi gerekir” Sızmaz, hastalığın meydana gelişinin gecikmesi ve seyrinin yavaşlaması için bahsedilen kontrollerin çok önemli olduğunu, bunlara ek olarak, şeker hastalarının düzenli göz kontrollerinin yapılmasının erken tanı ve tedavi fırsatı sunduğunu sözlerine ekledi. Retinopati görülmeyen şeker hastalarının yılda 1 kez, retinopati ortaya çıkarsa hastalığın şiddetine göre göz doktorunun önerileri doğrultusunda muayene gerektiğini belirten Prof. Dr. Sızmaz, “Her seferinde ayrıntılı göz muayenesi yapılmalıdır. Retinopati başladıktan sonra optik koherens tomografi ve retina anjiyografisi gibi tetkikler de bulguların şiddetine göre planlanmalıdır. Her iki yöntemde de X ışını kullanımı söz konusu değildir. Sistemler optik prensiplere dayanarak çalışmaktadırlar. Optik koherens tomografi ile retinanın tabakaları daha ayrıntılı incelenebilmekte, hastalığın seyrine dair net veriler elde edilebilmektedir. Retina anjiyografisi de retina damarlarının durumunu ve retinanın dolaşımını göstermektedir. Sanılanın aksine, retina anjiyografisinin tedavi edici özelliği bulunmamaktadır” diye konuştu. “Lazer ve enjeksiyon uygulamaları kör etmez” Prof. Dr. Sızmaz, hastalığın ilerleyerek körlükle sonlanmasını önlemek için hastanın hem dahili hem de göz yönünden sıkı kontrol altında olması gerektiğinin altını çizerek, damarsal oluşumlar için lazer uygulamaları, sarı noktadaki ödemin tedavisi için göze enjeksiyon uygulamalarının tercih edildiğini; özellikle takiplerini düzenli yaptıran hastaların tedavisinde başarılı sonuçlar alındığını kaydetti. Son olarak doğru bilinen yanlışlara değinen Sızmaz, “Göz içine enjeksiyon ve lazer halihazırda şekere bağlı göz tutulumunun etkin tedavi yöntemleridir. Hastalar bazen bu tedavilerin körlükle sonuçlandığına dair yanlış algılara kapılmaktadırlar. Altını çizerek söylemek gerekirse; kör eden lazer veya enjeksiyon değil, kötü şeker kontrolü ve yetersiz tedavidir. Uygun takip ve tedavi altında çalışma yaşamından kopmayan çok sayıda hastamız da vardır” dedi. BU İÇERİK DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: Uzmanından çocuklara görme bozukluğu uyarısı

Çocuklarda görme bozuklukları öğrenme güçlüğüne yol açıyor Haber

Çocuklarda görme bozuklukları öğrenme güçlüğüne yol açıyor

Çocukların hayatlarının ilk evrelerinde yoğun bir öğrenme dönemi yaşadığını ifade eden Çağatay, “İlk olarak yakın çevrelerini ve yaşadıkları ortamı tanımaya çalışırlar ve çocukların bu süreci okul yıllarında da devam eder. Ancak çocuklar harf ya da sayıları tanımada veya sınıfta tahtayı net göremede zorlanıyorsa, bu durum genellikle ebeveynler ve öğretmenler tarafından gözden kaçırılabilmektedir. Çocuğunuzun görsel açıdan okula hazır olup olmadığını anlamanın ilk aşaması kırma kusurlarını gidermektir. Ancak bu tek başına yeterli değildir; çünkü öğrenme zorluklarına yol açabilecek diğer göz rahatsızlıkları da bulunmaktadır. Gözlerin nasıl fonksiyon gösterdiği ve beynin bu görsel veriyi nasıl işlediği konusundaki sorunlar da çocuğun öğrenme kapasitesini etkileyebilir.” diye belirtti. Okul öncesi kapsamlı göz muayenesi Sıradan göz muayeneleri genellikle sadece kırma kusurlarını incelediğini belirten Doç. Dr. Halil Hüseyin Çağatay, “Çocuk göz sağlığına özel olarak odaklanan doktorlar, işlevsel ve algısal görme sorunlarını da ele alır ki bu sorunlar öğrenmeyi olumsuz yönde etkileyebilir. Renk körlüğü genellikle öğrenmeyle ilgili bir sorun olarak görülmez, fakat eğer derslerde renk tanımlama ya da eşleştirme gerekiyorsa, bu durum özellikle küçük çocuklar için okulda zorluklara yol açabilir. Bu yüzden, okul öncesinde tüm çocuklara, renk körlüğünü de içeren detaylı bir göz kontrolü yapılması önerilir.” dedi. Disleksi, göz ve öğrenme Özel öğrenme zorluklarının yazılı veya sözlü dilin anlaşılması veya kullanılmasına dair temel bilişsel ve psikolojik süreçlerde ortaya çıkan aksaklıklar olduğunu aktaran Doç. Dr. Halil Hüseyin Çağatay, şöyle devam etti: “Normal ya da üstün zeka seviyesine sahip bireylerde, yaş, zeka ve eğitim seviyeleri gözetildiğinde, okuma, yazma ve matematik becerilerinin beklenenden çok daha düşük olması bu durumu tanımlar. Bir çocuğun öğrenme zorluğu teşhisi almış olup olmadığına bakmaksızın, görme problemleri öğrenme zorluklarına sebep olabilir. Eğer çocuğunuzun öğrenme sürecinde ya da okuldaki performansında sıkıntılar fark ediyorsanız, bu durumun altında yatan sebepleri araştırmanız şarttır. Bu sebepleri anlamak için çocuğunuzu yakından izlemeli, öğretmenlerle görüşmeli ve konuyla ilgili uzmanlardan yardım almalısınız.” Çocuklarda görme sorunlarını erken tespit etme çok önemlidir Çocukların gelişim sürecinde, görme yeteneklerinde değişikliklerin olmasının doğal olduğu ifade eden Doç. Dr. Halil Hüseyin Çağatay, “Bu değişikliklerin olumsuz bir etkiye sebep olmaması adına düzenli aralıklarla göz kontrolü yaptırmak kritik bir öneme sahiptir. Bu durum sadece çocuklar için değil, yetişkinler için de oldukça mühimdir. Düzenli göz kontrolleri sayesinde, erken tespit, çocuğun görme yeteneğinin korunmasına yardımcı olur ve gerektiğinde erken tedavi imkanı sunar.” şeklinde konuştu. BU İÇERİK DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: Rota virüs ve adenovirüs çocukların sağlığı tehdit ediyor

Çocuklarda göz bozuklukları nelere sebep olur? Haber

Çocuklarda göz bozuklukları nelere sebep olur?

Öğrenme süreci ile görsel algı arasında doğrudan bir ilişki olduğunu belirten Göz Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Halil Hüseyin Çağatay, “Okulda öğrencilerin elde ettiği bilgilerin yaklaşık yüzde 80'i görsel içeriklerden oluşmaktadır. Bu yüzden eğer bir çocuk öğrenmede zorluk çekiyorsa, göz sağlığına özellikle dikkat edilmelidir.” dedi.   Çocukların hayatlarının ilk evrelerinde yoğun bir öğrenme dönemi yaşadığını ifade eden Çağatay, “İlk olarak yakın çevrelerini ve yaşadıkları ortamı tanımaya çalışırlar ve çocukların bu süreci okul yıllarında da devam eder. Ancak çocuklar harf ya da sayıları tanımada veya sınıfta tahtayı net göremede zorlanıyorsa, bu durum genellikle ebeveynler ve öğretmenler tarafından gözden kaçırılabilmektedir. Çocuğunuzun görsel açıdan okula hazır olup olmadığını anlamanın ilk aşaması kırma kusurlarını gidermektir. Ancak bu tek başına yeterli değildir; çünkü öğrenme zorluklarına yol açabilecek diğer göz rahatsızlıkları da bulunmaktadır. Gözlerin nasıl fonksiyon gösterdiği ve beynin bu görsel veriyi nasıl işlediği konusundaki sorunlar da çocuğun öğrenme kapasitesini etkileyebilir.” diye belirtti. Okul öncesi kapsamlı göz muayenesi Sıradan göz muayeneleri genellikle sadece kırma kusurlarını incelediğini belirten Doç. Dr. Halil Hüseyin Çağatay, “Çocuk göz sağlığına özel olarak odaklanan doktorlar, işlevsel ve algısal görme sorunlarını da ele alır ki bu sorunlar öğrenmeyi olumsuz yönde etkileyebilir. Renk körlüğü genellikle öğrenmeyle ilgili bir sorun olarak görülmez, fakat eğer derslerde renk tanımlama ya da eşleştirme gerekiyorsa, bu durum özellikle küçük çocuklar için okulda zorluklara yol açabilir. Bu yüzden, okul öncesinde tüm çocuklara, renk körlüğünü de içeren detaylı bir göz kontrolü yapılması önerilir.” dedi. Disleksi, göz ve öğrenme Özel öğrenme zorluklarının yazılı veya sözlü dilin anlaşılması veya kullanılmasına dair temel bilişsel ve psikolojik süreçlerde ortaya çıkan aksaklıklar olduğunu aktaran Doç. Dr. Halil Hüseyin Çağatay, şöyle devam etti: “Normal ya da üstün zeka seviyesine sahip bireylerde, yaş, zeka ve eğitim seviyeleri gözetildiğinde, okuma, yazma ve matematik becerilerinin beklenenden çok daha düşük olması bu durumu tanımlar. Bir çocuğun öğrenme zorluğu teşhisi almış olup olmadığına bakmaksızın, görme problemleri öğrenme zorluklarına sebep olabilir. Eğer çocuğunuzun öğrenme sürecinde ya da okuldaki performansında sıkıntılar fark ediyorsanız, bu durumun altında yatan sebepleri araştırmanız şarttır. Bu sebepleri anlamak için çocuğunuzu yakından izlemeli, öğretmenlerle görüşmeli ve konuyla ilgili uzmanlardan yardım almalısınız.” Çocuklarda görme sorunlarını erken tespit etme çok önemlidir Çocukların gelişim sürecinde, görme yeteneklerinde değişikliklerin olmasının doğal olduğu ifade eden Doç. Dr. Halil Hüseyin Çağatay, “Bu değişikliklerin olumsuz bir etkiye sebep olmaması adına düzenli aralıklarla göz kontrolü yaptırmak kritik bir öneme sahiptir. Bu durum sadece çocuklar için değil, yetişkinler için de oldukça mühimdir. Düzenli göz kontrolleri sayesinde, erken tespit, çocuğun görme yeteneğinin korunmasına yardımcı olur ve gerektiğinde erken tedavi imkanı sunar.” şeklinde konuştu. BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR - 5 sağlıklı kahvaltılık önerisi

Toplu taşıma kullananlara göz uyarısı! Haber

Toplu taşıma kullananlara göz uyarısı!

Göz Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Adnan İpçioğlu, yazdan yorgun çıkan gözlerin hassas bir mevsim olan sonbaharda olumsuz etkilendiğini belirterek gözleri korumanın yollarını anlattı. Göz sağlığında alınması gereken tedbirler hakkında bilgi veren Göz Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. İpçioğlu, göz nezlesine yakalanmamak için toplu taşıma araçlarında dikkatli olunması gerektiğini söyledi. Göz sağlığını koruyucu önlemler alınabileceğini aktaran İpçioğlu, “Bu mevsimde kalabalık yerlerde, özellikle otobüs, tramvay gibi toplu taşıma araçlarında dikkatli olunmalı. Gözde en ufak bir bulgu olduğunda kızarıklık, kaşıntı, çapaklanma gibi mutlaka göz hekimine başvurulmalıdır. İlaçlarımızı özenle kullanmalı, tedavimizi yarım bırakmamalıyız” dedi. Monitör hastalığı Ofis çalışanlarında görülen göz problemleri hakkında da bilgi veren Op. Dr. Adnan İpçioğlu, “Çalışanlarda görülen ciddi problem günümüzde monitör hastalığıdır. Hepimizin hayatında bilgisayar çok önemli bir yer tutar. Yoğun klima kullanımı ofis çalışanlarında göz sağlığını ciddi derecede etkiliyor ve kişinin bir göz hastalığı varsa bunu tetikleyebiliyor. Özellikle klimalı ortamlarda göz kuruluğuna yönelik nemlendirici damla kullanılabilir. Düşük derecede olsa sürekli bilgisayara bakan kişilerde gözlük kullanımı yine faydalı olabilir” şeklinde konuştu. Sonbahar aylarında güneş ışınlarının göze direkt temasının göz sağlığına olumsuz etki edeceğini söyleyen İpçioğlu, “Sonbahar ayı da olsa güneş gözlüğü kullanılmasını şiddetle tavsiye ediyoruz. Özellikle araç kullananların güneş gözlüğü kullanmaları gerekiyor. Güneşli bölgelerde, güneşli ülkelerde güneş gözlüğü kullanımını şiddetle tavsiye ederim. Özellikle güneş gözlüğü Güneydoğu, Doğu Anadolu Bölgesi gibi dört mevsim güneş alan yerlerde güneş ışınlarının daha dik gelmesi nedeniyle özellikle araç kullanan kişilerde, açık havada çalışan kişilerde önerilir. Kışın açık havada çalışanlar ve araç kullananlara güneş gözlüğü kullanımını tavsiye edebiliriz” dedi. BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: Kadınların kaygıları estetik ameliyatları artırdı

Uzmanlar sahte güneş gözlüklerine karşı uyarıyor Haber

Uzmanlar sahte güneş gözlüklerine karşı uyarıyor

Güneş gözlükleri yaz aylarının vazgeçilmez aksesuarlarından olarak öne çıkarken uzmanlar, sahte gözlüklerin göz sağlığı için büyük tehdit oluşturduğuna dikkat çekiyor. Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Gökhan Arslan, “Güneşe bakmayı hiç tavsiye etmiyoruz, zararlı etkilerini direkt göz alıyor, etkileri uzun vadede görülüyor. Katarakt oluşumunu hızlandırıyor, gözün kojektiva dediğimiz beyaz kısmında göz eti diye tabir edilen pterjium hastalığı, göz önüne sarı kabarcıklar oluşturabiliyor. Koyu renkli her cam koruyucu değil, damgaları var, ultraviyole ışınlardan koruma düzeyine bakmak lazım. Güneş gözlüğü muhakkak takalım, işportadan alınmasını tavsiye etmiyoruz” dedi. Yaz aylarının gelmesiyle bu ayların vazgeçilmez aksesuarlarından olan güneş gözlüklerine ilginin arttığı belirtiliyor. Uzmanlar ise güneş ışınlarının zararlı etkilerinden korumada gerekli şartları sağlamayan güneş gözlüklerinin gözlerde büyük hasarlara yol açabileceğine dikkat çekiyor. Büyükçekmece Mimar Sinan Devlet Hastanesi'nden Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Gökhan Arslan da güneş gözlüğü alırken dikkat edilmesi gerekenleri sıraladı. Op. Dr. Arslan, sahte gözlüklerin gözlerde oluşturabileceği problemlerin göz ardı edilmemesi gerektiğine dikkat çekerek vatandaşları uyardı. “KOYU RENKLİ HER CAM KORUYUCU DEĞİL” Gözleri güneş ışınlarının zararlı etkilerinden koruyan malzemelerden üretilen gözlüklerin tercih edilmesi gerektiğini söyleyen Büyükçekmece Mimar Sinan Devlet Hastanesi'nden Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Gökhan Arslan, sahte güneş gözlüklerinin tercih edilmesi sonucu çok ciddi sağlık sorunlarının oluşabileceğine dikkat çekti. Vatandaşlara önemli uyarılarda bulunan ve gözlük alırken dikkat edilmesi gerekenleri aktaran Op. Dr. Arslan, “Güneş gözlüğünü niçin alıyoruz; güneşin zararlarından korunmak için alıyoruz. Güneşin yazın cildimize zararları var, gözümüze de var. Katarakt oluşumunu hızlandırıyor, gözün konjonktiva dediğimiz beyaz kısmında göz eti diye tabir edilen pterjium hastalığı oluşabiliyor, göz önüne sarı kabarcıklar oluşturabiliyor. Bunlardan korunmak için güneş gözlüğü takmalıyız. En önemli özelliği; bu gözlüklerin güneşin ultraviyole ışınlarından korunması maalesef bu koyu renkli her cam koruyucu değil. Üreticilerin orada damgaları var, ultraviyole ışınlardan koruma düzeyine onlara bakmak gerekiyor ve işportadan alınmasını tavsiye etmiyoruz. Optikçilerden iyi özellikli camların sorulup alınmasını, ultraviyole korumalı camları tercih etmelerini öneriyoruz. Güneşe bakmayı hiç tavsiye etmiyoruz bazıları bakabiliyor, güneşin zararlı etkilerini direkt alıyor. Sarı nokta hastalığı varsa hastanın bunun gidişatını, kötüleşmesini hızlandırır. Bu gibi etkileri uzun vadede görülür. Ani etki olarak da alerji belirtilerinde artma gibi durumlar olabilir" dedi. "GÜNEŞ GÖZLÜĞÜ, ŞAPKA MUHAKKAK TAKALIM” Çıplak gözle güneşe bakılmaması gerektiğini söyleyen ve gözlüklerin optikçilerden temin edilmesi gerektiğini anlatan Op. Dr. Gökhan Arslan sözlerini şöyle sürdürdü: "Güneş gözlüğü muhakkak takalım, şapka takalım, alerji mevsimindeyiz. Havuzlara girilmeye başlanacak temiz olduğundan emin olalım, konjonktivit, adenovirüs salgınları olabilir havuzlardan temizliğinden emin olmadığımız sulara girmeyelim. Çocuklara tabi ki de daha çok dikkat edelim, yetişkinlerde konjonktivitlerin tedavisi daha rahat ilerliyor. Ama çocuklarda sistemik hastalıklara da yol açabiliyor o yüzden daha temkinli, dikkatli olmak lazım. Güneş gözlüklerini optisyenlerden, optikçi dükkanlarından alalım. Gözü koruyan, büyük olur, gözleri kapatan cinsten rengi önemli değil. Sarı camları çok önermiyoruz, kahverengi, siyah camlar daha iyi olur. Polarize camlar var, bir de bunları kimlere öneririz; araba kullanan kişilere öneriyoruz, bu gözlükler kaportadan, camdan yansıyan ışınları engelliyor. LED, elektronik ekranlı araçlarda ekran gözükmüyorsa çok tavsiye etmiyoruz" diye konuştu. İHA

Göz sağlığı için hangi besinleri tüketilmeli? Haber

Göz sağlığı için hangi besinleri tüketilmeli?

Yapılan bilimsel çalışmalarda bazı besinlerde bulunan vitaminler sağlığımız için oldukça faydalı bulunmuştur. Özellikle  A,C ve E vitaminleri göz için faydası yüksek gruplardır. B vitaminin de göz sağlığı için önemli bir takviye olduğu bilinmektedir. Son yıllarda Lutein ve Zeaksantin, Omega-3 sarı nokta hastalığı tedavisi için çok değerli kaynaklardır. Peki biz hangi besinleri seçmeliyiz? Göz Hastalıkları Uzmanı Op.Dr.Özgül Uğurtay konu hakkında bilgiler verdi. 1-YUMURTA Özellikle sarı nokta olarak bilinen yaşa bağlı görme kaybı riskini azaltabilen mükemmel bir lutein ve zeaksantin kaynağıdır.Yumurta ayrıca iyi C ve E vitamini ve çinko kaynağıdır. 2-KURUYEMİŞLER Omega -3 yağ asitleri açısından zengindirler. Fındık ayrıca, yüksek düzeyde E vitamini içerir. E vitamini yine yaşa bağlı makula dejenerasyonunda çok faydalıdır. Bunun dışında ceviz, kaju, brezilya fındığı, yer fıstığı da oldukça zengin antioksidan içermeleriyle göze faydalı kuruyemişlerdendir. 3-BALIK Özellikle yağ oranı yüksek balıklar Omega-3 açısından daha zengin oldukları için göze faydaları yüksektir. Hatta bazı araştırmalar, balık yağının bilgisayarda çok uzun zaman geçirmenin neden olduğu kuru göz de dahil olmak üzere kuru gözün tedavisine katkıda bulunduğunu göstermiştir. Özellikle Tuna, somon,  ringa, hamsi, sardalya, orkinos, alabalık yüksek oranda Omega-3 içeren balık gruplarıdır. 4-TOHUMLAR Chia, kenevir ve keten tohumu göze faydalı olan E vitamini ve Omega-3 kaynağıdırlar. 5-TURUNÇGİLLER Turunçgil grubu hepimizin bildiği gibi C vitamini açısından zengindirler. C vitamini, Amerikan Akademi’de ve bilinen yaşa bağlı maküla dejenerasyonu hastalığında kabul görmüş bir takviyedir. 6-YEŞİL YAPRAKLI SEBZELER Yeşil yapraklı sebzeler hem lutein hem de zeaksantin açısından zengin olup aynı zamanda C vitamini kaynağıdırlar. Ispanak, kale, marul, roka  vs. gibi sebzeleri tüketmemiz gözümüz için sağlıklı olacaktır. 7-HAVUÇ Havuç, göz için faydalı olduğu bilinen efsane kaynaktır. Görmemizi geliştirmez ama içeriğindeki beta-karoten ki havuca rengini veren madde, A vitamininin yapım aşamasında etkilidir. Bu nedenle havuç antioksidan olarak göze faydalıdır. 8-TATLI PATATES Havuç gibi beta karoten kaynağı olup aynı zamanda antioksidan etkili E vitamini açısından da zengindir.  9-SIĞIR ETİ Sığır eti çok iyi bir çinko kaynağıdır. Çinko yaşa bağlı görme kaybını ve makula dejenerasyonunu (sarı nokta hastalığı)geciktirmeye yardımcı olabilir. 10-SU Her organımıza faydası olan suyun göze de faydası olduğuna şaşırmamak gerekir. Özellikle kuru göz hastalarının bol su içmesi önerilir.  AAO (Amerikan Akademi Oftalmoloji) tarafından göz hastalığının ilerlemesini yavaşlatmak için önerilen sağlıklı göz besinleri için mevcut günlük öneriler şunlardır: 500 miligram (mg) C vitamini,400 uluslararası birim E vitamini,10 mg lutein,2 mg zeaksantin,80 mg çinko oksit ve 2 mg bakır oksit LUTEİN VE ZEAKSANTİN NE İŞE YARAR? Lutein ve zeaksantin, yeşil yapraklı sebzelerde yüksek miktarlarda bulunan karotenoidlerdir. Ayrıca gözün merceğinde ve retinasında da bulunurlar. Antioksidanlar olarak lutein ve zeaksantin, retinadaki oksidatif hasarı azaltmaya yardımcı olabilir. 2017'de yapılan araştırma, günde yaklaşık 6 miligram (mg) lutein ve zeaksantin almanın, bir kişinin AMD geliştirme riskini azaltabileceğini düşündürmektedir. Günde 0.5-1 mg alımı da glokom riskini azaltabilir. Lutein ve zeaksantin kaynakları şunları içerir:Yumurta sarısı, mısır, kuşkonmaz, brokoli, marul, bezelye, lahana, ıspanak gibi.. Sonuç olarak beslenmemizde bulunduracağımız bazı faydalı besinler göz sağlığımız için de değerlidirler. Bunlara dikkat ederek beslenirsek sağlıklı gözler ile dünyaya çok daha güzel bakabiliriz. HABER MERKEZİ

Göz sağlığında doğru bilinen yanlışlara dikkat! Haber

Göz sağlığında doğru bilinen yanlışlara dikkat!

Yakın gözlüğünü erken kullanırsa göz tembelleşir. Yakın gözlüğü 40 yaş sonrasında ihtiyaç duyulduğu zaman kullanılan bir gözlüktür .yakını görmekte çok zorlanmak gün sonu yorgunluğa, başağrısına neden olabilir .Bu nedenle ihtiyaç duyuluyorsa başlamanın bir zararı yoktur. Çocuk uzağı iyi görebiliyorsa göz bozukluğu yoktur ! Uzağı çok iyi görebilen bir çocukta rutin muayenede tespit ettiğimiz gizli hipermetropi yakalayabiliriz.Özellikle damlalı muayene ile de teyit ettiğimiz akomodadif ( gözün cisme karşı net odaklanma yeteneği) hipermetropi çocukluk çağında en sık görülebilen göz bozukluğudur. Göz ameliyatında gözü yerinden çıkarıp müdahale etmek tamamıyla yanlış bir bilgidir. Gözünüz tüm operasyon boyunca yerinde durur merak etmeyin. Sadece gözün hasta tarafından kapatılmaması için ameliyat boyunca açıcı aparat kullanılır. Geçmişte lazer ile gözlük çıkaran kişiler ileride katarakt veya akıllı mercek operasyonu olamaz! Yanlış bilgidir çünkü günümüzde “ IOL master” dediğimiz üst düzey göz içi lens hesaplayan cihazlar vardır be kişiye özel hesaplama yapılır. Geçici görme kaybı sadece göz migreninden ( göz aurası) olur Geçici görme kaybı özellikle genç hastalarda, görsel zikzak ya da çizgiler şeklinde belirtilerin de eşlik edebildiği göz aurası olabilecegi gibi, dolaşım bozukluğu, boyun damar plakları, tıkanıklığı, damarsal hastalıklarda da görülebilir bu yüzden ciddi bir tablodur.En kısa zamanda göz hekiminize gitmenizi gerektirir. Göze limon sıkmak faydalı mıdır? Tamamıyla yanlış bir uygulamadır.Limon asidik bir su içerir. Ve gözün korneasına uzun vadede zarar verir.Göz yüzeyinin kendine özgü florası ve Ph ı vardır bu yüzden göze limon sıkmak faydalı değil zararlıdır. Havuç gözümüzün görme yeteneğini arttırır Havuç gözümüzün görme yeteneğini arttırmaz fakat içeriğindeki beta karoten sarı nokta denilen maküla hastalığına iyi gelmektedir. Ayrıca A vitamini içerdiği için göz yüzeyinin sağlıklı kalmasına bir miktar faydası olabilir ama görme miktarımızı arttırmaz. HABER MERKEZİ

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.