#İSKİ

İSKİ haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, İSKİ haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

İski baraj doluluk… İski barajlarda doluluk oranları Haber

İski baraj doluluk… İski barajlarda doluluk oranları

İstanbul baraj doluluk oranlarında son durum… İski baraj doluluk verilerini açıkladı. Türkiye’nin en yüksek nüfusa sahip ili İstanbul’un da diğer iller gibi baraj doluluk oranları merakla arama motorlarında araştırılıyor. İstanbul’da son yaşanan yağmurlardan sonra aramalarda hız kazandı. Kış aylarında beklenen yağış miktarlarının altında kalan İstanbul barajları, yaz aylarının sonuna yaklaşılmasıyla birlikte halen düşmeye devam ediyor. İstanbul’daki barajlarda düşen su seviyeleri, şehrin su kaynakları açısından zorluğu ve çevresel endişenin göstergesi olarak karşımıza çıkıyor. Sosyal medyada İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi tarafından paylaşılan İski baraj doluluk verileri şu şekilde; 13 Eylül Çarşamba günü İstanbul’a verilen su miktarı, 3 milyon 287 bin metreküp iken barajlarda doluluk oranı yüzde 26.57’den 26.32’ye geriledi. İSKİ (İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü), Ömerli Barajı’nın doluluk oranını yüzde 57.06 olarak açıkladı. Ayrıca İSKİ, sosyal medya hesaplarından ve resmi internet sitesi üzerinden güncel olarak İski barajların doluluk oranını paylaşıyor. 13 Eylül 2023 tarihinde İstanbul'a verilen #su miktarı: 3 milyon 287 bin metreküp Regülatörler: 1 milyon 588 bin metreküp Barajlar: 1 milyon 699 bin metreküp Barajların Doluluk Oranı: Yüzde 26,32 Detaylar?https://t.co/dn3zkMcdzp pic.twitter.com/RkvTGkG4tF — İSKİ Genel Müdürlüğü (@iskignmudurlugu) September 14, 2023 BU HABER DE DİKKATİNİZİ ÇEKEBİLİR: Barajlar alarm verirken uzmanlar uyardı: Tifo gibi hastalıklar görülebilir

İSKİ’nin yarım bıraktığı dere ıslahı Halkalı Gümrüğü’nü sular altında bıraktı Haber

İSKİ’nin yarım bıraktığı dere ıslahı Halkalı Gümrüğü’nü sular altında bıraktı

İstanbul’da etkili olan sağanak yağış birçok ilçede sel baskınlarına neden olarak hayatı durma noktasına getirdi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı İSKİ’ Menekşe deresi ıslahı projesini yarım bıraktığı için sel suları Halkalı Gümrüğü’nü göle çevirdi. Daha önce 2007 yılında yaşanan sel felaketi sonrası ıslah çalışmalarına başlanıldı, ancak bir türlü tamamlanmayan proje felakete adeta davetiye çıkardı. Halkalı Motorlu Taşıyıcılar Kooperatifi Başkanı Yıldırım Akbaba, "Dere ıslah edildi ancak son 1,5 yıldır göle döküldüğü nokta kapatılarak temizlik çalışması yapılıyordu. Orası kapalı olduğu için sel suyu yolunu bulamadı ve bu afete sebebiyet verdi" dedi. Havadan çekilen görüntülerde tırlar suya gömülürken bazı araçlar ise şiddetli sel suları nedeniyle çevreye dağılan konteynerlerin altında kaldığı görülüyor. Dere yatağının bir gümrük alanına kadar olan kısmının ıslah edilerek genişletildiği ancak gümrük alanı başladıktan sonra göl ile birleştiği noktada ıslah yapılmayarak daraldığı görüldü drone görüntülerine yansıdı. “Uyarı yapıldı neden önlem almadılar” Halkalıda yaşanan dere ıslahı sürecinin yarım kaldığını vurgulayan Halkalı Motorlu Taşıyıcılar Kooperatifi Başkanı Yıldırım Akbaba, “2007 yılında burada bir afet oldu. O afetten sonra bu arka kısmından gelen dere ıslah edildi. Ama derenin en son kısmında göle döküleceği kısımda 1,5 yıldır devam eden bir temizlik süreci başladı. Orayı temizlemek için derenin tam göle bağlandığı kısım kapatıldı. Orası kapalı olduğu için sel suyu yolunu bulamadı ve döndü gümrüğe bu afete sebebiyet verdi. Bu afetin olacağı meteoroloji tarafından uyarıldı. Yetkililer neden bunun önlemini almadılar, en azından bu afet atlatılana kadar bunun niye açmadılar biz de bunu merak ediyoruz” ifadelerini kullandı. “20 şoförüm ölmüş olabilirdi “ Sel felaketinin yaşandığı saatlerde araçların konteynırlardan mal yüklemeye hazırlandığını anlatan Akbaba, “Yarım saat sonra yükleme yapacaklardı. Eğer devrilen konteynerler orada yükleme için yanaşmış olsalardı benim 20’ye yakın şoförüm belki de vefat etmiş olacaktı. Kendi araçlarımızda 20- 25 milyon TL ye yakın zararımız var. Bunun sorumlusu kimse buna gerekli yaptırım yapılsın” şeklinde konuştu. BU İÇERİK DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR- İstanbul’da yağış sonrası sele kapılan araçlar dükkanlara girdi

Haliç eski günlerine geri mi döndü? Haber

Haliç eski günlerine geri mi döndü?

Şehrin simgelerinden Haliç’in rengi kahverengiye dönüştü ve kötü kokular yükselmeye başladı. Haliç bu haliyle eski günlerini hatırlattı. Durumu değerlendiren İstanbul Çevre Konseyi Genel Sekreteri Zafer Murat Çetintaş, İBB’nin Haliç’in temizliği konusunda yeterli çalışmayı yapmadığını söyleyerek, “İSKİ biyolojik arıtma yapmıyor. Karadeniz’den Haliç’e su pompalanmasında problem var” dedi. Haliç’in son hali ve Haliç’i besleyen Alibey Deresi havadan görüntülendi. "İSKİ ÇALIŞMA YAPMIYOR" İstanbul’un simgelerinden biri olan ve ‘Altın boynuz’ olarak da anılan Haliç’te suyun renginin kahverengine dönüştüğü görüldü ve özellikle Haliç’e dökülen derelerde kötü kokular yükselmeye başladı. Haliç bu hali ile adeta eski günlerini hatırlattı. Haliç’e su taşıyan kaynaklardan olan Alibey Deresi, su üzerindeki kirliliğin ve etrafa yayılan kötü kokuların net bir biçimde hissedildiği yerlerden biri oldu. Haliç’teki kirliliği ve kokunun artmasını değerlendiren İstanbul Çevre Konseyi Genel Sekreteri Zafer Murat Çetintaş, İBB’nin Haliç’in temizlenmesi konusunda yeterli çalışmayı yapmadığını öne sürdü. Suların sağlıklı bir biçimde temizlenmesini sağlayan temel unsurun biyolojik arıtma olduğunu söyleyen Çetintaş, İSKİ’nin bu çalışmayı yapmadığını iddia etti. Çetintaş, eğer biyolojik arıtma yapılıyorsa İBB’nin bunu belgelerle açıklaması gerektiğini söyledi. Haliç’in suyunun berrak olmama nedenlerinden birinin de Karadeniz’den su pompalanmasındaki sorun olduğunu ifade eden Çetintaş, pompa cihazlarından birini de yerinde inceledi. Çetintaş, cihazın yeterli düzeyde çalışmadığını söyleyerek, bu sebeple Haliç’e temiz su verilemediği ve oksijen miktarının azaldığını belirtti. EN ÇIKAN ÇAMURLA İLGİLİ KORKUNÇ İDDİA Haliç’ten çıkartılan çamurlarla ilgili önemli bir iddiada bulunan Çetintaş, “Haliç’te oksijen değerlerinin yüksek olduğunu söylüyor. Koskoca Marmara’da bile oksijen değerleri binde beşin altına düşmüşken Haliç’te nasıl oluyor da oksijen değerleri bu kadar yüksek olur. Bu, akla zarar bir açıklamadır. Burada oksijen olmadığını görüyoruz. Bu sürekli bir biçimde Haliç’e akıyor. Haliç’i temizliyorsun da o çıkan çamuru nereye boşaltıyorsun? Çınarcık Çukuru’na götürmeleri gereken bu çamuru ne yazık ki, özellikle geç saatlerde, Adalar’ın arkalarına döküyorlar. Bu da müsilajın baş sorumlusudur. Müsilaj denizlerimizde önceden de vardı ama artmasının ana kaynaklarından biri de budur. Bir yerden temizlik yaptıklarını iddia ederken öbür taraftan kirletiyorlar” diye konuştu. "BİYOLOJİK ARTIMA YAPILSA KOKU OLMAZ" Çetintaş, suyun sağlıklı bir şekilde temizlenmesinin temel unsurunun biyolojik arıtma olduğunu belirterek, “Ben İSKİ’nin biyolojik arıtma yaptığına kesinlikle inanmıyorum. Eğer yapıyorsa, bir yıl içinde, yedi ay içinde kullandıkları biyolojik malzemenin miktarı, son bir haftada kullandıkları miktarı, o suya ne attıkları, tarih ve kayıtlar vardır. Şeffaf belediyecilik yapıyorlar ya; buyursunlar bunları basına açıklasınlar. Biyolojik arıtma yapılsa zaten koku olmaz” şeklinde konuştu. Haliç’in temiz ve berrak kalmasını sağlayan bir başka unsurun Karadeniz’den pompalanması gereken deniz suyu olduğunu belirten Çetintaş, “Bir de Sarıyer’den, Kireçburnu civarından Karadeniz’in temiz suyu pompalanarak Haliç’e, Haliç’in kokmaması için oksijen sağlanıyor. Anladığım kadarıyla ya yeterli su alamıyorlar, ya o motor arızalandı ve su basamıyorlar. Bir problem var. Bir yandan da buranın pırıl pırıl olması lazım. Bugün halini görüyoruz, biz tanığız işte” dedi. "İSTANBUL'UN SORUNU BİTMEDEN BİR YERE GİDEMEZSİN" Zafer Murat Çetintaş İBB’nin Haliç’in temizlenmesi ve çevre temizliğinin sağlanması konusunda cevaplaması gereken sorular olduğunu söyleyerek, “Buradan ‘İstanbul’un sorunu değil, Türkiye’nin sorunu’ edebiyatı yapan belediye başkanına sesleniyorum; İstanbul’un sorununu bitirmeden bir yere gidemezsin. Burada o sorunları çözmekle mükellefsin ve o vaat ile göreve geldin. Ortada işte, 4 senedir bir şey yapılmamış. Deniz götürülen, bırakılanların hangi bölgelere bırakıldığını açıklamaları gerekiyor. Bu birincisiydi. İkincisi ise, biyolojik arıtma miktarı, kullanılan biyolojik mikrop ne kadar? Şeffaf bir şekilde bunu da açıklamak zorundalar. Karadeniz’den gelen su miktarı nedir ve neden son bir haftada bu böyle gerçekleşmiştir. Nitekim şu an Karadeniz’den gelen temiz bir su göremiyorum. Eğer olsaydı zaten burası bu halde olmazdı. Haliç kıyılarında kaçak olduğunu iddia ediyordum, işte ispatı” ifadelerini kullandı. Haliç kıyısındaki gözlemlemelerinin ardından Sarıyer’deki su pompasını da inceleyen Çetintaş “Zaman zaman bu pompada temizlik yapılırdı ama uzun süredir hiçbir şekilde rastlamıyorum. Çünkü deniz suyu olduğu için yosun tutar. Bir faz çalıştığına tanık oldum az evvel ve yeterli çalışmadığı da ortada. Haliç kıyısındaki açıklamam bunu doğruladı. Bu pompa yeterli derecede çalışmadığı, oraya temiz su vermediği ve oksijen miktarını artırmadığı için Haliç’te koku gerçekten artmış vaziyette” diye konuştu. "SARIYER'DEKİ SU POMPASINDA PROBLEM VAR" Çetintaş'ın yanı sıra, bölgede yaşayan vatandaşlar da Sarıyer'deki su pompasında problem olduğunu iddia etti. Su pompasının Kadir Topbaş zamanında yapıldığını ve uzun yıllar sorunsuz bir şekilde çalıştığını söyleyen Ahmet Diyartepe isimli bir vatandaş, belediye yönetiminin değişmesinin ardından pompanın yeterli seviyede çalıştırılmadığını öne sürdü. Diyartepe, “Görmüş olduğunuz su arıtma tesisleri direkt Haliç’e su basıyordu. Kadir Topbaş zamanında yapılmıştı ama şu anda yüzde 2 oranında çalışıyor. Yani üç ayda bir, iki ayda bir, ayda bir şeklinde su basılıyor. Şu anda Kağıthane deresinin etrafında gezmek imkansız. Pis kokular yüzünden. Haliç’in temizliği de oksijeni de buradan, Sarıyer’den basılan su ile sağlanıyordu. Ekrem İmamoğlu İstanbul’u aldıktan sonra vaatleri her şeyin çok güzel olacağıydı ama her taraf perişan bir şekilde. Ben 1981’den beri buradayım. Yapılışında Sayın Topbaş gelmişti, biz burada kendisiyle halk olarak sohbet etmiştik” dedi. "KANALİZASYON DENİZE AKIYOR" Çetintaş, en az Haliç’in temizliği kadar önemli bir başka soruna daha dikkat çekti. İstanbul Boğazı’na bırakılan kanalizasyon sularının çevreye verdiği zararı anlatan Çetintaş, “Yıllardır bu kanalizasyon denize akıyor. Biraz ileride plajlar var, insanlar burada denize giriyor. Bu kanalizasyon onların bugünkü şeffaf ve 16 milyon insanı temsil eden belediyeciliğe yakışmayan bir görüntüdür. Haliç’ten daha fena, Haliç zaten biliyordu. Haliç’in kötülüğü biliniyordu ancak bu kadar güzellikler varken hemen burada bunun olması gerçekten akıllara ziyan” diye konuştu. "İNSAN MİKROBUN İÇİNDE YÜZEBİLİR Mİ?" Kanalizasyon sularının denize akmasına yıllardır bir çözüm bulunmadığını söyleyen Remzi Kusun isimli vatandaş ise, “Ben bir vatandaş olarak bundan çok şikayetçiyim. Burada teknelerimiz var, halatlarımıza hep lağım akıyor. Yıllardır burada lağım akıyor ve hiçbir şekilde ilgilenmiyorlar. Burada çoluğumuz çocuğumuz eğleniyor, aileler geliyor, müsait olan bir parkımız var ama kimse kokudan parka gelmiyor. Bakın parka, bomboş. Mikrobun içinde insan yüzebilir mi? Şuradan temiz akan suya bakın, buraya geldiğimiz zaman kahverengi, kokulu bir pislik var” şeklinde konuştu. MANZARA KORKUNÇ Öte yandan, Haliç’in son hali ve Haliç’i besleyen Alibey Deresi’ndeki korkunç manzara havadan görüntülendi. İHA

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.