[tag] Haberleri |İlkses Gazetesi - Son Dakika [tag] Haberleri

#iş bırakma

iş bırakma haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, iş bırakma haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Tunç Soyer'den grev ile ilgili açıklama: Sağduyuya davet Haber

Tunç Soyer'den grev ile ilgili açıklama: Sağduyuya davet

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, İzmir'deki tramvay ve metro çalışanlarının greve çıkması hakkında açıklamada bulundu. İşte o açıklama: "Kıymetli hemşehrilerim,   Çok üzgünüm, çok gayret ettik, olmadı…   Metro ve tramvay hatlarını işleten İzmir Metro A.Ş. ile Türk-İş’e bağlı Demiryol-İş Sendikası arasında 27 Şubat 2023’ten bu yana devam eden ve bu sabah 04.00’e kadar süren toplu iş sözleşmesi görüşmeleri ne yazık ki anlaşmayla sonuçlanmadı. Yetkili sendikanın kararıyla iki işletmede de grev başladı.   Toplu ulaşımda yaşanabilecek sıkıntıyı asgariye indirmek amacıyla ESHOT ve İZULAŞ otobüsleri ile İZDENİZ gemilerinin mevcut sefer sayı ve sıklıkları artırıldı. Ayrıca tramvay durakları geçici olarak otobüs durağı olarak kullanılmaya başlandı ve ESHOT, tramvay güzergâhları için hızla yeni hatlar oluşturdu. Metro güzergâhında çalışan otobüs hatları da ilave seferlerle güçlendirildi.   Gelinen noktayı özetlemem gerekirse; 1- Aylardır devam eden görüşmelerde, masada hep uzlaşmayı isteyen taraf olduk. Eşit işe eşit ücret anlayışıyla hareket ediyoruz. Bu doğrultuda belediyemize bağlı tüm şirketlerimizde uyguladığımız ücret politikasını burada da hayata geçirmeyi istedik. Metro ve tramvay çalışanlarımıza, belediye şirketlerimiz içerisindeki en iyi şartları sunduk.   İzmir Büyükşehir Belediyesi Metro ve Tramvay Çalışanları için Toplu İş Sözleşmesi Teklifimiz · En yüksek giydirilmiş net ücret 25.009 TL · En düşük giydirilmiş net ücret 22.105 TL En yüksek net ücrette 12.157’den 25.009’a çıkan teklifimizle önerdiğimiz artış oranı %105’dir. İstenilen · En yüksek giydirilmiş net ücret 39.685 TL · En düşük giydirilmiş net ücret 33.813 TL Not: Bu rakamların içine yol, yemek ve izin ücretleri dahil değildir. 2- Şunun altını özellikle çizmek isterim. Biz, İzmir’in parasını İzmir’e hizmet için kullanıyoruz. Kentimizin ve hemşehrilerimizin ihtiyacı olan, hak ettiği yatırımları da bu bütçeden karşılamak zorundayız. Gönül ister ki daha yüksek maaşlar verelim. Ancak hem sorumluluklarımız ve zorunluluklarımız hem de ekonomik gerçekler, bu rakamlar çerçevesinde kalmamızı gerektiriyor. Çünkü devam eden ve yapacak olduğumuz daha çok yatırım var. 3- Çalışanlarımıza önerdiğimiz rakamların Türkiye şartlarında pek çok kamu kurumundan ve özel sektörden daha yüksek olduğunu görüyoruz. Bu açıdan baktığımızda, belki de Türkiye’deki tek kamu işçileri grevini İzmir hak etmiyor. 4- İşçilerin taleplerini duyurabilecek yöntemler varken doğrudan greve çıkılması, üstelik de hafta başı başlatılması kentimiz ve hemşehrilerimiz açısından ciddi mağduriyete neden olmuştur. Tüm bu koşullar içinde İzmirlilerin ve belediyemizin bu mağduriyetleri hak etmediği inancıyla sendika yetkililerini İzmir için sağduyuya davet ediyorum. " HABER MERKEZİ

Hayat durdu… İzmir’de 35 bin emekçi iş bırakıp alana indi! Haber

Hayat durdu… İzmir’de 35 bin emekçi iş bırakıp alana indi!

ÇAĞLA GENİŞ Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’na (DİSK) bağlı Genel-İş adil ve eşit ücret, kadro hakları ve vergide adalet için tarihi bir eyleme imza attı. Genel-İş’te örgütlü belediye işçileri bugün öğleden sonra ülke çapında iş bıraktı. İş bırakma eylemine İzmir’den de büyük bir katılım oldu. Büyükşehir Belediyesi’nde 20 bin, 22 ilçe belediyesinde ise yaklaşık 15 bin emekçi yarım gün iş bırakarak acil iş kolları dışında hizmet üretmedi. İş bırakan emekçiler, Konak’ta bulunan Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) önünde toplanarak, kitlesel basın açıklaması düzenledi. Açıklamaya DİSK Genel Başkan Yardımcısı ve aynı zamanda Genel-İş Başkanı Remzi Çalışkan da katılım gösterdi. Ellerinde pankartlarla alana akın eden işçiler, “Kadro hakkımız gasp edilemez”, “İnsanca bir ücret istiyoruz”, “Ücrette adalet istiyoruz” ve “İnadına sendika inadına DİSK” sloganları attı.   ENFLASYON TÜİK SEPETİNDE DÜŞÜYOR Ülkedeki ekonomik krizin giderek derinleştiğine dikkat çeken Çalışkan, “İşçi ve emekçilerin geçim derdi gün geçtikçe büyüyor. ‘Dövizi kontrol altına aldık’, ‘Enflasyon düşüyor’ söylemleri gerçeği yansıtmıyor. Bunu hep birlikte yaşayarak görüyoruz. Döviz rekor üstüne rekorlar kırıyor, enflasyon yalnızca TÜİK sepetinde düşüyor. Çarşıda pazarda markette zamlar hız kesmeden devam ediyor. Biz işçiler, biz üretenler, biz Belediye işçileri için hayat pahalılığı almış başını giderken alım gücümüz düştükçe düşüyor. Krizin sebebi biz değiliz. Sebebi olmadığımız, tamamen iktidarın yürüttüğü politikaların sonucu olan bu derin krizin tüm yükünü çekmeye mecbur değiliz. İktidar batırdığı ekonomiyi düzeltmek adına yine patronları, sermaye çevrelerini önceleyen politikalarını sürdürmeye kararlı görünüyor. İşçi sınıfının ve emekçilerin temel talepleri olan gelir dağılımdaki adaletin sağlanması, vergide adaletin gerçekleşmesi, insanca yaşanabilir bir ücretin sağlanması, sendikal hak ve özgürlüklerin genişletilmesi gibi konularda ne yazık ki bir adım atılmıyor. Öyle ki, yarattıkları krizle tükettiklerini emekçilerin yoksulların cebinden alarak tamamlamaya çalışıyorlar” dedi. BUNA SESSİZ KALAMAYIZ Gelir vergisi ve dolaylı vergiler adıyla alınan adaletsiz vergilerle devletin elinin emekçinin cebinden çıkmadığını söyleyen Çalışkan, “Yüksek oranlı vergiler yetmezmiş gibi bir süre önce MTV oranlarında yüzde 100 artış yapan iktidar son Cumhurbaşkanı Kararnamesi ile harçlara ve KDV oranlarına da zam yaptı. Anlaşılan o ki vergilerle dilim dilim soyulmaya devam edeceğiz. İktidara sesleniyoruz: Önceliğiniz servet sahipleri ve patronlar değil, emekçiler olsun, önceliğiniz işçiler olsun. Önceliğiniz yoksullar, geçinemeyenler, evine ekmek götüremeyenler olsun. Bu ağır koşullarla kuşatılmışken ücretlerdeki erime her geçen gün artıyor. Toplu iş sözleşmeleri ile elde edilen ücret artışları, hayat pahalılığı karşısında eriyor. İşverenler bu sefer de ekonomik ve siyasal belirsizlikleri ileri sürerek toplu sözleşmelerde işçi ücretlerini baskılamaya çalışıyor. Ülke genelinde sendikalı ve toplu iş sözleşmeli işçi sayısı zaten yüzde 10. Böyle bir ortamda ücretler yasal asgari ücret düzeyine sıkışıyor. Tüm sektörlerde asgari ücret yaygın temel ücret haline gelmiş ve tüm sendikalı işyerlerini de kuşatmış durumdadır. Buna sessiz kalamayız” ifadelerini kullandı. EK PROTOKOL GÖRÜŞMELERİNİ BAŞLATIN Geçmiş yıllarda yasal asgari ücretin birkaç katı ücret alan belediyelerin kadrolu işçilerinin bile bugün yasal asgari ücret civarına yaklaşmış durumda olduğuna işaret eden Çalışkan, “Belediye şirketlerinde çalışan işçilerin durumu ise daha vahim bir hale gelmiştir. Belediye şirketlerinin büyük bir bölümünde ücretler yasal asgari ücret düzeyindedir. Toplu sözleşmeler ile kazanılan sosyal hakları saymazsak belediyelerdeki tüm işçilerin ücretleri asgari ücret düzeyine gelmiştir. Arkadaşlar bunu kabul etmemiz mümkün mü? Merkezi idareye bağlı kamu kurum ve kuruluşlarında en düşük işçi ücretinin net 20 bin TL’nin üzerine çıktığı en düşük memur maaşının ise net 22 bin TL seviyesine geldiği bir ortamda tüm belediye işçilerinin ücretlerinde iyileştirme yapılması artık kaçınılmazdır. Sendikamız DİSK/Genel İş siyasal iktidarın ve belediye işverenlerinin işçilere reva gördüğü düşük ücret dayatmasını kırmaya kararlıdır. Bugünden itibaren örgütlü olduğumuz tüm işyerlerinde insanca yaşayacak bir ücret için mücadelemizi yükselteceğiz. Ülkedeki tüm belediye işverenlerine çağrı yapıyoruz! Belediye yönetimleri her şeyden önce kendi çalışanlarına karşı sorumluluklarını yerine getirmek zorundadır. Ekonomik kriz ve düşük ücret kıskacında çalışan yüzbinlerce belediye işçisinin sesine kulak verin. Kamusal hizmetinin, halka hizmetin aksamasını istemiyoruz. Ancak tercihlerinizi ve önceliklerinizi en zor koşullarda bile halka hizmet üreten işçilerin yaşam koşullarını iyileştirmekten yana kullanmanız zorunluluktur. Bunun için toplu iş sözleşmesi görüşmeleri devam eden işyerlerinde işçilerin taleplerini karşılayacak ve insanca yaşanacak bir ücret düzeyi için gereken adımları atın. Toplu iş sözleşmesi yürürlükte olan tüm işyerlerinde ise belediye işçilerinin ücret ve sosyal haklarını iyileştirecek ‘ek protokol’ görüşmelerini derhal başlatın” diye konuştu. TALEPLERİ SIRALADI İktidara ve Meclis’teki tüm siyasi parti gruplarına çağrı yapan Çalışkan, şunları söyledi: “Seçim yatırımı da olsa kamuda yapılan veya vaad edilen iyileştirmeler ve zamlar yeterli değil. Daha fazlasına ihtiyaç var. Çünkü kaşık ile verdiğinizi kepçeyle; zamlarla ve adaletsiz vergilerle geri alıyorsunuz. Alım gücümüz günden güne düşüyor. Önemli olanın alım gücü olduğunu buradan tekrar haykırıyoruz. Belediye işçilerinin muhatabı belediye işverenleridir, iki yılda bir toplu sözleşme yapıyoruz. TİS’ler ile aldığımız kazanımlar üç ay sonra yok oluyor. Biz belediye işçilerini görmeyenlere buradan ve Türkiye’nin her yerinde ayağa kalkan ve iş bırakan binlerce belediye işçisiyle gösteriyoruz. Bizi bu bozuk düzeninizde ezmenize müsaade etmeyeceğiz. 696 sayılı KHK ile belediye işçilerine yapılan ayrımcılık derhal kaldırılmalıdır. Belediyelerde çalışan işçilerin yüzde 90’ını teşkil eden ve kamunun işini yapan belediye şirket işçileri de hakları olan kadroya geçirilmelidir. Bu hakkımızı alana kadar mücadeleye devam edeceğiz. Belediye işçilerinin yıllardır mahrum bırakıldığı 52 günlük ilave tediye hakkı da bir an evvel verilmelidir. Belediyelerin önemli bir bölümünde var olan ekonomik zorlukları ortadan kaldırmak için belediyelerin gelirleri artırılmalıdır. Bunun için; İller Bankası paylarında kesinti yapılmaması, Merkezi bütçeden belediyelere işçi ücretlerine ilişkin pay aktarılması, Personel giderlerine ilişkin getirilen bütçe sınırlamalarının kaldırılması gibi düzenlemeler bir an evvel hayata geçirilmelidir. Ayrıca kıdem tazminat tavanı uygulaması işçilerin mağduriyetine neden olmaktadır. Son memur maaş uygulamasından doğacak düşük kıdem tazminatı tavanına ilişkin mağduriyetlerin giderilmesini talep ediyoruz.” İNSANCA YAŞANACAK ÜCRET! Belediyelerde çalışan emekçilere de seslenen Çalışkan, “Merkezi hükümetin uygulamaları ile belediye işverenleri arasına sıkışıp ücretlerimizin erimesine sessiz kalmayacağız. Talebimiz eşitliktir. Talebimiz insanca yaşanacak bir ücrettir. Bu talep sadece üyelerimizin değil, yüz binlerce belediye işçisinin ortak talebidir. Tüm belediye işçilerini 4 ana talebimiz etrafında mücadele etmeye çağırıyoruz. İnsanca yaşayacak bir ücret için tüm ücretler iyileştirilmelidir! Belediye şirket işçilerine uygulanan ayrımcılık son bulmalıdır! Kadro ve ilave tediye haklarımız derhal verilmelidir! Vergide adalet sağlanmalı ücretlerdeki gelir vergisi kesintisi düşürülmelidir! Çağrımız tüm belediye işçilerinedir. Belediye işçileri olarak sesimizi yükseltelim. Taleplerimiz için hep birlikte mücadele edelim ve kazanalım diyoruz. Her zaman söyledik ve yine söyleyeceğiz. İşçi sınıfının çıkarları kazanımları ve haklarının korunması ancak katılımcı toplumcu özgürlükçü ve gerçek bir demokrasi ortamında sağlanır ve korunur. Bu bilinçle hem emek hem demokrasi mücadelesini sonuna kadar sürdüreceğiz” açıklamasını yaptı.

Büyükşehir’de ‘taşeron’ isyanı: Evde bakım işçileri kadro istiyor! Haber

Büyükşehir’de ‘taşeron’ isyanı: Evde bakım işçileri kadro istiyor!

ÇAĞLA GENİŞ-ÖZEL HABER İzmir Büyükşehir Belediyesi bünyesindeki Evde Bakım Birimi’nde çalışan taşeron işçiler, kadro talebiyle eylemlilik süreci başlattı. Birimde çalışan yaklaşık 81 taşeron işçi, güvencesiz çalışma koşullarına isyan ederek geçtiğimiz günlerde yarım gün iş bırakma eylemi yaptı. İş bıraktıkları için haklarında tutanak tutulan işçiler, “Artık canımıza tak etti. Ya kadroya girelim ya da işsiz kalalım. Biz bunu göze aldık” diyerek talepleri yerine getirilene kadar eylemlerini sürdüreceklerini açıkladı. TAŞERON ZULMÜNE SON Haberde isminin yazılmasını istemeyen bir taşeron işçi, yıllardır güvencesiz ve taşeron çalışma düzeninde çalıştıklarını belirterek, “Pandemide ölümle burun buruna çalıştık, sesimizi çıkarmadık. Ekonomik kriz koşullarında düşük ücretle çalışmaya mahkum edildik. Yaşadığımız mağduriyetlerin giderilmesiyle ilgili girişimlerimiz muhatapsız bırakıldı, ötelendi, umursanmadı. Memnuniyet anketlerinde yüzde 97’ye çıkan oranımız belediyemizin yüzünü güldürdü ama biz sürünmeye devam ediyoruz. Artık bıçak kemikte. Bundan sonra sesimizin duyulması, sorunlarımızın çözümüne dair bizlerin muhatap kabul edilerek adım atılması için iş yavaşlatma eylemine başlıyoruz. Yaşadığımız mağduriyetler ortadan kaldırılana, çalışma koşullarımız düzeltilene ve en temel talebimiz olan belediye şirketlerinde istihdam edilene kadar eylemlerimiz devam edecektir” sözleriyle taşeron zulmüne son verilmesini istedi. İŞ BIRAKAN İŞÇİLERE TUTANAK İş bırakma eylemi yaptıkları için haklarında tutanak tutulduğunu dile getiren taşeron işçi, “Bizim kendi taleplerimiz belli. 6 yıldır bu hizmeti veriyoruz. Ama sürekli ihaleler, ihaleler… Bir şirket gidiyor diğeri geliyor… Şirket isterse bizimle çalışıyor istemezse çalışmıyor. Belediye de bununla ilgili hiçbir şey yapmıyor. Bu şekilde işsiz kalan çok arkadaşımız oldu. Maaşlarımızı bazen 3 ayda bir alıyoruz. Aldığımız maaş 11 bin lira ama bunun içinde yol ve yemek de var. Bize yansıtılan yemek ücret 22 lira iken dışarıda yediğimiz en ucuz yemek bile 60 lira. Bu konuda da kesinlikle çok mağdur kalıyoruz” ifadelerini kullandı. MOBBİNGE MARUZ KALIYORUZ “Belediyenin kadrolu çalışanları tarafından sürekli dışlanıyoruz” diyen taşeron işçi, şöyle devam etti: “Bize verilen çay ocağı bile zemin katta. Bunların hepsi taşeron olduğumuz için. Normalde kadrolu şoförlerin odası varken taşeron şoförlerin odası yok. İdare bölümünün çay ocağını biz kullanamıyoruz. Taşeron olduğumuz için bize kullandırmıyorlar. O katta lavaboya bile girsek sorun oluyor. Hemen bize mesaj geliyor, ‘Arkadaşlar o lavaboyu kullanmayın’ diye. Bunları da çok yaşıyoruz. Ayrımcılıktan ziyade mobbinge maruz kalıyoruz. İki tane hamile arkadaşımız var. Normalde 32 haftalık olunca izne ayrılırsın. 36 haftalıkken bile çalıştı ve benimle birlikte 200 kiloluk hastayı kaldırmaya gönderdiler.” ARTIK CANIMIZA TAK ETTİ Cumhurbaşkanı Adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Bütün taşeron işçilere kadro vereceğim” sözlerini hatırlatan işçi, “İktidara gelince taşerona son vereceğiz diyorlar ama durumumuz bu. Artık canımıza tak etti. Ya kadroya girelim ya da işsiz kalalım. Biz bunu göze aldık” dedi.

Fabrika işçileri düşük zamma tepki gösterdi Haber

Fabrika işçileri düşük zamma tepki gösterdi

Denizli’nin Merkezefendi ilçesine bağlı Bahçelievler Mahallesi’nde faaliyet gösteren Denizli Cam Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketinde devam eden toplu iş sözleşmesi görüşmeleri, fabrikada çalışan işçilerini memnun etmedi. Sözleşmede ücretlerine yıllık enflasyon oranında zam yapılması isteyen işçiler, aksi bir durumda ücretlerinin enflasyon karşısında ezileceğini savundu. İşverenlerin uygun bir maaş vermediğini iddia eden işçiler, aksine tüm şartları kötü olan sözleşmeye dayatma yoluyla imza attırılmaya çalışılmasına tepki gösterdi.   ''SÖZLEŞME HAKKIMIZ'' Üye oldukları sendikanın öncülüğünde haklarını korumaya çalışan işçiler, gece vardiyasına girmeyerek, 15 dakikalığına iş bıraktı. İşverenlerin biran önce kendilerine sunulan sözleşmede yer alan maddelerin değiştirilmesini talep eden işçilere, vardiyadan çıkan mesai arkadaşları da destek verdi. Fabrika önünde toplanan kalabalık işçi grubu, kendilerine dayatılan küçük zammı kabul etmeyeceklerini belirterek, "Sözleşme hakkımız. Hak ettiğimizi alıncaya kadar mücadelemize devam edeceğiz. Görüşmeler sonucunda, makul bir anlaşmaya varılacağını ümit ediyoruz" dediler. Tıkanan toplu sözleşme görüşmelerine tepki olarak 15 dakikalığına iş bırakan cam sektörü işçileri, olaysız bir şekilde eylemlerini sonlandırarak işlerinin başına geçti. İHA

İzmir’de iş bırakan kamu emekçileri alana indi Haber

İzmir’de iş bırakan kamu emekçileri alana indi

ÇAĞLA GENİŞ Birleşik Kamu İşgörenleri Sendikaları Konfederasyonu (Birleşik Kamu İş) memurlara yapılan yüzde 30 zamma tepki göstererek 81 ilde iş bıraktı. İzmir’deki konfederasyona bağlı sendikaların üyeleri ise ‘insanca yaşam’ talebiyle Cumhuriyet Meydanı’nda bir araya geldi. Ardından Gündoğdu Meydanı’na doğru yürüyüş gerçekleştiren emekçiler, “AKP zammını al başına çal”, “Direne direne kazanacağız”, “Sadaka değil emekçiye bütçe” ve “Saraylarda değil alanlardayız” sloganları attı. Kitle adına basın açıklamasını Birleşik Kamu-İş İzmir Temsilcisi Adem Yıldırım okudu. KABUL ETMİYORUZ! Asgari ücret ile memur maaşlarının neredeyse eşitlendiğini belirten Yıldırım, “2010 yılında asgari ücret 576 TL iken, ortalama memur maaşı asgari ücretin 3 katıydı. Günümüzde ise yeni açıklanan asgari ücret ile ortalama memur maaşları eşit seviyeye gelmiş, emeklilerin ücretleri ise asgari ücretin dahi altında kalmıştır. 2002 yılında en düşük emekli aylığı asgari ücretin 53 Türk lirası üzerindeyken, yapılan son zamlarla birlikte asgari ücret en düşük emekli aylığının 3 bin Türk lirası üzerine çıkmıştır. Sorun asgari ücretin çok artırılması değil, kamu çalışanları ve emeklilerinin ücretlerinin komik ve acınacak artışlara maruz kalmasıdır.  Cumhurbaşkanı’nın önce yüzde 25 olarak açıkladığı sonra danışıklı bir şekilde yandaş sendikanın talebiymiş gibi önceden belirlenmiş yüzde 30 oranı bahşiş dağıtır gibi kamu çalışanlarına müjde olarak sunulmuştur. Yandaş sendikalar her ne kadar ülke şartlarını ve ekonomik krizi görmezden gelip her toplu sözleşme döneminde kamu çalışanlarını masada sattığı gibi bugün yine kuruluş amaçlarına göre hareket ederek verilen bu bahşişi ayakta alkışlamıştır.  Kamu çalışanları ve emekliler olarak; ülke şartlarına ve ekonomik krize bakılmaksızın açıklanan sefalet artışını kabul etmiyoruz. Kamu çalışanlarının görüşleri ve talepleri dinlenmeden kapalı kapılar ardında verilen bahşişleri kabul etmiyoruz. Kamu çalışanlarının ve emeklilerinin maaşları olağanüstü dönemden geçtiğimiz bu süreçteki artış oranları açılan yarayı derinleştirmekten başka bir işe yaramayacaktır” dedi. AÇLIĞA MAHKUM EDİLMEKTEYİZ Kamu çalışanları ve emeklilerin maaşları tüm kamu sendikalarının talepleri doğrultusunda yeniden belirlenmesi gerektiğini savunan Yıldırım, “Kamu Konfederasyonları platformu olarak; kamu çalışanlarının en düşük maaşının yoksulluk sınırı olan 26 bin 124 liraya yükseltilerek enflasyon oranının da her ay seyyanen maaşlara yansıtılmasını talep ediyoruz. Kamu emekçileri düşük emekli maaşlarına mahkûm edilmekte, emekli olmamıza rağmen ölene kadar çalışmak zorunda bırakılmaktayız. Bu şartlarda bizler emekli hayatı yaşayamaz durumda kalırken torunlarımız ve çocuklarımızla da vakit geçirme hakkımızdan yoksun bırakılmaktayız. Emekli olduğumuz zaman maaşlarımızdan yapılan yüksek kesintilerle maaşlarımızın yarısından fazlası elimizden alınarak bizler açlığa mahkûm edilmekteyiz. En düşük kamu emekçisi maaşı ise asgari ücrete eşitlenerek her ay enflasyon farkı seyyanen eklenmeli ve emekli olduğumuz zamanki hayat standartlarımızı kaybetmemek adına emekli olduğumuz zamanki maaşlarımıza yakın bir maaş talep etmekteyiz” ifadelerini kullandı. GELİR VERGİSİ YÜZDE 15’TE SABİTLENMELİ Yıldırım, “Yıllardır enflasyon altında maaş zammı alan memurların en büyük sorunlarından biri de vergi yükünün ağır olmasıdır. Tüm memur ve diğer çalışanların maaşlarından gelir vergisi oranında kesintiler peşin yapılmaktadır. Her ne kadar vergi dilimleri yükseltilse de yılın ikinci altı ayında vergi dilimine girilmesine engel olmayacaktır. İkinci altı ayda yüzde 20 vergi dilimine girilmesi nedeniyle yapılacak artış kepçeyle geri alınmaktadır. Bu nedenledir ki vergi dilim oranları kamu görevlileri için yüzde 15’te sabitlenmelidir. Yandaş sendikalar ve konfederasyonların hızla artan üye kayıplarının önüne geçmek adına iktidar ve ortağının oyları ile getirilen yüzde 2 üye barajı bir sonuç vermeyecek ve yandaş sendikaların üye kayıpları her geçen gün hızla artacaktır. İktidara geldiklerinde yandaş sendikaların üye sayılarını arttırmak adına kanunda yer alan yüzde 5 üye barajını kaldıranlar bu defa da kanunu kendi çıkarları adına hukuksuz bir şekilde kullanarak sendikalara dayatmışlardır. Kamu sendikaları ve konfederasyonlarının çabaları sonucu daha önce getirilmeye çalışılan yüzde 1 üye barajının Danıştay tarafından Anayasa’ya aykırı bulunarak yürütmenin durdurulmasına karar verilmişken, iktidarının bu sefer yüzde 2 barajı ile anayasaya aykırı hareket etmesi yasanın gerekçesinde geçen sendikal hayatı güçlendirme amacını yansıtmamaktadır. Söz konusu düzenleme ülkemizdeki demokratik yaşamın ayrılmaz bir parçası olan, sendika seçme özgürlüğüne aykırıdır. Sendikalar arasında yasa eli ile eşitsizlik yaratacak yüzde 2 üye barajı ve tekel sendikacılık yaratma hayalinden derhal vazgeçilmelidir” diye konuştu. 3600 EK GÖSTERGE HERKESİ KAPSAMALI Her kamu çalışanının 3600 ek göstergeden yararlanması için çağrıda bulunan Yıldırım, “Kamu çalışanları arasında ayrım yapılmış, birçok meslek grubu 3600 ek göstergeden yararlanırken 1.derecedeki kamu personeli 3600 ek göstergeden yararlanamamıştır. Bu durum adalet terazisini şaşırtmış, kamu çalışanlarının büyük bir bölümü bu düzenlemeden yararlanırken geriye kalan kesim yararlanamamıştır. Kamuda çalışan işçilere 1956 yılından itibaren her yıl ikramiye ödenmektedir.  BAĞ-KUR, Emekli Sandığı fark etmeksizin tüm emekliler yılda iki kez ikramiye alırken ikramiye almayan tek kesim memurlardır. Kamudaki bu ayrımcılık artık son bulmalı memurlar da ikramiyeden faydalanmalıdır. Bununla birlikte ücretsiz kreş, ulaşım, yol, yemek, ek mesai ve kira yardımlarının tüm kamu çalışanlarına kapsayacak şekilde verilmesini talep ediyoruz. Kamu kurumlarında çalışan sözleşmeli kamu emekçilerine koşul, şart ve yıl dayatılmadan bir an önce tüm sözleşmeliler kadroya geçirilmeli. Sözleşmeli personel çalıştırma uygulaması ise artık ortadan kaldırılmalıdır. Kamu Konfederasyonlar Platformu olarak; milyonlarca yurttaşımızın elinden aldığınız hayat standartlarını ve yıllardır uğradığımız hak kayıplarını iade edene kadar mücadele etmekten vazgeçmeyeceğimizi buradan bir kez daha ilan ediyoruz” açıklamasını yaptı.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.