[tag] Haberleri |İlkses Gazetesi - Son Dakika [tag] Haberleri

#karma eğitim

karma eğitim haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, karma eğitim haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Veli-Der’den ‘kız okulları’ tepkisi Haber

Veli-Der’den ‘kız okulları’ tepkisi

SULTAN GÜMÜŞ KAYA Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'in, kız çocuklarını okula göndermeyen aileler olduğu gerekçesiyle ‘O zaman veliyi ikna etmek için biz gerekirse kız okulları da açabilmeliyiz’ sözlerine yönelik tepkiler sürüyor. Bakan Tekin'in ‘kız okulları’ çıkışına ilişkin yazılı açıklama yapan Öğrenci Veli Derneği (Veli-Der), “Karma eğitimden asla vazgeçmeyiz. Karma eğitimin kaldırılmasına yönelik atılacak adımlara her türlü meşru mücadele yöntemleriyle karşı duracağız” dedi. SORUN KARMA EĞİTİMDEN KAYNAKLANMIYOR Veli-Der, açıklamasında şu ifadeleri kullandı: “Her şeyden önce Bakan Tekin'in bu kararı, yaşamın doğal akışına aykırıdır; yaşamın kendisi karmadır. Sayın Bakan, yaşamın içinden kadını soyutlayabilir misiniz? Soyutlayamayacağınıza göre, okullarda da çocuklarımızın cinsiyetlerine göre ayrıştırılmasına hiçbir bilimsel ve mantıklı gerekçeniz olamaz. Sorun karma eğitimden kaynaklanmıyor. Sorun, 2013 yılında 4+4+4 kesintili eğitime geçilmesinden itibaren yaşanmaya başlanmıştır. Bunun dışında, derin yoksulluk da kız çocuklarının eğitim dışına çıkmasında önemli bir etkendir. Eğer Bakan'ın iddia ettiği gibi sorun karma eğitim karşıtı ailelerden kaynaklı ise, bu tespitiyle ilgili araştırmalarını kamuoyu ile paylaşmalıdır. Gerçekten, çocuklarının kızlı erkekli eğitim görmelerinden rahatsız olan aileler varsa, burada yanlış olan karma eğitim uygulaması değildir. Yanlış olan, çocukların kızlı erkekli eğitim görmelerinde, birlikte oynamalarında, saf masumane duygularla arkadaşlıklarında cinsellik arayan sakat zihniyettir.” ÖZGÜVENİ ORTAYA ÇIKARIR 4+4+4 kesintili eğitimden vazgeçilip, okulöncesi eğitimden orta öğretim dahil tüm eğitim kademelerinin kesintisiz ve zorunlu olması çağrısı yapan Veli-Der, “İlk ve ortaöğretimdeki açık eğitim uygulamaları kaldırılmalı, öğrenciler örgün eğitim içerisine alınarak bakanlık tarafından sıkı takibi yapılmalı, özellikle kız çocuklarının okula devamı sağlanmalıdır. Çocuklarını okula göndermeyen ailelere yaptırım uygulanmalıdır. Karma eğitimde çocuklar, cinsiyet farklılığının değil, insan olmanın önemli olduğunun bilincine varır. Böylece cinsel üstünlük yerine, cinsiyetlerin eşitliği ve birbirlerine saygı teminatı oluşturur. Karma eğitim kız ve erkek arasında özgüveni ortaya çıkarır. Karma eğitim, ileride çocuklarımızın iş yaşamlarında karşılaşması muhtemel kadın erkek üstünlüğünü ortadan kaldırır” bilgisini paylaştı.

CHP’li Gökçen’den rest: El uzatanların başlarına yıkarız Haber

CHP’li Gökçen’den rest: El uzatanların başlarına yıkarız

TENZİLE AŞÇI/ÖZEL HABER Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in “kız okulları” açılmasına yönelik sözlerine tepkiler artarak devam ediyor. Bakan Tekin geçtiğimiz günlerde kız çocuklarını okula göndermeyen ailelerin 'Ben çocuğumu erkeklerle aynı okula göndermek istemiyorum' dediğini ifade eden Tekin, "Şimdi benim Milli Eğitim olarak birincil hedefim ne? Kız çocuklarının okullaşması sağlamak. O zaman veliyi ikna etmek için biz, gerekirse kız okulları da açabilmeliyiz. Veli isterse çocuğunu kız okullarına gönderebilmeli, isterse erkeklerin gittiği okullara gönderebilmeli" ifadeleriyle yeni bir tartışmanın kapısını aralamıştı.  Bakan Tekin’in sözlerine gerek laiklik gerekse psikoloik gelişi açısından birçok kesimden tepkiler yağarken CHP İzmir Milletvekili ve PM üyesi Gökçe Gökçen, “karma eğitim kırmızı çizgimizdir” diyerek Tekin’in sözlerine rest çekti. GÖREVİ LAİKLİK İLKESİNE SAVAŞ AÇMAK DEĞİL Bakan Tekin’in sözlerinin ‘suçluyla pazarlık’ olarak görülebileceğini ifade eden Gökçen, “Bakan devletin görevlisi olduğunun bile farkında değil. Bir kişi zorunlu eğitime karşı olacak, çocuğunun eğitim hakkını gaspedecek, devletin bakanı da çıkıp diyecek ki ‘ben bu suçluyla oturup çocuğu pazarlık konusu ediyorum.’ Böyle bir skandal olamaz. Devletin görevi çocukların okula gitmesini sağlamaktır, Anayasa’nın değişmez maddelerinde yer alan laiklik ilkesine savaş açmak değil” dedi. MUHAFAZAKAR DEĞİL KADIN VE ÇOCUK DÜŞMANILAR Mayıs genel seçimlerinin ardından kadınların ve kız çocuklarının toplumsal hayattaki yerlerine ilişkin ‘muhafazakar’ görüşleri olan HÜDA-PAR ve Yeniden Refah Partisi AK Parti listelerinden meclise girmişti. Partilerin toplumsal cinsiyet eşitliğine ilişkin ideolojisi halen tartışma konusu olurken ‘kız okulları’ söylemini iki partinin meclisteki varlığı üzerinden yorumlayan Gökçen, “Erdoğan, üç-beş oy için kadınları sahiplendirmekten bahsedenleri, Öcalan’a af çıkarılabilir diyenleri, 15 yaşındaki çocuğun cinsel olgunluğundan bahsedenleri meclis sıralarına oturttu. Bu partiler muhafazakar değil, düpedüz cumhuriyet, kadın ve çocuk düşmanıdırlar. 6 yaşındaki kız çocuğunun zorla evlendirilmesini, yıllarca istismara uğramasını normal karşılayanlardır. Şimdi ise cinsiyet ayrımcılığını ilkokul düzeyine çekmeye çalışıyor, bunu normal karşılamamızı bekliyorlar. Asla izin vermeyeceğiz. ŞERİAT ADIM ADIM İNŞA EDİLECEK Türkiye’nin gerek üst yöneticiler tarafından yapılan açıklamalar gerekse gayrimeşru şekilde yapılan uygulamalarla şeriat düzenine geçirilmeye çalışılıp çalışılmadığı konusunda da değinen Gökçen şunları söyledi; “İktidar İzmir’den bir proje başlattı biliyorsunuz. Okullara imam atamaları yaparak laikliğe de çocukların ruh sağlığına da savaş açıyor, bu uygulamayı İzmir’den başlatarak tüm topluma bir intikam mesajı vermeye çalışıyorlar. Kadını koruyan kanunları hedef alıyorlar, vatandaşın inancını, kutsal değerlerini kullanarak siyasete alet ediyorlar. Yaşam tarzlarını hedef alıyor, birtakım tarikat-cemaat gruplarına cesaret vererek konser ve etkinlikleri yasaklıyorlar. Şeriat bir günde gelmeyecek, işte böyle adım adım inşa edilecek. Bu yüzden her bir aşamada direnmeli, Cumhuriyet değerlerine hiç olmadığı kadar sahip çıkmalıyız.”  EL UZATANLARIN BAŞLARINA YIKARIZ ‘Kız okullarına’ ilişkin Meclis’e yasa teklifi gelmesi durumunda sert tavır sergileyeceklerini ifade eden Gökçen, “Baştan uyarıyorum. Kız çocuklarına, eğitim hakkına el uzatanların başlarına yıkarız. Karma eğitim kırmızı çizgimizdir” dedi.

Eğitimde karma(şık) sorunlar: ''Yabancılaşma artacak'' Haber

Eğitimde karma(şık) sorunlar: ''Yabancılaşma artacak''

SULTAN GÜMÜŞ KAYA / ÖZEL HABER Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'in karma eğitime yönelik açıklaması toplumun birçok kesiminde tartışmaya yol açtı. Tekin, ‘Karma eğitime karşı mısınız?’ sorusuna “Veliyi ikna etmek için gerekirse kız okulları da açabilmeliyiz” yanıtını verirken, bu sözlere muhalefetten de tepki geldi… Karma eğitim tartışmalarına Bakan Tekin’in ‘kız okulları’ açıklaması da eklenince, söz konusu eğitim sistemine geçildiği takdirde öğrencilerin, ebeveynlerin ve eğitimcilerin ruh sağlığının ne derece etkileneceği merak edildi.  Avrupa Birliği Uzmanı ve Uzman Klinik Psikolog Metin Olataş’ın görüşlerine yer verdik. Karma eğitimin kaldırılmasıyla birlikte var olan sorunların daha da derinleşeceğini vurgulayan Olataş, “Çünkü günümüz koşullarında ülkemizde diğerleri ile aynı ortamda yaşama konusunda çeşitli sorunlar yaşarken, bir de tarafları birbirinden ayıracak olursak birbirine yabancılaşma daha da artacaktır… Bu sebeple ülkemizin bireysel ve toplumsal her türlü gelişimine olumlu katkısı olan karma eğitim sisteminin kıymetini geç olmadan idrak etmek hepimiz için büyük önem taşımaktadır” sözlerine dikkat çekti.  CUMHURİYET’İN İLANI VE KARMA EĞİTİM  Olataş, karma eğitimin tarihsel sürecine yer vererek konuşmasına şöyle başladı: “Cumhuriyet’in ilanından sonra Mustafa Kemal Atatürk’ün hedeflediği muasır medeniyetler seviyesine ve hatta ötesine geçebilmek için ve toplumun bir yarısını diğer yarısından daha değersiz kılmamak, buna bağlı olarak da topyekûn kalkınmanın sağlanabilmesi amacıyla ülkemizde 1924'te ilkokullarda karma eğitim başlamıştır. 1926-1927 öğretim yılından itibaren ücretsiz hâle getirilen orta öğretimde, kız ve erkek öğrencilerin bir arada öğrenim görmeleri gerçekleştirilmiştir. 1934 yılından itibaren liselerde karma eğitime geçilmiştir. Bütün bu geçişlerdeki en temel hedef kız ve erkek çocuklar arasındaki eşitsizliği ortadan kaldırmak, toplumsal işbirliğini güçlendirmek, bireylerin hem bireysel hem de toplumsal gelişimlerini desteklemekti. Özellikle de kadınların yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nde erkeklerle aynı koşullarda bir şeyleri başarabileceğini hem ülkemiz insanlarına hem de dünya medeniyetlerine göstermeyi hedeflerken az evvel de bahsettiğim gibi toplumu oluşturanların yarısının diğer yarıdan uzak kalması, ondan bihaber olması ya da onu ötekileştirmesi düşünülemezdi.” NİCE BAŞARILI KADIN…   Bütün bu durumların ülkemizdeki kadınların ve kız çocuklarının hem bedensel hem de ruhsal gelişimlerini oldukça olumlu etkilediğini kaydeden Olataş, “Bu sayede kız çocukları kendilerini değerli hissetmeye başlamışlar, kendilerini gösterme imkânı bulmuşlar, hem kendilerini hem de ülkelerini geliştirecek daha ileriye götürecek pek çok alanda çeşitli çalışmalar yapabilmiştir. Bütün bunları da aynı ortamda bulundukları diğer çalışma ya da sınıf arkadaşları ile birlikte gerçekleştirmişlerdir. Diğer yandan da erkekler de sınıf arkadaşı ve çalışma arkadaşı olan kız öğrencilerden, kadın çalışma arkadaşlarından çok şey öğrenmişlerdir. En önemli kazanım ise kadın-erkek eşitliğinin desteklenmesi, birlikte çalışmanın önemi, başarı için beraber çaba harcamanın önemini anlamaya yönelik olmuştur. Bu sayede genç Cumhuriyetin kısacık ömründe hem ülke çapında hem de dünya çapında tanınan nice başarılı kadın ortaya çıkmıştır” sözlerini dile getirdi.  EŞİT KOŞULLARDA, AYNI ORTAMDA VAR OLABİLMEK “Şu ana kadar olayın psikolojik yönüne değinmediğimizi düşünüyor olabilirsiniz. Ancak doğru değil” diyen Uzman Klinik Psikolog Olataş, “Bir insanın hem bedensel hem de psikolojik olarak tam olabilmesi için gereken bazı aşamalar ya da başka bir deyişle basamaklar vardır. Bu literatürde Maslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşisi olarak bilinir. İnsanlar eşit koşullarda, aynı ortamda var olmayı öğrendikçe ilk olarak fiziksel olarak kendilerini yeterli, güvende, ait ve başarılı hissettikten sonra psikolojik olarak iyi olma durumuna geçip sonunda kendini gerçekleştiren birey olabilir. Kendini gerçekleştiren birey aynı zamanda kendini bilen birey demektir. Bu da psikolojik olarak sağlıklı olmayı gerektirir. Şu an üzerinde konuştuğumuz şey ise bütün bu kazanımların elden gitmesi ya da biraz iyimser olacak olursak azalması demektir”  bilgisini paylaştı.  YABANCILAŞMA DAHA DA ARTACAKTIR!  “Var olan psikolojik sorunları daha da tetikler mi?” sorusunu da yanıtlayan Olataş, “Ne yazık ki evet. Çünkü günümüz koşullarında ülkemizde diğerleri ile aynı ortamda yaşama konusunda çeşitli sorunlar yaşarken, bir de tarafları birbirinden ayıracak olursak birbirine yabancılaşma daha da artacaktır. Birbirine yabancılaşan kitleler birbirini daha az tanımaya başlayacakları için hali hazırda var olan ön yargılar, olumsuz düşünceler, olumsuz davranışlar da doğal (!) olarak artar. Bu durumda hem bedensel hem de ruhsal bozukları beraberinde getirir. Toplumu oluşturan temel 2 grup olan kadın ve erkek cinsiyetindeki bireyleri ayırmak bu sefer de cinsiyetler arasındaki ön yargı, olumsuz düşünce ve hareketleri arttırıcı yönde olacaktır. Bunun devamında daha fazla ayırma ve sonrasında da daha olumsuz durumlar şeklinde olumsuz bir kısır döngünün oluşmasını öngörmek çok da zor değil” eleştirisinde bulundu.  KENDİ ÇOCUĞUMUZU EN İYİ ŞEKİLDE YETİŞTİRMEK…  Yetkililere ve ebeveynlere düşen sorumlulukları da hatırlatan Olataş, şunları ekledi: “Hepimize vatandaş olarak düşen temel sorumluluk anayasamızda yer alan kadın-erkek eşitliğini bozabilecek her hangi bir duruma karşı uygun olan tepkiyi uygun mecralarda, yasalar çerçevesinde göstermektir. Yetkilileri bilmem ama ebeveyn olarak sorumluluğumuz kendi çocuğumuzun olabildiği kadarıyla, imkânlar dâhilinde en iyi şekilde yetiştirmektir. Bunun ise ayrıştırarak olmayacağını bilmeliyiz. Hem erkek çocuklarının hem de kız çocuklarının dünya standartlarının üzerinde bireyler olarak yetişebilmesini istiyorsak eğer durup, düşünüp ona göre tavrımızı güncellememiz ve gelişmişliğe uygun olana göre belirlememiz gerekir.”  KIYMETİNİ GEÇ OLMADAN İDRAK ETMELİYİZ  Bir örnek durum ile sözlerini sonlandıran Olataş, “İzmir Kız Lisesi, İzmir’in ve Türkiye’nin köklü okullarından, Atatürk’ün iki kez ziyaret ettiği nadir okullardan biridir. Ayrıca Cumhuriyet dönemi boyunca da nice önemli insanın yetiştiği bir lisedir. Okul, 2000-2001 öğretim yılından itibaren Anadolu Lisesi statüsüne ve karma eğitime geçmiştir. Ben de 2003 liselere giriş sınavı sonrası yaptığım tercihlerde ilk sıraya İzmir Kız Lisesi’ni yazarak o güzel okula yerleştim. O dönem öğretmenlerimle yapmış olduğumuz sohbetlerde karma eğitime geçiş ile ilgili konular konuşulduğu zaman pek çok öğretmenim karma eğitime geçildikten sonra öğrencilerin hem davranışlarında, hem iletişim becerilerinde, hem de akademik gelişimlerinde olumlu ilerlemeler olduğundan bahsetmişlerdi. Benzer konuşmalara zamanın erkek lisesi olan İzmir Atatürk Lisesi’ne kayıt olan kız arkadaşlarımdan da duymak beni o zaman için şaşırtmıştı. Büyüdükçe ve mesleğimin ana konusu insan olduktan sonra o zamanlar şaşkınlıkla dinlediğim şeylerin insanın temel yapısından kaynaklandığını anlamaya başladım. Bu sebeple ülkemizin bireysel ve toplumsal her türlü gelişimine olumlu katkısı olan karma eğitim sisteminin kıymetini geç olmadan idrak etmek hepimiz için büyük önem taşımaktadır” cümlelerine dikkat çekti.

İKKB'den haremlik selamlık eğitime tepki Haber

İKKB'den haremlik selamlık eğitime tepki

Millî Eğitim Bakanlığı’nın, Diyanet İşleri Başkanlığı ile yapılan ÇEDES Protokolü çerçevesinde okullara “Manevi Danışman” adı altında imam, vaiz gibi din görevlileri atanmasının hemen arkasından, kız okulları açılabileceğinin belirtilmesini laik, çağdaş ve bilimsel niteliğine saldırı olduğunu belirten İKKB Başkanı Özkan şunları söyledi: “Her eğitimcinin bildiği üzere, kız çocuklarının okullaşması, karma eğitimden vazgeçilerek sağlanamaz. Öncelikle yoksulluğu ortadan kaldırmanız, fırsat eşitliği sağlamanız, kamucu, laik, parasız, nitelikli, bilimsel eğitimi sağlamanız gerekmektedir. Karma eğitimi korumakla görevli Milli Eğitim Bakanı'nın, onu hedef alması kabul edilemez. Öğrenci velilerinden bu yönde talep var söylemi, yasaları çiğnemeye gerekçe olamaz. Kaldı ki bu yöndeki taleplerin, kız çocukların okumasına karşı olan tarikatlardan geldiği kamuoyunun malumudur. Tarikatların tepkileriyle konserleri, festivalleri yasaklayan zihniyet, aynı tepkiler ile eğitimi dinselleştirmeye çalışıyor. Tarikatların, cemaatlerin dayatmalarıyla eğitimin laik ve bilimsel karakterinin aşındırılmasına ve dinselleştirilmesine yönelik uygulamalar kabul edilemez. Karma eğitim, laik, bilimsel ve çağdaş eğitimin başlıca koşuludur. Demokratik toplum yapısının ve toplumsal barışın en önemli göstergesi ve güvencelerindendir. Amacı, cinsiyet ayrımı olmaksızın kız ve erkek öğrencilerin okuma, yazma, oynama, öğrenme ve yasama unsurlarını eşit koşullarda gerçekleştirmek ve çoğulcu toplumsal yaşama onları eşit olarak hazırlamaktır.” EĞİTİMİN BÜYÜK SORUNLARI VAR Eğitimin büyük ve gerçek sorunlarını çözmek yerine, karma eğitimi bir sorun olarak gören ve göstermeye çalışan yaklaşımı reddettiklerini belirten Özkan, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Karma eğitimin karşıtı, haremlik selamlık eğitimdir ve bu eğitim ile çocuklarımıza ve ülkemize aydınlık bir gelecek oluşturulamaz. MEB’in görevi kız çocuklarını yaşamdan ve erkeklerin bulunduğu ortamlardan izole etmek değil, kız çocuklarının eğitime erişmesinin önündeki her türlü engeli kaldırmak, yoksulluğu ve fırsat eşitsizliğini gidermek, çocuklarımıza parasız, kamucu, nitelikli, bilimsel eğitimi sunmak, çocuğunu okula göndermeyen aileleri ikna etmek, çocuk evlilikleri engellemek, velilere karma eğitimin çocukların pedagojik gelişimi ve sağlıklı bir toplumsal yapı için önemini anlatmaktır. Milli Eğitim Bakanımızı karma eğitimi hedef almaktan vazgeçerek onu korumaya çağırıyoruz” HABER MERKEZİ

Çanlar kızlar için çalıyor! Eğitime köstek cehalete destek Haber

Çanlar kızlar için çalıyor! Eğitime köstek cehalete destek

TENZİLE AŞÇI/ÖZEL HABER Türkiye’de kadın bedeni ve kız çocuklarının eğitimine ilişkin uzun süredir devam eden ‘gerici söylemler’ özellikle Mayıs genel seçiminin ardından dozunu artırırken geçtiğimiz günlerde Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in sözleri gündeme damgasını vurdu. Kız çocuklarını okula göndermeyen ailelerin 'Ben çocuğumu erkeklerle aynı okula göndermek istemiyorum' dediğini ifade eden Tekin, "Şimdi benim Milli Eğitim olarak birincil hedefim ne? Kız çocuklarının okullaşması sağlamak. O zaman veliyi ikna etmek için biz, gerekirse kız okulları da açabilmeliyiz. Veli isterse çocuğunu kız okullarına gönderebilmeli, isterse erkeklerin gittiği okullara gönderebilmeli" ifadeleriyle ‘haremlik-selamlık’ eğitim sinyali vermişti. Tekin’in sözlerine muhalefet çevresi ve velilerden tepkiler yağarken Eğitim Sen İzmir 1 No'lu şube Başkanı Necip Vardal, Bakan Tekin’in sözlerinin Temel Eğitim Kanunu’na aykırı olduğunu belirtirken gerici zihniyetin taleplerinin karşılanmaya çalışıldığını söyledi. ÇOCUĞUNU OKULA GÖNDERMEYENİ İKNA ETMELİ Bakanlığın görevinin karma eğitim konusunda aileleri ikna etmek olduğunun altını çizen Vardal, “Uzun zamandır zaten karma eğitim karşıtı mevcut iktidarın sözcülerinin bir dizi açıklamaları vardı. İktidar, kendi rejimini eğitim üzerinden inşa etme çabası içerisinde. Bu inşaya uygun da adımlar atmakta. Laiklik karşıtı adımlar hız kazanmakta. Mesela, son dönemde İzmir’de ÇEDES protokolü kapsamında okullarda manevi danışman görevlendirilmesi güncel bir örnekken bugün en üst düzeyde kara eğitime karşı bakan tarafından ‘Kız okulları açılabilir’ ifadesi de bunun en somut hali. Milli Eğitim Bakanlığı’nın görevi, kız çocuklarını yaşamdan izole etmek, eğiti bilimi ve pedagojiye aykırı tutumlar almak değildir. Çocuğunu okula göndermeyen veli söz konusuysa yapması gereken şey, o veliyi ikna etmektir. Kız çocuklarının okullara devamını sağlamaktır. Aslında burada bakan kimlerin sözcüsü olduğunu ve kimlerin adına konuştuğuna ilişkin bir mesaj da vermektedir. Bakanlığın yapması gereken şey, bu mesaj yerine velilere; karma eğitimin çocukların sağlıklı gelişimi ve toplumsal yapı için önemini anlatmaktır. Şimdi tam tersi bir uygulamanın yeniden tartışmaya açılmasını, bir kesime mesaj olarak değerlendirmek gerekir” dedi. BAKANIN TUTUMU KANUNA AYKIRI Bakan Tekin’in sözlerinin ‘gerici cemaat ve vakıfların’ taleplerinin kabul edilmesi anlamı taşıdığına dikkat çeken Vardal, “Geçmiş dönemlerde karma eğitim karşıtı bir dizi lokal uygulamaları görebiliriz. Örneğin; sıralarda kız ve erkek öğrencilerin ayrı ayrı oturtulması. Ya da okullarda kız ve erkek öğrencilerin dersliklerinin ayrılması, kız ve erkek öğrencilerin ayrı saatlerde teneffüse çıkması gibi bazı lokal uygulamaların olduğunu biliyoruz. Bu taleplerin geldiği bir çevre var. Eğitimin daha da gericileşmesine yönelik adımlar bunlar. Bu taleplere ilişkin bakanlığın bir mesajı olduğunu, cemaatlerin ve çeşitli vakıfların bu tür taleplerine verilmiş en süt düzeyde bir yanıt olarak görmek gerekiyor. Ama 1739 sayılı Temel Eğitim Kanunu’nda esas olan ‘karma eğitimdir.’ Bakanın bu tutumu kanuna aykırı bir tutumdur. Bunu göz ardı ederek Anayasa’ya aykırılık içerecek ve laiklik karşıtı sayılacak adımların karşısında laik, bilimsel ve demokratik eğitimi savunan bireyler ve sendikalar da bu konuyla mücadele edecekler. Veli dernekleriyle birlikte bu konuya itiraz ediyoruz ve karma eğitimden asla vazgeçmeyeceğiz. Ülkede uzun zamandır kız öğrencilerini okula göndermek istemeyen gericilerle karşı karşıyayız. Onları ikna etmek bakanlığın görevi. Geri bir pozisyon alarak geri bir çözüm üretmek yerine buna çözüm üretilmeli. Nasıl ki geçmişte çeşitli kampanyalarla kız öğrencilerin okullara gönderilmesi konusunda çalışmalar yapılmışsa bakanlığın da şu an yapması gereken kız öğrencilerin okullaşmasını sağlamak olmalıdır. Onun yerine kız okulları açmak, cehalete verilen bir destek gibi” diye konuştu.  ÖNÜMÜZDEKİ GÜNLERDE YASAL DÜZENLEME ÇIKABİLİR Bakan Tekin’in sözlerinin ardından ilerleyen günlerde konuya ilişkin yasa tekliflerinin gelebileceğini belirten Vardal, “Bugüne kadar benim karşılaştığım böyle bir örnek ya da vaka yok. Kuşkusuz ülkede bu tür düşünenler vardır ama burada devletin görevi, gerici beklentilere destek verip olumlu yanıt üretmek yerine kara eğitim konusunda ikna etmektir. Bahsi geçen kız okulları için yasal düzenlemenin yapılması gerekiyor. Bugünden yarına bir okulun açılması söz konusu değil. Ama buradan anlaşılıyor ki bakanlığın ileriye dönük böyle bir çalışmanın hazırlığında. Önümüzdeki günlerde böyle bir yasal düzenlemeyle karşı karşıya kalabiliriz. Tabii ki de biz demokratik mücadelemizi güçlendireceğiz. Hiçbir şekilde karma eğitim talebinden vazgeçemeyeceğiz. Karma eğitim karşıtı düşüncelerle de mücadelemizi sürdüreceğiz” ifadelerini kullandı.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.