[tag] Haberleri |İlkses Gazetesi - Son Dakika [tag] Haberleri

#İnsan hakları

İnsan hakları haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, İnsan hakları haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

İHD: Hukuka darbe! Haber

İHD: Hukuka darbe!

‘Hukuka darbe’ başlıklı yazılı bir açıklama yayınlayan İnsan Hakları Derneği (İHD), hem Dezenformasyon Yasası’na hem de AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunan Yargıtay’a tepki gösterdi. Açıklamada, “Yaşadığımız coğrafyada dün iki hukuk ihlali meydana geldi. Bunlardan biri kamuoyunda Dezenformasyon Yasası olarak bilinen düzenlemeyle Türk Ceza Kanunu’nun TCK 217 a maddesine ekleme yapılarak halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçunu oluşturan maddesiyle ilgili CHP’nin Anayasa Mahkemesi’ne yaptığı başvuru Anayasa Mahkemesi tarafından reddedildi.” BÜYÜK BİR SİYASİ BASKI ALTINDA Açıklamanın devamında İHD, “Türkiye Cumhuriyeti yargısının uluslararası sözleşmeleri sürekli ihlal ettiğini her zaman dile getirmekteyiz. Ancak yaşadığımız dönemde yargı kendi iç hukukunu da ihlal etmektedir. Anayasa Mahkemesi bu ret kararıyla hem Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın ifade özgürlüğünü düzenleyen 26. Maddesini ihlal etmiştir hem de ulusal hukukun üzerinde kabul edilen Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 9. ve 10. maddelerini ihlal etmiştir. Bu kararla hem gazetecilerin üzerindeki yargı baskısının arttırılmasına hem de halkın haber alma hakkının ihlaline neden olmuştur. Ancak bizler şunu da çok iyi biliyoruz, Anayasa Mahkemesi özgür değil yani bu coğrafyadaki yargı sisteminin en üst mahkemesini hatta bir yanıyla da Yüce Divanı oluşturan Anayasa Mahkemesi büyük bir siyasi baskı altında” bilgisini paylaştı. YARGITAY AÇIKÇA ANAYASAYI ILGÂ ETMİŞTİR “Anayasa Mahkemesi’nin ne kadar büyük bir baskı altında olduğu Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin bir kararıyla dün öğleden sonra saatlerinde ortaya çıktı” denilen açıklamada, “Anayasa Mahkemesi’nin, Milletvekili Can Atalay’ın yaptığı başvuruyla ilgili olarak hak ihlali kararı vermesinden sonra bu kararı tanımak zorunda kalan hem Yerel Mahkeme hem de Yargıtay bu kararı tanımadığını açıkladı. Yargıtay 3. Ceza Dairesi açıkça Anayasa Mahkemesi’ne başkaldırdı. Oysaki Anayasanın 153. Maddesi Anayasa Mahkemesi’nin kararlarının Yasama Yürütme Yargı ve idare makamlarını gerçek ve tüzel kişileri bağladığını açıkça yazar. Yargıtay 3. Ceza Dairesi açıkça Anayasayı ılgâ etmiştir bu kararla” mesajı da verildi. AKIL ALMAZ KARARLAR İHD, son olarak “Yargıtay 3. Dairesi bununla da kalmadı Anayasa Mahkemesinin kararına uymayacağı kararını dile getirdi hatta Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni eleştirdi ve ona adeta görevini hatırlattı ve Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunulmasına karar verdi. Yargıtay’ın bu akıl almaz kararlar karşısında öncelikle meclisteki tüm vekilleri insan hakları savunucuları olarak görevlerine sahip çıkmaya çağırıyoruz. Bu bir yargı darbesidir. Bu yargı darbesine karşı kendisine demokratım hukuk devletinden yanayım diyen herkesin karşı çıkması gerekir. İnsan hakları savunucuları olarak hukuk darbesine karşı tavır alacağımızı Yasama Yürütme Yargı organları arasındaki görev ayrımının sonuna kadar hatırlatacağımızı tüm kamuoyuna bildiriyoruz” eleştirisinde bulundu. BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR - Can Atalay hakkındaki ihlal kararı Yargıtay'da

Adalet Bakanı Tunç: Gazze’de insan hakları nerede? Haber

Adalet Bakanı Tunç: Gazze’de insan hakları nerede?

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç Ankara’da bir otelde, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK) tarafından düzenlenen ‘Cumhuriyetin 100. Yılında Türkiye’de İnsan Hakları Sempozyumu’na katıldı. Programı, TİHEK Başkanı Muharrem Kılıç, Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Erinç Sağkan, bazı milletvekilleri ile birçok davetli takip etti. Programda hitaplarda bulunan Adalet Bakanı Tunç, sempozyumda ifade edilecek görüş ve düşünceler de Yargı Reformu Strateji Belgesinde ve İnsan Hakları Eylem Planının hazırlığında önemli katkılar sunacağını ifade etti. “Reformlarımızın temeline insanı ve haklarını koyuyoruz” İnsan haklarına değinen Bakan Tunç “Geçmişte olduğu gibi günümüzde de, çalışmalarımızın ve reformlarımızın temelini insan ve insan hakları oluşturmaktadır. İnsan haklarını korumanın, hem inancımızın hem de hukukun bir gereği olduğunu biliyoruz. Bu nedenle 21 yıldır reformlarımızın temeline insanı ve haklarını koyuyoruz. Çünkü insan, haklarıyla doğar ve haklarıyla yaşar. Devletin görevi de bu hakları korumak ve geliştirmektir” ifadelerine yer verdi. İnsan hakları kavramını yeni öğrenmediklerini vurgulayan Tunç şu ifadelere yer verdi: “Batının ilk insan hakları belgesi olarak kabul ettiği Magna Carta’dan asırlar önce Peygamber Efendimizin Veda Hutbesi’nde, insan hakları kavramları olarak ifade ettiğimiz yaşama hakkı, mülkiyet hakkı, ailenin korunması, kadın ve çocuk hakları ve diğer temel hak ve özgürlüklere varıncaya kadar insan onurunu koruyan bütün hak ve özgürlükler ifade edilmiş, adaletin, eşitliğin ve insan haklarının bir manifestosu asırlar önce insanlığa tebliğ edilmiştir.” Bu tarih, topraklar ve kadim medeniyetin insan hakkını böylesine temel alan bir inanç etrafında olgunlaştığını vurgulayan Tunç şöyle devam etti: “Ecdadımız yüzyıllar boyunca 3 kıtada hüküm sürerken bu bakış açısını geliştirmiş, hayatın tüm evrelerinde insanı yaşat ki, devlet yaşasın mesajını şiar edinerek insanı yaşatmanın temel sütununun adalet olduğunu göstermiştir.” Ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çıkışını hatırlatan Tunç, “Cumhurbaşkanımızın ‘daha adil bir dünya mümkün’ çıkışı, gücünü böyle bir sosyolojiden, böyle bir tarihten, böyle bir medeniyet birikiminden almaktadır” ifadelerine yer verdi. “Gazze’de insan hakları nerede” İsrail’in 7 Ekim’den beri acımasızca sürdürdüğü saldırıların artık “insan hakları” ihlallerinin çok ötesine geçtiğini vurgulayan Tunç, “Sözüm ona insan hakkı savunuculuğu yapan modern dünya ise olanlara seyirci kalmakta hatta oradaki zulmü alkışlayabilmekte, destekleyebilmektedir. Buradan, bu salondan tüm dünyaya en yüksek sesle soruyoruz, Gazze’de insan hakları nerede? Abluka süresince Gazze’ye ne elektrik, ne su verildi; Bunun neresi insan haklarına uygun? O bölgede insanların ilk kıblemiz Mescid-i Aksa’ya girmesi engellendi. Nerede din ve vicdan özgürlüğü? İnsanlar haksız yere gözaltına alındı, tutuklandı; Hani özgürlük ve güvenlik hakkı? İnsanların yıllarca mallarına el konuldu, yerinden yurdundan edildi; Hani mülkiyet hakkı? Dünyanın birçok ülkesinde Filistin’e destek yürüyüşlerine müdahale ediliyor; Hani toplantı, gösteri ve yürüyüş hakkı? Batıda İsrail’e tepki gösteren ve Filistin’e destek açıklaması yapan gazeteci, sporcu ve sanatçılar dışlanıyor hatta linçe maruz bırakılıyor. Hani ifade hürriyeti? En Önemlisi masum siviller, bebekler, çocuklar, kadınlar, yaşlılar dünyanın gözü önünde katlediliyor. Diğer tüm hakların temeli olan yaşam hakkı nerede? Maalesef modern dünya yaşananlara gözlerini kapatmış, sessizliğe bürünmüş halde. Biz çok iyi biliyoruz ki, ihlal edilen kendi vatandaşlarının insan hakları olmadığı için suskunlar. Bu tavır bize; batının insan hakları kavramını istismar ettiğini, araçsallaştırdığını, nasıl işine geldiği gibi kullandığını tüm çıplaklığıyla göstermektedir” ifadelerini kullandı. Bakan Tunç, sempozyumda emeği geçen herkese teşekkürlerini ileterek konuşmasını tamamladı. Program plaket takdimi ve fotoğraf çekiminin ardından sonlandı. BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR - Bakan Tunç: Filistinli kardeşlerimizi asla yalnız bırakmayacağız

Yılmaz: Hukukun üstünlüğü için mücadele edeceğiz Haber

Yılmaz: Hukukun üstünlüğü için mücadele edeceğiz

İzmir Barosu 2023 – 2024 Adli Yılı açılışı kapsamında Bayraklı adliyesinin önünde basın açıklaması düzenledi. Düzenlenen basın açıklamasında konuşan İzmir Baro Başkanı Avukat Sefa Yılmaz, avukatlık mesleğinin itibarsızlaştığını belirtirken mesleki sorunları da dile getirdi. Yeni avukatlık yılının da sorunlarla başladığını ve bu durumunda ülkedeki yargının bağımsız olamayışından kaynaklandığını belirten Yılmaz, Hukukun üstünlüğünün en büyük teminatı yargının bağımsız ve tarafsız olmasıdır. Yargının bağımsız ve tarafsızlığının en önemli ögesi ise savunma hakkıdır. Savunmanın olmadığı yerde yargının bağımsızlığından ve tarafsızlığından bahsedemezsiniz” dedi. HUKUKUN TEMİNATI YARGININ BAĞIMSIZLIĞIDIR Yeni avukatlık yılının yine sorunlar ve hukuksuzluklarla başladığını belirten Yılmaz, “Aslında endişemiz sadece avukatlar için değil, ülkemizde uzun zamandır devam eden hukuk sarmalı, hukuk şiddeti, özgürlükler, demokrasi ve insan hakları içindir. Hukukun üstünlüğünün en büyük teminatı yargının bağımsız ve tarafsız olmasıdır. Yargının bağımsız ve tarafsızlığının en önemli ögesi ise savunma hakkıdır. Savunmanın olmadığı yerde yargının bağımsızlığından ve tarafsızlığından bahsedemezsiniz. O yüzden bizim taleplerimizi sadece avukatlar ve barolar için değil. Bu ülkede yaşayan her canlı her yurttaş için. Bütün taleplerimizi özellikle gelinen son süreçte yaşanan hukuksuzluklara karşı yeniden hukukun üstünlüğünü istemek üzerine oluşturuldu. Avukatlık kanunun da bize bu yetkiyi ve görevi veriyor. Bu ülke hukuk üzerinden dizayn edilmek istenirken, yıllardır yaşanan hak kayıpları, haksızlıklar, hukuksuzluklar ve içeride tutulan mahpus avukat arkadaşlarımız varken bizlerin burada bir söz söylememesi elbette beklenilmez. Bu yüzden hukukun üstünlüğünü savunan, insan hakların yüceltmeyi savunan bir anlayışı söyleyen mücadeleye devam edeceğiz” diye konuştu. MÜCADELEMİZ OMUZ OMUZA DEVAM EDECEK Türkiye’de uzun yıllardır siyasal iktidarın otoriter, baskıcı ve rant düzenini emir komuta zincirindeki yargı sistemini hukuk ve adalet olarak sunmaya çalıştığı ağrı bir dönemden geçtiğini ifade eden Yılmaz, “6 Temmuzda Türkiye Barolar Birliği temsilcileri olarak Adalet Bakanıyla yapacağımız görüşmeden bir gün önce şunları söylemiştik; Biz avukatlar bir hakkın tespiti, bir hakkın teslimi için görevimi yakarken hukuk süreci içinde cumhuriyetimizi ve değerlerini savunurken kendi haklarımızı koruyamayacağımızı mı zannettiniz. Bu onurlu mesleği sürdürürken yaşadığımız zorluklara karşı sessiz kalmamızı mı beklediniz? Ne dün sustuk ne bugün susuyoruz ne de yarın susacağız. İzmir Barosu olarak talepleri gündemde tutmak ve yaşama geçirilmesi için omuz omuza durarak her zeminde yılmadan usanmadan çalışacağımıza geçmişte de söz vermiştik bugünde söz veriyoruz” dedi.   AVUKATLIK HAK ETTİĞİ DEĞERİ GÖRMÜYOR Yeni adli yıla ilişkin avukatlık mesleğinin hak ettiği değeri görmediğini söyleyerek taleplerini sıralayan Yılamaz, Avukatlık asgari ücret tarifesinin günümüz ekonomik koşullarına göre güncellenmelidir. CMK ve adli yardım ücretlerin zamanında ödenmelidir. CMK ücret tarifesinin avukatlık asgari ücret tarifesi ile eşitlenmeli, avukatlık ücretinden vergi alınmamalı ya da bu oranın yüzde 1’e indirilmelidir. Sosyal güvenlik sisteminin değiştirilmeli, genç avukatları destekleyecek faizsiz ve uzun vadeli kredi verilmelidir. Kamu avukatlarının sorunu çözülmeli, meslek tekel genişletilmeli, resmi kurumlarda ve adliyelerde avukatın bilgi alamsını engelleyen uygulamalar kaldırılmalıdır. Stajyer avukatların özlük hakları tanınmalı harçlara, tebligat ücretlerine ve tüm yargılama giderlerine yapılan fahiş zamların geri alınmalıdır. Hukuk eğitimi nitelikli hale getirilmeli ve yeni hukuk fakültesi açılmamalıdır. Bu taleplerimizi bakanlıklara, valiliklere ve resmi kurumların bağlı olduğu genel müdürlüklere ilettik. Demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti için, bağımsız yargı ve özgür savunma için mücadelemiz devam edecektir” ifadelerini kullandı.   BU HABER DE DİKKATİNİZİ ÇEKEBİLİR: Evde bakım işçilerinden ‘maaş’ ve ‘kadro’ isyanı: Artık bıktık!

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.