[tag] Haberleri |İlkses Gazetesi - Son Dakika [tag] Haberleri

#iletişim

iletişim haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, iletişim haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Uzmanı açıkladı: Çiftlerin iletişimleri şeffaf ve dürüst olmalı Haber

Uzmanı açıkladı: Çiftlerin iletişimleri şeffaf ve dürüst olmalı

Sessiz evliliklerin yüzeysel iletişimden sonra meydana gelebileceğini aktaran Uzman Psikolog Arzu Hamurcu, “Sessiz evlilikler, duygusal ve yüzeysel bir iletişimin olduğu ilişkilerdir aslında. Yani bir süre sonra artık iletişim şekli bir süre sonra yüzeysel hale gelir, arada derin bir bağ oluşmaz ve artık mümkünse tartışma çıkmasın, ağzımızın tadı bozulmasın diye ihtiyaçların içeri atıldığı, asla belirtilmediği ve birçok yerde de ihtiyaçların yine aynı periyotta dile getirilmediği ilişkilerdir aslında. Belirtilerine bakacak olursak ve bir ilişkinin sessizleşmeye başladığını nasıl anlarız dersek, artık zaman içerisinde ihtiyaçlarınızın karşı taraf tarafından anlaşılmadığını hissetmeye başladığınızda zaman zaman kendinizi geri çekilmiş hissedebilirsiniz. Daha sessizleşmiş hissedebilirsiniz ya da o ortamdan biraz daha sosyal olarak izole halde bulabilirsiniz kendinizi. Bu durum ilişkilerinizin sessizleştiğini gösterebilir” diye konuştu. İhtiyacımızın ne olduğunun da farkında değiliz Hamurcu, beklentiler yapılmadığında insanların sessizleştiğini belirterek, “Buna sebep olan şeylere baktığımızda bir kere kesinlikle iletişim sorunlarını görüyoruz. Yani kişilerin karşılıklı olarak birbirlerinden aşırı derecede beklentileri olduğunu görüyoruz. Bu beklentiler karşılanmadığında gerçekten de insanlar sessizleşmeye başlıyor. Yine aynı şekilde kişisel sorunları görebiliyoruz. Yani öfke sorunu, stres, hayatında oluşabilecek birçok probleme bağlı olarak kişiler daha yüksek tepkiler verebiliyorlar. Problem anlarında ya da problemin olmadığı diğer anlarda ve bu durumda yine karşı taraf olsun hem de bireyin kendisi olsun ilişkilerde sessizleşmeye başlıyor. Aynı şekilde kültürel birçok noktada da biz duygularımızla konuşmayı bilen bir toplum değiliz maalesef. Yani duygulardan bahsedebilen ya da “Kan kustum kızılcık şerbeti içtim” anlayışının çok yaygın olduğu bir kültürdeyiz. Doğal olarak da biz ihtiyaçlarımızdan bahsedeceğimiz zaman bunun anlaşılacağını da düşünmüyoruz, nasıl bahsedeceğimizi de bilmiyoruz. Hatta daha temelde bir sorundan bahsedecek olursak; ihtiyacımızın ne olduğunun da farkında değiliz” dedi. Kişilerin ortak ilgi alanlarını tavsiye ediyoruz Arzu Hamurcu, “Öncelikle biz kendimizi tanımalı, neye ihtiyacımızın olduğunu bilmeli, daha sonra da bunu nasıl karşı tarafa aktaracağımızın farkında olmalıyız. O yüzden oku karşı tarafa çevirmeden önce kendimize döndürmeliyiz. Kişi direkt şikayetle geldiği zaman öncelikle şunu söylüyoruz; “Ben ne yapabilirim?” sorusunu oraya eklememiz lazım. “Var olan problem onun problemi” demek yerine “Bu problem için ben ne yapabilirim?” şeklinde bir iletişim kalıbı yerleştiriyoruz ve bununla beraber kişilere daha açık, daha doğru, daha dürüst ve şeffaf, kırılgan yanlarını kendilerine belli ettikleri bir iletişim şekli tavsiye ediyoruz. Aynı şekilde eğer bunun kendi aralarında bir probleme dönüştüğünü, öfke sorunlarıyla beraber aşılamaz bir halde olduklarını hissederlerse, uzman eşliğinde bu konuyu gündeme getirmelerini tavsiye edebiliriz. Bununla beraber kişisel gelişim üzerine kişiler kendi stres yönetimlerini, kendi zaman yönetimlerini, planlamalarını kişisel gelişim hedefleyerek aslında kendilerini geliştirebilir ve iletişimlerini düzeltebilirler. Sessiz iletişimin biraz daha engellenmesi adına, kişilerin ortak ilgi alanlarını tavsiye ediyoruz. Eğer ortak ilgi alanları, ortak hedefler, ortak büyümeler başarabilirlerse konuşacak daha fazla konuları olacaktır ve kendilerini daha anlayışlı bulabilen bir çift olacaklardır” şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Altun'dan dezenformasyon ile mücadele mesajı Haber

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Altun'dan dezenformasyon ile mücadele mesajı

Altun, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'ın katılımıyla Millet Kütüphanesi Anadolu Salonu'nda düzenlenen "Yüzyıllık Emanet Kızılay Esir Mektupları Sergisi"nin açılış programındaki konuşmasında, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı olarak Türk Kızılay ve TRT ile birlikte düzenledikleri serginin açılışında davetlilerle birlikte olmaktan duyduğu memnuniyeti ifade etti. Tarihin, kimine göre savaşların, kimine göre ise medeniyetlerin tarihi olduğunu belirten Altun, bir başka deyişle tarihin, toplumlar arası çatışmaların yahut toplumlar arası etkileşimlerin bir bütününü işaret ettiğini bildirdi. Her ne olursa olsun esas itibarıyla tarihin, hak ile batılın mücadelesi olduğunu dile getiren Altun, Türkiye'nin üzerinde yükseldiği bu toprakların, coğrafyanın ve medeniyetin tarih boyunca hak namına verilen mücadelenin, savaşların bir hamulesi, bir özeti anlamını taşıdığını kaydetti. Altun, tarih kitaplarının bu savaşları veren büyük orduları, komutanları, kahramanları yazdığını belirterek hikayeleri anonim olan bu savaşların gerçek kahramanları askerlerin, esasında tarihin gerçek öznesi olduğunu söyledi. Her birinin hikayesinin biricik ve sahici olduğuna işaret eden Altun, gerçek tarih ilminin, o hikayelerle buluşturan uğraşın adı olduğunu bildirdi. "Bu hikayelerde Anadolu insanının irfanı, gücü var" Altun, bugün Türkiye'nin tarihini var eden, istiklali tescilleyen o gizli kahramanlardan bazılarının hikayesine şahitlik etmek için bir arada bulunulduğunu belirterek, şöyle devam etti: "Bundan yaklaşık 100 yıl önce vatanı, izzeti, milleti için savaşan ve bu savaş esnasında esir düşen asil insanların hikayelerini göreceğiz, onlara tanıklık edeceğiz. Bu hikayelerde hem hasret, hem aşk, hem merhamet, hem cesaret, hem de iyilik var. Bu hikayelerde Anadolu insanının irfanı, gücü var. Bu hikayeler, bizim hikayemiz, bu hikayeler bizi biz yapan değerlerin hikayesi. Bu hikayeleri bize, Birinci Dünya Savaşı esnasında, Osmanlı devleti saflarında savaşırken düşman eline geçen esirlerin ailelerine gönderdikleri mektuplar anlatıyor. Burada, 'Yüzyıllık Emanet Esir Mektupları Sergisi'nde bu mektupları kamuoyuyla, milletimizle buluşturuyoruz ve bunun gururunu yaşıyoruz." Türk Kızılay arşivindeki mektupların, titiz bir çalışmayla Millet Kütüphanesi'nde milletle buluştuğunu ifade eden Altun, o dönemki adıyla Hilal-i Ahmer Cemiyetinin, Birinci Dünya Savaşı esnasında bünyesindeki Üsera Heyeti marifetiyle hem İtilaf devletlerinin elindeki Türk esirlerin hem de Osmanlı devletindeki yabancı esirlerin aileleriyle haberleşmeleri için bir mekanizma kurduğunu söyledi. Altun, bu mekanizmanın bile büyük bir medeniyetin kalenderliğini, zarafetini, insaniliğini ortaya koyan bir girişim olduğunu belirterek, bu mektupların gerçek bir tarihi ve en çok da yarım kalmış hikayeleri anlattığını bildirdi. Çeşitli gerekçelerle, muhataplarının sabırlı ve ısrarlı bekleyişlerine rağmen yerlerine ulaşamamış mektuplar, okunamamış satırlar bulunduğuna dikkati çeken Altun, şöyle devam etti: "Esas itibarıyla buradaki yarım kalmışlık, aziz milletimizin o dönemde tarih sahnesindeki durumuna çok benziyor. Bu aziz millet, Tanzimat döneminden mütareke yıllarına kadar hep bir yarım kalmışlık yaşadı. Öyle bir yarım kalmışlık ki kendisi yaşarken yaşatma, kesret içinde vahdet ve kardeşlik içinde büyüme anlayışıyla ayağını bastığı her toprağı esenlik diyarı kılan bir iradenin yarım kalmışlığı bu. Bugün bu yarım kalmışlığın izlerine dünyanın pek çok farklı bölgesinde şahitlik ediyoruz, Balkanlar'da, Kuzey Afrika'da, Kafkasya'da, Orta Doğu'da rastlıyor, tüm bu topraklarda bu yarım kalmış hikayenin yarattığı sancıları hep birlikte ne yazık ki tecrübe ediyoruz." "İsrail işgal endüstrisi, bugün bırakınız bölge barışını, dünya barışını tehdit eder hale gelmiştir" Altun, bu diyarların, huzur, adalet, barış ve esenlik aradığını dile getirerek, şunları kaydetti: "İşte Gazze, işte Filistin... Filistin'deki zulüm bugünün meselesi değil, yarım kalmış, yarım bırakılmış hikayemizin acı neticelerinden biridir. İsrail'in bugün Gazze'de had safhaya vardırdığı zulümleri, katliamları ve soykırım girişimi tarihsel bir zulüm ve talan düzeninin bir yansımasıdır. Yirminci yüzyıl boyunca Batılı sömürge düzeni tarafından cesaretlendirilen ve desteklenen İsrail işgal endüstrisi, bugün bırakınız bölge barışını, dünya barışını tehdit eder hale gelmiştir. Bugün İsrail, düzenlediği saldırılarla bebekleri, çocukları, kadınları, yaşlıları katletmekte, sağlık çalışanlarını, gazetecileri, sivil toplum gönüllülerini ve Birleşmiş Milletler mensuplarını hedef almakta ve onların üzerine bombalar yağdırmaktadır. Masumları, çocukları, kadınları katletmek; hastaneleri, okulları, evleri bombalamak; gazetecileri, doktorları, sağlık çalışanlarını kasıtlı şekilde hedef almak açık ve net şekilde bir savaş suçudur, zalimliktir, gaddarlıktır, alçaklıktır. Bu zalimliğin kaynağında ise açık ve net bir kıyım ve intikam motivasyonu vardır." Türkiye'nin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde bu zulmü ortadan kaldırmak için var gücüyle çalıştığını vurgulayan Altun, şu ifadeleri kullandı: "Sayın Cumhurbaşkanı'mız 2 gün önce çok önemli bir konuşma yaptı ve orada çok açık ve net bir şekilde milletimize ve tüm dünyaya bir mesaj verdi. Dedi ki Sayın Cumhurbaşkanı'mız, 'Biz Gazze'deki kardeşlerimizi asla sahipsiz, çaresiz ve tek başına bırakmıyoruz, bırakmayacağız. Şundan emin olunuz ki, biz Filistin meselesinde, Gazze'de yaşananlar konusunda görünenden çok daha fazlasını yapıyoruz, yapmayı da sürdüreceğiz.' Allah Cumhurbaşkanı'mızın gücüne güç katsın. Cumhurbaşkanı'mızın kararlı tutumu ve dirayetli liderliğiyle Türkiye gerek Gazze'deki zulmün bir an önce son bulması için gerekse de 1967 sınırları temelinde başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız bir Filistin devletinin kurulması için çaba sarf etmektedir. Bizler yine Sayın Cumhurbaşkanı'mızın bizlere verdiği sorumluluk çerçevesinde, bu zulmü görünmez kılmak ve hatta meşrulaştırmak için çalışan İsrailli ve Batılı medya şirketlerinin, siyasetçilerin sistematik yalanlarına, kara propagandalarına ve dezenformasyon kampanyalarına karşı mücadele ediyoruz, onları ifşa etmek ve hakikati haykırmak için çaba sarf ediyoruz. Bu dezenformasyon kampanyalarını yapanlar, bizi bir kara propaganda ve yalan sarmalına mahkum etmeye çalışıyorlar. İstiyorlar ki biz bu sarmalda debelenelim. Biz debelendikçe umutlarımız yok olsun, umutlarımız yok oldukça, tükendikçe çaresizliğe, eylemsizliğe ve zalime teslimiyete zorlanalım. Biz yalana ve onun arkasındaki kötülüğe Allah'ın izniyle teslim olmayacağız. Nasıl ki Filistin için direniyorsak, hakikat için de direneceğiz, mücadele edeceğiz ve Allah'ın izniyle kazanacağız." Altun, Türkiye Cumhuriyeti olarak, bir kez daha tüm dünya kamuoyunu, uluslararası örgütleri ve devletleri Gazze'deki insanlık kıyımına karşı çıkmaya, sorumluluk almaya davet ederek, Cumhurbaşkanı Erdoğan liderliğinde sürdürdükleri insan odaklı, barış ve güvenliği esas alan istikrarlaştırıcı dış politikanın uluslararası aktörlere örnek olması temennisinde bulundu. Ülke olarak alınan tavrın insanlığın ve vicdani duruşun bir gereği olduğunu dile getiren Altun, Emine Erdoğan'ın barış, Gazze'deki çocuklar, mazlum ve muhtaç durumdaki insanlar için gösterdiği samimi gayretin de bu tavrın yansıması olduğunu belirtti. Sergiye emek veren tüm mesai arkadaşlarına, arşivini açan Türk Kızılaya, TRT'ye ve Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi'nin çalışanlarına teşekkür eden Altun, programa katılan Emine Erdoğan'a en kalbi şükranlarını sundu. Altun, Cumhuriyet'in 100. yılının idrak edildiği bugünlerde sergilenen bu mektupların derin, güçlü ve kahramanlıklar dolu bir tarihe sahip olunduğunu gösterdiğini belirterek, tüm şehitlere Allah'tan rahmet diledi. Konuşmaların ardından Emine Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun ve beraberindekiler, sergiyi gezdi. BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: İzmir'de Atatürk'ün ölüm yıldönümüne özel koreografi

Türkiye ve Suudi Arabistan arasında anlaşma imzalandı Haber

Türkiye ve Suudi Arabistan arasında anlaşma imzalandı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed Bin Selman başkanlığındaki heyetler arası görüşmelerin ardından anlaşmalara imza atıldı. Türkiye Cumhuriyeti ile Suudi Arabistan Krallığı arasında Doğrudan Yatırımın Teşvik Edilmesi Alanında İşbirliğine İlişkin Mutabakat Zaptı, Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Başkanı Burak Dağlıoğlu ile Suudi Arabistan Yatırım Bakanı Khalid Al-Falih tarafından imzalandı. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı ile Suudi Arabistan Krallığı Enformasyon Bakanlığı Arasında İletişim Alanında İşbirliğine İlişkin Mutabakat Zaptına, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun ile Suudi Arabistan Medya Bakanı Salman bin Yusuf Al-Dawsari imza attı. Türkiye Cumhuriyeti Milli Savunma Bakanlığı ile Suudi Arabistan Krallığı Savunma Bakanlığı Arasında İşbirliğine İlişkin Uygulama Planı, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler ile Türkiye Cumhuriyeti Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Suudi Arabistan Krallığı Enerji Bakanlığı arasındaki Enerji Alanında Mutabakat Zaptı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar ile Suudi Arabistan Enerji Bakanı Prens Abdulaziz bin Salman Al-Suud tarafından imzalandı. Suudi Arabistan Savunma Bakanlığı ile Baykar Arasında İşbirliği Sözleşmesi'nde Baykar Genel Müdürü Haluk Bayraktar ve Suudi Arabistan Savunma Bakan Yardımcısı Halid Bin Hüseyin El Bayari'nin imzaları yer aldı. Suuadi Arabistan Anlaşmadan Memnun Suudi Arabistan Savunma Bakanı, Türkiye ile imzaladığı anlaşmadan duyduğu memnuniyeti belirtti Suudi Arabistan Savunma Bakanı Halid bin Selman, Türkiye ile savunma alanında işbirliğini taçlandıran yürütme planını imzalamaktan memnuniyet duyduğunu ifade . Bin Selman, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, Türkiye Cumhuriyeti Milli Savunma Bakanlığı ile Suudi Arabistan Krallığı Savunma Bakanlığı Arasında İşbirliğine İlişkin Uygulama Planı hakkında açıklamada bulundu. Türkiye ve Suudi Arabistan arasında yatırım, savunma sanayii, enerji, savunma ve iletişim alanında anlaşmalar imzalandı Suudi Arabistan Savunma Bakanı, şu ifadeleri kullandı: "Türkiye Cumhuriyeti Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler ile iki dost ülke arasında savunma ve askeri alandaki işbirliğini taçlandıran uygulama planını imzalamaktan memnuniyet duyuyorum." Suudi Arabistan Savunma Bakanlığının Baykar'dan insansız hava aracı satın alacağını duyuran Bin Selman, Savunma Bakanlığı ile Baykar arasında silahlı kuvvetlerin hazırlık durumunu yükseltmek, ülkenin savunma ve üretim kapasitesini geliştirmek amacıyla insansız hava araçları satın alınmasına yönelik sözleşme imzalandığını ifade etti. AA

NATO Genel Sekreterinden İsveç ve Türkiye açıklaması Haber

NATO Genel Sekreterinden İsveç ve Türkiye açıklaması

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Norveç'in başkenti Oslo'da Norveç Başbakanı Jonas Gahr Store ile bir araya gelerek, ortak basın toplantısı düzenledi. Stoltenberg, görüşmede Rusya'nın Ukrayna'ya karşı yürüttüğü yasadışı savaşı ele aldıklarını belirterek, “NATO müttefiklerinin desteğiyle Ukrayna'nın işgal altındaki topraklarını özgürleştireceğinden eminim” dedi. Görüşmede İsveç'in NATO üyeliğini de ele aldıklarını aktaran Stoltenberg, “İsveç üye olacak. Tüm müttefikler onları katılmaya davet etti. Sonuç olarak güvenlikleri zaten daha güçlü. İsveç'in bir an önce tam üye olması için Türk yetkililerle yakın ve sürekli iletişim halindeyim. Bu, Norveç, tüm İskandinav ve Baltık bölgesi ve NATO için de önemli” diye konuştu. “SALDIRILARI ŞİDDETLE KINIYORUZ” Kosova'da NATO'nun Kosova Barış Gücü (KFOR) personeline yönelik saldırılara değinen Stoltenberg, “Kosova'nın kuzeyinde KFOR birliklerine yönelik sebepsiz yere yapılan ve 30 barış gücü askerinin yaralanmasına yol açan saldırıları şiddetle kınıyoruz. Bu tür saldırılar kabul edilemez ve durdurulmalı. KFOR, Kosova'daki tüm vatandaşlar için güvenli ve emniyetli bir ortam sağlamak için gerekli tüm önlemleri alacaktır. Birleşmiş Milletler'den aldığımız yetki doğrultusunda tarafsız davranmaya devam edeceğiz. Batı Balkanlar için operasyonel yedek kuvvetten 700 asker daha konuşlandırmaya karar verdik” dedi. ''ABD DESTEKLİ DİYALOĞA KATILIN'' Ek bir yedek kuvvet taburunu da yüksek hazırlık durumuna getirildiğini ifade eden Stoltenberg, böylece gerektiğinde bu askerlerin hızlıca bölgeye konuşlandırılabileceğini aktardı. Şiddet olaylarının Kosova'yı ve tüm bölgeyi geriye götürdüğünü ve Avrupa-Atlantik özlemlerini riske attığını ifade eden Stoltenberg, “Hem Priştine hem de Belgrad, durumu yatıştırmak için somut adımlar atmalı. Daha fazla sorumsuz davranıştan kaçının. Kalıcı barışa giden tek yol olan AB destekli diyaloğa katılın” şeklinde konuştu. Dün çoğunlukla Sırpların yaşadığı Kosova'nın kuzeyinde çıkan çatışmalarda, Sırp protestocular KFOR birliklerine saldırmış, İtalyan ve Macarlardan oluşan 30 KFOR personelini yaralamıştı. İHA

ChatGPT, hayatı kolaylaştırıyor Haber

ChatGPT, hayatı kolaylaştırıyor

AYSELİN UZUN-ÖZEL HABER Yapay zekânın önemli örneklerinden olan ChatGPT, 2015 yılında kurulan ve Amerikalı bir yapay zekâ şirketi olan OpenAI’ın 2022 yılının sonunda piyasaya sürdüğü, doğal dil işleme teknolojisi kullanarak insanlar gibi öğrenme ve anlamlı metinler oluşturabilme kabiliyetine sahip bir sohbet robotudur. Bu sohbet robotu kendisine verilen komut doğrultusunda istatistik, makine öğrenmesi ve derin öğrenme modelleri kullanarak kendisine sağlanan veriler arasında cümlelerin nasıl yapılandığını ve kelimelerin birbirlerini takip etme olasılıklarını analiz edebiliyor. Bu doğrultuda kelimeleri arka arkaya ekleyerek saniyeler içerisinde en olası cevabı verebiliyor. Bu yönleriyle de çoğu sektörün vazgeçilmezi haline gelme yolunda hızla ilerleyen, ChatGPT hakkındaki görüşlerini bildiren, Teknolojide Kadın Derneği Kurucu Yönetim Başkanı Zehra Öney, “ChatGPT gibi uygulamaların işimizi, hayatımızı çok kolaylaştıracağını, bizim bireysel olarak gücümüzü ve yapabilirliğimizi artıracak şekilde destekleyeceğini söyleyebilirim” şeklinde konuştu. ÇOK HIZLI GELİŞİYOR Başkan Zehra Öney, sohbet robotu ChatGPT’nin hızla geliştiğini ve çok kısa zamanda yeni sürümlerinin çıktığını söyledi. Bu tarz uygulamaların ileride toplum hayatında daha fazla yerinin olacağına dikkat çeken Öney, şu sözleri etti: “ChatGPT teknolojisi çok hızlı bir şekilde gelişmektedir. Öyle ki OpenAI, 2022 yılının sonunda piyasaya sürdüğü ChatGPT-3’den sadece 3,5 ay sonra daha yüksek öğrenme ve analiz yeteneğine sahip ChatGPT-4’ü piyasaya sürmüştür. ChatGPT-4 bir önceki sürümden farklı olarak daha karışık matematiksel soruları çözebiliyor, metinlerden doğru şekillerde alıntı yapabiliyor, daha iyi kod yazabiliyor, görseller ve grafikleri algılayıp analiz edebiliyor. ChatGPT bir sohbet robotu olduğu için ve hızlı ve verimli bir şekilde metin üretebildiği için şu anda sıkça içerik üretimi ve müşteri hizmetleri alanlarında kullanılıyor. Yakın gelecekte ChatGPT teknoloji sayesinde 7/24, kaliteli ve kişiselleştirilmiş müşteri hizmeti vermek oldukça kolaylaşacak” dedi.  YAPICI VE YIKICI ETKİLERİ VAR Yapay zekâ ürünlerinin olumlu ve olumsuz yönleri olabileceğini belirten Öney, sohbet robotlarıyla alakalı şunları söyledi: “Ben bu tarz uygulamaların yapıcı ve yıkıcı etkilerinin birbirine paralel olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle bu konu hakkında bir olumlu bir de olumsuz görüşüm var. Olumlu tarafta ChatGPT gibi uygulamaların işimizi, hayatımızı çok kolaylaştıracağını, bizim bireysel olarak gücümüzü ve yapabilirliğimizi artıracak şekilde destekleyeceğini söyleyebilirim. Yapay zekâ, veri işleme metoduyla verilerin doğru anlamlandırılmasını ve bu anlamlandırma sonrasında çeşitli servis ve ürünlere dönüştürülmesini kolaylaştıracak çok dönüştürücü bir teknoloji. Dolayısıyla, ChatGPT gibi ürünler hayatımızın içine farklı şekillerde girecek ve etkileri gün geçtikçe daha da fazla hissedilecek.” SİBER GÜVENLİK SÖZ KONUSU Zehra Öney, ChatGPT’nin olumsuz yönleri için “ChatGPT biraz daha arama motorlarına benziyor. Günlük hayatımızda ve iş hayatımızda ona sorduğumuz sorulara yaptığı taramadan sonra eşleşen cevaplar hazırlıyor, tercüme yapıyor ve ihtiyacımız olan birçok şeyi pratik bir şekilde çözüyor. Henüz verileri 2021’in ötesine geçemiyor ama gittikçe gelişecek, büyüyecek. Özellikle ChatGPT-4 ve sonrasındaki türevler bizim istediğimiz servisleri rahat verir hale gelecek. Diğer taraftan da baktığımızda yapay zekâ araçlarının korkutucu tarafları var. Henüz tam olarak kontrol altında değiller. Bu araçlarda bıraktığımız veriler ve kişisel verilerimizin nerede nasıl işlendiğini, bize nasıl döneceğini bilmediğimiz bir süreç var. Yani siber güvenlik tehlikeleri etik ve regülatif tehlikeler söz konusu” şeklinden örnekler verdi. DÜNYAMIZ İÇİN TEHLİKELİ Öney, Chat botların bazı tehlikelerinin de bulunduğunu belirterek “Yapay zekâ Chat botları insanlar ve dünyamız için tehlikeli olabilirler. Daha önce de dediğim gibi Chat botlar kişisel veriler de dâhil olmak üzere birçok veriyi analiz ediyor. Ancak henüz ChatGPT gibi makine öğrenmesi ile hayatımıza giren yapay zekâ araçlarının, Chat botların ve robotlar kişisel verilerimizi hangi etik kurallar çerçevesinde, hangi kısıtlamalarla ve regülasyonlarla servise ve ürüne çevirdiğini kontrol edemiyoruz ve bu tarz yapay zekâ modellerine bıraktığımız izlerin gelecekte nasıl kullanılacağını bilmiyoruz. Yakın gelecekte cinsiyetçi ve ırkçı yaklaşımı olan yapay zekâ araçları da hayatımıza girecek çünkü şu anda yapay zekânın anlamlandırarak hareket ettiği veriler arasında bunlar da mevcut” dedi. YAKIN TARİHTE HUKUKTA DA  Geçtiğimiz günlerde hukuk alanında da kullanılan ChatGPT hakkında konuşan Öney, “Yapay zekadan alınan çıktıların hukuk gibi önemli alanlarda alınan kararları en azından yakın bir zamanda etkileyeceğini düşünmüyorum. Böyle bir servis ya da ürünün sağlanması için çok ciddi regülasyonlarla birlikte etik değerlerin tanımlanması ve cinsiyetçilik, ırkçılık, nefret söylemi gibi birçok diğer konuda yapay zeka modellerinin güvenilir olması gerekiyor. Tabi ki bundan 25-50 sene sonra dünya yapay zekanın hukuk alanında ürettiği servislerle yönetilecek ama yakın tarihlerde böyle bir gelişmenin olacağını öngörmüyorum” ifadelerini kullandı.

Aile içi iletişimde dikkat edilmesi gerekenler Haber

Aile içi iletişimde dikkat edilmesi gerekenler

Psikolog Tuğba Gökkaya, aile içi iletişim hakkında öğrencilere ve velilere önerilerde bulundu. Gökkaya, “Aile içi iletişimde istenilen ve sağlıklı bulunan, hiç çatışmanın olmamasından ziyade bu çatışmaların sağlıklı ve her iki tarafı da tatmin edebilecek uzlaşmalarla çözümlenebiliyor olmasıdır. Bir uzlaşma içerisinde çocuklarınızın kendini, duygu ve düşüncelerini ifade edebilmesi ve buna fırsat tanınması son derece önemlidir. Gün yüzüne çıkan çatışmalarda çözümleyemediğiniz noktalar olduğunda bir uzmandan destek alabilirsiniz” diye konuştu. "BAZI ÇÖZÜM YOLLARI VAR" Aile içi iletişimin, ortak paylaşımlarda bulunan aile bireyleri arasındaki ikili ilişkileri, bireylerin birbirlerini anlamalarını, birbirleri ile kurdukları her türlü duygu, düşünce ya da davranışı temel alan bir süreç olduğunu ifade eden Gökkaya, “Aile içi iletişimde kişilerin birbirlerine karşı yaklaşım şekilleri, hitap biçimleri, değer yargıları iletişimin sağlıklı olabilmesi noktasında büyük bir önem taşımaktadır. Aile içi iletişimin sağlıklı bir temele kurulması doğabilecek çatışmaları azaltmaktadır. Kişilerin iletişim esnasında duyguları anlamaya odaklanıyor olması iletişimi güçlendirici etkiye sahiptir. Etkili bir iletişimin temelinde bireyin kendisini tanıması, kendi değer yargılarının farkında olması, doğru yanlış analizini yapabilmesi gibi faktörler bulunmaktadır. İletişim esnasında kullanılan jest ve mimiklerde karşımızdaki kişiye bazı yanlış mesajlar verilebilmektedir. Bu iletişim engelleri çatışmalara neden olabilmektedir. Meydana gelen bu çatışmalarda uzlaşım sağlamak için bazı çözüm yolları bulunmaktadır” sözlerine yer verdi. YARGILAYICI İFADELER YA DA SESSİZLİK TEPKİSİ Problemlerde eleştiri ya da yargı ifadelerinin çocuğa geçtiği iletişim türlerinde, bireyler arasında çatışmalar doğabileceğini söyleyen Gökkaya, şunları söyledi: “Büyük ölçüde yargılanan, eleştirilen, suçlanan çocuk karşı tepki olarak iki farklı yöntem ile cevap verebilir. Bunlardan ilki; çocuğunun iletişim esnasında size de suçlayıcı, yargılayıcı ifadeler içeren cümlelerdir. Bir diğer tepki ise sessizliktir. Çocuk çatışma esnasında sessiz kalarak var olan çatışmanın sonlanması için kendi yöntemini kullanır ve kendisini iletişime kapatabilir. Size çatışmanın uzamaması için kullanmadığı cümleleri farklı zamanlarda farklı olay örgülerinde farklı bireylere yönlendirebilir. Bunun yanı sıra yoğun eleştiriye maruz kalan bireylerde benlik saygısı, öz şefkat düşebilir. Bu tür iletişim engellerini önlemek ya da doğabilecek çatışmalar sonrasında ortak bir uzlaşım sağlamak iletişimin devamlılığı için önem taşımaktadır.” "DUYGUSAL ŞANTAJ" “Çocuğun eleştirilen davranışı yapmasının altında yatan temel nedene ve duyguya odaklanarak anlamaya çalışmak bireyler arasında uzlaşmayı sağlayacağı gibi, var olan davranışın tekrara düşmesini de engelleyebilecektir” diyen Gökkaya, şöyle devam etti: “Yine çatışma esnasın kullanılabilecek duygusal şantaj içeren ifadelerin kullanılır olması çocuğun kendisini suçluluk duygusu ile bastırmasına neden olabilir. Duygularınızı tanımlamak ve çocuğunuzdan duygularını tanımlamasını istemek doğru bir uzlaşmanın gerçekleşmesini sağlayacaktır. Zaman zaman çocuğunuzla yaşamakta olduğunuz çatışmalar esnasında geri adım atmanız, önemli olanın aranızdaki sağlıklı iletişim olduğu mesajını verecektir. Sıcak çatışmanın yerine gerilimi azaltarak her iki tarafında uzlaşma için çözüm yolları üretmesini sağlayacaktır. Bu çocuğunuzun kendini anlaması, tercih yapması ve düşünmesi için bir fırsat oluşturacaktır.” İHA

Toplumumuzun sorunu dinlememek Haber

Toplumumuzun sorunu dinlememek

AYSELİN UZUN Demokrasi Dostluk Dayanışma Derneği’nin düzenlediği, Koruyucu Hekimlik ve İletişim konulu konferansa Uzm.Dr. Mustafa Torun konuk oldu. Uzm.Dr. Mustafa Torun konferansta sağlıklı iletişimin önemine ve kurulan yanlış iletişimin sonuçlarına değindi. Günümüzde sosyal medyanın etkisiyle insan beyninin tembelleştiğini ve konulara tam anlamıyla konsantre olmakta zorlandığını iddia eden Torun, bu durumun beynimizin ilkel kısmı olan Amigdalayı daha fazla kullanmamızı yol açtığını söyledi. Ayrıca sosyal medyanın, cümle kurarken jest ve mimik bakımından eksik olduğunu bu sebeple de yanlış anlaşılmalara yol açtığından bahsetti. “BEYNİMİZ, ÖĞRENMEYİ ENGELLER!” Uzm.Dr. Mustafa Torun, konferansta duymak ve dinlemek arasındaki farkları şu sözlerle anlattı: “Toplumumuzda herkes dinlediğini zannediyor, maalesef bu her meslekte böyle ancak dinleme ile işitme çoğu zaman karıştırılır. İşitmek, sözleri ve kelimeleri duymaktır. Dinlemek, söylenenlere dikkat etmeyi, yorumlamayı ve hatırlamayı gerektirir. Dinlemek öğrenilebilen ve geliştirilebilen bir beceridir. Kişisel beceriler içinde dinlemek oldukça önemli. Kişi iyi bir dinleyici değilse kavrayamama ve fırsatları kaçırma ihtimali artar. Diğer kişisel becerileri geliştirme şansını önemli ölçüde sınırlanır. Bunun yanında anlamak içim konuya ilgi duymakta gereklidir. İlgi duyulmama halinde beynimiz, öğrenmeyi engeller.” ANLATANA DEĞİL ANLATILANA ODAKLANILMALI Uzm.Dr. Mustafa Torun, “Beynimiz ortalama bir konuşmacının konuşmasından yaklaşık dört kat hızlı bir konuşmayı izleyebilecek bir kapasiteye sahip olduğundan, dinleme sırasında dinleyiciye boş zaman kalır. Pasif dinleyici boş zamanda işini, özel hayatını, arkadaşlarını düşünür. Aktif dinleyici ise konuşmacıya konsantre olur, söylenenlerin arasındaki anlamı yakalamaya çalışır. Kendinizi konuşanın yerine koymanızı gerektirir. Sizin ne anlamak istediğini değil, konuşmacının ne demek istediğini anlamaya çalışmanız gerekir. Dinleyicinin konuşma süresince objektif olmasıyla gerçekleşir. Düşüncelerimize karşıt bir şeyler söylemeye başlandığında kafamızda karşı tezler üretiriz ve bu arada anlatılanların arkasındaki duygu ve düşüncelerin bir kısmını kaçırırız. Aktif dinleme, konuşmacı sözünü bitirene kadar, sadece onun anlattıklarına konsantre olmayı ve içimizden yargılama yapmamayı gerektirir” dedi. ÖN YARGI İLETİŞİMİ YOK EDİYOR Dinleyicinin ve konuşan arasında oluşan ön yargının, iletişimi baştan yok edeceğinden bahseden Uzm.Dr. Torun “Önyargılı davranmayın. Konuşan kişi hakkında önceden edindiğimiz bilgilerin etkisiyle, kişiyi anlamak yerine, ona vereceğimiz cevabı düşünmek kavramamızı zorlaştırır” şeklinde konuştu.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.