[tag] Haberleri |İlkses Gazetesi - Son Dakika [tag] Haberleri

#İnşaat Mühendisliği

İnşaat Mühendisliği haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, İnşaat Mühendisliği haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

İzmir'de mühendislik öğrencilerine Avrupa Birliği desteği Haber

İzmir'de mühendislik öğrencilerine Avrupa Birliği desteği

Yaşar Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü koordinatörlüğünde; Türkiye, Yunanistan ve Portekiz’den 5 ekibin katılımıyla Türkiye Ulusal Ajansı tarafından desteklenen “Sürdürülebilir Tasarım ve Döngüsel Ekonomi Kavramlarının İnşaat Mühendisliği Müfredatına Dahil Edilmesi” (SUSTAIN-CE) adlı Erasmus+ KA2 Stratejik Ortaklık Projesi tamamlandı. SUSTAIN-CE Projesi ile tasarım derslerinin çeşitli aşamalarında; sürdürülebilirlik ve döngüsel ekonomi kavramlarını dahil ederek çağdaş inşaat mühendisliği lisans programlarının müfredatını zenginleştirmeyi hedefledi. Yaşar Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Özgür Eğilmez’in yürütücüsü olduğu projede; Dr. Efthimia Staiou proje müdürü, Doç. Dr. Mir Jafar Sadegh Safari, Doç. Dr. Yasin Özarslan ile araştırma görevlileri Ceren Duyal ile Ali Temel araştırmacı olarak yer aldı. Proje ortakları ise Türkiye’den Yaşar Üniversitesi, İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü (İYTE) ve Folkart, Yunanistan’dan Güney Doğu Avrupa Araştırma Merkezi (SEERC) ve Selanik Aristotle Üniversitesi ile Portekiz’den bir mühendislik firmasından oluştu. ÜNİVERSİTELERDEKİ İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ İNCELENDİ Projenin kapanış konferansına; Yaşar Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Levent Kandiller, proje ortakları, akademisyenler ve öğrenciler katıldı. Konferansın açılış konuşmacılarından TED Üniversitesi Rektör Danışmanı Prof. Dr. Güney Özcebe, “Türkiye'de İnşaat Mühendisliği Eğitimindeki Mevcut Durumun Analitiği: Sürdürülemez Bir Vaka” başlıklı bir sunum yaparak Türkiye’deki üniversitelerdeki inşaat mühendisliği bölümlerini inceledi. Selanik Aristoteles Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Efstratios Stylianidis ise “Avrupa Düzeyinde Mühendislik Eğitiminde Sürdürülebilirlik Ve Döngüsel Ekonomideki Son Gelişmeler ve Eğilimler” konusuna değindi. Yaşar Üniversitesi Mimarlık Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mauricio Gabriel Moraler Beltran, mimari eğitimde döngüsellik kavramını anlatırken, Yaşar Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Cüneyt Tüzün ise sürdürülebilir yapısal tasarım için yenilikçi uygulamalardan bahsetti. BECERİ VE EĞİTİMİ BELİRLEMEYE DAYALI ANKET Proje çerçevesinde; öğrencilere, akademisyenlere, sektör çalışanlarına, sivil toplum kuruluşlarına endüstrinin sürdürülebilir/döngüsel inşaat mühendisliği alanındaki mevcut becerilerini ve eğitim ihtiyaçlarını belirlemeyi amaçlayan anketler yapıldı. ''6 MODÜLDEN OLUŞAN DERS NOTU ÜRETİLDİ'' Prof. Dr. Oğuz Özgür Eğilmez, “Projede, inşaat mühendisliği eğitiminin önemli bir bölümünü oluşturan tasarım derslerinde işlenmek üzere sürdürülebilir tasarım ve döngüsel ekonomi uygulama esaslarını içeren ders notları oluşturuldu. İnşaat mühendisliğinin 5 dalı ile “Sürdürülebilir Altyapı ve Döngüsel Ekonominin Temelleri” adlı bir dönemlik ders için, toplam 6 modül olacak şekilde ders notu üretildi” dedi. Üretilen tüm ders notları projenin Sanal Öğrenme Platformunda (VLE: https://sustain-ce.yasar.edu.tr/login-register/) herkesin ulaşımına açık hale getirildi. Platform, kullanıcılar için birçok bilgi, uygulama örnekleri, tartışma konuları, derslerin amaç ve öğrenim çıktılarını içeriyor ve çevrimiçi olarak uygulanan sınavları geçenlere başarı sertifikası veriliyor. İHA

‘Prefabrike beton’ daha yaygın kullanılmalı Haber

‘Prefabrike beton’ daha yaygın kullanılmalı

10 ilde büyük yıkıma neden olan depremler, güvenli yapı stokunun önemini bir kez daha gözler önüne serdi. Türkiye genelinde adeta 'deprem' teyakkuzuna geçilirken, İzmir Ekonomi Üniversitesi (İEÜ) İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Celalettin Kozanoğlu, prefabrike beton sistemiyle ilgili önemli değerlendirmelerde bulundu. "Prefabrike betonun bize sağladığı bazı avantajlar var" Endüstriyel yapı teknolojisiyle üretilen prefabrike betonların artık daha sık kullanılabileceğini belirten Prof. Dr. Kozanoğlu, "Prefabrike beton sisteminde, binada kullanılacak beton ve içindeki demiri sanayi ortamında hazırlıyor, inşaat alanına taşıyarak kolaylıkla da monte ediyorsunuz; yani yapıyı oluşturan prefabrike beton elemanlar, inşaat sahasına hazır geliyor. Geleneksel yöntemde ise beton inşaat için oluşturulan şantiyede dökülüyor, yani yerinde hazırlanıyor. Prefabrike beton kullanılmayan bina güvensiz demiyorum. Elbette böyle bir şey yok; ancak prefabrike betonun bize sağladığı bazı avantajlar var. Endüstriyel yapı teknolojisi sayesinde binayı daha hızlı ve hafif bir şekilde inşa etmeniz mümkün. Bu hafiflik, deprem anında binanın yükünü azaltıyor" dedi. Prefabrike betonun avantajlarını saymaya devam eden Prof. Dr. Kozanoğlu, "Prefabrike beton, kapalı ortamda hazırlandığı için en zor doğa şartlarında bile üretilebilir. Örneğin; yağmurda beton dökemezsiniz; ancak prefabrike betonu kapalı ortamda, dışarıda kar ya da yağmur yağsa bile üretebilirsiniz. Prefabrike beton, iklim koşullarından tamamen bağımsız. Bakım masrafı da hemen hemen yok gibi. Sıva ve ek işçilik gerektirmiyor. Prefabrike beton için kullanılan malzeme, geleneksel yöntemlere göre çok daha az. Prefabrike beton, ses ve ısı yalıtımı konusunda da oldukça verimli. Yüksek beton direnci sayesinde depreme de oldukça dayanıklı. Örneğin; prefabrike betonda buhar kürü dediğimiz bir uygulama var. Beton, buhar ve ısı vererek dökülür ve beklenir. Bu sayede prefabrike beton 1 günde hazır hale gelir. Şantiyede, geleneksel yöntemlerle döktüğünüz betonda ise, iklim koşullarına bağlı olduğunuz için 1-2 hafta beklemeniz gereken durumlar olabilir. Süreden ve işçilikten tasarruf demek, aynı zamanda maliyetten de tasarruf anlamına geliyor. Prefabrike sistemi, bina temellerine bile uygulamak mümkün. Zayıf zeminlerde prefabrike beton kazıklar kullanılabilir” ifadelerini kullandı. Sorun betonarme değil, yanlış iş yapan insan Prof. Dr. Kozanoğlu, sözlerini şöyle tamamladı: “Prefabrike beton, yeni bir şey değil. İlk olarak 1960’larda kullanıldı; ancak artık bu sistemi daha çok uygulayabiliriz. Apartmanlarımızı, çok bloklu siteleri, büyük organize sanayi merkezlerini bununla yapabiliriz. Türkiye’de prefabrik beton kullanılan büyük yapılar var; ancak sayıyı artırmalıyız. Depremde betonarme yapılarla ilgili çeşitli değerlendirmeler yapılıyor. Şunu net söyleyeyim; doğru bir şekilde yapılırsa ister prefabrik beton kullanın, ister geleneksel yöntemleri uygulayın, binalar güvenlidir. Depremde yıkılan binalar, betonarme olduğu için çökmedi, yanlış yapıldığı için çöktü. Bizim derdimiz zeminle ya da binanın türüyle ilgili değil, bizim sorunumuz yanlış iş yapan insanla. Depremin ardından yapı güvenliği konusunda farkındalık arttı. Elbette çok iyi bir gelişme. Ancak teknolojinin bize sunduğu imkanları değerlendirmeli, bina yapımında da bunları kullanmalıyız.” İHA

Depreme dayanıklı yapılar için Haber

Depreme dayanıklı yapılar için "yetkin mühendislik" önerisi

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İzmir İl Müdürlüğü Kentsel Dönüşüm İtiraz Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Celalettin Kozanoğlu, AA muhabirine, Kahramanmaraş merkezli depremlerde yıkılan binalardaki esas yanlışın beton ve zeminden önce insan unsuru olduğunu vurguladı. "Çelik de beton da ahşap da yapsanız yanlış insanlar yaparsa yanlış binalar olur." diyen Kozanoğlu, özellikle mühendislerin, hekimler gibi fakülteden mezun olduktan sonra "tecrübe silsilesi"nden geçirilmesi gerektiğinin önemine işaret etti. Yetkin mühendislik kavramının geçerli olduğu ülkelerde inşaat mühendislerinin mezun olur olmaz gökdelen inşaatına imza atamadığını vurgulayan Kozanoğlu, "İnşaat mühendisi su, yapı, mekanik, geoteknik gibi hangi alanda uzman olmak istiyorsa o dalda uzmanlık süreci geçirir, o dalda sınava girer ve aldığı sonuca göre imza yetkisine kavuşur. Bunun ülkemizde de kanun altında gündeme gelmesi gerekir diye düşünüyorum." dedi. Kozanoğlu, her inşaat mühendisinin de her projeye imza atmaması gerektiğini vurgulayarak, "İnşaat mühendisliği bugün artık hekimlik gibi. Böbreğiniz için göz doktoruna gitmiyorsunuz. Dolayısıyla inşaat mühendisliği de böyle. Yetkin mühendislik adı altında bu sistem 1999 depreminden sonra birçok kez önerildi, gündeme getirildi. Fakat bir türlü uygulanmadı. Ama bu depremlerden sonra mutlaka tekrar masaya yatırılacaktır diye düşünüyorum. Ve yatırılmalıdır." ifadesini kullandı. "KİRALIK DİPLOMA" İDDİALARI Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından inşaat mühendislerinin diplomalarına ilişkin birtakım iddiaların kamuoyu gündemine taşındığına dikkati çeken Kozanoğlu, şunları kaydetti: "İnşaat mühendisleri diplomalarının kiralanması olayı. Bizi üzen ve duyduğumuz bir dedikodu ama gerçek olduğunu da kısmen biliyorum. Bu tabii çok mahsurlu bir şey. Tıbbi bir müdahalenizi nasıl bir hekimden diploma kiralayan bir insana yaptırmazsanız bizzat o hekime yaptırmak isterseniz, inşaat mühendisliği de böyle. Yani kiralık diplomayla iş yapan maalesef mühendis olmayan insanlar var. Veya kişi inşaat mühendisliği diplomasını kiralayıp bazen şantiyeye bile uğramayabiliyor. Bunlar bizi üzen konular, olmaması gereken konular ne yasal ne teknik sığınağı var. Bunların önlenmesi önemli. Bizim insanımızı doğru iş yapacak hale getirmek ve onu denetlememiz gerekiyor. Denetlemediğimiz zaman yanlışlıklar olabiliyor." BİNAYI ZAYIFLATMAZ Kamuoyunun gündemindeki bir başka konunun da karot testi olduğunu ifade eden Kozanoğlu, testin binayı zayıflattığı iddialarının da doğru olmadığını dile getirdi. Kozanoğlu, söz konusu testin beton dayanımına ilişkin en doğru sonucu olduğunu verdiğini söyleyerek, "Karot testi diş hekimine gittiğinizde doğru dişi çekmek gibidir, yanlış dişi çekerseniz olmaz. Test de mühendisçe yapılmalıdır, karot alınacak yerler bellidir ve bu uygulama binayı zayıflatmaz." dedi. AA

Prof. Dr. Özgür Eğilmez: Haber

Prof. Dr. Özgür Eğilmez: "Yetkin mühendislik sistemi hayata geçirilmeli"

Tüm imkanların seferber edildiği deprem bölgesinde arama kurtarma çalışmaları sürerken, Yaşar Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Özgür Eğilmez henüz birkaç yıllık olan ve deprem yönetmeliğine uygun yapıldığı iddia edilen binaların bile çökmesini değerlendirdi. Türkiye'nin bulunduğu coğrafyanın deprem bölgesi olduğu gerçeğinin unutulmaması gerektiğini belirten Prof. Dr. Eğilmez, gelecek kuşakların bu tür felaketlerde ayakta kalabilmesi için 'yetkin mühendislik' kavramının bir an önce hayata geçirilmesi gerektiğini belirtti. "Gelişmiş ülkelerde uygulanıyor" Bugünden itibaren atılacak ilk adımın 'yetkin mühendislik' kavramının hayata geçirilmesi olduğunu belirten Prof. Dr. Eğilmez, "Gelişmiş pek çok ülkede yetkin mühendislik onlarca yıldır uygulanmaktadır. Bu ülkelerde imza yetkisi sadece yetkin mühendislerin elindedir. Yani tasarım, şantiye yönetimi ve denetim gibi kritik işler sadece yetkin mühendisler tarafından yapılabilmektedir. Yetkin mühendis olabilmek için belirli bir süre yetkin mühendislerin yanında tecrübe kazanmak ve ardından yetkin mühendislik sınavında başarılı olmak gerekmektedir. Ülkemizde ise 4 yıllık eğitimini tamamlayıp inşaat mühendisliği diplomasını alan herkesin imza yetkisi bulunmaktadır. Bunun engellenerek tasarım, şantiye yönetimi ve denetim işlerinin yetkin mühendisler tarafından yapılmasının sağlanması gerekmektedir. 2019 yılında yürürlüğe giren Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği ile yüksek binalar ve tasarımı uzmanlık gerektiren yapılar için 'tasarım gözetmeni uzmanı' belgesine sahip mühendislerin imza şartı yürürlüğe girdi. Bu belgeye sahip olma koşulları da oldukça yüksek. Bu gelişme elbette çok olumlu. Ancak tasarımı uzmanlık isteyen bu tür yapılar Türkiye'de zaten çok yüksek kalitede mühendislik hizmetleri ile tasarlanıp inşa edilmekte. Dolayısı ile ülkemizin asıl ihtiyacının inşaat mühendisliği diplomasının olağanüstü ve akla sığmayan yetkilerini sınırlayacak olan yetkin mühendislik oluşumunun hayata geçirilmesi olduğu düşüncesindeyim" ifadelerini kullandı. "Seçme yetkisi olmamalı" Mevzuatta yapılması gereken diğer değişikliğin de inşaatı yapan yüklenicinin denetim şirketini seçme yetkisinin iptal edilmesi gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Eğilmez, "Yapıların inşası aşamasında denetim büyük önem arz eder. Günümüzde her türlü inşaatın yapı denetim şirketleri tarafından denetlenmeleri zorunludur. Ancak denetimlerin ne kadar sağlıklı yapıldığı tartışmalıdır. Çünkü şu an için inşaatı yapan yüklenici denetim şirketini seçebilmektedir. Bu da beraberinde birçok kuşkuyu ortaya çıkarmaktadır. Kanaatimce yapı denetim şirketinin inşaat mühendisleri odaları veya ilgili bakanlık uzmanları tarafından belirlenmesi daha uygun olacaktır. Türkiye'deki sorunların başında denetimsizlik ve yaptırım eksikliği geliyor. İster inşaat sektörü olsun ister sağlık sektörü veya başka bir iş kolu, yapılan hatalar büyük ölçüde cezasız kalmaktadır. Gelişmiş ülkelerde bu tür hataların bedeli ağır olur. Size bir daha mühendislik yaptırmazlar. Geçen onca yıla, kaybedilen binlerce cana rağmen bugün hala inşaat sektöründeki yaptırımlar yetersizdir" diyerek sözlerini tamamladı. İHA

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.