Yeni bayramların yeni gerçeği: Çocuk yoksulluğu
ÇAĞLA GENİŞ-ÖZEL HABER
Yüksek enflasyon özellikle dar ve orta gelirli vatandaşın belini bükmeye devam ediyor. Her bayramda sorulan “Nerede o eski bayramlar?” sorusu artık eski bayram geleneklerini değil, derinleşen yoksulluğun yarattığı yıkımı ve geçmişteki ‘bir nebze’ refaha duyulan özlemini ifade ediyor. Birçok kişinin bayramda çocuklarına şeker, çikolata ve kıyafet bile alamadığını aktaran Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Yoksulluk Dayanışma Ofisi Koordinatörü Hacer Foggo, derin yoksulluğun çocukların üzerindeki etkisini istatiksel verilerle anlattı. Türkiye’de en az 2 milyon çocuk işçi olduğunu ve bu sayının yaz aylarında 5 milyona yaklaştığını kaydeden Foggo, “Yani bayrama böyle giriyor çocuklar. Bayramı istedikleri gibi geçiremeyecek milyonlarca çocuk var” vurgusu yaptı.
HANELERDE BİRDEN ÇOK YOKSULLUK
Açlık sınırı altında yaşam süren ailelerin çocuklarına bayramda şeker, çikolata ve kıyafet bile alamadığını belirten Foggo, “Eskiden bayramlar ‘Eskisi gibi değil’ derdik. Bunu söylerken eski geleneklerden, eğlencelerden, pikniklerden, televizyon programlarından söz edilirdi. Şimdi maalesef bırakın eski bayram geleneklerini özellikle açlık sınırı altında yani asgari ücret altında yaşayan ve günlük güvencesiz işlerle geçimini sürdüren aileler alamadıkları şekerlemeden, çikolatadan ve özellikle çocuklarına alamadıkları giysilerden söz ediyorlar. Çünkü bayram denilince akla tek gelen şey çocuklar. Çocuklar her bayram güzel giyinmek ve arkadaşlarına giysilerini göstermek, doyasıya yiyip içmek isterler. Ama maalesef şu anda bayramı istedikleri gibi geçiremeyecek milyonlarca çocuk var. Torununa bakan ve uzun zamandır takip ettiğim bir kadın torunun bayramlık istediğini ve alamadığından söz eden bir mesaj yazdı bana. Ama bu kadın aynı zamanda hem gıdaya hem ilaca erişmekte hem de kirasını ödemekte zorlanıyor. Bu nedenle aslında birçok ailede birden çok yoksulluk yaşanıyor” dedi.
ÇOCUKLAR BAYRAMA NASIL GİRİYOR?
Derin yoksulluğun çocukların üzerinde yarattığı yıkımı istatiksel verilerle anlatan Foggo, “TÜİK’in 2022 verilerine baktığımızda 15 ile 24 yaş arasındaki gençlerin yüzde 54,6’sı günde bir kere ya da daha fazla meyve yiyebiliyor. Bakın bayrama nasıl giriyor çocuklar… TÜİK’in 2022 Türkiye Çocuk Araştırması verilerine göre her gün ekmek veya makarna gibi tahıl ürünlerini tüketen çocukların oranı yüzde 62,4. Yine araştırmada her gün kaygı yaşadığı belirtilen 5-17 yaş çocukların oranı yüzde 7,3. Her gün depresyonda hissettiği belirtilen çocuklar yüzde 4,7. Yine 5-17 yaş arası kız çocuklarının çocukların kömür taşıyıp hasta baktığı, bulaşık yıkadığını, ev temizlediği, hasta baktığı ortaya çıktı. Ayrıca İş Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin (İSİG) 2022’de yayınladığı rapora göre; Türkiye’de en az 2 milyon çocuk işçi var, bu sayı yaz aylarında 5 milyona yaklaşıyor. Çalışan çocuklar İSİG’in verilerine göre de yüzde 30,8’i tarım, yüzde 23,7’si sanayi, yüzde 45,5’i hizmet sektöründe çalışıyor. Yani bayrama böyle giriyor çocuklar” ifadelerini kullandı.
YOKSULLUĞU ÇOĞALTAN BİR BAKIŞ
Foggo, “Seçime damga vuran güvenlik/beka dilinin gündemden ötelediği yoksulluk seçim sonrası da duyarsızlık ya da kanıksama kurbanı olmuş gibi duruyor. Hatta ve hatta kentli muhaliflerde yaygınlaşan bir ‘Oh olsun’ dili bile var. Bu rahatsız edici anlamsızlığı nasıl yorumluyorsunuz?” sorusuna ise şöyle yanıt verdi: “Seçimlerden sonra başlayan bir tartışma var ‘yoksulları’ seçim sonuçlarının bir sonucu olarak görmek gibi. Bu aslında yoksulluk meselesinin anlaşılmadığı ve hak temelli ve eşitlik temelli değil ‘hayırseverlik’ üzerinden bakıldığının bir göstergesi. Bu bakış sadece yoksulluğu özellikle çocuk yoksulluğunu çoğaltan bir bakış. Yoksulluğun önlenmesinin tek yolu insan hakları temelli politikaları ve yoksulluk içinde yaşayan çocuklar için de çocuk hakları temelli bir politikayı hayata geçirerek ile çocuk yoksulluğunu ortadan kaldırmaktır.”