İşçiler için kara tablo çizdi: Eğer iktidar değişmezse…
TENZİLE AŞÇI
Türkiye 28 Mayıs cumhurbaşkanlığı 2. tur seçimleri için geri sayıyor. Cumhurbaşkanı ve Cumhur İttifakı cumhurbaşkanı adayı Recep Tayyip Erdoğan, Millet İttifakı cumhurbaşkanı adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun yarışacağı 2. tur seçimine günler kala adaylar seçilmeleri durumunda ‘geleceğin Türkiye’si’ planlarını çeşitli planlarda anlatmaya devam ediyorlar.
Seçim için sadece siyasi arenada değil toplum genelinde heyecan ve tansiyon yükselirken sadece siyasiler değil STK, dernek, sendika temsilcileri ve toplumun kanaat önderleri de seçim için kendi alanlarında çalışmalar yürütmeye başladılar.
Sendikal hareketlerin yanında siyasi görüşleriyle de dikkat çeken DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, seçimin işçi ve emekçilerin rehafı için kader seçimi olduğunu belirtirken mevcut iktidarın devam etmesi durumunda hali hazırda açlık sınırının altında yaşayan işçileri daha kötü günler beklediğine dikkat çekti.
İŞÇİ SINIFINA YARAR GETİRMEDİ
28 Mayıs seçiminin sadece cumhurbaşkanı seçimi değil aynı zamanda işçi hakları açısından kritik bir seçim olduğunu ifade eden Çerkezoğlu, “Türkiye’nin içinden geçtiği süreç son derece önemli. 28 Mayıs'ta yapılacak seçim de Türkiye’de işçiler, emekçiler açısından son derece önemli. Biz DİSK olarak böyle önemli tarihsel süreçlerde kararlarımızı somut veriler üzerinden şekillendiriyoruz. Seçimden önce araştırma dairemizin yayımladığı geniş kapsamlı rapora göre; AK Parti’nin 21 yıllık iktidarında uygulanan politikalarının işçiler ve emekçiler açısından sonuçlarını ortaya koyan somut veriler üzerinden bir çağrı yapıyoruz. 28 Mayıs’ta vereceğimiz karar, Türkiye'yi hangi cumhurbaşkanının yöneteceğine ilişkin bir karardan ibaret değil. Verilecek karar, özellikle Türkiye’nin 2018 yılı itibariyle Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi adı altında bir başkanlık rejimine geçişiyle birlikte tüm etkinin tek bir yerde ve tek bir kişide toplandığı bir rejimden demokrasiye geçişi sağlayacak bir karar olması yönünde bir çağrımız var. Biz yaşayarak gördük ki başkanlık rejimi, işçi sınıfına yarar getirmedi. Çok açıkça görülüyor ki başkanlık rejimine geçildikten sonra tüm ekonomik veriler, işçi sınıfının çalışma ve yaşam koşulları, yüksek enflasyon ve işsizliğin daha fazla artması… Bütün bunlar işçiler başta olmak üzere bütün toplumun, karar mekanizmalarından dışlandığı sürecin olumsuz sonuçlarını yaşıyoruz. O nedenle biz 28 Mayıs’ta bütün işçileri ve emekçileri demokrasiye sahip çıkmaya çağırıyoruz. Demokrasi işçinin ekmeğidir. Demokrasinin olmadığı yerde emeğin hakları olmaz, emeğin haklarının olmadığı yerde de demokrasi olmaz. Türkiye toplumu bir ücretler toplumu haline geldi. Toplumun 4’te 3’ü ücretle hayatı sürdürüyor. İşçi sınıfının çoğunlukta olduğu bir toplum haline geldik. O nedenle işçi sınıfının örgütlenmesinin önündeki bütün engellerin kaldırılması, demokrasinin olmazsa olmasıdır. O nedenle 28 Mayıs’ta vereceğimiz karar ve bu seçimler Türkiye tarihi açısından çok önemli bir dönemeç olacaktır. O yüzden bütün işçileri, emekçileri, işsizleri, emeklileri, kadınları, gençleri herkesi oy vermeye ve demokrasiye sahip çıkmaya çağırıyoruz” dedi. Oy vererek yeni bir süreci başlatmak açısından” dedi.
OY VERİP DEĞİŞİM SÜRECİNİ BAŞLATACAĞIZ
Geçtiğimiz günlerde DİSK Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı, 28 Mayıs için İzmir’den 70 bin oy sözü verirken işçilerin örgütlenmesiyle ülke genelinde sayının artırılabileceği mesajını veren Çerkezoğlu, emekçilere sandığa gidin çağrısı yaparak “Bütün emekçileri ve işçi arkadaşlarımız her şeyden önce kendi emeği ve ekmeği için oy vermeye çağırıyoruz. Kullanılmayan milyonlarca oy, sandığa gitmeyen milyonlarca vatandaşımız var. Belki umutlarını kaybetmiş olabilirler ama herkese bu çağrıyı yapıyoruz. Önce oy vereceğiz. Hepimiz sandığa gideceğiz ve bir değişim sürecini başlatacağız. Öyle bir urum söz konusu değil. Birilerinin seçilmesi her şeyi çözmeyecek. Bu ülkeyi eşitliği, adaleti ve barışı biz hep birlikte getireceğiz. Neoliberal politikaların yıkımı Türkiye’de çok daha ağır bir biçimde yaşandı. AK Parti iktidarı bütün toplumsal hayatı ciddi bir biçimde tahrip etti. İnsanı ve emeği yok ayan politikaların ağır bir tahribatını yaşıyoruz. Bugün yaşadığımız işsizlik, gelir kaybı, yoksulluk… hiçbiri tesadüf değil. Bunların hepsi iktidarın tercihleri. Bizim bunu değiştirmemiz lazım. Bu değişim, yeni bir sürecin başlangıcıdır. Zengini daha zengin, yoksulu daha yoksul yapmak için dönen bu çarkların düzenini değiştirmemiş lazım. Yeni bir toplumsal düzen için harekete geçmek zorundayız. Bilelim ki böylesi bir değişim süreci 28 Mayıs itibariyle başladığında başta işçi sınıfı olmak üzere hep birlikte kuracağız. Bu ülkenin bütün güzelliklerini, hayatı her gün yeniden üreten işçi sınıfıdır. Nasıl ki hayatı her gün yeniden üretiyoruz yaşadığımız bu sorunları da hep birlikte çözüp aydınlık geleceği de birlikte inşa edebiliriz” diye konuştu.
İKTİDAR DEĞİŞMEZSE KARA TABLO DEVAM EDECEK
İktidarı değişmemesi durumunda emekçiler için mevcutta devam eden ‘sömürü’ düzeninin artarak devam edeceğinin altını çizen Çerkezoğlu, şunları söyledi; “21 yıllık AK Parti iktidarlarında işçi sınıfının neler kaybettiğini anlatan ayrıntılı bir rapor paylaştık. Orada da çok net bir biçimde şu görülüyor: Eğer Türkiye’nin temel ekonomi politikası ve temel tercihleri değişmezse yaşanan bu olumsuz ve kara tablo devam edecek. Hatta daha da derinleşecek. Çünkü Türkiye ekonomisinin geldiği nokta ortada. Üretime dayanmayan, kalıcı ve güvenli istikrar yaratmayan, paylaşım ve gelir dağılımı adaletsizliğinin sürekli büyüdüğü bir sistem var ülkemizde. Bu sistemin ve temel politikanın değişmesi lazım. Bu da ancak iktidar değişikliğiyle mümkün. Mevcut iktidarın devam etmesi durumunda bu tercihler sürecek. Türk lirasının değersizleştirilmesi ve emeğin ucuzlaştırılması üzerine kurulu bir büyüme politikası izliyor AK Parti. Sistem değişmezse bu devam edecek. Bunun bizler açısından anlamı ise daha fazla yoksulluk daha fazla işsizlik, gelir dağılımı adaletsizliğinin daha da büyümesi, ürettiğimiz değerden aldığımız payın giderek daha da fazla küçülmesi olacak. Yani işçi sınıfı ve emekçiler mevcut iktidarın devamı açlığın, yoksulluğun, işsizliğin, adaletsizliklerin, her türlü özgürlüğün kısıtlanmasının derinleşerek devam etmesi demek. O nedenle yeni bir toplumsal düzen diyoruz. DİSK olarak tüm emekçi arkadaşlarımıza çağrım, oy ver değişsin. Değiştirelim ki yeni bir toplumsal düzeni kurmak için başlangıç olsun. Kuşkusuz bu tahribatı ortadan kaldırmak kolay değil ama bu tablonun tam tersi mümkün.”