Hak ihlali raporu: 75 sığınmacıdan 49’u şiddet mağduru!
Göç alanında çalışmalar yürüten İzmir Mülteci Dayanışma Platformu ve Yaşamak Derneği ortaklığında hazırlanan ‘Haziran-Temmuz 2023 Tarihlerinde Sığınmacı ve Yabancılara Yönelik Hak İhlalleri Raporu’ kamuoyu ile paylaşıldı. Mülteci ve göçmenlere yönelik nefretin giderek arttığına dikkat çekilen rapor kapsamında kolluk veya resmi kurumlarla muhatap olmuş 75 sığınmacılara yakalama ya da gözaltı işlemleri sırasında ve Geri Gönderme Merkezlerinde yaşadıklarına ilişkin sorular yöneltildi.
KATILIMCILARIN 49’U ŞİDDET GÖRMÜŞ
Katılımcılardan 72’si jandarma veya polis tarafından yakalama veya gözaltı işlemine maruz kaldıklarını aktarmıştır. Katılımcılardan 4’ü polisin evlerine girdiğini, eve girerken herhangi bir arama izni veya evrak göstermeden işlem yaptığını aktarmıştır. Katılımcılardan 59’u yakalama, gözaltı, göç idaresi veya geri gönderme merkezinde bulundukları aşamaların hiç birisinde tercüme desteği sağlanmadığını aktarmıştır. Katılımcılardan 68’i yakalama, gözaltı, göç idaresi ve Geri Gönderme Merkezinde kendilerine herhangi bir açıklama/bilgilendirme yapılmadığını aktarmışlardır. Katılımcılardan 35’i kendilerine zorla boş veya anlaşılamayan bir evrak imzalatıldığını aktarmışlardır. Katılımcılardan 49’u, bağırma, itme, vurma, ters kelepçe takılması veya şiddet eylemlerinden biri veya birden fazlasına maruz kaldığını aktarmıştır. Sığınmacıların kötü muamele öykülerinde, kolluğun işkence taciz ve benzeri suç vasfı taşıyan eylemi gerçekleştirdiği görülmüştür.
YAŞADIKLARINI ANLATTILAR
Raporda görüşmeler esnasında mülteci ve göçmenlerin anlatımlarına da yer verildi. Farsça dil grubundan 27 yaşındaki sığınmacı kadın çocuğuyla yaşadıklarını şu şekilde aktardı: “Çok küfür ettiler ve bizi ülkelerindeki sorunlar için suçladılar. Geri Gönderme Merkezine götürmek için 400 – 500 TL para aldılar. Benzin parası. Ve ailemize, anne ve babamıza küfür ettiler. Ben kadınım biraz iyi davrandılar yine de küfür ettiler ama erkeklere çok vurdular sopayla hep vuruyorlardı ve özellikle jandarmalar benzin parası istiyorlardı. 400 TL. Kamptan çıkarmak için para aldılar, arabaya bindirdiler ve birkaç dakika sonra yol ortasında bıraktılar.”
Farsça dil grubundan 19 yaşındaki erkek sığınmacı ise yaşadıklarını şu şekilde aktardı: “Ters kelepçe vardı. İzmir’den İstanbul’a götürülürken yaklaşık 200 kişiye ters kelepçe taktılar. Üç otobüstü ve İstanbul’a kadar kelepçeler takılıydı. Çok kötü davrandılar yedi gün İstanbul Geri Gönderme Merkezinde kaldık ve hep sopayla vuruyorlardı.”
Fransızca dil grubundan 22 yaşında erkek sığınmacı yaşadıklarını şu sözlerle paylaştı: “Kayseri’ye giderken kelepçe takmışlar tüm yol boyunca karanlıkta kelepçeyi 2 kişiye takıyorlardı.”
Somalice dil grubundan 24 yaşında erkek sığınmacı da yaşadıklarını şu şekilde aktardı: “Yüzüme sigara üflediler boğazımda sıkışma olduğunu sigara kokusu geldiğinde nefesimin kesildiğini söylemeye çalıştım. Tokatladılar.”
EVRENSEL HUKUKA AYKIRI
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ve 1951 Cenevre Sözleşmesi gereğince, öldürülme, işkenceye uğrama veya herhangi bir zulüm tehlikesine maruz kalan kişilerin bulundukları ülkelerden sığınma ve mültecilik talep etme hakları bulunduğuna değinilen raporda, “Zulüm tehlikesi altındaki kişilerin sığınma ve mülteciliğe ilişkin başvuruları değerlendirilmeden adeta ülkedeki tüm sorunların sorumlusuymuş gibi gösterilip kamu görevlileri marifetiyle işkence ve kötü muameleye maruz bırakılması evrensel hukuka aykırıdır. Kamu görevlilerinin sığınmacı ve yabancılara yönelik işlemlerinin Anayasaya ve uluslararası sözleşmelere aykırı olarak, işkence ve kötü muamele yasağını sistematik olarak ihlal ettikleri öğrenilmiştir. Yine Ceza Muhakemesi Kanununa aykırı şekilde elde bir hakimlik veya arama kararı olmadan yabancıların evlerine girerek arama yapıldığı öğrenilmiştir. Yakalama gözaltı ve devam işlemlerde yabancının hukuka erişim hakkı kapsamında, tercüman ve avukata erişimin engellendiği öğrenilmiştir. Tüm bu ihlallere rağmen, dil sorunu yaşayan ve önceliği hayatta kalmak olan sığınmacı ve yabancıların bu ihlallere ilişkin hukuki başvuru yollarını kullanmaktan sınır dışı edilme ihtimali sebebiyle çekindikleri görülmüştür. Tüm bu iş ve işlemler insan haklarına aykırı olup, kamu barışını tehdit eder hale gelmiştir. Hukuka aykırı bu iş ve işlemlerin kamu görevlileri tarafından sistematik olarak uygulanması ve normalleştirilmesi takibata ve ceza davalarına konu olmalıdır. Yapılan işlemler anayasa, uluslararası sözleşmeler ve kanunlara aykırıdır. Kolluğun işkence yapması veya keyfi olarak cezalandırma işlemi yapmasının önlenmesi gerekmektedir. Toplum barışının sağlanabilmesi ve sığınmacılar ve yabancılara yönelik nefret suçlarının önüne geçilmesi için her türlü yasa yolunun etkin bir şekilde kullanılması gerekmektedir” denildi.
BU İÇERİK DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: Milyonlarca kadın, aşırı yoksulluğun pençesinde