[tag] Haberleri |İlkses Gazetesi - Son Dakika [tag] Haberleri

#intihar

intihar haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, intihar haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Son 50 yılda intihar hızı yüzde 60 arttı Haber

Son 50 yılda intihar hızı yüzde 60 arttı

Atlas Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekan Yardımcısı, Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hülya Ensari, 10 Eylül Dünya İntiharı Önleme Günü sebebiyle yaptığı açıklamada birtakım tedbirlerle intiharın önlenmesinin mümkün olabileceğini ifade etti. Bilinçlendirme, intiharın önlemesinde en temel konulardan biri İntihar ile ilgili bilinçlendirmenin önemine dikkat çeken Prof. Dr. Hülya Ensari, “İntihar dünya çapında önlenebilir ölümlerin en sık nedenleri arasında yer alan önemli bir halk sağlığı sorunudur. İntihar girişimleri tamamlanmış intiharların 20 katı olup; yakınları intihar girişiminde bulunan veya intihar sonucu ölen bireylerin üzerindeki duygusal etki yıllarca sürebilmektedir. İntihar ile ilgili farkındalık sağlanması ve bilinçlendirme, intiharın önlemesinde uygulanması gereken en temel konulardır” dedi. Son 50 yılda yüzde 60 artmıştır Prof. Dr. Hülya Ensari, “Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, her dakikada bir kişinin, yılda yaklaşık bir milyon insanın intihar sonucu yaşamını yitirdiği; her 3 saniyede bir intihar girişiminin olduğu tahmin edilmektedir. İntihar, tüm nüfusta ölümün ilk 10 nedenlerinden biri olup, 15-24 yaş arası gençlerde ilk 3 ölüm nedeninden biridir. Tüm dünyada intihar hızları, son 50 yılda yüzde 60 artmıştır” diye konuştu. Düzenli tedavi ile intihar önlenebilir bir davranıştır İntiharın önlenmesinin mümkün olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Hülya Ensari, “İntihar davranışının da önceden fark edilebilir ve müdahale edilebilir belirli risk etmenleri vardır. Dolayısı ile iyi bir gözlem ve vaktinde erken tanı ve düzenli tedavi ile intihar önlenebilir bir davranıştır” ifadelerine yer verdi. Hastalıkların alevlenme dönemlerinde intihar riski yüksek İntihar edenlerin çoğunda yüzde 65-95 oranında ruhsal hastalık bulunduğunu aktaran Prof. Dr. Hülya Ensari, “Hastalıkların alevlenme dönemlerinde, hastaneden taburcu olduktan kısa bir süre sonra intihar riski yüksektir. İntiharla ilişkilendirilen ruhsal hastalıkların başında depresyon, alkol madde bağımlılığı, şizofreni ve kişilik bozuklukları gelir. Dolayısıyla ruhsal hastalıkların veya alkol madde kullanım bozukluklarının erken fark edilmesi, sağlık hizmetlerine yönlendirilmesi ve tedavilerinin düzenli sağlanması ile intihar önlenebilir” dedi. İntihar düşüncesinin net ifade edilmesine dikkat İntiharın önemli risklerinden birinin de intihar düşüncesinin net ifade edilmesi olduğunu belirten Prof. Dr. Hülya Ensari, “İntihar niyetinin açık net ifade edilmesi, intihar planı yapılması, silahlara veya diğer intihar araçlarına erişimin olması intihar riskinin yüksek olduğunu gösterir ve bu durumların tespiti halinde mutlaka ruh sağlığı ve hastalıkları uzmanına başvuru gerekir. İntihar düşüncesinin net olduğu ancak tedavi reddi olan durumlarda zorunlu tedavi kararı ile sulh hukuk mahkemesine başvurularak intihar riski olan bireyin ruh sağlığı ve hastalıkları uzmanına zorunlu tedavi için sevki sağlanabilmektedir” dedi. İntiharlar en sık 15-24 yaş arası gençlerde daha sıktır Prof. Dr. Hülya Ensari, “Kadınların intihar girişiminde bulunması, erkeklere göre 2-3 kat daha sık iken, erkeklerde tamamlanmış intihar oranı daha yüksektir. İntiharlar en sık 15-24 yaş arası gençlerde ve 75 yaş üstü yaşlılarda daha sıktır” diye konuştu. Evlilere göre intihar ihtimali yüksek Psikososyal sebepler arasında pek çok stres etkeni ile intiharın tetiklenebileceğini ifade eden Prof. Dr. Hülya Ensari, “Ölüm, boşanma, ayrılık, iş kaybı, kronik hastalıklar, kronik ağrı, yasal sorunlar, kişilerarası sorunlar intiharı tetikleyen önemli yaşam olayları arasındadır. Boşanmış veya ayrılmış kişilerde evli olanlara göre intihar girişimi ihtimali 2-5 kat fazladır” dedi. Fark ettiğimiz riskli kişileri gecikmeden ruh sağlığı uzmanına yönlendirelim Ruhsal hastalıkların takibinin intiharları önlemede önemli olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Hülya Ensari, “İntihar davranışına sıklıkla ‘depresyon’ denilen, toplumda sıkça görülen ruhsal hastalığın eşlik etmesi, ancak depresyonun zamanında tedavi edilmemesi sonucu depresyon belirtilerinin ağırlaşması sonucu intihar düşünceleri de tabloya eklenmektedir. Yine alkol madde kullanım bozukluklarına, şizofreni veya kişilik bozukluklarına da sıklıkla depresyon eşlik ettiği için tedavi edilmediği takdirde bu tablolar da ağırlaşmakta ve intihar düşüncesini takiben intihar davranışı da görülebilmektedir. Dolayısıyla depresyon, alkol madde bağımlılığı, şizofreni gibi tüm ruhsal hastalıklar bugün düzenli takip ve tedavi ile iyileşebilmektedir yani intihar önlenebilir bir durumdur. Yeter ki çevremizdeki risk etkenlerine, ruhsal hastalıklara, alkol madde kötüye kullanımına, kişide intihar düşüncesinin var olup olmadığına, daha önce intihar girişimi olup olmadığına, ailede intihar girişimi olup olmadığına karşı dikkatli olalım. Fark ettiğimiz riskli kişileri gecikmeden ruh sağlığı uzmanına yönlendirelim.” uyarılarında bulundu. Prof. Dr. Hülya Ensari, intihar düşüncesinin saptandığı andan itibaren ruh sağlığı ve hastalıkları uzmanı tarafından gerçekleştirilecek psikiyatrik değerlendirmenin ardından altta yatan ruhsal hastalığın tespiti ile düzenli takip ve tedavi uygulanacağını aktararak gerekli görünürse yatarak tedavi tavsiye edildiğini bildirdi. İntihar araçlarına erişimin kısıtlanması gerekiyor İntiharı önlemek için ateşli silah, pestisitler, toksik maddeler gibi intihar araçlarına da erişimin kısıtlanması gerektiğini açıklayan Ensari, “İntihar davranışının önlenmesinde en önemli iki yoldan birincisi, ruhsal hastalıkların ve madde kötüye kullanımı olan bireylerin sağlık hizmetlerinden yararlanmasının sağlanması, ikicisi intihar etme araçlarına erişimin kontrolünün sağlanmasıdır” diye konuştu. Ruh sağlığı olmadan sağlıktan söz edilemez Ensari, “En az beden sağlığı kadar ruh sağlığının da önemsenmesi gerekmektedir. Unutmayalım ki ruh sağlığı olmadan sağlıktan söz edilemez ve yine unutmayalım ki ruhsal hastalıklar da tedavi edilebilir. Yapılması gerekenler, ruhsal hastalıkların ana belirtilerinin farkında olmak, ruh sağlığı hizmetlerine erişim yollarını bilmek, ruhsal hastalıkların tespiti halinde başlanan tedaviyi düzenli uygulamak ve takiplerin aksatılmamasıdır.” ifadelerine yer verdi.

CHP’li Bakan: Polis onlar için sadece şehit olduğunda kıymetli! Haber

CHP’li Bakan: Polis onlar için sadece şehit olduğunda kıymetli!

CHP İçişleri Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Murat Bakan, intihar eden polis memuru Murat Baş’ın arkasında bıraktığı notu paylaştı. CHP’li Bakan, “Bir polis daha, çalışma şartlarına dayanamadı ve canına kıydı. Geride bıraktığı notta yazdığı ‘Hak ettiğim emekliliğimin durdurulması ve 2. Şark adaletsizliği beni yordu, bıktırdı, hayata küstüm. Ben hep kurallara uydum ama Devlet’i yönetenler uymadı’ sözlerine gözleri de kulakları da kalpleri de kapalı, umurlarında değil. Daha önce de intihar eden ve amirlerinden gördüğü zulmü anlattıkları notlar bırakan polis memurları olmuştu. Semanur, Alparslan, Mehmet Ali… Onların ihbar niteliğindeki notlarını da ciddiye almadılar, hiçbir amir hakkında işlem yapmadılar. Polis intiharlarını, ‘bu mesleğin olağan sonucu’ olarak gören bu Bakanlık ve ülkeyi yönetenler, polislerin sorunlarını konuşmak da çözmek de istemiyorlar. Çünkü polis onlar için sadece şehit olduğunda kıymetli, şehit cenazesi üzerinden siyasetlerini pekiştiriyorlar, yaşarken hiçbir değeri yok, onları görmüyorlar, onların seslerini duymuyorlar” dedi. Emniyet Teşkilatı’nın tüm sorunlarını da çözümlerini de biliyoruz CHP’li Bakan, “Bir polis daha, ağır ve adaletsiz çalışma koşullarına dayanamadı ve canına kıydı. Hayatına son veren o polis, İçişleri Bakanlığı için sadece bir sayı, sadece bir istatistik... Onun anası, babası, eşi, evlatları var mı, ne hissediyorlar, umurlarında değil. Polis memuru Murat Baş’ın geride bıraktığı notta yazdığı ‘Hak ettiğim emekliliğimin durdurulması ve 2. Şark adaletsizliği beni yordu, bıktırdı, hayata küstüm. Ben hep kurallara uydum ama Devlet’i yönetenler uymadı’ sözlerine gözleri de kulakları da kalpleri de kapalı, umurlarında değil. Daha önce de intihar eden ve amirlerinden gördüğü zulmü anlattıkları notlar bırakan polis memurları olmuştu. Semanur, Alparslan, Mehmet Ali… Onların ihbar niteliğindeki notlarını da ciddiye almadılar, hiçbir amir hakkında işlem yapmadılar. Meclis’te 9 yıldır defalarca gündeme getirdiğim konular bunlar… Çalışma saatleri, angarya, ikinci şark… İntihar eden her polisle ilgili İçişleri Bakanlığı’na soru önergesi veriyorum, Soylu döneminde her önergemize aynı matbu yanıtı gönderiyorlardı. Soylu gitti, Ali Yerlikaya geldi, farklı önergelerimize hala aynı ruhsuz, aynı matbu yanıt gönderiliyor. Önerge yanıtlarındaki tek fark Bakan’ın adı. Yani Bakanlıkta polis intiharlarıyla ilgili aynı anlayış hüküm sürüyor. Ayrıca polis intiharlarıyla ilgili defalarca verdiğimiz meclis araştırma önergeleri her seferinde Cumhur İttifakı oylarıyla reddedildi. Üstelik reddedenlerin içinde emekli polis müdürü de vardı İçişleri Bakanlığı yapanı da... Bu çocuklar ailesi villalarda, yalılara oturanların çocukları değil; esnafın, çiftçinin, işçinin, emekçinin çocuğu. Severek isteyerek bu mesleği seçen birçok polis olmasına karşın; içlerinde atanmadığı için polis olan öğretmen ya da iş bulamadığı için polisliğe yönelen arkeolog da var. Hayata tutunmaya çalışan, yaşamak için kendisine bir şekilde yol bulan, ömrünün baharında olan polis memuru neden intihar eder? Ya da yıllarca bu ülkeye hizmet etmiş sonunda emekliliği gelmiş, artık çocuklarının mürüvvetini göreceği, torunlarını seveceği yaşta bir polis memuru neden intihar eder? Vatanı için canını vermekte tereddüt etmeyen, ülkesine bu kadar bağlı bu insanlar kendi canlarına kıyacak raddeye nasıl gelir? Polis intiharlarını, ‘bu mesleğin olağan sonucu’ olarak gören bu Bakanlık ve ülkeyi yönetenler, polislerin sorunlarını konuşmak da çözmek de istemiyorlar. Çünkü polis onlar için sadece şehit olduğunda kıymetli, şehit cenazesi üzerinden siyasetlerini pekiştiriyorlar, yaşarken hiçbir değeri yok, onları görmüyorlar, onların seslerini duymuyorlar. Biz, Emniyet Teşkilatı’nın tüm sorunlarını da çözümlerini de biliyoruz. Bu konuda çalışmaya, özellikle polis intiharlarını kamuoyunun gündemine getirmeye devam edeceğiz. Çünkü biz hiçbir polisin yaşamına son vermediği, her polisin insanca çalıştığı, kendisini değerli hissettiği ve emekli olup çocuklarıyla, torunlarıyla rahat bir emeklilik hayatı sürecekleri bir sistemin mümkün olduğunu biliyoruz, bu sistemi de biz kuracağız, söz veriyoruz.” dedi. İntihar eden polis memuru Murat Baş, bıraktığı notta şunları yazdı: “Bir yolculuğa çıkıyorum. Biliyorsunuz ki sürekli sıkıntı ettiğim 2 konu vardı; 2005’te yazmadığım halde 2 senelik Hakkari / Yüksekova’da 1,5 sene 12-12 çalışarak şarkımı tamamladım. Yıllar sonra 2. Şarkı çıkarttılar, geçmişe dönük uyguladılar. 3,5 sene evvel ilk hazırlık geldiğinde kararımı vermiştim. Sonunda il belli olunca süreci biraz daha uzatıp zaman kazanmak için mazeret dilekçesi verdim, resmi cevabını dahi vermeden gece ilişiğimizi kestiler. Halbuki mazeret dilekçesine açık açık yazmıştım, ne yapacağımı… Mesleğe girdiğimde emeklilik tarihim belliydi. Genelgelerde (en son SGK 2023/13) emekliliğimiz durduruldu. (Neymiş, “İşçi, çiftçi ve esnafın askerlik borçlanmasını kabul ederiz, memursan kabul etmeyiz”) SGK Bakanları bu mu sizin adalet anlayışınız!? Hak ettiğim emekliliğimin durdurulması ve 2. Şark adaletsizliği beni yordu, bıktırdı, hayata küstüm. Ben hep kurallara uydum ama Devlet’i yönetenler uymadı. Aylardır belki genelge çıkar emekli olurum, şu lanet şarktan kurtulurum diyerekten bekledim son ana kadar. Başımızda hep memurlarına hiçbir zaman faydası olmamış İçişleri Bakanları tarafından yönetildik. Çalışma şartlarının düzensizliğinden, sürekli keyfi ek görevler, çıkışı olmayan mesailer... Sizleri üzeceğim için özür dilerim. Kalbim hassas olduğu için hiçbir arkadaşı, akrabamı özel olarak arayıp vedalaşmadım. Şükr ki Allah, Kalbimi hiçbir zaman “Mal, mülk, eş çocuk vb) şeylerle meşgul etmedi. Benim dünya sınavım buydu. İmanım, inancım, özgür iradem ile bu kararı aldım. İmşeAllah bir Mü’min olarak; Bana “Vekil kılınan Mevt Meleğinin” (Secde-11) vefatımı kolaylaştıracağı inancındayım. “Kendine yazık etti, cehennemlik oldu” diye söylemeyin. Bu şartlarda biraz daha yaşamam, psikolojim altüst oldu, ancak çevremdekilere zarar olur, günah hanemi artırırdı. 112 müdahalesine uzak bu yerde, bana şark ili açıklanmıştı. İnşeAllah burada bu alemden ayrılıyorum. Hiçbir şey Allah’ın bilgisi dışında değildir. (Enfal-17) Sonuçta her insan için 2 yaşam vardır. (Bakara – 28, Mümin – 11) Sizi üzdüğüm için affedin.”

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.