EBSO Meclis Başkanı Gökçüoğlu’ndan 6284 tepkisi
NURETTİN BAKİ
Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Mart ayı meclis toplantısı İzmir Ticaret Odası (İZTO) Meclis Salonu’nda gerçekleştirildi. EBSO Meclis Başkanı H. İbrahim Gökçüoğlu, Yönetim Kurulu Başkan Vekili Metin Akdaş ve meclis üyesi sanayicilerin iştirakleriyle düzenlenen toplantıda İnci Holding Yönetim Kurulu Üyesi Perihan İnci konuk olarak yer aldı. Toplantının açılış konuşmasını yapan EBSO Meclis Başkanı Gökçüoğlu, 6284 sayılı kadının ve çocuğun korunması kanunun uygulanmamasına ve İstanbul Sözleşmesinin kaldırılmasını eleştirdi. “6284 bizim kırmızı çizgimizdir” diyen Gökçüoğlu ayrıca 6 Şubat’ta yaşanan depremlerin ardından bölgedeki vatandaşların henüz insanca yaşam koşullarına ulaşmadığını söyleyerek, “Depremin üzerinden iki ay geçmesine rağmen insanlar hala temel yaşam malzemelerine ulaşamıyorsa burada koordinasyonsuzluk vardır” ifadelerine yer verdi. Toplantının konuğu İnci Holding Yönetim Kurulu Üyesi Perihan İnci ise Türkiye’nin cumhuriyet değerlerine sahip
çıkıp, fabrika ayarlarına geri dönmesi gerektiğinin altını çizdi.
6284 SAYILI YASA KIRMIZI ÇİZGİMİZ OLARAK KALMALIDIR
Meclis Başkanı Gökçüoğlu, “Kadın hakları batılılaşmanın ve modernizmin bir unsuru olarak görülse de, Atamız kadar hiçbir lider bu konuda hassas davranmamıştır. Bugün bu hassasiyetin çok uzağında olduğumuz da acı bir gerçek. Türkiye’nin 2011 yılında imzaladığı ve 2012’de Bakanlar Kurulu Kararı ile onaylanan Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi ne yazık ki, 20 Mart 2021 tarihinde Resmî Gazetede yayımlanan 3718 sayılı Cumhurbaşkanı kararı ile feshedildi. Yani, İstanbul sözleşmesi iptal edildi. Sonuç; o günden bugüne, bine yakın kadın cinayeti yaşanırken, son 15 yılda 4 bini aşkın kadınımızın yaşama hakkı ellerinden alınmıştır. O nedenle, acilen sözleşmeye geri dönülmeli ve yaptırımlar da uygulamalıdır. Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair 6284 sayılı yasa kırmızı çizgimiz olarak kalmalıdır” diye konuştu.
SÖZLEŞMELER SONRA GELİR!
Türkiye’nin içinde bulunduğu sosyo-ekonomi durumunu anlatan İnci Holding Yönetim Kurulu Üyesi ve TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi Perihan İnci, İstanbul Sözleşmesi üzerinden yapılan tartışmalara atıfta bulunarak şu ifadelere yer verdi: “Sanayi ve ticaret odalarımızda kadın sayısının yüzde 50 olması gerektiğini düşünüyorum. Toplum bu şekilde atılan önemli adımları örnek alır. Sözleşmeler elbette ki (İstanbul Sözleşmesi) önemli ama bu tür adımlarla sözleşmelere de gerek kalmaz diye düşünüyorum. Biz gereken adımları atalım sözleşmeler arkasından gelir.”
TÜRKİYE FABRİKA AYARLARINA GERİ DÖNMELİ!
Türkiye’nin en büyük sorunlarından bahseden İnci, göçmen ve eğitim sorununa dikkat çekti. İnci, “Ülkemizde birçok alanda sorunlar mevcut. Bu sorunlardan bir tanesi de göçmen sorunu. Bu sorunun organize bir şekilde ele alınması gerekiyor. Ülkemize sığınan insanlar artık buraya yerleşen insanlar. Dolayısıyla bu konuda hem elimizden geleni yapmalıyız hem de bunu yaparken düzenli bir şekilde yapmalıyız. Bir diğer sorunumuz eğitimli insan sorunu, maalesef göçlerle eğitimli insanımızı kaybediyoruz. Bu konuda gereken adımı en kısa sürede atmalıyız. Cumhuriyetin birinci yüzyılını geride bırakırken, yeni yüzyıldan ne beklemeliyiz? Umudumuz nerede olmalı? Türkiye’nin kuruluş değerlerine, fabrika ayarlarına geri dönmemiz gerekiyor. Türkiye’yi Türkiye yapan cumhuriyet değerlerine sahip çıkmalıyız. Hukukun ve bilimin üstünlüğünü yeniden tesis etmeliyiz. Bu ortamı sağlamayı gençlere borçluyuz. Bugün sizlere hitap edebiliyorsam Atatürk’ün yolu sayesinde. Gençlerimize umut ve heyecan verecek bir gelecek sağlamamız gerekiyor. TÜSİAD bünyesinde yayımladığımız raporda günümüzde refahın belirleyici maddi olmayan kaynakları olduğunu görüyoruz. Artık söylemekten eyleme geçme zamanıdır” dedi.
ORMANLAR MADENCİLİK SAYESİNDE VAR
EBSO Madencilik ve Taş Ocakçılığı Sanayi Komite Başkanı ve EBSO Yönetim Kurulu Başkan
Yardımcısı Hakan Ürün de, maden sektörüne dair sorunları anlattı. Ürün; geçtiğimiz yıllarda
Kazdağları’nda yaşanan çevre direnişini hatırlaratak, “EBSO Maden Komitesinde 5 üye var
108 maden çeşidinin de 31’ini burada üretiyoruz. Maden sektörü olarak maden kanunu ve
uygulama yönetmeliği sorunumuz var tarife dışı engeller çıkıyor. Basının ve çevrecilerin
nezdinde katliamcı olarak lanse ediliyoruz. Maden sahasının geniş olduğunu, zeytinciliğin
olumsuz etkilendiğini söylüyorlar bunu da kabul etmiyoruz. Birinci sorunumuz orman izinleri,
eskiden 2-3 hafta süre alıyordu genelge yayınlandı. İzinlerimiz başbakanlığa sorulmaya
başlandı ve izinlerimiz 2 yıl uzadı. Şirketin yönetimi ortaklık payı değişmediyse 2 yıl için tekrar güvenlik soruşturmasına gidilmesin dedik. Ancak hala bu sorun devam ediyor. Orman ve madencilik bedelleri çok yüksek. Geçtiğimiz yıllarda Kazdağları ile ilgili ortalık ayağa kalktı. Bu konuyu açıklık getirmeliyim, madenci ağaç kesme yetkisine sahip değil. Biz ormancıya haber veriyoruz ağaçları kendileri götürüyor. Kaç dönüm ise bunun bedelleri bizden alınıyor. Ardından rehabilitasyon projesi istiyorlar, noterden taahhütname ve banka teminat mektubu işitiyorlar. Tüm bu işlemlerden sonra korkunç bir para ödüyoruz. Ardından sahaya giriyoruz. Madencilik yapılan alanlar ormancılık yapılan alanların binde dördü, bunun da yüzde 60’ı makilik alanda. Çok geniş alanda madencilik yapılıyor diyorlardı. Kilis’ten bile daha küçük metrekare. Tüm madenciler kapatıyor. 6 bin 72 işletme faaliyet gösteriyor. Zeytin
ağaçları taşınabilir. Bu kanunun doğru uygulanması lazım. Zeytin ağacını keselim demiyoruz
ama kendini koruyan bir ağaç. İmar izni gelince zeytinciler kendi zeytinlerini kendi kesiyor.
Madencilik olunca yaygara koparılıyor. Zeytin ağacına ve ormana bir zararımız yok. ‘Madencilik olmasın’ diyen ilkel şartlarda yaşamayı kabul etsin. Ormanlar varsa madencilik sayesindedir. Zengin toprakların fakir bekçisi olmayacaksak madenciliği yapmak zorundayız” dedi.