[tag] Haberleri |İlkses Gazetesi - Son Dakika [tag] Haberleri

#kazı

kazı haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, kazı haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Hitit İmparatorluğu'ndan kalma 3 bin 300 yıllık bir tablet bulundu Haber

Hitit İmparatorluğu'ndan kalma 3 bin 300 yıllık bir tablet bulundu

Kırıkkale'nin Karakeçili ilçesinde yer alan Büklükale'de, Doç. Dr. Kimiyoshi Matsumura başkanlığındaki Japon Anadolu Arkeoloji Enstitüsü ekibi, 15 yıldır süren kazı çalışmalarında önemli keşiflere ulaştı. "Aşağı şehir" ve "Yukarı şehir" olmak üzere iki arkeolojik alandan oluşan kazı alanında, binlerce yıllık tarihin izleri gün yüzüne çıkarılıyor. Kazı çalışmalarında, Hitit İmparatorluğu'na ait 3 bin 300 yıllık bir çivi yazılı kil tablet bulundu. Bu tablet, Hititçe ve Hurrice yazılmış olup, Hitit kraliyet ailesinin dini törenlerini anlatıyor. Büklükale, Hitit İmparatorluğu'nun stratejik öneme sahip bir şehir Tablette, Hitit İmparatorluğu'nun felaketle sonuçlanan bir yabancı istilasından da bahsediliyor. Ayrıca tablette, Arzava kralı Tarhuntarado'nun isminin de geçmesi dikkat çekiyor. Bu isim, daha önce Mısır'ın Amarna şehrinde bulunan tabletlerde de tespit edilmişti. Büklükale kazı alanında yapılan bu keşif, bölgenin Hitit İmparatorluğu'nun stratejik öneme sahip bir şehir olduğunu gösteriyor. Kazı çalışmalarında ortaya çıkan bu önemli keşif, tarihin karanlık sayfalarına ışık tutmaya devam ediyor. Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi ve Kazı Başkanı Doç. Dr. Kimiyoshi Matsumura, İHA muhabirine yaptığı açıklamada, tabletin, Hitit kralının ve kraliçesinin Hurrice dini törenler gerçekleştirdiğini gösterdiğini belirtti. Hurrice yazılı tabletin Anadolu'da sadece Boğazköy, Ortaköy ve Kayalıpınar'da bulunduğunu ifade eden Matsumura, dördüncü yerleşke olarak da Büklükale'de bulunmasının şaşırtıcı olduğunu söyledi. "Hitit kraliyet ailesiyle ilişkili olduğunu gösteriyor" Matsumura, "Hurrice tabletin bulunması, Hitit kralının ve kraliçenin gelip burada Hurrice dini törenler yaptığını gösteriyor. Buraya geldiği kesin. Belki de bir süre burada ikamet etmiş de olabilirler ama tam olarak bilmiyoruz. Hurrice yazılmış tablet Anadolu'da sadece üç yerleşkede bulunuyor: Boğazköy, Ortaköy (Çorum), Kayalıpınar (Sivas). Buralarda Hitit kraliyet ailesinin oturduğunu kesin olarak biliyoruz. Dördüncü olarak bulunan Büklükale'nin nasıl bir şehir olduğu belli değil. Neden burada Hurrice tablet bulundu? Bu, Hitit kraliyet ailesiyle ilişkili olduğunu gösteriyor. Çok önemli şehirlerden biri olması gerekiyor" dedi. Anadolu'da sadece Boğazköy, Ortaköy ve Kayalıpınar'da Hurrice yazılı tabletlerin bulunduğunu ifade eden Matsumura, Büklükale'de de Hurrice yazılı bir tabletin ortaya çıktığını belirtti. Matsumura, bu tabletin Hitit kraliyet ailesiyle de ilişkili olduğunu düşünüyor. Ayrıca, sadece Katapa'da bulunan Hurrice yazılı duanın Büklükale'de de ortaya çıkmasının sırrını araştırmaya devam edeceklerini kaydetti. "Katapa ismi neden burada?" Tabletin büyük bir keşif olduğunu anlatan Matsumura, "Hititçe nasıl dua edilmesi gerektiği yazılıyor, Hurrice ile dua metinleri yazılmış. Bu metinde en büyük keşif ya da sürpriz olarak gördüğümüz şey, Katapa adlı bir şehir isminin ortaya çıkması. Katapa isminin neden Büklükale'de ortaya çıktığı henüz belli değil. Katapa'da yapılması gereken bu dua neden Büklükale'de bulundu? Bu büyük sırrı çözmek gerekiyor" şeklinde konuştu. "Büklükale'de bulunması çok şaşırtıcı" Matsumura, tablette ismi geçen Tarhuntarado'nun, 1890'larda Mısır'da Amarna şehrinde bulunan tablette de isminin geçtiğini belirterek, "Ayrıca, bu tabletin içinde şahsi isimler de yer alıyor. Bu şahsi isimlerden en önemli isim; Arzava kralı Tarhuntarado'nun ismi. Arzava kralı Tarhuntarado'nun ismi, 1890'larda Mısır'da, Amarna şehrinde bulunan tabletlerde tespit edilmiş. Amarna şehri, dünyaca meşhur olan Tarhuntarado'nun babası, IV. Amenhotep tarafından inşa edilmiş olan başkentti. Orada bulunan tabletin içinde IV. Amenhotep'un babası, III. Amenhotep tarafından Arzava kralı Tarhuntarado'ya gönderilmiş olan mektup bulundu. O mektupta Boğazköy'ün istila edilmiş olduğunu söylüyor. Arzava kralı ile diplomatik evlilik yaparak ilişkileri güçlendirmek istediğini gösteriyor. Öyle büyük bir olayda sözü geçen kralın isminin Büklükale'de bulunması çok şaşırtıcı" diye konuştu.

Hitit şehri Nerik'te Demir Çağı kalıntıları aranıyor Video Galeri

Hitit şehri Nerik'te Demir Çağı kalıntıları aranıyor

Samsun'un Vezirköprü ilçesindeki Hitit şehri Nerik'te, Demir Çağı'na ait kalıntılar aranıyor. Uşak Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi ve Oymaağaç Kazı Başkanı Prof. Dr. Rainer Czichon, 2007 yılından itibaren Oymaağaç'ta kazı çalışması yaptıklarını söyledi. Türk-Alman ortaklığı ile başlayan kazı çalışmasının 2018 yılından itibaren Türk kazısı olarak devam ettiğini, ağırlıklı olarak Türk ekibiyle kazı yaptıklarını belirten Czichon, "Hep beraber burada Hititlerin kutsal şehri Nerik, Nerik öncesi yerleşim ve Nerik sonrası yerleşimleri ve tarihi aydınlatmaya çalışıyoruz." dedi. Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Uşak Üniversitesinin, kazı çalışmasına büyük destek sağladığını ifade eden Czichon, Hititlerin kutsal şehri Nerik'in Oymaağaç'ta olduğunun önceden ortaya çıkan buluntularla kesinleştiğini anımsattı. Prof. Dr. Czichon, bugüne kadarki kazılarda Nerik'in mabetlerini ortaya çıkardıklarını belirterek, şöyle devam etti: "Ayrıca bir sur kapısı. Hitit kentlerinde tipik olan bir sur kapısına benzeyen örnekleri çıkardık. Hititlerin başkenti Hattuşa'da var, burada da var. Onun dışında 50 merdivenli tünel var. Sonunda bir havuz bulunuyor. Bu havuzu Hitit kaynaklarından tanıyoruz, Nerik'in hava tanrısının sevdiği pınar. Burada onu keşfettik, bu da nadir bir durum. Bu Nerik pınarı bizim için özel bir durum, çok derine gidiyor, Hattuşa'da benzeyen bir yapı var ama buradaki gibi büyük değil. 8 metre yer altında bulunan Nerik pınarı, şu anda Hitit dünyasında en geniş ve büyük yer altı pınarı olarak geçiyor."  "YAKIN ZAMANDA BURADA DEMİR ÇAĞI YAŞAM PLANI ORTAYA ÇIKACAK" Türk-Alman ortaklığının bitmesinin ardından Türk ekibi olarak kazı alanında yeni bir sayfa açtıklarını dile getiren Prof. Dr. Czichon, şunları kaydetti: "Biz şimdi höyüğün kuzey-batı köşesinde yeni bir alanda 3 yıldır çalışıyoruz. Hitit dönemine ve Demir Çağı'na ait insanların yapılarını araştırıyoruz. Normal insanların yaşadığı evler ve onların envanterlerini, onların yaşam tarzını öğrenmek istiyoruz, o dönemdeki insanlar nasıl yemek yemişler, mesela tabak mı kullandılar yoksa yerde mi oturarak yemek yiyorlardı? Böyle basit soruların cevabı arkeolojide çok zor. Bu sorulara cevap arıyoruz. Yeni kazı yaptığımız alanda Demir Çağı'na ait buluntular çıkıyor. Bu da Nerik'te bir ilk, çünkü tepe kısmında sadece Demir Çağı'na ait çukurlar vardı ama mimarisi yok. Şimdi burada Demir Çağı mimarisi görüyoruz. Şu an başlangıç aşamasındayız, yavaş yavaş ortaya çıkıyor. Yakın zamanda burada Demir Çağı yaşam planı ortaya çıkacak." NERİK, SAMSUN'UN TURİZMİNE KATKI SAĞLAYACAK Samsun Kültür ve Turizm Müdürü Adnan İpekdal ise kazıların, başlangıçta Türk-Alman ortaklığı ile yapıldığını, kazı başkanı Prof. Dr. Rainer Czichon'un Türk vatandaşlığına geçmesiyle Kültür ve Turizm Bakanlığı uhdesinde yapılan kazı haline geldiğini kaydetti. Oymaağaç höyüğündeki kazılarda çok sayıda çivi yazılı tabletler çıktığını anımsatan İpekdal, "Buranın artık Hititlerin kutsal şehri Nerik olduğu kesinleşti. Arkeolojik kazılar çok uzun solukludur. 16 yıldır devam ediyor ve buradan çıkan bilgiler bilim dünyasına kazandırılıyor ayrıca Nerik şehri, Samsun'un turizm destinasyonuna da önemli katkı sağlayacak." dedi. AA BU İÇERİK DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: ŞİLİ'DEN GELİN GELDİĞİ KASTAMONU'DA RESİM YAPMAYI SÜRDÜRÜYOR

Bakan Ersoy: Türkiye'de 2022'de 730 noktada kazı çalışması yapıldı Haber

Bakan Ersoy: Türkiye'de 2022'de 730 noktada kazı çalışması yapıldı

Kültür ve Turizm Bakanı Ersoy, Türkiye'de geçen yıl rekor sayıda kazı yapıldığını belirterek, "Bu yıl da 650 noktayı geçtik. Yıl sonunda 700 noktayı geçmiş olacağız. " dedi. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Kültür ve Turizm Bakanlığınca 2 milyar liralık yatırımla Kemer ilçesi Çamyuva Mahallesi'nde yaptırılan atık su arıtma tesisi inşaatında incelemede bulundu. Ersoy, ardından gazetecilere yaptığı açıklamada, Antalya'nın Türkiye'nin dışa açılan en önemli kapılarından biri olduğunu söyledi. Antalya'nın önemli sayıda turist ağırladığını belirten Ersoy, 2023 yılında da kente rekor sayıda turist girişinin olacağını ifade etti. Antalya Havalimanı'nın büyütülmesiyle turist sayısının daha da artacağını öngördüklerini kaydeden Ersoy, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Antalya'yı hassasiyetle takip ettiğini bildirdi. Bakan Ersoy, kentin ihtiyaçları ve yapılması gerekenler konusunda Cumhurbaşkanı Erdoğan'a sürekli rapor verdiklerini vurguladı. "Atık su arıtma tesisini martta açmayı planlıyoruz" Antalyalı bir bakan olarak kenti sık sık ziyaret ettiğini anlatan Ersoy, "Altyapı çalışmalarına da önem veriyoruz. Kemer Çamyuva'daki atık su arıtma tesisini martta açmayı planlıyoruz. Yaklaşık günlük 45 bin metreküp kapasiteli arıtma tesisi yapıyoruz. Makine parkı 60 bin metreküpe göre yapılıyor. Hızla ilerliyoruz. Gelecek 50 yıl boyunca Kemer bölgesinin büyüme planları da dahil arıtma altyapısı ihtiyaçlarını karşılayacak bir yapı." diye konuştu. Bölgeye yaklaşık 10,2 kilometre kanalizasyon sistemi döşendiği bilgisini veren Ersoy, 3,5 kilometre de deşarj hattı yapıldığını kaydetti. Bunun 800 metresinin derin deşarj olarak deniz içerisinden yürütüldüğünü aktaran Ersoy, "İlçenin arıtmaları 80'li yıllarda yapılmış ve artık ihtiyaca cevap vermiyordu, kapasitesi yetmiyordu." ifadesini kullandı. "Kazı bütçelerini yüksek oranda arttırdık" Arıtma tesisi öncesinde Olimpos ve Phaselis ören yerlerinde incelemelerde bulunduklarını dile getiren Ersoy, ilk 5 yıllık dönemde kazı alanlarını 12 aylık sürece yayma kararı aldıklarını hatırlattı. Bu kararla ilgili altyapı çalışmaları ve kuruluşların hepsinin tamamlandığını vurgulayan Ersoy, sözlerini şöyle sürdürdü: "Gerekli altyapıyı kurduğumuz için bu dönem çok hızlı ilerliyoruz. Geçen seneden itibaren kazı bütçelerini yüksek oranda arttırdık. Antalya'da 19 noktada kazı yerimiz var. Bu 19 noktaya 2023'te hem kazı hem de yeniden ihya, restorasyon adı altında 400 milyonluk bir kaynak kullanıldı. Önümüzdeki sezon bu rakamı minimum 600 milyon olarak belirledik. Hocalarımız projelerini sonuçlandırıp gönderdikçe bu rakamı daha da yükseltiyoruz." "31 yabancı kazı başkanlığını 12 aylık kazı dönemine geçireceğiz" Bakan Ersoy, Türkiye'de 144 Türk kazı başkanlığı, 31 de yabancı kazı başkanlığının bulunduğuna dikkati çekti. Geçen dönem Türk kazı başkanlıklarının tamamını 12 aylık kazı dönemine geçirdiklerini anımsatan Ersoy, "Yeni dönemde de 31 yabancı kazı başkanlığını 12 aylık kazı dönemine geçireceğiz. Aralarından önemli olan 18'ine yıl sonuna kadar koordinatör Türk hoca atıyoruz. Hocaları atarken de ekipman, ekip ve finansman desteği ile aktarıyoruz. İlk çalışmayı Efes'te yapmıştık. Oraya 1 milyarlık bütçeyle başlangıç yaptık. Denizli'de Hierapolis'te de ikinci bir çalışma yapılıyor. Bu çalışmalar ilk önce Patara'da ardından da Side'de yapılmıştı. Side'de çok hızlı sonuç aldık." değerlendirmesinde bulundu. Kazı çalışmalarının meyvelerini aldıklarına işaret eden Ersoy, ören yerlerindeki ziyaretçi sayısının bir önceki yıla göre yüzde 48 arttığı bilgisini verdi. "Cevherlerimizi ön plana çıkartacağız" "Turizmi 12 aya yaymak, düşük sezonu yüksek haline getirmek istiyorsak, nitelikli turist hedefliyorsak bu değerlerimizi, cevherlerimizi ön plana çıkartacağız" diyen Ersoy, yaptıkları çalışmalarla hem kültürü koruma altına aldıklarını hem de bu durumu turizme çevirerek ciddi gelir elde ettiklerini vurguladı. Kazı çalışmalarının hızla devam ettiğini anlatan Ersoy, şunları kaydetti: "Türkiye'de 2022'de 730 noktada kazı çalışması yapıldı. Bu dünya rekorudur. Bu yıl da 650 noktayı geçtik. Yıl sonunda 700 noktayı geçmiş olacağız. Türkiye artık dünyada en çok, en etkili ve yoğun şekilde kazı yapan ülke konumuna geldi. Bu bizi sevindiriyor. Bunları da hızlı bir şekilde turizme çevirerek başta esnaf olmak üzere sektör temsilcilerinin yatırımlarının daha hızlı geri dönmesini sağlayacağız. Hem kültürü koruyacağız, ihya edeceğiz hem de turizme çevirerek bölgenin kalkınmasını sağlayacağız." Bakan Ersoy'a Antalya Valisi Hulusi Şahin, Kemer Kaymakamı Ahmet Solmaz ile AK Parti Antalya İl Başkanı Ali Çetin de eşlik etti. BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: İzmir'de Atatürk'ün ölüm yıldönümüne özel koreografi

Diyarbakır'da heyecanlandıran keşif: 1500 yıllık kilise kalıntısı bulundu Haber

Diyarbakır'da heyecanlandıran keşif: 1500 yıllık kilise kalıntısı bulundu

İnkaya Mahallesi'nde farklı alanlarda yapılan yüzey araştırmasında Bizans İmparatoru 1. Anastasius dönemine ait sikke bulunmasının ardından söz konusu bölgede Diyarbakır Müze Müdürlüğü tarafından 2021'de başlatılan kazılar 15'i uzman toplam 35 kişinin katılımıyla sürüyor. Alanda bugüne kadar sikke, kandil, sütun ve altlıkları gibi eserlere ulaşılan kazıda, çalışmaların yoğunlaştığı noktada bir yapıya ait kalıntılar tespit edildi. Dış duvarları ortaya çıkarılan yapının kilise olduğu belirlenirken, ekipler kilise içerisinde yürüttükleri çalışmada ise yapının farklı alanlarına yayılmış mezarlara ulaştı. "Kilisede 46 mezar bulundu" Diyarbakır Müze Müdür Vekili Müjdat Gizligöl, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğünün izniyle 2021'de kazı çalışmalarına başladıklarını belirtti. Yürüttükleri kazılarda daha önce kilise kalıntısı olduğunu düşünmedikleri bir yapı tespit ettiklerini ifade eden Gizligöl, "Bu yıl kazı çalışmalarında net bir şekilde anlaşıldı ki bu bir Bizans kilisesi. Burada çalışmalarımız hızlandı. Kilise muhtemelen 5, 6 ve 7. yüzyılda kullanılmış sonra tahribata uğramış, 13. yüzyıla kadar da mezarlık olarak kullanılmış. Kilisede 46 mezar bulundu. Bunlar, yetişkin, çocuk, kadın ve erkek çok farklı kişilere ait mezarlar. Mezarlar kilisenin tamamına yayılmış." dedi. Çok tahrip olsa da kilisenin Diyarbakır'da bulunan en eski Bizans kiliselerinden biri olduğunu dile getiren Gizligöl, kazı sahasında kilise dışında kaya mezarları ve taş ocağında da çalışmalar yürüttüklerini anlattı. Gizligöl, kazılarda şu ana kadar 13 envanterlik, 39 da etütlük mahiyette eser bulduklarını ve müzeye naklettiklerini belirterek, "Sikkeler, arşaklar, (İplik eğirmede kullanılan iğin altında bulunan yarım küre şeklindeki topçuk) kandiller, sütun ve altlıkları, mezar buluntuları.... Kendi dönemini yansıtan her türlü tarihi kültür varlığına rastlamak mümkün. Üzerinde tahlil yaptığımız için bulduğumuz eserler, o dönemin kültürü ve yaşam biçimi hakkında bilgi vermesi açısından kıymetli." ifadelerini kullandı. "Kilise kalıntısı daha çok Suriye'deki örneklerine benziyor" Kazıda saha sorumlusu arkeolog Kemal Atak da bölgede buldukları Bizans İmparatoru 1. Anastasius'a ait M.S 491-518 yılları arasında tarihlenen sikkeden yola çıkarak kazı çalışmalarına başladıklarını belirtti. Kilisenin kuruluşunun 5- 6. yüzyıla kadar dayandığını ifade eden Atak, şunları söyledi: "Kilise kalıntısı daha çok Suriye'deki örneklerine benziyor. Kilise, tek nefli, daha sonra eklemeler yapılarak büyütülmüş. Şu anda kiliseyi çevreleyen duvarları tespit ettik. Kilise, 25 metre uzunluğunda ve 15 metre genişliğinde dikdörtgen bir plana sahip. Kilise içinde metal haçlar, mimari bloklara çizilmiş haç motifleri mevcut. Mimarisi bazilika bir plan sunuyor bize. Apsisi (standart iki boyutlu bir grafiğin dikey eksenini ifade eder) bulunan dikdörtgen bir yapı. Bu kilise, çıkan buluntulara ve mimari planına baktığımızda ilk örneklerini temsil ediyor. Bu da günümüzden 1500 yıl öncesine tekabül ediyor." Atak, kilisenin apsis kısmının çok dar olduğunu belirterek, yapının daha önce şapel (Hristiyanların tapınak veya kutsal alanı, bazen küçüktür ve büyük bir kuruma bağlıdır) olarak yapılmış küçük bir mabet yeri olduğu daha sonra nüfusun artmasıyla eklentiler yapılarak büyük bir kilise haline getirildiğini düşündüklerini kaydetti. BU İÇERİK DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR- Eskişehir Karacahisar Kalesi’nde heyecanlandıran keşif

Amasya’da 2 bin 500 yıllık saray yemeği bulundu Haber

Amasya’da 2 bin 500 yıllık saray yemeği bulundu

Bilim adamlarını heyecanlandıran buluntular Anadolu’nun kadim yemeklerinden kemikli et ve tahıldan yapılan keşkeği işaret ediyor. Kazı başkanı Prof. Dr. Şevket Dönmez, “Anadolu’nun çok sevilen bir yemeği olan keşkeğe çok benziyor. Bugünkü keşkek kültürüyle bulduğumuz tencerenin şekli ile içindeki malzemeler çok benzeşiyor” dedi. Anadolu aşı ya da keşkek benzeri yemek 17 yıldır süren kazılarda Pers sarayının anıtsal girişini ve mutfaklarıyla karşılaşmaları sonrası sürdürdükleri çalışmalarda çok sayıda hayvan kemiği, tahıl kalıntısı ve öğütme taşlarını bulduklarını hatırlatan İstanbul Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Dönmez, “Yeni bulduğumuz yemek pişirme kabının içinde koyunlara ait hayvan kemikleri ve tahıl kalıntılarıyla karşılaştık. Bunun Anadolu aşı ya da keşkek benzeri bir yemeğin kalıntıları olabileceğini değerlendiriyoruz” diye konuştu. Pişmiş topraktan yapılmış 30 santim uzunluğundaki tencerenin yaklaşık 30 kişilik bir yemeği pişirecek ölçülerde olduğunu anlatan Prof. Dr. Dönmez, “Tencere bu alanın Pers sarayının mutfağı olduğu yönündeki tahminlerimizi güçlendiriyor. Sıradan ailelerin yemek pişirme kaplarına benzemiyor” şeklinde konuştu. 2 bin 500 yıllık Pers yolu, Anadolu’da ilk defa bulunan ateşgede ve çok sütunlu ibadethane gibi kompleksle karşılaştıkları kazıların heyecanla ilerlediğini vurgulayan Dönmez, kazı projesine destek veren Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü ile katkı sağlayan Türk Tarih Kurumu, Amasya Valiliği ve Amasya Belediyesi’ne teşekkür etti. BU HABER DE DİKKATİNİZİ ÇEKEBİLİR: Arama kurtarma köpeği "Maça" operasyon bölgelerine paraşütle inecek

İzmir'in hazineleri kazılarla gün yüzüne çıkarılıyor Haber

İzmir'in hazineleri kazılarla gün yüzüne çıkarılıyor

UNESCO'nun Dünya Mirası Listesi'nde yer alan ve tarihi milattan önce 7000'lere dayanan Efes Antik Kenti, farklı uygarlıklardan izlerle ziyaretçilerini geçmişe yolculuğa çıkarıyor. İyonya'nın 12 şehri arasında yer alan ve Helenistik, Roma, Bizans, Beylikler ve Osmanlı döneminde yerleşim gören Efes, Anadolu'nun eski ana tanrıça (Kibele) geleneğine dayalı Artemis Tapınağı'nın kalıntıları ile dünyanın yedi harikasından birine sahip. Efes Antik Kenti'nde milattan sonra 2. yüzyıla tarihlenen "Celsus Kütüphanesi", önünde en sık fotoğraf çekilen yapı olmakla birlikte Yamaçevler, Hadrian Kapısı, Domitian Tapınağı, Magnesia Kapısı, Trajan Çeşmesi, 25 bin kişilik oturma kapasitesiyle büyük tiyatro, stadyum ve antik liman da mimarisiyle dikkati çekiyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı izniyle Avusturya Bilimler Akademisi Avusturya Arkeoloji Enstitüsünce yapılan kazıların sürdüğü Efes Antik Kenti'ndeki kazılarda son dönemde ortaya çıkarılan yaklaşık 1400 yıllık yapı kompleksi de tarihsel birçok araştırmaya kapı araladı. Bölgede çıkan bir yangının ardında bıraktığı tabakanın altında kaldığı için çok iyi korunmuş mutfak, depo alanı, restoran, atölye ve dükkanların yer aldığı 170 metrekarelik yerleşim alanında istiridye ve midyelerle dolu kaseler, salamura edilmiş balıkların yer aldığı amforalar ile şeftali, badem, zeytin, nohut, fasulye ve bezelye tohumları bulundu. Bergama'daki eşsiz Çok Katlı Kültürel Peyzaj Alanı Farklı medeniyetlerden izlerin bir arada bulunduğu ve UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde Çok Katmanlı Kültürel Peyzaj Alanı olarak yerini alan Bergama da yeni buluntularıyla arkeoloji dünyasında adından söz ettiriyor. Dünyada ilk psikoterapi yönteminin uygulandığı Asklepion, İncil'de sözü edilen 7 kiliseden biri olan Kızıl Avlu, Asya Kıtası'nda kurulan en büyük kütüphanenin yer aldığı ve tarihte ilk parşömen üretiminin yapıldığı belirtilen Pergamon (Bergama) Antik Kenti'nin tarihi, Kültür ve Turizm Bakanlığı izniyle Alman Arkeoloji Enstitüsü ekibi ve Türk uzmanlarının sürdürdüğü kazılarla zenginleşiyor. Arkeologların son keşiflerinden biri de 1800 yıllık amfi tiyatrodaki gladyatör ya da vahşi hayvan dövüşleri gibi gösterileri izleyen seçkinlere özel "isim tahsisli localar" oldu. Öte yandan antik kent ve çevresinde yürütülen kazı çalışmalarında 2 bin 200 yıl öncesine ait 8 yeni dini alan ile çok sayıda heykelciğe rastlandı. Dikili'de 14 bin yıllık taş aletler ve kemikler bulundu Batı Anadolu'da son dönemde arkeoloji dünyasını heyecanlandıran en önemli çalışmalardan biri de Dikili'deki bir mağarada yürütülen kurtarma kazıları oldu. Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü izniyle Bergama Müzesi başkanlığında Dikili'deki bir mağarada yürütülen 2021 sonbahar döneminde başlayan kazıyı Alman Arkeoloji Enstitüsü ekipleri ile Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Harun Taşkıran başkanlığındaki ekip yürüttü. Yaklaşık 6 hafta süren kurtarma kazısı sonucu mağaranın, milattan önce 6. yüzyıldan Roma Dönemi'ne kadar ana tanrıça Kibele'ye adanmış bir kült merkezi olarak kullanıldığını ortaya koydu. Alman Arkeoloji Enstitüsünün Pergamon kazılarına paralel olarak yürüttüğü yüzey araştırmalarında da aynı coğrafyada Paleolitik Çağ'ın (Eski Taş Çağı) sonuna işaret eden Epipaleolitik Dönem'e ait tabakalara rastlandı. Bu tabakalarda taş aletler ve kemikler gün yüzüne çıkarıldı. Laboratuvarlarda radyokarbon tarihleme yöntemiyle yapılan incelemeler sonucu taş aletler ve kemiklerin, 14 bin yıl öncesine ait olduğu tespit edildi. Metropolis Antik Kenti İzmir'in Torbalı ilçesindeki Metropolis Antik Kenti'nde restorasyonu modern tekniklerle tamamlanan mozaikler, 1800 yıl öncesine ışık tutuyor. Uzman restoratörlerin katıldığı çalışmalarda antik kentin merkezindeki mozaiklerin restorasyonu tamamlandı. Renk ve tanelerin daha uzun süre korunmasını sağlayan modern tekniklerin kullanımı sonrası, Yunan mitolojisinden "aşk tanrısı" Eros, "bereket tanrısı" Dionysos, eşi Ariadne'nin tablolarını andıran mozaikler belirgin hale getirildi. Restorasyonu tamamlanan mozaikler arasında tiyatro sembolü masklar (yüz kalıbı), bölgenin bereketini anlatan balık ve kuş figürleri de bulunuyor. Dokuz Eylül Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Serdar Aybek başkanlığında ve Sabancı Vakfı işbirliğiyle yürütülen kazılarda son olarak uzman ekip, milattan sonra 2. yüzyılda inşa edilmiş bir yapının buluntularına ulaşarak 3 metre yüksekliğinde 4 ayrı sütunu ortaya çıkardı. Yeşilova Höyüğü İzmir'in tarihini 8 bin 500 yıl önceye çeken Yeşilova Höyüğü'nde ise Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Zafer Derin başkanlığında kazı çalışmaları sürüyor. Kazılar kapsamında 5 bin yıl öncesine tarihlenen ve "şişman tanrıçaları" nitelendirdiği tahmin edilen idol bulundu. Bölgedeki tanrıça kültünün bir simgesi olan idolün mermerden yapıldığı ve taşıyan kişiye bereket ve sağlık getirmesi için kullanıldığını değerlendiriliyor. Dünya mirası adayı İzmir Tarihi Liman Kenti'ndeki Smyrna UNESCO Dünya Mirası Daimi Listesi'ne girmeye hazırlanan İzmir Tarihi Liman Kenti sınırlarındaki Smyrna Antik Kenti'nde de kazı çalışmaları sürüyor. Kadifekale ile deniz arasında kurulan ve yüzyıllar boyu farklı kültürlere ev sahipliği yapan Smyrna Agorası, bazilikası, tiyatrosu ve antik su kanalıyla tarihten kesitler sunuyor. İyon dönemi agoralarının (meydan) en büyük ve iyi korunmuşu olarak kabul edilen Smyrna'nın görüntüleri, tarihi sütunları, meydanı, kazı alanı, çeşmeleri, geçitleri ile görkemli bir kentin detaylarını gözler önüne seriyor. Antik kentin Kadifekale eteklerinde yer alan tiyatrosu da dikkati çekiyor. Smyrna Tiyatrosu kazılarından son dönemlerde çıkarılan ve koruma altına alınan Yunan mitolojisindeki Satir'i (Satyros) tasvir eden 1800 yıllık heykel başı da uzman arkeologlar tarafından inceleniyor. Ulucak Höyüğü İzmir'in Kemalpaşa ilçesinde yaklaşık 8 bin 500 yıllık geçmişe sahip Ulucak Höyüğü'ndeki kazılarda buluntularıyla tarihe ışık tutuyor. Kazılarda son olarak milattan önce 5 bin 700 yılına ait olduğu değerlendirilen kadın ve erkek figürinleri (küçük figür) bulundu. Depo olduğu değerlendirilen bir mekanda bulunan ve pişmiş topraktan yapılmış figürinlerin şapka benzeri başlıklarla tasvir edildiği görülüyor. BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR - İzmir’de kaçakçılara baskın!

Antalya'da turizm 12 aya yayılacak Haber

Antalya'da turizm 12 aya yayılacak

Her yıl milyonlarca yerli ve yabancı turisti ağırlamasıyla "turizm merkezi" olarak bilinen Antalya, deniz, kum ve güneş üçlüsünün yanı sıra antik kentleri, ören yerleri ve kültürel miras öğeleriyle ön plana çıkıyor. Geçmişte çeşitli uygarlıklara ev sahipliği yapan Antalya'da, 100'e yakın antik yerleşim olduğu belirtiliyor. Adeta "açık hava müzesi" olan Antalya, uzun yıllar süren arkeolojik kazılar sonucunda gün yüzüne çıkarılan Perge, Aspendos, Patara, Xanthos Phaselis, Myra, Lymra, Side, Termessos, Selge ve Olimpos gibi antik kentleriyle de turist çekiyor. Ziyaretçilerin doğa ve tarihin iç içe uzandığı kalıntıların arasında dolaşabildiği, görkemli yapıları yakından inceleyebildiği antik kentlerin ve ören yerlerinin 19'unda aktif kazı çalışmaları sürüyor. Yüzlerce arkeolog ve bilim insanının kazı, koruma ve onarım çalışmaları yürüttüğü antik kentler, geçmişe tuttuğu ışıkla tarih meraklılarının ilgisini çekiyor. "Medeniyetler beşiği" Patara'da deniz feneri ayağa kaldırılıyor Kaş ilçesinde milattan önce 1. yüzyılın ortalarında 23 kentten oluşan Likya Birliğinin başkenti olarak bilinen Patara, insan yaşamına dair önemli izlere ev sahipliği yapıyor. Likya Birliğinin meclis binası, deniz feneri, antik tiyatrosu, İmparator Neron tarafından yaptırılan hamamı, yol kılavuz anıtı, kent kapısı, kiliseleri, su kemerleri de bulunan, Türkiye'nin en önemli antik kentlerinden Patara, "medeniyetler beşiği" olarak nitelendiriliyor. Antik kentte, Kazı Başkanı Prof. Dr. Havva İşkan Işık yönetimindeki kazı çalışmalarının yanı sıra Telsiz Telgraf İstasyonu'nun müzeleştirilmesi ve Roma İmparatoru Neron'un Patara'ya prestij eseri olarak yaptırdığı 26 metre uzunluğundaki 2 bin yıllık Patara Deniz Feneri'nin tamamlanmasına yönelik çalışmalar devam ediyor. Syedra Antik Kenti'nin geçmişi gün yüzüne çıkarılıyor Alanya ilçesinde, tarihi milattan önce 9'uncu yüzyıla dayanan Syedra Antik Kenti, ülke kültürüne kazandırılıyor. Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi ve Syedra Antik Kenti Kazı Başkanı Doç. Dr. Ertuğ Ergürer başkanlığındaki ekip tarafından yürütülen kazılar, yaklaşık 5 yıldır sürüyor. Roma ve Bizans dönemlerine ait birçok buluntunun elde edildiği kazılarda, bu sene yaklaşık 1800 yıllık, Roma dönemine ait 2 zafer tanrıçası "Nike" heykeli bulundu. Antik kentte Sütunlu Cadde'deki sütunlar da gezi güzergahı çalışmaları kapsamında dikiliyor. Kentte ayrıca büyük su sarnıçları, vaftiz mağarası, "Herakles'in 12 İşi" mozaiğine sahip hamam gün yüzüne çıkarıldı. Side Antik Kenti'nde kazı çalışmaları 76 yıldır sürüyor Kentin dört bir yanında tarihin izlerinin gün yüzüne çıkarıldığı kazılarla, kültürel miras öğelerinin turizmle entegre edilmesi için de ciddi çalışmalar yapılıyor. Özellikle 2023 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından önemli ödeneklerle desteklenen Side Antik Kenti de bunlardan yalnızca biri. Kültür ve Turizm Bakanlığınca başlatılan Side Kültürel Miras Projesi kapsamında bölgede gezi güzergahı oluşturulması ve kazı çalışmaları devam ederken bir yandan da konservasyon ve restorasyon faaliyetleri yürütülüyor. Pamfilya'nın en önemli liman kenti olan ve tarihi milattan önce 7. yüzyıla kadar dayanan antik kentte çalışmalar, Prof. Dr. Feriştah Alanyalı öncülüğünde yapılıyor. Prof. Dr. Feriştah Alanyalı, AA muhabirine, 1947'den bu yana kazıların sürdüğü kentte oldukça geniş bir alanda çalıştıklarını söyledi. Bölgenin 4 farklı sit derecesiyle koruma altına alındığını vurgulayan Alanyalı, "Antik tiyatro ile liman arasında olan kısım kentsel ve 3. derece arkeolojik sit alanıdır. Bu alanda özel mülkiyette Side Kazı Başkanlığı tarafından kazılar yürütülmektedir. Kültürel mirasın turizmle kullanıma sunulması için çalışmalar, koruma kullanma dengesi içerisinde yürütülüyor. Birinci derece arkeolojik sit alanında ise bu yıl 20'den fazla alanda proje yürüttük." dedi. Bu yıl bölgedeki kazı ve restorasyon çalışmalarına büyük destek verildiğini vurgulayan Alanyalı, şunları kaydetti: "Kültür ve Turizm Bakanımız Mehmet Nuri Ersoy'un katkılarıyla, anıtsal çeşmeden başlayarak kent içinde önemli noktalarda çalıştık. Anıtsal çeşmede restorasyon çalışması başladı. Kentin girişindeki Bizans hamamı açığa çıkarıldı. Kente su getiren sistemin bir kolu tespit edildi. Yıla damgasını vuran en önemli çalışma 'Anıtsal B Caddesi' dediğimiz sütunlu caddenin ayağa kaldırılması oldu. Hamam-Gymnasium yapısında restorasyon çalışmaları tamamlandı. Liman Hamam'ı ziyarete açıldı. Büyük Hamam ve Athena Tapınağı'nda restorasyon çalışmaları devam ediyor. Ayrıca bölgede çevre düzenleme projeleri devam etmekte. Bu kapsamda 2023 yılı Side kazı çalışmalarının dönüm noktası olmuştur." Olimpos'ta mozaik zemin kaplamaları keşfedildi Likya uygarlığının en önemli yerleşim yerlerinden Olimpos Antik Kenti'nde çalışmalar devam ediyor. Kazı Başkanı, Pamukkale Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Gökçen Kurtuluş Öztaşkın, kentteki çalışmaların bu yıl aktarılan ödenekle daha da ivme kazandığını söyledi. Çalışmaların 8 farklı kazı alanında yapıldığını belirten Öztaşkın, "Bu yıl Bakanlığımızın desteğiyle hem kazı hem onarım için 28 ayrı proje geliştirdik. Bunların içerisinden 8'ini tamamlamak üzereyiz. Piskoposluk Sarayı'nda, nekropol caddesinde, tiyatro alanlarında, liman girişindeki anıtsal mezarlarda, Roma döneminden tapınak alanında ve 2 sivil konutta çalıştık." dedi. Öztaşkın, çalışmalarda aydınlatma gereçlerinden mutfak kaplarına kadar çok sayıda eser ve buluntu tespit ettiklerini bildirdi. En dikkat çeken bulguların ise Piskoposluk Sarayı'ndaki çeşme alanında olduğunu ifade eden Öztaşkın, "Bu yıl bizi en çok heyecanlandıran çeşme yapısındaki alanların mozaikli olduğunu tespit etmemiz oldu. Mozaiklerde cesaret, zenginlik, lütuf gibi kavramların insan figürü biçiminde kişiselleştirmeleri var. Çevresinde de çeşitli geometrik süslemeler bulunuyor. Dikkatimizi çeken, milattan sonra 5. yüzyılda Hristiyan bir düşünce yapısıyla yapılmış olması, kavramlar bize bir bütün olarak bir şey anlatıyor. Bunun üzerine çalışmalarımıza devam ediyoruz." diye konuştu. Phaselis'te yürütülen çalışmalar ziyaretçilerini geçmişe yolculuğa çıkarıyor Phaselis Antik Kenti Kazı Başkanı ve Akdeniz Üniversitesi Tarih Bölümü Eski Çağ Tarihi Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Murat Arslan, antik kaynaklarda kentin tarihinin milattan önce 7. yüzyıla kadar uzandığını söyledi. Helenistik, Roma ve Bizans dönemlerinin izlerini taşıyan kentte 7 yıldır kazı çalışmalarının devam ettiğini dile getiren Arslan, çok sayıda koruma ve kazı çalışması yürütüldüğünü belirtti. Bu yıl 4 farklı alanda kazı, onarım ve düzenleme çalışmalarının sürdürüldüğünü anlatan Arslan, şöyle devam etti: "Helenistik Tapınak'ın kutsal alanı sınırlayan podyum duvarları açığa çıkartıldı. Böylece Phaselis'e giriş yolu tüm görkemiyle kente giren ziyaretçileri karşılar duruma getirildi. Phaselis'in antik çağ ticaretinin kalbi olan merkezi liman ile Büyük İskender'den itibaren Roma imparatorları dahil birçok ünlü siyasi liderlerin, generallerinin ve entelektüellerin kente giriş yaptığı 225 metre uzunluğundaki caddenin yazıtlı onurlandırma kaidelerinin ve revak sütunlarının yer aldığı basamakları onarıldı ve konservasyonu tamamlandı. Kentin en önemli simgelerinden biri olan su kemerlerinin kazı ve onarım çalışmalarına başlandı." Bu tarihi alanların yanı sıra Arykanda, Aspendos, Perge, Silyon, Xanthos, Myra, Rhodiapolis, Antiocheia Ad Cragum, Limyra antik kentleri, Alanya Kalesi, Aziz Nikolaos Kilisesi, Karain ve Kızılin mağaraları ile Hacımusalar Höyüğü'nde kazı çalışmaları yürütülüyor. Bu yılki çalışmalara 145 milyon liralık ödenek aktarıldı İl Kültür ve Turizm Müdürü Candemir Zoroğlu da geçen yıldan bu yana kentteki kültürel mirasları turizmin ana ürünü olarak kullanmak için önemli çalışmalar yürütüldüğünü vurguladı. Zoroğlu, Kültür ve Turizm Bakanlığınca bu yıl kentteki kazı çalışmaları için 145 milyon liralık ödenek aktarıldığını belirtti. Bakanlığın ilk kazılarından biri olan Side Antik Kenti'nde pilot proje başlatıldığını hatırlatan Zoroğlu, "Side Kültüre Miras Projesi'ni başlattık. Bölgede hem bir marka antik kent oluşması, turizmin 12 aya yayılması hem de deniz, kum ve güneşin dışında kültürel miras turizmin daha da artması için bir planlama yaptık. Projelerimizin başarılı olmasıyla Kültür ve Turizm Bakanımız Mehmet Nuri Ersoy'un talimatıyla Olimpos ve Phaselis'te de benzer proje yürüttük." dedi. Yapılan çalışmalarda bu yıl önemli bulguların elde edildiğini dile getiren Zoroğlu, şunları kaydetti: "Genel olarak Antalya'nın kıyısında bir kültürel miras koridoru oluşturmak istiyoruz. Alanya Syedra, Alanya Kalesi, Side, Perge, Olimpos, Phaselis ve Patara Antik Kenti'ni içine alan bir koridor oluşturarak Antalya turizmini 12 aya taşıyıp, sezon sorununu ortadan kaldırmayı hedefliyoruz. Amacımız kazıp korumak ve sergilemek. Önceliğimiz korumak ancak kullanma dengesi içerisinde de turizmin bir ürünü haline getirmek istiyoruz." BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR - Antalya'da Uluslararası Afet Risklerinin Azaltılması Günü etkinliği

Kütahya'daki kazıda makyaj malzemeleri bulundu Haber

Kütahya'daki kazıda makyaj malzemeleri bulundu

Kütahya'nın Çavdarhisar ilçesindeki Aizanoi Antik Kenti'nde, Roma dönemi kadınların 2 bin yıl önce kullandığı bijuteri ürünleri ve makyaj malzemeleri gibi kozmetik ürünlerine ait kalıntılar gün ışığına çıkarıldı. UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi'ne 2012'de dahil edilen, Anadolu'daki en iyi korunmuş Zeus Tapınağı'na ev sahipliği yapan antik kentteki kazılar, Kütahya Valiliğinin desteğiyle, Kütahya Dumlupınar Üniversitesi (DPÜ) tarafından Gürok Turizm ve Madencilik ile Halk Yatırım sponsorluğunda sürdürülüyor. Kazı ve DPÜ Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Gökhan Coşkun, ağırlıklı olarak kazı çalışmalarının Zeus Tapınağı'nın doğusundaki agorada (çarşı) yapıldığını söyledi. Çarşıdaki 2 bin yıllık dükkanlara ulaştıklarını belirten Coşkun, "Sadece dükkanların içinde değil, çevresinde de çalışmalarımız sürüyor. Bu çalışmalar esnasında da çeşitli yazıtlarla karşılaşıyoruz. O yazıtlar da bize bu dükkanların hangi yüzyılda kurulduğunu, inşa edildiğini, hangi yüzyıllar arasında faal olduğuna ilişkin bilgi veriyor." dedi. Coşkun, agoradaki dükkanların kentin ticari ve sosyal yapısına ışık tuttuğunu aktardı. Dükkanlardan birindeki buluntuların kendilerini hem mutlu ettiğini hem de şaşırttığını vurgulayan Coşkun, "Tamamen açığa çıkardığımız yerin parfüm, bijuteri ve makyaj malzemeleri gibi kozmetik ürünlerinin satıldığı bir dükkan olduğunu tespit ettik. Buradaki kazıda çok sayıda parfüm şişesiyle karşılaştık. Bunun haricinde bijuteri ürünleri var. Bunların içinde özellikle kadınların kullandıkları saç iğneleri, kolye gibi ürünlere ait çeşitli boncuklar yer alıyor." diye konuştu. - "İnsan hep aynı insan, kadın hep aynı kadın" Prof. Dr. Coşkun, bu kalıntıların Romalı kadınların kullandığı makyaj malzemeleri olduğunu dile getirdi. Kazıda ele geçirilen malzemelerin türlerine değinen Coşkun, şöyle devam etti: "Bulgulardan en şaşırtıcı olanı tıpkı günümüzdeki allık ve far gibi makyaj boyalarıyla karşılaşmamızdı. Tabii ki bunlar çok iyi korunmuş durumda karşımıza çıkmıyor. Bazen bir milimetrelik bazen iki milimetrelik parçalar halinde bulunuyorlar. Kazıda tamamen bütünlüğünü korumuş bir parça da bulduk. Antik Roma İmparatorluğunda allık ve far gibi makyaj malzemelerinin genellikle istiridye kabuklarının içine konularak kullanıldığını biliyoruz. Bizim kazdığımız dükkanda da yine bol sayıda istiridye kabuğu karşımıza çıktı." Coşkun, kırmızı ve pembe tonlardaki renklerin çoğunlukta olduğunu, 10 farklı renkte makyaj boyası bulduklarını belirterek, "Bu dükkanda yaptığımız çalışmalar bize şunu söylüyor aslında, insan hep aynı insan, kadın hep aynı kadın. Antik dönemde de kadınlar makyaj yapıyordu, kolyeler takıyordu, saçlarını güzel gösterecek şekilde dizayn ediyordu. Günümüzde de bu böyle devam ediyor ki bu da kadınların güzelliği." diye konuştu. BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR - Kütahya'da korkutan orman yangını

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.