[tag] Haberleri |İlkses Gazetesi - Son Dakika [tag] Haberleri

#İktisat Kongresi

İktisat Kongresi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, İktisat Kongresi haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

İzmir'de Türkiye İktisat Kongresi toplandı Haber

İzmir'de Türkiye İktisat Kongresi toplandı

Türk Tarih Kurumu Başkanlığı, Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı ve İzmir Valiliği iş birliğiyle düzenlenen Türkiye İktisat Kongresi 2023, aslına uygun olarak yeniden yapılan İzmir İktisat Kongresi binasında gerçekleştirildi. 1923 yılının şubat ayında düzenlenen Türkiye İktisat Kongresi’nin 100’üncü yıl dönümünde düzenlenen programa, yurt içinden ve yurt dışından bilim insanları, iktisatçılar, maliyeciler, bürokratlar ve diğer iktisat profesyonelleri katılım sağladı. 2 GÜN SÜRECEK İki gün boyunca düzenlenecek 30 oturumda, İslamiyet’in ilk devrilerinden günümüze iktisat politikaları, teorileri, kurumları, uygulamaları ve iktisadi dönüşümler ele alınacak. Ege Üniversitesi, Dokuz Eylül Üniversitesi, İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi, İzmir Demokrasi Üniversitesi, Bakırçay Üniversitesi, Yaşar Üniversitesi ve İzmir Ekonomi Üniversitesinin de katkı sağladığı etkinlik çerçevesinde Türkiye Cumhuriyeti’nin tarım, sanayi, ticaret, turizm, finans ve kalkınma yolculuğu masaya yatırılacak. Dokuz Eylül Üniversitesi tarafından düzenlenen “İzmir’in Dünü ve Bugünü” sergisine de ev sahipliği yapacak olan etkinlik, ilgili herkesin katılımına açık olacak.  “BU COĞRAFYADA YAŞAM KOLAY DEĞİL”  Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Serdar Çam, “Her şey tekerrür ederek moderniz olarak devam ediyor. 9 Eylül’deki zaferle birlikte bu şehirde iktisadi mücadele başlatıldı ve masa başında zaferler kazanılarak bu süreç tamamlandı. Tahıl koridorunun durdurulduğu günlerde, ekonomik olarak nasıl bir sıkıntının yansıyacağının belli olmadığı bir dünyada, burada yaşananların tecrübelerinden istifade etmemiz lazım. Bu coğrafyada yaşam kolay değil. Her alanda güçlü şekilde çalışmalara devam etmeliyiz. 100 yıl önce verilmek istenen mesajları almış ve güncellemiş olarak devam etmemiz gerekiyor. 100. yılımızı kutlarken tecrübeleri ciddi şekilde desteklememiz ve geliştirmemiz gerekiyor. Bizim her şeyi yeniden sorgulayarak temelden aldığımız birikimlerle mücadelemize devam etmemiz gerekiyor” diye belirtti.  “56 MİLYON TURİST BEKLİYORUZ”  Bugünün Türkiye’sinde büyük atılıma girildiğini ifade eden Çam, “Türkiye yüzyılı dönemiyle birlikte her alanda kendimizi ve insan kaynağımızı geliştirmemiz gerekiyor. Geçen yıl 43 milyon turist ülkemize geldi, bu yıl 56 milyon turist bekliyoruz. Adım adım büyümeyi devam ettiriyoruz. 2028’de 100 milyon turiste ulaşacak bir Türkiye var. Bu 100 milyon turistten nasibini almak üzere her ekonomik birimimizin mücadeleye girmesi gerekiyor. Türkiye’de her alanda kendimizi yenilmemiz, günlük kısır tartışmaların dışında tarihten gelen ödev ve görevlerimiz çerçevesinde yeniden şekil almamız gerekiyor” diye konuştu. Çam ayrıca, Çeşme Projesi’ne ilişkin de “Çeşme Projesi çok başarılı bir proje. Türkiye’nin en harika projelerinden biri. Çevreci bir proje. Bir takım tartışmalar ve dava süreçleri neticesinde yavaşlasa da inşallah sağlıklı şekilde sonuçlanacak” yorumunda bulundu.  “İKTİSADİ BAĞIMSIZLIK”  Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Başkanı Muzaffer Şeker, “İktisadi bağımsızlık her ülkenin ana hedeflerinden biri olmuştur. Kendi üretimimiz ve yerli kaynaklarımızı kullanarak ekonomimizi güçlendirmek, sürdürülebilir büyümeyi ve refah düzeyini sağlamak elzemdir. Tarihten günümüze uluslararası ortaklıklar ekonomik alanda Türkiye için büyük önem taşımaktadır” sözlerine yer verdi. İzmir Vali Vekili Hulusi Doğan da 100 yıl önce aynı alanda düzenlenen İzmir İktisat Kongresi binasının hikayesini anlattı. Geçmiş dönemlerde yıkılan binanın İzmir Valiliğinin girişimleriyle yeniden aslına uygun yapıldığını ve 100 yılın ardından kongrenin yine aynı alanda yapılmasının önemli olduğunu ifade etti. 'HER FABRİKA BİR KALE' Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Birol Çetin de Atatürk’ün Nazilli basma fabrikasının kapısında cumhuriyetin 15. yılında çekildiği fotoğrafı göstererek “Fabrika kapısının önünde ‘Her fabrika bir kale’ ve ‘Dünü unutma bugünü iyi anlarsın’ yazıyor. Dünü unuttuğumuz için bugün bazı şeyleri anlamakta zorlanıyoruz. Tarih aslında bir akıştır, hiçbir şey bitmemiştir. Bugün misaki iktisadi ilkelerine baktığımızda bize ne kadar lazım olduğunu anlıyoruz. Biz burada sadece kongre sonrası dönemi dikkate almadık. Daha önceki dönemlerde iktisadi hayattaki uygulamalarla ilgili de çok sayıda makale var. Burada esas mesaj, biz ne emperyalistlerin dayattığını kabul ettik ne de onlarla bir olup emperyalist politika izledik. Kongrenin bize verdiği mesaj bu oldu” ifadelerini kullandı. İHA

Bakan Nebati İktisat Kongresi’nde konuştu Haber

Bakan Nebati İktisat Kongresi’nde konuştu

Bakan Nureddin Nebati, 100 yıl önce Gazi Mustafa Kemal Atatürk öncülüğünde ilk kez İzmir İktisat Kongresi'nin gerçekleştirildiği ve İzmir Valiliğinin girişimleriyle yeniden aslına uygun olarak inşa edilen tarihi binada, soruları yanıtladı. Söz konusu binanın, Atatürk ve arkadaşlarının Cumhuriyet kurulmadan birkaç ay önce 17 Şubat 1923 tarihinde Türkiye'nin iktisadi bağımsızlığının oluşturulması için ev sahipliği yapan tarihi öneme haiz bir yapı olduğunu belirten Nebati, o tarihin, Türkiye'deki iş adamı, işçi, çiftçi, memur gibi birçok kesimin temsilci olarak katıldığı ve bağımsız iktisat politikalarının kararlarının alındığı bir gün olduğunu vurguladı. Nebati, bu dönemde alınan kararlardan örnekler vererek, ekonomide bağımsızlıktan fedakârlık edilmemesi, milli sermayenin teşvik edilmesi ve öncelikle milli kaynakların değerlendirilmesi, çiftçilerin kredi ile teşvik edilmesi, dış rekabete dayanılabilmesi için sanayinin kurulması ve üretici ile sanayicinin desteklenmesi yönündeki kararlara dikkati çekti. Misak-ı İktisadi kararların bir kısmının bugün de aslında Türkiye'ye yol gösterici nitelikte olduğunu, 1923'te alınan kararların, bugün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ortaya koyduğu iradeyle Türkiye Ekonomi Modeli'yle aynı doğrultuda çakıştığını ifade eden Nebati, aynı milli iradenin, farklı zaman ve mekanlarda ortaya konulması açısından ibret verici bir vesikaya dönüştüğünü kaydetti. Nebati, 1923 yılında bağımsız Türkiye iktisat politikalarının belirlendiği ve milli söylemlerin geliştirildiği anılan binada, aynı şeyleri, geliştirilmiş enstrümanların yoğun olarak kullanıldığı Türkiye Ekonomi Modeli'yle uygulamaya aldıklarını belirterek, şu değerlendirmede bulundu: "O dönem çok önemli bir sac ayağı olan bu bina maalesef 1979 yılında Cumhuriyet Halk Partisi tarafından yıkılarak otopark haline getiriliyor. O günden bugüne bu otopark ile ilgili herhangi bir çalışma yapmak akıllarının ucuna bile gelmemişken, İzmir Valisi tarafından bu otopark sahipleri bulunarak yeniden imar edilmesi noktasında alınan ön adım ve bakanlıkların devreye girmesiyle bugün burada aynısı inşa edildi ve toplantıların tertip edileceği bir hale dönüştü." Normal şartlar altında 17 Şubat'ta açılması gereken binanın Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın katılımı ile açılmasının planlandığını ancak 6 Şubat'ta "asrın felaketi" olarak nitelendirilen Kahramanmaraş merkezli depremler nedeniyle açılışının ertelendiğini hatırlatan Nebati, şunları kaydetti: "Bugün inşallah bu binanın açılışını gerçekleştireceğiz. Bağımsız özgür Türkiye'nin güçlü ekonomisinin konuşulacağı, yurt dışından yabancı konukların geldiği, ikinci yüzyıla hazırlıkların yapıldığı, Türkiye Yüzyılı'na uygun şekilde yüksek katılımlı oturumlarla politikaların oluşturulacağı bir toplantı silsilesi gerçekleştirilecek. Burada iki şey önemli. Birincisi 100 yıl sonra Türkiye'nin ikinci yüzyılına girerken aynı yerel ve milli söylemlerle yola çıkıyoruz. İkincisi Cumhuriyet Halk Partisi iradesinin sadece söylemle kaldığını ve yıkarken, bunu imar edenin Sayın Cumhurbaşkanı'mızın liderliğindeki 20 yıllık iktidarın olduğunu göstermesi açısından çok önemli. Devrim arabalarını, Vecihi Hürkuş'ların birçok teknolojik yatırımın geçmiş 10 yıllarda engellenmiş olmasının aslında aynı zihniyet tarafından gerçekleştirildiğini göstermesi açısından da bu bina tam bir sembolik değere haiz bir hale dönüşmüş oldu. Bu binanın 1923 ruhuyla yeniden çok daha aktif ve Türkiye'nin bağımsız ekonomi politikalarını belirleyecek bir yapıya dönüşmesi mukadder olacaktır."  "KONGRE'DE ALINACAK KARARLAR TÜRKİYE EKONOMİ MODELİ'NİN DÖNÜŞTÜRÜLMESİNE KATKI SAĞLAYACAK" Bakan Nebati, Kongre'de ele alınacak Türkiye Ekonomi Modeli ile ilgili soruları da yanıtlayarak, Türkiye aktif ve dinamik nüfusuyla üretim merkezi olması nedeniyle sürekli güncellemelerin yapılması gereken bir ekonomi olduğunun altını çizdi. Kovid-19 salgını ile küreselleşen dünyadaki toplumların adeta bir insan bünyesi gibi olduğunun anlaşıldığını anlatan Nebati, herhangi bir yerde bir sorun yaşandığında bunun dünyanın her yerinde hissedildiğine dikkati çekti. Nebati, bu doğrultuda değişim ve dönüşümün önemine dikkati çekerek, "İzmir İktisat Kongresi'nde alınacak kararlarla yol gösterici politikalar, Türkiye Ekonomi Modeli'nin dönüştürülmesine, ortaya çıkabilecek aksaklıkların giderilmesine aynı zamanda da güncel değişikliklerin hızlı bir şekilde uyumunun sağlanmasına katkı verecektir" dedi. AA

Soyer’den İktisat Kongresi mesajları ve Kılıçdaroğlu’na övgü Haber

Soyer’den İktisat Kongresi mesajları ve Kılıçdaroğlu’na övgü

AYLİN TOPALOĞLU İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer Halk TV’de yayınlanan ‘Yeni Bir Sabah’ programında Gazeteci İsmail Küçükkaya’nın sorularını yanıtladı. Programda deprem ve deprem bölgesine yapılan yardımlarla ilgili bilgilendirmede bulunan Soyer, İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi değerlendirmesi de yaptı. İktisat Kongresi’nin kentin ikinci bir markası olacağını ifade eden Soyer, 6’lı masa ve Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu hakkında da önemli açıklamalarda bulundu. AFET BÖLGESİNE DESTEK RAPORU Büyükşehir Belediyesi’nin deprem bölgesinde destekleri hakkında da bilgilendirme yapan Soyer, “Öncelikle 4 şehirde Adıyaman, Osmaniye, Kahramanmaraş ve Hatay’da Büyükşehir birimleri kurduk. Gölgesini taşıdık Büyükşehir’in. 2 binin üzerinde çalışanımız o şehirlerde hizmet veriyor. Mobil mutfak, mezarlık hizmetleri, veteriner hizmetleri, sahra hastanesi kurduk. Ama bu ilk andan itibaren yaptığımız çalışmanın sadece bir boyutu…  İkinci gün oradaydım, gördüğümüz manzara devleti üniforma ile görürsünüz. Polis, asker, ambulans… İlk gün bunları görmemiştik. Vatandaş kendi gayretiyle enkaz altından yakınlarını kurtarmaya çalışıyordu. Konteyner ve çadır kentleriniz 4 ilde de var ama Osmaniye’de daha kalıcı olacağız. Orada başka bir şey yapacağız yeniden inşasına katkı vereceğiz. Üretim durdu ama yeniden ayağa kalkması lazım o şehrin. Osmaniye bir Akdeniz şehri gibi, her yer zeytinlik narenciye bahçesi. Bizim öncelikle tarımsal hizmetler alanında orada yapmamız gereken işler var. Çünkü İzmir’de ‘Başka bir tarım mümkün’ şiarıyla küçük üreticiyi destekleyen bir model hayata geçirdik. Osmaniye’ye zeytin fidesi getirmeye devam edeceğiz, zeytin işleme fabrikası kuruyoruz. O insanlar doğdukları şehirlerinde yaşamak istiyor ama yeniden inşasına destek olmazsanız nasıl dönüp hayat kuracaklar? Perşembe günü tüm ekip arkadaşlarımla gidiyoruz. 3-4 gün kalacağız, köyleri daha önce gezmiştik. Karakılçığın cipsini yapalım istiyoruz, fıstığın yağını çıkarmamız lazım. Tarımsal üretimin katma değerini artıracak birçok ürün var. Kentsel dönüşümde de Osmaniye’nin yanında olacağız. Halk konut uygulamasını burada da uygulayacağız. İZBETON şirketini orada da kentsel dönüşüm için kullanacağız. Bunu insanlara da anlattım, çok heyecanlandılar. 13 milyonluk bir bölge yıkıldı. Yunanistan kadar büyük bir memleket çöktü, bir yıl içinde şu kadar bina yapacağız diyerek düzelecek bir şey değil. Bu uzun yılara yayılacak ağır fatura ödetecek bir tablo” dedi. KONGRE MARATONUNU ANLATTI Soyer programda ayrıca İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi hakkında da önemli mesajlar vererek, “Aslında deprem sonrasına bağlanması da enteresan bir sonuç çıkardı. 100 sene öncesin Atatürk İktisat Kongresi’ni toplarken tablo şuydu; İstanbul işgal altında, Lozan müzakereleri yarıda kalmış 3,5 yıl işgal altında kalmış bir ülke, binlerce insan savaşta hayatını kaybetmiş. Halkın sesini duymak istiyor, talepleri alıp oradan iktisat politikalarını belirlemek için yola çıkıyor. Biz de atamızın yolunun izini takip ettik. On binlerce insanımız enkaz altında kaldı hiçbirimizin hayatı artık eskisi gibi olmayacak. Hayat pahalılığı da ortada, çok büyük yoksulluk var herkes umudunu kaybetmiş durumda. Hayallerini kaybetmiş gençlik. 100 yıl öncesiyle çok paralellik görmek mümkün. Biz de dedik ki Türkiye’nin her yerinden temsilcileri davet edelim… nasıl gelecek hayal ettiklerini konuştular. Biz yola çıkarken Atamızın izinden yürümeye karar verdik. 4 ayrı masada 200 akademisyenin çalıştığı, tüm o aşağıdan gelen ilke ve kararların bilimsel disiplinler çerçevesinde kavramlaştırıldığı metinleri son 2 gün bir kez daha müzakere edildi. Paydaşlar birbirlerinin kararlarını tartıştılar. Ve sonunda burada 211 karar alındı. Girişteki 93 kararla birlikte 303 karar var ve 63 ilke tespit edildi. Mesele şu; burada geleceğin Türkiye’sini inşa etmek için işçiler, çiftçiler, tüccarlar, sanayiciler ve esnaflar birbirlerinin kararlarına oy verdiler. Örneğin işçilerle iş insanları pek karşılaşmazlar Türkiye’de… Ama burada hem biraya geldiler hem birbirlerinin kararları üzerinde fikir verdiler hem de birbirlerinin kararlarını oyladılar. Bağırıp çağırmadan, birbirlerinin üzerinden bir hakimiyet taslamadan. Çünkü şunu anladık biz, hepimiz aynı gemideyiz, bizi birbirimizden ayıran farklılıklardan çok daha fazla birleştiren sebep var ve biz bunları anlamak mecburiyetindeyiz. Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu da aslında aynı şeyi yapıyor. Birinin yüzde 1, 2 ya da 5 oyu olması önemli değil, bir farkı yok diğerinden. Önemli olan o farklı bakış açılarının, farklı perspektiflerin aynı masada buluşup, Türkiye’nin geleceği üzerine bir şey inşa etmesi… 100 yıllık Cumhuriyette ilk kez böyle bir şey yapıldı. 6’lı masa dediğimiz çalışma da 100 yıllık tarihimizde ilk defa oluyor” ifadelerini kullandı. O İKLİMİN MEYVELERİNİ TOPLADIK! Soyer ayrıca, “Önce demokrasi var. Çünkü demokrasi olmadan olmaz. Demokrasi birlikte yaşamanın hukuku, kültürüdür. Önce bunu aşmak zorundayız. Bizi birbirimizden ayıran sebepleri bir kenara bırakıp bizi birbirimizle buluştun sebeplerin üzerine kafa yormalıyız. Bu deprem fayları kırdı ama toplumdaki siyasetin fayları da kırdı. Osmaniye’de ben bunu gördüm. MHP’nin, AK Parti’nin yüzde 70’in üzerinde oylar aldığı yerde bambaşka bir iklim var artık. Tüm deprem bölgesinde ve tüm Türkiye’de farklı bir iklim var. Biz İktisat Kongresi’nde o iklimin meyvelerini topladık. Yani bir araya gelmenin, dayanışmanın, farklılıklarla beraber aynı gelecek için bir tasavvur kurmanın çalışmasını yaptık. Ve bu mümkünmüş onu gördük, bunu bütün Türkiye gördü. İzmir 100 yıl önce yapmış, atalarımız 100 yıl önce bunu başarmış, biz de 100 yıl sonra aynı şeyi başardık diyebiliyoruz. Emin olun yola çıkarken içeriğin ne olacağını hiç bilmiyorduk. Sadece 1135 delegeyi eğer Atamız o kış koşullarında toplayıp bir gelecek Türkiye’si hayal ettirmişse bunu biz de yapabiliriz dedik. Bu sonuç bildirgesinde en çok eğitim var, istihdam var, kadın var, üretim var. Bu 8 aylık bir emek, 200’ün üzerinde akademisyen, 500 delege, 50 uzman… Bunların aylarca sürdürdüğü çalışmayla ortaya çıkan binlerce sayfalık uzlaşının özetidir” mesajını verdi. 6'LI MASA BUNA ÇOK BENZİYOR Soyer, “Ben bunu Sayın Genel Başkanımızın 6’lı masayla ilgili yaptığı çalışmaya çok benzetiyorum. 100 yıl öncesinde nasıl ki Mustafa Kemal Atatürk gelecek Türkiye’sini hayal ettirmişse, şimdi aslında Genel Başkanımız o 6’lı masada Türkiye’nin farklı renklerini ve seslerini bir araya getirerek bir Türkiye geleceği tasavvur ettiriyor. Bu son derece kıymetli bir şey. Emin olun 100 yıllık Türkiye tarihinde böyle bir örnek yok. Ortada daha koalisyon falan yokken, sadece Türkiye’ye demokrasiyi getirmek için bir bir araya geliş… Kendisi de söyler, ‘Cumhuriyeti ikinci yüzyılında demokrasiyle taçlandıracağız’ diye… Tam da böyle bir şey… İstihdam da sanayi de sağlık da hepsi eğitimden geçiyor. Evet deprem kader, fay hatları üzerindeyiz bu da bir kader. Ama depremden ölmek kader olamaz. Depremden ölmek ya cehalettir ya hıyanettir. Cehaleti de hıyaneti de yenecek olan eğitimdir. Dolayısıyla eğitimi daha yüksek seviyede, daha derinleştirerek bu ülkeye yayabilmek için de demokrasiye ihtiyacımız var” diye ekledi. KENTİN İKİNCİ MARKASI OLACAK Soyer, tarihi kongrenin artık her yıl yapılacağını da şu sözlerle duyurdu: “Biz orada alınan 303 kararın takipçisi olacağız. Bu kararların hayata geçirilmesinin takipçisi olacağız. Çünkü arkasında Van’da kooperatifte üretim yapan kadının da hakkı var, akademisyenin de hakkı var. Biz onların verdiği emeğin takipçisi olacağız. İzmir’in bir Enternasyonal Fuarı vardı, şimdi İzmir’in ikinci bir markası İktisat Kongresi olacak. Her yıl bunu yapmaya devam edeceğiz. İnsanlarımız geleceğin Türkiye’si üzerine kafa yorsun istiyoruz. Bu forumlar her yıl devam edecek. “ ‘BEN YAPTIM, OLDU’ DİYEMEYECEKLER Programda Soyer, çarpıcı bir tespite de imza atarak, “O 6’lı masa bir devrildi, tekrar toparlandı. Niye biliyor musun? Toplum aslında siyasetin önünde gitmeye başladı ve siyasi aktörleri toplum bir hizaya sokuyor. Yani gelecek Türkiye’si hayali taşıyan bu toplum siyasilerin o hayali terk etmesine izin vermiyor. Toplum müthiş bir umut ve özgüven taşıyor ve bunun altından kalkacağımızı biliyor, hepimiz biliyoruz. 100 yıl önce o enkazın altında nasıl kalktıysak bu enkazın altından da kalkacağız. Yeter ki el ele verelim, yeter ki artık birbirimizi ‘Sen sucusun, bucusun’ diye ayırmayalım” diye konuştu. Soyer toplum-siyaset ilişkisi üzerine mesajlarına, “Yepyeni bir Türkiye kuruluyor. Ve bu yeni Türkiye’de siyasetçileri toplumun sesine kulak vermek zorunda, toplumu dinlemek zorunda kalacaklar. Siyasetçiler eskiden olduğu gibi ‘Ben yaptım, oldu’ diyemeyecekler. Siyasetçiler toplum tarafından şekillendirilecek, onların iradelerini toplum tarafından belirlenecek ve onlar toplumun sesini dinleyerek karar alacaklar. Toplumun sesi, kararı ve iradesi siyasetçinin önünde şu anda…” sözleriyle devam etti. BU İŞİ MİLLET YAPTI Soyer 6’lı masada yaşanan krizi de toplumun sesiyle ilişkilendirerek, “Bana da hep soruluyor, buradaki siyasi aktörün bir kıymeti yok, asıl mesele toplumun bu konudaki iradesi. Tüm siyasiler de toplumun sesini duydular ve bunun gereğini yaptılar. Millet yaptı bu işi. O masanın devrilmesine rıza göstermedi bu millet. Sadece Meral Hanım değil herkes bunun gereğini yaptı. Çünkü millet bir karar verdi, başka bir Türkiye’nin hayalini kuruyor, onun gereğini yapmak istiyor. Siyasileri de o yoldan saptırtmayacak” dedi. KEMAL BEY AKIL, VİCDAN VE CESARET SAHİBİ “Türkiye 14 Mayıs’ta Kılıçdaroğlu’nu Cumhurbaşkanı olarak seçerse ne olur?” sorusu üzerinden değerlendirmelerde bulunan Soyer şunları söyledi: “Bir kere çok mutlu olacağım. Çünkü siyaset akıl, vicdan ve cesaret işidir. Genel Başkanımızda, Cumhurbaşkanı Adayımızda bu 3’ü de var. Konuşmalarını beğenirsiniz, beğenmezsiniz ama bir siyasetçide aslolan bu 3 şey var. Dahası da var. Sevdası var bu memlekete… Ve üzerine başka bir şey daha var. Siyasetçi tok olacak. Madden ve manen tok olacak. Eğer tok değilse bir yerde açığa çıkartır kendisini… Zafiyeti açığa çıkar. Kemal Bey tok, akıl sahibi, vicdan sahibi ve cesaret sahibi.” Soyer, “Genel Başkan sizi dinliyor mu?” sorusuna da, “O kadar çok dinler ki… Artık O’nu yorduğunuzu, sıktığınızı düşünürsünüz, siz kendiniz mahcup olursunuz, O dinlemeye devam eder. Belki de en kısa ifade biçimiyle demokrat bir insan, demokrat bir lider” yanıtını verdi. O 50 MİLYON GELMEDİ Soyer programda son olarak Halk TV’de canlı yayınlanan Bir Kira Bir Yuva dayanışma gecesi ve toplanan yardımlarla ilgili de açıklamada bulundu. Geceye damga vuran bağışla ilgili konuşan Soyer, “O akşam hepimizi şaşırtan, Kıbrıs’tan biri 50 milyonluk bir bağış yapmıştı. O gelmedi. Bir de 40 milyonluk yaklaşık taahhüt edilmiş olmasına rağmen tahsil edemediğimiz bir rakam var. 444 40 35 numaralı telefonu bir kez daha duyuralım” şeklinde konuştu.

Yüzyılın Kongresi’nde ‘kamulaştırma’ çatlağı Haber

Yüzyılın Kongresi’nde ‘kamulaştırma’ çatlağı

TENZİLE AŞÇI İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından sivil bir girişim olarak düzenlenen İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi’nin sonuç bildirgesinin İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer idaresinde gerçekleştirilen oylanmasında bir çatlak da kamulaştırmalara ilişkin maddede yaşandı. 9 Bölüm ve 192 maddeden oluşan bildirgenin İşçi Bildirgesi bölümünde, “İş kollarına ilişkin özel düzenlemeler” başlığı altındaki “Vakıf üniversiteleri, özel eğitim kurumları, özel sağlık kuruluşları, madencilik, enerji ve haberleşme temel sektörlerin kamulaştırılacaktır. Tüm bu kurumlardaki çalışma koşulları düzeltilecektir. Tüm sektörlerde kamu kurumlarının satılması, tasviyesi ve ayrıca kamu mülkiyetinde olan kurumların ticarileştirilmesi ve özelleştirmesi uygulamalarından tamamen vazgeçilmesi” maddesinin delegelere sunulmasıyla görüş ayrılıkları yaşandı. Maddeye tüm paydaş grupları şerh koydu. ÇİFTÇİLERDEN İTİRAZ SESLERİ YÜKSELDİ Maddeye ‘kamulaştırılamaz’ çıkışıyla itiraz eden Köy-Koop Başkanı Neptün Soyer, “Vakıf üniversiteleri ve özel kolejler bunları kamulaştıramazsınız. Mesela Saint Joseph’in özel bir statüsü vardır. Onu açmak mı lazım acaba” dedi. Maddeye ilişkin söz Çiftçi grubundan bir başka delege ise, “Ankara veya Robert Koleji ile bir madenciliği aynı kefeye konulamaz. Ankara kolejin kendi iç dinamikleri vardır. Bu maddenin bir gerçekçiliği yoktur” ifadelerini kullanması üzerine konuşan Başkan Tunç Soyer, “Soyer, Bu çok tartışılacak bir konu. Gerekçesi olduğunu ve olmadığını söyleyen arkadaşlarımız var. Bu başlığı grupların oylarına sunup oy sayısına göre bir karar alacağız” ifadeleriyle maddeye karşı çıktıklarını belirtti Söz alan bir diğer delege ise, “Eğitim başlığına itiraz edeceğiz içinde madencilik var. Madenciliğe itiraz edeceğiz için de eğitim var. Bu madde karışık görünüyor” şeklinde konuştu. “AYRI AYRI GÖRÜŞÜLMESİ SÖZ KONUSU DEĞİL” Maddenin tek olarak ele alınmaması gerektiğini ifade eden bir delege, “Bu maddeyi görüşürken kamulaştırmalar ve özelleştirmelerin durdurulmasını tek madde olarak aldık. Bizde ayrı ayrı görüşülmesi söz konusu değil. Biz eğitimde sağlıkta madencilikte her yerde kamulaştırmaların gerekli olduğunu düşündüğümüz için böyle yazdık” diye konuştu. İtirazlar üzerine konuşan Başkan Soyer, “Böyle oylarsak işçilerin aleyhte oylarıyla reddedilecek. Ayrı ayrı oylarsak o zaman sonuç başka türlü çıkabilir” diye konuşarak orta yol bulunması gerektiğini belitti. “BÖLMEYE GEREK YOK” Çiftçi grubundan konuşan bir delege, “Çiftçi grubuna bu öneri gelmedi, tartışılmadı, 3’e bölerseniz Şeker Fabrikaları dahil 4. ve 5. maddelerinde dahil edilmesini bizler isteriz. Tüm sektörlerde kamu kuruluşların satılması, tasviyesi… En son cümle hepsini bağlıyor, hiç bölmeye gerek yok. Orada belki ‘tamamen vazgeçilecektir’ cümlesi tartışılabilir ama biz çiftçiler olarak böylesine önemli olan maddenin önümüze gelmemesi burada son anda bölünerek gelmesini yeniden tartışılmasını uygun bulmuyoruz” dedi. Son olarak konuşan Başkan Soyer, “Burada farklı şeyler tek başlık altına getirilmiş. Hepsini ayrı ayrı oylayacağım. Maddenin tamamını 2’ye ayırıyorum” ifadelerini kullanarak oylamaya sundu. MADDE İKİYE BÖLÜNDÜ “Vakıf üniversiteleri, özel eğitim kurumları, özel sağlık kuruluşları, madencilik, enerji ve haberleşme temel sektörlerin kamulaştırılması” oylama sunuldu. Oylamaya sunulan madde işçilerin ‘kabul’ oyuna karşılık, diğer paydaş gruplarının verdiği ret oyuyla reddedildi. “Tüm bu kurumlardaki çalışma koşulları düzeltilecektir. Tüm sektörlerde kamu kurumlarının satılması, tasviyesi ve ayrıca kamu mülkiyetinde olan kurumların ticarileştirilmesi ve özelleştirmesi uygulamalarından tamamen vazgeçilmesi” maddesi de oy çokluğu ile kabul edildi.

8 aylık ‘iktisat maratonunda’ sona doğru: Başkan Soyer’den durum değerlendirmesi Haber

8 aylık ‘iktisat maratonunda’ sona doğru: Başkan Soyer’den durum değerlendirmesi

TENZİLE AŞÇI 15-21 Mart tarihleri arasında düzenlenen İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi kapsamında, Ağustos 2022’den bu yana belirli aralıklarla düzenlenen çiftçi, işçi ve sanayici-tüccar-esnaf gruplarının düzenlediği paydaş buluşmalarında son dönemece girildi. Buluşmaların ardından nihai bildirgeye son hali verilmesi için paydaşlar ve Yüksek İstişare Kurulu, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer idaresinde son kez toplandı. Toplantının ortasına gelenin noktaya ilişkin basın mensuplarına bilgilendirme yapan Başkan Soyer, uzlaşmanın öngörülerinden uzun sürdüğünü belirtirken kongrede son 3 güne girildiğini belirtti. PAYDAŞLARIN UZLAŞAMADIĞI KONULAR OLURSA… Metne henüz son halinin verilmediğini belirten Başkan Soyer, eksiksiz bir iş ortaya koymak istediklerini ifade etti ve “Toplantının tam ortasındayız ve bitirmeyi ön görüyorduk ancak henüz tamamlanamadı. Büyük ölçüde paydaş çalışmaları tamamlandı, bu çalışmalar kapsamında yüksek istişare kurumumuz değerlendirmek için bir araya geldi. Gözden kaçan veya ihmal edilen hususlar varsa onları tamamlamaya çalışıyor. Yüzde 80’i bitti metnin. Son etapta da metnin son haline kavuşturulasına gayret edilecek. Metinden kastım da giriş bölümü. Yani paydaların aldığı karar çerçevesinde bir giriş bölümü ortaya konulacak. Yarın, eğer paydaşların aralarında uzlaşamadığı konular olursa onları da müzakere edecek. Salı günü de son metni oylamaya sunacağız. Bu akşam millet ittifakının genel başkanları misafirimiz olacak. İktisat Kongresi çerçevesinde değerlendirmeler yapacaklar. Onlar da bizim çalışmalarımıza ilham verecek ve Türkiye’nin geleceğini dair açıklamaları olacak” dedi. ÜLKEMİZİN GELECEĞİNİ ŞEKİLLENDİRECEK ÇALIŞMALAR OLACAK Belediye başkanları toplantısıyla ilgili de bilgi veren Başkan Soyer, “Yarın da tüm belediye başkanlarımızın katılımıyla yerelde dirençli kentler yaratmanın görüşmeleri yapılacak bu toplantıdan da önemli bir çıktı elde edeceğiz. 8 aylık maratonun sonuna yaklaşıyoruz. 3 gün içinde yapılacak son değerlendirmelerle de geleceğe bırakacağız bir kongreyi tamamlamış olacağız. Bu kongreyi burada sonlandırma niyetinde değiliz. Her sene bir ilerleme raporu gibi alınan yolu göreceğimiz toplantılar yapacağız. Bu, Yüksek İstişare Kuruluyla değerlendirecek tematik toplantılara çevrilebilir. Tüm bu çalışmaları kongre adıyla sürdürmek niyetindeyiz. Biliyoruz ki ülkemizin geleceğini aydınlatacak çalışmalar olacak” diye konuştu.

Başkan Soyer duyurdu: İktisat Kongresi için flaş yeni karar! Haber

Başkan Soyer duyurdu: İktisat Kongresi için flaş yeni karar!

TENZİLE AŞÇI 15-21 Mart tarihleri arasında düzenlenen İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi kapsamında, Ağustos 2022’den bu yana belirli aralıklarla düzenlenen çiftçi, işçi ve sanayici-tüccar-esnaf gruplarının düzenlediği paydaş buluşmaları tamamlanırken buluşmalar sonrasında, toplantıların çıktısı niteliğinde taslak bildirge büyük oranda şekillendi. Öte yandan; İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, taslak bildirgesinin değerlendirileceği paydaş buluşması öncesinde düzenlenen basın toplantısında buluşmalara ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Soyer ayrıca kongreye gelen ‘yerel’ eleştirilerine yanıt verirken aldıkları yeni bir kararı da paylaştı. YOL GÖSTERİCİ OLACAK Sürece ilişkin genel bilgi veren Soyer, “Paydaş gruplarının Ağustos’tan bu yana sürdürdükleri ilkeler ve kararlar oluşturma süreçleri bu iki gün içinde tamamlanacak. İki gün boyunca her biri hem diğerlerinin almış olduğu ilkeleri ve kararları müzakere ediyorlar hem de doğa, tarih, inovasyon ve demokrasi masalarındaki 200’ün üstündeki akademisyenin çalışmalarıyla kendi çalışmalarını müzakere edecekler. Böylece nihai metinlere yarın gün sonu itibariyle ulaşmayı hedefliyoruz. Sonunda da 21 Mart’ta da yine tüm paydaşların bulunduğu bir toplantıda kararları tek tek oylamaya sunacağız. Bir yandan bu çalışmalar devam ederken bir yandan da ulusal ve uluslararası birçok siyasetçinin, akademisyen ve bilim insanlarının sunumlarına ev sahipliği yapıyoruz. Dünyanın her yerinden katılım var. Dinlediğimiz sunumlar da nihai toplantı için yol gösterici rol oynayacak” dedi. BULUŞMALAR HER SENE TEKRARLANACAK Kongreye paralel düzenlenen forumlara da değinen Soyer, alınan yeni bir kararı da açıkladı ve “Farklı dinamikler, kendi aralarında yaptıkları forumlarla sonuç bildirgesine katkı sunacak çalışmalar yapıyorlar. 100 yıl öncesinde yanmış, yıkılmış bir coğrafyada Türkiye’nin her yerinden bir araya gelen bin 135 delege yeni kurulacak cumhuriyetin ekonomi politikalarını belirlemişler. 16 gün boyunca o iktisat politikalarını belirlemek için ortak akıl inşa etmeye çalışmışlar. Birçok başlıkta birçok yenilikle buluşturulmuş ve yeni cumhuriyetin ilkeleri belirlenmiş. Nasıl ki Erzurum Kongresi Misak-ı Millîyi belirleyen bir kongre oluşsa İzmir kongresi de Misak-ı İktisadi’nin belirlendiği bir kongre olmuş. Bugün de cumhuriyetin 2. yüzyılında yepyeni bir Türkiye’nin kurulması için bir araya geldik. Bugünün siyasal ikliminde bugünün siyasal sorunlarına çözüm aramak için değil, geleceğin Türkiye’sini inşa etmek için yapılan bir kongre. Geleceği tasarlamak için yani. Bu nedenle bugün verdiğimiz bir kararı da paylaşayım. İktisat Kongresi, 21 Mart günü son bulmayacak. Aksine her sene bu kongrenin verdiği karar ve tespitlerin takibini sağlayacak buluşmalar gerçekleştirmeye karar verdik. Bir ilerleme raporu gibi alınan kararların hangilerinin gerçekleştiği hangilerinin gerçekleşmediğini müzakere etmek için bir araya gelinecek. Bugün alınan kararların tamamının takipçisi olacağız. Çünkü biz artık siyasilerin yukarıdan aşağıya verdikleri kararlarla yaşamak istemiyoruz. Daha adil daha müreffeh daha özgür ve daha demokratik bir Türkiye için bu kongrenin aydınlatıcı bir rol üstleneceğini düşünüyorum” diye konuştu. GELECEK TASARLAMAK MECBURİYETİNDEYİZ Seçim sürecine girilmesi ve yaşanan felaketler nedeniyle kongrenin beklenen etkiyi yaratıp yaratmadığı sorusuna yanıt veren Soyer, “100 yıl öncesinde de toplumda büyük bir umutsuzluk vardı. Belki de tarihimizin ekonomi konusunda en düşük dönemini yaşıyoruz. Çok büyük bir yıkım ve yoksulluk var. Mustafa Kemal Atatürk, o umutsuzluk ikliminde bir gelecek inşasına soyunuyor. O gün atalarımız bunu başardıysa bugün bunu başarmak da bizim tarihsel sorumluluğumuz. Bugün yasımız ve acımız çok büyük. Ama bir yandan da gelecek nesiller için bir gelecek tasarlamak mecburiyetindeyiz” ifadelerini kullandı. “KONGREYİ İNŞA EDEN TÜRKİYE GENELİNDEKİ KATILIMCILARDIR" Kongre çıktılarının ulusal değil yerel nitelik taşıdığı eleştirilerine de yanıt veren Soyer, şunları söyledi; “Biz İzmir Büyükşehir Belediyesi olarak kongrenin organizasyonunu üstendik. Kongreyi inşa edenler ise Türkiye’nin her yerinden gelen delegelerdir. Bizim böyle bir iddiamız zaten yok. İzmir’in tarihsel bir sorumluluğu olduğu için bu noktadayız. İzmir tarih boyunca Anadolu’nun yeniliklerin öncüsü olmuştur. Anadolu’nun gelecek vizyonunun ortaya konmasında öncülük yapmıştır. Kongre kongreye katılanlara aittir.”

Soyer’den kadınlara mesaj: İktisadınıza muhtacız Haber

Soyer’den kadınlara mesaj: İktisadınıza muhtacız

TENZİLE AŞÇI İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, 15-21 Şubat tarihlerinde düzenlenecek İktisat Kongresi kapsamında Batı Anadolu Sanayici ve İş İnsanları Dernekleri Federasyonu (BASİFED) iş birliğiyle düzenlenen Kadın ve İktisat Kongresi Toplantısı’nda konuştu. Toplantıya Soyer’in yanı sıra; CHP’li ilçe belediye başkanları, kadın dernekleri ve ekonomi dünyasının önemli isimleri katıldı. Toplantının ana gündeminde kadınların iktisadi alanda önemi yer alırken Soyer, “Kadınlar olmadan yarımız” diye konuştu. “KADINLARA ÖZÜR BORÇLUYUZ” İktisat Kongresi’yle geleceğin Türkiye’sini eşitlikçi bir anlayışla inşa ettiklerini belirten Soyer, “Biz bugün, geleceğin Türkiye’sinin inşasına kadın erkek yan yana başlıyoruz. Kadınlara özür borçluyuz. Bedensel gücümüzü bir şiddet kaynağına dönüştürdüğümüz, kadınlar üzerinde tahakküm kurmaya yeltendiğimiz, onlar adına yargılar ürettiğimiz ve onları temel haklarından mahrum bıraktığımız için. Bu vesileyle forumda talep edilen yüzde 50 erkek kotasını kabul ettiğimizi duyuruyorum. Biliyoruz ki kadınların varlığı olmadan sağlam bir iktisadi yaşam tesis edemeyiz. Giderek derinleşen yoksulluğa, savaşlara, açlığa, iklim krizine asla kalıcı çareler bulamayız. Çünkü bu eşsiz güzellikteki gezegeni başımıza yıkan bunca felaket, erkek egemen düzenin sonuçları. Yaşamak için kadınların aklına muhtacız. Umudu örgütlemek için kadınların iktisadına muhtacız. Bugün kadınların eşitlik talebi için kadın erkek birlikte mücadele etmek zorundayız. Çünkü bir toplumda hakları çiğnenenler, kendi kendini savunmak zorunda kalırsa o zaman orada vicdan bitmiş, umut tükenmiş demektir” dedi. “KADINLAR YOKSA YARIMIZ” İktisat Kongresi’nin ve kadın buluşmalarının toplumların geleceğindeki önemine vurgu yapan Soyer, “Kadınlar yoksa daima yarımız. Biz çocuklarımıza yarım bir gelecek bırakmayacağız. Bu yüzden 100 yıl önce Türkiye Cumhuriyeti’nin temelleri, özünde kadın duruşu olan bu buluşmayla mayalandı, güçlendi. Bu buluşmada, toplumsal cinsiyet eşitliği üzerinde yükselen bir iktisadın tarifini yapacağız. Bu irademizi, 21 Şubat’ta İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi’nin ana bildirgesiyle dünyaya duyuracağız. Sekiz aylık kapsamlı bir sürece yayılan 2. yüzyılın İktisat Kongresi’nde geleceğe iz bırakmak için büyük bir kararlılıkla çalıştık. Kongremiz, bu ülkenin geleceğine dair söyleyecek sözü olan, bir şeylerin yanlış gittiğini gören herkesin emeğine, düşüncesine, katkısına açık bir meydan. Şundan hiç kimsenin şüphesi olmasın. Biz, geleceğiz! Bir şey değişecek, her şey değişecek” ifadelerini kullandı. “KADIN SORUNUNU GÜNDEMDE TUTMALIYIZ” BASİFED Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Kasalı ise “İzmir İktisat Kongresi bir Türkiye İktisat Kongresi’dir. Kongrede, her kurumun temsil ettiği gruba yönelik 2. yüzyıla dönük hayallerini, beklentilerini, taleplerini belirlemesi kendi tabanına karşı sorumluluğudur. Kadın meselesi çözülmeden toplumumuzun hemen hiçbir sorununun temelden çözülemeyeceğine inanıyoruz” diye konuştu ve kadınlara yönelik yapılan bir araştırma sonuçlarını paylaşarak şunları söyledi: “Bulgular çok önemli. Kadın girişimciler en önemli sorunların cinsiyet ayrımcılığı olduğunu ve başarılı olmak için finansmana ihtiyacı olduğunu ifade etmişler. Sonuç olarak, Atatürk medeni kanunun işaretini vermek için İzmir’i seçti. Bu, İzmir olarak bize büyük sorumluluklar yüklüyor. Biz, eğer bir kadın sorunu sürekli olarak gündemde tutulacaksa, Mustafa Kemal’in 2 Şubat’taki hedeflerini sürekli yerine getirebilmek amacıyla, bu yakaladığımız verileri her yıl tekrar değerlendirme ve ilerleme raporuna dönüştürmeliyiz. Geriye ya da ileriye gittiğimizi tespit edip gereğini yapmalıyız. Bizler bu şekilde kadın sorununu gündemde tutup karar vericileri belirli tedbirler almaya zorlamalıyız.”

İktisat kongresinde ‘kadın’ ateşi yakıldı: Kadınlardan ‘kota’ çağrısı Haber

İktisat kongresinde ‘kadın’ ateşi yakıldı: Kadınlardan ‘kota’ çağrısı

TENZİLE AŞÇI İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin İktisat Kongresi’nin 15-21 Şubat tarihleri arasında düzenleyeceği ve İktisat Kongresi Hazırlık Çalışmalarına paralel olarak “Kadın ve İktisat Kongresi” forumu düzenlendi. Toplantıya, Köy-Koop Başkanı Neptün Soyer, TÜRKKONFED İDK Yönetim Kurulu Başkanı Reyhan Aktar, DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, İzmir Ticaret Borsası (İTB) Yönetim Kurulu Başkanı Işınsu Kestelli, İZİKAD Yönetim Kurulu Başkanı Betül Sezgin, Ege YDD Yönetim Kurulu Başkanı Emre Pınar Kılıç, ESİAD Yönetim Kurulu Başkanı Sibel Zorlu, EGİKAD Yönetim Kurulu Başkanı Şahika Aşkıner katıldı. Forumda yapılan konuşmalarda kadının çalışma hayatında yaşadığı sorunlara da dikkat çekilirken toplumsal hayatta ikincil plana atılmasına karşı mücadeleye çağrı yapıldı. SOYER: KADINLAR YOKSA ALINAN KARARLAR YARIMDIR Karar alma süreçlerinde kadınların daha ağırlıklı olması gerektiğine vurgu yapan Köy-Koop Başkanı Neptün Soyer, şunları söyledi; “Kadın olmazsa tarım olmaz ve üretim yapılamaz. Buğdayı ilk yetiştiren de ekmeği ilk yapan da insan hayatının yerleşik yaşama geçmesini sağlayan da kadın. Kadının özellikle kırsal kesimde emek yoğun çalışmaları göz ardı ediliyor. Kadınlar, sabahtan öğlene tarlada, kalan kısımda ise evde çalışıyor. Yorulmaya hakkı yoktur. Çoğu zaman sigortasız, karın tokluğuna çalışır kadın. Sadece tarımda değil hayvancılıkta da vardır. Elde ettiği eti ve sütü nasıl değerlendireceğini kadınlar bilir. Birer gastronomi uzmanıdır kadınlar. Tarihte tarımı keşfeden kadın, 21. yüzyılda da tarımın büyük bir parçası olmuştur. Tarımda çalışanların yüzde 48’ kadın, yüzde 50’i erkektir. Kadınların çoğu güvencesiz çalışmakta ve bu da ucuz işgücü anlayışından kaynaklanmakta. Birçoğu da gelecek kaygısı yaşamaktadır. Sorunlara karşı yerinde tespitle çözümler getirilmelidir. Arazi sahiplerinin hep erkek olması nedeniyle kadın tarımda her ne kadar üretime katılmış olsa da son söz hep erkeklerin olmuştur. Karar süreçlerinde kadınların olamaması alınan kararların yarım olması demektir. Kadınlar toplumun temelidir. Her alanda kadın kotasından bahsediyoruz. En az şu kadar kadın diyoruz. Bakış açımızı değiştirmeli mesela erkeklere kota getirmeliyiz.” ÇERKEZOĞLU: CİNSİYETÇİ İSTİHDAM SONLANDIRILMALI Çerkezoğlu, kadınların iş hayatına katılımı önündeki engellere dikkat çekti ve “Türkiye’de kadın emeğini daha fazla ayrımcılık, güvencesizlik ve düşük ücretle tarif ederim. Toplumda yaşadığımız ayrımcılığı iş hayatında da yaşıyoruz. İşe alım sürecinde başlıyor bu ayrımcılık ve iş hayatında devam ediyor. Aynı işi yaptığımız erkek işçilerden daha düşük ücretle ve kayıt dışı çalışıyoruz. Bugün 3 kadının 1’i işsiz. Çalışma çağındaki 32 milyon kadının sadece 6 milyonu kalıcı ve tam zamanlı istihdam ediliyor. Yani kadınlar güvencesizliğin, işsizliğin ve her türlü ayrımcılığın kıskacında. Bunun temel nedeni de kadına özgü işler olarak tarif edilen ev işlerdir. Bunlar kadının iş hayatına katılımını azaltıyor. Eril yargı kararlarının devam ettiği bir dönemde yapacak çok işimiz var. Bunun için her şeyden önce bakım yükünün kadınların üzerinden alınmasını sağlamalıyız. Cinsiyetçi istihdam ve işbölümünün sonlandırılması gerekiyor” dedi. AKTAR: KARARLAR SALONDA KALMAMALI Aktar, “Kadınların istihdamı konusunda verilere ulaşamıyoruz. Biz bu verilere ulaşarak bu veriler ışığında bir amaç ortaya koymak istiyoruz. Bizim yapmamız gereken ilk şey bu verilerle birlikte mevcut durumu ortaya koymaktır. Bu salonda alınan kararların burada kalmaması gerekiyor. Bizim bir hayalimiz var. Biliyoruz ki güçlü Türkiye, ancak güçlü kadınla Bizler, sadece toplumsal cinsiyet eşitliğine değil; adalete, eşitliğe ve ekonomiye hizmet ediyoruz. Eğer ki biz kadınlar olarak güçlünün karşısında bir olarak gücümüzü topluyorsak bunsan sonra da güçsüzün yanında olacağız” ifadelerini kullandı. KESTELİ: YARIM GÜÇLE TAM SONUÇ OLMAZ İTB Başkanı Kestelli ise şunları söyledi; “Hayatın her alanında kadınla erkeğin eşit olması gerektiğini savunan ve birlikte mücadele ederek içinde yaşadıkları toplumu daha müreffeh bir geleceğe taşıyacaklarına inanıyorum. Borsa da olan da tam olarak budur. Kadın istihdamının artırılması için iş gücü piyasasındaki çalışma koşullarının iyileştirilmesi ve kadının sosyal hayata katılımını artıracak olanakların sağlanması gerekiyor. Tarım özelinde bakacak olursak da tarlalarda genellikle kadınları görüyoruz ama büyük bölümü aile işlerinde çalışıyorlar. Çoğu zaman maaşları ya da bir sosyal güvenceleri bulunmuyor. Yarım güçle tam sonuç elde edemeyiz.” SEZGİN: YARIN İÇİN BUGÜN EN İYİSİNİ YAPMALIYIZ Toplumsal kalkınma ve döngüsel ekonomide etkili öğeleri olduklarını söyleyen Sezgin, “İzmir’de toplanmamız tesadüf değil. Cumhuriyetimizin 2. yüzyılına girerken önemli bir adım atıyoruz. Cinsiyet meselesi konuşmadığımız ve cinsiyetin mesele olmadığı bir gün her şey eşit ve adil olacaktır. Yarın için en iyi hazırlığımız bugün elimizden gelenin en iyisini yapmamızla gerçekleşecek” dedi. KILIÇ: EŞİTSİZLİĞİN OLMADIĞI BİR GELECEK MÜMKÜN Tarihsel süreçten örnek geren Kılıç, “Bugün kadının geldiği noktada geleceğine nasıl yön verebilirizi hep beraber tartışmak için birlikteyiz. Sorunların değil, çözüm önerilerinin masaya yatırıldığı bir forumdayız. Yüzde 86’sı geleceğiyle ilgili hayal kurmaktan vazgeçen ülkemde ikinci cins olarak algılandırılan kadınların hem cinsel hem toplumsal bakımdan ezilmediği ve eşitsizliğin olmadığı bir geleceği inşa edebiliriz diye düşünüyorum” diye konuştu. AŞKINER: KADINLARIN GEÇİMİNİN ÖNÜ AÇILMALI Aşkıner ise kadınların ekonomik hayatta etkinliğinin artması için önerilerde bulundu ve şunları söyledi; “Kadın girişimciliğine daha çok özendirecek platformlara daha çok yer verilmeli. Tarım bölgelerinden kente göç engellenmeli, kadınların geçiminin önünün açılmalı, maddi olarak desteklenmeliler. Kadınlara ihracat destekleri verilmesi ve kadın patron sayısının arttırılmasına özendirici faaliyetlerde bulunulması gerekiyor. Ayrıca oda, borsa, dernek, ihracatçı birlikleri gibi kurumlardaki yönetim kurullarına kadın kotası konması gerekiyor.” ZORLU: ÖNYARGILAR ORTADAN KALDIRILMALI Toplumsal cinsiyet eşitliğinin eğitim temelli başlaması gerektiğinin altını çizen Zorlu, “Biz bugün başka konuları konuşmamız gerekirken hala kadınları konuşuyoruz. Dünya Ekonomik Forumu-Küresel Toplumsal Cinsiyet Uçurumu Raporu’na göre Türkiye 146 ülke arasında 124. sırada. Bunun nedeni, istihdama, siyasete ve karar alma mekanizmalarına kadının katılımı düşük. Önce, toplumsal cinsiyetçi kalıpların ve bu kalıplardan doğan önyargıların ortadan kaldırılması lazım” dedi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.