#kalp

kalp haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, kalp haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Uzmanından kalp sağlığını korumak ve tedavi yöntemleri hakkında bilgiler Haber

Uzmanından kalp sağlığını korumak ve tedavi yöntemleri hakkında bilgiler

Kalp Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. M. Adnan Celkan, “Koroner by-pass ameliyatı, kalp damar hastalıkları için yaygın ve etkili bir tedavi yöntemi olarak ön plana çıkmaktadır. Kalp kasının yeterli oksijen alabilmesi için, koroner arterlerin sağlıklı bir şekilde kan akışını sürdürmesi büyük önem taşır. Ancak, bu damarların daralması veya tıkanması, kalp krizi riskini önemli ölçüde artırabilir. Koroner by-pass, bu sorunu çözmek ve kalp sağlığını yeniden kazandırmak için başvurulan etkili bir cerrahi yaklaşımdır” diye konuştu. Hasta işlem sırasında herhangi bir acı hissetmez Ameliyat hakkında konuşan Prof. Dr. Celkan, “Koroner arter hastalığı, kalp damarlarının içinde biriken yağ tabakaları (plak) nedeniyle daralması veya tıkanması sonucu gelişir. Bu durum, kalp kasının yeterli kan ve oksijen almasını engeller ve kalp krizi riskini artırır. Koroner by-pass ameliyatı, tıkanmış veya daralmış arterlerin etrafında yeni bir yol açarak kan akışını yeniden sağlamak amacıyla yapılan bir cerrahi müdahaledir. Ameliyat öncesinde hastanın detaylı bir muayenesi yapılır. Kan testleri, EKG ve anjiyografi gibi tetkikler, hastanın mevcut durumu hakkında önemli bilgiler sunar. Ameliyat, genel anestezi altında gerçekleştirilir, böylece hasta işlem sırasında herhangi bir acı hissetmez. Cerrah, göğüs kemiğini açarak kalbe ulaşır. Tıkanan damarların yerine, genellikle bacak ya da göğüs bölgesinden alınan sağlıklı damarlar (greft) yerleştirilir. Bu greftler, kanın tıkanmış arterleri bypass ederek kalp kasına ulaşmasını sağlar” ifadelerine yer verdi. Sağlıklı beslenme ve egzersiz, kalp hastalıkları riskini azaltmanın en etkili yollarıdır Kalp Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. M. Adnan Celkan Koroner By-Pass Ameliyatı ile İlgili önemli bilgileri paylaşarak, “Ameliyat sonrası, göğüs kemiği kapatılır ve dikişler atılır. Hastalar genellikle birkaç gün hastanede kalır, iyileşme süreci ise birkaç hafta sürebilir. Fiziksel aktivite, hastanın genel durumuna göre yavaşça artırılmalıdır. Ayrıca, doktorun önerilerine dikkat etmek ve gerekli rehabilitasyon programlarına katılmak, iyileşme sürecinin sağlıklı bir şekilde tamamlanması için son derece önemlidir. Koroner by-pass ameliyatı, kalp sağlığı açısından hayati bir öneme sahiptir. Tıkanmış damarların bypass edilmesi, hastaların yaşam kalitesini artırabilir ve kalp krizi riskini önemli ölçüde azaltabilir. Düzenli sağlık kontrolleri, sağlıklı beslenme ve egzersiz, kalp hastalıkları riskini azaltmanın en etkili yollarıdır. Kalp sağlığınızı korumak için bu önlemleri hayatınıza entegre etmek, sağlıklı bir yaşam sürmenin anahtarıdır” şeklinde konuştu.

Kalp atışlarındaki düzensizliğin nedeni kene ısırmasıymış Haber

Kalp atışlarındaki düzensizliğin nedeni kene ısırmasıymış

Samsun'un Salıpazarı ilçesinde ikamet eden 48 yaşındaki Adem Karabıçak'ı üç hafta önce bahçesinde fındık topladığı sırada sol kolundan kene ısırdı. Keneyi kolundan koparıp atan Karabıçak, fındık toplamayı sürdürdü. Birkaç gün sonra göğsünde ağrı, kalp atışında düzensizlik ve bayılma şikayetleri ile Samsun Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne başvuran Karabıçak'a Samsun Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mustafa Yenerçağ anjiyo yaparak geçici kalp pili taktı. Hastayı sol kolundan üç hafta önce bir böceğin ısırdığını öğrenen Doç. Dr. Yenerçağ, hastanın şikayetlerinin asıl kaynağının kene ısırığının da yol açtığı kalp iltihabı (lyme karditi) olduğundan şüphe duydu. Nadir görülen lyme karditi hastalığından şüphelindik Yenerçağ, yaptığı tetkikler sonucunda kalp iltihabını belirleyerek, hastasını ilaç tedavisiyle kalıcı kalp pili takmadan sağlığına kavuşmasına neden oldu. Doç. Dr. Yenerçağ, Adem Karabıçak'ın acil servise kalp hızının dakikada 20'lere düşmesi, kasılma, baş dönmesi ve bayılma şikayetleri ile başvurduğunu aktardı. Kalp hızının düşüklüğü ve farklı semptomların da olması sebebiyle hastaya acilen anjiyo yaptıklarını aktaran Yenerçağ, "Hastamıza geçici kalp pili taktık. Sonrasında eşinin ve kendisinin 'Üç hafta önce sol kolundan bir böceğin ısırdığını ve bu böcek ısırması sonrasında sol kolunda büyük kırmızı ve ortasında beyaz olan bir lezyon olduğunu' bize söylemesi üzerine bu durumlarda nadir görülen lyme karditi hastalığından şüphelindik." dedi. Kalıcı kalp pili takmaya gerek kalmadan taburcu ettik Lyme karditi hastalığının enfekte kenenin insanı ısırması ile görüldüğünü aktaran Yenerçağ, hastasında da kene ısırması kaynaklı kalp iltihabı olduğunu belirterek, "Bu bakteri kanda yayılma ile beraber birçok organı tutuyor. Birkaç hafta sonra belli organlardaki tutulum kendini ortaya çıkarıyor. Bizim hastamızda bu öyküyü duyunca lyme hastalığından şüphelendik ve hastaya kalıcı kalp pili takmaktan vazgeçtik. Hastaya teşhis konulması konusunda mikrobiyoloji bölümü ile görüştük. Çok hızlı şekilde tetkikleri yapıldı ve lyme hastası olduğu tanımlandı. Arkasından enfeksiyon hastalıkları bölümü ile birlikte antibiyotik tedavisine başladık. Tedavi başladıktan sonra hastamızın kalp hızı düzeldi, ritimleri normale döndü. Herhangi bir kalp hızında duraksama, gerileme gibi bir şikayeti olmadı. İki hafta süren tedaviden sonra hastayı kalıcı kalp pili takmaya gerek kalmadan taburcu ettik." şeklinde konuştu. Yenerçağ, bölgedeki bazı illerde kene ısırması vakalarının yaz mevsiminde görüldüğünü kaydederek, "Bu tür durumlarda kene ısırması ile gelen hastalara kalıcı kalp pili takmadan lyme karditi hastalığı tedavisine başlayarak hastalarımızı tedavi edebiliriz." dedi. Çok şükür iyiyim, her şey yolunda Adem Karabıçak ise fındık toplarken kendisini kene ısırdığını söyleyerek "Fındık toplarken kolumda bir kaşıntı hissettim. Bizim köyde çok fazla kene olduğu için zehirli kene değildi bizim bildiklerimiz. Önceden koparıp atıyorduk. Tabii bu ondanmış. Biz onu kopardık. Bir zaman sonra kaşıntı oldu, kızarıklık oldu kolumda. Kolum böyle kaşınmaya başladı. Ondan sonra bu göğsüme ağrı gelmeye başladı. Acile başvurduk. Sağ olsunlar doktorlar bizi hemen tedaviye aldılar ve kalp pili taktılar. Doktorum şüphelendi, 'Sizi kene mi ısırdı?' dedi. Ben de 'köyde her zaman ısırıyor ama biz zehirli olduğunu bilmiyoruz.' dedik. Ondan sonra tahliller yapıldı ve kene olduğu ortaya çıktı. Şimdi de tedavimizi olduk, çok şükür iyiyim, her şey yolunda." ifadelerine yer verdi.

Açık kalp ameliyatı önerilen hasta şifayı İzmir'de buldu Haber

Açık kalp ameliyatı önerilen hasta şifayı İzmir'de buldu

Ünal Altan, halsizlik ve çabuk yorulma gibi şikayetlerle yaşadığı Hollanda’da bir sağlık kuruluşuna gitti. Kalpteki mitral kapakta tam kapanmama teşhisi konan Altan’a, Hollandalı doktorlar açık kalp ameliyatı tavsiye etti. Açık kalp ameliyatı olmak istemeyen Altan, Türkiye’de araştırmalar yaptı. Açık kalp ameliyatı olmak istemediğini burada da belirten Altan’a, Doç. Dr. Cihan Altın tarafından ameliyatsız mitral kapak tamiri işlemi yapıldı. Başarılı geçen ameliyatsız mitral kapak tamirinden sonra Altan, sağlıklı bir şekilde Hollanda’ya döndü. Kendisini çok iyi hissettiğini söyleyen Altan, “Halsizlik, geceleri uyurken terleme, çabuk yorulma gibi şikayetlerim vardı. Aile hekimine gittim ve o da beni kardiyoloğa yönlendirdi. Burada mitral kapaklarımdan birinde sorun olduğu, açık kalp ameliyatı olmam gerektiğini söylediler. Ben de açıkçası açık kalp ameliyatı olmak istemedim ve Türkiye’de araştırmaya başladım. Cihan Beyi bulduk. Ameliyatsız mitral kapak tamiri işlemini anlattı ve uyguladı. 1 gün sonra da taburcu oldum. Kendimi çok iyi hissediyorum.” dedi. Aynı gün odasına alıp ayağa kaldırıp ertesi gün taburcu ettik Ameliyatsız mitral kapak tamirini yapan Doç. Dr. Cihan Altın, gelişen teknolojileri yakından takip ettiklerini aktardı. Altın, “Hastamızda mitral kapakta tam kapanmama kusuru vardı. Hastamıza ilk olarak biz de açık kalp cerrahisi önerdik. Ancak hastamız bunu istemediğini söyledi. Bunun üzerine kendisine ameliyatsız mitral kapak tamiri yöntemini önerdik ve kabul etti. Anjiyo yöntemiyle kasıktan girip tamiri gerçekleştirdik. Hastamızı aynı gün odasına alıp ayağa kaldırıp ertesi gün taburcu ettik.” diye konuştu. Altın, “Tıp son yıllarda çok hızlı bir şekilde gelişiyor. Hastanemizde de bu teknolojik cihazları kullanma şansımız var. Bu da onlardan biri. Açık kalp cerrahisine göre teorik olarak daha basit ve yeni bir işlem. Ancak şu anki veriler oldukça başarılı gidiyor. Hasta için açık kalp ameliyatına oranla çok konforlu bir yöntem. Başarı oranı yüzde 95’in üzerinde. Hastamızı yakından takip etmeye devam edeceğiz.” dedi.

Dünyaca ünlü cerrahlar Ankara'da bir araya geldi Haber

Dünyaca ünlü cerrahlar Ankara'da bir araya geldi

Ankara'da bir otelde gerçekleşen ‘Cardiac Memorial 24' isimli etkinlik çerçevesinde 250 doktor buluştu. Etkinlik, Prof. Dr. Serkan Durdu, Prof. Dr. Cengiz Bolcal ve Doç. Dr. Fatih Gümüş'ün liderliğinde düzenlendi. Minimal İnvaziv cerrahinin dünyadaki öncüleri arasında bulunan Oleksandr Babliak, Patrick Perier, Marco Solinas, Theo Kofidis ve Antonios Pitsis tecrübelerini anlattı. Moskova'dan 5 kişilik bir cerrah topluluğu aramızda Prof. Dr. Serkan Durdu, “Toplantı kapsamında ve eğitim amaçlı yurtdışından birçok meslektaşımızı merkezimizde konuk ediyoruz ve robotik cerrahiyle ilgili eğitimler veriyoruz. Moskova'dan 5 kişilik bir cerrah topluluğu aramızda. Suudi Arabistan'dan önemli bir cerrah arkadaşımız yine bizimle eğitim amaçlı burada. Bugünkü toplantıda paradigmanın değiştiği ve modern kalp cerrahisinin artık robotik, hastaya daha az zarar veren, sonuçları itibariyle başarılı işlemlerin uygulandığı bir sempozyumun konu başlıklarını tartışmak amacıyla buradayız” dedi. Ortalama 8-9 gün olan bir yatış sürecini 3-5 güne indiren bir teknoloji söz konusu Bora Uludüz, “Cerrahi olarak Türkiye çok iyi bir noktaya sahip. Bugün de bir sunumda paylaşıldı. Türkiye kalp damar cerrahisinde belli dönemlerde gerçekten liderliğe oynayan ülkelerden bir tanesi. Bugün baktığımızda teknoloji yatırımları ve destekleriyle bunu daha da ileriye taşımaya çalışıyoruz. Kendi kurumumuzda 3 robotumuz var. Bu robotlar sayesinde hastalar için çok daha konforlu ve kaliteli girişimler yapılabiliyor. Bunun en büyük faydası ameliyat sonrasında hastaların iyileşme sürecinin çok daha rahat ve hızlı geçmesini sağlayan teknolojiler olması. Ortalama 8-9 gün olan bir yatış sürecini 3-5 güne indiren bir teknoloji söz konusu” şeklinde konuştu.

Uzmanlar anlattı: Ölümcül hastalıktan korunma tavsiyeleri Haber

Uzmanlar anlattı: Ölümcül hastalıktan korunma tavsiyeleri

29 Eylül Dünya Kalp Günü'nde kalp rahatsızlıklarında tedaviden daha önemli olan konunun kolay yöntemlerle kalp hastalığı ile mücadele olduğunu ifade eden Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Kurtuluş Özdemir, kalp hastalığının dünyada ve Türkiye'de de en sık ölüm sebeplerinden biri olduğunu kaydetti. Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Özdemir, “Hastalıktan korunmak için yapılması gereken hususlar çok önemli. Çünkü korunma tedaviden çok daha fazla önem arz ediyor. O nedenle özellikle bizim vurgulamamız gereken şeyler tedaviden önce hastalığın olmamasına vurgu yapmamız. Bu hususta oluşturğumuz sloganımız, ‘YAŞaSın A, B, C, D, E'. Daha sağlıklı ve uzun yaşamanın kuralları var. Ne anjiyo ne stent ne balon ne bypas. Yapılması gerekenler çok daha basit ve çok daha etkili” diye konuştu. Yeme alışkanlığı, yaşam tarzının düzenli olması kalp hastalığı riskini azaltır Prof. Dr. Kurtuluş Özdemir, “Yaşla birlikte kalp hastalığı artıyor buna dikkat edeceğiz. Belirli bir yaş sonrası mutlaka kalp kontrolü gerekiyor. Kilo artışı değişik artış da olsa da kalp hastalıklarını tetikleyen bir faktör ve bunun önüne geçmemiz lazım. Sigara gene dünyada olduğu gibi ülkemizde de ciddi bir sorun. Bunu kesinlikle insanlardan uzak tutacağız. Bunun yanında genetik riski olan hastalarda özellikle tansiyondur, şekerdir, kolesteroldür gibi risk faktörlerinin belli aralıklarla kontrol edilmesi gerekiyor. Bunun için de özellikle 45-50 yaşından sonra bu risk faktörlerini içeren tahlillerin yapılmasını öneriyoruz. Kalp hastalıkların en temel sebebi kolesterol. Özellikle kötü kolesterol dediğimiz LDL kolesterolün yüksek olması, iyi kolesterol dediğimiz HDL'nin düşük olması yine kalp hastalıklarını tetikleyen bir faktör. Bunları ideal seviyeye çekmek kalp hastalıkları riskini 3 kat daha azaltıyor. Bunun dışında özellikle cinsiyete vurgu yapmak lazım. Çünkü erken yaşlarda erkeklerde daha sık görülürken ilerideki yaşlarda kadınlarda görülen kalp hastalığı rahatsızlıklarında özellikle menopoz sonrasında çok dikkat etmesi lazım. Onun için bu yaş grubuna özellikle vurgu yapalım. Menopoz sonrası kadınların daha sık kontrole girmesi gerekiyor. Bunun dışında şeker hastalığı bizim için çok ciddi bir tehlikedir. Şeker hastalığı demek kalp hastalığı demektir. Onun için şeker hastası olanlara daha ciddi bir analiz yapmamız lazım ve kan şekerlerini ideal seviyede tutmamız gerekiyor. Son olarak ise yeme alışkanlığı, yaşam tarzının düzenli olması kalp hastalığı riskini azaltır. Bu çerçevede stresten uzak günde en az 45 dakikayı bulacak egzersizin kalp hastalığından korunmadaki en büyük tedavi aracı olduğunu biliyoruz” dedi. Bitter çikolata da kalp sağlığı açısından daha etkili oluyor Kardiyoloji Uzmanı Dr. Oğuzhan Yıldırım ise “Kahve ve çikolata hem kardiyolojik açıdan hem de mutluluk vermesi açısından son derece önemli. Bunun dışında birazcık kahvenin çarpıntı yapması var. Ama kalp sağlığı açısından kahvenin olumlu yönlerinin daha çok olduğunu söyleyebiliriz. Bitter çikolata da kalp sağlığı açısından daha etkili oluyor” şeklinde konuştu.

Bana iyi geliyor demeyin! Bu alışkanlıklar kalp sağlığınızı olumsuz etkiliyor Haber

Bana iyi geliyor demeyin! Bu alışkanlıklar kalp sağlığınızı olumsuz etkiliyor

Kalp ve damar hastalıkları, dünya genelinde her yıl 17,9 milyon kişinin yaşamını yitirmesine sebep olarak en büyük ölüm nedeni olmayı sürdürüyor. 29 Eylül Dünya Kalp Günü, bu ölümcül hastalıklarla ilgili farkındalığı artırmak, kalp sağlığını korumanın yollarını anımsatmak için tüm dünyada çeşitli etkinliklerle kutlanıyor. Bu yılın temasıyla birlikte, herkesi daha sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemeye davet eden Dünya Kalp Günü, kalp sağlığını vurgulayarak milyonlarca hayatı kurtarmayı amaçlıyor. Bu anlamda günlük rutin hale gelmeye başlayan ve popüler olan bazı alışkanlıkları kalp sağlığı açısından değerlendiren Prof. Dr. Özlem Esen, özellikle sabah aç karnına içilen kahveye, aralıklı oruca ve aspirin kullanımı hakkında açıklamalarda bulundu. Güne her zaman hafif bir kahvaltı ile başlamalıyız Sabah kahvesinin aslında kalp sağlığı için tavsiye edilmediğine dikkat çeken Prof. Dr. Özlem Esen detaylı bilgilendirmeler yaptı. Prof. Dr. Özlem Esen kahvenin kahvaltı sonrası içilmesi gerektiğini ifade ederek, “Aslında kahve uyaran ve beyne ilk ulaştığı anda bizi canlandıran bir madde. Ancak uyandığımızda ilk olarak beynimize temas etmesini çok istemiyoruz. Çünkü kortuzol hormonu dediğimiz stres hormonlarını tetiklediği düşünülüyor. Dolayısıyla kahveyi aslında hafif bir kahvaltının üzerine tükettiğiniz zaman vücudunuz için daha sağlıklı. Aslında güne her zaman hafif bir kahvaltı ile başlamalıyız” diye konuştu. Şok diyetler kalbin elektrolit dengesini bozuyor Aralıklı oruç hakkında da uyarılar yapan Prof. Dr. Esen, “Son zamanlarda çok popüler olan uzun süreler aç kalınan, aralıklı veya oruçlu beslenme olarak adlandırılan beslenme düzeni yerine kalp uzmanları olarak her zaman normal 3 öğünlü beslenmeyi tavsiye ediyoruz.  Çünkü uzun açlığın vücuda fark edilmeden bir stres kaynağı olduğu, yüksek tansiyonu tetikleyebiliyor. Aralıklı oruç aslında şehir efsanesi bir beslenme tarzı ayrıca son çalışmalarda günün sadece 8 saatine yemeğini sınırlandıran kişilerin kalpten ölüm riskinin daha yüksek olduğu anlaşıldı. Aynı zamanda şok diyetler de kalp ve genel sağlık için tavsiye edilmiyor. Mesela sosyal medyada bu aralar su diyeti ünlü. Bu şok diyetler kalbin elektrolit dengesini bozuyor ve ritim bozukluğuyla ya da kanın akışkanlığının bozulmasıyla sonuçlanabiliyor.  Ayrıca diyet demek yerine sağlıklı beslenme demek daha iyi olacaktır. Geçmişte birtakım beslenme anlamında hatalar olabilir ama bunu düzeltip artık sağlıklı bir yaşama merhaba dediğimiz bir sağlıklı yaşam planı diyoruz. Dolayısıyla diyetlerden ziyade buna odaklanmamız gerekiyor” dedi. Aspirin basit bir ağrı kesici değil, ciddi yan etkileri olabilen bir ilaçtır Özellikle 40 yaş sonrası herkesin hem genel sağlık açısından hem de kalp krizini önleme bakımından aspirin kullanıp kullanmaması gerektiği konusunu da ele alan Prof. Dr. Özlem Esen, “Aspirin, aslında asetilsalisilik asit olarak bilinen bir ilaçtır ve 100 yılın buluşu diyebiliriz. Kalp krizi riskini azaltmada etkili olsa da gereksiz kullanımda mide ve beyin gibi bölgelerde kanama riskini artırabilir. Bu nedenle, aspirin kullanımı öncesinde mutlaka yarar-zarar dengesi değerlendirilmelidir. Genç ve sağlıklı bireylerde koruyucu etkisi sınırlı olan aspirinin, kalp hastalığı veya inme riski taşıyan kişilerde doktor kontrolünde kullanılması önemlidir. Ayrıca, aspirin kullanımının kolon polibi riskini azalttığına dair bulgular olsa da kronik gastrit gibi mide sorunları olan kişilerde kullanımı sakıncalıdır. Sonuç olarak, aspirin basit bir ağrı kesici değil, ciddi yan etkileri olabilen bir ilaçtır. Bu nedenle, aspirin kullanımı konusunda mutlaka bir doktora danışılmalı ve kişiye özel bir değerlendirme yapılmalıdır." dedi. Kalp sağlığınız için bu önerilere dikkat Son olarak kalp sağlığı için genel tavsiyelerde bulunan Prof. Dr. Esen önerilerini şu şekilde sıraladı: -Dengeli ve sağlıklı beslenme: Meyve, sebze, tam tahıl, sağlıklı yağlar (zeytinyağı, avokado), yağsız proteinler (balık, tavuk) ve lif açısından zengin gıdaları tüketmek kalp sağlığı için önemlidir. Kırmızı et, işlenmiş gıdalar, aşırı tuz ve şeker tüketiminden kaçınılmalıdır. -Düzenli egzersiz: Haftada en az 150 dakika orta yoğunlukta kardiyo egzersiz (yürüyüş, koşu, yüzme) yapmak kalp sağlığını destekler. Düzenli fiziksel aktivite, kan dolaşımını iyileştirir ve kalbi güçlendirir. -Sigara ve tütün ürünlerinden uzak durma: Sigara içmek damarları daraltarak kalp hastalığı riskini artırır. Tütün ürünlerinden uzak durmak kalp sağlığı açısından kritik önemdedir. -Alkol tüketimini sınırlama: Aşırı alkol tüketimi kan basıncını yükseltir ve kalp hastalığı riskini artırabilir. Alkol alımı sınırlı ve kontrollü olmalıdır. -Stres yönetimi: Uzun süreli stres, yüksek tansiyon ve kalp hastalıkları riskini artırabilir. Meditasyon, yoga veya derin nefes egzersizleri gibi stres azaltıcı teknikler uygulanabilir. -Düzenli sağlık kontrolleri: Kan basıncı, kolesterol ve kan şekeri seviyelerini düzenli olarak kontrol ettirmek erken teşhis ve önlem açısından önemlidir. -Yeterli ve kaliteli uyku: Kalp sağlığı için gece 7-8 saat kesintisiz uyku önemlidir. Uyku düzenini koruyarak kalp hastalıkları riskini azaltabilirsiniz. -Sağlıklı kilo yönetimi: Fazla kilolar, kalp hastalıkları riskini artırabilir. Sağlıklı beslenme ve düzenli egzersiz ile ideal kilo korunmalıdır.

Kalp hastalıkları sanal kalp anjiyografisi ile tespit ediliyor Haber

Kalp hastalıkları sanal kalp anjiyografisi ile tespit ediliyor

Özel bir görüntüleme yolu ile kalbi besleyen atardamarların, koroner arterlerdeki darlıkların saptanmasının hedeflendiğini ifade eden Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Murat Ünlü, “Tomografi cihazı ile yapılan bu yöntem hastanede kalmayı gerektirmez, oldukça güvenli bir yöntemdir ve hızlı bir şekilde uygulanmaktadır. Hastanın hastaneye yatışı ile taburcu edilmesi arasında geçen süre 15-20 dakika arasındadır” diye konuştu. Sanal kalp anjiyografisi kimlere uygulanır? Doç. Dr. Ünlü, çoklu risk faktörü olan hastalara sanal kalp anjiyografisini önerdiklerini belirterek “Bunlar; şeker hastalığı olanlar, hipertansiyonu, kolesterol yüksekliği olanlar, sigara kullananlar, ailesinde iskemik kalp hastalığı olan ve göğüs ağrısı olan hastalardır” dedi. "Hastaların işlemden önce böbrek fonksiyonlarının değerlendirilmesi için kan testi yapılmalı" Hastalar görüşmenin ardından risk faktörlerinin sorgulanarak kalp ve damar hastalıklarından ölüm oranlarının tespit edildiğini ifade eden Ünlü, "Her hasta belli bir risk grubuna girer. Düşük, orta ve yüksek risk grubuna göre hastalara uygulanan işlem ve tedaviler farklılaşır. Bu tekniği daha çok orta risk grubunda yer alan hastalara öneriyoruz. Bu işlemde hastaya iyotlu kontrast madde verildiği için hastaların işlemden önce böbrek fonksiyonlarının değerlendirilmesi için kan testi yapılması gerekiyor" dedi. "Yapay zeka kullanılarak kalbin 3 boyutlu animasyonu oluşturulur" İşlemin kendisi ve çekim anındaki sürenin 2-4 dakika arasında değiştiğini de ifade eden Doç Dr. Murat Ünlü, "Toplar damara verilen boyalı madde kalbe ulaştığında çekim başlar ve yaklaşık 2-3 saniyelik süreçte kalbin taraması yapılır, sonrasında radyoloji uzmanlarınca yapay zeka kullanılarak kalbin 3 boyutlu animasyonu oluşturulur. Bu görüntü ile damarlar içinde darlık, kireçlenme olup olmadığı, doğumsal bir anomali olup olmadığı görülür. Kalbin etrafında bir zar vardır, bunun hastalıklarının da tanı ve takibinde sanal kalp anjiyografisi etkili ve güvenilir bir yöntemdir. Ayrıca doğumsal bazı kalp hastalıklarında bizim dışarıdan yaptığımız kapatma tedavileri, ameliyat öncesinde hastalığın derece ve tipinin belirlenmesinde oldukça güvenilir bir yöntemdir.” ifadelerine yer verdi.

9 aylık Ela bebeğin kalbindeki delik ameliyatsız anjiyo yöntemiyle kapatıldı Haber

9 aylık Ela bebeğin kalbindeki delik ameliyatsız anjiyo yöntemiyle kapatıldı

Mersin'in Toroslar ilçesinde yaşayan Vural ve Esengül Acar çiftinin kızı Ela'ya "Patent Duktus Arteriozus (PDA)" teşhisi konuldu. Aile, daha sonra MEÜ Tıp Fakültesi Hastanesi Çocuk Kardiyoloji Bilim Dalı Başkanı ve Uzmanı Prof. Dr. Derya Karpuz'a gitti. Gerçekleştirilen tetkiklerle çocuğun kalbindeki iki büyük atardamar arasında 3,2 milimetrelik delik olduğu ve kalpten "üfürüm" olarak adlandırılan ses çıktığı tespit edildi. Kasıktan girilerek yapılan anjiyo yöntemi sayesinde kalbindeki delik kapatılan Ela'nın, 1 gün sonra taburcu edilmesine karar verildi. "Kendisini bir gece hastanede yatırdık" Konu hakkında konuşan Prof. Dr. Derya Karpuz, çocuklardaki kalp delikleri ve damar darlıklarının anjiyo yöntemiyle tedavi edilebildiğini ifde etti. Karpuz, şöyle konuştu: "Girişimsel anjiyo yöntemimizde, çocuklarda kasık damarlarından kalbe giriyoruz ve şemsiye şeklindeki cihazı deliğe yerleştiriyoruz. Zamanla kendi vücut dokusu, cihazın arasına girerek bütünleşiyor. Yara izi olmadan kalp deliği kapanmış oluyor." Karpuz, "Ela'nın kalp deliğini anjiyo yöntemiyle 15-20 dakikada başarıyla kapattık. Kendisini bir gece hastanede yatırdık. Ertesi gün kalbine baktığımızda cihazın yerinde ve gayet iyi olduğunu gördük. Hastamızı sağlıkla taburcu ettik." diye konuştu. Anne Esengül Acar da Ela'nın ablasında da benzer hastalıkla karşılaştıklarını aktardı. Acar, "Kızım çok şükür iyi. İz kalmayacak olması da sevindirici. Derya Hanım çok destek oldu, moral verdi. Hocamıza ve ekibine teşekkür ediyorum." dedi.

Bu sendrom onun kalbini 150 kez durdurdu Haber

Bu sendrom onun kalbini 150 kez durdurdu

Ciddi ritim bozukluğuna yol açarak kalbi aniden durduran "Brugada sendromu" nedeniyle "şoklu kalp piliyle" yaşayan ve 17 yılda 150 kez kalbi duran 37 yaşındaki Alper Ayaz, "radyofrekans ablasyon" tedavisiyle kalbinin düzensiz çalışmasından ve sıklıkla elektroşok etkisine maruz kalmaktan kurtuldu. Ayaz, 2007'de baygınlık geçirmesi ve kalbinin durması üzerine kaldırıldığı hastanede, doğuştan gelen, bin kişiden 1 ila 2'sinde rastlanan, hayatı tehdit edici ritim bozukluğuna sebep olan Brugada sendromuna sahip olduğunu öğrendi. Genetik geçişli ve ölümle sonuçlanabilen bu hastalığa çare olarak Alper Ayaz'a, kalp ritmi düzensizleştiğinde şok vererek ritmin normale dönmesini sağlayan, "şoklu kalp pili" olarak da adlandırılan "İmplante Edilebilen Kardiyoverter Defibrilatör (ICD)" takıldı. Şok cihazı görevi gören bu pille yaşamaya başlayan Alper Ayaz, işteyken, arkadaşlarıyla vakit geçirirken, hatta trafikte araç kullanırken birçok kez kalbinde meydana gelen ciddi ritim bozukluğu nedeniyle devreye giren ICD'nin verdiği elektroşokun etkisini yaşadı. Ayaz, son aylarda kalp pilinin çok sık şoklama yaptığı ve kendini güçsüz hissettiği için İstanbul'daki Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne başvurdu. Burada Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Serdar Demir tarafından kontrolleri yapılan Ayaz'a kalbindeki düzensiz ve anormal ritmi engelleyecek ablasyon tedavisi uygulandı. Anormal kalp ritimlerine yol açan küçük bir kalp dokusuna radyofrekans enerjisi ya da dondurma yöntemiyle uygulanan bu minimal invaziv prosedürü sonrasında Ayaz, artık kalbinin durmadığı ve şoklanmadığı günlere "merhaba" dedi. "Sürekli kalbin durmasına bağlı kalp pili devreye girerek şokladığı için hastalar ciddi acı hissedebiliyor" Ayaz'ın hastalığı ve tedavi süreciyle ilgili konuşan Doç. Dr. Serdar Demir, sendrom nedeniyle hastaların kalbinde elektriksel üretimde bir bozukluk meydana geldiğini belirtti. Doç. Dr. Demir, 3 farklı tipi bulunan ve erkeklerde daha sık görülen bu sendromda, genellikle 27 ila 40'lı yaşlarda ani kalp durmalarına bağlı, hastaların yaşamını yitirdiğini söyledi. Hastaların kalp durması öncesinde hiçbir belirtiyle karşılaşmayabildikleri için tanı konamadığını, bu nedenle de Brugada'dan ölümlerin sık yaşandığını aktaran Demir, ailesinde ani ölüm ve bayılma hikayesi olan hastalarda, öncelikli olarak bu sendromun akla gelmesi gerektiğini vurguladı. Sendrom tanısının detaylı anamnez ve fiziki muayene sonrasında çekilen EKG ile yapılan genetik analizin sonucuna göre konulduğunu anlatan Demir, arada kaldıkları vakalarda ise farklı bir testle tanıyı kesinleştirdiklerini dile getirdi. Doç. Dr. Serdar Demir, "ventriküler fibrilasyon" denilen, ani ve hayatı tehdit eden ritim bozukluğuna sahip bu hastaların kalbi sürekli durduğu için şok tedavisi uygulayarak ritmin tekrar normale çevrilmesini sağlayan bir kalp pili takıldığını anlattı. Alper Ayaz'da da bulunan şok pilinin hastaların yaşama tutunmasını sağladığını söyleyen Demir, "Ancak bu tedavi, hastaların hayatını kabusa dönüştürebiliyor. Çünkü sürekli kalbin durmasına bağlı kalp pili devreye girerek şokladığı için hastalar çok ciddi acı hissedebiliyor." dedi. Demir, halk arasında "şoklama" olarak bilinen bu yöntemde, defibrilatör cihazının kalp pili şeklinde kalbin içerisindeki iki boşluğa yerleştirilerek, elektrik akımı verdiğini aktardı. "Hasta ritim bozukluğu olmadan hayatını idame ettirebiliyor" Hastası Ayaz'a uyguladıkları tedaviye ilişkin Demir, "Biz bu hastada, son zamanlarda güncel olan ablasyon tedavisini uygun gördük. Yaptığımız başarılı operasyon sonrasında hastada uzun süreden beri herhangi bir şoklama, ciddi bir ritim bozukluğu olmuyor. Hasta herhangi bir aktivitesi sırasında ritim bozukluğu olmadan hayatını idame ettirebiliyor. Kalbi durmuyor, pili gereksiz yere şoklamıyor." bilgisini verdi. Doç. Dr. Serdar Demir, ablasyon yönteminin son birkaç yıldır oldukça gündeme gelmeye başladığını, Türkiye'de de birkaç merkezde başarılı şekilde uygulandığını aktardı. Yöntemi uygulamadan önce kalbin hem içinden hem dışından 3 boyutlu haritasının çıkarıldığını ve elektriksel aktivite bozukluğuna neden olan bölgelerin tespit edildiğini anlatan Demir, "Alper Bey'de biz buraları tespit ettik. Verdiğimiz radyofrekans ablasyon yöntemi sonrası bu elektriksel anormal aktiviteleri yakarak tamamen ortadan kaldırdık. Damardan verdiğimiz ilaçlarla anormal aktivitelerin bir daha tekrarlamadığını görünce işlemimizin başarılı olduğunu kabul ederek, sonlandırdık." diye konuştu. Demir, Ayaz'ın kalp pilinin de hala durduğunu çünkü güncel tedavi kılavuzuna göre kalp pilinin çıkarılmasının söz konusu olmadığını, ileriki dönemlerde ablasyonun birincil basamak tedavi olması halinde pil ihtiyacının kalmayabileceğini kaydetti. Herhangi bir anda kalp pili şoklaması yaşayabiliyordu Alper Ayaz da, 17 yıl önce Trabzon'dayken aniden bayıldığı için kaldırıldığı hastanede rahatsızlığının teşhis edilemediğini, ardından İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesine sevk edildiğini ve burada Brugada sendromu tanısı aldığını söyledi. Doktorların kendisine kalp pili takılmasına karar verdiğini aktaran Ayaz, pil takıldıktan sonra şoklama anında yaşadıklarına değinerek, "Bir anda gelebiliyor, (şoklamanın) geldiğini ortalama 3-4 saniye önceden anlıyorum. Mesela araç kullanırken, yolculuk yaparken veya başka bir araçta yan koltukta otururken böyle bir tehlikeye maruz kalabiliyorum. Arkadaşlarımla yemek yerken, sohbet esnasında bir anda kasılma oluyor ama bu 3-4 saniye sürüyor. Kalp duruyor, pil devreye giriyor." diye konuştu. Kalp pili 1 günde 12 kez şokladı Ayaz, ritim bozukluğu nedeniyle geçmişte kalbinde birkaç kez ağır şoklamalar da yaşadığını belirterek, o anları şöyle anlattı: "Bazen ritim düzene girmediğinde kalp çıldırırcasına atıyor, pil hemen devreye giriyor. Bir günde 12 şok aldığımı hatırlıyorum. Sonrasında acile gittim, nabzım çok yüksekti, hemen hastaneye yatırdılar. Yine ağır olarak 6-7 şok aldım. Bir de bu ablasyon işlemini yaptırmadan önce evdeyken 7-8 şok birden aldım. Bu durumun zaten normal olmadığını kendim anlayabiliyordum çünkü 1 ya da 2 şokla vücudun düzene girmesi lazım. 1-2 şok yapıldığı zaman ortalama 4 ila 7 ay arasında vücut şok almaz. Çok yüksek şok aldığım için en son yaşadığım şok 9 ay sonra oldu. 9 ayın üzerine Koşuyolu'na geldim. Çok ağır şoklar alınca artık vücudum halsizleşti, vücudumu taşıyamıyordum çünkü elektrik veriyor bana doğal olarak." Ablasyon işlemini buraya başvurduğunda tesadüfen öğrendiğini belirten Ayaz, "Hocamız, 'Yakacağız.' dedi. Ben de 'Yakacaksınız ama finalinde ne oluyor?' dedim. 'Şoklama olmayacak.' dedi. 'Ne kadar büyük buluş, acaba gerçek mi?' dedim çünkü insan yaşadıklarından dolayı ilk başta inanamıyor. Ablasyon bu konuda muhteşem bir buluş gibi görünüyor. Herhangi bir olumsuzlukla şu ana kadar karşılaşmadım." diye konuştu. "Ablasyonla o günleri geride bırakacağım" Alper Ayaz, "2007'den beri ortalama 150 kez şok almışımdır. Dediğim gibi ablasyonla inşallah o günleri geride bırakacağım, daha güzel günlere erişeceğim." dedi. Ailesinde de kalp rahatsızlıklarının olduğunu, iki amcasının kalp krizi nedeniyle vefat ettiğini, babasına stent takıldığını, annesinin aort damarının yırtıldığını anlatan Ayaz, kalp ile ilgili rahatsızlıkların ailesinde genetik olduğunu söyledi. Uygulanan işlemden çok memnun olduğunu vurgulayan Ayaz, bu durumu yaşayan birinin ablasyon yaptırmaktan çekinmemesini önerdi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.