[tag] Haberleri |İlkses Gazetesi - Son Dakika [tag] Haberleri

#kilo

kilo haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, kilo haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Yapamazsın dediler... Rahatsızlıklarına rağmen 109 kilodan 84 kiloya düştü Haber

Yapamazsın dediler... Rahatsızlıklarına rağmen 109 kilodan 84 kiloya düştü

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Kadın Aile Hizmetleri Şube Müdürlüğü'ne bağlı Anne Şehir Merkezi; kadınların beslenme desteği veren ve kilo problemlerine çözüm olan merkez haline geldi. Bu kapsamda oldukça büyük başarılar elde ediliyor. Bunlardan biri de fazla kiloları sebebiyle sağlık sorunları yaşayan 2 çocuk annesi Hanife Keskin (48), profesyonel diyetisyen destekli programla 109 kilodan 84 kiloya düşerek hem büyük başarı elde etti hem de sağlıklı yaşama adım attı. "Zoru başardık" Süreci anlatan Diyetisyen Seren Avcı, "Rahatsızlıkları sebebiyle kilo vermekte zorlanan Hanife Hanımla zoru başardık. Hanife Hanım yürüyüş guruplarımızla aramıza katıldı, spora ilk başladığında 109 kiloydu. Hanife Hanım'ın demir, B12 gibi çeşitli vitamin/mineral eksiklikleri ve safra kesesi ile reflü, eklem romatizması gibi problemleri vardı. İlk başladığında vücut kompozisyon ölçümleri, mezura ölçümleri ve kan tahlilleri değerlendirildi. Kendisine özgü diyet programı planlandı. Bu süreçte aylık diyet görüşmeleriyle yenilenen listeler, aylık ölçümler, her ay planlanan seminerler ile süreci destekledik. Spor ve düzenli beslenme sayesinde yüklerinden kurtuldu ve sağlıklı yaşama adım attı. Bu süreçte tüm ekip arkadaşlarımla birlikte motivasyon desteğinde bulunduk. Aldığımız bu başarı karşısında bizlerde çok mutluyuz" diye konuştu. "Kiloluyken otobüslerin ikili koltuklarını kaplayınca kendimi kötü hissediyordum" Zayıfladıktan sonra hayatında pek çok şeyin değiştiğini anlatan Keskin, "Aile hekimim uzman birinin eşliğinde kilo vermemi önerdi, ben de Anne Şehir Merkezi'ne geldim. Anne Şehir Merkezi'ni arkadaşım vasıtasıyla öğrendim ve kayıt olduğumda 109 kiloydum şu an 84 kiloyum, çok memnunum. Kiloluyken otobüslerin ikili koltuklarını kaplayınca kendimi kötü hissediyordum. Yaşımdan ve hastalıklarımdan dolayı kilo vereceğim konusunda kedime inanmıyordum. Merkeze ilk kayıt olduğum günden bugüne kadar hep hoşgörüyle ve sevgiyle beni karşıladılar. Onlar bana inandı ve ben de başardım. Anne Şehir Merkezinde diyetisyen, fizyoterapist ve pilates gibi destek alıyorum. Hazırlanan hareket ve diyet programını uyguladım. Hocalarım bana çok destek oldu, beni motive etti. Terziyim, kilo verdikçe elbiselerimi daraltmam benim motivasyonumu arttırdı" şeklinde konuştu. "'Yapamazsın, başaramazsın' dediler" Kilosu sebebiyle hareket kabiliyeti kısıtlandığını söyleyen Keskin, "Namaz kılmakta zorluk çekiyordum, şimdi çok rahatım. Buraya severek ve koşarak geliyorum. İlk başladığımda çevremden inancımı kırmak isteyenler oldu, 'İşin yok mu? Yapamazsın, başaramazsın' dediler. Ama benim hayatım çok değişti. Yürüyüşüm değişti, nefes alışlarım düzeldi, evdeki hareket rahatlığım arttı, uyku düzenim değişti. Kendime inanmıyordum, Anne Şehir Merkezi kendime inanmama vesile oldu. Eşim ve çocuklarım da çok destek oldu. Anne Şehir Merkezi bana yol gösterdi, ışık oldu. Ben de etrafımdaki insanlara ışık oluyorum, yol gösterici oluyorum. Burada bana inandılar ben de kendime inandım, sizler de başarabilirsiniz” sözleriyle herkese davette bulundu.

Uzmanından uyarı: Geceleri aç uyumaya çalışarak kilo verebileceğini düşünmek yanlış Haber

Uzmanından uyarı: Geceleri aç uyumaya çalışarak kilo verebileceğini düşünmek yanlış

Yaza girmeye hazırlanırken çoğu kişiyi kilo verme telaşı sardı. Bu süreçte diyet yapmaya karar verdiyseniz doğru sanılan pek çok yanlış bilgiye rastlayabilirsiniz. Çevrenizde veya internette karşılaştığınız kilo verme yöntemlerini uygulamadan önce, mutlaka bir uzmana danışmanız ve kişiye özel beslenme programını tercih etmeniz gerektiğini vurgulayan Medicana Sağlık Grubu Beslenme ve Diyet Bölümü’nden Dyt. Ezginur Aksipahi, beslenme ve diyette doğru sanılan efsaneleri anlattı. Yanlış: Aç kalırsam kilo veririm Aç kalırsam kilo veririm düşüncesinin tamamen yanlış olduğuna değinen Dyt. Aksipahi, “Gerçek: Yaşamsal fonksiyonlarımızı devam ettirmek ve yağ yakımını hızlandırmak için günde 3 ana öğün yapmak önemlidir. Ara öğün sayısı ise yaşam standartlarına veya hastalık varlığına göre değişebilir. Örneğin; diyabeti olan bireye, kan şekerini kontrol altında tutabilmek için sık öğünlü bir beslenme planlaması yapılmalıdır. Öğün atlayıp kendilerini aç bırakan bireylerde uzun süreli açlığın getirdiği kontrolsüz yeme isteği ve tek öğünde büyük porsiyonlar tüketilmesi sonucu, yaşam kalitesinde düşüş ve metabolizma dengesizliği meydana gelmektedir. Ayrıca ilk öğün olan kahvaltının, metabolizmamızı uyandırmada rolü büyüktür. Kahvaltının atlanması durumunda metabolizma yavaşlar. Öğün atlamayarak açlığı kontrol altında tutmak sağlıklı ve dengeli beslenmeye ilk adımı atmaktır” açıklamasında bulundu. “Kahvaltı yapmaya vakit bulamıyorsanız, yaz aylarında hem ferahlatıcı hem de besleyici bir öğün tercih edebilirsiniz” diyen Dyt. Aksipahi, şu öğün önerisinde bulundu. “4 yemek kaşığı yoğurt 2 yemek kaşığı yulaf 1 tatlı kaşığı keten tohumu 4-5 tane çiğ badem 1 porsiyon yaz meyvesi.” Yanlış: Ekmek, makarna, pilav yemezsem zayıflarım Dyt. Aksipahi, “Karbonhidrat tüketimin sınırlandırılması, en çok karşılaşılan yanlışların başında gelmektedir. Karbonhidratlar tek başına kilo alımına sebep olmaz. Karbonhidrat seçimleri ve fazla kalori alımı kilo almaya sebep olur. Karbonhidratlı besinler beslenme programından çıkarıldığında, vücudumuz, temel ihtiyacı olan karbonhidratı önce kandan sonrasında kaslardan almaya çalışır. Bu sebeple kas kayıplarına zemin hazırlanır. Kas kayıpları da su kayıplarına sebep olur. Böylece karbonhidrat alımı olmadığında tartıdaki değişim kişiyi tatmin edebilir ama aslında kayıp kaslardadır. Kas kütlesindeki kayıptan dolayı yavaşlayan metabolizmada yağ yakımı azalır ve verilen kilolar hızlıca geri alınabilir. Sonuç olarak, diyette dengeli ve doğru karbonhidrat tüketimi kas kaybını engeller ve yağ yakımını destekler” dedi ve şu öneride bulundu: “Beslenmenizde beyaz un, pirinç gibi gıdalar yerine tam tahıllı besinler, kuru baklagiller ve meyveler gibi kompleks karbonhidratları tercih ederseniz, kan şekeriniz dengelenir ve lif alımınız artar.” Yanlış: Yağ tüketirsem vücudum yağlanır Hangi çeşit yağların seçildiğinin oldukça önemli olduğunun altını çizen Dyt. Aksipahi, “Trans yağlar yerine doğal yağları kullanmak en idealidir. Beslenmemize dahil ettiğimiz bazı doğal yağlar ölçülü bir şekilde alındığında zayıflamaya bile destek olabilir. Özellikle bazı hormonlar ve yağda çözünen vitaminler için yağ alımı gereklidir. Hindistan cevizi yağı, chia tohumu, ceviz, zeytinyağı, zeytin, avakado gibi yağlar ve yağ içeriği olan besinler tercih edilebilir” şeklinde konuştu. Yanlış: Sağlıklı besinleri istediğim kadar yiyebilirim Sağlıklı besinleri istediğim kadar yiyebilirim düşüncesinin yanlış olduğuna işaret eden Dyt. Aksipahi, “Meyveler sağlıklı gözükse de fazla miktarda tüketilmemelidir. Meyvelerde fruktoz adlı meyve şekeri bulunur. Fruktoz karaciğerde, kanda bulunan bir yağ çeşidi olan trigliseride dönüşür. Böylece yağ miktarında artışa sebep olur. Fazla meyve tüketmek, sağlıklı bulduğumuz diğer besinler de dahil olmak üzere alınan kalori miktarını artırır ve kilo artışı meydana gelir. Sadece su sıfır kaloridir ve kalori artışına yol açmaz. Hiçbir besini ihtiyaçtan fazla kullanmamak ve porsiyon kontrolüne özen göstermek gerekir” dedi. Yanlış: Gece yemek yersem kilo alırım Gece yemek yersem kilo alırım düşüncesinin de yanlış olduğunu belirten Dyt. Aksipahi, sözlerine son olarak şunları ekledi: “Gerçek: Öğünleri gece ve gündüz olarak ayırmak yerine, günün tamamında alınan kaloriye bakılması daha doğrudur. Çünkü alınan toplam kalori kadar kilo artışı meydana gelmektedir. Gün boyunca alınan besinlerin porsiyonları ölçülü olduğu sürece, gece yemek yemek gündüzden daha fazla kilo artışına sebep olmaz. 20.30-21.00 saatlerinde akşam yemeği yiyebiliyorsanız bu durum sizi korkutmasın. Ölçü ve porsiyona dikkat etmek sizin kurtarıcınız olacaktır.” “Öneri: Son ara öğünü uyumadan 2 saat önce yapmak, sabah aç bir şekilde uyanmanıza engel olacak iyi bir seçenektir.”

Aşırı kilolu hastalarda diz kireçlenmesi riski Haber

Aşırı kilolu hastalarda diz kireçlenmesi riski

Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Op. Dr. Hakan Dur, diz kireçlenmesi hakkında açıklamalarda bulundu. Diz kireçlenmesinin tanımını yapan Op. Dr. Dur, “Diz eklemini örten kıkırdak yapının zaman içerisinde yıpranmasıyla kendini gösteren kemik yapıların birbirine sürtünmesine, bunun sonucu olarak ağrı ve hareket kısıtlılığına neden olan bir rahatsızlıktır” diye konuştu. “Genetik faktörler etkili olabilir” Diz kireçlenmesinin nedenlerine değinen Dur, “Diz kireçlenmesinin sebebi tam olarak bilinmemekle birlikte, geçirilmiş travmaların, anatomik bozuklukların, yaşın, romatizmal rahatsızlıkların, aşırı kilonun ve genetik faktörlerin etkisi olduğu savunulmaktadır. Bu etkenler nedeniyle zamanla eklem yüzeyindeki kıkırdak aşınmaya başlar” açıklamasında bulundu. Dur, ağrı, hareket kısıtlılığı ve bacaklarda şekil bozukluğu gibi durumların görülebilecek belirtiler olduğunu dile getirerek, ağrıların hareketle birlikte artış gösterebileceğini kaydetti. “MR tetkiki ile tanı konur” Tanı konma sürecini anlatan Op. Dr. Dur, şu bilgileri paylaştı: “Hekimin hasta muayenesi sırasında eklem hareketlerinin kısıtlı olması, ağrısının olması teşhiste yardımcıdır. Muayene sonrasında basarak çekilen iki yönlü diz grafisi ve gerekirse MR tetkiki ile tanı konur.” “50 yaş üstü risk altında” 50 yaş üstü bireylerin risk altında olduğunu söyleyen Dur, “Genellikle 50 yaş sonrası hastalığın görülme sıklığı artar. Ancak geçirilmiş travma öyküsü olan, altta yatan romatizmal rahatsızlığı olan ve aşırı kilolu olan hastalarda daha erken yaşlarda görülebilir” ifadelerini kullandı. “Korunma yolları” Diz kireçlenmesine yönelik korunma yöntemlerinden de bahseden Dur, “Kilodan uzak durmak, uzun süre diz üzerinde veya çömelerek iş yapmamak, diz çevresi kasları güçlendirici egzersizler yapmak, altta yatan romatizmal rahatsızlıkların tedavisi korunmada önemlidir” dedi. “Düzenli egzersizler yapılabilir” Diz kireçlenmesine iyi gelen yöntemlere dikkati çeken Op. Dr. Dur, “Öncelikli olarak oluşmasını önleyen korunma önlemlerine dikkat etmek gerekir. Bunun dışında, ağrıların yatışması için doktorun önermiş olduğu ağrı kesici ilaçlar, sıcak uygulama faydalıdır. Düzenli egzersizler ve bacak kaslarını güçlendirme rahatsızlığın ilerlemesini yavaşlatır. Glukozaminler ve kolajen takviyelerinin de hastalığın ilerlemesini yavaşlattığına dair yayınlar mevcuttur” ifadelerine yer verdi. “Kilo verilmesi önemli” Tedavi yollarını aktaran Op. Dr. Dur, gözlerine şöyle devam etti: “Tedavi prensipleri hastalığın evresine göre değişir. Erken dönem kireçlenmede kilo verilmesi ve egzersizler, ağrı kontrolü için fizik tedavi protokolleri ve ağrı kesiciler kullanılmaktadır. Yine erken dönem ve orta dönem kireçlenmelerde ek olarak PRP, kök hücre ve eksozom tedavileri etkilidir. İleri evre kireçlenmede ise tedavi daha çok cerrahi protokolleri içerir (yüksek tibial osteotomi veya total diz artroplastisi ameliyatları buna örnek verilebilir.”

Uzman diyetisyen uyarıyor: Stres kilo aldırır Haber

Uzman diyetisyen uyarıyor: Stres kilo aldırır

Kişilerin yemekten bir saat kadar sonra yeniden acıkmasından duygusal açlık durumunun belirtilerini görebildiklerini söyleyen Uzman Diyetisyen Betül Merd, “Duygusal açlık çağımızın en büyük hastalıklarından bir tanesi. Aslında kişinin biyolojik ihtiyacı olmadan duyduğu bir açlık durumudur. Kişilerin karnı tok ama bir açlık hissediyorlar. Bunun da sebebi aslında strese bağlı gelişen açlık durumudur. Bu durumlarda genelde kişiler karbonhidratlı besinlere çok fazla yüklenmiş oluyorlar. Bu da duygusal açlığımızın göstergesidir. Yani fiziksel açlık dediğimiz zaman, burada belirli bir zaman aralıkları vardır. Kişi gece uyumuştur sabah kalktığı zaman kendisini aç hissetmesi normaldir. Çünkü kahvaltı saati gelmiştir. Aynı zamanda öğle yemeği saati yaklaştığında da kendisini aç hisseder, akşam yemeği saati yaklaştığında da yine bir açlık durumu hissediyorsa bu da yine fiziksel açlıktır. Fakat duygusal açlık dediğimiz durum çok farklıdır. Kişinin karnı tok olmasına rağmen ya da kahvaltıyı dolu dolu geçirmesine rağmen ilerleyen dakikalarda en fazla bir saat içerisinde tekrardan acıkma ihtiyacıdır ve burada kişi genelde tatlı besinlere yönelebiliyor. Buradan duygusal açlık olduğunu biz anlayabiliyoruz” dedi. "Duygusal açlık durumunu 18-30 yaş grubu arasında daha fazla gözlemliyoruz" Betül Merd, duygusal açlığın en çok 18-30 yaş aralığında görüldüğünü söyleyerek, “Duygusal açlık durumunu 18-30 yaş grubu arasında daha fazla gözlemliyoruz. Çünkü aslında bu 18 yaş dediğimiz şey ergenliğin bitişi ve yetişkinliğe geçiş süreci olduğu için duygusal açlık süreçlerini burada çok fazla yaşayabiliyoruz. Aynı zamanda 30 yaş ve üzerinde de gözlemliyoruz. Burada da yine iş stresine bağlı olarak stres durumunun gelişmesinde yine kişiler duygusal açlık durumları yaşayabiliyor. Burada da bireyler genelde ses çıkaran besinlere çok fazla yönelebiliyorlar ki bu da genelde akşam saatlerinde oluyor. Cips, kurabiye gibi ya da mısır patlağı tüketimi gibi besinlere çok fazla yükleniliyor. Burada yapılan çalışmalarda ses çıkaran besinlerin stresi azalttığı yönünde etkiler var. Kişilerin de bunlara yönelme sebebi aslında gün içerisinde yaşamış oldukları stres durumunu bu şekilde ses çıkaran besinlerle baskılamaya çalışmalarıdır. Ben de genellikle hastalarıma ses çıkaran besin olarak salatalık veya havuç gibi şeyler öneriyorum ki ileride bize obezite olarak dönmesin diye” ifadelerini kullandı. “Ses çıkaran gıdalarda sağlıklı besinler tercih edilmeli” Obezitenin önüne geçilebilmesi için duygusal açlık durumunda karbonhidrattan çok sağlıklı ürünlere yönelinmesi gerektiğini söyleyen Betül Merd, sözlerine şu şekilde devam etti: “18 yaşında genelde bireylerin çene bölgelerinde sivilcelenmeler olabiliyor. Duygusal açlığa bağlı olarak yedikleri karbonhidratlı besinler ve bu ses çıkaran besinler nedeniyle. Özellikle cips, çekirdek, mısır patlağı gibi gıdalar tükettikleri zaman sivilcelenmelere yol açıyor. Karaciğer yağlanmaları gözlenebiliyor çünkü karbonhidrat tüketimi çok fazla olduğu süreçlerde biz ne yazık ki karaciğer yağlanmasıyla karşı karşıya gelebiliyoruz. Abdominal bölgede yağlanma çok fazla olabiliyor çünkü karbonhidrat tüketimi ne yazık ki abdominal bölgede yağlanmaya sebep olabiliyor. Bu yüzden biraz daha o tarz besinlerden uzaklaşıp, yine ses çıkaran besin olarak sağlıklı besinlere yönelebiliriz. Yazın erik gibi salatalık gibi kışın da havuç gibi ses çıkaran besinlere de yöneldiğimizde bunların biraz daha önüne geçmiş oluyoruz.” BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: Ağrılarınızın sebebi depresyon olabilir

Diyetlere dikkat! Kilo vermek her zaman iyi bir şey olmayabilir Haber

Diyetlere dikkat! Kilo vermek her zaman iyi bir şey olmayabilir

Beslenme ve Diyet Uzmanı Ayşegül Akkaya Erden, sosyal medyanın hayatımızda hızla yer etmesiyle birlikte artan ‘mükemmel beden ölçüsü’ algısına değinerek, ideal kiloyla ilgili önemli bilgiler verdi. İdeal kilosunda olan kişilerin bile birkaç kilo vermek istediğine dikkat çeken Diyetisyen Erden, “Aslında herkesin, sağlıklı olduğu bir kilosu vardır. Bu kilo, tıpkı parmak izlerimiz kadar eşsiz ve bize özeldir. ‘İdeal kilo’ kavramı yine herkesin kafasında şekillenen ama doğru yöne evrilmeyen bir kavram oldu. İdeal kilo; boy ve kilo, yaş, cinsiyetimizle ilgilidir. Tek tip ‘İdeal’ bir vücut şekli veya vücut boyutu yoktur. Vücudunuz nasıl size özgü ise; ideal ya da normal kilonuz da öyledir. Aynı boyda, aynı yaşta ve aynı kiloda olsa bile, bireylerin görüntü ve beden ölçüleri çok başka olabilir. Çünkü metabolizma hızları, vücut tipi, kas/yağ oranı, vücut yağının dağılımı, kemik yoğunluğu, farklıdır” dedi. “Kilo almanın ya da vermenin sebebi tek başına beslenme değildir” Aşırı şişmanlık gibi aşırı zayıflığın da sağlıksız olduğunun altını çizen Diyetisyen Erden, herkesin hatta her yaşın sağlıklı olduğu bir kilo aralığı olduğunu; ‘sağlıklı’ sınırlarda olmak kaydıyla kiloların sabit kalmak zorunda olmadığını söyledi. Dinamik bir bedende sağlıklı kabul edilen sınırlar içinde kiloların değişmesinin doğal olduğunu belirten diyetisyen Erden, “Kilo almanın ya da vermenin sebebi tek başına beslenme değildir. Kilo almaya veya kilo vermeye bir takım hastalıklar eşlik ediyor olabilir. Hekim kontrolü sonrasında, gerektiğinde ilaç tedavisi ve bunu tamamlayan beslenme düzeni ile kilo problemini çözmek en doğru olandır” şeklinde konuştu. “Kilo kontrolünde ‘ağırlık’ tek gösterge olmamalıdır” Diyetisyen Erden, vücut ağırlığının tek başına, sağlıklı kilo göstergesi olmayacağını vurgulayarak aynı zamanda yağ oranı ve bu yağın toplandığı bölgelerin tespitinin de önem taşıdığını ifade etti. Vücut tipinin genetik olarak ‘kemik yapısı, kemik yoğunluğu ve kasların birleşimi’ olduğunu dile getiren Diyetisyen Erden, vücut yağlarının armut (basende toplanan), elma (karın çevresinde toplanan) olmasını genetik özelliklerin belirlediğini anlattı. Genlerle kuşaktan kuşağa taşınan özellikler arasında vücut tipinin yer aldığını ama zayıf veya şişman olma durumunda genlerin mi yoksa teknoloji çağının hareketsiz yaşam tarzı ve beslenme alışkanlıkları mı olduğunun tartışıldığını sözlerine ekledi. Tartı dışında bel/kalça oranının normal sınırlar içinde olmadığı hallerin farklı hastalıkların habercisi olabileceğini dile getiren Diyetisyen Erden, “Ağırlık, vücut yağ yüzdesi, sahip olunan kas kütlesi miktarı değiştirilebilir ama vücut tipi, iskelet sistemi değişmez. Bu durumda, bireyi sadece kilo ile değil, su oranı, yağ/kas dengesi, kemik ağırlığı, bölgesel yağ dağılımı ile değerlendirmek gerekir” ifadelerini kullandı. “Vücut ağırlığının artması şişman olduğunuz anlamına gelmez” Kas kütlesi ve yoğunluğu arttıkça vücut ağırlığının da arttığına işaret eden Diyetisyen Erden, “Bu kesinlikle şişman olduğunuz anlamına gelmez; sahip olunan kas kütlesi metabolizmaya avantaj sağlar, fazla kalori yakan hızlı bir metabolizmaya evrilir. Yağ, kas kütlesine göre çok daha fazla yer kapladığından aynı miktarda yağ ya da kas kaybının vücuttaki duruşu birbirinden çok farklıdır. Bu nedenle sadece tartıdaki ağırlığa odaklanılmamalıdır” diye konuştu. Sağlıklı kilo kontrolü için mutlaka bir beslenme ve diyet uzmanına danışıp, önerilerini dikkate alınmasını tavsiye eden Diyetisyen Erden, “Belirli bir kiloya veya bedene inmek yerine sağlığınızda ısrarcı olun. Düşük kalorili veya gelişigüzel diyetler ile sağlığınızı kaybetmeyin. Kilonuz sağlıklı bir değer aralığında sabitlenmiş ise sağlıksız yöntemlerle kendinizi zorlamayın. Unutmayın her vücudun bir kilo eşiği vardır” dedi. BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: Diyetisyen Akgül: Akdeniz tipi beslenme meme kanserinden koruyor

Hem sağlıklı hem de kilo vermeye yardımcı! Her sabah limonlu su içmenin faydaları Haber

Hem sağlıklı hem de kilo vermeye yardımcı! Her sabah limonlu su içmenin faydaları

Her sabah uyandığınızda su içmenin faydaları, saymakla bitmiyor. Her gün düzenli olarak limonlu su içmenin sağlık üzerinde pek çok olumlu etkisi bulunuyor. Günün ilk saatlerinde vücudunuzu canlandırmak ve bağışıklık sisteminizi güçlendirmek istiyorsanız, limonlu su içmek harika bir adım olabilir. Aynı zamanda güne başlamadan önce aç karnına içebileceğiniz limonlu su detoksu, kilo verme açısından da yardımcı olur. Limonlu su, içeriğindeki zengin vitamin ve minerallerle beraber sağlık açısından pek çok avantaj sunar. Sabahları limonlu su içmek, su ve limonun birleşimi ile vücudu temizlemeye ve toksinleri atmaya yardımcı olabilir. Ayrıca limonlu suyun metabolizmayı hızlandırdığı ve kilo yönetimine destek olduğu da bazı araştırmalarda görülmüştür. Limonlu su, C vitamini açısından zengin olmasıyla bilinir ve bu da bağışıklık sistemini desteklemeye yardımcı olabilir. Ayrıca limonun içeriğindeki antioksidanlar, vücuttaki zararlı serbest radikallerle savaşarak hücresel sağlığı koruyabilir. Limonlu su içmek, aynı zamanda sindirim sistemine de fayda sağlayabilir. Limonun içeriğindeki asit, sindirim enzimlerinin üretimini artırabilir ve sindirimi destekleyebilir. Bu da sindirim sorunlarını hafifletebilir. NOT: Ancak herhangi bir besin veya içeceği tüketirken aşırıya kaçmamak önemlidir. Fazla miktarda asit tüketmek, diş minesine zarar verebilir. LİMONLU SU İÇMENİN CİLDE FAYDASI Limonlu suyun cilt sağlığına olumlu etkileri bulunmaktadır. Limonlu suyun içeriğindeki C vitamini, cildin parlaklığını ve sağlığını destekleyebilir. C vitamini, yaşlanma belirtilerini hafifletmeye yardımcı olabilir. Limonlu suyun içerdiği doğal asit, cildin ölü hücrelerden arınmasına ve yenilenmesine yardımcı olabilir. Bu da cildin daha taze ve canlı görünmesine yardımcı olur. Ayrıca limonlu su, cilt tonundaki rengi eşitlemeye yardımcı olabilir ve ciltte oluşan lekelerin görünümünü azaltabilir. Sonuç olarak, limonlu suyun içeriğindeki C vitamini ve antioksidanlar sayesinde cilt sağlığını desteklediği söylenebilir. NOT: Ancak limonlu suyu cilt bakımında kullanırken dikkatli olunmalıdır.  AÇ KARNINA SU İÇMENİN FAYDALARI Aç karnına su içmenin sağlık üzerindeki etkileri merak konusu olmaya devam ediyor. Birçok uzman, sabahları aç karnına su içmenin çeşitli faydaları olduğunu dile getiriyor. Ancak bununla birlikte, her bireyin vücut yapısı ve sağlık durumu farklı olduğundan, etkiler bireysel olarak değişebilir. Aç karnına su içmenin öne sürülen faydalarından biri sindirime yardımcı olmasıdır. Sabahları su içmek, sindirim sisteminin harekete geçmesine yardımcı olabilir ve metabolizmayı hızlandırır. Aç karnına su içmek, vücudu temizlemeye de yardımcı olabilir. Uykunun ardından vücut, toksinleri atmak ve atık ürünleri uzaklaştırmak için fırsat olabilir. NOT: Ancak, aç karnına su içmenin aşırıya kaçılmadan yapılması önemlidir. Çok fazla su içmek, mide rahatsızlığına veya vücuttaki elektrolit dengesizliğine yol açabilir. Ayrıca, bazı insanlar mide rahatsızlığı veya asit reflüsü gibi sorunlar yaşayabilir, bu nedenle bireyler kendi sağlık durumlarına göre davranmalıdır.

Fazla kilo ve inatçı yağlara karşı 10 etkili egzersiz! Haber

Fazla kilo ve inatçı yağlara karşı 10 etkili egzersiz!

Kilo verme ve ideal kiloyu korumada istikrarlı ve tutarlı olmak, beslenmeden egzersize, hareketli yaşamdan düzenli uykuya dek birçok konuda sağlıklı yaşam alışkanlıkları oluşturmak gerekiyor. Öyle ki; araştırmalar yeteri kadar alınamayan uykunun bile kilo verme hızını yavaşlatabileceğini hatta yüksek kalorili yiyeceklere olan isteği artırabileceğini ortaya koyuyor. Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı, Spor Hekimi Prof. Dr. Tolga Aydoğ kilo verme, yağ yakımı ve bel çevresinin incelmesi için kalori açığının şart olduğunu ve haftada 225-420 dakika egzersiz yapmak gerektiğini belirterek “Kilo kaybı, tükettiğinizden daha fazla kalori yaktığınızda ortaya çıkar. Bu nedenle kilo vermede; dengeli ve düşük kalorili bir diyetin yanısıra hareketli yaşam ve düzenli egzersiz kritik rol oynamaktadır” diyor. Normal bir egzersize göre yarı sürede daha fazla yağ yakımı için son zamanlarda Yüksek Şiddetli Aralıklı Antrenmanın (YŞAA) öne çıktığını belirten Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı, Spor Hekimi Prof. Dr. Tolga Aydoğ fazla kilo ve inatçı yağlara karşı 10 etkili egzersizi anlattı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu. Yürüyüş Düzenli ve tempolu yürüyüş kilo kaybı için en ideal egzersizlerden biridir. 70 kiloluk bir kişi 6,4 km/saatlik orta hızda 30 dakikalık yürüyüşte yaklaşık 175 kalori harcar. Obez kişilerde haftada üç kez 50-70 dakika yürümenin vücut yağını ve bel çevresini azalttığı ortaya konmuştur. Başlangıçta haftada üç-dört gün 30 dakika yürümeyi hedefleyin, forma girdikçe yürüyüşlerinizin süresini ve sıklığını kademeli olarak artırabilirsiniz. Koşu Tempolu veya yavaş koşu iç organlarımızın etrafını saran yağları azaltarak kalp ve diyabet gibi hastalıklara karşı da fayda sağlar. Fartlek koşusu denen koşu hızının artırılıp, azaltılması bir nevi Yüksek Şiddetli Aralıklı Antrenmana (YŞAA) benzer olup, daha etkin kalori harcamasına olanak sağlayabilir. 70 kg bir kişi 8 km/saat hızla koşarken 30 dakikada yaklaşık 288 kalori yakar. Başlangıçta haftada üç-dört gün düşük şiddette 20-30 dakika uygun olabilir. Bisiklet Bisiklet kilo vermeye, insülin duyarlılığını artırmaya, kalp ve kanser gibi hastalık risklerini azaltmaya yardımcı olur. 70 kg bir kişi sabit bir bisiklet üzerinde orta hızda 30 dakikada yaklaşık 252 kalori, yüksek hızda ise 288 kalori yakar. Ayrıca ağırlık taşımayan ve düşük etkili bir egzersiz olduğundan eklemlerinize fazla yük bindirmez. Başlangıçta haftada üç-dört gün hafif şiddette yapıp, ilerleyen dönemde yüksek ve düşük şiddetti karıştırarak yapmaya çalışın. Yüksek Şiddetli Aralıklı Antrenman (YŞAA) Yüksek Şiddetli Aralıklı Antrenman; yapacağınız egzersizi (koşu, yürüme, bisiklet vb) kısa süreli yüksek tempoyla yapıp akabinde kısa süreli dinlenme ve bunu birçok kez tekrarlama ile oluşturulur. Tipik olarak bir YŞAA 10-30 dakika sürer ve normal bir egzersize göre yarı sürede daha fazla kalori yakabilir. Yapılan çalışmalar, YŞAA’nın diğer egzersiz türlerine göre dakikada yüzde 25-30 daha fazla kalori yaktığını, yağ yakımında daha etkili olduğunu göstermiştir. Prof. Dr. Tolga Aydoğ “Egzersize yeni başlayanlar için, egzersiz şiddetini nispeten düşük seçip dinlenmeyi uzun vermek daha iyidir. Örneğin; 30 saniye koşup akabinde 60 saniye yürüyün ve bu seti birden çok kez tekrarlayın” diyor. Yüzme Vücutta neredeyse tüm kas gruplarını aynı anda çalıştırdığı için hızlı kilo verme ve yüksek kalori harcama fırsatı sağlayan yüzme sağlık açısından da son derece yararlıdır. 70 kg bir kişi yarım saatlik yüzmeyle yaklaşık 216 kalori yakar. Yüzme sitiliniz harcanan kaloriyi etkiler. Egzersiz yapmaya yeni başlayanlar için, haftada iki gün, 10-30 dakika arası yüzme ideal olabilir. Zamanla tempo ve süre artırılabilir, el paleti gibi malzemeler ilave edilebilir. Pilates Pilates kilo vermenin yanı sıra bel ağrısını azaltabilir, duruşu iyileştirir, kuvvetinizi, dengenizi, esnekliğinizi ve genel kondisyon seviyenizi geliştirebilir. Her ne kadar diğer egzersizler kadar kalori yakmasa da birçok kişi bunu eğlenceli bulmakta ve bu da zamanla ona bağlanmayı artırmaktadır. 70 kg bir kişi yarım saatlik başlangıç seviyesinde pilatesle yaklaşık 120, ileri düzeyde bir derste 185 kalori yakar. Egzersize yeni başlayanlar haftada iki-üç gün yapabilir.   İp atlama İp atlamak kalp ve damarların yanı sıra diz, kalça ve gövde kaslarınızı çalıştırır, denge ve koordinasyonu geliştirir. 70 kg bir kişi yarım saatlik ip atlamada 350 kalori yakar. Egzersiz yapmaya yeni başlayanlar için, haftada iki gün 3-5 dakika ip atlamaya başlamak iyidir. Bu sürede 30-60 saniye ip atlamaya çalışın, akabinde ara verin ve bunu arka arkaya tekrarlayın. Başlangıçta çift ayak, ilerleyen zamanda dönüşümlü olarak tek ayak ip atlama yapabilirsiniz.   Kürek Gövde, sırt, omuz, kol, diz ve kalça kaslarınızı çalıştıran tüm vücudu içine alan çok iyi bir egzersizdir ama temelde bacak kasları daha baskındır. Kilo verme ve kilo kontrolü için ideal bir egzersizdir. 70 kg olan bir kişi yarım saat kürek çekerek 260 kalori yakar. Egzersiz yapmaya yeni başlayanlar için, haftada iki gün 15 dakikalık bir kürek iyidir. Isınmaya ve soğumaya 5’er dakika, gerçek kürek antrenmanına 5 dakika ayırmak iyi olabilir. Bu antrenmanda dakikada 20-22 çekiş yapma hedeflenmelidir. Eliptik bisiklet Eliptik bisiklette bir yandan bacaklar ve gövde, diğer yandan kollarımız ciddi bir şekilde çalışır. Genel olarak; 70 kilo olan bir kişi yarım saatlik eliptik bisiklette 340 kalori yakar. Ayaklar yerle sürekli temasta olduğu için; koşma gibi ayak bileği, diz, kalça ve bel üzerine düşen yüklenme yüksek değildir, dolayısıyla koşuya göre bu eklemler açısından daha güvenlidir. Egzersize yeni başlayanlar için haftada üç-dört gün 20-30 dakika yapmak uygundur.  Ağırlık antrenmanı Ağırlık antrenmanı, kilo vermenin yanı sıra kas kütlesi oluşturup metabolizmayı hızlandırırken vücudun dinlenme sırasında yaktığı enerjiyi artırır. Bu antrenmanda “dambıl”, “kettlebell”, direnç bantları ve kuvvet antrenmanı makineleri kullanılabilir. 70 kg bir kişi, 30 dakikada yaklaşık 108 kalori yakar. Prof. Dr. Tolga Aydoğ “Harcanan enerji daha düşük olsa da araştırmalar; vücudun bu antrenmandan birkaç saat sonra bile kalori yakmaya devam ettiğini göstermiştir. Başlangıçta haftada iki gün idealdir. Eklem sorununuz varsa öncesinde mutlaka doktorunuza danışın” diyor. BU İÇERİK DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR- Sağlıklı bir yaşam için dikkat! Egzersiz için en doğru saatler haberimizde

Yemekten sonra uykunuz geliyorsa dikkat! Haber

Yemekten sonra uykunuz geliyorsa dikkat!

"Sindirim sisteminin enerji gereksinimi yediklerimizin miktarı ile de doğru orantılıdır” diyen Dr. Fevzi Özgönül, “Eğer çok yüksek miktarda yemek yediysek sindirim sistemi daha çok enerjiye ihtiyaç duyar dolayısı ile bu ekstra enerji ihtiyacını karşılayabilmek için aktif olan sistemlerini kapatmak zorunda olduğu için kişinin uykusu gelebilir. Genellikle yemeği fazla kaçıran kişilerde yemek sonrası uyku hali oluşabilir.  Fakat yemeğin miktarının dışında içeriği de uyku getirmesi açısından önemlidir. Yediğimiz gıdaların içerisinde yüksek oranda karbonhidrat içeren gıdalar varsa, o zaman da aşırı insülin salınımı nedeniyle uykumuz gelebilir. İnsülin hormonunun aşırı salınımı seratonin hormonunu da tetikleyerek (seratonin uykudan sorumlu hormondur) yemek sonrası uyku halinin gelmesine neden olabilir.    Dr.Fevzi Özgönül, “Eğer yemeği çok fazla kaçırmadıysanız yani midenizi normalden fazla yiyecekle doldurup sindirim sistemini zorlamadıysanız ve yediğiniz yiyeceklerin içerisinde çok fazla karbonhidrat içeren yiyecek (tatlı, hamur işi gıdalar, pilav gibi çabuk şekere dönebilen gıdalar aşırı meyve tüketimi) yoksa işte o zaman dikkat etmeniz gereken bir rahatsızlık başlamış olabilir Buna insülin direnci diyoruz.” dedi.  İnsülin direnci olan kişilerde de yemek sonrası bir uyku hali olabilir. Hatta bu kişiler yemeğe başlar başlamaz halsizlik ve uyku hissedebilirler. Özellikle uzun bir süre aç kaldıktan sonra başladıkları yemekte ilk birkaç lokmadan sonra çok uykum geldi veya ben çok halsiz oldum diyebilirler. Bu tür bir durumla karşılaşıyorsanız çok dikkatli olmalısınız çünkü bu durum ileride sizin şeker hastalığına yakalanabileceğinizin belirtisidir. Aslında bu tür bir durumda hemen endokrin uzmanı ile görüşmenizde yarar var. Fakat aile hekiminde yaptırabileceğiniz bir test ile sizin insülin direncinizin olup olmadığını anlamak bir hayli kolay” diye konuştu.  İNSÜLİN DİRENCİNİZİ BU FORMÜLLE BULUN   Dr.Fevzi Özgönül, açıklamasını şöyle sürdürdü; “Sabah aç karına yaptırabileceğiniz bir test ile bunu çok kolay öğrenebilirsiniz. Aç karına kan şekerinize baktırın çıkan sonuç A olsun. Aç karına kan insülin seviyesini ölçtürün çıkan sonuç B olsun. Bu iki sonucun çarpımını 405’e böldüğünüzde çıkan sonuç sizin HOMA-IR sonucunuzdur yani insülin direnci sonucunuzdur. A X B = C / 405 = HOMA-IR. Normal kişilerde HOMA-IR 2,5 değerinin altındadır. Eğer sizin sonucunuz 2,5 değerinin üzerindeyse sizde bir insülin direnci başladı demektir. Eğer önlem alınmaz ise , hem kilolarınızdan kurtulamaz daha fazla kilo alırsınız hem de ileride şeker hastalığına ve beraberinde damar sertliği diye adlandırılan aterosiklerotik kalp hastalığına büyük oranda yakalanırsınız.   Eğer bu değerleriniz 2,5 seviyesinin çok fazla üzerinde değilse ve sizde de aşırı bir kilo fazlası yoksa yediğiniz gıdalardaki rafine şekeri ve rafine unu çıkarırsanız ve öğünlerinizi biyolojik saate göre ayarlarsanız bu durumu düzeltebilirsiniz. Çünkü doktora da başvursanız ilaç önermeden bu söylediğim değişiklikleri yaparak testi tekrarlamayı önerecektir. BU İÇERİK DE DİKKATİNİZİ ÇEKEBİLİR: Koroner bypass kalp durdurulmadan yapılabilir mi?

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.