[tag] Haberleri |İlkses Gazetesi - Son Dakika [tag] Haberleri

#İstanbul depremi

İstanbul depremi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, İstanbul depremi haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Bakan Özhaseki’den İstanbul depremi açıklaması Haber

Bakan Özhaseki’den İstanbul depremi açıklaması

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, bir taraftan depremin yaralarının sarılacağını, diğer taraftan İstanbul’un depreme hazır hale getirileceğini belirterek, “İstanbul’da 1 buçuk milyon riskli yapıyı dönüştürmek gibi bir mecburiyetimiz var. Geçenlerde Ekrem Bey geldi, onla da konuştuk. İlçe belediye başkanı arkadaşlarımızla da bir araya geldik. Prensipte anlaştık, haftaya çalışmalara başlıyoruz” dedi. Bakan Özhaseki, medya kuruluşlarının Ankara temsilcileriyle İlbank Sosyal Tesisleri’nde bir araya geldi. Burada bir konuşma gerçekleştiren Özhaseki, bakanlık olarak önceliklerinin Kahramanmaraş merkezli depremlerin etkilendiği bölgelerin yeniden yapılandırılması, depremzedelerin bir an önce güvenli konutlara kavuşabilmesi ve muhtemel İstanbul depremine hazırlık olduğunu söyledi. Özhaseki, deprem bölgesinde 680 bin konut ve 170 bin iş yerinin yerle bir olması nedeniyle maddi hasar boyutunun çok fazla olduğunu dile getirerek, “Her birisini aynı şekilde belirli şekilde rezerv alanlarda yapacak olursanız neredeyse 110 milyar doları buluyor. Şu anda bizi daha çok ilgilendiren ve zorlayan konu geçici yaşayan insanlarımızın durumu. Geçici barınma alanlarında 1 milyon 903 bin insan var. Bunlardan 55 bini çadırlarda, 79 bini değişik tesislerde, yurtlarda, konteynerlerde ise 467 bin kişi kalıyor. Kira yardımı yapılan da 1 milyon 301 bin insan var. Birinci işimiz bu insanları bir an önce konutlarına kavuşturabilmek” dedi. İstanbul’un herkesi ilgilendirdiğini vurgulayan Özhaseki, muhtemel bir İstanbul depremine yakalanmadan önce bütün hazırlıkların yapılması gerektiğini ifade etti. “İstanbul’da 350 bin konutluk yeni rezerv alanlar tespit ettik” Özhaseki, İstanbul’un deprem açısından dünyadaki en riskli 10 şehirden biri olduğunu aktararak, “Şu an 39 ilçede kentsel dönüşüm yapılıyor. 2012 yılından itibaren kentsel dönüşüm yasası çıktıktan sonra 800 bine yakın bina yenilenmiş. Ama bir taraftan da şu anda devam eden epeyce bir çalışma var. İstanbul'da 5,8 milyon civarında bağımsız birim var, bunun 1 buçuk milyonu riskli gözüküyor. Ama 600 bin konut ilk etapta çok daha riskli ve yıkılabilecek bir yapı olarak görünüyor. Bizim bir an önce 600 bin bağımsız birimin, akabinde ikinci sırada da riskli gözüken 1 buçuk milyon yapıyı dönüştürmek gibi bir mecburiyetimiz var. Bunu üzerimize büyük bir vazife olarak görüyoruz. Anadolu Yakası’nda 150 bin konutluk, İstanbul yakasında da 200 bin konutluk yeni rezerv alanlar tespit ettik. Bunları da çok hızlı bir şekilde devreye sokmak zorundayız” diye konuştu. “İstanbul’un depreme hazırlığı konusundaki çalışmamızı en kısa sürede paylaşacağız” Vatandaşların ‘Yarısı Bizden Kampanyası’na ilgisi olduğunu belirten Özhaseki, “1 milyon 20 bin bağımsız bölüm için İstanbul'a müracaat var. İşe yüzde yüz anlaşanlardan başlamak üzere ve bir taraftan da önceliğimiz en riskli şekilde gözüken binaları bir an önce yıkıp yapmak üzere inşallah orada işe başlayacağız. Bunun usullerini belirlemeye çalışıyoruz. İnşallah en kısa süre içerisinde İstanbul'un depreme hazırlığı konusunda da çalışmamızı sizlerle paylaşırız” dedi. “İstanbul için haftaya çalışmalara başlıyoruz” İstanbul’un depreme hazırlığı konusunda kaybedecek vakitleri olmadığını söyleyen Özhaseki, depremin siyaset üstü bir durum olduğunu dile getirerek, “Geçenlerde Ekrem Bey geldi, onla da konuştuk. İlçe belediye başkanı arkadaşlarımızla da bir araya geldik. Özellikle AK Partili arkadaşlarımızla da bir araya geldik. Prensipte anlaştık, haftaya çalışmalara başlıyoruz. İstanbul için belki özel bir birim kurarak baştan sona düşündüklerimizi en hızlı bir biçimde yapmamız gerekiyor. Daha önceki kentsel dönüşüm yapılan yerlerde karşımıza çıkan ne kadar sorun varsa ona hepsini biliyoruz. Bunları aşacak şekilde de tedbirler aldık. Belki de çok ciddi yasalar ortaya koyarak hızlı bir biçimde İstanbul'u depremlere hazırlamamız gerekiyor” ifadelerini kullandı. Kahramanmaraş merkezli depremler nedeniyle 51 bine yakın insanın hayatını kaybettiğini hatırlatan Bakan Özhaseki, 18 ildeki 14 milyon kişinin depremden etkilendiğini söyledi. “32 milyon insanı gün evvelinde orada tutup deprem olduğunda müdahale etmeniz gerekiyor” Özhaseki, ‘devletin deprem bölgesine müdahale etmede geciktiği’ yönündeki eleştirilerine yönelik, “Siz bu depremi bir gün önceden haber alsanız, her binanın başına 10 kişi koyacak olsanız 3 milyon 200 bin kişiyi orada tutmanız gerekiyor. 10 kişinin kocaman binaya yapacağı bir şey yok. Belki 10 tane iş makinesi gerekir. Üç milyondan fazla iş makinesini orada hazır etmeniz gerekiyor. Binaların başında uğraşan 100’er kişi var. 32 milyon insanı gün evvelinde orada tutup deprem olduğunda müdahale etmeniz gerekiyor. Böyle bir imkan dünyanın hiçbir yerinde yok, olası da gözükmüyor” cümlelerine yer verdi. AK Parti Genel Başkan Yardımcılığı görevindeyken depremin ilk haber alınmasının ardından belediyelere kimseden emir beklemeden en yakın yere yardım etmeleri gerektiği yönünde söylemde bulunduğunu anlatan Özhaseki, herkesin üzerine düşeni yaptığını, yapmayanların ise vicdanı sorumluluk çektiğini kaydetti. “Cumhurbaşkanı rezerv alanlarda inşa edilecek konutun 319 bine çıkarılmasını istedi” Bakan Özhaseki, bakanlık olarak sert zeminler üzerinde uydu kentler kurulabilecek rezerv alanların tespit çalışmalarına başladıklarını kaydederek, şöyle devam etti: “Ufak tefek artçıların etkilemeyeceği bir biçimde de orada inşaat çalışmaları hızla devam etmiş. Şu ana kadar 179 bin konutun ihalesi yapılmış, yüzde 90’ı başlamış. Büyük bir bölümünü bu senenin sonuna doğru da teslim edeceğiz. Sayın Cumhurbaşkanımız bu rakamın 319 bine çıkarılmasını istemiş. Bunun için de arkadaşlarımız o konuda hızlı bir şekilde çalışıyorlar. İnşallah 319 bin konutu her bir inşaat başladığı günden itibaren bir sene içerisinde teslim edeceğiz. Biraz önce söylediğim değişik geçici barınma alanlarında kalan vatandaşlarımızın hepsini o bölgeye taşıyacağız.” Deprem bölgesine ilişkin birçok kesime söz hakkı tanıyarak görüşme gerçekleştirdiklerinin altını çizen Özhaseki, kendilerine eleştiriden ziyade teşekkür gelmesinden dolayı mutluluk duyduklarını ifade etti. Özhaseki, deprem bölgesindeki insanların evlerinin bulunduğu konumlardan ayrılmak istememesi nedeniyle ‘Yerinde Dönüşüm Projesi’ni geliştirdiklerini anlatarak, “Sizin elinizde yeni şehir kurabileceğiniz, çok geniş alanlar yok. Bizim yerinde dönüşüm için iki zorunluluğumuz var; bir, vatandaş yerinde kalmak istiyor, ikincisi de elimizde 850 bin konutluk rezerv alan yok. Bunun için de mecburiyet olarak Yerinde Dönüşüm Kampanyası’nı şekillendirdik” dedi. “Şehirde canlılık başladığını gördüğü andan itibaren şehirlerine geri dönecekler diye düşünüyoruz” Yerinde Dönüşüm Projesi ile ekonomiye katkının artacağını kaydeden Özhaseki, “Yerinde dönüşüm başladığı zaman yerindeki mimarlar, mühendisler, oradaki yerel müteahhitlik grupları hareket ediyor. İstihdam çıkıyor. Her biri ihtiyaç duyulan inşaat malzemesinin çevresindeki esnaflardan alıyorlar. Yerelde imal ettiriyorlar ve müthiş şekilde ekonomide canlılık olacak diye düşünüyoruz ki böyle olmaya da başlıyor zaten. Aynı zamanda şehir merkezleri şu anda terk edilmiş gibi toz, toprak içerisinde beklerken bir anda şantiyeye dönecek. Herkes hayatı normalleştirme adına şehirde canlılık başladığını gördüğü andan itibaren de şehirlerine geri dönecekler diye düşünüyoruz” ifadelerini kullandı. Fay hatlarının ve kırıklarının olduğu yerlere yapı yapılamayacak Deprem bölgesindeki yıkımın nedenini bilim insanlarıyla araştırdıklarını ifade eden Özhaseki, bu bölgelerde dört kırmızı çizgileri olduğunu, bunlardan taviz vermeyeceklerini dile getirdi. Özhaseki, şöyle konuştu: “Birincisi; fay hatlarının ve kırıklarının olduğu yerlerde asla yapılaşmaya izin verilmeyecek. Çünkü aşağıdan üzerindeki demir yollarının hattını bükecek kadar bir ağır enerji geliyor. Nasıl yaparsanız yapın, hiçbir evin dayanması mümkün değil. O yüzden fay kırıklarının ve hatlarının geçtiği yerlerde asla yapı yapılamayacak ve yapı yasağı var. İkincisi; sel yataklarının olduğu yerlerde belirli süreler içerisinde, birkaç sene sel gelmese bile 10, 20, 30 senede bir aynı yerden, aynı seller geldiği için yapı yapılamayacak ve yapı yasağı geliyor. Üçüncüsü; özellikle sıvılaşmanın olduğu zeminlerde de yapı yasağımız var. Buna çok ciddi bir örnek, net bir örnek Gölbaşı. Göl tarafından gelen sıvılaşma binaları öyle etkilemiş ki binaların bir kısmı bir iki kat yere çökmüş, bir kısmı arkaya doğru yatmış. Binalarda kolon kesildiği için aslında öne doğru yatar, ama bu tam tersine sıvılaşmanın olduğu yere doğru yatıyor. Siz orada şansınızı yeniden denerseniz delilik olur diye düşünüyorum. O yüzden bu konularda yapı yapılamayacak yerler hususunda da ciddi kararımız var. Dördüncü kırmızı çizgimiz de artık mimarlıktan başlayarak mühendislik hesapları ve yapım aşamasında her bir safhasında sıfır tolerans diye tabir ediyoruz. Asla taviz vermeden, ‘bir şey olmaz, nasıl olsa devam ederim, Allah kerim’ gibi bir anlayışa asla izin vermeden müthiş bir denetim içerisinde bu işi götürmek istiyoruz.” Yapı dönüşüm ofisleri vatandaşlara kolaylık sağlayacak 22 noktada yapı dönüşüm ofisi açtıklarının altını çizen Özhaseki, “Özellikle yıkımın çok olduğu yerlerde açtık. Bu dönüşüm ofislerinde vatandaşların müracaatları olacak. Bilgilenmek isteyenler gelip bilgi alacaklar. Burada hak sahibi belirleme noktasında yetkili arkadaşlarımız aynı zamanda imar planları hususundaki birtakım ihtilaflar dönüşüm ofislerinde halledilecek. Ofislerde zaten ilgili büyükşehir ve ilçelerden arkadaşlarımız olduğu gibi vatandaşın her türlü müracaatına cevap verebilecek bir yapı kurduk. Orada ayrıca vatandaşlarımız için sözleşmeler hazırladık. Müteahhitlerle anlaşacakları zaman bir yanlışa düşülmemesi veya bilmemezlik neticesinde zorda kalmamaları için sözleşmeleri de hazırladık. O tip sözleşmelerle yola çıksınlar istiyoruz” diye konuştu. “Yarım kalan binaları tamamlayacağız” Bakan Özhaseki, “Orada yapılacak inşaatları ruhsattan iskan sürecine, vatandaşın oturacağını ana kadar her türlü inşa faaliyetlerini biz orada denetleyeceğiz ve takip ediyoruz. Orada işler yarım kalırsa bizim nezaretimizde başlayan ve denetlediğimiz bu işler herhangi bir şekilde aksar ve yarım kalırsa TOKİ devreye girecek, bütün vatandaşların binalarını tamamlayacak. Bunu net olarak söyleyelim. Vatandaşlarımız müracaatları e-Devlet üzerinden yapabilecekler” dedi. “Yerinde Dönüşüm Projesi başvuruları 36 bin 825 oldu” Yerinde Dönüşüm Projesi’ne ilişkin başvuruların 17 Temmuz’da alınmaya başladığını hatırlatan Özhaseki, “Aradan yaklaşık 38-40 saat ancak geçti. Şu ana kadar müracaat eden vatandaş sayısı 36 bin 825. Neredeyse saatte bin kişi müracaat ediyor. Demek ki doğru yoldayız, doğru işler yapıyoruz. Onun içindir ki vatandaş hızla müracaat ediyor. Önümüzdeki günlerde bu müracaatların ne kadar olacağını göreceğiz. Orada bu inşaat faaliyetleri inşallah başlayacak. Sonra da rezerv alanları ona göre bir daha gözden geçirip ona göre yapacağız” açıklamasını yaptı. “Bir taraftan depremin yarasını saracak, diğer taraftan İstanbul’u depreme hazırlayacağız” Bakan Özhaseki, amaçlarının depremden etkilenen şehirlerin normale dönmesi ve vatandaşların güvenli konutlara kavuşması olduğunu vurgulayarak, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Bunun içindir ki bir taraftan yerinde dönüştürmek isteyen vatandaşlarımıza her türlü katkıda bulunacağız. Sadece bağış ve hibe olarak değil, kredi olarak da. Aynı zamanda onların tip sözleşmelerine hazırlanmasından daha sonraki inşa faaliyetindeki projelerin hazırlanmasında, denetiminde, sonunda içine güvenle oturabilecekleri ana kadar her bir safhasında takip ederek yardımcı olmaya çalışacağız. Bir taraftan da rezerv alanlarda zaten konutlar yapılıyor. İnşallah onları da kısa süre içerisinde bitirip oradaki yaraları sarmış oluruz. Dikkat edeceğimiz en önemli şey; eğer deprem olursa hiçbir vatandaş kendisini camdan dışarıya atmadan, dışarıya koşarak ne yapacağını şaşırmış vaziyette telaşeyle davranmadan, evinde bekleyip depremin geçmesini sükunetle karşılayabilecek bir hale kavuşturabilmek. Bunun için gece gündüz çalışıyoruz. İnşallah bir taraftan deprem yarasını sararız, bir taraftan da İstanbul’umuzu deprem gelmeden depreme karşı hazırlarız diye düşünüyorum.” İHA

İstanbul depremi için dört senaryo Haber

İstanbul depremi için dört senaryo

Birçok senaryonun ortaya atıldığı beklenen İstanbul depremiyle ilgili çarpıcı analizler yapan Jeofizik Yüksek Mühendisi Mustafa Serhat Durmuş, şehirdeki 260 bin binanın riskli olduğunu söyleyerek, öngörülen depremde kırılacak 108 kilometrelik fayın şehir merkezine uzaklığının 20 kilometre olduğunu söyledi. 1999 depreminde kırılmanın merkeze 200 kilometre uzaklıkta olduğunun altını çizen Durmuş, bu yüzden maksimum yıkım beklendiğini kaydetti. Kahramanmaraş depremleriyle birlikte Türkiye’nin bir deprem ülkesi olduğu gerçeği çok acı bir şeklide yeniden hatırlandı. Yaraların sarılmaya devam edildiği bu günlerde gözler bir diğer endişe konusu olan İstanbul depremine çevrildi. Merkez üssü İstanbul olması beklenen depremin her an gerçekleşme ihtimali yüzde 65 ila 70 arasında öngörülüyor. Deprem olmayan her yıl bu riskin yüzde 2.5 arttığını kaydeden İstanbul Esenyurt Üniversitesi Öğretim Üyesi, Jeofizik Yüksek Mühendisi Mustafa Serhat Durmuş, üç yıl içerisinde bu oranın yüzde 75’i bulacağını belirtti. Büyüklüğünün ise 7.2 ila 7.6 aralığında olmasını beklediklerini söyleyen Durmuş, öngörülen A, B, C, D modeli deprem senaryolarıyla ilgili şu analizini yaptı: “A modeli: Gerçekleşmesi beklenen ilk senaryo A modelidir. Körfezde kırılmanın başlayacağı ve Marmara ortalarına kadar yaklaşık 119 kilometrelik bir kırılmanın olacağı ve bu kırılma neticesinde 7.5 büyüklüğünde bir deprem olacağı öngörülüyor. B modeli Orta Marmara çukurunda bir kırılmanın yaşanacağı öngörülüyor. Yaklaşık 108 kilometrelik bir fay kırılması olacağı söyleniyor. Burada oluşacak deprem 7.4 büyüklüğündedir. C modeli C modeli en kötü senaryolardan biri olarak nitelendiriliyor. Bu modele göre; Körfezde başlayacak olan depremin Orta Marmara çukurunu tamamen kırıp, Marmara’nın sonuna kadar gideceğini gösteriyor. Burada 174 kilometrelik bir kırık meydana gelerek, 7.7’lik bir depremin meydana gelmesi bekleniyor. Bu senaryo ile İstanbul’un kıyı bölgesinde çok ciddi bir yıkım oluşabileceği öngörülüyor. D modeli senaryoda ise, D modeli en iyimser senaryo olarak değerlendiriliyor. Bu deprem senaryosuna göre sadece Körfez’de kırık meydana geleceği, 37 kilometrelik bir kırık olacağı ve bunun da 6.9 büyüklüğünde bir deprem meydana getireceği öngörülüyor. Bu senaryoda yıkımın diğerlerine oranla minimum düzeyde olacağı düşünülüyor.” "B modeli deprem senaryosu ihtimali üzerine duruluyor, 108 kilometrelik fay kırılacak" İstanbul’da B modeli deprem senaryosunun gerçekleşeceğini düşündüğünü belirten Durmuş, muhtemel bu depremin İstanbul kıyı şeridinde ciddi anlamda yıkım oluşturacağını kaydetti. Bu kırığın şehir merkezine olan uzaklığının 20 kilometre olacağını belirten Durmuş, “Orta Marmara çukurunda bir kilitlenme olduğunu ve o bölgede çok fazla deprem olmadığını görüyoruz. Enerji birikimi de orada. Eğer bu nokta bir kırılma olursa, 108 kilometrelik fay komple kırılacaktır. Buradaki 7.4 büyüklüğündeki depremden çıkan enerji 1999 depremindeki gibi olmayacak. Çünkü 1999 depremi İstanbul şehir merkezine 200 kilometre mesafedeydi. Bu beklenen depremde ise 20 kilometredir. Bu nedenle oluşacak hasar ve yıkım maksimum olacaktır” diye konuştu. Riskli ilçeler sıralandı B modeli depremin etkisinin en yüksek hissedileceği ilçeleri sıralayan Durmuş, “İstanbul’da 39 ilçe arasında Avcılar, Bağcılar, Bahçelievler, Bayrampaşa, Beylikdüzü, Büyükçekmece, Fatih, Güngören, Küçükçekmece, Silivri ve Zeytinburnu’nda etkisi fazla olacak. Bunun yanı sıra zemini iyi olan yerler de var. Gaziosmanpaşa, Kâğıthane’nin üst kısımları, Şişli, Beşiktaş, Kadıköy gibi zemini kum taşı veya grovak olan yerler var. Ancak genel olarak baktığımızda zemin anlamında 39 ilçenin 13’ünde problem bekliyoruz. Diğer ilçelerin orta ve orta üstü seviyede olduğunu söyleyebiliriz. Genel olarak tüm yapı stokunun yüzde 70’inin 1999 depreminden önce yapılmasından dolayı zemin etütünün yapılmadığı, yapı denetim hizmeti almadığı, gerekli kontroller ve iskânlar olmadığı için sıkıntı yaşanacağı bekleniyor” dedi. “Avrupa Yakası’nda şiddet daha yüksek olacak” Depremin Avrupa Yakası’nı daha fazla etkilemesinin nedenini açıklayan Durmuş, “Jeolojik olarak bu bölgedeki kayaçlar daha genç. Beklenen depremde Avrupa Yakası’nın daha çok hasar alması bekleniyor. Anadolu Yakası’ndaki kayaçlar daha yaşlı olduğu için depremde daha dayanıklı olacaktır. Faya yakınlık etkili bir faktördür. Kırılmasını beklediğimiz fay, Silivri açıklarındaki 1766 fayının olduğu bölgede şehir merkezine yaklaşık 20 kilometre mesafededir” şeklinde konuştu. İlçeler bazında risk haritaları belirlendi, 260 bin bina riskli İstanbul depreminin risk haritasının ele alındığı “İstanbul İl Risk Azaltma Planı Toplantısı”na katılan Durmuş, toplantıda İstanbul’daki tüm ilçelerin beklenen deprem özelinde tek tek değerlendirildiğini belirterek, “İhtimallerin sıralandığı toplantıda en fazla dikkat çekilen husus yapı stoku oldu. İstanbul’da şu an bir milyon 200 binin üzerinde yapının olduğunu ve bu yapıların yaklaşık yüzde 70’nin 1999 depreminden önce inşa edildiği ve yaklaşık 260 bininin riskli olduğu kaydedildi. Özellikle okul binalarının depreme hazırlıklı olup olmadığıyla ilgili deprem testlerinin yapılasının acil olduğundan bahsedildi” ifadelerinde bulundu. “1999 sonrası yapılan yapılar da riskli” Tüm vatandaşların oturdukları binaların deprem testi analizini yaptırmasını öneren Durmuş, Riskli Yapı Tespit Belgesi olan üniversitelerin de bu analizleri yaptığını hatırlattı. Yapılması gerekenin oturup deprem olmasını beklemek değil, binaların kontrol ettirilmesi olduğunu kaydeden Durmuş, “Binalarda bir problem varsa güçlendirmeye gidilerek, kurtarılabiliyor mu buna bakılmalı. Eğer güçlendirmeyle de kurtarılamıyorsa o bina yıkılmalıdır. 1999 öncesi yapılan binalar kadar sonrasında yapılanlar da riskli olabilir. Çünkü 1999 sonrası yapılan binaları incelediğimizde olması gereken demir sayılarını maalesef kolonlarda göremiyoruz. C25 çıkması gereken kolonların C16 çıktığını görüyoruz. Dolayısıyla vatandaşlar binalarının 1999 depreminden sonra yapılmasına güvenmesinler. Bir binanın sadece kolonlarına bakarak bu bina yıkılmaz demek imkânsızdır. 6 Şubat depremlerinde binalara dışarıdan bakıldığında hiç yıkılmazmış gibi duran 2019, 2020 yıllarında yapılmış binaların dahi yıkıldığını gördük. Yapılması gereken en önemli nokta bina analizlerinin yapılması ve gereken tedbirlerin alınmasıdır. Çünkü bu deprem mutlaka olacak” diyerek sözlerini sonlandırdı. İHA

Prof. Dr. Naci Görür'den korkutan İstanbul depremi uyarısı:  İki fay birden kırılırsa 7.5, 7.6'yı bulabilir Haber

Prof. Dr. Naci Görür'den korkutan İstanbul depremi uyarısı: İki fay birden kırılırsa 7.5, 7.6'yı bulabilir

Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından gözler yıllardır beklenen olası İstanbul depremine çevrildi. Belediyelerin riskli yapıları boşaltma çalışmaları sürdürürken uzmanlardan da uyarılar gelmeye devam ediyor. Prof. Dr. Naci Görür, Kayseri ve Sivas'ta peş peşe yaşanan depremler sonrası o bölgedeki faylarda hareketlenme olabileceği konusunda uyarılar yaptı. Olası Marmara depremi için değerlendirme yapan Prof. Dr. Naci Görür, yalnızca deprem için değil iklim değişikliği konusunda da önlemler alınmasını talep etti. "MARMARA DENİZİ'NDE DEPREM ÇOK SIK OLUYOR" Prof. Dr. Naci Görür, Marmara Denizi'nde sık sık meydana gelen 3 ve 4 büyüklüğündeki depremlere ilişkin "Marmara Denizi'nde deprem çok sık oluyor. Özellikle Orta Marmara Çukurluğundan yani Silivri açıklarından itibaren batıya doğru Tekirdağ'da o arada denizde çok sık depremler oluyor. Bu depremler çoğunlukla 3'lü ve 4'lü olur. Bu depremlerin önemli bir kısmı da tektonik depremler değildir. Daha ziyade denizin dibinden çıkan doğalgaz çıkışlarına bağlıdır. Dolayısıyla doğalgaz çıkışları ve o yöredeki hareketlilik böyle depremler oluşturabilir. Bu 4.1 büyüklüğündeki depreme herhangi bir önem vermek doğru değildir. Çok sık olabilir." dedi. "ASYA YAKASI DAHA SAĞLAM" Görür, Avrupa yakasının zemininin Anadolu yakasına göre daha zayıf olduğunu belirti. "İstanbul'da ilçe bazında sağlamlıktan söz ediyorsak, Avrupa yakasında olan yerler göreceli olarak depremde daha zafiyeti olan yerler." diye konuşan Görür, bunun sebebinin Avrupa yakasındaki jeolojik formasyonlar ve özellikleri olduğunu ifade etti. Görür, "Asya yakasındaki ilçeler Avrupa yakasındaki ilçelere göre jeolojik formasyonlar itibarıyla göreceli olarak depremde daha iyi durumda olabilecek yerler. Avrupa yakası deprem yönünden Asya yakasına göre daha sorunludur çünkü oradaki jeolojik formasyonlar daha gençtir. Zemin özellikleri bakımından daha zayıftır. Asya yakasının zemini jeolojik olarak oradaki formasyonlar itibarıyla daha sağlamdır." diye konuştu. "İKİ FAY BİRDEN KIRILIRSA 7,5 ve 7,6'YI BULABİLİR" İstanbul Depremi için uyarılarda bulunan Prof. Dr. Görür, Marmara Denizi'nde beklenen depremin 7,2 ile 7,6 arasında değişeceğini belirtti. "Bütün senaryolar ve hazırlıklar 7.5 büyüklüğünde deprem için yapılıyor. Marmara'da deprem üretecek olan iki tane aktif fay kolu var. Bunlardan biri Adalar kolu, yaklaşık 45 kilometre uzunluğunda. Bu tamamen kırıldığı zaman 6'lar mertebesinde deprem üretir." ifadelerini kullanan Görür, "Bir diğeri ise Kumburgaz fay koludur. Yeşilköy açıklarında Silivri açıklarına kadar uzanır. Bu da 65 kilometre uzunluğundadır. Kırıldığı zaman minimum 7.2 üretir. İkisi birden kırılırsa 7.5, 7.6'yı bulabilir. Marmara'nın batısında Tekirdağ fayı muhtemelen 1912 Şarköy depreminde kırıldığı için orada büyük bir depremin üretileceğini düşünmüyoruz. Dolayısıyla Marmara'da depremin 7.2 ile 7.6 arasında değişeceğini düşünüyoruz." şeklinde konuştu.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.