[tag] Haberleri |İlkses Gazetesi - Son Dakika [tag] Haberleri

#KENT

KENT haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, KENT haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Akdeniz'in her yanı düzenli temizleniyor Haber

Akdeniz'in her yanı düzenli temizleniyor

Çevre Koruma ve Kontrol Müdürlüğü ekipleri, Akdeniz’de 283 personel ve 34 çöp toplama aracı ile 2 bin 800 sokağın yanı sıra, toptancı hali, bulvarlar, cadde ve meydanlar, kamu kurum ve kuruluşları ile 132 okula hizmet sunarak her gün ortalama 350 ton evsel atıp ve çöpü depolama alanına taşıyor. Birimin faaliyetlerini anlatan Çevre Koruma ve Kontrol Müdürü Sevinç Gündüz, ilçe sakini vatandaşlara temiz ve sağlıklı bir kent ve doğa sunmak için 7 gün 24 saat hizmet verdiklerini söyledi. Akdeniz’in 65 mahallesine temizlik hizmeti verdiklerini anlatan Gündüz, “İlçemizde, 283 personel ve 34 çöp toplama aracı ile 2 bin 800 sokak, toptancı hali, bulvar, cadde ve meydanlar, kamu kurum ve kuruluşları ile 132 okulda her gün yaklaşık 350 ton evsel atıp ve çöpü toplayıp depolama alanına taşınıyor. Tabi temiz ve sağlıklı bir kent ve çevre için vatandaşlara da sorumluluk düşüyor. Bu konuda vatandaşlarımızdan da destek ve hassasiyet bekliyoruz. Mahallelerimizde temizlik bilincinin yükselmesi için mahalle muhtarlarıyla da görüşüyoruz” dedi.   "Günde ortalama 300-350 ton çöp toplanıyor" Kent merkezinde, trafik hareketliliğinin en düşük olduğu saatlerde envanterdeki çöp taksiler yardımıyla atıkların alındığını belirten Gündüz, "Sabit ekiplerimizce de süpürge araçları desteğiyle 05.30 ile 14.00 saatleri arasında her gün en az bir defa olmak üzere bütün sokaklarımız temizleniyor. Akdeniz’de 8 bin adet konteyner ile 34 adet sıkıştırmalı çöp kamyonu yardımıyla günde ortalama 300-350 ton çöp toplanıp depolama alanına taşınırken, sokak veya boş arazilere dökülen, 2 tona kadar hafriyat atıkları da ekiplerimizce toplanıyor” diye konuştu. Gündüz, ilçe genelindeki çöp konteynırlarının özellikle yaz aylarında yıkama ekiplerince sinek, sivrisinek ve benzeri haşerelere karşı basınçlı su ile yıkanıp dezenfekte edildiğini de belirterek, “Ekiplerimiz, talep üzerine okulların bahçelerini de temizleyip basınçlı su ile yıkıyor. Yaz aylarında aşırı tozun engellenmesi için her gün yaklaşık 30 sokak ve cadde arazözler yardımıyla yıkanıyor. Akdeniz’in mahallelerine kurulan semt pazarları akşam saatlerinde süpürülüp tonlarca çöp ve atık toplanıp, sonrasında yine basınçlı su ile yıkanıyor. Akdeniz’de 6 adet büyük süpürge aracı ile 2 adet mini süpürge aracı yardımıyla her gün cadde ve sokaklar süpürülüyor. İlçe Milli Eğitim ile Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü, sivil toplum kuruluşları ve üniversite öğrencileri ile birlikte, koruma altındaki deniz kaplumbağalarının da yumurta bıraktığı Kazanlı, Karaduvar ve Adanalıoğlu sahillerinin temizliğini periyodik bir şekilde yapıyoruz. Akdeniz’de Sıfır Atık projesi çerçevesinde pilot olarak seçilen okullardaki çocuklarımızda temizlik ve çevre bilincinin yükseltilmesi için sunumlar, animasyon ve video gösterimleri yapıyor, geri dönüşüm temalı resim yarışmaları düzenleniyor, dereceye giren çocuklarımıza tablet bilgisayar ve kırtasiye setleri hediye ediyoruz” şeklinde konuştu. Çöplerin yoğun olduğu bölgelere yerüstü konteynırları yerleştirip, çevreye duyarlı ve geri dönüşümü destekleyen sistemi yaygınlaştırmaya çalıştıklarını da vurgulayan Sevinç, yine bu sistemin yaygınlaştırılıp toplam 60 adet 3 bin litrelik yerüstü konteynırın, vinçli araç ile rutin olarak toplandığını anlattı. Kırsal mahallelerin temizliğinin de mobil ekipler eliyle dönüşümlü yapıldığını aktaran Gündüz, konteynır yıkama aracı ile ekiplerin, her gün ortalama 200 ile 250 adet arası, ayda ortalama 5 bin adet konteynırı ilaçlı su ile dezenfekte ettiğini sözlerine ekledi. BU HABER DE DİKKATİNİZİ ÇEKEBİLİR: Mersin’de limon hasadı başladı

Yapılması gereken kentsel değişim Haber

Yapılması gereken kentsel değişim

YAREN GÜZELKAN-ÖZEL HABER İzmir ve açıklarında meydana gelen irili ufaklı depremler, vatandaşlarda panik yaratıyor. Akıllara İzmir’de büyük bir deprem yaşanır mı sorusu gelmesi üzerine açıklamalarda bulunan Jeoloji Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Koray Çetin Önalan, “İzmir’deki eski binaları dönüştürmek zorundayız. Şu andan itibaren kentsel dönüşümü hızlandırırken bir taraftan da ‘kentsel değişimi’ gerçekleştirmemiz lazım. Büyük kentlere göçü önlemediğimiz sürece deprem ve afet tehlikesi her zaman başımıza iş açacak” ifadelerini kullandı. YAPMADIKLARIMIZ BİR GÜN BAŞIMIZA DERT AÇACAK Yaşanan depremlerin olağan depremler olduğunu söyleyen Koray Çetin Önalan, Ege Bölgesi’nin dünyanın en yoğun sismik aktivitesinin olduğu yerlerden bir tanesi olduğunu belirterek deprem gerçeğinin var olduğunu unutmamamız gerektiği konusunda uyardı. Önalan, “Depremleri önlemek adına yapabileceğimiz konuları masaya yatırmamız gerekiyor. İzmir’in deprem çekincesi geçmişten beri var. Geçtiğimiz sabah yaşanan depremden sonra neyse ondan öncesinde de aynı. İzmir geçmişten bugüne bir sürü deprem geçirmiş ve bu depremler tekrarlanacaktır. Bizim İzmir’in herhangi bir ilçesinde ne zaman yıkıcı bir deprem yaşanır mı sorusundansa bundan sonra ne yapabiliriz sorusunu tartışmalıyız. Çok ciddi bir sorunla karşı karşıyayız ve bu sadece İzmir’in sorunu değil Türkiye’nin sorunudur. Bizim uzun vadeli düşünüp çok kısa vadeli depremlerin yıkımından çok bundan sonraki süreç içerisinde kentlerimizi nasıl daha yaşanabilir hale getirebileceğimizi düşünmemiz lazım. Yarın deprem olduğunu düşünelim yapabileceğimiz bir şey var mı? İnsanlara dışarıda yaşayın deprem tehlikesi var dediğimiz zaman insanlar ne zamana kadar dışarıda çadırlarda yaşayabilir? Zamanını tartışmak yerine şu aşamada neler yapmamız gerektiğini bilmeliyiz. Bizim bugüne kadar yapmadığımız şeyler var ve yapmadıklarımız bir gün başımıza dert açacak” dedi. KENTLERE YAPILAN GÖÇLER ENGELLENMELİ Kentlere yapılan göçlerin problemler yarattığına değinen Önalan, her yıl İstanbul’un nüfusuna 350 bin kişi eklendiğini ve bu kişi sayısı kadar İzmir’in nüfusunda da artış olduğunu söyleyerek “Göçle birlikte gelen o kadar insanı nerede barındırabiliriz? İzmir veya diğer büyük metropollerde öncelikli yerleşim alanları belirleyip nüfusumuza katılacak insanları barındıracak yerleri belirlemeliyiz. Bu konunun da öncesinde Türkiye’deki iç göçü de engellemeliyiz. İnsanların büyük kentlere göç etmesini engelleyecek tedbirler almamız gerekiyor ki insanlar ölmesin. 1927 yılında Türkiye’nin nüfusu 13,5 milyondu. O zamanlar köylerde yaşayan nüfus yüzdesi 75 iken, kentlerde yaşayan insanların yüzdesi ise 25’ti. Artık kentlere yapılan göçleri engellemek gerekiyor. İnsanları yaşadıkları yerde kalmalarını sağlamamız ve doyurmamız gerekiyor. İzmir’deki eski binaları da dönüştürmek zorundayız. Bizim şu andan itibaren kentsel dönüşümü hızlandırırken bir taraftan da kentsel değişimi gerçekleştirmemiz lazım. Büyük kentlere göçü önlemediğimiz sürece deprem ve afet tehlikesi her zaman başımıza iş açacak. Bu konuları tartışmamız gerekirken yaşanan artçı depremleri konuşmamız bize yarar sağlamıyor. Şu anı kurtarmamız mümkün değil ancak çalışmalara başlarsak önümüzdeki 15 yılı kısmen, 30 yılı da belki kurtarabiliriz. 17 Ağustos’un olduğu haftadayız. Üstünden 24 yıl geçti ve hiçbir şey yapmadık. Eğer 24 yıl önce sosyo-ekonomik boyutlarıyla depremler için önlemimizi alsaydık Doğu Anadolu depreminde de bu kadar kayıp vermezdik. Kayıpların çoğu büyük kentlerde ve biz göçü durdurmadığımız sürece bu konuları tartışmamızın hiçbir anlamı yok. Bilim insanları çalışmalarını sürdürüyor ve hala yeni aktif faylar bulunmaya devam ediyor. Merkezi yönetimlerin de yapması gereken kentsel değişimdir” diye konuştu.

Antalya Kent İzleme Platformu'ndan yeni rapor! Haber

Antalya Kent İzleme Platformu'ndan yeni rapor!

SULTAN GÜMÜŞ KAYA Antalya Kent İzleme Platformu (AKİP), Cumhurbaşkanlığı genelgesi ve ‘Temiz Deniz, Temiz Dünya’ temasıyla duyurulan 5-9 Haziran Türkiye Çevre Haftası'nda, kent hakkı ihlallerine ilişkin bir rapor yayınladı. Antalya’nın, Türkiye’de kente karşı işlenen suçların en yoğun olduğu, en fazla talan ve tehdit altında bırakılan kent olduğunun belirtildiği raporda, barınmadan ulaşıma, sağlıklı çevrede eşit yaşamdan hukuk güvenliğine, beslenme, çevre ve sağlığa birçok alanda artarak devam eden hak ihlallerine yer verildi. SAMİMİYETSİZ ETKİNLİKLER… Korunan Alanlar Yönetmeliği, Orman Parkları Yönetmeliği, Madencilik Yönetmeliği ve Kıyı Yasası Yönetmeliği’nde gerçekleştirilen değişikliklerle, kıyıların, ormanların, korunan alanların, sulak alanların ve yaşam alanlarının kamusal zenginlik kaynağı olarak görülüp tahsis edildiğinden bahsedilen raporda, “Doğası, kültürel ve tarihsel değerleri 650 kilometrelik bir kıyı hattı boyunca denizle bütünleşmiş bir kent olarak Antalya, değerlerini hızla yitiren bir kent haline getirilmiştir. Merkezi ve yerel yöneticiler, çıkar ve sermaye çevrelerinin beklentilerine uygun olarak suyu, toprağı, havayı kirleten karar ve uygulamaların sorumluluğunu taşıyorlar” ifadeleri kullanıldı. 5 Haziran Dünya Çevre Günü’ne de değinen raporda, “Dünya çevre günlerini, çevre felaketleri faillerinin içi boş genelgeleriyle sürdürülen samimiyetsiz etkinlikler olmaktan çıkarabilmek kent sakinlerinin daha fazla dayanışması ve kendi örgütlülükleri ile çevre haklarına sahip çıkmalarıyla mümkün olacaktır” denildi.

Vali Köşger'den çarpıcı turizm yorumu Haber

Vali Köşger'den çarpıcı turizm yorumu

İzmir turizmiyle ilgili sözleri dikkat çeken Vali Köşger, "İzmir’de 80 bin yatak var. Bunun 40 bini turistik belgeli nitelikli yatakken, 40 bini belediye belgeli. 80 bin yatakla İzmir’de turizmi patlatamazsınız. Tanıtmaya çalışırsanız da birinci sene patlattığınızda ikinci sene rezil olursunuz. O yüzden nitelikli yatak sayısını artırmamız lazım" dedi. İzmir Valisi Yavuz Selim Köşger, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü nedeniyle kentteki basın mensuplarıyla bir araya geldi. Hitabının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Vali Köşger; Çeşme Projesi, Kemeraltı Çarşısı, Yeni Yüzyıl İktisat İzmir Kongresi gibi İzmir’i yakından ilgilendiren pek çok konu hakkında değerlendirmede bulundu. İzmir'de 40 bini nitelikli olmak üzere 80 bin yatak kapasitesi olduğunu ve 80 bin yatakla turizmin patlamayacağını vurgulayan Vali Köşger, önce altyapının oluşturulması gerektiğini altını çizdi. “Her yıl farklı temalarda iktisat kongresini yinelememiz lazım” 17 Şubat’ta, İzmir iktisat Kongresi’nden 100 yıl sonra gerçekleşecek Yeni Yüzyıl İzmir İktisat Kongresi’nin binasına ilişkin bilgi veren Vali Köşger, “Olağanüstü bir gayretle gece-gündüz çalışılıyor. 100 yıl sonra Atatürk’ün İzmir İktisat Kongresi’nin gerçekleştirildiği binanın yerinde, dış görseli itibariyle orijinal haline uygun bir binada yetkin akademisyenler ve uygulamacılar marifetiyle Türkiye Cumhuriyeti’nin yüzyılının değerlendirileceği bir iktisat kongresini Cumhurbaşkanımızın katılımıyla gerçekleştireceğiz. Maalesef zamanında binaya sahip çıkılmamıştı. O binayı tekrar ihya ediyoruz. Buradan da öneride bulunuyorum; her yıl farklı temalarda İzmir’de iktisat kongresini yinelememiz lazım. Örneğin önümüzdeki yıl Türkiye ve Türk Cumhuriyetleri ekonomik ilişkileri üzerine bütün Türk Cumhuriyetlerinin katılacağı bir iktisat kongresi yapalım. Sonraki Türkiye ve Orta Doğu olsun, bir sonraki Türkiye ve Balkanlar olsun. Bu kongre, belki giderek tüm dünyayı gündeme alan İzmir’in kongreler şehri olması yolunda bir başlangıç olsun” dedi. İzmir’e teknoloji serbest bölgesi İzmir’in önder şehir olması ile ilgili yapılacak çok iş olduğunu vurgulayan Vali Köşger, şöyle devam etti: “Hedefi olmayan gemiye hiçbir rüzgar yardım etmez ama hedefin varsa yandan esen rüzgarla da yol alırsın. İzmir’in bir hedefinin olması lazım. İzmir, müthiş potansiyeli olan bir şehir. Bunu iyi değerlendirmemiz lazım. İzmir’in Türkiye’nin teknoloji başkenti olması gerektiğini söylüyorum. Bunu söylerken afaki şekilde söylemiyorum. İzmir’in, diğer şehirlerden ayrıştığı alan teknoloji, bilişim ve inovasyondur. İzmir’in harekete geçmesi lazım, hareketlendirmeye çalışıyoruz. İzmir’de teknoloji serbest bölgesi olmasıyla ilgili önerim var, çalışmaları devam ediyor. Alsancak’ta eski endüstriyel bölgenin serbest bölgeye dönüşmesini öneriyoruz.” “80 bin yatakla İzmir’de turizmi patlatamazsınız” Hitabının ardından gazetecilerin sorduğu soruları yanıtlayan Vali Köşger, “Çeşme Projesi, İzmir’e seviye atlatacak bir proje. İzmir’de 80 bin yatak var. Bunun 40 bini turistik belgeli nitelikli yatakken, 40 bini belediye belgeli. 80 bin yatakla İzmir’de turizmi patlatamazsınız. Tanıtmaya çalışırsanız da birinci sene patlattığınızda ikinci sene rezil olursunuz. O yüzden nitelikli yatak sayısını artırmamız lazım. Önümüzde böyle bir proje var ve bu bütün taraflarla istişare edilerek yürütülüyor. Oradan alınan geri beslemelerle proje revize ediliyor. Bütün unsurlar düşünülüyor” diye konuştu. “İlk aşamanın projesi devam ediyor” Yatak sayısının 100 binden 35 bine inmesinin sebebini de açıklayan Vali Köşger, şöyle devam etti: “Bu iki aşamalı bir proje. Önce bir safhada Cumhurbaşkanlığı kararıyla belli bir hektar Çeşme Turizm Bölgesi olarak ilan edilmiş, ikinci aşama daha da genişletilerek belli bir projeye ulaştırılmış. Yargının yürütmesini durdurduğu, ikinci aşamadır. İlk aşamadaki 9 bin 574 hektar alan, sonraki genişlemeyle birlikte 12 bin 145 hektara ulaşıyordu. Yargı, ikinci aşamada genişletilen alanın yürütmesini durdurdu. İlk aşamanın projesi devam ediyor ve bakanlıkta onay bekliyor. Onay çıktıktan sonra burada turizmle ilgili yatırımlar devam edecek. İzmir’in daha iyi hale gelmesi için harekete geçilmesi gereken hangi alan varsa harekete geçmeye çalışıyoruz. İzmir’i süratli bir şekilde dönüştürmek için gayret lazım. O hedefe doğru bütün unsurlarla hedefe ilerlememiz lazım.” “Sihirli iksir değil” Kemeraltı Çarşısı’nın UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne girmesi için hazırlanan dosya ile ilgili soruya yanıt veren Vali Köşger, “İzmir’in turizm kapasitesini kullanmadığını hepimiz biliyoruz. İzmir’in UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde iki tane eseri var. Efes ve Bergama miras listesinde. Türkiye’deki 17 eserin 2’si İzmir’de. 3 tane de geçici listede yerimiz var. UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer almak, sanki bütün sorunları çözecek sihirli iksirmiş gibi takdim ediliyor. Sizin iki tane dünya miras listesinde yeriniz var. Bu iki yer turizminize ne katkı sağladı; İzmir’e 1 milyon 200 bin turist geliyor. İzmir’deki 80 bin yatağın 40’ı nitelikli. 80 bin yatağın tümünü kullansak, bir turist ortalama bir hafta kalsa 52 haftayı 80 binle çarptığımızda 4 milyon ediyor. İzmir’e getirebileceğiniz en fazla turist sayısı 4 milyon. Bu çok basit ve 365 günün dolu olduğunu varsayarak yapılan bir hesap. Siz Kemeraltı’nı miras listesine çıkarırsanız turist gelse bile ağırlayacağınız yatak yok. Önce altyapıyı oluşturmamız lazım” sözlerine yer verdi. “Belirlenmiş bir hedef yok” İzmir’in turizmde ne yapmak istediğine dair belirlenmiş bir hedefi yok olmadığını vurgulayan Vali Köşger, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bir dil birliği yok, bir sembol veya amblem birliği yok. Şimdi bu tanıtım unsurlarını tek çatı altında topladık. İzmir’i nasıl tanıtacağımızı çalışıyoruz. Kemeraltı’nın UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alması lazım, bekliyoruz ama önce Kemeraltı’nın çevresinin düzeltilmesi lazım. Oradaki tarihi dokunun ortaya çıkarılması, bazı çirkinliklerin kaldırılması lazım. Turist memnun kalmazsa daha önce gelenin yarısı bile gelmez. Önce kendimizi hazırlamamız lazım. İzmir’in nitelikli yatak kapasitesi başta olmak üzere kapasitemizi artırmamız lazım. Gemiler geliyor, İzmir’in hikayesi yok diye yolcu indirmemeye başladılar. Kuşadası’na gidiyorlar, İzmir’i pas geçip İstanbul’a gidiyorlar. İzmir’in hikayesini oluşturmamız lazım. Elimizde son derece değerli materyaller var. İzmir’in rakibi Barselona, Milan’dır. Buralarla rekabet etmesini sağlamamız lazım. Her şeyden önce altyapımızı hazırlamamız lazım. Bu uzun soluklu, hedefi belli ve gayret isteyen çalışmalarla olabilir. Bu imajı inşa etmemiz lazım. İzmir, işlenmeyi bekleyen bir pırlanta. Kalacak yerler oluşturmazsanız, yeni aktiviteler oluşturmazsanız, buraya özgü ürünler üretip satamazsanız turizmden ne anladık? Turist gelip şehrin sokaklarını dolaşır, çöpünü bırakır gider. Hiçbir şeye faydası olmaz.” Konak Pier ve Kemeraltı arasında yeşil alan Yeni kongre binasında 700 kişilik amfi salon olacağını ifade eden Vali Köşger, “Orijinalindeki gibi ortasından yol geçen bir bina inşa ediyoruz. Hemen bitişikte Vakkıflar’a ait bir alan vardı. Buranın hareketlenmesinden sonra bir iş adamı orayı yap-işlet-devret ile aldı ve altını iş hanı, üstünü de 76 odalı tarihi otele dönüştürecek. Apartmanları kaldırıp Konak Pier ile arayı birleştirip orayı yeşil alan yapmak gibi bir düşüncemiz de var. O da gerçekleşirse Kemeraltı’nın bir girişi Konak Pier ile bütünleşik şekilde tarihi dokunun içinden geçerek gerçekleşmiş olacak. Kemeraltı’nı bu şekilde getirirsek miras listesine girse de girmese de bir çekim merkezi olacak” diye belirtti. 5 yıldızlı 360 odalı termal otel Vali Köşger, yapılması planlanan yapılarla ilgili şu bilgileri verdi: “Hükümet Konağı’nın arkasını yıkıyoruz. Orada daha önce adliye binası varmış. O adliye binası Osmanlı döneminde yapılmış bir liseymiş. Onun fotoğraflarını bulduk ve bundan hareketle orada tarihi dokuyla uyumlu bir İzmir Valiliği birimlerini toplayacağız. Balçova Termal Oteli’nde de 5 yıldızlı 360 odalı termal otel konseptinde bir planın son aşamasına geldik. Aqua dahil bu alana otel inşaatı ile ilgili süreç başlayacak.” “Kirletenin cezasını çekmesi lazım” Vali Köşger, Gaziemir’deki nükleer atıkla ilgili soruya, “Bu konu İzmir’in gündeminde uzun zamandır olan bir konu. Orada bir şahıs özel mülkünde üretim yaptığı uygunsuz maddeler getirmiş. Sonrasında da kirlettiği sahanın devletten ya da belediyeden temizlenmesini bekliyor. Vatandaş kirlettiği yeri temizlememekte ısrar ediyor. Sorun çözülmek üzere diye biliyorum. Kirletenin cezasını çekmesi lazım” yanıtını verdi. “Bazı arkadaşlar bir bardak suda fırtına koparmayı seviyor” Yıkılan Buca Cezaevi alanı ile ilgili askıya çıkan plana itiraz eden belediye ve sivil toplum kuruluşlarının olmasına ilişkin soruya Vali Köşger, “Bu Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile belediyeler arasında olan bir konu ama İzmir’de bazı arkadaşlar bir bardak suda fırtına koparmayı seviyor. Anladığım kadarıyla burada da yine hiç gereksiz şekilde bir şeyler köpürtülmeye çalışılıyor. Orası cezaeviyken devlet oradaki cezaevini kapattı, yapılaşma haklarından da vazgeçiyor. Minimal bir yapılaşma ile yeşil alana dönüşeceği ile ilgili bilgi var ama sanki farklı bir şey varmış gibi bir algı oluşturulmaya çalışılıyor. Bu konudaki kanaatim bu” cevabını verdi. “Bin 656 konut ve 186 işyeri teslim edildi” Vali Köşger son olarak 30 Ekim 2020 İzmir depremi sonrası yapılan binalarla ilgili soruya şu yanıtı verdi: “İzmir’de 30 Ekim depreminden sonra 7 proje alanında bin 346 konut ve 184 ticari bina, hak sahiplerine teslim edildi. Rezerv alanda 300 konut olmak üzere bin 656 konut ve 186 işyeri teslim edilmiş oldu. Çalışmalar devam ediyor. Depremzedelerin talepleri doğrultusunda düşük faizli, uzun vadeli bir kredi verilecek. Onların dönüşümü kendilerinin yapması lazım.” “İzmir’de asayiş berkemal” Emniyet, sahil güvenlik ve jandarma ekiplerinin yaptığı çalışmaların detaylı sunumunun ardından açıklama yapan Vali Köşger, “İzmir’de 20 bine yakın güvenlik mensubu güvenlik ve asayişi sağlamaya çalışıyor. İzmir’de asayiş berkemal. Allah’ın izni ile bir sıkıntı yok. Arkadaşlarımız ellerinden gelen bütün gayreti gösteriyor. İzmir’i Türkiye’nin güvenli şehirlerinden biri haline getirmek için gayret ediyorlar” ifadelerine yer verdi. İHA

Buca Belediyesinden tarihi yapılara koruma kalkanı Haber

Buca Belediyesinden tarihi yapılara koruma kalkanı

Kentin tarihi kimliğini korumak için önemli çalışmalar yapan Buca Belediyesi, merhum Işılay Saygın’ın müze olmasını istediği evi ile Forbes Köşkü için yeni bir adım attı. Buca Belediye Başkanı Erhan Kılıç, “Her iki önemli yapıya da sahip çıkarak kentimize kazandırmak için elimizden geleni yapacağız” dedi. Bucalı eski Devlet Bakanı ve Buca Belediyesi eski başkanlarından merhum Işılay Saygın’ın ölmeden önce müze olmasını istediği tarihi evi, mirasçılarının aralarında anlaşamaması nedeniyle mahkeme kararıyla satışa çıkarıldı. Sit alanında kalan ve Buca için önemli bir değer olan tarihi bina ilgili harekete geçen Buca Belediyesi, binanın kamulaştırılması için önemli bir adım attı. Ocak ayı meclis toplantısında Işılay Saygın’ın evinin kamulaştırılması kararı verildi. Başkan Kılıç, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, “Rahmetlinin ikamet etmiş olduğu konut sit alanı içinde kalıyor. Buca’mızın önemli bir değerinin ikametgahı olması nedeniyle burayı kamulaştırmayı ve Buca’mıza kazandırmayı düşündük” dedi. Öte yandan, kentin önemli tarihi yapılarından olan Forbes Köşkü için de harekete geçildi. Buca Belediyesi, son zamanlarda gündeme gelen Forbes Köşkünü kiralayıp restore etmek isterken, meclis oturumunda ele alınan önerge görüşülmek üzere Plan, Bütçe ve Çevre Komisyonuna gönderildi. Konuyla ilgili değerlendirme yapan Başkan Kılıç, “Forbes Köşkü kentimiz için önemli bir yer. Korunması, gelecek nesillere miras olarak bırakılması gerektiğini düşünüyorum. O yüzden bu konuda hizmetin siyaseti olmaz şiarıyla hareket etmemiz gerekiyor” diye konuştu. Tarihi köşkün kütüphane olarak kullanılmasını arzu ettiğini söyleyen Kılıç, “Benim düşüncem bu yönde. Gençlerimizin hizmetine açalım istiyorum. Kitap-kafe tarzında bir yer olabilir. Farklı bir şey de yapılabilir. Önemli olan bu güzel yapının Buca’mıza kazandırılması” dedi. İHA

Büyükşehir'den kestane, mısır ve çiçek satıcıları için tek tip düzenleme Haber

Büyükşehir'den kestane, mısır ve çiçek satıcıları için tek tip düzenleme

İzmir Büyükşehir Belediyesi, geçici süreli işgal noktalarında satış yapan satıcılar için Türkiye'ye örnek olacak önemli bir düzenleme yaptı. İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi’nden geçen kararla kentin muhtelif yerlerinde bulunan kestane, mısır ve çiçek satıcısı toplamda 153 kişiye hijyen ve pazarlama eğitimi verildi. Hizmet kalitesinin yükseltilmesi, yönetmelikte tanımlanan komisyonca müsaade edilen ürünlerin ticaretinin standartlara ve gıda güvenliğine uygun olarak yapılması ve yürütülen sosyal ekonomik faaliyetlerin disipline edilmesi konusunda uygulanacak esaslar düzenlendi. Eğitimin ardından satıcılara Meslek Fabrikası Binası'nda tek tip kıyafet ve kimlik kartı verildi. Törende İzmir Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter yardımcıları Şükran Nurlu ile Ertuğrul Tugay, İzmir Büyükşehir Belediyesi bürokratları, kooperatif başkanları ile temsilcileri yer aldı. Tugay: “Bütünlüğü sağlamış olacağız” Genel Sekreter Yardımcısı Ertuğrul Tugay, satış yapılacak stantların da 2023 yılının başında hazır olacağını belirterek “Şehrimizde Türkiye'ye örnek bir projeyi uygulamış ve bütünlüğü sağlamış olacağız. Bu, sizlerin desteği, emeği ve katkısıyla oldu. Bundan sonraki süreçte de sizlerin fedakârlığı ile sürecek” dedi. Nurlu: “Düzensizlik vardı” Genel Sekreter Yardımcısı Şükran Nurlu ise, “Siz üreten insanlarsınız. Ekonomiye katkı koymayı seven insanlarsınız. Düzensizlik vardı. Ülkemizde bunu düzenleyen hukuki altyapı yok. Biz İzmir Büyükşehir Belediyesi olarak Tunç Soyer Başkanımızın vizyonu doğrultusunda boşluk olan altlığı oluşturduk” dedi. HABER MERKEZİ

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.