[tag] Haberleri |İlkses Gazetesi - Son Dakika [tag] Haberleri

#kan

kan haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, kan haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Türk Kızılay'dan 2024 yılının 6 aylık kan bağışı verileri Haber

Türk Kızılay'dan 2024 yılının 6 aylık kan bağışı verileri

Kanunla kendisine verilen “güvenli ve düzenli kan bağışı sağlama” görevi çerçevesinde ülke genelinde 18 Bölge Kan Merkezi, 69 Kan Bağış Merkezi, 300'den fazla mobil ve sabit ekip ile kan bağışı çalışmalarını yürüten Türk Kızılay, 2024 yılının ilk 6 ayında 1 milyon 373 bin 168 ünite kan bağışına ulaştı. Toplamda 1,2 milyon kişiden toplanan kan bağışının yüzde 28'i ilk kez kan bağışında bulunan gönüllülerden geldi. Kızılay'ın düzenli kan bağışçı sayısı ise 900 bine yaklaştı. Ülke genelinde bin 128 hastanenin günlük kan ve kan bileşeni ihtiyacını karşılayan Kızılay, son 6 ayda Türkiye'nin kan ihtiyacının yüzde 96'sını karşıladı. En çok kan bağışı 20 yaştan Yılın ilk 6 ayında kan bağışında bulunan 1,2 milyon gönüllünün bazılarının birden fazla kan bağışlaması sayesinde kan bağışı rakamı 1,37 milyona ulaştı. Kan bağışlayanların yüzde 88'sini erkekler, yüzde 12'sini ise kadınlar oluşturdu. Kan bağışında bulunanların yüzde 60'tan fazlasını 20-45 yaş aralığı oluştururdu. 20-25 yaş aralığındaki kişiler toplam kan bağışının yüzde 18'ini verdi. Lise mezunları yüzde 34'le birinci Eğitim durumuna göre en fazla kan bağışı, bağışçıların yüzde 34'ünü oluşturan lise mezunları ile yüzde 21'ini oluşturan üniversite mezunlarından alındı. Ardından sırayla ilkokul, ortaokul ve ön lisans mezunları geldi. Bağış şampiyonu Isparta oldu Yılın ilk 6 ayında en yüksek kan bağışına ulaşan iller sırasıyla İstanbul (251 bin 111 ünite), Ankara (110 bin 429 ünite) ve İzmir (75 bin 627 ünite) oldu. Kan bağış rakamları nüfus etkisinden arındırıldığında ise bağış oranı en yüksek şehir yaklaşık yüzde 5'le Isparta oldu. Isparta'yı yüzde 4'lük oranlarla Gaziantep ve Erzincan izledi. 76 bin kök hücre bağışçısı Türk Kızılay, kök hücre tedavisi bekleyen hastalar için de 2013 yılından bu yana Türkök Projesi'nde aktif görev alıyor. Proje kapsamında yılın ilk 6 ayında 76 bin 56 kişi kök hücre bağışçısı oldu. Bugüne dek 23 bin 582 eşleşme ve 5942 kök hücre naklinin gerçekleştiği proje kapsamında toplam 1 milyon 143 bin 191 aktif kök hücre bağışçı adayı bulunuyor. Kan bağışı için 30 dakika ayırmak yeterli Ülkemizin kan ihtiyacını karşılamak üzere çalışan Türk Kızılay “Birbirimize Candan Bağlıyız” sloganıyla yürüttüğü kan bağışı kampanyası kapsamında, 18-65 yaş arası sağlıklı her bireyi düzenli kan bağışıyla hayat kurtarmaya çağırıyor. Kan bağışlamak isteyen vatandaşlar, en yakın Kızılay Kan Bağışı noktasına giderek form doldurduktan sonra doktor kontrolünde yapacağı kan bağışıyla 30 dakika içinde kan dostları arasına katılabiliyor. Erkekler 3 ayda bir, kadınlar 4 ayda bir kan bağışında bulunabiliyor. Hayat kurtaran bağışçılara onur madalyaları Türk Kızılay, Sağlık Bakanlığı ile hayata geçirdiği Ulusal Kan Temini Projesi kapsamında, kan ve kan ürünleri teminini tamamen gönüllülük esasına dayalı bir yaklaşımla gerçekleştiriyor. Kan ve Kan Ürünleri Yönetmeliği'ne uygun olarak karşılıksız ve gönüllü kan bağışını teşvik etmek amacıyla düzenli bağışçılarını bronz, gümüş ve altın adıyla verilen madalyalarla ödüllendiriyor. Kızılay'ın altın madalyaları 925 ayar gümüş üzerine altın kaplama olarak hazırlanıyor. Dünya genelindeki benzer programları örnek alarak uyguladığı madalya programıyla Kızılay, kan bağışçılarını maddi değil, manevi değeri yüksek bir hatıra nişanıyla onurlandırmayı amaçlıyor.

Sürekli ihtiyaç: Kan Haber

Sürekli ihtiyaç: Kan

TUNAY AFYON / ÖZEL HABER - İnsan sağlığı için hayati öneme sahip kan ihtiyacında stoklar kritik rol oynuyor. Vatandaşların düzenli kan bağışçısı olmaları, başta lösemi olmak üzere acil durumlarda ihtiyacı karşılama yollarından biri. Türkiye’de kritik seviyenin üzerinde kan stoku bulunduğunu söyleyen Türk Kızılay Kan Hizmetleri Ege Bölge Kan Merkezi Müdürü Doktor Barış Dolaş, “Kan stoklarımız, olası doğal afetler, hastanelerin kan kullanım sayılarına göre belirleniyor ve ülke olarak 60-70 bin ünitenin altına düşmememiz gerekiyor” dedi. Kızılay olarak ulusal kan stokunda kritik seviyenin altında olunmadığını ifade eden Dolaş, “Kan stokunun üzerindeyiz. Türkiye’de kış aylarında ve Ramazan Ayı’nın öncesinde biz kan bağışı çağrısına çıkarız. Kan hizmetleri olarak mobilize çalışan yardım merkeziyiz. Mobilize olduğumuz için iklim şartlarından çok kolay etkileniyoruz, kötü hava koşullarında bağışçılarımız mobil araçlarımızı ziyaret etmekte zorlanıyorlar ve bu dönemde kan bağışlarında bir azalma yaşıyoruz” ifadelerini kullandı. SIK GRUPLAR İÇİN SIK BAĞIŞ GEREKİR Dolaş, kan bağışı çalışmaları kapsamında bağışçılardan 480 ml’lik ham halde kan alındığını ve hastalara verilmeden önce kanların belli testlerden geçirildiğini aktardı. Testlerden geçen kanların ‘sarı, kırmızı ve beyaz kan’ olarak tabir edilen trombosit, eritrosit ve plazma olmak üzere 3 ayrı bileşene ayrıldığını kaydeden Dolaş, “Her bir bileşenin ömrü ve ihtiyacı farklıdır. Plazma diye adlandırılan beyaz kanın 3 yıllık saklama ömrü var. Kırmızı kan olan eritrosit süspansiyon 42 gün ve sarı kan olarak bilinen trombosit de sadece 5 günlük saklama ömrüne sahip. Dolayısıyla biz en iyi kan aldığımız dönemlerde ‘stokları doldurduk, bütün yıl dağıtalım’ diyemiyoruz. Bizim kan ihtiyacımız da her gün devam ediyor” ifadelerini kullandı. Toplumda en az bulunan kan gruplarının AB negatif ve 0 negatif, en sık bulunan grupların ise A pozitifle AB pozitif olduğunu dile getiren Dolaş, “Toplumda pozitif kan gruplarında sıkıntımız yok ama yaşayabiliriz. Genelde pozitif gruplar sık bulunduğu için bu kan gruplarında sıkıntı yaşamadığımız öngörülüyor. Bir kan grubu ne kadar sık bulunuyorsa o kan grubuna sahip kişilerin daha sık kan bağışı yapmaları lazım. Hastanelerin bizden istediği 300 ünite kanın 3 tanesi AB negatif, 100’ü A pozitif oluyor.  AB negatif bulunması zor olduğu için sıkıntı olabilir ancak A pozitifin de ihtiyacı çok olduğu için sıkıntı yaşanabilir” diye konuştu. BAĞIŞLARDA ÖĞRENCİLER İYİLİK ELÇİSİ Türkiye’deki kan tedarikini 18 bölge kan merkezi olarak yönetmeye çalıştıklarını dile getiren Dolaş, “Ege Bölge Kan Merkezi olarak Manisa, Aydın, İzmir ve Ödemiş’te bulunan 4 kan bağışı merkezi ile kan ihtiyacını karşılıyoruz. Bölgemizde toplam 95 hastane var ve bu hastanelerdeki ihtiyaçları karşılamak için organize olmuş durumdayız. İzmir, rutinde ve şu an için Türkiye’de en fazla kan bağışında bulunan illerden biri. Yapılan bağışlar konusunda İzmir, çok uzun süredir Türkiye ortalamasının üzerinde. Kan ihtiyacının karşılanması için kurumlarla proje çalışmaları gerçekleştiriyoruz” dedi. ‘İzmir Sana Kanım Feda’, ‘Manisa Sana Kanım Feda’ ve ‘Okulumda ‘Kan’panya Var’ projeleri ile Milli Eğitim Bakanlığı’yla (MEB) beraber, MEB’e bağlı ilkokul, ortaokul ve lise öğrencilerine ulaştıklarını aktaran Dolaş, “Söz konusu çalışmalar kapsamında devam eden eğitim yılında Ege Bölgesi’nde 25 bin bağış gerçekleşti. Verilen eğitim kapsamında 18 yaşından itibaren öğrenciler, düzenli bağışçı grubuna girmeye başlıyor. Bu gençlere adeta birer iyilik tohumunu ekmiş oluyoruz ve aileleriyle çevresindeki kişileri de kan bağışına davet ediyorlar. Bu konuda gençler adeta birer iyilik elçisi konumunda. Verilen her kan, 3 kişinin hayatını kurtarıyor. İzmir, Aydın ve Manisa da kan bağışı konusunda Türkiye’nin ilerisinde olan bir bölge” değerlendirmesinde bulundu.

Kızılay öğrencilere kan vermenin önemini anlattı Haber

Kızılay öğrencilere kan vermenin önemini anlattı

Kızılay Kan Merkezi Personeli Eren Küçükbekir tarafından Denizli Organize Sanayi Bölgesi Konferans salonunda gerçekleştirilen ‘Gönüllü Kan Bağışcısı Kazanımı’ seminerine DOSTEK Koleji 10. Ve 11. Sınıf öğrencileri ve öğretmenleri katıldı. Küçükbekir kan bağışının önemi ve kan bağışı kampanyaları hakkında katılımcılara bilgiler aktardı. ‘Kan Bankacılığının Tarihçesi’, ‘ Ülkemizdeki Kan Grubu Oranları’, ‘Bağışlanan Kanlar Nerelerde Kullanılmaktadır’ , ‘ Kana Uygulanan Testler’, ‘Bağışlanan 1 Ünite Kandan Elde Edilen Ürünler’, ‘Kan Verme Formunda Yer Alan Sorulara Doğru Cevaplar Verilmesinin Önemi’ , ‘Kimler Kan Bağışçısı olabilir’, ‘Kan Bağışından Sonra Nelere Dikkat Edilmelidir’ ana başlıklarında gerçekleştirilen sunumda düzenli ve gönüllü kan bağışının önemine vurgu yapıldı. Kan vermeyle ilgili toplumda sık sık karşılaştıkları sorulara değinerek bunlara açıklık getiren ve seminerin sonunda da katılımcıların merak ettikleri sorulara da cevap veren Küçükbekir Türk Kızılayı tarafından toplumda gönüllü ve düzenli kan bağışının önemine yönelik bilincin güçlendirilmesi hususunda gerçekleştirilen bu seminerlerin devam edeceğini vurguladı. Gençlerin kan bağışı konusunda bilinçli olmaları gerektiğini belirten DOSTEK Müdürü Saadettin Dumlu, bunun verilecek eğitimlerle mümkün olacağını söyledi. Kan bağışının önemini gençlere kavratmak ve aynı zamanda kan bağışı konusunda toplumsal bilinç uyandırmak amacıyla hazırlanan programın önemine değinen Dumlu, ''Kan, en temel yaşam kaynağımızdır. Kan vermek birçok insanın hayata tutunmasına yardımcı olmaktadır. Verdiğimiz kan belki sevdiklerimizin, belki de bir insanın hayatının kurtarılmasına vesile olacaktır. Toplumsal dayanışmanın ve yardımlaşmanın sağlanmasında önemli bir adım olan kan bağışı, insan sağlığı açısından da önemlidir. Kan bağışı, sadece acil durumlar için geçerli bir ihtiyaç değil, süreklilik isteyen süreçtir." dedi. BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: Dijital cihazlar çocukların göz sağlığını tehdit ediyor

Kan grupları nelerdir? En zor bulunan kan grubu hangisi? Haber

Kan grupları nelerdir? En zor bulunan kan grubu hangisi?

Dünya genelinde kan grupları, sağlık açısından oldukça önemli rol oynar. Ancak, bazı kan grupları çok nadir bulunur ve acil kan ihtiyaçları için gerçek bir mücadele olabilir. Bizde sizler için kan grupları nelerdir? En zor bulunan kan grubu hangisi? Gibi merak ettiğiniz tüm soruları sizler için haberimizde yazdık… Kan grupları, kandaki antikorlara dayalı olarak belirlenen ve insanların kan özelliklerini sınıflandırmak için kullanılan bir sistemdir. İnsan vücudunda A, B, AB ve 0 olmak üzere dört çeşit kan grubu bulunur. Bunun yanı sıra, Rh faktörü pozitif (+) veya negatif (-) olabilir. Bu üç kriterin kombinasyonuyla 8 farklı kan grubu oluşur. Türkiye'de, bu sistemler genellikle yanyana yazılarak ifade edilir. Örneğin; bir kişinin kanında A tipi varsa ve Rh faktörü negatifse, bu kan A Rh (-) olarak adlandırılır. Türkiye'de, Kızılay verilerine göre en yaygın ve en çok ihtiyaç duyulan grup A Rh (+)’dir. Rh faktörü, kişinin kanındaki antikorların varlığına işaret eder. KAN GRUPLARININ GÖREVİ NELERDİR? Kan gruplarının belirlenmesinde rol oynayan A ve B genleri, alyuvar zarlarında bulunan A ve B tipi proteinlerin hangisinin mevcut olacağını belirler. Örneğin, bir kişinin kan grubu A ise, alyuvarlarının zarında sadece A tipi protein bulunur; B ise, yalnızca B tipi protein bulunur. AB grubu ise hem A hem de B tipi proteinlere sahiptir. 0 grubu ise alyuvar zarında hiçbir protein bulundurmaz. Bu proteinlere "aglütinojen" denir ve kan grubunu belirlerler. Ancak vücudunuzun dışından gelen alyuvar hücrelerinin, kendi kan grubunuzdan farklı bir gruba ait olması durumunda sizi koruyan "aglütinin" adı verilen antikorlar da kanda bulunur. Bu antikorlar da aynı şekilde A ve B tipinde olabilirler. EN ZOR BULUNAN KAN GRUBU NEDİR? En zor bulunan kan grubu genellikle negatif olanlar olarak bilinir. Dünya genelinde “en az rastlanan grup ise "AB Rh Negatif" kan grubudur. KAN GRUBU NASIL ÖĞRENİLİR? Kan grubunu öğrenmenin en kolay yolu, kan testi yaptırmaktır. Kan testi, bir sağlık kuruluşunda veya kan bağışı merkezinde yapılabilir. Sağlık kuruluşlarından veya kan bağış merkezlerinden kan grubunu öğrenmek isteyen kişilerin test sırasında, kolundan bir damla kan alınır ve bunu bir laboratuvara gönderilir. Laboratuvar, kandaki antijenleri ve antikorları inceleyerek kan grubunuzu belirler. BU HABER DE DİKKATİNİZİ ÇEKEBİLİR: Kızılay’dan, vatandaşlara ‘kan bağışı’ çağrısı

EÜ'den '100. Yıl Kan Bağışı Can Bağışı Kampanyası' Haber

EÜ'den '100. Yıl Kan Bağışı Can Bağışı Kampanyası'

Kampanyanın açılış törenine EÜ Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, EÜ Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Rüçhan Sertöz, EÜ Tıp Fakültesi Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Devrim Bozkurt, EÜ Tıp Fakültesi Hastanesi Kan Merkezi Müdürü Prof. Dr. Yeşim Aydınok, akademisyenler, öğrenciler, çalışanlar, hastalar ve hasta yakınları katıldı. Etkinliğin açılışında konuşan Rektör Prof. Dr. Necdet Budak, “Tam akreditasyona sahip, öğrenci odaklı, öncü araştırma üniversitemiz; hem sunduğu sağlık hizmetleri hem de farkındalık eğitimleriyle bilinçli ve sağlıklı bir toplum oluşturmak için önemli projeleri hayata geçirmeye devam ediyor. Bu sene, Cumhuriyetin 100. yılı etkinlikleri kapsamında ‘Türkiye Yüzyılı’ mottosu ile pek çok etkinlik düzenliyoruz. Bu kapsamda Tıp Fakültesi Hastanesi Kan Merkezi tarafından kan bağışına dikkat çekmek amacıyla bir hafta sürecek olan 100.Yıl Kan Bağışı Can Bağışı Kampanyasını başlatıyoruz. Tıp Fakültesi Hastanemizde, cumhuriyetimizin 100. yılı etkinlikleri kapsamında düzenlediğimiz bu anlamlı etkinliğe; öğrencilerimiz, çalışanlarımız ve vatandaşlarımız yoğun ilgi gösteriyor. Bu büyük ilgiyi görmekten büyük memnuniyet duyduk. Bütün gönüllülere şimdiden çok teşekkür ediyor, 23-29 Ekim Haftası içinde tüm halkımızı kan bağışına davet ediyoruz” diye konuştu. “Sürekli ve düzenli kan bağışına bekliyoruz” Kan bağışının toplum sağlığının korunması ve geliştirilmesi yönünde önemli katkı sağladığını ifade eden Prof. Dr. Aydınok, “EÜ Tıp Fakültesi Hastanesi Kan Merkezi, hastaların her türlü acil ve kronik ihtiyaçlarını karşılamakla yükümlü bir merkez. Hastalarımızın kan ihtiyacı çok büyük. Cumhuriyetimizin 100’üncü kuruluş yılında Ege Üniversitesi Kan Merkezi olarak bu toplumsal sorumluluğa işaret etmek istedik. Bugün, hekimlerimiz, öğrencilerimiz, hastalarımız ve çalışanlarımızla beraber bu ihtiyaca yanıt oluşturmak için gayret içerisindeyiz. 23-29 Ekim Haftası, her gün 08.30-20.30 saat aralığında, Ege Üniversitelilerin önderliğinde, tüm İzmirlileri Ege Üniversitesi Kan Merkezine kan bağışında bulunmak üzere davet ediyoruz. Bu dayanışma ruhunun gönüllü ve düzenli kan bağışçılarımızın artışı ile sürdürülebilir bir boyut kazanmasını diliyor, tüm İzmirlileri bu kampanya süresinde ve bu kampanya ile sınırlı kalmamak üzere sürekli ve düzenli kan bağışına bekliyoruz” dedi. BU HABER DE DİKKATİNİZİ ÇEKEBİLİR: Kızılay’dan, vatandaşlara ‘kan bağışı’ çağrısı

İdrarda kan görmeyi hafife almayın Haber

İdrarda kan görmeyi hafife almayın

Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Gökhan Koç, idrarda kan görülmesi hakkında bilgilendirmede bulundu. Prof. Dr. Gökhan Koç, “İdrarda kan görmek, basit bir idrar yolu enfeksiyonundan, prostat büyümesinden, böbrek taşlarından ya da kan sulandırıcı ilaçlardan kaynaklanabileceği gibi böbrek kanseri veya mesane kanseri gibi bir takım önemli hastalıkların da belirtisi olabilir. Bu sebeple idrarında kan gören hasta, mutlaka bir üroloji hekimine başvurmalı” dedi. Mesane ve böbrek kanserinde tedavi Mesane kanseri görülen hastanın ilk olarak kapalı yöntemle ameliyat edildiğini ifade eden Prof. Dr. Gökhan Koç, “Bu ameliyatta, mesane kanseri patolojik olarak kesinleştirilerek evrelemesi yapılır. Tümör, mesanenin yüzeysel tabakasında kalmışsa kapalı tedavi yeterli olur. Mesane için bazı ilaçlar verilir ve hasta takip edilir. Bazı hastalarda ise tümör, derin tabakalara ilerlemiş olabilir. Böyle durumda hastayı kapalı yöntemle tedavi etmek mümkün olmaz. Hastanın mesanesi tamamen alınıp ince bağırsaklardan yeni mesane yapılması gerekebilir. Böbrek kanserlerinde de hastalığın evresi önemlidir. Vücutta başka organlara metastaz yapmamışsa böbrek kanserlerinin tedavisi genelde cerrahi olarak yapılır. Cerrahide, tümörün yerine ve yapısına göre böbreğin tamamı alınabilir ya da tümörlü doku çıkarılabilir” diye konuştu. Risk faktörleri Mesane ve böbrek kanserinden korunma yöntemlerini de aktaran Prof. Dr. Gökhan Koç, “Mesane ve böbrek kanserlerinin görülme yaşı gittikçe düşüyor. Mesane ve böbrek kanserinin en sık sebebi ise sigaradır. Sigarayı bırakmak, birinci korunma yoludur. Böbrek tümörleri için hipertansiyon ve obezite, risk faktörleri olarak geçmektedir. Boya ve tekstil endüstrisinde çalışan kişiler de mesane kanseri açısından risk altındaki gruplardandır. Özellikle bu gruptaki insanlar idrarında kan görürse üroloji hekimine başvurmalıdır” ifadelerini kullandı. BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: Bu gıdanın eşi benzeri yok: Anne sütü

PCT ne demek? PCT yüksekliği ne demek? PCT düşüklüğü nedir? Haber

PCT ne demek? PCT yüksekliği ne demek? PCT düşüklüğü nedir?

Prokalsitonin testi olarak bilinen PCT, kandaki prokalsitonin değerini ölçmek için kullanılır. Çoğunlukla kanda bakteriye bağlı enfeksiyon ve sepsis gibi ciddi durumların önemli bir göstergesi olarak bilinir. Hastanın aldığı bakteriyel enfeksiyonun vücuda ne kadar yayılıp yapılmadığını tespit eden değer PCT testidir. PCT testi nasıl yapılır, ne zaman yapılır? PCT değeri kaç olmalıdır? İşte detaylar...  PCT neden düşük olur? PCT düşüklüğü olumsuz olarak düşünülse de aslında PCT değerinin düşük seviyede olması vücutta enfeksiyon olmadığının ya da az olduğunu gösterir. Ancak dikkat etmek gerekebilir ki, viral enfeksiyonlarda ve inflamtuar hastalıklarda PCT değeri düşebilir. Belirtiler şiddetliyse ama PCT değeri hastada düşükse enfeksiyonun viral kaynaklıdır. PCT neden yüksek olur? PCT yüksekliği, enfeksiyonun seviyesini gösterir. Genellikle sepsis, menenjit gibi ciddi bakteriyel enfeksiyonlar, PCT'nin yükselmesinin en büyük nedenidir. PCT değeri kaç olmalıdır? PCT değeri, sağlıklı kişilerde 0.1 µg/l’nin altındadır. 0.25 ng/mL seviyesinden daha büyük değerlerde enfeksiyonun varlığından bahsedilebilir. PCT testi neden yapılır? PCT testi, vücutta bakterilerin neden olduğu enfeksiyondan şüphelenildiğinde yapılır. Parazit, mantar enfeksiyonları ve bakteriyel sebeplerle ilgili olan PCT değeri, viral enfeksiyon durumlarında ise artmamaktadır. PCT yüksekliği veya PCT düşüklüğü öğrenilmesi için kan tahlilleri yapılır. Kan tahlilleri ile öğrenilen PCT testi şu sebeplerden dolayı istenir: Hastalarda bakteriyel enfeksiyon teşhisi Bakteriyel ve viral menenjitin ayrıcı teşhisi İnflamasyon ve enfeksiyonu ayırt etmek Salgın nedeniyle bakteriyel ve viral pnömonin ayrıcı teşhisi Septik şok teşhisi, riskin belirlenmesi ve izlenmesi Çocuklarda idrar yolu enfeksiyonlarında böbreklerin durumunu anlamak Bakteriyemi ve septisemi (sepsis) durumunu teşhis etmek, enfeksiyon şiddetini tayin etmek Antibiyotik tedavisinin etkinliğinin izlenmesi Ameliyat sonrası travmalar, yanıklar ve çoklu organ yetmezliğinde sistemik ikincil enfeksiyon teşhisi. PCT testi nasıl yapılır? PCT değeri, kan testi yapılarak ölçülür. Test öncesi herhangi bir hazırlık yapmak gerekmemektedir. Kan testinden önce açlık gerekmez. Bu sebeple istenilen bir zamanda yaptırılabilir. Vücuttaki enfeksiyonun anlaşılabilmesi için CRP de kan tahlillerinde sıklıkla istemi yapılan bir diğer değerdendir. BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: MasterChef’te Mehmet Yalçınkaya’dan yıllar sonra gelen itiraf: Kız istedik vermediler

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.