[tag] Haberleri |İlkses Gazetesi - Son Dakika [tag] Haberleri

#karar

karar haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, karar haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Bahar ve Nihal Candan davasında ara karar açıklandı! Haber

Bahar ve Nihal Candan davasında ara karar açıklandı!

İstanbul’da devam eden 21 sanıklı dolandırıcılık ve suç örgütüne üyelik davasında ara karar açıklandı. Sanıklar arasında yer alan Alisya Bahar Candan ve Nihal Candan’ın (Gülnihal Çiçek) tutukluluk halleri devam edecek. Küçükçekmece 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada, Alisya Bahar Candan için 14 yıldan 44 yıla kadar, Nihal Candan içinse 8 yıldan 24 yıla kadar hapis cezası talep edildi. Mahkeme, sanıkların tutukluluk halinin devamına karar verdi. Ara kararı duyan Bahar Candan, babasına dönerek, “Ben burada mı kalacağım? Asayım mı ben kendimi ne yapayım?” şeklinde tepki gösterdi. Duruşmada, sanık Hacı İsrafil Sağlam savunmasını yaptı. Sağlam, telefonundaki dosyaların yedeklendiğini, ancak bu dosyaların iddianamede soruşturmanın gizliliğini ihlal eden delil olarak değerlendirildiğini belirtti. Sağlam, Onur Apaydın’ın Bahar Candan’a para gönderileceğini söylediğini ancak ne için gönderileceğini bilmediğini ifade etti. İddianameden Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede 38 müşteki, 1 müşteki şüpheli ve Nihal ile Bahar Candan’ın aralarında bulunduğu 21 sanık yer almıştı.  İddianamede tutuklu  Gülnihal Çiçek'in tutuklulukta geçirdiği süre dikkate alınarak adli kontrol şartıyla tahliye edildiği de aktarılmıştı. İddianamede Onur Apaydın ve İlker Oflu’nun liderliğindeki şebekenin ucuza araç sattıklarını söyleyerek vatandaşları sazan sarmalı yöntemiyle dolandırdığı belirtilmişti. Bahar ve Nihal Candan’ın suç örgütünün hiyerarşik ve organik yapısı içerisinde yer aldığı iddianamede kaydedilmişti. İddianamenin devamında “Şüphelilerin önceki tarihlerde çeşitli televizyon programlarına uzun süre katıldığı, ünlü olduktan sonra magazin programlarında da yer aldığı, sosyal medya platformunda çok sayıda takipçiye ulaşması sebebiyle günümüzde sosyal medya fenomeni ve ekran yüzü olarak tabir edilen bir sıfatının bulunduğu, dolayısıyla toplumun geniş kesimleri tarafından tanınan bir sima olduğu, bu özelliği sebebiyle de suç örgütü tarafından dolandırıcılık eylemlerine yönelik düzenlenen özel toplantılarda mağdurların kandırılmasında etkin rol oynadığı” ifade edilmişti. İddianamede örgüt lideri Onur Apaydın’ın örgüt içerisinde ‘gizli muhasebeci ve kasa’ konumunda olan Alisya Bahar Candan üzerinden bankacılık faaliyetlerini gerçekleştirdiği ve elde edilen suç gelirinin aklandığı belirtilmişti. Öte yandan mağdur temin etme görevlisi olan şüpheli Hacı İsrafil Sağlam iddianamede yer verilen ifadesinde örgüt toplantılarına katıldığını söyleyerek “Toplantılara üst kademeden herkes katılıyordu. Saha elemanları ve alt kademe asla katılamazdı. Örgütün üst yönetimindeki herkes iştirak ediyordu. Toplantıların ikisinde Nihal Candan'ı gördüm. Nihal Candan örgüt lideri Onur Apaydın'ın sevgilisiydi. Diğer şahıslar Nihal Candan'a saygı gösteriyor ve mesafeli davranıyordu. Nihal Candan'ın yanında örgütün iç işleyişine ilişkin konular araba alım satım işler konuşuldu” şeklinde beyanda bulunduğu da iddianamede ifade edilmişti.  İddianamede Bahar Candan’ın 'suç örgütüne üye olmak' suçundan 2 yıldan 4 yıla kadar 'kişinin, kendisini kamu görevlisi veya banka, sigorta ya da kredi kurumlarının çalışanı olarak tanıtması veya bu kurum ve kuruluşlarla ilişkili olduğunu söylemesi suretiyle dolandırıcılık' suçundan ise 2 kez 12 yıldan 40 yıla kadar olmak üzere toplamda 14 yıldan 44 yıla kadar hapisle, Nihal Candan’ın ise aynı suçlardan 8 yıldan 24 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edildi. Öte yandan diğer 20 şüpheli hakkında ise değişen oranlarda hapis cezası istenmişti. Duruşma, sanık savunmalarının alınmasına devam edilmek üzere 13 Eylül Cuma gününe ertelendi.                                      

Bahar ve Candan kardeşlerin davasında ara karar: 1 sanığa tahliye Haber

Bahar ve Candan kardeşlerin davasında ara karar: 1 sanığa tahliye

Bahar ve Nihal Candan'ın da aralarında bulunduğu 21 sanıklı dolandırıcılık davasında, mahkeme bir sanığın tahliyesine karar verdi. Küçükçekmece 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada, Alisya Bahar Candan ve Nihal Candan hakkında, dolandırıcılık ve suç örgütüne üye olmak suçlarından 14 yıldan 44 yıla kadar ve 8 yıldan 24 yıla kadar hapis cezası istenmişti. Duruşmada, ara karar olarak tutuklu sanık Ayhan Güldan'ın tahliyesine karar verildi. Bahar Candan'ın tutukluluk halinin devamına, diğer sanıkların savunmalarının alınması için ise duruşmanın 11 Eylül'e ertelenmesine karar verildi. Duruşmada, Nihal Candan'ın savunma yapamayacak durumda olduğunu belirterek savunmasının daha sonra alınmasına karar verildi. İddianameden Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede 38 müşteki, 1 müşteki şüpheli ve Nihal ile Bahar Candan'ın aralarında bulunduğu 21 sanık yer almıştı. İddianamede tutuklu  Gülnihal Çiçek'in tutuklulukta geçirdiği süre dikkate alınarak adli kontrol şartıyla tahliye edildiği de aktarılmıştı. İddianamede Onur Apaydın ve İlker Oflu'nun liderliğindeki şebekenin ucuza araç sattıklarını söyleyerek vatandaşları sazan sarmalı yöntemiyle dolandırdığı belirtilmişti. Bahar ve Nihal Candan'ın suç örgütünün hiyerarşik ve organik yapısı içerisinde yer aldığı iddianamede kaydedilmişti. İddianamenin devamında “Şüphelilerin önceki tarihlerde çeşitli televizyon programlarına uzun süre katıldığı, ünlü olduktan sonra magazin programlarında da yer aldığı, sosyal medya platformunda çok sayıda takipçiye ulaşması sebebiyle günümüzde sosyal medya fenomeni ve ekran yüzü olarak tabir edilen bir sıfatının bulunduğu, dolayısıyla toplumun geniş kesimleri tarafından tanınan bir sima olduğu, bu özelliği sebebiyle de suç örgütü tarafından dolandırıcılık eylemlerine yönelik düzenlenen özel toplantılarda mağdurların kandırılmasında etkin rol oynadığı” ifade edilmişti. İddianamede örgüt lideri Onur Apaydın'ın örgüt içerisinde ‘gizli muhasebeci ve kasa' konumunda olan Alisya Bahar Candan üzerinden bankacılık faaliyetlerini gerçekleştirdiği ve elde edilen suç gelirinin aklandığı belirtilmişti. Öte yandan mağdur temin etme görevlisi olan şüpheli Hacı İsrafil Sağlam iddianamede yer verilen ifadesinde örgüt toplantılarına katıldığını söyleyerek “Toplantılara üst kademeden herkes katılıyordu. Saha elemanları ve alt kademe asla katılamazdı. Örgütün üst yönetimindeki herkes iştirak ediyordu. Toplantıların ikisinde Nihal Candan'ı gördüm. Nihal Candan örgüt lideri Onur Apaydın'ın sevgilisiydi. Diğer şahıslar Nihal Candan'a saygı gösteriyor ve mesafeli davranıyordu. Nihal Candan'ın yanında örgütün iç işleyişine ilişkin konular araba alım satım işler konuşuldu” şeklinde beyanda bulunduğu da iddianamede ifade edilmişti. İddianamede Bahar Candan'ın 'suç örgütüne üye olmak' suçundan 2 yıldan 4 yıla kadar 'kişinin, kendisini kamu görevlisi veya banka, sigorta ya da kredi kurumlarının çalışanı olarak tanıtması veya bu kurum ve kuruluşlarla ilişkili olduğunu söylemesi suretiyle dolandırıcılık' suçundan ise 2 kez 12 yıldan 40 yıla kadar olmak üzere toplamda 14 yıldan 44 yıla kadar hapisle, Nihal Candan'ın ise aynı suçlardan 8 yıldan 24 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edildi. Öte yandan diğer 20 şüpheli hakkında ise değişen oranlarda hapis cezası istenmişti.

Eski eş dehşetinde ‘ağır ceza’ kararı: Sanıktan pişkin savunma! Haber

Eski eş dehşetinde ‘ağır ceza’ kararı: Sanıktan pişkin savunma!

İzmir’de boşandığı eşi Aysel Aydemir’i pompalı tüfekle vurup ağır yaralayan ve biri ‘kasten yaralama’ olmak üzere üç ayrı suçtan 12,5 yıla kadar hapis cezasıyla yargılanan zanlı Ferhat B., yeniden hakim karşısına çıktı. Karşıyaka 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın ikinci duruşmasına tutuklu sanık Ferhat B., SEGBİS (Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi) yoluyla katıldı. Müşteki Aysel Aydemir ile ailesi ve taraf avukatları ise mahkeme salonunda yer aldı. Geçen duruşmada sanığın akıl sağlığının yerinde olup olmadığının tespitine ilişkin istenen rapor mahkemeye ulaşmadı. Duruşmada görgü tanıklarının beyanları dinlendi. 3-4 EL SİLAH SESİ DUYDUM Tanıklardan B. Ç., olay günü çöp attıktan sonra dükkanına girdiği sırada silah sesleri duyduğunu belirterek, “Sanığı tanımıyorum. Sabah dükkanımı açıyordum. Çöp atarken beyaz bir araba gördü. Çöpü döküp içeri geçtim, silah sesleri geldi 3-4 el. Silah sesi değişince koştum belediyede çalışan arkadaşlarla karşılaştım. ‘Polisi arayalım’ dedim. Olay yerinde vurulmuş haldeydi Aysel. Kalça ve bacak kısımlarında kan vardı” dedi. İMDAT DİYE BAĞIRIYORDU Çöp toplamaya çıktıkları sırada olay yerinden geçtiklerini anlatan başka bir tanık A. K. ise, “İşe çıkarken silah sesi duyduk. Bir erkeğin kadını vurduğunu gördük. 4-5 el silah sesi duydum. Sonradan olay yerine gittim silah sıkışını görmedim. Dizlerinden kan akıyordu kadının. ‘Seni vuran kim?’ diye sordum, ‘Eşim’ dedi. Sonra ambulansı ve polisi aradık. Onlar gelince olay yerinden ayrıldık. Müştekinin ‘İmdat’ seklinde bağırdığını hatırlıyorum” ifadelerini kullandı. ELİNDEKİ SİLAHLA KADINA SIKIYORDU Olayın tanıklarından N. D. da, “Biz o saatlerde çöp topluyoruz. Olay yerine yakın bir çöp konteynerini alırken yüksek bir ses duyduk, silah sesi gibi. Çöpü arabaya attık, ilerlerken olayın olduğu yerde bayan arkadaş vardı. Üzerine silahla sıkan bir şahıs vardı. Tam duymadım ne konuştuklarını ama üzerine 3-4 el silah sıktı. Sanık olay sırasında müştekiyi sabit tutmuştu. Elindeki silahla kadına sıkıyordu. Silah ile müşteki arasında hemen hemen hiç mesafe yoktu. Ben sanığın müştekinin kafasına silah doğrulttuğunu görmedim. Sanığın attığı kurşunlar bize de isabet etmesin diye ileriye gittik. Ses kesilince hemen geri döndük. ‘Beni kurtarın, öleceğim’ seklinde sözler söyledi müşteki. Üzerimden atletimi çıkarıp kanayan baldırına bağladım” diye konuştu. OLAYI HATIRLAMIYORUM Tanık beyanlarının ardından söz hakkı verilen sanık Ferhat B. de, sağlık sorunlarının devam ettiğini ve kendisini savunamadığını söyleyerek, “Aynı sorunlarım devam ediyor. İlaçların etkisindeyim, kendimi savunamıyorum. Olayı hatırlamıyorum. Tanıkların beyanlarına diyeceğim bir şey yok” dedi. DOSYA AĞIR CEZAYA GÖNDERİLMELİ Ardınsan söz alan müşteki avukatları, dosyanın Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmesine ilişkin taleplerini tekrarlayarak, şunları söyledi: “Müşteki avukatları şunları söyledi: “Dosya Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmeli. Burada masumane olarak adlandırılabilecek hareketlerin olduğu kabul edilemez. Dosyanın görevsizlik kararıyla Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmesini talep ediyoruz. Akrabalarını arayıp cezaevinde para isteyen birinin şu anda hiçbir şey hatırlamıyor olması akıl sağlığının yerinde olduğunu gösteriyor.” ÖLDÜRMEK İSTESE ÖLDÜRÜRDÜ! Sanığın eşini vurduğu için üzgün olduğunu ifade eden sanık avukatı ise, “Sanık eşini vurduğundan dolayı üzgün olduğunu belirtti bana. Büyük bir pişmanlık duyuyor ama şu anda akıl sağlığı gel gitleri yaşıyor. Her iki tanık anlatımına bakılırsa eşini öldürmek isteseydi öldürürdü. Kendisi silah kullanımında uzman, askerde de keskin nişancıydı. Öyle bir şey istese eşini öldürmüş olacaktı. Bu bir yaralamadır. Görevsizlik talebinin dikkate alınmayacağı kanaatindeyim” sözleriyle savunma yaptı. MAHKEMEDEN GÖREVSİZLİK KARARI Tanık ve taraf avukatlarının beyanlarını dinleyen mahkeme heyeti, sanığın tutukluluk halinin devamına ve görevsizlik kararı vererek dosyayı ağır ceza mahkemesine gönderdi. Mahkeme heyeti görevsizlik kararı için gerekçelerini şöyle sıraladı: “Sanığın müştekiye yönelik eyleminde kullandığı suç aletinin öldürmeye elverişli silah olması, sanığın müştekiye yakın mesafeden birden fazla defa ateş etmesi, eylemini gerçekleştirirken öldüreceği hususunda müştekiye yönelik tehditte bulunması, müşteki ve tanık beyanları dikkate alındığında sanığın eyleminin eşe yönelik öldürmeye teşebbüs suçunu oluşturduğu anlaşılmış olup dosyanın yetkili Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmesi mütalaa olunur.” KABUL ETMİYORUZ Görevsizlik kararını kabul etmediklerini belirten sanık avukatı, “Sanık eşini öldürmek isteseydi rahatlıkla öldürebilirdi ama bir yaralama kastı vardı amacına ulaşmıştır. Sayın mahkemeniniz görevli olduğu kanaatindeyiz” dedi. AĞIR CEZALIK BİR DURUM YOK! Kararın ardından söz hakkı verilen sanık Ferhat B. ise “Ağır cezalık bir durum yok bence” sözleriyle kendini savundu. KADINLAR ADLİYE ÖNÜNDE TOPLANDI Öte yandan duruşma öncesinde İzmir Kadın Meclisleri ve Mor Dayanışma üyesi kadınlar, adliye binası önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Davanın ağır ceza mahkemesinde görülmesini talep eden kadınlar, adalet sağlanana kadar davanın takipçisi olacaklarını vurguladı. İzmir Kadın Meclisleri adına konuşan Tülin Osmanoğulları, “Bu bir öldürmeye teşebbüs davasıdır. Bu bir basit yaralama değildir. Kadınların hayatlarını bu kadar kolay gözden çıkaramazsınız. Bu davanın sonuna kadar takipçisi olacağız. Biz sanıkların bu cesareti nereden aldığını biliyoruz. Bir gecede İstanbul Sözleşmesi’nden çıkanlardan, 8284’ü tartışmaya açanlardan, üç kuruş dahi olmayan nafakayı tartışmaya açanlardan ve yargıdaki cinsiyetçi kararlardan aldıklarını biliyoruz. Sanıklar eylemi gerçekleştirmeden önce internetten araştırma yapıyor, nereden ne şekilde indirim alabilirim diye. Burada sanığı resmen ödüllendirmişler, sırtını sıvazlamışlar. Bu bir basit yargılama değildir, öldürmeye teşebbüstür. Bu davanın ağır ceza mahkemesinde görülmesini talep ediyoruz” dedi. AYSEL İÇİN BURADAYIZ Mor Dayanışma adına konuşan Deniz Uslu ise, “Yine bir erkek şiddeti vakası sonrası adliye önündeyiz. Buraya kadar gelmeden önce yaşadığımız şehre İzmir’e bir dönüp bakalım. Erkek şiddeti Türkiye’nin dört bir yanında olduğu gibi İzmir’in de dört bir yanında. Her gün şiddetin türlü biçimleriyle karşı karşıyayız. Her gün hayatımıza dair saldırıların çeşitli boyutlarıyla karşı karşıyayız. Peki bunun karşısında ne yapılıyor? Hiçbir adım atılmadığı gibi var olan haklarımızı da elimizden almaya çalışıyorlar. İstanbul Sözleşmesi’ni feshettiler, 6284’e saldırıyorlar. Kadının nafaka hakkına saldırmaya çalışıyorlar. Öldürülmemek için sığınacağımız yerler neresi peki? Kadın sığınma evleri… İzmir’de sadece 7 tane kadın sığınma evi var. Toplam kapasite ise sadece 187. Böyle komik rakamların içerisinde yaşıyoruz hep birlikte. Bir kadın şiddete maruz kaldığında çalacak bir kapısı olmadığında o şiddet dolu yuvaya tekrar dönmek zorunda kalıyor ya da sokaklarda buluyor kendisini. İşte biz bu yüzden varız sevgili kadınlar. Bir kadın şiddete maruz kaldığında ‘yalnız değilsin’ demek için buradayız. Biz birbirimizin elinden tutmadıkça karşımızdaki kadın düşmanı iktidarın elimizden tutmayacağını biliyoruz. O yüzden ilçe ilçe örgütlenerek bize ihtiyaç kalmayacak günlere gelene kadar bu mücadeleyi yükselteceğiz. Bugün Aysel kız kardeşimiz için buradayız. Eski kocası tarafından öldürmeye teşebbüs edilmiş Aysel için buradayız. Bu davanın ağır ceza mahkemesine taşınması için buradayız. Failin hak ettiği cezayı alması için buradayız” ifadelerini kullandı. NE OLMUŞTU? Kadın cinayetlerinin gündemden düşmediği Türkiye’de bir kahreden olay da 19 Haziran tarihinde İzmir’in Çiğli ilçesinde yaşanmıştı. İki çocuk annesi Aysel Aydemir, 13 yıl evli kaldığı eski eşi Ferhat B. tarafından işe giderken pompalı tüfekle vurulmuştu. Vücudunun çeşitli yerlerinden yaralanan Aydemir, şans eseri hayatta kalmayı başarırken, kısa sürede yakalanarak göz altına alınan Ferhat B. ise tutuklanmıştı. Ferhat B.’ün hak ettiği cezayı alması için ‘adalet’ talebinde bulunan Aydemir, “O gün oraya beni öldürmeye gelmişti. Elini kolunu sallayarak oradan çıkmasını istemiyorum. Hak ettiği cezayı almasını istiyorum. Bugün benim başıma gelen yarın sizin de başınıza gelebilir. Lütfen sesim olun” sözleriyle gazetemiz aracılığıyla isyan etmişti. Olayın ardından alınan ifadeler ve alınan deliller ışığında hazırlanan iddianamede, Ferhat B. hakkında ‘Boşandığı eşe karşı kasten yaralama’, ‘Silahla tehdit’ ve ‘6136 Sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanuna Muhalefet’ suçlarından toplam 12,5 yıla kadar hapis cezası istenmişti. BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR - İzmir'de Kadınlar Sutopu Turnuvası başladı

Engelli sporculardan o karara kampanyalı tepki Haber

Engelli sporculardan o karara kampanyalı tepki

Gençlik ve Spor Bakanlığı ani bir kararla Türkiye Bedensel Engelliler Spor Federasyonu bünyesindeki tekerlekli sandalye basketbol branşını, Türkiye Basketbol Federasyonu’na bağladı. “Bu yanlış karar bizi yok eder” diyen Karşıyaka Engelliler Spor Kulübü ise kararın iptal edilmesi için kampanya başlattı. “Tekerlikli Sandalye Basketbolu oynamama engel olma” başlıklı kampanya şimdiden 2 bin 286 imzacıya ulaştı. BİNLERCE ENGELLİ SPORCU, SPORDAN MAHRUM KALACAK Kampanya metninde yer alan açıklama şu şekilde: “Tekerlekli sandalye basketbolu, Türkiye Bedensel Engelliler Spor Federasyonu çatısı altında kalmalıdır ya da kurulmasına izin verilirse Türkiye Tekerlekli Sandalye Basketbol Federasyonu'nun altına alınmalıdır. Ama kesinlikle Türkiye Basketbol Federasyonu'nun altına alınmasını kabul etmiyoruz. Avrupa şampiyonluğu, dünya ikinciliği gibi birçok şampiyonada bayrağımızı göklere çektiren bir branş, bu yanlış kararla yok olmaya mahkum olacak. Dünyanın en büyük lig organizasyonu, en az 70'in üzerinde engelli spor kulübü, en az 1000 engelli sporcu spordan mahrum kalıyor.” SPORCULARIN YAŞAMLARINDAN NELER KAYBETTİRECEK? “Bu yanlış karardan acilen dönülmelidir” denilen açıklamanın devamında ise şöyle söyleniyor: “IPC'nin yayınlamış olduğu kararlar tavsiye niteliğindedir. 7405 sayılı yasada bu sonucu sağlayacak bir madde yer almamaktadır. Alınan karar yoruma dayalı olup zorlama bir ön yargıyla alınmıştır. İlk başlangıcından bu yana 35 yıl ve Federasyon olarak da 33 yıllık bir emek ve kazanımın olduğu bir branş, ince detayları ve engelli sporcuların yaşamlarından neler kaybettireceği düşünülmeden ani alınan bir kararla yok edilemez.” Sizler de kampanyaya destek olmak istiyorsanız bu link üzerinden imzacı olun BU İÇERİK DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR - Karşıyaka Belediyesi’nden kan bağışı kampanyası

Sezen Aksu şarkılarını Haber

Sezen Aksu şarkılarını "izinsiz paylaşma" iddiasında karar

Urla'da yaşayan internet sitesi sahibi Bilgehan Yılmaz, sanatçı Sezen Aksu'nun "Hoşgeldin" ve "Şinanay" şarkılarını sitesinde "En iyi düğün şarkıları" blog yazısı içerisinde paylaştı. Sanatçı Aksu'nun yapım şirketi, videoların izinsiz kullanıldığı gerekçesiyle Yılmaz hakkında "Manevi veya Mali Haklara Tecavüz" suçlamasıyla dava açtı. Dosyayı inceleyen İzmir 1. Fikri ve Sınai Haklar Ceza Mahkemesi, kararında şu ifadelere yer verdi: "Suça konu müzik eserlerinin Yılmaz'ın sahibi olduğu sitede, YouTube üzerinden 'embed kod' ile başka bir site içerisine yerleştirilmiş olan müzik eserlerini paylaşmaktan ibaret eyleminin müştekinin 'manevi veya mali haklarına tecavüz' suçu kapsamında değerlendirilemeyeceği görülmüştür. Bu haliyle sanığın eyleminin yasada suç olarak tanımlanmadığı anlaşılmakla, yasada suç olarak tanımlanmayan eylemden dolayı sanığın müsnet suçu işlediğine dair her türlü şüpheden uzak mahkumiyetlerine yeterli, kesin ve inandırıcı başkaca delil elde edilememiş, sanığın beraatine karar verilmiştir." Yapım şirketinin itirazı üzerine dosyayı inceleyen İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 24. Ceza Dairesi, "Elde edilen kanıtların mahkemece dosya içeriğine uygun olarak kabul ve takdir kılınmış olduğundan müşteki vekilinin beraat kararına yönelik istinaf isteminin yerinde görülmediği" gerekçesiyle başvurunun esastan reddine karar verdi. Yılmaz'ın avukatı Uğur Erdoğan, Sezen Aksu'nun yapım şirketinin şarkılarının izinsiz kullanıldığı gerekçesiyle müvekkiline dava açmasıyla 3 senelik bir yargı süreci geçirdiklerini söyledi. Müvekkilinin yazılımdaki adı "embed kodu" olan yöntemle kendi sitesinin içerisinde söz konusu eserleri kullandığını belirten Erdoğan, "Yargılama sürecinde müvekkilin kötü niyetinin olmadığı, yapılan paylaşımların Sezen Aksu'nun YouTube sayfasındaki videoya etkileşim verdiği ve izlenme sayısını arttırdığı anlaşılmıştır." dedi. AA

İple boğularak öldürülen şahsın davasında karar Haber

İple boğularak öldürülen şahsın davasında karar

Seydikemer'in Boğalar Mahallesi'nde 24 Nisan 2022'de meydana gelen olayda, Atlıdere mevkii yol ayrımındaki dere yatağında bir kişiyi hareketsiz şekilde yatarken görenler, 112 Acil Çağrı Merkezi'ne ihbarda bulunmuştu. Olay yerine sağlık ve jandarma ekipleri gelirken ip ile boğularak öldürülen kişinin Marmaris’te bir barda çalıştığı öğrenilen Diyarbakırlı 24 yaşındaki Kerim Bozan olduğu belirlenmişti. Fethiye Cumhuriyet Savcılığı ve Seydikemer İlçe Jandarma Komutanlığı ekipleri ile Fethiye Jandarma Suç Araştırma Timi, cinayeti güvenlik kameraları kayıtlarını inceleyerek aydınlattı. İngiliz uyruklu 37 yaşındaki Elizabeth Rose Oleary ile Iraklı 31 yaşındaki Hayder Mahdı Karaeem, Bozan'ı öldürdüğü iddiasıyla Fethiye’de bir eve düzenlenen operasyonla yakalanmıştı. Cinayet iddiasıyla tutuklanan Oleary ile Karaeem’in Fethiye 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki son duruşmasında mütalaa okunduktan sonra iki tutuklu sanığın son sözleri alınıp karar verildi. Fethiye 2. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya öldürülen Kerim Bozan’ın kardeşleri Mustafa Bozan, Hüseyin Bozan ve Bayram Bozan ile Avukat Ali Fatih Çavdır, tutuklu sanıklar Elizabeth Rose Oleary ile Hayder Mahdı Karaeem ve avukatları Cem Siper ile Çiğdem Çınar Şengül katıldılar. İlk duruşmada yaşanan arbede nedeniyle geniş güvenlik önlemi alınırken, iddia makamının mütalaasının ellerine ulaştığını ve okuduklarını belirten tutuklu sanıklar yine suçu birbirlerinin üzerine attı. Duruşmada öldürülen Kerim Bozan’ın kardeşleri Bayram Bozan, Hüseyin Bozan ve Mustafa Bozan her iki sanığın en ağır şekilde cezalandırılmasını istedi. Avukat Ali Fatih Çavdır da cinayetin canavarca hisle işlendiğini belirterek, “Her iki sanık cinayeti canavarca hisle ve tasarlayarak işlemiştir. Bu halinden cezalandırılmalarını talep ediyoruz” ifadelerini kullandı. "Pişmanlık duyuyorum" Tutuklu sanık Hayder Mahdı Karaeem mütalaayı okuduğunu söyleyerk, "Öldürülen Kerim’in ailesinden özür diliyorum. Kendimi suçlu hissediyorum. Pişmanlık duyuyorum. İlk ifademde kendimi tercüman nedeniyle tam ifade edememiştim. Cinayeti işlememin sebebi sanık Elizabeth’in baskısıyla gerçekleşmiştir. Benim öldürülen Kerim’le bir husumetim yoktu. Takdir mahkemenizindir" diye konuştu. Tutuklu sanık Elizabeth Rose Oleary ise, "Kerim’i öldürmek için azmettirmeye hiç niyetim olmadı. Bundan kazancım da olmadı. Ufak sorunlar yaşamıştık ama öldürecek kadar bir olay yaşamadık. Ben tutukluluğumda zaten cezalandırıldım. Ailemi, hayatımı, ilişkimi kaybettim. İşlemediğim bu suçu itiraf etmek ve kabul etmek istemiyorum. Beraatımı ve tahliyemi talep ediyorum" şeklinde konuştu. Son sözleri soruldu Fethiye 2. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Sabahattin Akcal her iki tutuklu sanığa duruşmada karar vereceklerini, tüm delillerin toplandığını hatırlatıp son sözlerini aldı. Karaeem son sözünde, "Kendimde suçluluk hissediyorum. Elizabeth, Kerim ile beni bir araya getirmeseydi bu olay yaşanmayacaktı. Pişmanım" diye konuştu. Diğer tutuklu sanık Oleary ise ağlayarak, "Üzgünüm ama ben katil değilim" dedi. Ağırlaştırılmış müebbet verildi Tutuklu sanıklar Hayder Mahdı Karaeem ve Elizabeth Rose Oleary, tasarlayarak adam öldürme suçu nedeniyle ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılırken, indirim uygulanmadı. Kararın açıklanmasının ardından jandarmalar arasında duruşma salonunu arka arkaya terk eden sanıklardan Oleary, Karaeem'e saldırmak istedi. İHA

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.