Cumhuriyet tarihinin ilk kemangeri
İzmir’in Aliağa ilçesinde yaşayan 57 yaşındaki Süleyman Cem Dönmez'in hikayesi bundan yaklaşık 20 yıl önce başladı. Çocukluktan gelen sanat sevgisi ve eski kültürlerin teknolojilerine olan merakı onu bir anda Cumhuriyet tarihinin ilk yay yapım ustası, yani kemangeri yaptı. Dönmez, Türk okçuluğunun dünya çapında nam salmasına rağmen merak saldığı kenagerliğe başladığında Türkiye’de bu işi profesyonel anlamdayapan kimsenin olmadığını fark etti. Hedefinden vazgeçmeyen Dönmez, internet üzerinden yaptığı araştırmalar sayesinde daha sonralardan ustası olacak Adam Karpovich ile tanıştı. Karpovich’ten yaklaşık olarak 10 yıl boyunca eğitim alan Dönmez, Türk okçuluk kültürünü yeniden Türkiye’ye getirdi. Kemangerliğe ilk başladığı zamanlarda çok zor bir işe giriştiğini bilse de asla vazgeçmeyen Dönmez, 20 yıldır bu işi yapmaya ve okçuluk kültürünü yaymaya devam ediyor. Başladıktan 10 yıl sonra Türkiye’de okçuluğun büyük ivme kazandığını fakat çoğu insanda sadece merak olarak kaldığını ifade eden Dönmez, “Kemangerlik çok zor, sabır ve özveri gerektiren bir iştir. Bende bu işe ilk başladığım zamanlarda çok zorlansam da asla vazgeçmedim. Şu anda Cumhuriyet tarihinde Osmanlı yaylarını ilk yapan ve halen devam ettiren tek kemanger benim” diye konuştu.
CUMHURİYET TARİHİNİN İLK KEMANGERİ
Yay yapımına ilk başladığı zamanlarda ne kadar zor ve sabır gerektiren bir iş olduğunu anladığını ifade eden Dönmez, “Bir yay yapımı gerçekten çok zordur ve neredeyse 3 seneyi bulur. Ben yaklaşık 10 yılımı sadece eğitime verdim. Birde eğitimlerimiz uzaktan uzağa olduğu için daha çok zorlandım. Adam, bana çok emek verdi bende bunun karşılığında hiç vazgeçmeden devam ettim. Sonrasında Türkiye’de bu işe benim gibi meraklı olan Murat Özveri ile tanıştım. İlk yaylarımı hemen hemen 3 yıl sonra kurmaya başladım. Murat’ın sosyal çevresi sayesinde bu iş daha da büyüdü ve Türkiye genelinde duyuldu. Meğer millet bunu bekliyormuş. 2010’lara kadar yaptığımız iş çok büyük bir ivmeyle yükseldi fakat bu iş sabır, zaman ve özveri gerektirdiği için çoğu kişi devam edemdi ve yarıda bıraktı. Şu anda Cumhuriyet tarihinde Osmanlı yaylarını ilk yapan kemanger benim” ifadelerini kullandı.
USTASINI KANADA’DA BULDU
Tarihi teknolojilere duyduğu merakla 2000’li yıllarda başladığı kemangerlik için Türkiye’den eğitim alacak kimseyi bulamadığını söyleyen Dönmez, “İnternetten araştırmaya başladım acaba dünyada bu işi yapan var mıdır diye. Sonra baktığımda şaşırdım çünkü Kore, Çin ve İngiltere’de bu işi yapan insanları buldum. Osmanlı yaylarının oralarda yapıldığını gördüm. Bu yaylardan birini tedarik ettik fakat hoşuma gitmedi. İstediğim tarzı ve estetiği bulamadım. Bu iş günümüzde geleneksel okçuluk adı altına fiber yaylarla yapılıyor. Çünkü daha pratik, ulaşımı ucuz ve maliyeti az. Bende onlara yönelmeyi pek istemedim ve orijinalini yapan kişilere ulaşmaya çalıştım. Daha sonradan benim hocam olan Adam Karpovich’le tanıştım. İnternetin de globalleştiği zamanlarda bir sitede onun yaylarını gördüm ve çok hoşuma gitti. Eşimin Kanada vatandaşı olması vasıtasıyla kendine ulaşmam kolay oldu. Sonrasında yaylarından birini satın almak istedim. Karpovich, bana Türkler dünyada okçulukta en iyi olan ülke olmasına rağmen bana ilk defa bir Türk yay almak için geliyor dedi ve bu işi öğretmek istediğini söyledi. Bende nasıl olur diye düşünmedim ve başladım” şeklinde konuştu.
KEMANGERLİK SABIR İŞİDİR
Osmanlı yay yapımından bahseden kemanger Dönmez, “Osmanlı yayı farklı malzemelerin bir araya gelerek kompozit bir hal almasıyla ortaya çıkan bir yaydır. Ağaç, manda boynuzu, aşil tendonu ve doğal tutkal dediğimiz deri, balık karışımıyla ortaya çıkan yapıştırıcı malzemeler kullanılır. Ağaç olarak özel seçilen akça ağacı kullanıyoruz. İlk önce yayın ağaç kısmını oluşturmak için kesilen ağaçları bir kalıba yerleştiriyoruz. Kazanın içinde sıcak suda bükerek belli kalıplara göre şekil veriyoruz. Ağaç bu kalıpta en az 6 ay bekliyor. Bu şekilde kuruduktan sonra boynuz aşamasına geçiliyor. Yay yapımında manda boynuzu kullanılıyor. Ben boynuzları Filipinler’den tedarik etmeye çalışıyorum. Tedarikte zorlandığımız zamanlar çok oluyor maalesef. Manda boynuzu ortadan ikiye ayırıyoruz ve dış kısmını yontuyoruz. Sonra boynuza boydan boya kanallar açarak ağaçla doğal tutkal sayesinde birbirine sabitliyoruz. Sonrasında dana, at veya manda gibi büyük hayvanların aşil tendonu tutkalla iki ya da üç kat olacak şekilde birleştirilen ağaç ve boynuzun üzerine yapıştırılır. Bu aşama çok hassasiyet gerektiriyor. Bu periyodlar yaklaşık 6 ay sürer. Sonrada yayı saz etme dediğimiz 6 ay belli kalıpta bekleyen yayı ters çevirme işlemi yaparız. Esas ustalık da buradadır. Bu işlem çok zordur ve çoğu arkadaşımız sırf bunun için bu işi yapmayı bırakmıştır. Son olarak da ‘çile’ denilen ip yaya takılır ve kullanıma hazır hale gelir” dedi.
GELECEK NESİLLERE AKTARMAK İSTİYORUZ
Kemangerlik kültürünü gelecek nesillere aktarmakta zorluk çektiğini söyleyen Dönmez, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türk okçuluğu çok büyük bir kültür ve biz laikiyle yapmak istedik bu işi. Okçuluğa millet olarak çok ilgi göstersek de benim gibi orijinal yay yapan maalesef çok çıkmadı. Çünkü çok meşakkatli, zaman ve sabır isteyen bir iş. Şu anda Muttalip Kara, Mehmet Emin Can, Mehmet Doğan ve Mehmet Demir benden el almaya çalışan birkaç öğrencim var. Onlarda mücadele edip bir şeyler yapmaya çalışıyorlar. Biz de üzerimize düşen görevi yerine getirerek okçuluk kültürünü gelecek nesillere aktarmak istiyoruz ve bunu için elimizden geleni yapıyoruz.”
Bu haber de ilginizi çekebilir: Okçuluk Milli Takım Seçme Yarışması sona erdi. Mete Gazoz kaçıncı oldu?