[tag] Haberleri |İlkses Gazetesi - Son Dakika [tag] Haberleri

#Hak

Hak haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Hak haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Soyer: Bu kitabı kadın hak ve özgürlüklerine adıyoruz Haber

Soyer: Bu kitabı kadın hak ve özgürlüklerine adıyoruz

Yaklaşık 100 yıl önce Gazi Mustafa Kemal'in önderliğinde toplanan İzmir Kadınlar Kongresi’nde atılan adımların izinde, 2023 Kadın ve İktisat Kongresi’ndeki tartışmaları ve tarihin kıymetli sayfalarını bir araya getirerek oluşturulan "100. YAŞINDA İZMİR KADINLAR KONGRESİ" kitabının tanıtımı ve imza töreni İzmir Ahmet Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde düzenlenen etkinlikle gerçekleşti. Dr. Serdar Şahinkaya ile Prof. Dr. Cumhur Coşkun Küçüközmen’in editörlüğünü yaptığı, FOLKART’ın desteği ile basılan eserde, kadın ve erkeğin birlikte oluşturduğu değerlere ve Cumhuriyetin ikinci yüzyılına ışık tutan görüşlere yer verildi. İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Batı Anadolu Sanayici ve İş İnsanları Dernekleri Federasyonu (BASİFED) ev sahipliğindeki gerçekleşen etkinliğe İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, BASİFED Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Kasalı ve FOLKART Yönetim Kurulu Başkanı Mesut Sancak katılım gösterdi. Etkinlikte konuşan Başkan Soyer, “Bu toprakların umudunu 100. Yıl sonra bir kez daha cumhuriyetin özgür kadınlarının elinde yükselecek. Bu kitabı, erkek şiddetine maruz kalan, hak ve özgürlüklerinden mahrum bırakılan bütün kadınlara adıyoruz” dedi. TÜRK KADINI CUMHURİYETİN LOKOMOTİFİ OLDU Kurtuluşun şehri İzmir’de kuruluşun temellerinin 100 yıl önce İzmir İktisat Kongresi ile atıldığını belirterek, ulusun misak-ı iktisadının da bu kongrede çizildiğini vurgulayan Başkan Soyer, “Anadolu’nun her yerinden üreticiler, sanayiciler, işçiler bir araya geldi ve hayal kurdu; tam bağımız Türkiye Cumhuriyeti. Mustafa kemal Atatürk’ün önderliğinde, siyasi bağımsızlığımızla birlikte iktisadi bağımsızlığımızın temelleri böyle atıldı. Ortak akıl ve ortak vicdanla. Atatürk o vicdan terazisinin kadın düşüncesi olmadan inşa edilemeyeceğini biliyordu. Ana kongre toplanmadan 2 hafta önce Kadınlar Kongresi düzenlendi. Bu kongreyle kadınların topyekûn özgürleştiği, yaşamın her alnında eşit ve adil şekilde yer alacağı bir yol haritası belirlendi. Türk kadını cumhuriyetin lokomotifi oldu. Cumhuriyetin ikinci yüzyılına sayılı günler kala bu vizyonunun geldiği noktayı hep birlikte görüyor ve gurur duyuyoruz” ifadelerini kullandı. KADINLARA BİR ÖZÜR BORCUMUZ VAR Atatürk’ün önderliğinde gerçekleşen kadınlar kongresinden bir asır sonra, ikinci yüzyılın iktisat kongresinin ilk adımını kadınlarla attık diyerek sözlerini sürdüren Soyer, “Geçtiğimiz Şubat ayında Kadın ve İktisat Kongresi’nde bir araya geldik.  Kongrenin açılışında şunu söylemiştim; bugün geleceğin Türkiye’sinin inşasına kadın ve erkek yanyana başlıyoruz. Bunun mümkün olması için kadınlara evvela bir özür borcumuz var. Bedensel gücümüzü şiddet kaynağına dönüştürdüğümüz için, kadınlar üzerinde tahakküm kurmaya yeltendiğimiz için, onların temel haklarından mahrum bıraktığımız için biz erkekler kadınlara tarihin ve çocuklarımızın huzurunda özür borçluyuz. Cumhuriyetin ikinci yüzyılında kadınların öncülüğünde eminiz barışı ve demokrasiyi koruyacağız, bugün değilse muhakkak yarın, öldürmeyen bir uyarlık kuracağız, asla vazgeçmeyeceğiz. 100. Yılında İzmir Kadınlar Kongresi Kitabı ile ortak akıl ve vicdanla aldığımız kararları tarihe not düşüyoruz. Bu toprakların umudunu 100. Yıl sonra bir kez daha cumhuriyetin özgür kadınlarının elinde yükselecek. Bu kitabı, erkek şiddetine maruz kalan, hak ve özgürlüklerinden mahrum bırakılan bütün kadınlara adıyoruz” dedi. ÜLKEMİZ ADINA SORUMLULULARIMIZ VAR Mustafa Kemal Atatürk’ün, Cumhuriyet’in kurulmasından 8 ay önce, yeni kurulacak devletin ana karakterini belirleyecek iktisadi kararların alınacağı İktisat Kongresi’ni yapmak üzere, o dönem coğrafyasının ekonomi başkenti olan İzmir’i seçtiğini ifade eden BASİFED Başkanı Mehmet Ali Kasalı, “Yine, yeni kurulacak modern devletin önündeki en büyük engelin toplumdaki kadının mevcut statüsü olduğu ve bunun değiştirilmesi gerektiğini içeren devrimci görüşler, o günkü Osmanlı’nın toplumsal koşulları dikkate alındığında ancak İzmir’de açıklanabilirdi. Mustafa Kemal’in ortaya koyduğu bu iki tercih, biz İzmirlilere, ülkemiz adına görev ve sorumluluk yüklemektedir” diye belirtti.  FİKİR PROJESİYDİ, HAYALLERİMİZİN ÖTESİNE GEÇTİ İzmir Büyükşehir Belediyesinin, İzmir İktisat Kongresi’ni düzenleyerek ülkemizin en derin ve içerikli çalışmasıyla 100. yılı selamladığını belirten Kasalı, “Biz de BASİFED olarak, Mustafa Kemal’in o dönemin kadın konusunun konuşulacağı bir kent varsa o da İzmir’dir tercihinden yola çıkarak, günümüz kadınının en özgür ve görünür kentinin de İzmir olduğu gerçeğiyle, görev ve sorumluluğu yerine getirmek üzere İzmir’i tercih ettik. Başlangıçta bir fikir projesi olan etkinliğimizin, hayallerimizin çok daha ötesinde, devasa ve gerçek bir kongreye dönmesi, bize yeni görev ve sorumluluklar da yükledi. İlki söz uçar, yazı kalır prensibiydi. Diğeri, artık bir altyapı sorunu haline gelen kadın konusunun, İzmir olarak çözüm merkezi ve başkenti olmamız” şeklinde konuştu. ERKEK EGEMENLİĞİNİ KIRMAK İÇİN UĞRAŞIYORUZ Geçmişte olduğu gibi, bugün de ülkemizi bir arada tutan harcın, Mustafa Kemal Atatürk’ün ilkelerinden ilham alan bir anlayış olduğunu belirterek bunun geleceğe de ışık tuttuğunu söyleyen Sancak, “büyük fedakarlıklar sonrası kurulduğunda, her alanda yeniliklere imza atan Büyük Dahi Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, hassasiyetle üzerinde durduğu konularından biri de Türk kadınının hak ettiği yere ulaştırılmasıydı. Çünkü Mustafa Kemal Atatürk şöyle demişti: ‘Bir toplum aynı hedeflere bütün kadınları ve erkekleriyle beraber yürümezse, ilerlemesine ve uygarlaşmasına imkân yoktur.’ İşte Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bu kıymetli bakış açısı, Türk kadınına birçok batılı ülkede olmayan seçme ve seçilme hakkını kazandırdı.  Kadınlarımız bu sayede milli iradenin oluşumuna ortak oldu. Ülkemizi bilim, sanat ve spor dallarında uluslararası arenalarda temsil etti. Voleybolcu kadınlarımızın muhteşem başarısı, işte bu sürecin en önemli örneği. FOLKART olarak biz de inşaat sektöründeki erkek egemen algının kırılması için çok çaba gösteriyoruz. Bu bakış açısıyla sadece merkez ofisimizde değil, aynı zamanda inşaat sahalarımızda da yoğun olarak mimar ve mühendis kadın çalışanlarımıza yer veriyoruz. Biz erkeğin olduğu her yerde eşit bir şekilde kadının da olması gerektiğini savunuyoruz” dedi. BU HABER DE DİKKATİNİZİ ÇEKEBİLİR: Tunç Soyer, EuroVelo'da konuştu: Türkiye'de bir ilke imza atıyoruz

HAK'tan akrediteli helal belgeli ürünler Katar pazarında yer alabilecek Haber

HAK'tan akrediteli helal belgeli ürünler Katar pazarında yer alabilecek

Helal Akreditasyon Kurumu (HAK), tarafından akredite edilen belgelendirme kuruluşlarınca düzenlenen helal belgelerinin, ilave işleme gerek olmadan Katar pazarına girmesi sağlanacak. HAK, helal belgelerinin diğer ülkelerin yetkili makamlarınca tanınmasının sağlanmasına ilişkin çalışmalarıyla uluslararası alanda öncü rol üsteleniyor. Bu kapsamda, HAK akrediteli helal belgelerinin Katar'da tanınması için bu ülkeyle 14 Ekim 2022 tarihinde İstanbul'da mutabakat zaptı imzalanmıştı. Böylece, HAK'tan akredite helal belgeleri ile Türk ürünlerinin Katar pazarına rahatça girebilmesi için ilk adım atılmıştı. Katar tarafından kısa süre önce yürürlüğe konulan yeni bir sistemle, bu ülkede sadece Katar Halk Sağlığı Bakanlığınca tanınan belgelendirme kuruluşlarınca düzenlenen helal belgeleri kabul edilmeye başlandı. Türkiye ile Katar arasında imzalanan mutabakat zaptı kapsamında, HAK tarafından akredite edilen belgelendirme kuruluşlarının Katar Küresel Ortaklık Sistemi'ne (GPS) kayıtları yapıldı. Bu çerçevede HAK tarafından akredite edilen belgelendirme kuruluşlarınca düzenlenen helal belgeleri, ilave bir işleme gerek kalmaksızın, Katar Halk Sağlığı Bakanlığınca doğrudan tanındı. Böylece HAK'tan akredite helal belgeli ürünlerin Katar pazarına girebilmesinin önü resmen açıldı. Helal belgeleri uluslararası arenada tanınıyor Türkiye ve Katar arasındaki bu işbirliği, İslam Ülkeleri Standartlar ve Metroloji Enstitüsü (SMIIC) standartlarının uluslararası arenada daha geniş kapsamda tanınmasına yönelik önemli bir örnek olma niteliğini taşıyor. HAK, gelecek dönemde de helal belgelerinin küresel ölçekte kabul edilmesine yönelik çabalarını sürdürecek. BU HABER DE DİKKATİNİZİ ÇEKEBİLİR: ÇMO emekçileri Genel Merkezde toplandı… “Öfke ve üzüntü içerisindeyiz”

“Hak hiçbir zaman verilmez, alınır” Haber

“Hak hiçbir zaman verilmez, alınır”

ŞÜKRAN ŞEYMANUR ARSLAN  Disk Emekli Sen Karabağlar Şube Başkanı Şengül Yanar, Sultan Gümüş Kaya ile Birinci Sayfa programına konuk oldu. Her yıl 28 Haziran-4 Temmuz tarihleri arasında dünya genelinde kutlanan ‘Emekliler Haftası’ kapsamında konuşan Yanar, “Hak hiçbir zaman verilmez, alınır. Almak için de hep birlikte mücadele edeceğiz. Bizim amacımız Emekliler Haftasında emeklilerin var olduğunu, emeklilerin kaliteli bir şekilde yaşamak istediklerini, taleplerini dile getirmek. Ben emeklilerimizden şunu istiyorum. Hiçbir zaman evde, kahvehanelerde oturarak veyahut oturduğumuz yerden şikayet ederek sorunları çözemeyiz. Örgütlenmeliyiz, omuz omuza vermeliyiz” dedi. ÖRGÜTLENMEK ZORUNDAYIZ Başkan Yanar, yayında şunlara değindi: “Biz emekliler diyoruz ki, bizi hiçe saymayın, bizi yok saymayın. Bizimle masaya oturun, biz kendi haklarımız ve taleplerimiz konusunda her şeyi dile getirelim. Emeklilerin buna ihtiyacı var. Kendi haklarımız noktasında pazarlık yapmaya ihtiyacımız var. Bunun için de mücadele ediyoruz. Ta ki masaya oturana kadar. Ekonomik kriz derinleştikçe bakıyoruz ki bu verilen asgari ücret temmuz ayının başında zaten eridi. Emekli, emekçi, kıt kanaat geçinen vatandaş dibe vurdu. Cebine girmeyen para eridiyse senin geçim standardın ne olabilir? Bunların içerisinde çocuk okutan var, kira ödeyen var, yaşantısını en ağır şekilde idame ettirenler var… Emeklinin maaşını bugün asgari ücret düzeyinde de verseler tatmin edici değildir. Türkiye’de EYT’liler ile beraber 17 milyon emeklimiz var. Sonra 9 milyon 100 bin işsiz var. Çalışma ihtiyacı duyan zincirin halkası gittikçe büyüyor. Bu, sistemin emekliye, emekçiye dayattığı yoksulluk. Ama biz bu yoksulluğun altında ezilmemek için bir araya gelmek zorundayız. Örgütlenmek zorundayız. Başka kurtuluşu yok!”   KABUL EDİLEMEZ 2 bin lira olarak belirlenen bayram ikramiyesine değinen Yanar, “Bayram ikramiyesi 2018’de verildiğinde emekli maaşımız bin 600 liraydı. Bin lira da bayram ikramiyesi verildiğinde iyi, kötü bir şeyler yapabiliyorduk. Günümüzde ise ekonomi gittikçe daralmış, insanların refah seviyesi düşmüş, yaşamlar hiçe sayılmış, halkın geçim standardı tamamen düşmüş. Bugün ekmek 7 buçuk lirayken, peynir 350 lirayken, etin kilosu 450-500 lira olmuşken bir emekli maaşının 7 bin 500 lira olması kabul edilemez” dedi. OMUZ OMUZA VERMELİYİZ Emeklilikte Yaşa Takılanlara da seslenen Başkan Yanar, “EYT’lilere söyleyeceğimiz söz, mücadele! Mücadelelerinden vazgeçmemeleri. Birlik beraberlik içerisinde bu süreci yönlendirmeliyiz. Bizim de elimizden gelen ne varsa yapacağız, onların yanında olacağız. Çünkü başka türlü bu sorun çözülmez. Alanlara çıkmadan, örgütlenmeden olmaz. Hak hiçbir zaman verilmez, alınır. Almak için de hep birlikte mücadele edeceğiz. Bizim amacımız Emekliler Haftasında emeklilerin var olduğunu, emeklilerin kaliteli bir şekilde yaşamak istediklerini, taleplerini dile getirmek. Ben emeklilerimizden şunu istiyorum. Hiçbir zaman evde, kahvehanelerde oturarak veyahut oturduğumuz yerden şikayet ederek sorunları çözemeyiz. Örgütlenmeliyiz, omuz omuza vermeliyiz” çağrısında bulundu.

Ege'de 504 kadın hak ihlali yaşadı Haber

Ege'de 504 kadın hak ihlali yaşadı

SULTAN GÜMÜŞ KAYA İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şubesi, 2022 yılında Aydın, Afyon, Balıkesir, Muğla, Manisa, Uşak, Burdur, Isparta, Denizli, Kütahya ve İzmir illerinde kadınlara yönelik yaşanan hak ihlali raporunu açıkladı. İHD Yöneticisi Cemile Karakaş’ın verdiği bilgilere göre Ege bölge illerinde toplam 504 kadın hak ihlali yaşadı. HAK İHLALLERİNİN SON BULMASI İSTENİYOR İnsan Hakları Derneği tarafından kadına yönelik şiddet, taciz, tecavüz, darp ve hak ihlallerinin son bulması istenirken, yaşanan hak ihlallerinin bir kısmı şöyle sıralandı:  *Kadına karşı darp, şiddet, yaralama, tehdit, kundaklama, eziyet: 83 *Kadına taciz, tecavüz, cinsel saldırı: 40 *Kadın cinayeti: 62 *Kadın cinayeti davalarında haksız indirim uygulaması, kadın cinayetlerinde cezasızlık, yargıda yanlılık: 12 *Kadın avukata ölüm tehdidi: 1 *Kadın Yaralamada cezasızlık: 1 *Kadına cinsel taciz davasında cezasızlık: 1 *Kadın cinayetinde kolluk gücünün yanlı davranması ihmali: 4 *Kadın cinayetinde katile tahliye kararı verilmesi: 1 *Cinsel istismar: 7 *Cinsel istismar davasında beraat kararı verilmesi: 1 *Kadın aktivist gözaltı, takip, soruşturma: 3     *Kadın sanatçıya konser yasağı: 4 *Kadına kolluk güçleri tarafından gözaltında çıplak arama: 1 *Kadına öldürmeye teşebbüs, tehdit: 6 *Kadına karşı şantaj, tehdit, rehin alma: 10 *Kadına sözlü şiddet: *Kadına toplumsal şiddet: 1 *Cinsiyetçi baskı: 1

Depremde zarar gören vatandaşların hukuki hakları nelerdir? Haber

Depremde zarar gören vatandaşların hukuki hakları nelerdir?

Avukat Arabulucu N. Gökçe Ertan, özellikle şubat ayında meydana gelen deprem sonrasında sıkça sorulan sorulardan biri olan; “Konut ve işyeri zarar görmesi halinde idarenin sorumluluğuna gidilebilir mi, başvurulacak hukuki yollar nelerdir?” sorusuna açıklık getirdi… Avukat Arabulucu N. Gökçe Ertan, şunları söyledi:   "Afetler genel anlamda sorumluluğu ortadan kaldıran mücbir sebep olarak nitelendirilmekle birlikte, afetler öncesinde öngörülmesi gereken tedbirlerin alınmaması veya afet sonrası idare tarafından yürütülmesi gereken kamu hizmetlerinin yürütülmemesi veya yetersiz olması durumunda idareler aleyhine maddi ve manevi tazminat davası açmak mümkündür. Fakat idarenin depremle ilgili yükümlülükleri de farklı aşamalara göre üç sınıfa ayrılabilmektedir." DELLİLLER ÖNEMLİ Ayrıca Avukat Arabulucu N. Gökçe Ertan sözlerine şu şekilde devam etti: “Yapıyı inşa eden müteahhide veya kamu görevlilerine açılan soruşturmanın veya ceza davalarının işleyiş süreçlerine de açıklık getirecek olursak; ceza sorumluluğu ile idarenin mali sorumluluğu kural olarak birbirinden farklı iki sorumluluk türüdür. Ceza sorumluluğu şahsi bir sorumlulukken idari yargıda açılan davada idarenin sorumluluğu anonim niteliktedir, doğrudan hangi kamu görevlisinin kusuru olduğunun tespit edilememesi idarenin sorumluluğunu ortadan kaldırmayacaktır. Bununla birlikte, idari yargının yazılı olması nedeniyle hem soruşturma hem kovuşturma aşamasındaki deliller tazminat davası için delil olarak son derece önemlidir.” DAVA NE ZAMAN AÇILABİLİR? Avukat Arabulucu N. Gökçe Ertan, şubat ayında ülkemizde yaşanan ve toplamda 11 ili etkileyen depremin ardından oluşan maddi ve manevi zarar gören vatandaşlarımızın idari yargıda haklarını araması gerektiğini ve dava açmaları gerektiği konusunda uyardı. Ancak dava açmadan önce yapılması gereken maddeleri de depremzede vatandaşlar için şöyle açıkladı: “2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 13. maddesinde “İdari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların idari dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka suretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve herhâlde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde ilgili idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gereklidir. Bu isteklerin kısmen veya tamamen reddi hâlinde, bu konudaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında otuz gün içinde cevap verilmediği takdirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren dava süresi içinde dava açılabilir hükmü yer almaktadır.”  YAZILI DELİLLERDEN YARALANILABİLİR Vatandaşların kendi hakları konusunda daha dikkatli ve araştırmacı olması gerektiği uyarısında bulunan Ertan, şöyle devam etti: “İdarenin deprem durumunda sorumlu tutulabileceği tüm faaliyetleri idari eylem olarak nitelendirilmektedir. Gerekli önlemleri almamak şeklindeki sorumlulukta olumsuz/ihmali eylem söz konusu iken yürüttüğü hizmette kusur olması da idari eylem olarak nitelenir. Bu nedenle yapılacak başvurunun bu eylemin öğrenilmesinden itibaren bir yıl içinde belediye, valilik, İçişleri Bakanlığı ve ilgili olabilecek bakanlıklara yapılması gerekir. İdari yargıyı diğer yargı kollarından ayıran önemli bir özellik de yazılı yargılama yapılması ve bu nedenle ispat araçlarının farklılaşmasıdır. İdari yargıda hâkimin aktif konumu (re’sen tahkik) ilkesi geçerli olduğundan hâkim tarafların iddialarını ispat araçları ile yetinmek zorunda olmamakla birlikte, tanık dinleme gibi olanaklara sahip olunmadığından konuyla ilgili yazılı delillerden yararlanabilecektir.” HABER MERKEZİ

Soyadında kazanım: “Hukuki boşluğun doldurulması gerekecek” Haber

Soyadında kazanım: “Hukuki boşluğun doldurulması gerekecek”

SULTAN GÜMÜŞ KAYA / ÖZEL HABER  Anayasa Mahkemesi (AYM) kadının evlendikten sonra kendi soyadını tek başına kullanabilmesinin önünü açan bir karara imza attı. Buna göre, Türk Medeni Kanunu'nun kadınlara erkeğin soyadını alma zorunluluğu getiren 187. maddesinin Anayasa'ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verildi. Anayasa Mahkemesi'nin söz konusu kararı 28 Nisan 2023 tarihli Resmi Gazete'de yayınlandı.  Uzun zamandır kadın alanında ciddi mücadeleler veren Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Kadın Meclisleri Üyesi Hilal Susuz’un konuya dair görüşlerine yer verdik. “Bu aslında bizim mücadelemizin bir kazanımı. Ve elbette ki mücadelemiz devam edecek” diyen Susuz, “Çünkü kadınlar o soyadını aldığı erkekler tarafından öldürülmeye devam ediyor. Toplumsal cinsiyet eşitliğini her alanda sağlayacağız” mesajını verdi. Avukat Senem Kiraz ise “Halen evli olan kadınların tek başına soyadını kullanabilmeleri için TBMM’de kanun değişikliği yapılması ve yasal düzenleme ile hukuki boşluğun doldurulması gerekecektir. AYM kararı, kadınların kimliklerini koruması ve eşler arasında eşitlik sağlanması açısından olumlu olup, memnuniyet yaratmıştır” değerlendirmesinde bulundu.  ÇOK OLUMLU BİR KARAR  Susuz, şunları söyledi: “Kadınların haklarına saldırının bu kadar açık açık yapıldığı bir dönemde, kadınların soyadıyla ilgili yaşadığı eşitsizliği; hukuka aykırı, eşitlik ilkesine aykırı bulan bir AYM kararıyla karşılaştık. Bu çok olumlu bir karardır. Çünkü soyadın tek başına kullanılamaması kadının toplumdaki yerinin aslında eşitsiz konumda bulunduğunun bir göstergesiydi. Ancak AYM kararıyla bunun önüne geçildi. Toplumun kendi yapısına baktığımızda yıllardır yaşadığımız mağduriyetin cinsiyetler arası eşitliğe karşı gelen bir madde olduğunu ve eşitlik ilkesine aykırı olduğunu söyleyebiliriz. Bu aslında bizim mücadelemizin bir kazanımı. Ve elbette ki mücadelemiz devam edecek. Çünkü kadınlar o soyadını aldığı erkekler tarafından öldürülmeye devam ediyor. Toplumsal cinsiyet eşitliğini her alanda sağlayacağız.”  MEMNUNİYET YARATMIŞTIR  Av. Kiraz ise şöyle bir görüş bildirdi: “Anayasa Mahkemesi, Türk Medeni Kanunu'nun 187'inci Maddesi'ndeki ‘Kadın, evlenmekle kocasının soyadını alır; ancak evlendirme memuruna veya daha sonra nüfus idaresine yapacağı yazılı başvuruyla kocasının soyadı önünde önceki soyadını da kullanabilir’ hükmünü eşitliğe aykırı bularak iptal etti. AYM, söz konusu maddenin Anayasa'nın ‘Herkes dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür’ diyen 10. maddesine aykırı olduğuna hükmetti.  Nüfus kayıtlarındaki karışıklığın önlenmesi ve soy bağının sağlıklı bir şekilde tespit edilmesinde kamu yararı bulunduğu ancak bunun yalnızca kadının erkeğin soyadını kullanmasıyla sağlanamayacağı belirtildi. Kararın Resmi Gazete'de yayımlanmasından başlayarak 9 ay içinde yürürlüğe girmesine hükmedildi. Kararın yürürlüğe girmesiyle kadınların evlilik öncesi soyadlarını tek başına kullanmasının önü açılacaktır. Halen evli olan kadınların tek başına soyadını kullanabilmeleri için ise TBMM’de kanun değişikliği yapılması ve yasal düzenleme ile hukuki boşluğun doldurulması gerekecektir. AYM kararı, kadınların kimliklerini koruması ve eşler arasında eşitlik sağlanması açısından olumlu olup, memnuniyet yaratmıştır.”

Canan Aydemir Özkara: Haklarımızı korumalıyız Haber

Canan Aydemir Özkara: Haklarımızı korumalıyız

İzKK Başkanı Nilay Kökkılınç, düzenlenen söyleşi de yaptığı açılış konuşmasında sözlerine; Türkiye'nin 1 Temmuz 2021 tarihi itibariyle resmi olarak ayrıldığı ,” Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi” diğer adıyla İstanbul Sözleşmesi’nin önemini ifade ederek başladı. 6284 sayılı "Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesi Kanunu"na sahip çıkılması gereğini vurgulayan Kökkılınç, "Söz konusu yasaya neden sahip çıkılması gerektiğini tüm Türkiye bilmeli" vurgusunda bulundu. FİKİR BİRLİĞİNE VARILDI Av. Nilgün Demir Şentuna'nın moderatörlüğünü yaptığı söyleşinin konukları; Av.Figen Özler Merder, Av.Aydan Demirer Ersezen ve Av.Emel Akdoğan oldu. 6284 sayılı kanunun kazanımlarına, sığınma evlerinin, kadın danışma merkezlerinin, sığınma sonrası destek hizmetlerinin ve fermuar sisteminin önemine değinildiği söyleşi de; mücadelenin ve çalışmaların devamı yönünde yeniden bir araya gelinmesi için fikir birliğine varıldı. Konuşmacıların sunumlarının ardından katılımcılar ile konuşmacılar arasında soru-cevap gerçekleştirildi. Söyleşinin kapanış konuşmasını yapan İzKK Kadın Meclisi Başkanı Canan Aydemir Özkara ise, kazanılmış hakların korunması ve yeni hakların elde edilmesi mücadelesinde İzKK Kadın Meclisi olarak, üstlerine düşen sorumlulukları yerine getirmeye hazır olduklarını söyledi. HABER MERKEZİ

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.