Kadın cinayetlerine siyasi engel: Önergeler kabul edilmiyor
SEMİ TEKTAŞ-ÖZEL HABER/ Türkiye, üzerinde yaşayan her canlı için aktif bir mezar haline geldi. Kadın, çocuk, hayvan ve daha birçok canlı katlediliyor. 14 Mayıs’ta gerçekleşen Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili seçimlerinden bu yana 527 kadın öldürüldü. 334 kadın ise şüpheli ölümler ile anılıyor. Katledilen kadınların ölümleri toplumda infiale neden olurken konuya dair bir çözüm getirilemiyor. Ölümlerin çözümü için ilk mecra olan Türkiye Büyük Millet Meclisi ise çözüm üretmekten uzakta kalıyor. 14 Mayıs’tan itibaren en az kadın cinayetlerine yönelik en az 39 önerge verilirken sadece 6’sı kabul edildi. Muhalefetin verdiği 33 önerge ise ‘Gündemde’ bekliyor. Mecliste yine vekillerin verdiği 50 yazılı önergesi ise zamanın da cevaplanmazken 28. Dönem 1. Yasama Yılı’ndan kalma önergeler bulunuyor.
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu İzmir Temsilcisi Tülin Osmanoğlluları, “Meclise gelen önergelerin iktidar kanadının reddediyor çünkü kendi ürettikleri politikalar sonucunda kadınlar katlediliyor” derken Demokrasi ve Atılım Partisi İzmir Milletvekili Seda Kaya Ösen ise yaptığı açıklamada, “Kadın cinayeti, çocuk istismarı, gençlerde artan uyuşturucu kullanımı gibi toplumun her kesimini kapsayan ve her kesimin bir sorun olduğu konusuna mutabık kaldığı bir konu olsa bile bu tarz bir yönteme gidiyorlar” diye konuştu.
17 AYDA 527 KADIN ÖLDÜRÜLDÜ
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun verilerine göre 14 Mayıs Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilleri seçiminden itibaren 2024 eylül ayına kadar toplam 527 kadın öldürüldü. 334 kadın ise şüpheli bir şekilde öldü. Öldürülen kadınların 232’si 2023 Mayıs-Aralık ayları arasında katledildi. 295 ise 2024 Ocak-Eylül ayları arasında katledildi. Öldüren 527 kadını; Evli olduğu erkek, eski partneri, oğlu, tanıdığı biri, akrabası, babası, tanımadığı birileri öldürdü. Öldürülen kadınlar evinde, sokakta, işyerinde, otelde, arabada yaşamın her alanında katlediliyor.
GÜNDEMDEN ÇIKAMIYOR
14 Mayıs Milletvekili Seçimlerinden sonra mecliste gurubu bulunan partiler kadına yönelik şiddet konulu en az 39 araştırma önergesi verdi. Bunların 22’sini DEM Parti Milletvekilleri verirken, CHP ve İYİ Partili vekiller 7’şer önerge ile ikinci sıra yer aldı. AK Parti, MHP, Sadet Partisi’de 1’er araştırma önergesi teklifi sundu. Meclise sunulan araştırma önergelerinin yalnızca 6’sı kabul edilirken 33 tanesi ise gündemde tutuluyor. Mecliste gurubu bulunan her partinin bir önergesi kabul edilirken geriye kanlar ise bekletiliyor. 28. Dönem 1. Yasama Yılı’ndan kalma önergeler bile bulunuyor.
YAZILI ÖNERGELERE ZAMAN AYARI
28. Dönem 3 Yasama Yılı boyunca milletvekilleri kadına şiddete yönelik çözüm, araştırma, nedenleri konusunda toplamda 50 adet yazılı soru önergesi verdi. Bunların 19’unu DEM Parti vekilleri, 14’ünü CHP’li vekiller, 5’ini İYİ Partili vekiller, 4’nü TİP’li vekiller, EMEP ve DEVA Partililer 3’er, Yeniden Refah Partisi ve Bağımsız vekillerde 1’er yazılı önerge verdi. Verilen önergelerin 17 tanesi zamanında cevaplanırken, 23 tanesi zamanı geçtikten sonra cevapladı. 5 tanesi yanıtlanmayı beklerken 5 tanesi de yanıtlanmadı. Yazılı önergeler de en başarılı vekil ise mecliste gurupları bulunmayan TİP, EMEP ve DEVA Partililer oldu.
KADINLAR ÖLÜYOR
Mecliste verilen yazılı ve araştırma önergelerinin iktidarın ret oyu vermesine tepki gösteren Osmanoğulları, kadınların öldürülmesinin esas sebebinin iktidarın ürettiği politika olduğunu söyledi. Osmanoğulları, “Meclise gelen önergelerin iktidar kanadının reddediyor çünkü kendi ürettikleri politikalar sonucunda kadınlar katlediliyor. Kadın düşmanı ittifakın politikaları sonucu, İstanbul Sözleşmesi’nin bir gecede çıkılmasının sonucu, 6284 sayılı yasanın etkin uygulanmayışının sonucu kadın cinayetleri artıyor onlarda sorumluları olarak araştırılmasına engel oluyorlar. Araştırılsın dendiğinde ortaya ne çıkacak? Kadın düşmanı politikaları ortaya çıkacak, kutsal aile dedikleri yapının kadın ve çocuğu hapsettikleri ortaya çıkacak, kadına olan şiddete boyun eğen bir aile yapısı ortaya çıkacak. Araştırılmasını isterler mi? Onlar daha iyi biliyorlar kadına şiddetin nedenlerini. Bilmiyorlarsa bizim her ay yayımladığımız verilere baksınlar. Her ay kaç kadın, nerede, kimin tarafından öldürüldü ve kaç şüpheli ölüm var hepsini tek tek yayımlıyoruz. O verilere bakıp öğrenebilirler. Kadın hakları ne zamanki tartışılmaya açılıyor o tarihlerde kadın cinayetleri daha çok artıyor. 2011 yılında kadına şiddet en düşük seyir ettiği dönemlerden biri. İstanbul Sözleşmesi’nin yürürlüğe girdiği tarih. Bu politikalar siyasi iktidarın eseri tabi ki istemezler bunun açığa çıkmasını. Bize diyorlar ki algı oluşturuyor. Kadın cinayetleri algı değildir. Kadın cinayetleri diye bir gerçek var bu ülkede. Somut bir biçimde artıyor. Sorumlusu da siyasi iktidardır. Bu ülkede ‘kutsal aile’ söylemi ortaya çıkmaya başlanıldığından beri kadın cinayetleri daha çok artmaya başladı. Biz buna ilk gün karşı çıktık, meydanlardan bağırdık. Bu politikalar aileleri yok edecek, ortadan kaldıraca dedik. Bu politika bir toplum sağlığı sorununa dönmüştür. Artık erkekler kadını öldürüyor, çocuklarını öldürüyor, sonra da geri dönüp kendilerini öldürüyor. Böyle bir felakete yol açıyor bu politika” değerlendirmesinde bulundu.
ÇÖZÜM İÇİN PARLEMENTER SİSTEM ŞART
Mevcut yönetim sisteminde bakanların ve milletvekillerin cumhurbaşkanına karşı kendilerini sorumlu hissettiğini söyleyen Kaya Ösen, bundan dolayı da kadın cinayetlerinin çözümünün parlamenter sitem olduğunun altını çizdi. Kaya Ösen, “Muhalefetten genel olarak gelen hiçbir konuyla alakalı hiçbir önergesini iktidar kabul etmiyor. Sayısal çoğunlukları olduğu için de çok kolay bir şekilde reddedebiliyorlar. Kadın cinayeti, çocuk istismarı, gençlerde artan uyuşturucu kullanımı gibi toplumun her kesimini kapsayan ve her kesimin bir sorun olduğu konusuna mutabık kaldığı bir konu olsa bile bu tarz bir yönteme gidiyorlar. Bu aslında siyasetin kutuplaşmış olması ve meclisin bütün gücünün ekarte edilmeye çalışılmasının da bir göstergesi. Soru önergelerini de bakanlara veriyoruz. Bakanlarda seçilmiş değil, atanmış kişiler. Atandıkları için de bütün sorumluluklarını onlara atayan tek bir kişiye yani cumhurbaşkanına karşı olduğunu düşünüyorlar. Bakanlardaki genel intiba halka karşı seçilmedikleri için veya milletvekilleri atama usulü ile seçildikleri içindir ki ‘Biz işimizi yaparız. Sizin görüşünüz bizi bağlamaz’ tarzı bir tavır içindeler. Aslında bu tabii ki mevcut yönetim sisteminin de ne kadar yanlış olduğunu bir kez daha gösteriyor. Konu ayrımı yapmadan prensip olarak meclisin zaten azalmış olan gücünü iyice yok etmek ve denetleme görevini yapmaması için üretilen bilinçli bir politika bu. Bu sistem olduğu müddetçe, sayısal çoğunlukları olduğu müddetçe cumhurbaşkanının çizdiği doğrultuda istedikleri gibi hareket etmeye de devam ediyorlar. Biz ilk günden beri parlamenter sisteme geri dönmenin ne kadar önemli olduğunu hep altını çizmeye devam ediyoruz. Aslında bazı partilerimiz eskisi kadar parlamenter sisteme dönüşün altını çizmiyorlar. Bence Türkiye’deki siyasi tıkanmışlığın önünü açabilecek en önemli nokta bu. Bunun altında muhalefetin yeterli derecede çizmediğini de düşünüyorum ben açıkçası. Ben bir milletvekili olarak mecliste bunu çok ciddi bir şekilde yaşıyorum. Meclis tamamen bilinçli olarak etkisizleştirilip, bilinçli olarak itibarsızlaştırılıyor. Ve halka da bu tarz bir intiba veriliyor. Bilinçli olarak muhalefet vekilleri çalışmıyor algısı yaratıyorlar. Meclisi iyice itibarsızlaştırarak tamamen tek güç ve tek erk olarak kalmanın stratejisi güdülüyor şu anda” diyerek sözlerini tamamladı.