[tag] Haberleri |İlkses Gazetesi - Son Dakika [tag] Haberleri

#kalp hastalıkları

kalp hastalıkları haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, kalp hastalıkları haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Kalp hastalıklarından nasıl korunulur? Haber

Kalp hastalıklarından nasıl korunulur?

29 Eylül Dünya Kalp Günü dolayısıyla açıklamalarda bulunan Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Dr. Samet Yılmaz, vatandaşlara uyarılarda bulundu. Yılmaz, "Dünya Kalp Günü yaklaşık 20 yıldır Dünya Kalp Federasyonu ve bağlı kuruluşlar tarafından kardiyovasküler hastalıklar hakkında farkındalık oluşturmak için kutlanan bir gün. Dünyada ve Türkiye’de kardiyovasküler hastalıklar en sık ölüm nedenleri arasında. Bugünün amacı kardiyovasküler hastalıklar farkındalığını oluşturmak, sağlık okur yazarlığıyla hakkında insanların farkından arttırmak için kutlanıyor. Kardiyovasküler hastalıklar hem kalp damar hastalıkları, inme, bacak damar hastalıkları gibi hastalıkları kapsıyor ve böyle durumlardan korunmak için insanların öncelikle beslenme tarzlarını, hayat tarzlarını değiştirmeleri gerekiyor. Hareketsiz bir hayattan kurtulmaları gerekiyor. Tütün ve alkol gibi kötü alışkanlıkları sıfırlandırmaları gerekiyor. Diyet konusunda korunma konusunda Akdeniz tarzı bir beslenme şeklinin önemli olduğu vurgulanıyor böyle durumlarda. Balık, doğmuş yağlardan fakir zeytinyağı, kuruyemiş, sebze, meyve ağırlıklı beslenme anlamına geliyor" dedi. Hipertansiyon, ailevi ve stres gibi faktörlerin de kalp damar hastalıklarında etken olduğuna vurgu yapan Dr. Samet Yılmaz; "Hipertansiyon, kolesterol düzeyleri, kan şekerini takip ederek risk faktörlerini değiştirmemiz mümkün. Ailevi yatkınlığı olan kalp damar hastalıklarında bunu değiştirme şansımız yok ama değiştirebileceğimiz risk faktörleri var. Özellikle alkol, sigara tüketimi, kötü beslenme alışkanlıkları ve hareketsiz hayat tarzından kurtulmak gerekiyor" diye konuştu. BU İÇERİK DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR- Fazla kilo ve inatçı yağlara karşı 10 etkili egzersiz!

Kalp sağlığı hakkında en çok sorulan 5 soru Haber

Kalp sağlığı hakkında en çok sorulan 5 soru

Kalp spazmı ile kalp krizi arasındaki fark nedir? Kalp spazmı çoğu zaman kalp krizinin yerine de halk arasında kullanılan bir deyim, ancak spazm koroner damarların büzülmesi demektir ve hem damarda kısmi plaklar var iken hem de hiçbir darlık yok iken olabilir. Bu spazmın süresi uzun sürerse kalp krizine döne de bilir, dönmeye de bilir. Buradaki ölçü şudur. Damarla ilgili bir ağrı başladı ve bu yarım saati aşmışsa kalp krizine dönüşür. Bu ağrı herkeste değişik olabilir ama yaygın olan şekli göğüs kemiğinin iman tahtası dediğimiz kısımda, ortada, bazen de solda gelişir. Üzerinde birisi oturmuş gibi veya ağırlık basmışlar ya da göğsünüzü sıkıştırmışlar gibi bir ağrı başlar. Bu ağrı birden bire şiddetli başlamaz. Ufak başlar ve artarak devam eder. Batar gibi hissedilen ağrılar kalp krizi ile ilgili değildir. Spazm geçerse, sonrasında hastanın damarlarını sanal anjiyo ya da normal anjiyo ile değerlendirdiğinizde bir şey görmeyebilirsiniz. Spazm böyle bir şeydir. İlerlerse krize dönebilir ya da dönmeyebilir. Özellikle soğuk havalar, yoğun stres, bazı ilaçlar ya da sigarayı yoğun tüketmek kalp spazmını tetikleyebilir. Kalp krizinde ise önceden kalp damarlarında ciddi bir darlık varken veya ciddi bir darlık yokken, o damarları tıkayan plakların herhangi bir nedenle çatlaması sonucu damar tıkanırsa beslemesi gereken bölgeyi besleyemez ve kalp krizi gelişir. Hangi damarda olduğuna göre, riski, yaygınlığı, hastaya sonraki vereceği zarar değişik olur. KADINLARDA KALP KRİZİ BELİRTİLERİ FARKLI GELİŞİR Kalp krizi açısından kadınlar mı erkekler mi daha büyük risk altında? Menopoz öncesi risk kadınlarda erkeklere göre daha düşük iken, 50-55’li yaşlardan sonra kadınlarda risk ciddi oranda artıyor. Hatta daha da riskli konuma gelebiliyorlar çünkü kadınlarda şikayetler erkekler nazaran daha atipik gelişiyor. Kadınlarda tipik ağrı olmayabiliyor bunun yerine sadece nefes darlığı gelişebiliyor. Dolayısı ile kadınları daha dikkatli değerlendirmek gerekir. Çarpıntı, terleme, mide bulantısı gibi belirtiler de kadındalarda koroner kalp hastalığı belirtisi olabilir. Bu yüzden bu gibi belirtilere karşı kadınların uyanık olması gerekir. Kırık kalp sendromu nedir? Özellikle kadınlarda yoğun stres sonrası gelişen şiddetli bir spazm durumudur. Ortada anatomik bir darlığın var olup olmaması gözetilmeksizin, strese bağlı damarın uç kısımlarına kan gitmediği için o bölge beslenmiyor. Beslenmediği zaman ve bu süre uzadığı zaman da kalp krizine benzer belirtiler ortaya çıkar. Buna bağlı kalbin bir bölümünde, özellikle ön tarafında kasılmaya bağlı anevrizmatik bir durum oluşur. Bu vakaların büyük bir kısmı uygulanan tedavi sonrası ( hastasının tedavi edilmesi, sakinleştirilmesi, kan sulandırıcılarının verilmesi ) iyileşebiliyor yani kalp düzelebiliyor. KRİZ GELİŞMEDEN HASTANEYE ULAŞMAKTA FAYDA VAR Her göğüs ağrısı kalp krizi ile mi ilgilidir? Hayır, her göğüs ağrısı kalp krizi ile ilgili değildir. Ancak burada hastaları değerlendirirken; Koroner kalp hastalıklarında belirli risk faktörleri vardır. Onların olup olmaması önemlidir. Hastanın erkek olması, 40 yaşını geçmiş olması, şeker hastalığı, yüksek kolesterol, sigara kullanımı, yüksek tansiyon, ailede erken yaşta kalp krizi hikayesi, sedanter yaşam gibi risk faktörleri varsa ve hastanın bahsettiği ağrı göğüste ağırlık ve baskı hissi uyandıran giderek şiddetlenen ağrı şeklindeyse bunu detaylı değerlendirmek lazım. Bazen sadece hastanın telefonda tarif ettiği ağrı şeklinden hastanın hemen hastaneye yatırılıp ileri tetkik için değerlendirilmesi gerektiğini, anjiyosunun gerekli olduğunu anlarız. Bazen de yüz yüze daha detaylı bir değerlendirme yapabiliriz. Ekokardiyografi dediğimiz kalp ultrasonu ile kalbine bakabilir veya bazı kan testleri ile bunu anlayabiliriz. Hastalara benim en önemli tavsiyem şu: - Belli risk faktörlerini taşıyorsa, - Belli yaşın üzerindeyse, - Göğsünde tarif edemediği bir ağrı hissetiyse Mutlaka bir acil servise uğrayıp EKG ve diğer gerekli tetkiklerle değerlendirilmesi gerekir. Kalp krizi geçiren hastaların yüzde 20-25’i hastaneye ulaşamıyor. Hastaneye ulaşanların da kriz öncesine nazaran yüzde 5-10 riski bulunuyor. Dolayısı ile kriz gelişmeden hastaneye başvurmakta fayda var. HERKESİN 20’Lİ YAŞLARDAN SONRA BİR KERE KALP KONTROLÜ YAPTIRMASI GEREKİR Gizli kalp nedir? Hastanın daha önce herhangi bir kardiyak semptomu ve şikayeti yokken birden kalp krizi ile kaybedilmesi durumunda bu hastada gizli kalp varmış diye söylenir halk arasında. Aslında daha önceden hasta zamanında hekime başvursaydı ve bir check up taramasında geçmiş olsaydı belki de damarlarda tanıya yönelik faktörler bulunabilirdir. Öte yandan ritim problemi kaynaklı olan problemler de gizli kalp nedeni. Daha önce hiç belirti vermemiş ancak kişi koşarken kalbi durmuş. Ya da EKG’de hiçbir şekilde probleme rastlanmamış ama doğuştan genetik olarak getirdiği ritim problemleri var. Bu gibi gizli kalp denilen problemlerin büyük bir kısmı rutin taramalarda yakalanabiliyor. Bundan dolayı herkesin 20’li yaşlardan sonra bir kere kalp kontrolü yaptırması gerekir. Bundan sonra da risk faktörlerine göre doktorun belirlediği periyodik aralıklara göre de rutin kontrollerini aksatılmaması gerekir. HABER MERKEZİ

Kalp hastalarına Ramazan önerisi Haber

Kalp hastalarına Ramazan önerisi

Sağlıklı insanlar için ruh ve beden sağlığını koruyarak vücudun toksinlerden arınmasını sağlayan oruç ibadetinin kalp ve damar hastalığı olanlar için olumlu ve olumsuz sonuçlarını değerlendiren Uzman Kardiyolog Dr. Levent Saraç, kalp ve damar hastalarının oruç tutup veya tutamayacağı hakkında bir genelleme yapmanın doğru olmadığını belirtti. Her hastanın; hastalık tipi, şiddeti, tedaviye cevabı, eşlik eden diğer hastalıklarının farklılık gösterdiğini söyleyen Dr. Saraç, “Hasta hekimine kulak verip, kalp ve damar sağlığını göz önünde bulundurarak oruç tutmalı. Oruç tutması uygun görülen kalp hastaları kullanılan ilaçlara ara vermeden devam edip, iftar ve sahurda doğru beslenerek, tavsiyelerine göre hareket etmeleriyle güvenle oruç tutabilirler” dedi. ORUÇ TUTMANIN FAYDALARI Oruç tutmanın kalp ve damar sağlığına faydalarının neler olduğunu anlatan Uzman Dr. Levent Saraç, “Sağlıklı insanlar üzerinde yapılan araştırmalar, orucun faydalı etkilerini bize göstermiştir. Yapılan araştırmalarda, hastalarda Ramazan öncesine göre HDL kolesterol seviyelerinde artış ve LDL seviyelerinde düşüş gözlenmiştir. Dikkatli tutulan oruç ile günlük kalori alımını kısıtlamak, insülin duyarlılığını artırmak ve oksidatif strese karşı direnç kolaylaşır. Ayda bir günden fazla oruç tutan kişilerde, aterosklerozun daha az görüldüğü bildirilmiştir. Kalp ve damar hastalarında orucun bir diğer olumlu yönü de psikolojik etkileridir. Müslüman kişide farz olan bir ibadeti yapmanın mutluluğu büyüktür. Ayrıca hastalık halinde iken, depresif duygu durumun azaltılması yoluyla hastaların kendi kendilerine güven duyması, hastalığın iyi yönde seyri açısından önemlidir” diye konuştu. Kalp ve damar hastalarının oruç tutarken dikkat etmeleri gereken noktalara da değinen Dr. Saraç, “Kardiyovasküler hastalığı olan hastalarda en önemli husus, oruç tutmadan önce hastanın durumunun bir kardiyolog tarafından değerlendirilmesidir. Bu hastaların kullandığı ilaçların genellikle düzenli olarak kullanılması gerekmektedir. İlaç alma sırasının bozulup bozulmadığı dikkate alınmalıdır” uyarısında bulundu. KİMLER ORUÇ TUTAMAZ? Uz. Dr. Saraç, oruç tutması önerilmeyen kalp ve damar hastalıklarını şu ifadelerle sıraladı: “İlerlemiş kalp yetmezliği olan hastaların stabil seyri, düzenli ilaç kullanımı ve sıvı-elektrolit dengesinin sağlanması ile mümkün olmaktadır. Bu hastaların eşlik eden böbrek yetmezliği ve diyabet gibi hastalıklar sebebi ile alması gereken çok sayıda ilaç olabilir. Hekim bunları göz önünde bulundurarak karar verir. Özellikle göğüs ağrısı ve nefes darlığı gibi durumlar aktif olarak ilerliyorsa oruç tutmak uygun olmayabilir. Bilimsel literatür, son 6 ay içinde miyokard enfarktüsü geçirmiş, anjina pektoris semptomları olan veya son 6 ay içinde perkütan koroner girişim veya koroner arter baypas greft geçirmiş hastaların oruç tutmaması gerektiğini belirtmektedir. Aritmi teşhisi konulmuş veya buna yatkınlığı olan hastalarda, oruç tutmak elektrolit dengesizliğine, iskemiye neden olabilir. Bu nedenle özellikle şiddetli ritim bozuklukları olan hastalar için oruç tutmak uygun olmayabilir. Dirençli hipertansiyonu olan hastalar, kan basıncı normale dönene kadar oruç tutmamalıdır. Kontrollü hipertansiyonu olan hastalar ilaçlarını düzenli aldıkları sürece oruç tutabilirler. Tüm kalp ve damar hastaları oruç tutup tutamayacaklarını hekimlerine danışmalıdır.” GEREKLİ DÜZENLEMELER RAMAZAN ÖNCESİ YAPILMALI Kalp hastalarının Ramazan ayında ilaç tedavisini nasıl sürdürmesi gerektiğini anlatan Saraç, “Ramazan ayında kalp hastalarının en önemli sorunlarından biri de ilaçlarını hangi sıra ile alacaklarını belirleyememeleridir. Hekimler ilacın etki süresini hesaba katarak ayarlamalar yapılabilir. Günde bir kez ilaç alan hastalarda tedavi, doz sahur veya iftar olarak değiştirilerek ayarlanabilir. Ancak hastaların ilaçlarını her gün aynı saatte almaları önemlidir. Aspirin dışında antikoagülanlar ve antiplatelet ajanlar kullanırken dikkatli olunmalıdır. Ramazan öncesi oruç tutan hastalarda doz ayarlaması veya değişikliği gerekebilir. Hastaları riske atmamak için Ramazan’dan 24 saat önce aktif ilaçlara geçmek mantıklıdır. İlacı günde bir defadan fazla alan hastalar, mümkün olduğunca yavaş salımlı ilaçlar kullanmalıdır. Bu mümkün değilse ilacın yarı ömrü dikkate alınarak iftar ve sahur dozu ayarlanmalıdır. Açlık ve tokluğun ilaç emilimini etkilediği unutulmamalıdır. Bu nedenle, dozlamanın önerildiği zaman aralığı belirlenirken bu dikkate alınmalıdır. Ayrıca etkileşime giren ilaçlar ayrı öğünlerde almalıdır” şeklinde konuştu. SU KAYBINA DİKKAT! Son olarak iftar ve sahur arasında tüketilen gıdaların kalp sağlığına etkilerini paylaşan Saraç, oruç sırasında öğünler değiştiği için hastaların oruç tutarken yediklerine daha çok dikkat etmeleri gerektiği konusunda uyarılarda bulunarak, “Aşırı tuzlu, yağlı ve şekerli yiyeceklerin tüketimini sınırlamalı ve sağlıklı beslenmeye devam etmelisiniz. Ayrıca fazla gıda tüketiminin sindirim sorunlarına, tansiyon kontrolünün bozulmasına yol açabileceği unutulmamalıdır. Oruç sırasında sıvı alımı kısıtlandığı için kalp ve damar hastalığı olan kişiler vücutta su kaybı konusunda özellikle dikkatli olmalıdır. Bu nedenle hastaların sahur için yeterince su içmesi ve iftarda sıvı alımını artırması önemlidir. Bazen aşırı sıvı alımı özellikle kalp yetmezliği olanlarda başka sağlık problemlere sebep olabilir. Bu nedenle doktorun sıvı alım önerileri dikkate alınmalıdır. Ayrıca kalp ve damar hastaları Ramazan’da 2 öğün yerine 3 öğün yemelidir. Bu sayede yemek miktarı paylaşıldığı için hastanın kalp yükü artmaz” dedi. İHA

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.