[tag] Haberleri |İlkses Gazetesi - Son Dakika [tag] Haberleri

#Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Pandemi ile birlikte arttı: Ekim ayında yaşanan şüpheli kadın ölümleri Haber

Pandemi ile birlikte arttı: Ekim ayında yaşanan şüpheli kadın ölümleri

Şüpheli kadın ölümlerinin derhal aydınlatılması gerektiğini söyleyen Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, yazılı bir açıklama yaparak o ölümlere ve ardında bırakılan hikayelere dikkat çekti. Yapılan açıklamada platform, “Bir süredir raporlarımızda da açıkladığımız gibi intihar, kaza veya doğal ölüm gibi gösterilen şüpheli kadın ölümleri sayısında pandemi süreciyle birlikte çok ciddi bir artış yaşanmaktadır. Şüpheli kadın ölümleri, maalesef kadın cinayetlerinden daha da zorlu olabilmektedir. Kadınların öldürülüp öldürülmediği, gerçekten kaza ile mi öldükleri, kadınların toplumsal cinsiyet temelli öldürülüp öldürülmediği (kadın cinayeti olup olmadığı), intihar edip etmedikleri veya intihara sürüklenip sürüklenmediklerinin açığa çıkarılması gerekmektedir” dedi. İŞTE O ŞÜPHELİ ÖLÜMLER Açıklamanın devamında ise, “İstanbul’da yaşayan Dilber M. evli olduğu Turgut M. ile tartıştıktan sonra evinde şüpheli bir şekilde ölü olarak bulundu. Turgut M.’nin ise olaydan sonra kendini bıçakla kestiği öğrenildi. İstanbul’da ismi öğrenilemeyen bir öğretmen evinin 6. katından düşerek öldü. Erkek arkadaşı gözaltına alındı. Aydın’da 38 yaşındaki Gülşah Gezer mesire alanında asılı halde bulundu. Van’da 21 yaşındaki üniversite öğrencisi Rojin Kabaiş, 18 gün sonra göl kıyısında ölü olarak bulundu. Ailesi intihar olmadığını savunuyor. Burdur’da 38 yaşındaki Meylıs Atchaparov, çalıştığı çiftliğin önünde ölü olarak bulundu. İstanbul’da Sauda A., bebeğiyle birlikte ölü olarak bulundu. Ankara’da 27 yaşındaki binicilik eğitmeni Semanur Arslan, arkadaşının oturduğu binanın 43. katından düşerek öldü. Semanur çevresindeki insanlara tehdit edildiğini ve takip edildiğini söylemiş” bilgisi paylaşıldı.

Kız çocuklarının okuma hakkı tasarruf tedbirlerine takıldı Haber

Kız çocuklarının okuma hakkı tasarruf tedbirlerine takıldı

Türkiye'de kadınlar, eğitimden iş hayatına kadar pek çok alanda zorluklarla karşı karşıya kalıyor. İstanbul Sözleşmesi'nin uygulanmaması, taşımalı eğitim sisteminin kaldırılması ve iş hayatında kadınların yaşadığı baskılar, hem kız çocuklarının eğitimine erişimini sınırlıyor hem de kadınları iş hayatından uzaklaştırıyor. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu İzmir İl Temsilcisi Tülin Osmanoğulları, ailelerin kız çocuklarını okutmaya çekinmesinden kadınların kreş ve regl izni gibi temel haklara erişimde yaşadıkları sıkıntılara kadar birçok sorunla ilgili açıklamalarda bulundu. Osmanoğulları, "Kız çocuklarının okuması için devletin sorumluluk alması, kadınların ise iş hayatında daha fazla desteklenmesi gerekiyor" diyerek, eşitlikçi politikaların hayata geçirilmesi çağrısında bulundu. KIZINI OKUTMAYANLAR HASTANELERDE KADIN DOKTOR ARIYOR Günümüzde bazı ailelerin kız çocuklarını okutmaya hala sıcak bakmadığını vurgulayan Osmanoğulları, “İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanmasını sadece kadın cinayetlerinin önlenmesi için istemiyoruz. Sözleşme içerisinde aynı zamanda kız çocuklarının okutulması ile ilgili politikalar da var. Okut toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlayan politikaları hayata geçir. Özellikle 4+4+4+4’te ilk 4’ten sonra kız çocukları eğitim hayatından çekiliyor. Taşımalı eğitim sistemi vardı. En azından köylerde ilkokul, ortaokul ve liseye giden çocuklar yakın ilçelere giderek eğitimine devam edebiliyordu. Ancak kamu tasarrufu nedeniyle bu sistem kaldırıldı ve çoğu kız çocuğunun eğitim hayatı sona erdi. Tarım bölgelerinde zaten çoğu kız çocuğu hiç okula gitmiyor. İlkokuldan sonra eğitim hayatını terk ediyor. Evde kalıp 2’nci anne oluyor, kardeşine bakıyor ve evin işlerine yardımcı oluyor. Kız çocukları okuması gereken yaşta ev sorumluluğu alıyor. Bunlar günümüzde hala mevcut. Bu konuda istatistiğe gerek bile yok çevremize baktığımızda net bir şekilde görebiliriz. Kız çocuklarını okutmayan aileler hastanelerde kadın doktor arıyor. Devletin bu konuda politikalarını geliştirmesi gerekiyor. Taşımalı eğitim tekrar hayata geçirilmeli” ifadelerini kullandı. DEVLET KIZ ÇOCUKLARINI SAHİPLENMİYOR Bazı ailelerin ülke genelinde yaşanan sorunlar nedeniyle korktukları için de kız çocuklarını şehir dışına veya uzak ilçelere okutmaya göndermeye korktuklarına değinen Osmanoğulları, “Bazı aileler ülke genelinde yaşanan sorunlar nedeniyle kız çocuklarını uzağa göndermeye korkuyor. Bazı aileler ise okutmak istiyor bu sefer de tarikat yurtlarına gönderiyor. Bazı olaylar zaten bu duruma en iyi örnek. Tarikat yurdunda çıkan yangında kız çocukları öldü ve 1 kişi bile bu konuda hesap vermedi. Devlet okutmuyor, okutmadıkları gibi de sahiplenmiyorlar. Okutmak isteyen aileler de sahiplenmiyor. Günümüz Türkiye’sinde çözülemeyecek sorunlar değil. İstanbul Sözleşmesi hayata geçirilmeli. Kız çocukları iş ve okul hayatına atılmalı” sözlerine yer verdi. ULAŞILABİLİR BÜTÇEDE KREŞLER OLMALI Günümüzde birçok kadın doğum yaptıktan sonra iş ve ev hayatı arasında zorluklar yaşayabiliyor. Anne olan kadınlar hem çocuğunun temel ihtiyaçlarını karşılamak hem de çalışmak için çabalıyor. Anne olan kadın çalışanların iş yerlerinde birçok zorlukla karşılaştığını belirten Osmanoğulları, bu zorlukların başında ekonomik nedenlerin geldiğini belirtti. Yoksulluk ve işsizlik durumunun direkt olarak kadınları etkilediğini ifade eden Osmanoğulları, “Ekonomik nedenler, kadınların doğum yaptıktan sonra iş hayatından geri çekilmesine neden oluyor. Günümüz koşullarında kadın okudu, iş hayatına atıldı ya da okumadı kendine göre bir iş buldu. Bu sefer de ortaya ne çıkıyor? Çocuğun bakım sorunu. Normal koşullarda kamu kurumları, çalışanlarına kreş açmak zorunda. Ancak günümüz koşullarında kamu, olan kreşleri de kapatıyor. Ya da belediyelerin düşük miktarda gündüz bakım evleri ya da kreş açması gerekiyor. Bunun çok yetersiz olduğunu görüyoruz. Kadın bir maaşını neredeyse kreşe vermek zorunda kalıyor aynı zamanda çocuğuyla da ilgilenememiş oluyor. Bu durumda da kadın iş hayatından çekilerek evde çocuğuna bakmayı tercih ediyor. Aile büyüklerine bırakanlar da oluyor. Ancak bu sefer de normal koşullarda çocuk, eğitim alması gerektiği yaşa geldiğinde gerekli eğitimi alamıyor. Bu anlamda devletin üzerine düşeni yapması gerekiyor. Ulaşılabilir bütçede kreşler, etüt merkezleri olmalı. Kadınlar da gönül rahatlığıyla iş hayatına devam edebilmeli” dedi. BAKANLIKTA KADINLARA SADECE 1 KOLTUK VERİLDİ Kadınların iş hayatında yaşadığı zorluklara değinen Osmanoğulları, “Kadınların iş hayatındaki yerini cam tavan örneğiyle değerlendirebiliriz. Bir kadın ne kadar eğitim alıp yükselse de görünmeyen bir cam tavan vardır yükseldiği yerde sabit kalır. Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele ve Uluslararası Dayanışma Günü olan 25 Kasım yaklaşıyor. Büyük holding ve şirketler kadınlarla ilgili eşitlikçi reklamlar verecek. Ancak o şirketlere gittiğimizde bile kadınların ve erkeklerin eşit olmadığını, eşit ücret almadığını ya da aynı liyakate sahip olmadıklarını, kadın müdür veya CEO olmadığını görebiliriz. Ataerkil ve patriyarkal sistemden kaynaklanan bir durum. Bazı şirketlerde kadın ve erkek operatörlerin aynı maaşı almadığını duyuyor ve görüyoruz. Aynı iş yapılıyor ancak aynı ücret alınmıyor. Bunu kamu kurumlarında görmek de mümkün. Bürokratların yüzde 85-90’ı erkek. Meclislerde de böyle. Türkiye’de bakanlıklarda kadınlara sadece 1 koltuk verildi. O da zaten Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı. Kadını görmedikleri ve aile içine hapsettikleri için aile bakanını kadın yaptılar. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nda biler kadına yönelik politikalar üretilmiyor. Kadını, güçlü aile söylemleriyle o ailenin içine hapseden politikalar üretiliyor” ifadelerine yer verdi. KADINLAR İŞ YERİNDE YAŞADIĞI ZORLUKLARI KONUŞAMIYOR Kadınların iş hayatında şiddete maruz kaldığını belirten Osmanoğulları, kadınlarla ilgili bazı şeylerin konuşulabildiğini ancak iş yerinde uğradıkları mobbing, taciz ve şiddetin konuşulamadığını, gündeme gelmediğini aktardı. Kadınların günümüz koşullarında işsizlikle karşı karşıya kaldığını dile getiren Osmanoğulları, “Kadınlar zaten iş bulmada zorluk çekiyor. Zar zor girdikleri işte de işlerinden olmamak için mobbing ya da tacizi dillendiremiyorlar. Bize başvuran kadınların arasında cesaretli davranarak iş yerlerinde yaşadığı zorlukları yargıya taşıyanlar var. Ancak bu durum sonucunda yüzde 100 kadının iş yerindeki yeri değişiyor. Erkeğe hiçbir şey olmuyor kaldığı yerden devam ediyor. Çünkü genellikle zaten çevrelerindeki diğer erkekler de öyle. En zor kısım da burası. Kadınlar iş yerinde yaşadıkları zorlukları konuşmaya korkuyor. Özellikle taciz eden müdürü veya amiriyse sesini hiç çıkaramıyor. İspat ediyor bedelini yine kendisi ödüyor” diye vurguladı. KADINLARA REGL İZİNLERİ VERİLMELİ Kadınlara bazı kurumlarda regl izni verildiğini ancak bu konuda da birtakım sıkıntılarla karşı karşıya kaldıklarını belirten Osmanoğulları, “İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı bazı belediye ve kuruluşlarda regl izni veriliyor. İlk uygulamaya geçtiği dönemde bazı arkadaşlarımızla konuştuk. Ancak toplumsal cinsiyet rolleri gereği öyle bir yetiştiriliyoruz ki o döngüyü yaşadığımızı söylemek işkence haline geliyor. Toplum doğamız gereği olan durumu ayıp gibi karşılıyor. Regl izni almak isteyen bir kadın arkadaşımız gidip erkek olan amirine söylemiş ancak ispat etmesini istemişler. Bu bile ciddi bir sorun. Birçok gelişmiş Avrupa ülkesinde kadınlar bu izin hakkını rahatlıkla kullanabiliyor. Türkiye’de de uygulanmalı. Yasal süt hakkı izni var ancak o bile çok yetersiz. Bunlar ataerkil sistemin düzeni. Kadınların evde oturması istendiği için iş hayatındaki hiçbir şey kolaylaştırılmıyor. Kadın evde durup bakıcı olmalıymış gibi bir algı var. Bu bile kadınları iş hayatından geri çekiyor” dedi.

Eylül ayı dava gelişmeleri: Kadın mücadelesinde neler yaşandı? Haber

Eylül ayı dava gelişmeleri: Kadın mücadelesinde neler yaşandı?

Eylül ayı dava gelişmelerini kamuoyuyla paylaşan Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, birçok kadın mücadelesinin altını çizdi. Platform tarafından yapılan açıklamada, şu bilgilere yer verildi: “Sinem Çiçek'in şüpheli ölümüyle ilgili olarak ‘nitelikli cinsel saldırı’, ‘yağma’ ve ‘kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma’ suçlarından görülen davada, hakim sıra dışı bir adım attı. Savcılık ve Adalet Bakanlığı, ‘cinayet davası’ açılması talebini reddetmişti. Ancak hakim, olayda kasten öldürme ihtimali olabileceğini belirterek cinayet davası açılması ve mevcut davayla birleştirilmesi için Savcılığa bir yazı gönderdi… Arnavutköy’de sokak ortasında Serpil Kartal’ı öldüren Harun Gül’e de indirimsiz ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildi. Serpil Kartal davasında hiç olmadığı kadar hızlı karar çıktı… Evli olduğu Vedat Emektar tarafından boğazı kesilerek öldürülen Vasfiye Su’nun davasında sanık ‘eşe ve kadına karşı kasten öldürme’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı. NELER YAŞANDI? Devamında ise, “Boşanmak istediği Kaffar Yeğin tarafından 6284 kararına rağmen öldürülen Hülya Şellavcı davasında, fail ‘kadına ve eşe karşı tasarlayarak öldürme’ suçundan hiçbir indirim uygulanmadan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı… Ercan Şahin tarafından öldürülen 17 yaşındaki Meleknur Özgener’in davasında sanığa indirim uygulanmadan ‘çocuğa karşı öldürme’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet cezası verildi… Antalya’da 4 çocuk annesi 30 yaşındaki Ceylan Sümer evli olduğu Metin Sümer tarafından bıçaklanarak öldürülmüştü. Sanık, yargılandığı davada ‘eşe karşı kasten öldürme’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapsine çarptırıldı… Mardin’de 25 yaşındaki Vatfa Ecevit’i doğum yaptığı gün, hastaneden taburcu olduktan sonra 17 yerinden bıçaklayarak öldüren Mehmet Şiyar Ecevit hakkında görülen davada sanık ‘eşe karşı kasten öldürme’ suçundan indirimsiz ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı… İstanbul’da boşanma aşamasında olduğu Harun Gül tarafından sokak ortasında öldürülen Serpil Kartal hakkında görülen davada, sanık hakkında indirimsiz ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildi” bilgisi paylaşıldı.

İzmir'de otizmli çocuğa cinsel istismar davasında emsal karar Haber

İzmir'de otizmli çocuğa cinsel istismar davasında emsal karar

AYSELİN UZUN / İzmir'de otizmli çocuğa cinsel istismar suçundan yargılanan eğitmen U.E. davasında 7 yıl sonra emsal karar verildi. Önceki duruşmalarda hakkında verilen 30 yıl hapis cezasının bozulmasının ardından bugün Bayraklı Adliyesi 12. Ağır Ceza Mahkemesin'de tekrar hakim karşısına çıkan U.E. için 30 hapis cezası uygun görüldü. Kararın ardından açıklama yapan Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Kadın Meclisleri İzmir Temsilcisi Tülin Osmanoğulları, “Bu davanın kararı bunun gibi birçok davaya ışık tutar niteliktedir” dedi. EMSAL KARAR Otizmli çocuğa cinsel istismar suçundan yargılanan eğitmen U.E. davasından 7 yıl sonra emsal karar çıktı. Önceki duruşmalarda hakkında verilen 30 yıl hapis cezasının bozulmasının ardından bugün Bayraklı Adliyesi 12. Ağır Ceza Mahkemesinde tekrar hâkim karşısına çıkan U.E., 30 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Davayı başından bu yana takip eden Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Kadın Meclisleri İzmir Temsilcisi Tülin Osmanoğulları karara giden yolda 7 yıl boyunca aralıksız mücadele edildiğine vurgu yaparak, bundan sonraki benzer davalar için de önemli bir emsal karar alındığını belirtti. KARARI ÇOK ÖNEMSİYORUZ Osmanoğulları, mahkeme tarafından verilen kararın önemine dikkat çekerek, “Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Kadın Meclisleri olarak bugüne kadar takip ettiğimiz A.T.’nin cinsel istismar davası tam 7 yıldır sürüyor. 7 yıl önce daha küçük olan yüzde 98 otizmli bir çocuğun davasıydı bu. Buradan bir emsal karar çıktı. İstismar davalarında mutlak delil diye bir kural çıkarıldı ve ondan sonra bütün davalar sonuca hasret kaldı. O yüzden buradan çıkan emsal kararı çok önemsiyoruz. Çünkü bu davada sanık hiçbir indirim uygulanmadan 30 yıl hapis cezası almıştır. Ancak bu cezayı alması için yedi yıl boyunca kesintisiz mücadele verilmiştir. İşte bu yüzden bu davanın kararı bunun gibi birçok davaya ışık tutar niteliktedir” açıklamasında bulundu. ASLA GÖZ YUMMAYACAĞIZ Davayı takip eden bir diğer dernek olan KEDİ-Kabul, Eşitlik, Dahil olma, İstihdam- Otizm Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Serap Dikmen Ahmetoğlu ise, “Yargıtay’dan dönmesinin ardından izlediğimiz dava boyunca sanık suçsuz olduğunu iddia etti. Ancak hukukta kanıt olarak kullanılması şartlara bağlı olan ses kaydı bu davada en önemli delil oldu. Çünkü evladımız kendini ifade etme, başına gelenleri doğru yorumlama konusunda güçlük çekiyordu. Tam da bu nedenlerle, dava konusu olsun olmasın, idari soruşturma kapsamında kalsın kalmasın, özel eğitim öğrencilerinin konu olduğu fiziksel ve psikolojik şiddet ve bu davada olduğu gibi maalesef cinsel istismar iddialarının açıklığa kavuşması için camia olarak net bir talebimiz var. Özel gereksinimli bireylerin kamu hizmeti ve eğitim aldığı her ortamın güvenlik kamerasıyla korunması gerekmektedir. Market sırası, apartman girişleri dahil her yerimiz kamerayla çevriliyken, kendini ifade edemeyen bu bireylerin yaşam hakkı için alınacak kamera tedbirinin özel hayatın gizliliğini ihlal olarak kabul edilemez. Bizler, özel eğitim kurumlarında güvenlik kameralarının kurulmasını talep ederken, sadece bir sistem istemiyoruz, biz özel gereksinimli bireylerin, ailelerinin ve toplumun haklarının korunmasını istiyoruz.  Bu nedenle yetkililere çağrıda bulunuyoruz. Özel eğitim kurumlarında güvenlik kameralarının yerleştirilmesi konusunda derhal harekete geçin. Unutulmamalıdır ki, yaşam hakkı, eğitim hakkı ve eğitime erişim hakkı sadece yasalarla değil aynı zamanda uygulamalarla güvence altına alınmalıdır. Bu hakların ihlaline asla göz yummayacağız” dedi. NE OLMUŞTU?  Sanığın mahkumiyet kararı, Yargıtay 9. Ceza Dairesi tarafından bozuldu ve dava, İzmir 12. Ağır Ceza Mahkemesinde, 27 Ocak 2023 tarihinden itibaren, yeniden görülmeye başlandı. 17 Temmuz 2024 tarihinde yapılan 7’nci celsede, savcı mütalaasının hazır olduğunu belirtmiş ve bir önceki kararda olduğu gibi; sanığın nitelikli cinsel istismar suçundan cezalandırılmasını ve öğretmen olması nedeniyle cezanın artırılmasını talep etmiş, sanık avukatının mütalaaya ilişkin savunma yapmak için süre istemesi üzerine duruşma, 9 Ekim 2024 tarihine ertelenmişti. 

Kadın örgütlerinden ceza indirimleri tepkisi Haber

Kadın örgütlerinden ceza indirimleri tepkisi

“Suçlular sokaklarda geziyor. Kadınlar ölüyor. Kadınları öldürenler cezasız kalıyor” başlıklı bir açıklama yayımlayan Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, 2024 yılında öldürülen 31 kadının failinin daha önce de adli sicil kaydına sahip olduğunu kaydetti.   Yapılan açıklamada, “Eylül ayında görevi başındayken öldürülen polis Şeyda Yılmaz’ın failinin 26 farklı suç kaydı olduğu ortaya çıktı. Ayrıca, failin daha önce şiddet uyguladığı annesinin defalarca karakola şikayette bulunduğu belirlenmiştir. Verilerimize göre, 2024 yılında öldürülen 31 kadının faili de daha önce adli sicil kaydına sahipti” denildi. 6284’Ü UYGULATACAĞIZ Devamında, “Suçluların cezalandırılmaması, kısa sürelerde serbest bırakılması ve cezalara cinsiyetçi indirimler uygulanması failleri cesaretlendiriyor. Aynı şekilde Ankara’da boşanma aşamasında olduğu erkek tarafından öldürülen Döne Bozdemir’in failinin elektronik kelepçesi ve uzaklaştırma kararı vardı. Hatta tedbiri ihlal ettiği için 3 günlük zorlama hapis cezası verilmişti. İzmir’de Berrin Yılmaz’ı öldüren failin ise hem çeşitli suç kayıtları vardı hem de hakkında arama kararı vardı. Tüm bunların yanında Sinem T. kendisini bıçaklayan faile çocuklarını göstermediği için cezaevine girdi. Fail ise Sinem’i bıçakladığı için 9 ay ceza almıştı. Sinem çocuklarını korumak isterken cezaevine girdi. Bu durum adaletin nasıl tersine işlediğini gözler önüne seriyor. Kadınlara karşı suç işleyenler caydırıcı cezalar almalı, kadınları koruma mekanizmaları etkin bir şekilde yürütülmeli. Cezasızlık politikası ve yetkililerin görevlerini ihmal etmesi, var olan mekanizmaların uygulanmaması failleri cesaretlendiriyor. 6284’ü uygulatacağız, kadın cinayetlerini durduracağız” bilgisi paylaşıldı. BİZ KADIN MECLİSLERİ BURADAYIZ! Son olarak ise, “Küçük yaşta zorla evlendirilen ve uzun yıllar cinsel istismara maruz kalan H.K.G.’nin davasında karar açıklandı. Fail Kadir İstekli’ye ‘çocuğa karşı cinsel istismar’ ve ‘zincirleme şekilde cinsel istismar’ suçlarından 36 yıl, baba Yusuf Ziya Gümüşel’e ‘cinsel istismar suçuna iştirak’ ve ‘ebeveynlik görevini ihmal’ suçundan 18 yıl 9 ay hapis cezası verildi. Diyarbakır’da 8 yaşındaki Narin Güran’ın öldürülmesine ilişkin soruşturma sürüyor. Cinayetle ilgili olarak 12 kişi tutuklandı. Ancak fail hala bulunamadı. Ailede geçmiş yıllarda birçok şüpheli kadın ölümleri olduğu ortaya çıktı. Etkin soruşturma yürütülsün. Narin’in ve ailesindeki diğer öldürülen kadınların failleri bulunsun. Öldürülen her kız çocuğu ve kadın için biz Kadın Meclisleri buradayız!” mesajı verildi.

İzmirliler kadın cinayetlerine karşı buluşuyor Haber

İzmirliler kadın cinayetlerine karşı buluşuyor

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, Kadın Meclisleri ve Genç Feministler Federasyonu, toplumsal cinsiyet eşitliğini savunmak ve kadın cinayetlerine karşı farkındalığı artırmak amacıyla bugün saat 18.30’da eş zamanlı olarak Türkiye’deki kent merkezlerinde buluşma düzenleyecek. Buluşma, özellikle son zamanlarda artış gösteren kadın cinayetlerine dikkat çekmek ve kadınların yaşam haklarını savunmak adına büyük bir önem taşıyor. İZMİR’DE TÜRKAN SAYLAN KÜLTÜR MERKEZİ’NDE GERÇEKLEŞECEK Dün İstanbul’da yaşanan ve iki genç kızın canice katledilmesi, bu buluşmanın gerekliliğini bir kez daha gözler önüne seriyor. Kadınların yaşamlarına yönelik bu tür şiddet olaylarının durdurulması gerektiğine dair kamuoyunda artan bir duyarlılık bulunuyor. Bu nedenle düzenlenen bu buluşmanın, toplumda geniş bir yankı uyandırması bekleniyor. İzmir’de ise bu önemli buluşma, Türkan Saylan Kültür Merkezi’nin önünde gerçekleştirilecek. Burada toplanacak olan katılımcılar, kadın cinayetlerine karşı ortak bir ses yükselterek, toplumsal adalet ve eşitlik taleplerini dile getirecek. Buluşmada, kadınların yaşadığı şiddet, ayrımcılık ve baskılara karşı mücadelenin önemine vurgu yapılması planlanıyor. Tüm Türkiye'de gerçekleşecek olan bu buluşma, kadınların yaşam hakkının savunulması ve şiddetsiz bir toplum için atılan önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.

Eylül ayında da tablo vahim: Kadına şiddet boyut değiştirerek devam ediyor Haber

Eylül ayında da tablo vahim: Kadına şiddet boyut değiştirerek devam ediyor

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu 2024 Eylül Raporu’nu kamuoyuyla paylaştı. O rapora göre; eylül ayında erkekler tarafından 34 kadın öldürüldü, 20 kadın şüpheli şekilde ölü bulundu. Türkiye’de kadın cinayetlerini durdurma mücadelelerinin 14 yıldır devam ettiğini aktaran platform, “İhtiyacı tespit ettiğimiz 2010 yılından itibaren kadın cinayeti verilerini kamuoyuna açıklıyoruz. Bakanlıklar ise sistematik şekilde maalesef kadın cinayeti verilerini tutmayıp paylaşmıyor. Kadın cinayeti ve şüpheli kadın ölümleri gerçekliğini açıklamakla birlikte, kadın cinayetlerini durdurmak için somut çözüm önerilerinin hayata geçirilmesi de devletin görevidir. Bu görevin yerine getirilmesi için de ilgili tüm bakanlıkların, tüm mekanizmaların harekete geçirilmesi için mücadeleye devam edeceğiz” dedi. SANIK VE KATİLLER CAYDIRICI CEZA ALMADIKÇA… Devamında, “Bu ay 34 kadın cinayeti işlenmiş, 20 kadın şüpheli bir şekilde ölü bulunmuştur. Öldürülen 34 kadından 12’si boşanmak istemek, barışmayı reddetmek, evlenmeyi reddetmek, ilişkiyi reddetmek gibi kendi hayatına dair karar almak istemesi bahanesi ile, 2’si ekonomik bahanelerle, 1’i nefret bahanesiyle, 1’i hedef olan kadının arkadaşının yanında öldürüldü. 18’inin ise hangi bahaneyle öldürüldüğü tespit edilemedi. 18 kadının hangi bahaneyle öldürüldüğünün tespit edilememesi, kadına yönelik şiddetin ve kadın cinayetlerinin görünmez kılınmasının bir sonucudur. Kadınların kim tarafından, neden öldürüldüğü tespit edilmedikçe; adil yargılama yapılmayıp şüpheli, sanık ve katiller caydırıcı cezalar almadıkça, önleyici tedbirler uygulanmadıkça şiddet boyut değiştirerek sürmeye devam ediyor” bilgisi paylaşıldı. KADINLAR KİMLER TARAFINDAN ÖLDÜRÜLDÜ? Ağustos ayında öldürülen 34 kadının 16’sı evli olduğu erkek, 4’ü eskiden birlikte olduğu erkek, 4’ü birlikte olduğu erkek, 2’si oğlu, 2’si tanıdığı biri, 1’i akrabası, 1’i babası, 1’i eskiden evli olduğu erkek, 1’i tanımadığı biri tarafından öldürüldü. 2 kadının öldürüldüğü kişiyle yakınlığı tespit edilemedi. Bu ay kadınların yüzde 47’si evli olduğu erkek tarafından öldürüldü. KADINLAR EN ÇOK EVLERİNDE ÖLDÜRÜLDÜ Kadınların 22’si evinde, 6’sı sokakta, 3’ü işyerinde, 1’i otelde, 1’i arabada öldürüldü. 1 kadının öldürüldüğü yer tespit edilemedi. Bu ay öldürülen kadınların yüzde 65’i evlerinde öldürüldü. KADINLAR EN ÇOK ATEŞLİ SİLAH İLE ÖLDÜRÜLDÜ Bu ay öldürülen kadınların 18’i ateşli silahlarla, 10’u kesici aletle, 4’ü darp edilerek, 2’si boğularak öldürüldü. Bu ay öldürülen kadınların yüzde 53’ü ateşli silah ile öldürüldü.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.